S
Çevrimdışı
shenhehe
Misafir
Mısırlı Şeyhten Suriye’de cihat çağrısı... Şeyh Davud Hayrat: Ne zaman öfkeleneceksin?!
Mısırlı Şeyh Davud Hayrat’ın içinde bulunduğumuz ayın başında verdiği hutbe binlerce Mısırlı genci Suriye’de cihada teşvik etti. Şeyh Hayrat ümmetin geçirdiği şu zor dönemde hiçbir şey yapmayan Müslümanlara ‘onurlar çiğnenirken evinde oturduğun, bir rolün olmadığı için haline ağla’ sözleriyle seslenerek ‘ne zaman öfkeleneceksin’ diye sordu.
Incanews / Defne Bayrak
Mısır’da Mübarek rejimi döneminde hapse atılıp gördüğü işkenceler sonucu hastaneye kaldırılan, El Makrizi Tarihi Araştırmalar Merkezi Müdürü Dr. Hani Es Sibai ile birlikte geçtiğimiz günlerde 'deneme yayını yapmaya başlayan Ehl Mısır' kanalını kuran davetçi Şeyh Davud Hayrat, İskenderiye Şehri'ndeki El Hilafetu'l İslamiyye Camii'nde verdiği hutbede İslam ümmetine seslenerek Müslümanları Suriye’de cihada, Suriye halkına, cihad ehline yardıma çağırdı. Şeyh Hayrat hutbesine Müslümanların güçlü ve izzetli olduğu dönemlerde düşmanlarının nasıl da kendilerinden korktuğundan bahsederek başladı. Müslümanların bir dönem dinlerine, akidelerine ve Allah Resulü’nün vasiyetine bağlı kaldıklarını ve dinlerine bağlı kaldıkları müddetçe güçlerini de koruduklarını örnekle açıkladı. Şeyh Hayrat şöyle dedi: ‘İşte İngiltere kralı! Müslümanların, etrafında toplandığı bir halifelik, izzet bulunduğu, Allah’ın şeriatı uygulandığı dönemde İslam topraklarında eğitim görsünler diye kadınlardan bir heyet gönderiyor. Müslüman topraklarında sanat ve ilim öğrensin diye kız kardeşini, ardından da bir mektup gönderiyor ve şöyle diyor: İtaatkar hizmetçiniz 3. George! İşte o İngiltere ya da ‘büyük devlet’, İslam devletinin ve Müslümanların hizmetçisiydi. Sonra adeti üzere günler geçti. Müslümanlar dinlerinin aslını unuttular. İnançlarından, peygamberlerinin (s.a.s.) sünnetine tabi olmaktan taviz verdiler. Allah yolunda cihad farzını terk ettiklerinde heybetleri de kayboldu. İslam ümmetinin, deve kuşu gibi başını toprağa soktuğunu gördük. İslam ümmetini zillet ve rezilliğin kapladığını, evlerinin yıkımla dolduğunu (dinden uzaklaştığını) gördük. Çünkü Rabbinin şeriatını terk etti.’Şeyh Hayrat daha sonra Suriye’de yaşanan felakete dikkat çekerek şöyle dedi: ‘Suriye’de çocukların sadece Rabbimiz Allah’tır dedikleri için katledildiğini gördük. Alevilerin çocuklarımızı katlettiklerini, kadınlarımıza tecavüz ettiklerini ve onurlarımızı çiğnediklerini gördük. Tüm bunları gördük ve bir milyarlık ümmet bakıyor! Bakıyor ve bekliyor. İslam ümmeti neyi bekliyor? Güvenlik Konseyi’nden karar gelmesini bekliyor. Hangi kararı bekliyorlar? ‘Kötüler meclisinin’ masum çocukları kurtarmasını bekliyor.Burma’da da dünyanın korkunç sessizliği gölgesinde Müslümanların katledildiğini ifade eden Şeyh Hayrat ‘çünkü Müslüman’ın kanının bir hürmeti yok. Hiç kimse Müslümanın kanı uğruna çağrıda bulunmuyor. Onlar için ağlayan bir göz yok. İslam ümmeti, Allah Resulü’nün (s.a.s.) buyurduğu gibi selin sürüklediği çer-çöp gibi’ dedi.Ardından Mali’deki Müslümanların sadece şeriatı uyguladıkları için katlediklerine dikkat çekerek şöyle ekledi: ‘Fransa dışişleri bakanına bunun (bu savaşın) sebebi sorulduğunda şöyle dedi: Onlarla müzakerelerde bulunmayacağız. Onlar teröristler. Şeriatı uygulamak istiyorlar. İşte onların demokrasileri böyle! İşte adaletleri bu! Size bakışları işte böyle İslam ümmeti!’‘Bir milyarlık ümmet, tecavüze uğrayan kadınlarına, katledilen çocuklarına, saygınlığı çiğnenen camilerine bakıyor! Kınama ve inkardan başka bir şey yapamıyoruz. Allah’tan başka güç, kuvvet yoktur.’Uydu kanallarına ve minberlerine çıkarak Suriye’nin adama ihtiyacı yok, diyen şeyhleri ve davetçileri de ağır bir dille eleştiren Şeyh Hayrat ‘Ey rezillik şeyhleri! Ey zillet şeyhleri! Ey dinlerini ve onurlarını satanlar! Suriye’ye gidip kendilerini kurtarmanız için kaç kadının tecavüze uğramasına ihtiyacınız var? Cihadın tüm Müslümanların üzerine farz olması için kaç kadının tecavüze uğramasına ihtiyacınız var? Cihadın farz olması ve Suriye’nin adama muhtaç olması için kaç çocuğun canlı canlı yakılmasına, bıçakla kesilmesine ihtiyacımız var? Suriye’nin adama ihtiyacı var, diyebilmemiz için kaç caminin içindekilerin başına yıkılması gerek’ diye sordu.İslam düşmanlarının tek bir saf olmalarına, komünistlerin ellerini Beşşar’ın eli üzerine koymalarına, Çin ve Rusya’nın silah, para ve adamla Esed rejimini desteklemelerine, ‘Rafızi’ Şiilerin Alevi Şiileri tekfir etmelerine karşın Hasan Nasrullah’ın 7000 seçkin savaşçısıyla Lübnan’ın en uzak noktasından çıkıp alimlerin bahane ettiği, uğrunda ümmeti yüzüstü bıraktığı Sykes-Picot Anlaşması’na karşın Suriye’de Sünnilere karşı savaşmak için Kusayr’a gittiklerine atıfta bulunan Şeyh Hayrat buna karşın Sykes Picot anlayışına göre Suriye’deki savaşın sadece Suriyelilere farz olduğunun iddia edilmesine dikkat çekti.Ardından Şer’an bu saldırgan düşmanı defetmek, Suriye’deki Müslümanları kurtarmak için Allah yolunda savaşılması, malların ve canların feda edilmesi, elden geldiğince kendilerine yardım etmenin şer’an gereklilik olduğunu belirterek cihaddan alıkoymak isteyenler hususunda Müslümanları uyardı.Şeyh Hayrat Suriye’de yaşananların hem Suriye’deki hem de Suriye dışındaki Müslümanlar için bir imtihan olduğunu dile getirerek Mısır’da herkesin fabrikasyon bir tiyatro sahnesi olduğunu bildiğini belirttiği ve İsrail’le birlikte cihatçıları bölgeden (Sina) çıkarmak için ortaklaşa atılmış bir adım olduğundan bahsettiği; 6 asker kaçırılması olayına göndermede bulundu. Ardından şöyle ekledi: ‘Sina’daki cihatçıların Yahudiler dışında kimseye karşı silah kaldırmadığını biliyor. Ancak Mısır Ordusu kökünden ayaklandı. Ne için? İradeleri için! Mısır Ordusu’nun onuru için! Müslümanlar Gazze’de Siyonist uçaklarla yok edilirken Mısır Ordusu’nun onuru nerede? Suriye’de kardeşlerimiz yok edilirken onurları nerede? Görüntüleri size ulaşmadı mı? Size haberleri ulaşmadı mı? Çocuklarının ağlayışlarını görmediniz mi? Kadınlarının haykırışlarını görmediniz mi? Suriye’nin kadınlarının sesleri evlerinizin taşlarını hareket ettiremedi mi? Oysa onlar sizden yardım istiyor size sesleniyorlar. Ey tevhid ehli! Ey iman ehli! Ey İslam ehli! Bizi kurtarın! Namuslarımızı kurtarın!...’Banyas katliamında çocukların katlediliş şeklinin korkunçluğuna ise şu sözleriyle değindi: ‘Onları bıçaklarla doğradılar. Keşke yaksalardı ya da öldürselerdi. Onları size şöyle demek için kesip doğradılar: Ey bir milyarlık ümmet! Siz utanç ümmetisiniz. Evlatlarınızı doğradığımız gibi sizi de doğrayacağız. Suriye’de tecavüz ettiğimiz gibi kadınlarınıza tecavüz edeceğiz. Konuşmayacaksınız. Harekete geçmeyeceksiniz. Çünkü siz Güvenlik Konseyi’ne teslim oldunuz…. Yardım istiyorlar… Belki akide kardeşleri duyar diye…. Yardım istiyorlar belki duyarız diye.’Mısırlı Şeyh, hutbesinde yer verdiği ve Suriye’deki Müslüman halkın haline tercüman olduğunu belirttiği uzun şiirden bir kesitte şu ifadeleri coşkuyla okudu: ‘Allah yolundaki kardeşim! Ey Müslüman! Ey muvahhid! Ey ‘la ilahe illallah’ehli! Söyle bana ne zaman öfkeleneceksin? Ne zaman öfkeleneceksin? Ne zaman öfkeleneceksin ümmetimiz? Ne zaman ayaklanacaksın? Onurlarımız çiğnendiğinde ise çiğnendi bile! Meskenlerimiz yerle bir olunca ise yerle bir oldu bile! Öfkelenmedin. Peki ne zaman öfkeleneceksin?’Şeyh Hayrat ‘ne yapmam gerektiğini bilmiyorum’ gibi bir bahaneyle gelecek kişinin ise hakikatinde ne yapması gerektiğini bildiğini ifade ederek kim davet ederek yardım edebilirse davet yoluyla, kim malıyla yardım edebilirse malıyla, kim silahla destekleye bilirse silahla yardım etsin, çağrısında bulundu. ‘Cihad şu an farzu kifayedir’ diyen şeyhlerin de kesinlikle dinlenmemesi gerektiği üzerinde duran Mısırlı şeyh bu tarz fetvalar veren şeyhleri tekrar sert bir dille eleştirerek ‘Vallahi bunlar fıkıh okumamış, hadisi anlamamış, siyreti okumamışlardır. Dahası kalplerinden ‘erkeklik’ izzeti sökülmüştür’ dedi. Ardından bu şeyhlerin ‘demokratik seçimlere katılmanın’ saldırgan düşmanı defetmekten daha vacip olduğu yönündeki fetvalarına dikkat çekti. Ayrıca ‘hedefini şaşırmayan ok’a; duaya sarılınmasını istedi. Bu zor ve sıkıntılı dönemde Allah’a, İslam dininin aslına, özüne dönmenin büyük gerekliliğinden bahsederek zaferin ‘tevhid’e dönmeden, Allah’ın ipine sarılmadan, Allah’a tevekkül etmeden kazanılamayacağını belirtti.Bu bağlamda ‘la ilahe illallah’ın şartlarının ve uzak durabilmek için nevakızlarının da öğrenilmesinin ve çocuklara öğretilmesinin büyük önem taşıdığına dikkat çekerek İslam ümmeti ‘la ilahe illallah’tan vazgeçip manasını unuttuğunda, ‘la ilahe illallah’ İslam ümmetinin yaşadığı bir gerçeklik olmaktan çıktığında ümmet üzerine aşağılanma ve zilletin çöktüğünü dile getirdi.Mısır’ın İskenderiye şehrinden 3 gencin Suriye’ye gitmeye çalışma suçundan devlet güvenlik güçleri tarafından yakalanmasına da değinen Şeyh Hayrat cihadın bir suç olarak görülmesinden yakınarak ‘bu bir suç mu ey tağuta tapanlar? Bu adamlar hapsedilir mi ey tağutlara tapanlar’ diye haykırdı.Tevhidin öğrenilmesinden sonra Allah ve Resulü’ne itaatin, safların birleştirilmesinin gerektiğini söyledi. İslam düşmanlarının, Müslümanların gücünün ‘birlik’te olduğunu anlayarak Sykes-Picot anlaşmasıyla ümmeti parçaladıklarını sonra da parçalanmış devletleri ‘laik partiler’ aracılığıyla böldüklerini dile getirdi. Safların birleştirilmesinin ardından ise sabrın gerekliliği üzerinde durdu. Hak sözle gelen (hakkı söyleyen) bir kimsenin bu hak yolunda muhakkak imtihan olunacağını, bunun bilinen bir şey olduğunu açıkladı.Cihada gidemeyen kimselerin ise Suriye’deki durumdan etrafındaki insanlara bahsederek, elinden geleni çabayı sarfederek, Suriye’de cihada gidenlerin eşlerini arayıp bulup onlara yardım ederek, cihada gidenlere para göndererek, cihada gitmek isteyen bir genci hazırlayarak fayda vermesinin mümkün olduğunu söyledi.Daha sonra küçük çocukların hazırladığı bir kumbarayı göstererek, bu küçük çocukların günlük harçlıklarından biriktirip namaz kıldıkları caminin hocasına götürdüklerini ve hocaya: ‘bunu cihada gönder şeyh’ dediklerini anlattı.Şeyh Hayrat: ‘Çocukların kalpleri kıpırdadı, sizin kalpleriniz nerede ey para sahipleri, kalpleriniz nerede iş sahipleri, Allah’ı razı etmeyen yerlerde milyonlarını harcadığınız paralarınız nerede’ diye sordu.Suriyeli Müslümanlara dua edilmesini isteyen Şeyh Hayrat ‘Onurlar çiğnenirken evinde oturduğun, bir rolün olmadığı için haline ağla. Kardeşlerine ağla, Suriye kadınlarına ağla, çocuklarına ağla, camilerine ağla. Ümmetimizin tağutların ayakları altına alınıp ezilen onuruna ağla, tüm bunlara ağla. Allahu Teala’nın ümmetin üzerinden bu acıyı kaldırması için yalvararak dua et’ sözlerinin ardından hutbesini Suriye’de katledilenMüslümanlara, Afganistan, Çeçenistan, Somali, Yemen, Mali, Gazze ve Suriye'deki cihad ehline dua ederek sonlandırdı.