S
Çevrimdışı
Soru: Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
Hamd Allah’a, salat ve selam O’nun resulüne olsun.
Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi senin üzerine olsun. Allah’tan muvahhid mücahitleri sevenleri her tarafa yaymasını dileriz
Sevgili hocam, sorum Seyyid Kutub hakkında – Allah ona rahmet etsin. Seyyid Kutub hakkındaki düşüncenizi bulmak için çok çalıştım, ancak bunu başaramadım. Belki bu konuda daha önceden bir şeyler söylemişsinizdir fakat ben ulaşamadım. Özellikle selefi hocaların ona karşı şiddetli saldırılar yaptığı bilinmektedir. Saldırılarının pek çoğunun suni ve abartılı olduğunu gördüm. Ya kelimeleri çarpıtıyor ya da yazdıklarında kötü niyeti olduğunu söylüyorlar. Şüphesiz ki Seyyid Kutub da bir insandı. Bazen hakka isabet etmiş olabileceği gibi yanlış da yapmış olabilir. Yazdıklarının çoğunu edebiyat adamı olmasına binaen yazdı. Bu, onun yanlış anlaşılmasına ya da yazdığı kelimeleri O’nun kast etmek istemediği manalara çekilmesine yol açmış olabilir.
Sizin bu adam hakkındaki görüşünüzü öğrenmek istiyorum, çünkü size güveniyorum
Allah ecrinizi artırsın.
Cevap: Allah’ın adıyla, hamd Allah’a mahsustur; salat ve selam Allah’ın peygamberinin, O’nun ehlinin, ashabının ve O’nun salih kullarının üzerine olsun.
Sevgili kardeşim (…) Allah seni korusun ve seni dininin destekçilerinden kılsın. Allah’ın selamı, bereketi ve rahmeti senin üzerine olsun.
Allah, mücahid şeyh, değerli yazar ve değerli hocamız Seyyid Kutub’a rahmet etsin.
Bu ibret verici adam hakkında O’nu incitici ya da doğrulayıcı bir şekilde konuşmak, sayısız şaşkınlıkların yaşandığı bu zamanın şaşkınlıklardan biridir. O, kendisini çoğu insanın arzuladığı ve ölümsüzleştirdiği ve tağutların itaatkâr ve sadık insanlara sunduğu bu dünya evinden ayıran, dünyanın geçici, batıl ve bir kırıntıdan başka bir şey olmadığı derinlemesine anlayan bir insandır. O – Allah’ın rahmeti onun üzerine olsun – Kuran’ın Gölgesinde adlı eserini ve tevhid kelimelerini yazan elleri ile doğruyu yanlışla örterek ya da tağutun kanununu ikrar ederek boynunun vurulmasını engelleyecek şeyleri yazmayı reddetti. Çağdaşlarının birçoğunun – onun hakkında aşağılayıcı bir şekilde konuşan birçok yaşlı insan da dâhil – ve onların gazetelerinin Kutub’un adını kötülediği bir zamanda, onun benliğinin derinlerinde sadece inandığı kelimeler vardı. Allah ona rahmet eylesin. Onlar, gece-gündüz dinlerini zalimlere tabi kıldılar ve dinlerini hiçbir zorlama ya da ölüm ve idam ile tehdit olmadan az bir ücret karşılığında sattılar. Aslında onlar, sanki bir mabuda koşarmışçasına tevhidi mihraplarına kurban ederek ve dinlerini çıkarları uğruna bir günah keçisi gibi materyalist dünyanın batıl şeyleri için feda ederek bunu yapmak için aceleci davrandılar.
Eğer Allah’ın indinde doğruyu söylemek ve Allah’ın kitabı ve peygamberinin sünnetine göre akıl vermek bir zorunluluk ve bir görev olmasaydı, Seyyid Kutub hakkında tek bir kelime bile yazmazdım. Kabul etseniz de etmeseniz de, çağımızda O’nun gibi olabilen yalnızca birkaç kişi var ve bunların hepsi de O’nun çizgisinde yürümüştür. Seyyid Kutub onlara öncülük etmiştir. Kimse O’nun kadar methedilmedi ve kimse onun kadar kınanmadı.
Şu dizeler onun ve onun gibiler içindir:
Hürmetkâr Seyyid’e nasıl da hakaret edildi
Onun ayakkabısının altındaki bir dikiş bile olmayan biri tarafından
Çöldeki cesetler denizin üstüne doğuyor
Başarısı en derin çukurlarına gömülmüş olarak
Yukarıda bahsettiğim gibi, Seyyid Kutub da diğer insanlar gibi bir insandı ve yazılarında hakka isabet edebileceği gibi yanılabilir de. Nitekim yazılarında birtakım bilinen hatalar da vardır. O’nun yazılarını takip eden ve eskiyi yeniden ayırt edebilen biri için, yazdıklarında dikkatli olunması gereken ve düzeltileceğine dair söz verilen şeyler olduğu açıktır.
Yakınındaki samimi insanların – ki bunların başında Muhammed Kutub gelir – bu görevi O’nun için yerine getirmeleri ve bu hataları olduğu gibi bırakmakta ısrar etmemeleri gerekmektedir. Çünkü bu hatalar O’na saldıranlar tarafından Seyyid Kutub’u bidatçi olmakla ve masum olabileceği şeyleri ya da aslında tamamen masum olduğu ancak edebi anlatımından dolayı kastetmek istemediği hatta hayal edemeyeceği şeyleri yazmakla suçlamak için bir boşluk ve bahane olarak kullanılmaktadır.
Bunun bir örneği ona atfedilen vahdet-i vücut hakkındaki konuşmasıdır.
Seyyid Kutub kesinlikle – her bir yazısında – yaratan ve yaratıcı arasındaki ayrımı gözetir. Yaratanı över, onu tek olarak tanır ve ilahlık özelliklerinin, var olan her şeyi yaratan ilk ve tek olan Allah dışında kendisinde ya da başkalarında olduğunu iddia edenleri kâfir olarak addeder.
Bu konuda aksini iddia eden birinin Seyyid Kutub’tan ve onun kitaplarından haberi yok demektir. Tefsirin bazı edebi kelimelerden ibarettir. Aradaki fark, kendisini kitaplarından dolayı kıskananlar tarafından, özellikle de onun bu kelimelerin çıkan manayı kastetmek istemediğini, bu ve benzeri konuları İslami Davranışın Özellikleri gibi diğer kitaplarında açıklığa kavuşturduğunu bilmelerinden dolayı zorunlu olarak ihmal edilmiştir. Allah ona rahmet eylesin.
Her halükarda, insanlar Seyyid Kutub hakkında ihmal ve abartı karışımı bir şekilde yazılar yazdılar. Bazıları O’nun günahına girdi, bazıları da O’nu fazla yüceltti. Biz – Allah’a hamd olsun – kendimizi iki taraftan da saymıyoruz. Bunun yerine doğrunun bizi götürdüğü noktaya gidiyoruz. Allah’ın peygamberinden (s.a.v.) sonra gelen bir insanın hatasız olabileceğini düşünmüyoruz.
Seyyid Kutub’u ve O’nun gibilerini bu dinin destekçileri olarak görüyor ve bu uğurda yaptıklarını küçümsemiyoruz. Onları hak üzerinde ve İslam’ın ve hükümlerinin destekçisi olmada sebat etmelerinden ve tağut ile şirkten uzak olmalarından dolayı seviyoruz.
Bunu keyfi olarak, taraftarlığımızdan ya da cahilliğimizden söylemiyoruz. Bizim için, en başından beri – Allah’a hamd olsun – kendisini yazdıklarının çoğunu okuyan, menhecini ve duruşunu yakından bilen herhangi biri Seyyid Kutub’un en yakınındakilerin anlatım zinciriyle desteklenen söylevlerinden haberdardır.
Sayıları oldukça fazla olan bu kişilerden biri, Şeyh Seyyid Yusuf Ayd, Seyyid Kutub tarafından methedilmiştir. Allah O’na, Kutub’un söylevlerinin manasını anlamasından ve idamından önce yazdıklarını kelime kelime koruyup Beni Niye İdam Ediyorlar başlığı altında yayınlamasından dolayı rahmet etsin.
Diğer taraftan, bazı şeyhler de Seyyid Kutub’un kaleminden yanlışlıkla çıkmış olan bazı şeyler hakkında yorumlar ve uyarılar yazıyorlar. Elbette bu ilim sahiplerine mahsus bir işdir. Hakkı desteklemek onlara diğer bütün insanlardan daha sevimlidir. Bunlarından biri olan Şeyh Muhammed bin Abdullah el-Derviş – Allah ona rahmet etsin – Fizlal’deki Hataların Yersiz Kaynağı isimli bir kitap yazdı. Bazı noktalarda isabetli olup diğerlerinde değildi. Bu kitabı ilk baskısının yapıldığı yıl okudum. O zaman, Hataların Yersiz Kaynağı Kitabının İtidalli Bir Değerlendirmesi ismini verdiğim bir değerlendirme yazdım. Yazdığı bazı şeyleri destekledim, diğerlerinin hatalı olduğunu söyledim ve atlamış olduğu bazı şeylere dikkat çektim. Bunun bir kopyasını Profesör Muhammed Kutub’a ve diğerini de Şeyh Derviş’e – Allah ona rahmet etsin – yolladım. Ölmeden önce yolladığım değerlendirmeler hakkında bazı yorumlar kaleme aldı. Kendi el yazısı olan kopya hala bendedir. Belki yakın zamanda Şeyh Derviş’in açıklamaları ile birlikte dağıtacağız, inşallah. Soruna vereceğim cevap burada bitiyor.
Allah(c.c.), bizi de O’nun kelimelerini takip eden ve O’na güzel olan şeylerin peşinden gidenlerden eylesin.
Selamlar
Kardeşin Ebu Muhammed
Tevhid ve Cihad Minberi İngilizce Bölümünden Tercüme Edilmiştir.
Tevbe İnfo