Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Video Şeyh Hasan Karakaya : "İsa (a.s.) Zındıkların Çayını İçmez!"

H Çevrimdışı

hasan b

Üye
İslam-TR Üyesi
c. Bu gibi nasların lafızlarını Allah’a isnat edip “Allah’ın eli veya gözü” demek Selef-i Sâlihîn’ce sakıncalı görülmemiş, fakat “Allah’ın elinden maksat, gerçekten eldir.” denilmesi mahzurlu görülmüştür. Çünkü bu, benzetme kokusu taşımaktadır.

Yani Hasan Karakaya'ya göre İbn Teymiyye ve Muhammed bin Abdulvehhab müşebbihe mi?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Yani Hasan Karakaya'ya göre İbn Teymiyye ve Muhammed bin Abdulvehhab müşebbihe mi?
İbn Teymiyye ve Muhammed bin Abdulvehhab, Allahın eli, benim elim gibidir mi demiş ki Muşebbihe olsun?
 
Kozsoy Çevrimdışı

Kozsoy

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Ayrıca çocuk kendini şirkten ve küfürden koruyamaz. Öğretmen ona şirk olan bir şiir okuttuğunda okumuyorum diyemez. Eğer böyle bir iradesi olsa Allah çocuğu mükellef kılardı. Ama hepimiz biliyoruz ki çocuk tıpkı "deli" gibi mükellef değildir. Neden? Çünkü ne yaptığını bilmez.

Ortada mükelleflik yoksa fiilde yok sayılır ! Var olmayan bir fiile kküfür nasıl var oluyor ???
 
H Çevrimdışı

hasan b

Üye
İslam-TR Üyesi
Ortada mükelleflik yoksa fiilde yok sayılır ! Var olmayan bir fiile kküfür nasıl var oluyor ???
"Her doğan ancak islam fıtratı üzere doğar. Bundan sonra anası, babası onu Yahudi yaparlar, Hristiyan yaparlar, Mecusi yaparlar." (Buhari, Ebu Davud) hadisine baktığımızda mükellef olmayan, İslam fıtratı üzerine doğmuş olan çocuğu ana babası küfre, şirke sürüklüyor. Aynı şekilde ana, baba, öğretmen vs. İslam fıtratı üzerine doğmuş olan çocuğu ilkokuldan itibaren laiklik, demokrasi, kemalizm vs. gibi küfür ve şirklere sürüklüyor okul bahanesiyle.
 
H Çevrimdışı

hasan b

Üye
İslam-TR Üyesi
İbn Teymiyye ve Muhammed bin Abdulvehhab, Allahın eli, benim elim gibidir mi demiş ki Muşebbihe olsun?
Hasan Karakaya'ya göre "müşebbihe kokusu taşıması" için Allah'ın eli benim elim gibidir denilmesine gerek yok. "Allah'ın elinden maksat,gerçekten eldir" denilmesi yeterli.

"Üçüncü Kısım Âlimler: Zahirci Selefiyye Ulemâsı

Bu grup, selefin yolunu takip ettiğini iddia ederek kendilerine “selefçi” anlamına gelen “Selefiyye” ismini vermişlerdir.
Aslında bunlar, selefin cumhuru gibi, muteşâbih nasların sadece lafızlarını Allah’a isnad edip geçmemişler, aynı zamanda bu gibi naslardan zahiri manalarının kastedildiğini iddia etmişler ve şöyle demişlerdir:
“Allah’ın gerçek manada kendisine yakışan yüzü, gözü, eli, ayağı vesairesi vardır. O göklerin üstündedir. Arş’ına zatı ile oturmaktadır. Gecenin son üçüncü bölümünde dünya semasına inmektedir. Ancak bunların niteliğini bilmeyiz ve Allah’ı yaratılanlara benzetmeyiz.”

Görüldüğü gibi bunlar, “Bu nasların gerçek anlamda Allah’ın sıfatları olduklarını, fakat bu sıfatların niteliklerinin bilinmediğini, Allah’ın bu sıfatlarıyla yaratılanlara benzetilemeyeceğini” söylemişlerdir. Bunların iddialarına göre, Selef-i Sâlihîn’in bu gibi nasların manasını Allah’a bıraktıkları sabit değildir. Onlar da kendileri gibi zahiri manalarını gerçek anlamda Allah’a isnat etmişlerdir. Yine bunların iddialarına göre, halefin (daha sonra gelen âlimlerin) yaptığı gibi, müteşâbih nasları zahiri manalarından çıkarıp onları lügatteki mecâzî anlamlarında te’vil etmek; mesela “el”den maksadın, “Allah’ın gücü veya kuvveti” yahut “kudreti” ya da “nimeti” demek, Allah’ın sıfatlarını ta`tîl etmek ve onları işlemez hale getirmektir.

Bu görüş, ilk olarak İbni Kuteybe tarafından ortaya atılmış ve genel olarak Hanbelî Mezhebi’ne mensup olan âlimlerin bir kısmı tarafından benimsenip savunulmuştur. Ancak aynı mezhebin diğer âlimleri tarafından sert eleştirilere maruz kalmıştır. Daha sonra hicretin 728. yılında vefat eden
İbni Teymiyye, bu düşünceyi yeniden diriltmiş, kendisine yapılan işkenceler, düşüncesinin yayılmasına vesile olmuştur. Nihayet Suudî Arabistanlı Muhammed b. Abdulvahhâb bu düşünceyi benimsemiş, şu an Suudî Arabistan’a hâkim olan kral ailesiyle işbirliği yaparak bunu Arap Yarımadası’na ve çevresine yaymıştır."

"c. Bu gibi nasların lafızlarını Allah’a isnat edip “Allah’ın eli veya gözü” demek Selef-i Sâlihîn’ce sakıncalı görülmemiş, fakat “Allah’ın elinden maksat, gerçekten eldir.” denilmesi mahzurlu görülmüştür. Çünkü bu, benzetme kokusu taşımaktadır.
Zahirci Selefiyye Grubu ise “el”den maksat gerçekten eldir. Fakat keyfiyeti belli değildir” denilmesini mahzurlu görmemişlerdir. Biz onların bu görüşüne katılmıyoruz. Çünkü gerçekten el, etten, kemikten, kastan, sinirden, damardan, kandan ve diğer şeylerden ibarettir. Bunun da Allah’a yakışmadığı muhakkaktır."
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
“İşte bu sebeple biz, Maturidî’nin, İbnu’l Cevzi’nin ve Gazali’nin metotlarını tercih ediyor ve Sahâbî-i Kiram’ın, kelimeleri, hakiki manalarında kullanılmaları mümkün olmayan hallerde, mecâzî manalarda kullanıldıkları kanaatini taşıyoruz.”(Muhammed Ebu Zehra, el-Mezahibu’l-İtikadiyye isimli eseri, I, 231, 237)



Biz, Selef-i Sâlihîn’in teslimiyetçi görüşünü tercih ediyoruz. Çünkü bu görüş düşüncelerin çarpıştığı, ayakların sürçtüğü bu meselede, en ihtiyatlı ve en salim bir görüştür.
Binaenaleyh, bu konuda şunları özetlemek isabetli olur.

a. Allahu Teâlâ’yı, yaratılanlara benzetecek her türlü düşünce ve yorumlardan şiddetle kaçınılmalıdır.
Çünkü Yüce Mevlâ şöyle buyurmuştur:
“…O’nun hiçbir benzeri yoktur. O, her şeyi işiten ve görendir.” (Şûra 11)
“Allah’a örnekler vermeyin. Muhakkak Allah bilir, siz bilemezsiniz.” (Nahl 74)
“O’nun hiçbir dengi yoktur.” (İhlas 4)
“…Zaten O’nun benzeri bir başka ilah bilir misin ki?” (Meryem 65)
“Allah onların geçmişlerini de, geleceklerini de çok iyi bilir. Fakat onlar, O’nun zatını bilgileriyle kuşatamazlar.” (Ta ha 110)

b. Kur’an ve Sünnet’te geçen bu gibi muteşâbih nasların sahih olduğuna iman etmek gerekir. Mutezile gibi Kur’an’da zikredilenleri te’vil etmeye, hadislerde varid olanları inkâra kalkışılmamalıdır. Çünkü bu naslar, mutevatir yolla gelen Kur’an’da ve sahâbîlerin rivayet ettikleri sahih hadislerde zikredilmişlerdir.

c. Bu gibi nasların lafızlarını Allah’a isnat edip “Allah’ın eli veya gözü” demek Selef-i Sâlihîn’ce sakıncalı görülmemiş, fakat “Allah’ın elinden maksat, gerçekten eldir.” denilmesi mahzurlu görülmüştür. Çünkü bu, benzetme kokusu taşımaktadır.
Zahirci Selefiyye Grubu ise “el”den maksat gerçekten eldir. Fakat keyfiyeti belli değildir” denilmesini mahzurlu görmemişlerdir. Biz onların bu görüşüne katılmıyoruz. Çünkü gerçekten el, etten, kemikten, kastan, sinirden, damardan, kandan ve diğer şeylerden ibarettir. Bunun da Allah’a yakışmadığı muhakkaktır.

*****
Konuyu burada kapatıyorum. ısıtıp ısıtıp aynı konuları buraya taşımaktan ziyade, ya kendinize bakın ya sitenin kapısını dışardan yüzünüze kapatın!
Hocanın dediği gayet açıktır, anlamak istemeyen art niyetliler, hocanın Şeyhu'l İslam İbn Teymiye'yi (rahimehullah) ve Muhammed bin Abdulvehhab (rahimehullah)ı tekfir ederek muşebbihe görüyor sanabilir. Bu durum hem hocanın benimsediği görüş, hem Şeyhu'l İslamlar için bir görüş /ictihaddır; olsa olsa bir hatadır, zelledir der geçer, tekfire vardırmayız. Velev ki şahsımın da Şeyh Hasan Karakaya'nın bu konuda kısmen katılmadığım (Kudret eli vb . gibi ifadeler) açıklamaları olsa da. Bu böyledir.
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt