Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

SalihBeratt Çevrimdışı

SalihBeratt

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
بسم الله الرحمن الرحيم
Şeyh Ebu Musab El-Zerkavi'nin geleceğe yönelik stratejisi

Amerika ve İsrail'le çatışmanın alanını genişletmeye, yeni tarafları çatışmaya katmaya, aynı zamanda uzun süredir bölgede sabit bulunan kuralları değiştirme sorumluluğunu üstüne almış geniş İslami-cihadi akımlar oluşturmaya, sonunda da merkezi Irak olan bir İslami Halifelik Devleti'ni kurmaya dayanıyor.
Bu strateji aşağıdaki gibi olacak:

Irak'ın kuzeyinde yer alan Türkiye, şu anda en önemli Müslüman ülkelerden biri sayılmaktadır. Türkiye'nin önemi, kazanılmış iyi derecedeki maddi imkânlarından kaynaklanıyor. Çünkü Türkiye, pek çok maddi seviyelerde büyük başarılar elde etti. Sanayi sektörü büyük atlamalar gerçekleştirdi, ziraat sektörü gelişti. Eğitim sektörü, dikkat çekecek bir şekilde ilerledi. Türkiye'nin milli geliri hızlı bir şekilde yükseliyor. Bunun için Türkiye, gelişmekte olan maddi ve beşeri imkânları yanında stratejik bir konuma da sahip. Irak'ta bulunan Ebu Musab El-Zerkavi, bu durumu çok iyi kavrıyor ve bu özelliklere hikmetle yaklaşıyor. Başlangıçta planlar, ani ve ayak üstü yapılıyordu. Önceliği, taktiksel hedefleri olan seri darbelere veriyordu. Şimdi ise Ebu Musab ve El-Kaide, Türkiye'yi stratejik planın içine dahil ettiler. Onlara göre Türkiye, iradesi, özgürlüğü çalınmış bir ülke. Dönme Yahudiler, önemli kararları ve olayları ellerinde tutuyorlar. Yine Zerkavi'ye göre, bu dönme Yahudiler, ordunun liderliğini ve Türk ekonomisinin önemli eklemlerini de kontrol ediyorlar. Onlara göre, Türkiye'nin kurtuluşu ve Ümmet'in saflarına dönmesi, ancak ülkedeki Yahudi varlığa hızlı, geniş darbeler indirmekle mümkün olur. El-Kaide'nin planı, Türkiye'deki durumu sakin bırakmak. Çünkü küçük darbeler güvenlik teşkilatlarının gözlerini açtırıp onların uyanık kalmalarını sağlıyor. El-Kaide'nin Türkiye'de izlediği strateji, Irak'ta açık bir zafer elde edene kadar; iyi planlanmış bir şekilde , ülkenin içine yavaşça sızmak. İşte o zaman -Irak zaferi kazanıldığında- Türkiye'deki Yahudi nüfuza, ordunun ve ekonominin hayati organlarının kontrolünü kaybettirecek sert bir darbe indirilecek.

İran, El-Kaide'nin çatışmaya sokulacak ikinci hedefi olacak. Bu plan, elimizde bulunan bilgilere göre; Ebu Musab El-Zerkavi ve El-Kaide tarafından işleme konuldu. Hatta bu plan, İran'ı kullanarak bu görevi uygulamak adına büyük yol katetti. Çünkü İran'ın, Türkiye'deki Yahudi varlık hakkında iyi istihbârî bilgileri var. Ayrıca onun etkileyici gizli kolları, bu alanda önemli büyük başarılar elde edebilir. Öyleyse, Türkiye'deki değişim anahtarı, Ebu Musab ve El-Kaide'nin ellerinin uzanabileceği bir yerde bulunuyor. İranlılar, herhangi bir Amerika ya da İsrail saldırısına bir cevap olarak El-Kaide'ye bu yönde yardımcı olabilirler.

