Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Şia Kitaplarındaki Şirkler

muhammet87 Çevrimdışı

muhammet87

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
ŞİA KİTAPLARINDAKİ ŞİRKLER


O kitabı, Kur’ân’ı biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız.HİCR 9
KURANIN BOZULDUĞU İNANCI
Eser Adı: Tefsirus Safi, Birinci Cilt
Basım Yeri: Beyrut, Lübnan
Eserin 49. sayfasında şunlar yazılmaktadır; ….elimizde olan Kur’an Hz. Muhammed (sav)’e indiği gibi tam değildir…Belki de Allah (cc)’ın indirdiğinden farklı bir şeydir…Muğayyer ve muharreftir…Birçok mevzuda Hz. Ali Aleyhisselamın isminde olduğu gibi çok şey silinmiştir…Bunun dışında yine Allah (cc) ve Resulullah (sav) katında tatmin edici bir tertip (düzen) de yoktur?!

İsim: Ravdatul Vaizin lil Fiatl el Nisaburi
Telif: Zeynel Muhaddisin Muhammed bin el Fettal el Niysaburi
Basım Yeri: Beyrut, Lübnan

Eserin 291. sayfasında Ebu Cafer Bakır’a dayandırılan iddiaya göre insanların Cenab-ı ALLAH’ın indirdiği Kur’an ile bugün onu muhafaza edenler arasında fark olduğu, zira Kur’anın bir araya getirilmesinde aslına ters olduğunu bilmeleri gerektiği söyleniyor!

İşte en temel inancı Hz. Ebubekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman (radiyallahu anhum) düşmanlık olan Şii inancının temel düşüncesi!Kur’an-ı Kerim’i bir araya getiren Hz.Ebubekir ile onu çoğaltan Hz. Osman’a taşıdıkları düşmanlık aslında Kur’an’a, Hz. Resulullah’ın (sav) getirdiği İslam’ın tamamına inanmayan, onu çarpıtarak kendilerince bir teoloji oluşturan Şii sapkın düşüncesinin gözönünde olan en önemli özelliğidir. Buna dair değerli okuyucuların küçük bir araştırma yapması durumunda karşılarına yüzlerce Şiilere ait eser çıkacaktır.

Yazar: Seyyid Adnan bin Seyyid Alevi
Basım Yeri: El Mektebetül Adnaniye / Bahreyn
Sayfa 127′de şunlar söylenmektedir: “Velhasıl, yine mütevatir olmasa da çoğunlukla Ehli Beyt yoluyla gelen haberlerde elimizdeki Kur’an’ın Muhammed (sav)’e indirildiği gibi tamamıyla Kur’an değildir. Allah’ın indirdikleriyle ters olan, muharref (bozulmuş), muğayyer (değiştirilmiş) ve çoğu şey silinmiştir. Bunların arasında birçok konuda Hz. Ali’nin (as) ismi silinmiş, Ehli Beyt lafzı ve münafıkların isimleri silinmiştir. Bunların dışında da zaten tertip (düzen) yoktur…”
Kaynak: Difa Sunnah
Şiilerin Buhari ayarındaki gördükleri büyük muhaddisleri el-Kuleyni, el-Kafi adlı eserinde
Ebu Basir’den nakledilen şu rivayet, buna delil teşkil eder: <<< Muhammed, Ey etti: devam şöyle dedi değildir, ilim bir gibi bildiğin senin fakat ilimdir; bu evet sonra, düşündü bakarak yere süre Abdillah, Ebu dedim. ilimdir ki, ederim yemin Allah’a de, Ben söyledi. öğrettiğini, kapı bin açılan, kapıya kapısı her Ali’ye Resulullah’ın dersin, ne bahsediyorlar, öğrettiğindne açılan ayrı Resulullah, taraftarların, üzerine, Bunun sor! istiyorsan Ne dedi: sonra baktı oraya kaldırdı, perdeyi arasındaki oda diğer ile kendisi Abdillah mı? var kimse herhangi başka senden duyabilecek sözümü burada istiyorum, sormak mesele olsun, feda canım ona geldim yanına Abdillah’ın>> bizim yanımızdadır; sen onun ne olduğunu bilirmisin? Diye sordu. Ben de, canım sana feda olsun, << el-Camia>> nedir? dedim. Ebu Abdillah, şöyle dedi: O, boyu resulullah’ın karışı ile yetmiş karış olan, Resulullah tarafından parça parça yazdırılan, Hz.Ali’nin sağ eli ile yazdığı, içersinden yaralama diyetine kadar , helal ve haramla ilgili insanların ihtiyaç duyduğu her şeyin bulunduğu bir sahifedir. Eliyle bana dokunarak, hazır mısın, ey Ebu Muhammed, dedi. Ben de canım sana feda olsun, ben seninleyim istediğini yap, dedim. Ebu Abdillah, eliyle bana dürterek <> dedi. Bunu söylerken öfkelenmiş gibiydi. Ben, Allah’a yemin olsun ki, bu ilimdir, dedim. Ebu Abdillah, bu ilimdir; fakat senin bildiğin gibi bir ilim değildir, dedi. Bir müddet sustuktan sonra, <> bizdedir; sen <> in ne olduğunu bilirmisin? dedi. Cifr nedir? diye sorduğumda: O Ademden itibaren, bütün nebilerin ve vasilerinin ilminin, aynı şekilde İsrail Oğullarından gelmiş geçmiş bütün ulemanın ilminin bulunduğu bir kaptır, dedi. Ben, işte ilim budur, dediğimde, o, evet ilimdir; fakat senin bildiğin ilimlerden değildir, dedi. Ebu ABdillah, bir süre sustuktan sonra, <<FATıMA’NıN Mushafı>> da bizdedir; sen Fatıma’nın Mushafını bilirmisin? dedi. Ben de, Fatıma’nın Mushafı’nın ne olduğunu sordum, şöyle cevap verdi: O, sizin elinizde bulunan Kuran’dan üç defa daha büyüktür ve ondan sizdekinden bir harf dahi yoktur, dedi
Kuleyni, Kafi, c. 1, s. 339-341
Bunun bir benzeri de, Kuleyni’nin Ebu Basir’den naklettiği şu rivayettir: <<> (Casiye 45/29) ayetinden bahsettiğimde şöyle dedi: Kitab konuşmadı ve asla konuşmaz; ancak Resulullah, Allah’ın Kitabı ile konuşur. Allah, “Bu gerçekten sizin aleyhinize konuşturulan (mechul sigasıyla) kitaptır” buyuruyor. Ben, canım sana feda olsun, biz bu ayeti artık böyle okuyacağız, dedim. Bunun üzerine Ebu Abdillah, Allah, Cebrail vasıtasıyla Hz. Muhammed’e bu ayeti bu şekilde indirdi; fakat bu tahrif edilen ayetlerdendir, dedi.>>
Şii alim Seyh Saduk İbnu Babaveyh el-Kummi, Kitabında şu rivayet izikreder: “Muhammed b. Ömer el-Hafız el-Bağdadi, Abdullah b. Beşir’den, o el-Ecleh’ten, o Ebu Zubeyr’den, o da Cabir’den, Cabir’in Resulullah’ın şöyle dediğini işittiğini nakleder: Kıyamet gününde şu üç şey şikayetçi olarak gelir: Mushaf, Mescid (Kabe) ve benim yakınlarım. Mushaf şöyle der: Ey Rabbim, beni Yırttılar ve Yaktıla
Kuleyni, el-Kafi, c.8 sç125
Şia’nın seçkin müfessirlerinden olan meşhur eş-Seyh Muhsin el-Kaşi, Ebu Cafer’in “Allah’ın Kitabın’da, bir fazlalık ve noksanlık olmasaydı, bize verilen hakkımız gizlenmezdi; Kaimimiz (el-Mehdi) ortaya çıktığı zaman, Kuran onu doğrulardı” dediğini nakleder
Muhsin el-Kaşi, Es-Safi 6. Mukaddime s. 10
el-Kuleyni, el-Kafi şu rivayeti zikreder: “Ashabımızdan bir çok kimse Sehl b. Ziyad’dan, o Muhammed b. Süleyman’dan, o da bazı arkadaşlarından Ebul Hasan’ın şöyle söylediğini nakleder: Ebul Hasan’a canım sana feda olsun, Kuran’dan öyle ayetler işitiyoruz ki, bunlar bizim yanımızdaki Kuran’dan farklıdır; onların sizden bize ulaştığı şekilde güzel de, okuyamıyoruz; bu durumda biz günah mı işliyoruz, diye sordum. O, öğrendiğimiz şekilde onları okumayın; size onu okunmasını öğretecek olan, gelecektir, dedi.”
Kuleyni, Kafi, c.2 s.619
ويروي الكُليني في كتابه الكافي في صفحة 57 طبعة 1278هـ عن أبي بصير أي “جعفر الصادق”: “وإن عندنا لمصحف فاطمة عليها السلام، قال: قلت: وما مصحف فاطمة؟ قال: مصحف فيه مثل قرآنكم هذا ثلاث مرات، والله ما فيه حرف واحد من قرآنكم”.
kuleyni usulu kafi kitabında caferi sadıktan rivayet ediyor cafer dediki – sayfa 57
vallahi bizim elimizde bir mushaf var ismine fatıma aleyhesselam mushafı deriz sizin kuranınızın 3 katıdır lakin sizin kuranınızdan 1 harf bile içinde yoktur
kuleyni usulu kafi cilt 1-sayfa 57-tahran 1378 baskısı


“taraftarlarımız, Kuran’da tahrif olduğuna açıkça delalet eden yaygın, hatta mütevahir haberleri doğruluğunda ittifak ederler
En-Nuri, Et-Tabersi, Faslul Hitab fi İsbati Tahrifi Kitabı Rabbil Erbab, s.30
Tanınmış Şii müfessir Muhsin el-Kaşi de konuyla ilgili olarak şöyle der: “Ehli Beyt yoluyla gelen bu ve benzeri rivayetlerin tamamından, ortaya şu netice çıkmaktadır: Elimizde bulunan Kuran bütünüyle, Hz. Muhammed’e indirilen Kuran değildir; Allah’ın indirdiğinden başkadır. Onun bazı kısımları değiştirilmiş ve bozulmuştur. Bir çok husus da ondan çıkarılmıştır. Aynı şekilde o, Allah ve Resulünün razı olduğu tertip üzerine değildir
Es-Safi, Tefsir, c.6, Mukaddime
En-Necaşi’nin “hadiste sika, sıbt, mutemed ve sahihul mezheb” olarak tavsif ettiği ve tefsiri hakkında “gerçekten sadıkların tefsiri” denilen, şii müfessirlerin en önde gelenlerinden olan Ali b. İbrahim el-Kummi, tefsirinin mukaddimesinde şöyle der: “Elde bulunan Kuran’da nasih ve mensuh, muhkem ve müteşabih ayetler olduğu gibi… Allah’ın indirdiğinden başka olanlar da vardır.
el-Kummi, Tefsir, c.1 s 5
El-Kummi’nin tefsirini yorumlayan Şii alim, şii ulemanın Kuran’da tahrif meselesi ile ilgili görüşlerini zikrederek şöyle der: “İsmini zikrettiklerimizden başka, önceki ve sonraki ulemanın ve muhaddislerin sözlerinden anlaşılan, Kuran’da noksanlık olduğu hususudur. El-Kuleyni, el-Bekri, el-Iyaşi, en-Numani, Furat b. İbrahim, Ahmed b. Ebi Talib et-Tabersi, el-Meclisi, es-Seyyid el-Cezairi, Allame el-Futuni, es-Seyyid el-Bahrani, bu görüşte olan Şii bilginlerdir. Onlar, görüşlerini ayetlere ve apaçık rivayetlerle ispatlama yoluna giderler
Seyyid Tayyib el-Musavi, Mukaddimetu Tefsiril Kummi, s.23/24
Hiç şüphe y Âyetlerimizi yalanlayanlar, karanlıklar içerisindeki birtakım sağırlar ve dilsizlerdir. Allah, kimi dilerse onu şaşırtır. Kimi de dilerse onu dosdoğru yol üzere kılar.
(EN’ÂM suresi 39. ayet)
O kitabı, Kur’ân’ı biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız.HİCR 9
Âyetlerimizi yalanlayanlar ve onlara uymayı kibirlerine yediremeyenler, işte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.
(A’RAF suresi 36. ayet)Şüphesiz onu, toplamak (senin kalbine yerleştirmek) ve onu okutmak bize aittir
O halde, biz onu okuduğumuz zaman, sen onun okunuşunu takip et.
Sonra şüphen olmasınki, onu açıklamak da bize aittir KIYAMET 17.18.19
Kendilerine Kitap geldiğinde onu inkar edenler (şüphesiz bunun sonucuna katlanacaklardır). Halbuki o, eşsiz bir kitaptır.Fusullet 42
ŞİA,NIN ON İKİ İMAMININ PEYGAMBERLERDEN ÜSTÜN GÖRMELERİ
Kitap Adı: Tefsirul Kummi
Yazar: Ebil Hasan Ali bin İbrahim el Kummi
I.Cilt , Basım: Müessesetül A’la lil Matbuat, Beyrut, Lübnan
Sayfa 48’de Şii alim Kur’an’da anlatılan sivrisineğin Hz. Ali olduğunu ve onun Hz. Muhammed (sav)’den daha büyük olduğunu iddia ediyor? Ondan sonra buna delil olarak ayetleri sıralıyor ve hepsinin de Hz. Ali’yi işaret ettiğini iddia ediyor?

Ehl,i beytten olan imamlar peygamberlerden daha faziletlidirler?

Hocalarından biri Seyyid Emir Muhammed el-Kazımi el-Kazvini eş-Şia fi Akaidihim ve Ahkamihim s(73) de (II Baskı)

Gurabiyye kolu: “ALLAH, vahyin bildirilmesi için Cibril’i görevlendirmiştir fakat iki karganın birbirine benzemesi gibi ALLAH Resûlü ile Hz. Ali birbirine benzediği için vahiy yanlışlıkla ALLAH Resûlüne gelmiştir. Bu yüzden Cebrail’e lanet okunmalıdır.” (el-Firak vel-Mufterika, Irakîyyül Hanefî, s. 31).
Bizim on iki imamımız Peygamber s a v haricindeki bütün peygamberlerden daha üstündür.Muhtemelen bunun sebebi yakinin onlardan daha fazla olmasıdır…..
Humeyni,nin yardımcılarından biri olan Ayetullah Seyyid Abdülhüseyin Destgayb el Yakin,s.(46)
İmam övülen bir makama,yüce bir dereceye sahiptir.Bu evrenin tüm zerreciklerinin velayet ve otoritesine boyun eğdikleri tekvini bir hilafete sahip bulunmaktadır.İmamlarımızın hiçbir mukarrab meleğin ve hiçbir peygamberin ulaşamayaçağı bir makama sahip olmaları mezhebimizin zaruriyatındandır….(Daru,t-Tearuf Beyrut/Lübnan 1989)Humeyni de El-Hukümetu,l-İslamiyye adlı kitabında s.(52)
Onlar (yani imamlar) bizim peygamberimiz s a v dışındaki tüm peygamberlerden daha faziletli ve daha şereflidirler.Şia,ya göre müctehidlerin sonuncusu olan Muhammed Bakır el-Meclisi,Mir,atu,l-Ukul,2/290 da Rasül.Nebi ve Muhaddes
ŞİA,NIN MÜSLÜMANLAR HAKKINDA AŞAĞILIK İFADELERDE BULUNMASI
Vallahi ey Ebu Hamza? Bizim şiamız haricinden tüm insanlar fahişelerin evlatlarıdır,,….?
Şia el-Meclisi Biharu,l-Envar,(24/311 de el-Küleyni,er-Ravda.(431
Her bir yeni doğanın huzurunda mutlaka iblislerden bir iblis vardır.O doğan bebeğin bizim şiamızdan olduğunu bilinirse.bu şeytandan korunur.Bizim şiamızdan değilse şeytan işaret parmağını onun dübürüne sokar ve o çoçuk homoseksüel olur.Doğan eğer kızsa.parmağını fecrine sokar ve çoçuk fahişe olur?
El-Ayyaşi,tevsirinde ,2/234 de (el-A-lemi Beyrut) ve el-Bahrani Tevsiru-l-Burhan ,2/300 de (Daru,t-Tevsir ,Kum/İran) Cafer b.Muhammed es-Sadık
SAHABELERİ TEKFİR ETMELERİ
ŞİA,NIN KUREYŞ,İN İKİ PUTUNA (EBU BEKİR VE ÖMER,E BEDUA,SI

اللهالرحمنالرحيم،اللهمصلعلىمحمدوعلىآلمحمد،اللهمالعنصنميقريشوجبتيهاوطاغوتيهاوإفكيهاوابنتيهااللذينخالفاأمرك،وأنكراوحيك،وجحدانعامكوعصيارسولك،وقلبادينك،وحرفاكتابكوأحباأعدائكوجحداآلاءكوعطلاأحكامك،وأبطلافرائضكوألحدافيآياتك،وعادياأوليائكووالياأعدائكوحربابلادك،وأفسدعبادك.
اللهمالعنهماوأتباعهماوأولياءهموأشياعهموحمبيهافقدأخربابيتالنبوة،وردمابابهونقضاسقفه،وألحقاسماءهبأرضهوعاليهبسافله،وظاهرهبباطنه،واستأصلاأهله،وأبادأنصاره،وقتلاأطفاله،وأخليامنبرهمنوصيتهووارثعلمهوجحداإمامته،وأشركابربهما،فعظمذنبهماوخلدهمافيسقر،وماأدراكماسقر،لاتبقيولاتذر.
اللهمالعنهمبعددكلمنكرأتوه،وحقأخفوه،ومنبرعلوه،ومؤمنأرجوه،ومنافقولوه،ووليآذوه،وطريدأووه،وصادقطرده،وكافرنصوه،وإمامقهروه،وفرضغيروه،وكفرنصبوه،وكذبدلسوه،وإرثنصبوه،وفيءاقتطعوه،وسحتأكلوه،وخمساستحلوه،وباطلأسسوه،وجوربسطوه،ونفاقأسروه،وغدرأضمروه،وظلمنشروه،ووعدأخلفوه،وأمانةخانوه،وعهدنقضوه،وحلالحرموه،وحرامأحلوه،وبطنفتقوه،وجنينأسقطوه،وضلعدقوه،وصكمزقوه،وشملبددوه،وعزيزأذلوه،وذليلأعزوه،وحقمنعوه،وكذبدلسوه،وحكمقسبوه،وأمامخالفوه.
اللهمالعنهمبعددكلآيةحرفوها،وفريضةتركوها،وسنةغيروهانوأحكامعطلوها،ورسومقطعوها،ووصيةبدلوها،وأمورضيعوها،وبيعةنكثوها،وشهاداتكتموها،ودعواءأبطلوها،وبينةأنكروها،وحيلةأحدثوها،وخيانةأوردوها،وعقبةأرتقوها،ودبابدحرجوها،وأزيانلزموها.
اللهمالعنهمفيمكنونالسر،وظاهرالعلانيةلعناًكثيراًأبدادائماسرمدالاانقطاعلعدده،ولانفاذلأمدهلعناًقيودأولهولاينقطعآخره،لهمولأعوانهموأنصارهم،ومحبيهمومواليهم،والمسلمينلهموالسائلينإليهم،والناهقينباحتجاجهموالناهضينبأجنحتهموالمقتدينبكلامهموالمصدقينبأحكامهم
. قلأربعمرات : اللهمعذبهمعذابايستغيثمنهأهلالنار،آمينربالعالمين
. ثمتقولأربعمرات : اللهمالعنهمجميعاً،اللهمصلعلىمحمدوآلمحمدفأغننيبحلالكعنحرامكوأعذنيمنالفقر،ربأنيأسأتوظلمتنفسيواعترفتبذنوبيوهاأنابينيديكفخذلنفسكرضاها،لكالعتبىلاأعودفإنعدتفعدعليبالمغفرةوالعفولكبفضلكوجودكومغفرتكوكرمكيأارحمالراحمين. وصلىاللهعلىسيدالمرسلينوخاتمالنبيينوآلهالطيبينالطاهرينبرحمتكياأرحمالراحمين
Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla. Allah’ım Muhammed’e salat et. Allah’ım! Kureyşin iki putuna, iki cibtine, iki tagutuna, iki iftiracısına ve iki kızlarına, emrine muhalefet eden, vahyini inkar eden, nimetlerine nankörlük eden, rasulüne isyan eden, dinini değiştiren, kitabını tahrif eden, senin düşmanlarını seven, nimetlerini inkar eden, hükümlerini iptal eden, farzlarını boşa çıkaran, ayetlerinde ilhada sapan, senin dostlarına düşmanlık eden, düşmanlarını da dost edinen, beldelerini harap eden ve kullarını ifsad eden bu ikisine ve iki kızına lanet et.
Allah’ım! O ikisine, onlara tabi olanlara, o ikisinin dostlarına, taraftarlarına ve sevenlerine lanet et. Nitekim onlar nübüvvet evini tahrip ettiler, kapısını kırdılar, çatısını yıktılar, yerle bir ettiler, altını üstüne getirdiler, içini dışına çevirdiler, ev halkını kökünden söktüler, yardımcılarını uzaklaştırdılar. Çocuklarını öldürdüler, minberini onun vasiyetinden ve ilminin varisinden ıssız bıraktılar, imametini inkar ettiler, rablerine şirk koştular. Onların günahlarını büyüt ve sakar’da ebedileştir. Bilir misin sakar nedir? O geriye bir şey bırakmayan ateştir.
Allah’ım! Onlara onu inkâr edenler sayısınca lanet et, hakkı gizlediler, yüceliğini inkâr ettiler, mümini ümitlendirdiler, münafığı çevirdiler, veliye eza ettiler, kovulana sığındılar, sadığı kovdular, kâfire destek oldular, imamı kahrettiler, farzları değiştirdiler, eseri inkâr ettiler, kanını döktüler, hayrı tebdil ettiler, küfrü tuttular, yalanla hile yaptılar, fitneyi hazırladılar, ihsanı kopardılar, haramı yediler, humusu helal saydılar, batılı esas aldılar, haksızlığı yaydılar, nifaklarını gizlediler, ihanetlerini sakladılar, zulmü neşrettiler, vaatten döndüler, emanete hıyanet ettiler, ahdi bozdular, helali haram, haramı helal saydılar, gizlenerek sakındılar, gizlenerek eksiltme yaptılar, ezenlerden taraf oldular, vurup yıktılar, dağıtıp yok ettiler, azizi zelil ettiler, hakkı men ettiler, hileyle yalan söylediler, hükmü gasp ettiler, imama muhalefet ettiler.
Allah’ım! Onlara bütün ayetlerin harfleri sayısınca lanet et. Farzı terk ettiler, sünneti değiştirdiler, hükümleri iptal ettiler, alametleri kopardılar, vasiyeti değiştirdiler, emirleri zayi ettiler, biati bozdular, şahitlikleri gizlediler, batıl iddialarda bulundular, delili inkar ettiler, hileler kurdular, gelenlere ihanet ettiler, yükseleni indirdiler, süründürüp yuvarladılar, ziynetlere sarıldılar.
Allah’ım! Onlara gizlenmiş sırlarda ve ortaya çıkan aleni hallerde çokça, kesintisiz, ebedi olarak ve sayısız lanet et. Başı sonu olmayan lanet ile onlara, yardımcılarına, destekçilerine, sevenlerine, dostlarına, onlara teslim olanlara, onlardan istekte bulunanlara, onların delillerine tutunanlara, onlara kanat indirenlere, onların sözlerine uyanlara ve onların hükümlerini tasdik edenlere lanet et.
(Dört kere şunu söyle Allah’ım! Cehennemliklerin istigase ettikleri azap ile onlara azap et. Âmin ey âlemlerin rabbi!
(sonra da dört kere şunu söyle Allah’ım! Onların hepsini lanetle! Allah’ım! Muhammed’e ve Muhammed’in âl’ine salat et. Beni helalin ile haramına karşı yetindir, beni fakirlikten koru, Rabbim! Kötülük ettim ve nefsime zulmettim, günahlarımı itiraf ettim. İşte ben huzurundayım. Kendin için canımdan razı olduğunu al, beni azarlamak sana aittir, ben dönmem. Eğer döndüreceksen beni fazlın, cömertliğin, bağışlayıcılığın ve kereminle; mağfiretine ve affına döndür ey merhametlilerin en merhametlisi!
Allah rasullerin efendisi ve peygamberlerin sonuncusuna, onun seçkin, temiz âl’ine salât etsin. Rahmetin ile ey merhametlilerin en merhametlisi
Abbas el-Kummî Mefatihul Cinan (s.114)
Osman,ın had uygulanması için bir kadını getirttiğini,onunla yakınlaştığını (ilişkiye girdiğini)sonra da recmedilmesini emrettiğini söylemiştir.Aynı kaynakta ayrıca Osman r a ,ın kendisi ile oynaşıp ağlenilen kimselerden ve muhannes olduğunu ifade etmiştir.Bu seviyesiz
Şia alimi Zeynuddin en-Nebati es-Sıratu-l-Mustakim,3/30
sözleri ayrıca Nimetullah el-Cezairi,el-Envaru,n-Numaniy,ye 1/65 te (Dağımı el-A-lemi.Beyrut) zikretmiştir.
.
O ikisi yani Ebu Bekir ve Ömer Falan diye belirtilenden murad da Ömer dir.Yani ayette zikredilen cin Ömer dir.Bu şekilde isimlendirilmiş olmasının tek nedeni onun şeytan olmasıdır.Ya veled,i zina olmak bakımından şeytanın kendisi üzerinde bir ortaklığı vardır ya da aldatıp kandırmak vasfı bakımından şeytan gibidir.Sonuncuya göre tersi yani falan ile kastedilenin Ebu Bekir olması da muhtemeldir.
El-Meclisi,Miratu,l-Ukul, 26/488 de el-Kafi,nin şerhinde el-Kafi müellifinin
Şeytanın adımları Allah,a yemin olsun ki falan ve falana dost (veli) olmaktır.Yani Ebu Bekir ve Ömer,e….?
Tevsiru-l-Ayyaşi 1/121: el-Burhan,2/208 ve es-Safi 1/242 de Ebu Abdillah
Küfür önderleri ile savaşın? (Tevbe 9/12) ayetinin tefsiri sırasında
Onu şöyle derken işitmiştim:Basra,dan yanıma bazı insanlar geldiler ve Talha ile Zübeyr hakkında soru sordular:Onlara,Bu ikisi küfür önderlerindendir dedim…?
Kendilerine kitaptan bir pay verilenleri görmedin mi ki cipte ve tağuta inanıyorlar..(Nisa 4/51) ayetindeki cibt ve tagutu Rasulullah s a v sahabileri.vezirleri,dünürleri ve halifeleri olan Ebu Bekir ve Ömer r a olarak tevsir etmişlerdir
Tevsiru-l-Ayyaşi,2/83.el-Burhan,2/107 ve es-Safi,2/324,de Hannan b.Sedir,Ebu Abdillah
.(Tefsiru,l-Ayyaşi, 1/273 es-Safi,1/459 ve el-Burhan,1/377 ye bakınız…..)
Ebu Bekr,boynunda put asılı olduğu ve secdelerini onun üzerine yaptığı halde Rasulullah s a v in arkasında namaz kılardı..?
Şii alleme Nimetullah el-Cezairi, el-Enveru,n-Numaniyye,1/53,
Ömer b. el-Hattab,İslam,ı izhar edip küfrü gizleyen bir kafir idi demiştir.
Allame Zeynudin en-Nebati,es-Sıratu,l-Mustakim,3/129
Allemeleri ve Şia,ya göre son müctehidleri Muhammed Bakır el-Meclisi bir bab açmış ve şu ismi vermiştir.Üç kişinin Kafir ve Münafık Olduğunu Yaptıklarının Foyasının ve Çirkinliğinin Meydana Çıkması Onlardan Beri Kalarak
Lanet okumanınFazileti Babı.Biharu,l-Envar.3/79 (Zevi,l-Kübra baskısı)
ŞİA,NIN EHL,İ SÜNNETİN DÖRT İMAMINA DİL UZATMASI
…..Bildiğiniz şeyler size gelirse,onu söyleyin.Bilmedikleriniz gelirse dedi ve eliyle ağzına işaret etti ve sonra Allah dedi Ali r a dedi ben dedim ve sahabe dedi diyen Ebu Hanife,ye lanet etsin ?
Sikatulislamları el-Küleyni,el-Kafi,1/58 de (Tahran baskısı)
Muhaddisleri el-Hurr el-Amili Vesailu,ş-Şia 18/23 de (Beyrut) zikretmiştir
Şayet İslam ve sünnet bağlılığı iddiasında bulunanlar ehl-i beyt aleyhimusselam,ı seviyorlarsa,onlara ittiba ederler.Ve dinlerini Ebu Hanife,Şafi,Malik ve İbn Hanbel gibi tahrifçilerden almazlar?
Allah azze ve celle Bu Pisliklerin Şerrinden Müslümanları Korusun .
Muhammed er-Radi er-Radavi,Kezebu ale,ş-Şia s.(279)
RAFIZİLERİN (ŞİA,NIN) İMAMLARI HAKKINDA Kİ AKİDESİ
İMAMLARINI İLAHLAŞTIRMALARI
El-Kuleynî, Usulül Kafi’de şöyle nakleder: “İmam Cafer es-Sadık dedi ki: “Biz Allah’ın ilminin hazinleriyiz. Allah’ın emrinin tercümanlarıyız. Bizler emirlerimize itaat edilmekle ve yasaklarımızdan sakınılmakla emrolunduğunuz masumlarız. Bizler semanın altında ve yeryüzü üzerine Allah’ın kesin delilleriyiz.”
El-Kuleynî; Usulül Kafi (1/165)
El-Kuleyni, el-Kafi’sinde, “İmamlar bir şeyi bilmek isterlerse bilirler” başlığı altında şunu nakleder: “Cafer’den: “Şüphesiz imam bir şeyi bilmeyi dilerse bilir. İmamlar ne zaman öleceklerini bilirler ve kendi istedikleri zaman ölürler.
El-Kuleynî; Usulül Kafi (1/258)
Humeynî, Tahrirul Vesile adlı kitabında diyor ki: “Şüphesiz imamın övülmüş makamı, şanlı derecesi ve velayetine her yaratılmışın boyun eğdiği kevnî halifeliği vardır.” Yine der ki: “Şüphesiz bizim (yani isna aşeriye imamlarının) Allah ile öyle bir halimiz vardır ki bunda ne bir mukarreb meleğe ne de gönderilmiş bir peygambere yer yoktur.
El-Humeynî Tahrirul Vesile (s.52, 94)
“Şüphesiz onlar Peygamberimiz Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem dışında bütün peygamberlerden şerefli ve üstündürler” demiştir
Meclisi; Miratul Ukul Fi Şerhi Ahbari Âlir-Resul (2/290)
“Onların mahlûkatın üzerinde velayet sahibi olduklarında şüphe yoktur. Nitekim gelen haberler de bunu gösterir. Zira onlar varlıkların yaratılmasında vasıta ve sebeptir. Eğer onlar olmasaydı insanların hiçbiri yaratılmazdı. İnsanlar ancak onlar sebebiyle yaratıldılar ve vücuda geldiler. Onlar izafi olarak vasıtadır ve hatta onların yaratıcının altında tekvini velayetleri vardır. Bu velayet Allah Teala’nın mahlûkatı üzerindeki velayetleri gibidir.
Ebul Kasım el-Hoyî; Misbahul Fikahe (5/33)
Beyâniyye kolu: “ALLAH’ın bir parçası (cüz’ü) Hz. Ali’ye hulûl etmiştir. O’nun gaybı bilmesi işte bu yüzdendir. Bu cüz, reenkarnasyon yoluyla Beyân b. Sem’an’a kadar gelmiştir ki meleklerin secdesine sebeb olan şey, Hz. Âdem’de bulunan bu cüzdü. “Onlar bulut gölgeleri içinde ALLAH’ın ve meleklerin tepelerine inip işin bitmesini mi bekliyorlar?” (Bakara, 210) âyeti Hz. Ali’ye işaret etmektedir. ALLAH, tam mânâsıyla insan şeklindedir. İnsanda bulunan her uzuv, ALLAH’da da mevcuttur. Bütün organları yok olsa, yüzü bunun dışında kalacaktır.” (el-Fark, Bağdadî, s. 227).
Mugiriyye kolu: “Mugire peygamberdir. Mugire İsm-i Azam’ı bilmesi sayesinde ölüleri diriltir, orduları bozguna uğratır. ALLAH, başında tac olduğu hâlde hareket eden bir nurdur. Bedenindeki organlar, alfabenin harfleri gibidir. ALLAH’ın kalbinde devamlı olarak hikmet kaynamaktadır. Âlemi yaratmak istediğinde İsm-i Azam’ıyla konuşmuş, uçmuş ve başının üstündeki tac meydana gelmiştir. Bundan sonra parmağı ile avuç içerisine insanların işleyecekleri amelleri yazmıştır. Günahları yazarken kızgınlıktan terlemiş, bu terden biri tatlı biri tuzlu iki deniz meydana gelmiştir… ALLAH, göklere Hz. Ali’yi hilafetten alıkoymayı teklif etmiş, kabul edilmemiştir fakat Ebu Bekir ve Ömer kabul etmiştir. Ahzab Suresi’nin 72. ayeti buna delildir…” (Makâlât, Eş’arî, s. 21).




Cenahiyye kolu: Bütün görüşleri Beyaniyye ile aynıdır. Yalnız Zulcenâheyn lakablı liderleri “hem ALLAH hem peygamber” olduğunu iddia edince, bu herife ibadet etmeye başlamışlardır.
Mansuriyye kolu: Kolun kurucusu Ebu Mansur, başlarda Hz. Ali’nin torunlarından Muhammed Bakır (ra) adına hareket etmeye başlamış, fakat hazretin kendisini def etmesi üzerine O’nun halifesi olduğunu iddia etmiştir. “Ebu Mansur semaya yükseltilmiş (uruc), ALLAH, eli ile Ebu Mansur’un başını meshederek “Ey oğul! Git, benden öğrendiklerini insanlara tebliğ et” diyerek kendisini yeryüzüne indirmiştir. ALLAH’ın ilk yarattığı insan Hz. İsa, ikincisi Hz. Ali’dir. ALLAH’ın elçileri son bulmaz, dolayısıyla ALLAH Resûlü son peygamber değildir. Cennet, cehennem ve kıyamet gibi şeylerin aslı yoktur. Cennet dünyada varılan zevkler, cehennem dünyada çekilen sıkıntılardır. Hiçbir şey haram değildir. Kur’ân’da adı geçen haramlar, bazı şahısların sembolleridir. Bu şahıslardan uzak durmak yeterlidir. Farzlar da aynı şekildedir” (el-Milel, Şehristanî, c. 1, s. 245).
Hattabiyye kolu: “Hz. Ali’nin soyundan gelen imamlar aynı zamanda ilahtır. Onlar ALLAH’ın oğulları ve sevgilileridir. Aynı zamanda ALLAH’ın gönderdiği peygamberlerdir. Her devirde birisi konuşan (nâtık), diğeri susan (sâmit) peygamber mevcuttur. ALLAH Resûlü nâtık, Hz. Ali sâmit peygamberdir. Ebu Hattab da ilahtır, ama ilahların en büyüğüdür.” Başta Ebu Hattab, Cafer-i Sadık (ra) adına işe girişmiş, aleyhte tavır görünce kendi adına hareket etmeye başlamıştır (el-Fisâl, c. 2, s. 187).
Şeriiyye kolu: “ALLAH beş kişinin şahsına hulûl etmiştir. Bunlar ALLAH Resûlü, Hz. Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hüseyin’dir. Bu beşinin de zıtları vardır: Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Muaviye ve Amr b. As. Bu şahıslara sürekli lanet okunmalıdır. Kol kurucusu Eş-Şerii ilahtır, onun yerine geçen Numeyrî de ilahıtr.” (el-Fark, Bağdadî, s. 239).


«İmamlar; meleklere, nebi ve resullere verilen ilimlerin hepsini bilirler.» Kafi. Sh : 255.
«İmamlar ne zaman öleceklerini bilirler. Ve onlar kendi istekleri olmadıkça ölmezler» Kafi, Sh : 258
«İmamlar olmuş ve olacak her şeyin il*mini bilirler. Onlara hiçbir şey gizli değildir.» Kafi, Sh : 260.
«İmamlarda bütün kitaplar vardır ve onları çeşitli dillerde olmasına rağmen anlarlar, bilirler.» Kafi, Sh : 227.
«Kur’an’ı imamlardan başkası toplamamıştır. Onlar Kur’an ilimlerinin hepsini bilirler.» Kafi, Sh : 228.
«İmamların sahip olduğu şeyler peygamberlerin alametlerindendir.» Kafi, Sh : 231
«İmamların durumu ortaya çıkınca Davud ve âli Davud’un hükmü ile hükmederler. Delil istemez ve sormazlar.» Kafi, Sh : 297.
«İmamlardan çıkanlar hariç insanların elinde bulunan her şey batıldır, imamlardan çıkmayan her şey de yine batıldırKafi, Sh : 399.
«Yeryüzünün hepsi imamındır.» Kafi, Sh : 407.
RAFİZİLERE (ŞİA,LARA) GÖRE TAKİYYE AKİDESİ
El-Kuleynî, Usulül Kafi’de şöyle nakleder: “Ebu Abdullah dedi ki: “Ey Ebu Ömer! Dinin onda dokuzudur. Takiyyesi olmayanın dini de yoktur. Nebiz ve mestlere mesh dışında her şeyde takiyye vardır.” Yine el-Kuleynî, Ebu Abdullah’tan nakleder: “Dininiz hakkında sakının ve onu takiyye ile perdeleyin. Zira takiyyesi olmayanın imanı yoktur.
Usulül Kafi (s.482-483)
el-Hurr el-Âmilî, Vesailuş Şia kitabında İbn Bukeyr’den, o da Zurare’den, o da Ebi Cafer’den naklediyor: “Ona dedim ki; “Biz şu topluluğun yanına uğradığımızda mallarımızın zekatını ödediğimize dair yemin etmemizi istiyorlar.” Dedi ki: “Ey Zurare! Eğer korkarsan dilediğin gibi yemin et.” Dedim ki: “Talak (boşama) ve azat için de mi yemin edeyim?” o da: “Dilediğin gibi yemin et” dedi. Sumaa’den, o da Ebu Abdullah’dan naklediyor: “Kişi zorlanır veya mecbur kalırsa takiyye olarak yemin etmesi zarar vermez
El-Hurr el-Âmilî; Vesailuş Şia (16/136,137)
 
Çay-Şakird Çevrimdışı

Çay-Şakird

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
bazı şiiler buradaki geçen şeylerin aşırı şia gruplarının olduğunu söylüyorlar,tüm şianın bunlarla suçlanamayacağını söylüyorlar.
 
muhammet87 Çevrimdışı

muhammet87

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Humeyni'nin sapık fetvaları


Humeyni, 1962’de Şah Rıza Pehlevi’nin mollaların himayesinde olan geniş arazileri ve mülkleri devletleştiren toprak reformuna karşı çıkmasıyla tutuklandı ve ardından sürgün edildi. 1979, yılında Fransa’dan ülkesine dönerek “İran Devrimi” nin ruhani önderi olarak ülkenin başına geçti.

Humeyni, İran’ın başına geçmeden önce birçok kitap yayınladı. Bu kitaplar, Humeyni’nin verdiği birbirinden ilginç fetvalarla doludur. Aşağıda, Humeyni’nin dindışı fetvalarına, kaynaklarıyla birlikte sınırlı sayıda örnek verilmiştir:
• Kur’an-ı Kerim ve diğer bütün ilahi kitaplar, zaman içerisinde bir çok kez tahrif edilerek insanların eline sunulmuştur. Müslümanların Yahudilere ve Hıristiyanlara yönelttikleri tahrif suçlaması, şüphesiz sahabe üzerinde de sabittir. (El-Kur’an/Bab Marifetullah)
• Sahabe için Kur’an’dan ayet çıkarmak kolay olmuştur. Müslümanların Yahudilere ve Hıristiyanlara yönelttikleri tahrif suçlaması, şüphesiz sahabe üzerine sabittir. (Keşf’ul Esrar)
• Arkadan ilişkiye girmek caizdir. (Tahrir’ul Vesile-11.mesele)
• Bir erkek, koyun, inek, dev ve benzeri hayvanlarla cinsel ilişkiye girebilir. (Tahrir’ul Vesile)
• 9 yaşından küçük çocuklarla nikahlanabilir. Erkek, nikahlandığı kız süt emme çağında bile olsa, ona şehvetle dokunup sarılabilir. (Tahrir’ul Vesile-12.mesele)
• Erkek, çocuk yaşındaki eşiyle vajinal yolla ilişki yaparsa çocuğa acı verebilir ama anal yoldan ilişki kabul edilebilir. (Tahrir-ul vesile)
• Kadınlarla geçici nikahlanmak (mut’a) caizdir.
• Hz. Peygamber tebliğ vazifesini hakkıyla yerine getirmemiştir. (Muhtarat Min Ehadis ve Hitabat)
• Apaçık görünüyor ki, Nebi Allah’ın imamet konusunda ona vahyettiğini tebliğ etmemiştir. Eğer Nebi, tebliği yapmış olsaydı, şu anki İslam beldelerinde Müslümanlar arasındaki bu ihtilaflar ve münakaşalar patlak vermezdi. (Keşful Esrar, Sayfa 149 – 155).
• Mehdi zuhur edene kadar cihat yoktur (Kısacası emperyalist devletlerle savaşmak yasaklanmıştır; İran’ın uyguladığı gerilim politikaları danışıklı dövüştür). (Tahrirul Vesile)
• (Humeyni de dahil) İmamlar için övülmüş bir makam vardır. İmamların makamına ne melekler, ne resuller, ne de nebiler ulaşamazlar. (El-Hükümetü’l İslamiyye)
• Batıl bir amel olsa bile taştan veya kayadan bir şeyler talep etmek şirk değildir. Nitekim bizler Allah’ın kendilerine kudret verdiği İmamların ve Peygamberlerin mukaddes ruhlarından medet umuyoruz. (Keşfu’l Esrar, Sayfa: 49)
• “Sünniler ve Hariciler necistir. Bizler onların kesinlikle kafir olduklarını söyledik hatta bazı durumlarda öldürülmeleri vaciptir!” (Kitabut Tahareh, sayfa 458)


 
Son düzenleme:
Üst Ana Sayfa Alt