B
Çevrimdışı
ŞEYH HAZİMİYİ YAKINDAN TANIYALIM
Elhamdülillahi Rabbil Alemin…Ve ‘s Salatu Ve’s Selamu Ala Er-Rasülül Emin…
Şeyh Haziminin selef menhecinden sapmasını işitmem ve kendisinin bidat ehlinin menhecine yönelmesi beni gerçekten çok üzdü ve bundan dolayı çok kötü oldum. Aslında kendisini çok yakından tanıdığım ve bazı söz ve görüşlerini iyi bildiğim ayrıca Menhecinin olgunlaşmaması ve tam oturmaması sebebiyle hakkında gerçekten korkuyordum. Çünkü bazı meselelere öyle gözü kapalı atlıyordu ki, hali tıpkı obur bir kimsenin yemeği saldırması gibiydi.
Nitekim kardeşlerden bazıları bana bu konuda şeyh ile baş başa kalmış olduğumuz özel meclisler de kendinden işitmiş olduğum sözlerinden ve görüşlerinden sordular. Bu tür şeyleri kardeşler arasında fitne çıkmaması için hiçbir zaman anlatmadım ve hep gizlemiştim. Zaten o dönemlerde de kendiside bu söz ve görüşlerini açığa vurmamaktaydı. Bundan dolayı maslahat gördüğüm için hakkında bildiklerimi hiç kimseye anlatmadım. Nitekim cihad topraklarına gittikten sonrada Haziminin ne yaptığını ve ne söylediğinden de haberdar değildim. Bir müddet sonra bazı kardeşler bana mektuplar göndererek bana Haziminin hakkında sorular sormaya başladılar. Yazılarında Haziminin tutmuş olduğu menheci ve hiç kimsenin söylememiş olduğu söz ve görüşleri dile getirmeye başladılar. Bu konularda çokça haber geliyordu. Bu sebeple insanların Haziminin bidatinden uzak durmaları ve sapıklıklarından etkilenmemeleri için Hazimin hakkında bildiklerimi açığa vurmaya ve anlatmaya karar verdim…
Hazimi ile birlikte özeli bir mecliste idik ve yanımızda bazı kardeşler var idi. Haziminin orada bana bir şeyler anlattı bu söylemiş olduğunu FAYSAL EZ-ZEHRANİ den başka hiç kimse işitmemişti. Çünkü diğer kardeşler REYYAN El-Cüheni ile sohbet etmekte ve meşgul olmakta idiler.
HAZİMİ: Ben cami imamlarının arkasında namaz kılmıyorum.
Dedim ki: Niçin? Çünkü insanlarda asıl olan İslam değil midir?
HAZİMİ: Bir kişinin arkasında namaz kılmak için mutlaka itikadını ve dinini bilmek gerekir.
Dedim ki: O Halde insanlarda asıl olan kâfir olmalarımıdır?
HAZİMİ: Evet…
Dedim ki: Bu görüş bidat ehlinin görüşüdür.
Güldü ve sustu ve daha sonra üzerinde konuşmuş olduğumuz mevzu değişti…
Yine bir gün kendisine: Küfre düştüğü iddia edilen bir kimseyi küfrüne engel olacak her hangi bir şüpheden ötürü tekfir etmeyen mazeretli göre kimse hakkında sordum…
HAZİMİ: Bu kimse kâfirdir… Daha sonra bu konunun temellerini ve asıllarının anlattı.
Dedim ki: İbni Useymin, cahil olabilecek bir kimse hakkında mazereti asıl kabul ediyor ve tekfirin önünde engel görüyor. Useymin sana göre kâfir midir?
HAZİMİ: Hayır…
Yine kendisine: Eşariler hakkında sordum.
HAZİMİ: Eşariler kâfirdir…
Dedim ki: o Halde İbni Hacer kâfir midir?
HAZİMİ: Hayır, ben eşarilerin hayatta olanlarını tekfir ediyorum ölmüşleri değil.
Yine kendisine: Mürciler hakkında sordum.
HAZİMİ: Mürciler kafirdirler…
Dedim ki: İbni Teymiyenin mürcienin kâfir olmadığına dair nakletmiş olduğu icma konusunu ne yapacağız?
HAZİMİ: Bu hususta icma sahih mi?
Dedim ki: Ey Şeyh! Selef ancak cehmiyyenin kâfir olduğuna icma etmiştir, bunun dışında başka fırkaların küfründe icma yoktur ancak sen bütün ehli bidatleri tekfir ettin.
HAZİMİ: Bidat ehli küfre düşmüştür. Biz de onları tekfir ediyoruz ve bu bizim itikadımızdır.