Ebu Musab ve El-Kaide'nin, Türkiye'deki geleceğe yönelik değişikliğin gerçekleşmesi için İran'a bağlı stratejisi, kendi istihbârat birimlerinin ulaştığı; İranlılar'ın atom bombasına sahip olduklarına dair bilgilere dayanıyor. Onlar şimdi, Amerika ve İsrail'in İran'ın nükleer, sanayi ve stratejik tesislerinin birçoğuna güçlü ve ani askeri darbeler indireceğini tahmin ediyorlar. Buna istinaden İranlılar, bu darbeye yanıt vermek için kendilerini hazırlıyorlar hatta Amerikanlarla İsrailliler'i kendilerini vurmaktan caydıracak veya vurmadan önce iyice düşündürecek ya da Tahran başvurmadan önce onlardan kurtulmak isteyeceği kendi ellerindeki –İranlılar'ın - güç unsurlarını ve kozlarını ibraz ederek darbeyi önceden engellemeye çalışıyorlar. Amerikalılar da bu kozları İranlılar'ın ellerinden çekmeye başladılar: {Devamını kitaptan okuyabilirsiniz}
Sahife 111

İranlılar darbeye karşılık vermeye başladıklarında Türkiye'deki Yahudiler ve nüfuzları onların hedeflerinden biri olacak. Bu durum, El-Kaide Örgütü'nün menfaatine olabilir ve Türkiye'deki evrakları karşıtırırabilir.Böylece Türkiye'yi yaklaşık yüz yıldır süren Yahudi egemenliğinden kurtarabilir. Bu durum, Ümmeti, başına bela olan tehlikeli bir şerden kurtarabilir. Bu şer de; dönme Yahudiler'in cesedinde açtığı iç deliktir.bundan kurtulmak Türkiye'yi ve Türkleri, yol değiştirmek için hazırlanmış Ümmetin saflarına yeniden döndürecek ve özgürleştirecek. El-Kaide de ele geçen bu fırsattan ve gelişmelerden uzak kalmayacak.
Sahife 113

3- Kalkınma ve Ayakta Durma Aşaması:

El-Kaide düşünürleri ve teorisyenleri kendilerine , 2007 yılının başında başlayıp 2010 başında son bulan yine 3 senelik bir süre tanıyorlar.

Onlara göre ayakta durmak, üretici ve etkin hareket gücü olmak demektir. Bu aşamanın ana hatları ve aşamalı hedefleri, Irak'ı çevreleyen bölgedeki değişim sürecinde çok önemli ve nitelikli bir atlamaya yol açacak. İlk etapta Şam'a odaklanacaklar. Şam'ın seçilmesi onlar için rastgele değildi. Onlar, Irak'tan sonra Şam hisarından bahseden Peygamber (SAV)'in sahih hadislerine dayanıyorlar. Onların bu görüşlerini, Yahudilerin Şam'ı (Suriye, Lübnan ve Ürdün'ün kuzey bölgesi) mezhepçi devletçiklere bölmek için kurdukları planları , Amerikan, Avrupalı ve Yahudilerin, İsrail'in civarındaki niteliği, bünyesi ne olursa olsun tüm güçleri yoketmek, bölgeyi İsrail'in beklentilerine ve dileklerine hizmet edecek yeni bir düzene sokmak için Suriye rejimine karşı şu anki saldırısı destekliyor. El-Kaide'nin görüşüne göre bu saldırı, Suriye rejimini zayıflatıp iç durumu etkin bir şekilde kontrol etmeye devam etme gücünü kaybettirecek. El-Kaide'nin benimsediği İslami cihad çalışma teorisi , herhangi bir güvenlik kontrolünün kaybolmasından yararlanmaya dayanıyor. Cünd-ul Şam (Şam askerleri) fikri bir süre önce Afganistan'da atıldı ancak Amerika'nın saldırısı yüzünden tamamlanamadı. Bu fikri ortaya atanlar Lübnan'a ve Suriye'ye döndüler. Bazıları ise şimdi Irak'ta bulunuyorlar. Onlar kendilerini, Lübnan'da şu anda olan ve yakında Suriye'de olacaklardan doğacak fırsattan yararlanmaya hazırladılar. Eğer, El-Hariri suikastını, kendisinin Suudi Arabistan ve Amerika tarafından desteklenen İyad Allavi ile ilişkisi yüzünden İslamilerin işlediği yönündeki bazı analizler doğru çıkarsa, demek oluyor ki; İslamiler bu aşamaya daha kısa bir zamanda ulaşmak için mesafeleri kısaltmaya çalışıyorlar.
Bu aşamanın sonunda El-Kaide Teşkilâtı, Filistin'in içindeki ve sınırlarındaki Yahudilerle doğrudan çatısmaya girmek için hazırlıklarını tamamlamış olacak. Bu olay gerçekleşirse, El-Kaide rakipsiz olarak İslam Ümmeti'nin şer'i liderliğine oturacak. Bunun sonucunda da El-Kaide'nin akımına çok büyük beşeri destek gelecek. Maddi ve parasal imkânları da artacak.

Planlarına göre Yahudilere indirilecek darbe, Filistin ile sınırlı kalmayıp Müslüman ülkelerde güçlü Yahudi nüfuzun bulunduğu bazı bölgelere kadar da uzanacak. Burada kastedilen ülke Türkiye. Bu kitapta daha önce bahsettiğimiz gibi, El-Kaide Teşkilâtı'nın görüşüne göre, Yahudilerin Türk Ordusu ve ekonomisi üzerindeki kontrolünü sonlandırmak, İslam Ümmeti'ne küçümsenemeyecek maddi ve askeri güce sahip olma imkânı verecek. Bu güç, sürekli büyüyen Türkiye'nin gücüdür.

Bu aşamada El- Kaide akımı, iyi eğitilmiş, hazırlanmış, hezimet ve facia kompleksinden artık etkilenmeyen gençlerden büyük bir yardım alacak. Bu gençler, El-Kaide'ye çok yüksek bir itme gücü verecekler. Bu destek ve kazanılan güç, El-Kaide'ye kendi planının 4. aşamasına girme olanağı verecek.
Sahife 122-123
 
SalihBeratt Çevrimdışı

SalihBeratt

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
IŞİD harici ahmakları bu hedeflenen tarihlerde ne yapmışlar ma'lumdur
 
Öğrenen Müslüman Çevrimdışı

Öğrenen Müslüman

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
بسم الله الرحمن الرحيم
Şeyh Ebu Musab El-Zerkavi'nin geleceğe yönelik stratejisi

Amerika ve İsrail'le çatışmanın alanını genişletmeye, yeni tarafları çatışmaya katmaya, aynı zamanda uzun süredir bölgede sabit bulunan kuralları değiştirme sorumluluğunu üstüne almış geniş İslami-cihadi akımlar oluşturmaya, sonunda da merkezi Irak olan bir İslami Halifelik Devleti'ni kurmaya dayanıyor.
Bu strateji aşağıdaki gibi olacak:

