Şeyh Eymen ez-Zevahiri’nin Şam ile ilgili yaptığı en son açıklamasının tam metnini Küresel Analiz Haber olarak sizlere sunuyoruz.
Şeyh Zevahiri bu konuşmasında Şam’daki cihadi hareketleri birleşmeye davet ediyor. Şam cihadında dünyanın tüm mücrim devletlerinin mücahidlere karşı ittifak etmesinin sebebi olarak mücahidlerin İsrail denen bölgenin kapılarına dayandığını söylüyor. Şam halkının şeriatı tercih ettiğini, bu nedenle şeriatla yönetmeye talip olanların Şam’da hâkim olacağını belirten Şeyh Zevahiri, IŞİD’in sözde hilafetinin de İslam tarihinde zalim bir karakter olarak hatırlanan Haccac bin Yusuf gibi sona ereceğini müjdeliyor.
Şeyh Zevahiri’nin bu konuşmasını Al Jazeera ve tevhidigundem gibi siteler “Nusra El Kaide’den ayrılıyor” gibi başlık ve içerikle yayınlasalar da, El Kaide lideri Zevahiri’nin söylediklerini tamamen saptırdıkları ve görülüyor. Eymen ez-Zevahiri konuşmasında Nusra’nın kendilerine biatından gurur duyduklarını, bununla beraber şeriatı hâkim kılacak ve Aksa’ya yürüyecek ortak bir hükümet kurulursa Nusra’nın da bu hükümete katılmasının meşru olduğunu söylüyor.
Şeyh Eymen ez-Zevahiri: “Şam’a ilerleyin!” konuşmasının tam metni:
* * *
“Ey iman edenler! Ne oldunuz ki, size “Allah yolunda sefere çıkın” denilince, yere çakılıp kaldınız. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatını mı seçtiniz? Oysa ahirete göre dünya hayatının yararı, pek az bir şeydir. Eğer Allah, yolunda hep birlikte sefere çıkmazsanız, sizi elem dolu bir azap ile cezalandırır ve yerinize sizden başka bir toplum getirir. Siz ise O’na hiçbir zarar veremezsiniz. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.” (Tevbe Suresi 38, 39)
Bugün Şam, Müslüman ümmetin umududur. Çünkü Arap devrimleri arasında şeriatın kurulması ve hâkim kılınması için ve Raşidi Hilafet ardında çalışma için doğru yolu, davet ve cihat yolu olan doğru yolu kendine yöntem edinen tek halk devrimidir.
O hilafet râşidi olan hilafetti, İbrahim Bedri’nin hilafeti değildi, doğru yol üzerine olan hilafetti, Haccac’ın hilafeti gibi bir hilafet değildi.
İşte mübarek Şam’ın ribat ve cihad evlatlarının bir araya gelip böyle bir râşidi hilafet kurmak yolunda birleştiklerini gören dünyanın mücrim devletleri de bir araya gelip onlara karşı koymak için bir araya gelmeye ahdettiler.
Ve zulümler, karşı koymalar, savaşlar, büyük sıkıntılar başladı. Lakin tüm bunlara rağmen Allah’ın izniyle ensar ve muhacirden oluşan çok güzel bir zümre Allah’ın izniyle diğerlerinin içinden sıyrılıp ayrılacaktır ve bu bölgede kaim olacaktır.
İşte bu hak olarak burada ikame olan taife, İslam ümmetine doğru ve hak olan menhec ile aşırı ve yeni tekfircilere ait olan menhec arasındaki farkı bu ümmete göstermiştir ve ümmet onlar etrafında toplanmıştır. Bu tekfirci taife Haccac bin Yusuf’un haleflerini ümmete müjdelemektedir, bu taife ümmetimiz hakkında başları ağırlığınca günah taşımaktadır.
Ey Şam diyarındaki ve dünyanın her yerindeki Müslüman kardeşlerim! Kendisine karşı kurulan bütün komplo ve sıkıntılara karşı Şam cihadını savunmamız bugün vaciptir, görevimizdir. İngiltere’nin yetiştirmesi, Amerika’nın tabii devleti olan Suud hanedanlığına ve diğer zalim devletler bu komploları üstlenmektedir. Bu kumpasların amacı, İslam’a hoşgörü gösteren ancak sivil devlet, laiklik ve milliyetçilik söylemleri ile ve büyük mücrimlerin sistemi ile uyumlu sahte bir İslam modeli ortaya koyan rejim inşa etmektir.
Böylelikle yapılan savaşlarda yüzbinlerce insan hayatının kaybı feda edilecektir.
Bu ölen insanlar çıktıkları gösterilerde fıtratlarına uygun olarak “Liderimiz Muhammeddir (sav). Ebediyete kadar O efendimizdir” dediler.
İşte dünyanın büyük mücrimlerinin ve Müslümanları yöneten mürted rejim ve hükümetler için en büyük problemlerden birisi de Mücahidlerin Şam’da, Filistin’e yakın ve sınırda olmasıdır ve İsrail diye adlandırılan o yeri tehdit etmeleridir.
İşte bu yer için (İsrail’i kastediyor, tercüman) Amerika’nın elli beşinci eyaleti veya Amerika dışındaki en büyük Amerikan üssü denebilir. Dolayısıyla dünyadaki büyük mücrim devletlerin bir araya gelip mücahidlere vurmak, cihadlarını toprağa gömmek ve rotalarını saptırmak için işbirliği yapması gerekti.
Rotalarını saptırmak amacıyla orada herhangi bir cihadi hareketin olmasını değil; orada milliyetçilik, vatancılık ve laikliğin ve şu anda var olan büyük mücrimlerin kurduğu klasik dünya düzeninin hâkim olmasını istiyorlar. Bunun için komplodan komploya, tuzaktan tuzağa koşuyorlar. Cenevre, Riyad, ateşkes, büyük mücrimlere ait olan BM Güvenlik Konseyi…
Aldatma, yalan, iftira ve hilekârlıktan bitmek bilmeyen bir dizi uygulama…
İşte bu sebeplerden ötürü bugün elimizden gelen her şeyle Şam’daki cihadı desteklememiz vaciptir. Gerek hafif gerek ağır silahla fark etmez, bu cihada destek vermek hepimize, her Müslümana vaciptir.
Bugün bize vacip olan Şam’da Mücahitlerin birlik olmalarını teşvik etmektir. Böylelikle Nusayri laik rejimden, onun Rafızi ve Safevi avanelerinden, Rus müttefikleri ve Batılı Haçlılardan kurtuluş sağlanacaktır ve Mücahidlerden birleşik bir yapı kurulacaktır.
Dünyanın her yerinden ribat ve cihat toprağı Şam’daki Mücahid kardeşlerim!
Bugün sizler için birleşme meselesi ölüm kalım meselesidir.
Ya izzetli, değerli Müslümanlar olarak yaşamak için birlik olacaksınız ya ihtilaf edip tefrikaya düşeceksiniz, dağılmaya uğrayacaksınız ve teker teker düşmanlar sizi yiyecek.
Kalan çok önemli bir mesele vardır ki, bu meselede kaybedenler kaybetmiş ve Şam’daki Müslüman Mücahid ümmetin bakışlarını gerçek düşmanlarından başka yere çekmeye çalışmaya girişmiştir. Bu mesele izzetli, değer ve şeref sahibi Nusret Cephesi’nin- ki kendisinin bizle olan bağı ile gurur duyuyor ve Yüce Allah’ın onların sebat ve başarısını artırmasını diliyoruz- El Kaide ile olan bağlantısıdır.
Açık, anlaşılır ve özet sözler söyleyeceğim: Tekrar tekrar bu sözleri söyledik:
Şam halkı ve onların kalbi/merkezi olan yiğit Mücahidler hükümetlerini seçtiği zaman onların seçimi bizim seçimimiz olacaktır. Çünkü biz Allah’ın lütfu sayesinde otorite taliplisi değiliz ama şeriatın tahkimine talip insanlarız. Müslümanlara hükmetmek istemiyoruz. Müslümanlar olarak İslam’la hükmedilsin, İslam’la yönetilelim istiyoruz. Biz geçmişte olduğu gibi şimdi de Mücahidleri birliğe ve doğru yolda olan bir Mücahid hükümet kurma etrafında toplanmaya davet ediyoruz. Bu hükümet, adaleti yayan, şurayı dağıtan, hakları sahibine iade eden, zayıf bırakılmışlara destek olan, cihadı ihya ederek ülkeleri kurtaran, özgürleştiren, Aksa’yı kurtarmaya çalışan ve Peygamberlik metodu üzere Hilafet’i getirmeyi isteyen bir hükümet olmalıdır. Örgüt bağlılığı/mensubiyeti Allah’ın izniyle hiçbir gün kendisinden bir parça olduğumuz ümmetimizin arzuladığı bu büyük umutların önünde engel olmayacaktır.
Ümmetimize vesayetçiler değiliz, meçhullerin biatı ile ve sürprizlerin halifesi ile onun tepesine çıkmış da değiliz.
Mücrimlerin büyükleri Nusret Cephesi El Kaide’den ayrılırsa razı mı olacaklar? Ya da Müslümanların öldürülmelerine karar verilen meclislerde oturdukları zaman mı onlardan razı olacaklar? Ve onlar kendilerini zillete düşürecek, yapmamaları gereken şeyler hususunda onlar ile ittifak etikleri zaman mı onlardan razı olacaklar? Ya da şu var olan şu fesat hükümetin yolundan gittiği zaman mı onlardan razı olacaklarmış? Sonrada her şeyi bırakıp demokrasi yolunu tutukları zaman mı onlardan razı olacaklar? Bunların hepsi bittikten sonra da onların sonu zindan olacaktır.
Bunların aynısı Cezayir’deki İslami Cephe cemaatinin de başına geldi, Mısır’da İhvanı Müslimin’in başına da geldi. Sadakallahul azım.
“Kendi dinlerine uymadıkça, Yahudi ve Hıristiyanlar senden asla razı olmayacaklardır.” (Bakara 120)
Biz El Kaide cemaati olarak sadece kişilerin rızası ile verdiği biatları kabul ettik. Bu hususta kimsenin üzerinde bir zor kullanmadık, başını gövdesinden ayırmakla kafalar uçurmakla tehdit etmedik. Bunun dışında bize savaş açmış olanları Yeni Haricilerin sayıklıyor, saçmalıyor oldukları gibi tekfir etmedik.
Müslümanların yurdunun merkezindeki Müslüman ümmetimiz! Ey Şam yörelerindeki İslam’ın aslanı değerli kardeşlerim, biliniz ki biz sizdeniz, siziniz, sizden bir parçayız. Bölgeler ve ülkeler bizi ayırsa da akide ve din bizi birleştirmektedir. Büyük mücrimler olan Haçlılarla ve onların avaneleri olan mürtedlerle farklı cephelerde yaptığınız bu savaşınıza bizler sizle birlikte girmekteyiz, her zaman sizin arkanızdayız.
Sizin zaferiniz bizim zaferimizdir. Sizin izzetiniz bizim izzetimizdir. Sizin mücadeleniz bizim mücadelemizdir. Sizin temkininiz (güç ve yeterlilik kazanma) bizim güç kazanmamızdır.
Ey Müslüman ümmet!
Haçlılara karşı sabırlı olun, sebat edin. Nusayri laiklerden ve onlarla ittifak yapan hem doğunun hem batının tağutlarına, Haçlılara karşı sabredin. Ve Rafızilere karşı aynı şekilde sabırlı olun. Onlara karşı sabırlı olun ve onların karşısında durmaktan geride kalmayın.
Haçlıların savaş düzenleri, aletleri sizi ürkütmesin onun paramparça olduğunu hatırlayın.
Onların daha önce Afganistan’da ve Irak’ta yaşadıkları hezimetleri unutmayın.
Allah’a tevekkül eden emir, öbür âleme intikal etmiş olan Molla Ömer’in (Allah ona rahmet etsin) sözünü hatırlayın: “Allah bize zaferi ve Bush ise bize hezimete uğratmayı vadetti. Her iki vaadden hangisinin daha doğru olduğunu Allah izniyle göreceğiz.”
Ve Molla Ömer’in diğer sözünü de size hatırlatırım. Molla Ömer dedi ki: “Usame’nin meselesi şahsi bir mesele değildir. Usame’nin meselesi, İslam’ın izzeti ile ilgili bir mesele olmuştur.”
Yine Molla Ömer kardeşlerine şöyle demiştir: “Ben Usame’yi teslim edersem yarın siz beni teslim ederseniz.”
İşte böylesine Allah’a tevekkül ve yalnız O’na güven Afganistan’da doğunun ve batının askeri sistemlerini paramparça eden şeydir!
Şuna hiç şüphe yok ki, doğunun ve batının Haçlı orduları geçmişte Afganistan ve Irak’ta nasıl hezimete uğrayıp gittilerse, bugün de Allah’ın izniyle bu ordular Şam’da hezimete uğrayacaklardır.
Bugün size biçilen riddet hükümeti sizin onurunuza, izzetinize, haysiyetinize hiçbir fayda sağlamayacaktır. Sakın bu tuzağa düşmeyin. Çünkü bir şeyden mahrum olan onu başkasına veremez. Sözlerinizde ve fiillerinizde sadık olun. Fiilleriniz sözlerinizi doğrulasın. Şu sözünüzde durun: “Ölüm ya da zillet.” Siz bu sözü söylediniz ve söylediğiniz bu söze sadık olun.
“İşte siz, onlar sizi sevmezken onları seven ve Kitapların bütününe inanan kimselersiniz. Size rastladıkları zaman: ‘İnandık’ derler, yalnız kaldıklarında da, size öfkelerinden parmaklarını ısırırlar. De ki: ‘Öfkenizden geberin!’. Allah kalblerde olanı bilir.” (Al-i İmran 119)
Son duamız “Hamd, Âlemlerin Rabbi olan Allah’adır” demektir.
Allah’ın salat ve selamı Peygamberimiz Muhammed’in ve onun aile ve arkadaşlarının üzerine olsun.
Allah’ın selamı üzerine olsun.
-Eymen ez-Zevahiri-
Tercüman: Murat Gündoğan ( @mur_gundogan ) ve Abdullah Teslim
(Video altyazı yapılacaktır)
Küresel Analiz / Özel Haber
Moderatör tarafında düzenlendi: