El Kaide Örgütü Lideri Dr. Eymen El Zevahiri ‘Taguta karşı birlik’ başlıklı 16 dakika 44 saniyelik yeni konuşmasında Mısır ve Suriye’deki gündeme değindi.
Şam’daki mücahitleri birleşip bir İslam devleti kurmaya çağıran El Zevahiri Mısır’daki ve Tunus’taki Müslümanlardan da dinlerinden taviz vermemelerini istedi.
El Zevahiri öncelikle binlerce şehit veren Mısır’daki Müslüman halka taziye dileklerini sunarak ‘tarih bu iğrenç suçları unutmayacak’ dedi. Mısır’daki darbecilerin kendi kabirlerini kendi elleriyle kazdıklarını, İslamcı hareketlere karşı karanlık tarihlerinden yeni bir faslı yaşadıklarını ifade etti.
Mısır’la ilgili konuşmasına başlamadan önce Şam ve çevresindeki Müslümanlara şu mesajı iletti: ‘Mısır’la ilgili konuşmama başlamadan önce Şam ve çevresindeki Müslüman kardeşlerime önemli bir meseleyi hatırlatmak istiyorum. Bu da, tekrar tekrar işlenen suçlara ve benzerlerine verilecek en iyi cevap ribat ve cihad Şam’ındaki cihadı desteklememiz ve çabalarımızın mücahitlerin çabalarıyla koordineli ve uyumlu olmasıdır. Eğer ribat ve cihad Şam’ında cihad kazanır, orada Allah’ın izniyle yakında bir İslami mücahit devlet kurulursa mübarek Şam’da Allah’ın dilemesi ve kudretiyle ihanet rejimleri düşecek. O rejimler ki İngiliz, Fransızlar ve kendilerine yardım eden yerli temsilcilerinin komplolarıyla kurulmuştur.
Tek bir vilayet olan İslami Şam’ı bölmüşler, sonunda da Osmanlı devleti parçalanmıştır ve şu anda görmekte olduğumuz devletler oluşturulmuştur. Bu da Haçlıların ve Siyonistlerin emellerini yerine getirmek adına yapılmıştır. Eğer ribat ve İslam diyarı Şam’da İslami-mücahit bir devlet kurulursa inşallah hilafetin geri döndürülmesi ve Kudüs’ün kurtarılması için yol geniş bir şekilde açılmış olacaktır. Mezhepçi kaik Baas’ın müttefiki Safevi proje de böylece en büyük darbeyi alacak.
Tüm mekanlardaki Müslüman kardeşlerimden çabalarını sahip oldukları her şeyle; canları, malları, görüş ve tecrübeleriyle Şam’daki cihadı desteklemeye odaklandırmalarını rica ediyorum. Zira bu, o suçlara verilecek en güçlü cevaptır. Mübarek Şam’daki mücahit kardeşlerime Şam’da -inşallah yakında- şeriatın hakim olduğu, Müslümanların topraklarını özgürleştiren, adaleti ve şurayı yayan, yolsuzluğu ortadan kaldıran, mazluma yardım eden, fakir ve zayıfa kefil olan bir İslam devleti kurulması üzerine birleşmelerini, toplanmalarını, uzlaşmalarını gerekliliğini vurguluyorum.
Ey Şam’daki İslam’ın aslanları! Bu yüce hedef etrafında toplanın. Örgütsel mensubiyetlerden, hizipçi taassuptan sıyrılın. İttifakla, rızanızla, seçiminizle, Müslümanların hilafet ve Aksa’larını kurtarma yönündeki umutlarını geri döndüren güçlü bir İslam devleti kurun. Sizin üzerinde ittifaka varacağınız şey, bizim de seçimimizdir.