Irak'ın kuzeyinde yer alan Türkiye, şu anda en önemli Müslüman ülkelerden biri sayılmaktadır. Türkiye'nin önemi, kazanılmış iyi derecedeki maddi imkânlarından kaynaklanıyor. Çünkü Türkiye, pek çok maddi seviyelerde büyük başarılar elde etti. Sanayi sektörü büyük atlamalar gerçekleştirdi, ziraat sektörü gelişti. Eğitim sektörü, dikkat çekecek bir şekilde ilerledi. Türkiye'nin milli geliri hızlı bir şekilde yükseliyor. Bunun için Türkiye, gelişmekte olan maddi ve beşeri imkânları yanında stratejik bir konuma da sahip. Irak'ta bulunan Ebu Musab El-Zerkavi, bu durumu çok iyi kavrıyor ve bu özelliklere hikmetle yaklaşıyor. Başlangıçta planlar, ani ve ayak üstü yapılıyordu. Önceliği, taktiksel hedefleri olan seri darbelere veriyordu. Şimdi ise Ebu Musab ve El-Kaide, Türkiye'yi stratejik planın içine dahil ettiler. Onlara göre Türkiye, iradesi, özgürlüğü çalınmış bir ülke. Dönme Yahudiler, önemli kararları ve olayları ellerinde tutuyorlar. Yine Zerkavi'ye göre, bu dönme Yahudiler, ordunun liderliğini ve Türk ekonomisinin önemli eklemlerini de kontrol ediyorlar. Onlara göre, Türkiye'nin kurtuluşu ve Ümmet'in saflarına dönmesi, ancak ülkedeki Yahudi varlığa hızlı, geniş darbeler indirmekle mümkün olur. El-Kaide'nin planı, Türkiye'deki durumu sakin bırakmak. Çünkü küçük darbeler güvenlik teşkilatlarının gözlerini açtırıp onların uyanık kalmalarını sağlıyor. El-Kaide'nin Türkiye'de izlediği strateji, Irak'ta açık bir zafer elde edene kadar; iyi planlanmış bir şekilde , ülkenin içine yavaşça sızmak. İşte o zaman -Irak zaferi kazanıldığında- Türkiye'deki Yahudi nüfuza, ordunun ve ekonominin hayati organlarının kontrolünü kaybettirecek sert bir darbe indirilecek.

İran, El-Kaide'nin çatışmaya sokulacak ikinci hedefi olacak. Bu plan, elimizde bulunan bilgilere göre; Ebu Musab El-Zerkavi ve El-Kaide tarafından işleme konuldu. Hatta bu plan, İran'ı kullanarak bu görevi uygulamak adına büyük yol katetti. Çünkü İran'ın, Türkiye'deki Yahudi varlık hakkında iyi istihbârî bilgileri var. Ayrıca onun etkileyici gizli kolları, bu alanda önemli büyük başarılar elde edebilir. Öyleyse, Türkiye'deki değişim anahtarı, Ebu Musab ve El-Kaide'nin ellerinin uzanabileceği bir yerde bulunuyor. İranlılar, herhangi bir Amerika ya da İsrail saldırısına bir cevap olarak El-Kaide'ye bu yönde yardımcı olabilirler.

Ebu Musab ve El-Kaide'nin, Türkiye'deki geleceğe yönelik değişikliğin gerçekleşmesi için İran'a bağlı stratejisi, kendi istihbârat birimlerinin ulaştığı; İranlılar'ın atom bombasına sahip olduklarına dair bilgilere dayanıyor. Onlar şimdi, Amerika ve İsrail'in İran'ın nükleer, sanayi ve stratejik tesislerinin birçoğuna güçlü ve ani askeri darbeler indireceğini tahmin ediyorlar. Buna istinaden İranlılar, bu darbeye yanıt vermek için kendilerini hazırlıyorlar hatta Amerikanlarla İsrailliler'i kendilerini vurmaktan caydıracak veya vurmadan önce iyice düşündürecek ya da Tahran başvurmadan önce onlardan kurtulmak isteyeceği kendi ellerindeki –İranlılar'ın - güç unsurlarını ve kozlarını ibraz ederek darbeyi önceden engellemeye çalışıyorlar. Amerikalılar da bu kozları İranlılar'ın ellerinden çekmeye başladılar: {Devamını kitaptan okuyabilirsiniz}
Sahife 111

İranlılar darbeye karşılık vermeye başladıklarında Türkiye'deki Yahudiler ve nüfuzları onların hedeflerinden biri olacak. Bu durum, El-Kaide Örgütü'nün menfaatine olabilir ve Türkiye'deki evrakları karşıtırırabilir.Böylece Türkiye'yi yaklaşık yüz yıldır süren Yahudi egemenliğinden kurtarabilir. Bu durum, Ümmeti, başına bela olan tehlikeli bir şerden kurtarabilir. Bu şer de; dönme Yahudiler'in cesedinde açtığı iç deliktir.bundan kurtulmak Türkiye'yi ve Türkleri, yol değiştirmek için hazırlanmış Ümmetin saflarına yeniden döndürecek ve özgürleştirecek. El-Kaide de ele geçen bu fırsattan ve gelişmelerden uzak kalmayacak.
Sahife 113

3- Kalkınma ve Ayakta Durma Aşaması:

El-Kaide düşünürleri ve teorisyenleri kendilerine , 2007 yılının başında başlayıp 2010 başında son bulan yine 3 senelik bir süre tanıyorlar.

Onlara göre ayakta durmak, üretici ve etkin hareket gücü olmak demektir. Bu aşamanın ana hatları ve aşamalı hedefleri, Irak'ı çevreleyen bölgedeki değişim sürecinde çok önemli ve nitelikli bir atlamaya yol açacak. İlk etapta Şam'a odaklanacaklar. Şam'ın seçilmesi onlar için rastgele değildi. Onlar, Irak'tan sonra Şam hisarından bahseden Peygamber (SAV)'in sahih hadislerine dayanıyorlar. Onların bu görüşlerini, Yahudilerin Şam'ı (Suriye, Lübnan ve Ürdün'ün kuzey bölgesi) mezhepçi devletçiklere bölmek için kurdukları planları , Amerikan, Avrupalı ve Yahudilerin, İsrail'in civarındaki niteliği, bünyesi ne olursa olsun tüm güçleri yoketmek, bölgeyi İsrail'in beklentilerine ve dileklerine hizmet edecek yeni bir düzene sokmak için Suriye rejimine karşı şu anki saldırısı destekliyor. El-Kaide'nin görüşüne göre bu saldırı, Suriye rejimini zayıflatıp iç durumu etkin bir şekilde kontrol etmeye devam etme gücünü kaybettirecek. El-Kaide'nin benimsediği İslami cihad çalışma teorisi , herhangi bir güvenlik kontrolünün kaybolmasından yararlanmaya dayanıyor. Cünd-ul Şam (Şam askerleri) fikri bir süre önce Afganistan'da atıldı ancak Amerika'nın saldırısı yüzünden tamamlanamadı. Bu fikri ortaya atanlar Lübnan'a ve Suriye'ye döndüler. Bazıları ise şimdi Irak'ta bulunuyorlar. Onlar kendilerini, Lübnan'da şu anda olan ve yakında Suriye'de olacaklardan doğacak fırsattan yararlanmaya hazırladılar. Eğer, El-Hariri suikastını, kendisinin Suudi Arabistan ve Amerika tarafından desteklenen İyad Allavi ile ilişkisi yüzünden İslamilerin işlediği yönündeki bazı analizler doğru çıkarsa, demek oluyor ki; İslamiler bu aşamaya daha kısa bir zamanda ulaşmak için mesafeleri kısaltmaya çalışıyorlar.
Bu aşamanın sonunda El-Kaide Teşkilâtı, Filistin'in içindeki ve sınırlarındaki Yahudilerle doğrudan çatısmaya girmek için hazırlıklarını tamamlamış olacak. Bu olay gerçekleşirse, El-Kaide rakipsiz olarak İslam Ümmeti'nin şer'i liderliğine oturacak. Bunun sonucunda da El-Kaide'nin akımına çok büyük beşeri destek gelecek. Maddi ve parasal imkânları da artacak.

Planlarına göre Yahudilere indirilecek darbe, Filistin ile sınırlı kalmayıp Müslüman ülkelerde güçlü Yahudi nüfuzun bulunduğu bazı bölgelere kadar da uzanacak. Burada kastedilen ülke Türkiye. Bu kitapta daha önce bahsettiğimiz gibi, El-Kaide Teşkilâtı'nın görüşüne göre, Yahudilerin Türk Ordusu ve ekonomisi üzerindeki kontrolünü sonlandırmak, İslam Ümmeti'ne küçümsenemeyecek maddi ve askeri güce sahip olma imkânı verecek. Bu güç, sürekli büyüyen Türkiye'nin gücüdür.

Bu aşamada El- Kaide akımı, iyi eğitilmiş, hazırlanmış, hezimet ve facia kompleksinden artık etkilenmeyen gençlerden büyük bir yardım alacak. Bu gençler, El-Kaide'ye çok yüksek bir itme gücü verecekler. Bu destek ve kazanılan güç, El-Kaide'ye kendi planının 4. aşamasına girme olanağı verecek.
Sahife 122-123
Şeyh bazı kişilerin anlamadıklarını o zamanlar anlamış. kamalın ve takipçilerinin yahudi olduklarını anında çözmüş. türkiyedeki zenginlerin %90 ı desem abartmış olmam sanırım yahudi ve kamalisttir. ordu ve komutanlarının çoğu da kamalisttir. son yıllar hariç öğretmenlerin çoğu da kamalisttir.

geçenlerde solcu teyzelerden biriyle röportaj yapılıyordu. hırsızlık cezası olarak Şeriatte el kesme cezası var bu uygulansın diye. çağ dışı(!) diyerek teyze karşı geliyordu. adam da demokrasinin daha eski olduğundan vs bahsedince bişey demedi ama röportajın sonunda röportajı yapan kişi Şeriat gelecek istesen de istemesen de diyince Müslümanların kafasını kesmekten bahsediyordu! işte bunların çağdaşlığı budur. Nolursa olsun türkiye için de vakit geldiğinde 100 yıllık bu hainlere ve kamalistlerin şirkleri ve çirkin eserlerine tereddüt etmeden yapılması gerekeni yapmak hepimizin görevi.


Allah Şeyh'ten Razı olsun. Belki yaptığı plan şimdilik gerçekleşmedi ama mutlaka kesin olarak tüm Dünya'ya Şeriat gelecek.
 
Son düzenleme:
SalihBeratt Çevrimdışı

SalihBeratt

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Şeyh bazı kişilerin anlamadıklarını o zamanlar anlamış. kamalın ve takipçilerinin yahudi olduklarını anında çözmüş. türkiyedeki zenginlerin %90 ı desem abartmış olmam sanırım yahudi ve kamalisttir. ordu ve komutanlarının çoğu da kamalisttir. son yıllar hariç öğretmenlerin çoğu da kamalisttir.

geçenlerde solcu teyzelerden biriyle röportaj yapılıyordu. hırsızlık cezası olarak Şeriatte el kesme cezası var bu uygulansın diye. çağ dışı(!) diyerek teyze karşı geliyordu. adam da demokrasinin daha eski olduğundan vs bahsedince bişey demedi ama röportajın sonunda röportajı yapan kişi Şeriat gelecek istesen de istemesen de diyince Müslümanların kafasını kesmekten bahsediyordu! işte bunların çağdaşlığı budur. Nolursa olsun türkiye için de vakit geldiğinde 100 yıllık bu hainlere ve kamalistlerin şirkleri ve çirkin eserlerine tereddüt etmeden yapılması gerekeni yapmak hepimizin görevi.


Allah Şeyh'ten Razı olsun. Belki yaptığı plan şimdilik gerçekleşmedi ama mutlaka kesin olarak tüm Dünya'ya Şeriat gelecek.
Onlar, Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa Allah, kendi nurunu tamamlayıcıdır; kafirler hoş görmese bile. Saff/8

جزك الله خير اخي
 
Son düzenleme:
Üst Ana Sayfa Alt