Elbette bütün bu sorular bir vakitte yahut bir mecliste sorulmuş ve cevap verilmiş sorular değil idi.
Haziminin vermiş olduğu cevaplara çok şaşırmıştım çünkü kendisinden başkası asla böyle bir söz veya görüş bildirmemişti.
Aramızda geçen bu tür konuşları başkalarına işittirmemek için büyük özen gösteriyor idi. Kendisi benimde bu konuda muhalefet ettiğimi çok iyi biliyordu. Ancak ben bunları hiç kimseye yamıyor gizliyordum. Ta ki bu söz ve görüşlerini başaklarına anlatana ve davet edene kadar bu böyle devam etti. Herhalde önceleri batıl menhecinin gizli davet döneminde idi. Bu nedenle görüşlerini başkalarına anlatmıyordu. Şimdi ise herkese görüşlerini anlatır oldu. Yani Hazimi batıl görüşlerini açıkça anlatmaya başlayınca bizde hakkında bildiklerimizi anlatmaya başladık.
Haziminin en son fitnesi “El-Azir” (Kendisini İslama nisbet etmekle birlikte küfre düştüğü iddia edilen bir kimseyi her hangi bir şüpheden ötürü mazeretli görüp tekfir etmeyen kimseyi) tekfir etmesidir. Biz bundan Allah tealaya sığınırız. Bizim din edindiğimiz şey bu değildir. Bizim bu konuda görüşümüz: her kim; İslam dinine kendini nisbetle birlikte küfre düştüğü iddia edilen kimseyi her hangi bir şüpheden ötürü mazeretli görürse; Hüccet ikamesi ve meselenin izahı yapıldıktan sonra küfre girmesi söz konusu olur.
Yine Hazimiye teselsül (zincirleme tekfir) konusundan sordum.
HAZİMİ: Üçüncü kişiye kadar kâfir olur.
Dedim ki: Bunun tam olarak delili nedir? Diye sordum. Bana hiçbir delil vermedi…
Yine Hazimiye Sultan bin Ferhan sordu ve dedi ki: Tekfirde teselsül meselesi…
HAZİMİ: Bunda bir sakınca yoktur.
Son olarak: Rabbimizden Şeyh Hazimiyi en güzel bir şekilde hakka döndürmesini, dinde kendisini basiretli kılmasını dileriz…
Yazan: EBU BİLAL EL-HARBİ
1435 H. ŞEVVAL 19….15/8/ 2014 M.
Elhamdülillahi Rabbil Alemin…Ve ‘s Salatu Ve’s Selamu Ala Er-Rasülül Emin…
Şeyh Haziminin selef menhecinden sapmasını işitmem ve kendisinin bidat ehlinin menhecine yönelmesi beni gerçekten çok üzdü ve bundan dolayı çok kötü oldum. Aslında kendisini çok yakından tanıdığım ve bazı söz ve görüşlerini iyi bildiğim ayrıca Menhecinin olgunlaşmaması ve tam oturmaması sebebiyle hakkında gerçekten korkuyordum. Çünkü bazı meselelere öyle gözü kapalı atlıyordu ki, hali tıpkı obur bir kimsenin yemeği saldırması gibiydi.
Nitekim kardeşlerden bazıları bana bu konuda şeyh ile baş başa kalmış olduğumuz özel meclisler de kendinden işitmiş olduğum sözlerinden ve görüşlerinden sordular. Bu tür şeyleri kardeşler arasında fitne çıkmaması için hiçbir zaman anlatmadım ve hep gizlemiştim. Zaten o dönemlerde de kendiside bu söz ve görüşlerini açığa vurmamaktaydı. Bundan dolayı maslahat gördüğüm için hakkında bildiklerimi hiç kimseye anlatmadım. Nitekim cihad topraklarına gittikten sonrada Haziminin ne yaptığını ve ne söylediğinden de haberdar değildim. Bir müddet sonra bazı kardeşler bana mektuplar göndererek bana Haziminin hakkında sorular sormaya başladılar. Yazılarında Haziminin tutmuş olduğu menheci ve hiç kimsenin söylememiş olduğu söz ve görüşleri dile getirmeye başladılar. Bu konularda çokça haber geliyordu. Bu sebeple insanların Haziminin bidatinden uzak durmaları ve sapıklıklarından etkilenmemeleri için Hazimin hakkında bildiklerimi açığa vurmaya ve anlatmaya karar verdim…
Hazimi ile birlikte özeli bir mecliste idik ve yanımızda bazı kardeşler var idi. Haziminin orada bana bir şeyler anlattı bu söylemiş olduğunu FAYSAL EZ-ZEHRANİ den başka hiç kimse işitmemişti. Çünkü diğer kardeşler REYYAN El-Cüheni ile sohbet etmekte ve meşgul olmakta idiler.
HAZİMİ: Ben cami imamlarının arkasında namaz kılmıyorum.
Dedim ki: Niçin? Çünkü insanlarda asıl olan İslam değil midir?
HAZİMİ: Bir kişinin arkasında namaz kılmak için mutlaka itikadını ve dinini bilmek gerekir.
Dedim ki: O Halde insanlarda asıl olan kâfir olmalarımıdır?
HAZİMİ: Evet…
Dedim ki: Bu görüş bidat ehlinin görüşüdür.
Güldü ve sustu ve daha sonra üzerinde konuşmuş olduğumuz mevzu değişti…
Yine bir gün kendisine: Küfre düştüğü iddia edilen bir kimseyi küfrüne engel olacak her hangi bir şüpheden ötürü tekfir etmeyen mazeretli göre kimse hakkında sordum…
HAZİMİ: Bu kimse kâfirdir… Daha sonra bu konunun temellerini ve asıllarının anlattı.
Dedim ki: İbni Useymin, cahil olabilecek bir kimse hakkında mazereti asıl kabul ediyor ve tekfirin önünde engel görüyor. Useymin sana göre kâfir midir?
HAZİMİ: Hayır…
Yine kendisine: Eşariler hakkında sordum.
HAZİMİ: Eşariler kâfirdir…
Dedim ki: o Halde İbni Hacer kâfir midir?
HAZİMİ: Hayır, ben eşarilerin hayatta olanlarını tekfir ediyorum ölmüşleri değil.
Yine kendisine: Mürciler hakkında sordum.
HAZİMİ: Mürciler kafirdirler…
Dedim ki: İbni Teymiyenin mürcienin kâfir olmadığına dair nakletmiş olduğu icma konusunu ne yapacağız?
HAZİMİ: Bu hususta icma sahih mi?
Dedim ki: Ey Şeyh! Selef ancak cehmiyyenin kâfir olduğuna icma etmiştir, bunun dışında başka fırkaların küfründe icma yoktur ancak sen bütün ehli bidatleri tekfir ettin.
HAZİMİ: Bidat ehli küfre düşmüştür. Biz de onları tekfir ediyoruz ve bu bizim itikadımızdır.
Elbette bütün bu sorular bir vakitte yahut bir mecliste sorulmuş ve cevap verilmiş sorular değil idi.
Haziminin vermiş olduğu cevaplara çok şaşırmıştım çünkü kendisinden başkası asla böyle bir söz veya görüş bildirmemişti.
Aramızda geçen bu tür konuşları başkalarına işittirmemek için büyük özen gösteriyor idi. Kendisi benimde bu konuda muhalefet ettiğimi çok iyi biliyordu. Ancak ben bunları hiç kimseye yamıyor gizliyordum. Ta ki bu söz ve görüşlerini başaklarına anlatana ve davet edene kadar bu böyle devam etti. Herhalde önceleri batıl menhecinin gizli davet döneminde idi. Bu nedenle görüşlerini başkalarına anlatmıyordu. Şimdi ise herkese görüşlerini anlatır oldu. Yani Hazimi batıl görüşlerini açıkça anlatmaya başlayınca bizde hakkında bildiklerimizi anlatmaya başladık.
Haziminin en son fitnesi “El-Azir” (Kendisini İslama nisbet etmekle birlikte küfre düştüğü iddia edilen bir kimseyi her hangi bir şüpheden ötürü mazeretli görüp tekfir etmeyen kimseyi) tekfir etmesidir. Biz bundan Allah tealaya sığınırız. Bizim din edindiğimiz şey bu değildir. Bizim bu konuda görüşümüz: her kim; İslam dinine kendini nisbetle birlikte küfre düştüğü iddia edilen kimseyi her hangi bir şüpheden ötürü mazeretli görürse; Hüccet ikamesi ve meselenin izahı yapıldıktan sonra küfre girmesi söz konusu olur.
Yine Hazimiye teselsül (zincirleme tekfir) konusundan sordum.
HAZİMİ: Üçüncü kişiye kadar kâfir olur.
Dedim ki: Bunun tam olarak delili nedir? Diye sordum. Bana hiçbir delil vermedi…
Yine Hazimiye Sultan bin Ferhan sordu ve dedi ki: Tekfirde teselsül meselesi…
HAZİMİ: Bunda bir sakınca yoktur.
Son olarak: Rabbimizden Şeyh Hazimiyi en güzel bir şekilde hakka döndürmesini, dinde kendisini basiretli kılmasını dileriz…
Yazan: EBU BİLAL EL-HARBİ
1435 H. ŞEVVAL 19….15/8/ 2014 M.