Sizin memnun olduğunuzdan biz de memnun oluruz. Biz sizdeniz ve siz de bizdensiniz. Aramızdaki İslam ve cihad kardeşliği tüm örgütlerin ve grupların üzerindedir. Ribat ve cihad Şam’ındaki kardeşlerimiz, şeriatın hakimiyeti ve İslam hükümlerinin aleyhine laiklerle, Amerikancılarla ve ataistlerle ittifak hususunda dikkatli olun.’
El Zevahiri daha sonra Mısır’da yaşananların, laiklerin ve Amerikan işbirlikçilerinin Müslümanlara ve İslami akımlara karşı beslediği kinin boyutunun en güzel göstergesi olduğuna işaret etti.
Mısır’da Müslümanlara karşı askeri darbeyi gerçekleştirenlerin işlediği suçların ise karşı koyma hususunda düşünmeyi gerektirdiğini vurguladı. El Zevahiri, darbecilerin içindeki kabalık ve sertliğin cesetlerin hürmetini, ölülerin onurunu ve de peşlerine düşülen silahsızların zayıflığını dahi önemsememelerine neden olduğunu belirtti.
Ardından ise tüm bu suçların Batı’nın gözleri önünde ve bizzat denetimi ile işlendiğine, çatışmayı uzaktan yönettiğine, bazı suçlar ortaya çıktığı durumlarda da ‘sözde’ üzüntüsünü dile getirdiğine işaret etti.
El Zevahiri daha sonra Mısır’da işlenen tüm bu suçların belli bir İslami hareketi hedef almadığını aksine tüm İslami yönelimlerin hedef olduğunu vurguladı. Bu suçların ardında da Amerikan-Yahudi korkusunun, laiklerden, Haçlılardan ve devrik rejimin kurmaylarından, maaş kullarından ve diğerlerinden oluşan; Batılıların müttefiklerinin İslami ya da İslami’ye benzer herhangi bir yönelimden korkusunun yattığını dile getirdi.
El Kaide lideri bu çatışmanın siyasi ya da yönetimle ilgili menfaatler veya kazanımlar çatışması olmadığını, her ne kadar başka gerekçeler de işin içine karışmışsa da aslında İslam’a, şeriata, kanun koymada Allahu Teala’nın hakkının ikrarına, Müslüman ümmetine, hilafetin gelmesine karşı bir savaş olduğunu söyledi.
Ardından şöyle ekledi: ‘İslam karşıtı güçlere akidevi veya siyasi açılardan verilecek herhangi bir taviz onları memnun etmeyecek. İslam’ın tamamen hükümden çekilmesinden daha azını kabul etmeyecekler. Aynen Birinci Dünya Savaşı’nda müttefiklerin hilafet devletini ortadan kaldırdıkları gibi! İslam’a mensup olan tüm kuvvetlerin sonunda kendilerini istedikleri kadar Amerika’nın ‘terör’ olarak isimlendirdiği şeylerden temize çıkarsınlar istedikleri kadar mücahit kardeşlerini suçlasalar da ‘terörist bir güç’ olarak suçlanır bulacağını da açıkça görmüş olduk.
Bu nedenle Mısır’daki özgür, onurlu Müslüman kardeşlerime askeri-laiklerin önderliğini yaptığı ve modern tarihte başımıza en kötü felaketleri getiren bu Amerikan-İsrailli-laik-Haçlı ittifaka karşı koymaları; onlara, İslam akidesine bağlılıklarıyla karşı koymaları çağrısında bulunuyorum.’ El Zevahiri İslam düşmanlarını memnun etmek için kesinlikle dinlerinden ve akidelerinden taviz vermemelerini, Mısır’ı bu suçlu çeteden kurtarmak için tevhid kelimesi üzerine birleşmelerini de istedi.
Ayrıca darbecilerin bazı grupların verdikleri tavizleri fırsat olarak kullandığına işaret etti. Daha sonra şöyle seslendi: Mısır’daki ve tüm mekanlardaki Müslüman kardeşlerim! İslam, Allahu Teala’nın dünya ehlini razı etmek için taviz vermemiz gayesiyle değil dünyayı ıslah etmek için indirdiği bir akidedir. Ey Mısır’daki Müslüman kardeşler! Tevhid kelimesi üzerinde birleşin. İslam düşmanlarını memnun etmek için akidenizden taviz vermeyin.
Askerlerini arayan Mushaf’a destek için toplu davetsel bir ayaklanma başlatın. Mısır’daki Müslüman kardeşlerim! İslam düşmanları İslam’a ve Müslümanlara karşı birleşti. Peki neden Müslümanlar onlara karşı birleşmiyor? Laikliğe sımsıkı sarıldılar. Onun yolunda savaştılar. Müslümanların, uğrunda, İslam şeriatının hakimiyetini terk edip taviz vererek boyun eğmelerini istedikleri demokrasi putuna karşı darbe yaptılar.
Hepsi birbiriyle birleşti ve aralarındaki düşmanlıkların İslam’a karşı düşmanlıklarının yanında hiçbir şey olmadığını ortaya koydular.’ Tunus’a da değinip aynı trajedinin orada da yaşandığını belirten El Zevahiri şöyle dedi: ‘İslam inançlarının ve hükümlerinin, kanunlarının aleyhine İslam düşmanlarıyla uyum yöntemi bugün felaket bir başarısızlığa tanık oluyor.’ Daha sonra ise şöyle ekledi: ‘İslam düşmanlarının ardından sürüklenen, İslam kardeşliğini kabul etmeyen, Müslümanları ‘terörist’ diye nitelendirenler Batı’yı memnun ediyor, Batı’nın kuyrukları da kendilerini onlardan temize çıkarıyor.
Cihadı ‘terör’ olarak nitelendirenler, cihad düşmanlarının rızasını kazanamadılar. Şeriat düşmanları şeriatın hakim olmasını kabul etmeyenlerden kaçıyor.’ El Kaide lideri son olarak bu saydıklarına istinaden Tunus’taki Müslümanları da tevhid düşmanlarının bayrağı altında değil tevhid kelimesi üzerine birleşmeye çağırdı.
Kaynak: islahhaber.net/Defne BAYRAK
Şam’daki mücahitleri birleşip bir İslam devleti kurmaya çağıran El Zevahiri Mısır’daki ve Tunus’taki Müslümanlardan da dinlerinden taviz vermemelerini istedi.
El Zevahiri öncelikle binlerce şehit veren Mısır’daki Müslüman halka taziye dileklerini sunarak ‘tarih bu iğrenç suçları unutmayacak’ dedi. Mısır’daki darbecilerin kendi kabirlerini kendi elleriyle kazdıklarını, İslamcı hareketlere karşı karanlık tarihlerinden yeni bir faslı yaşadıklarını ifade etti.
Mısır’la ilgili konuşmasına başlamadan önce Şam ve çevresindeki Müslümanlara şu mesajı iletti: ‘Mısır’la ilgili konuşmama başlamadan önce Şam ve çevresindeki Müslüman kardeşlerime önemli bir meseleyi hatırlatmak istiyorum. Bu da, tekrar tekrar işlenen suçlara ve benzerlerine verilecek en iyi cevap ribat ve cihad Şam’ındaki cihadı desteklememiz ve çabalarımızın mücahitlerin çabalarıyla koordineli ve uyumlu olmasıdır. Eğer ribat ve cihad Şam’ında cihad kazanır, orada Allah’ın izniyle yakında bir İslami mücahit devlet kurulursa mübarek Şam’da Allah’ın dilemesi ve kudretiyle ihanet rejimleri düşecek. O rejimler ki İngiliz, Fransızlar ve kendilerine yardım eden yerli temsilcilerinin komplolarıyla kurulmuştur.
