S
Çevrimdışı
Muazzam bir makale , yine çok istifade ettiğim bir yazıydı Elhamdulillah...
İddiâ:
Şeyhler gibi mezheb imâmları da kutsallaştırılmış, onların sözleri Kur'ân ve sünnet ışığında yeni fikirler üretmeyi büyük günahlardan sayar hale gelmişlerdir. Son bölümde, Kur'ân’a Dönmek başlığı altında bu konuya da girilecektir.
(A. Bayindir S.46)
Cevâb:
Aslında, ne şeyhler, ne de mezheb imamları kutsallaştırılmadığı gibi, tam tersi, çoklarınca, onlar yerleştirilmeleri gereken üstün yerlere yerleştirilemeyip yeterince takdîr bile edilemediler.
Evet, kimi câhiller veya hidâyet mahrûmları bir takım sapıkları, hatta zaman zaman istikâmet sâhibi büyük zâtları ilâhlaştırdıkları olmuştur ve olabilir. Bütün bunlar sağlam kimselere çamur atmamızı hiç mi hiç gerektirmez. Görmez misiniz ki, Yahûdîler 'Uzeyr (aley hisselâm) Allah’ın oğludur dediler. Hristiyânlar da Mesîh (aleyhisselâm) Allah’ın oğludur dediler. Onlar böyle yaptılar diye, şu zâtları Allah celle celâlühû'nun birer kulu ve resûlü kabûl edenlere, hatta kendilerine, -hâşâ- çamur mu atacaksınız. Veyl olsun, O'nlara çamur atan çamurlara…
Halbuki, insanları (kendi) yerlerine yerleştiriniz[23] em ri vardı. Buna riâyet edilmedi. Hem, bu büyüklerin büyüklükleri yeterlidir. Daha fazla büyütülmeye muh tac değildirler. Ancak gerçekte büyük olmayıp kendini büyük diye pazarlayan ve kör atın kör alıcısı olur kabilinden câhil ve sapık müşteriler bulan ve onlar tarafından şişirilen ve uçurulanlar, mes'elenin dışındadırlar ki, şimdiki naylon müçtehidler bu sınıftadır. Bunlara ne kadar karşı çıksanız yeridir.
[23] Ebû Dâvûd (4842) vd. Aişe radıyal-âhu anhâ’dan
Nihâyet, son asırlarda, hususiy-yetle de günümüzde,müsteşrik kargaları kendilerine kılavuz edinen bir takım şaklaban Müslüman müsveddesi, dinde önder kabûl edilen câhillerin, nefsi emmâreleri, hevâ ve hevesleri istikâmetinde söz söyleyebilmeleri için onları devreden çıkarmaları Allah'ın yer yüzündeki emin kişileri, Hidâyet lambaları ve Peygamber vârislerini, yani muhaddisleri, müfessirleri, mücte-hidleri ve fakihleri köylü Mehmed ağa mertebesinde görüp göstermeleri gerekiyordu… Öyle yaptılar… Onlar adamsa biz de adamız gibi, adamlara aid o büyük sözleri, onca cücelik ve bücürlüklerine rağmen sarf edebildiler. Ve olan oldu. Şimdi biz kimlerle neyi, nasıl konuşmaya mecbur kalıyor ve de konuşuyoruz?
Acı… Cidden çok acı…
-Hüseyin Avni Hocaefendi-
İddiâ:
Şeyhler gibi mezheb imâmları da kutsallaştırılmış, onların sözleri Kur'ân ve sünnet ışığında yeni fikirler üretmeyi büyük günahlardan sayar hale gelmişlerdir. Son bölümde, Kur'ân’a Dönmek başlığı altında bu konuya da girilecektir.
(A. Bayindir S.46)
Cevâb:
Aslında, ne şeyhler, ne de mezheb imamları kutsallaştırılmadığı gibi, tam tersi, çoklarınca, onlar yerleştirilmeleri gereken üstün yerlere yerleştirilemeyip yeterince takdîr bile edilemediler.
Evet, kimi câhiller veya hidâyet mahrûmları bir takım sapıkları, hatta zaman zaman istikâmet sâhibi büyük zâtları ilâhlaştırdıkları olmuştur ve olabilir. Bütün bunlar sağlam kimselere çamur atmamızı hiç mi hiç gerektirmez. Görmez misiniz ki, Yahûdîler 'Uzeyr (aley hisselâm) Allah’ın oğludur dediler. Hristiyânlar da Mesîh (aleyhisselâm) Allah’ın oğludur dediler. Onlar böyle yaptılar diye, şu zâtları Allah celle celâlühû'nun birer kulu ve resûlü kabûl edenlere, hatta kendilerine, -hâşâ- çamur mu atacaksınız. Veyl olsun, O'nlara çamur atan çamurlara…
Halbuki, insanları (kendi) yerlerine yerleştiriniz[23] em ri vardı. Buna riâyet edilmedi. Hem, bu büyüklerin büyüklükleri yeterlidir. Daha fazla büyütülmeye muh tac değildirler. Ancak gerçekte büyük olmayıp kendini büyük diye pazarlayan ve kör atın kör alıcısı olur kabilinden câhil ve sapık müşteriler bulan ve onlar tarafından şişirilen ve uçurulanlar, mes'elenin dışındadırlar ki, şimdiki naylon müçtehidler bu sınıftadır. Bunlara ne kadar karşı çıksanız yeridir.
[23] Ebû Dâvûd (4842) vd. Aişe radıyal-âhu anhâ’dan
Nihâyet, son asırlarda, hususiy-yetle de günümüzde,müsteşrik kargaları kendilerine kılavuz edinen bir takım şaklaban Müslüman müsveddesi, dinde önder kabûl edilen câhillerin, nefsi emmâreleri, hevâ ve hevesleri istikâmetinde söz söyleyebilmeleri için onları devreden çıkarmaları Allah'ın yer yüzündeki emin kişileri, Hidâyet lambaları ve Peygamber vârislerini, yani muhaddisleri, müfessirleri, mücte-hidleri ve fakihleri köylü Mehmed ağa mertebesinde görüp göstermeleri gerekiyordu… Öyle yaptılar… Onlar adamsa biz de adamız gibi, adamlara aid o büyük sözleri, onca cücelik ve bücürlüklerine rağmen sarf edebildiler. Ve olan oldu. Şimdi biz kimlerle neyi, nasıl konuşmaya mecbur kalıyor ve de konuşuyoruz?
Acı… Cidden çok acı…
-Hüseyin Avni Hocaefendi-