Tek bir vilayet olan İslami Şam’ı bölmüşler, sonunda da Osmanlı devleti parçalanmıştır ve şu anda görmekte olduğumuz devletler oluşturulmuştur. Bu da Haçlıların ve Siyonistlerin emellerini yerine getirmek adına yapılmıştır. Eğer ribat ve İslam diyarı Şam’da İslami-mücahit bir devlet kurulursa inşallah hilafetin geri döndürülmesi ve Kudüs’ün kurtarılması için yol geniş bir şekilde açılmış olacaktır. Mezhepçi kaik Baas’ın müttefiki Safevi proje de böylece en büyük darbeyi alacak.
Tüm mekanlardaki Müslüman kardeşlerimden çabalarını sahip oldukları her şeyle; canları, malları, görüş ve tecrübeleriyle Şam’daki cihadı desteklemeye odaklandırmalarını rica ediyorum. Zira bu, o suçlara verilecek en güçlü cevaptır. Mübarek Şam’daki mücahit kardeşlerime Şam’da -inşallah yakında- şeriatın hakim olduğu, Müslümanların topraklarını özgürleştiren, adaleti ve şurayı yayan, yolsuzluğu ortadan kaldıran, mazluma yardım eden, fakir ve zayıfa kefil olan bir İslam devleti kurulması üzerine birleşmelerini, toplanmalarını, uzlaşmalarını gerekliliğini vurguluyorum.
Ey Şam’daki İslam’ın aslanları! Bu yüce hedef etrafında toplanın. Örgütsel mensubiyetlerden, hizipçi taassuptan sıyrılın. İttifakla, rızanızla, seçiminizle, Müslümanların hilafet ve Aksa’larını kurtarma yönündeki umutlarını geri döndüren güçlü bir İslam devleti kurun. Sizin üzerinde ittifaka varacağınız şey, bizim de seçimimizdir.
Sizin memnun olduğunuzdan biz de memnun oluruz. Biz sizdeniz ve siz de bizdensiniz. Aramızdaki İslam ve cihad kardeşliği tüm örgütlerin ve grupların üzerindedir. Ribat ve cihad Şam’ındaki kardeşlerimiz, şeriatın hakimiyeti ve İslam hükümlerinin aleyhine laiklerle, Amerikancılarla ve ataistlerle ittifak hususunda dikkatli olun.’
El Zevahiri daha sonra Mısır’da yaşananların, laiklerin ve Amerikan işbirlikçilerinin Müslümanlara ve İslami akımlara karşı beslediği kinin boyutunun en güzel göstergesi olduğuna işaret etti.
Mısır’da Müslümanlara karşı askeri darbeyi gerçekleştirenlerin işlediği suçların ise karşı koyma hususunda düşünmeyi gerektirdiğini vurguladı. El Zevahiri, darbecilerin içindeki kabalık ve sertliğin cesetlerin hürmetini, ölülerin onurunu ve de peşlerine düşülen silahsızların zayıflığını dahi önemsememelerine neden olduğunu belirtti.
Ardından ise tüm bu suçların Batı’nın gözleri önünde ve bizzat denetimi ile işlendiğine, çatışmayı uzaktan yönettiğine, bazı suçlar ortaya çıktığı durumlarda da ‘sözde’ üzüntüsünü dile getirdiğine işaret etti.
El Zevahiri daha sonra Mısır’da işlenen tüm bu suçların belli bir İslami hareketi hedef almadığını aksine tüm İslami yönelimlerin hedef olduğunu vurguladı. Bu suçların ardında da Amerikan-Yahudi korkusunun, laiklerden, Haçlılardan ve devrik rejimin kurmaylarından, maaş kullarından ve diğerlerinden oluşan; Batılıların müttefiklerinin İslami ya da İslami’ye benzer herhangi bir yönelimden korkusunun yattığını dile getirdi.
El Kaide lideri bu çatışmanın siyasi ya da yönetimle ilgili menfaatler veya kazanımlar çatışması olmadığını, her ne kadar başka gerekçeler de işin içine karışmışsa da aslında İslam’a, şeriata, kanun koymada Allahu Teala’nın hakkının ikrarına, Müslüman ümmetine, hilafetin gelmesine karşı bir savaş olduğunu söyledi.
Ardından şöyle ekledi: ‘İslam karşıtı güçlere akidevi veya siyasi açılardan verilecek herhangi bir taviz onları memnun etmeyecek. İslam’ın tamamen hükümden çekilmesinden daha azını kabul etmeyecekler. Aynen Birinci Dünya Savaşı’nda müttefiklerin hilafet devletini ortadan kaldırdıkları gibi! İslam’a mensup olan tüm kuvvetlerin sonunda kendilerini istedikleri kadar Amerika’nın ‘terör’ olarak isimlendirdiği şeylerden temize çıkarsınlar istedikleri kadar mücahit kardeşlerini suçlasalar da ‘terörist bir güç’ olarak suçlanır bulacağını da açıkça görmüş olduk.
Bu nedenle Mısır’daki özgür, onurlu Müslüman kardeşlerime askeri-laiklerin önderliğini yaptığı ve modern tarihte başımıza en kötü felaketleri getiren bu Amerikan-İsrailli-laik-Haçlı ittifaka karşı koymaları; onlara, İslam akidesine bağlılıklarıyla karşı koymaları çağrısında bulunuyorum.’ El Zevahiri İslam düşmanlarını memnun etmek için kesinlikle dinlerinden ve akidelerinden taviz vermemelerini, Mısır’ı bu suçlu çeteden kurtarmak için tevhid kelimesi üzerine birleşmelerini de istedi.
Ayrıca darbecilerin bazı grupların verdikleri tavizleri fırsat olarak kullandığına işaret etti. Daha sonra şöyle seslendi: Mısır’daki ve tüm mekanlardaki Müslüman kardeşlerim! İslam, Allahu Teala’nın dünya ehlini razı etmek için taviz vermemiz gayesiyle değil dünyayı ıslah etmek için indirdiği bir akidedir. Ey Mısır’daki Müslüman kardeşler! Tevhid kelimesi üzerinde birleşin. İslam düşmanlarını memnun etmek için akidenizden taviz vermeyin.
Askerlerini arayan Mushaf’a destek için toplu davetsel bir ayaklanma başlatın. Mısır’daki Müslüman kardeşlerim! İslam düşmanları İslam’a ve Müslümanlara karşı birleşti. Peki neden Müslümanlar onlara karşı birleşmiyor? Laikliğe sımsıkı sarıldılar. Onun yolunda savaştılar. Müslümanların, uğrunda, İslam şeriatının hakimiyetini terk edip taviz vererek boyun eğmelerini istedikleri demokrasi putuna karşı darbe yaptılar.
Hepsi birbiriyle birleşti ve aralarındaki düşmanlıkların İslam’a karşı düşmanlıklarının yanında hiçbir şey olmadığını ortaya koydular.’ Tunus’a da değinip aynı trajedinin orada da yaşandığını belirten El Zevahiri şöyle dedi: ‘İslam inançlarının ve hükümlerinin, kanunlarının aleyhine İslam düşmanlarıyla uyum yöntemi bugün felaket bir başarısızlığa tanık oluyor.’ Daha sonra ise şöyle ekledi: ‘İslam düşmanlarının ardından sürüklenen, İslam kardeşliğini kabul etmeyen, Müslümanları ‘terörist’ diye nitelendirenler Batı’yı memnun ediyor, Batı’nın kuyrukları da kendilerini onlardan temize çıkarıyor.
Cihadı ‘terör’ olarak nitelendirenler, cihad düşmanlarının rızasını kazanamadılar. Şeriat düşmanları şeriatın hakim olmasını kabul etmeyenlerden kaçıyor.’ El Kaide lideri son olarak bu saydıklarına istinaden Tunus’taki Müslümanları da tevhid düşmanlarının bayrağı altında değil tevhid kelimesi üzerine birleşmeye çağırdı.
Kaynak: islahhaber.net/Defne BAYRAK
Moderatör tarafında düzenlendi: