Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Şiddet ve Zorbalık

samanpan Çevrimdışı

samanpan

.
Site Emektarı
Şiddet ve zorbalık


OKULLARDA ŞİDDET VE ZORBALIK

ŞİDDET, SALDIRGANLIK VE ZORBALIK


Şiddet, farklı bilimsel disiplinlerin ilgi alanında yer alan ve bu özelligi nedeniyle farlı anlamsal çerçevelere sahip olan bir kavramdır(Vatandaş, 2003). Şiddet, genel olarak incitme ya da taciz etmek amaçlı olarak fiziksel gücün kullanılması olarak tanımlanmaktaysa da ayrıca, “hiddetli duygu ya da onu ifade etme ya da yoğun kavgacı ya da kızgın ve sıklıkla yıkıcı hareket ya da güç” ya da “çarpıtma, ihlal etme ya da önemli konulara saygısızlık etme yoluyla incitme” biçiminde de tanımlanmaktadır(Korkut, 2004). Şiddet, en kısa anlamıyla, insanların bedensel bütünlüğüne karşi dışarıdan yöneltilen sert ve acı verici bir davranışı ifade eder(Ünsal,1996).

Kökeni söz konusu olduğunda bilimsel araştırmalarda ve özellikle de psikoloji ve sosyal psikolojide, şiddet yerine ifade edilen kavram genellikle “saldırganlık” tır. Konu yüzeysel ele alınırsa her iki kavram arasında fark yoktur; fakat gerçekte şiddet(violence) ile saldırganlık(aggression) arasındaki farklılık son derece açıktır. Şiddet, daha çok davranışın kendisini tanımlamak için kullanılmasına karşilık, saldırganlık ise daha çok bir ruh halini ifade eder. Bu nedenle, şiddet konusunu saldırganlık temelinde ele almak, hem iki olgunun ilişkisi ve hem de mantıksal gelişme açısından doğru bir yaklaşim olacaktır(Korkut, 2004).

Zorbalık ise saldırganlığın bir formudur. İncitmeye ya da rahatsız etmeye yönelik, zaman içinde tekrarlayan ve daha güçlü biri ile daha güçsüz biri arasında bir güç dengesizliği içinde gelişen bir davranış olarak tanımlanabilir. Ad takma,dalga geçme, sözel olarak tehdit etme, vurma, dışlama, hakaret etme, küçük düşürme, kasıtlı olarak kurbanın eşyalarına zarar verme, korkutarak para ve eşyalarını alma zorbalık davranışlarından bazılarıdır(Pişkin, 2002).

ŞİDDET TÜRLERİ


Toplumun hemen her kesiminde yaşanan şiddet türleri aşağıdaki gibi gruplandırılabilir:
  1. DUYGUSAL VE PSİKOLOJİK ŞİDDET: Bağırmak, haykırmak, korkutmak, hakaret etmek, küçük düşürmek, arkadaşları ve akrabaları ile görüştürmemek, hapsetmek, yaptıklarını ve kendisini beğenmemek, aşağılamak, alay etmek, küçük düşürücü şakalar yapmak, tehdit etmek, ihmal etmek ve sevgiden mahrum etmek vb.
    [*]FİZİKSEL ŞİDDET: Tokat atmak, tekme atmak, yumruk atmak, dövmek, hırpalamak, itip kakmak, silkelemek, bağlamak, çekistirmek, makas bıçak gibi aletlerle yaralamak, kezzap ya da kaynar su dökmek, sigara ile yakmak vb.
    [*]CİNSEL ŞİDDET: İstemediği zaman ve yerde cinsel ilişkiye zorlamak, başkaları ile cinsel ilişkiye itmek, kadını doğurmaya ya da doğurmamaya zorlamak, çocugun bedenine sevgi ve şefkat içermeyen şekilde dokunmak vb.
    [*]EKONOMİK ŞİDDET: Para vermemek, parasını ya da malını elinden almak vb.(Solak, 2007).

Başka bir sınıflamada Sümer ve Aydın (1999) şiddeti öğretmenlere yönelik olanlar, öğretmenlerin çocuklara yönelik şiddeti, anababanın şiddeti ya da ihmal ve istismarı, suça itilen çocukların şiddeti ve tv’de şiddet olarak bazı başlıklar altında toplamışlardır. (Korkut 2004)

ŞİDDETİN NEDENLERİ



  • Biyolojik/kimyasal Nedenleri:


  • Kromozom anomalileri: Kromozomların sayısında ve dizilişinde bulunabilecek normal dışı bir durumun saldırganlığa zemin hazırladığına ilişkin güçlü tespitler vardır.
    [*]Beyinde yer alan limbik sistemin hipotalamus septal alan ve amigdala bölgelerinin saldırganlıkla en çok ilgili bölgeleri olduğu sanılmaktadır. Bu alanların uyarılması saldırganlığı artırmaktadır.
    [*]Norepinefrin ve seratonin gibi hormonların da saldırganlığı etkilediği savunulmuştur.
    [*]Uyuşturucu ve alkol kullanımı


  • Psikolojik Nedenler:


  • Şiddetin getirdiği kazanç
    [*]Anne baba tutumları
    [*]Engellenme
    [*]Tahrik edilme (fiziksel kötüye kullanım ve alay)
    [*]Güç ve kontrol sağlama
    [*]Bağımlı-muhtaç olma
    [*]İletişim ve çatisma çözme becerilerine sahip olmama


  • Sosyal Nedenler:


  • Toplumda şiddetin hoş görülmesi
    [*]Aile eğitiminin yetersizliği
    [*]Medyanın etkisi
    [*]Cinsiyet rolleri
    [*]Yaşam sıkıntıları


  • Çevresel Nedenler:


  • Kimyasal ve endüstriyel ürünler
    [*]Aşırı sıcaklık, gürültü ve kalabalık ortamlar

OKULDA ŞİDDET VE ZORBALIK


ABD’de okuldaki şiddet ve saldırganlık hakkındaki tartışmalar zorbalık, kavga, çete faaliyetleri, okulda silah taşima, okulda silahla ateş etme, yönetimdeki kişilere veya personele karşi şiddet, akranlara karşi şiddet, ırkçılık veya önyargiya dayalı şiddet ya da göz korkutma ve kamu malına zarar verme konularını kapsamaktadır(Shaw, 2006).

ABD’de çocuklarin yüzde 5-8’i ciddi biçimde saldırganlıkla ilgili risk altındadır.. Her yıl okullarda üç milyon suç işlenmekte ve genel olarak 25.500 kişi cinayetten 31.000 kişi de intihardan ölmekte 15-24 yaş arasındaki amerikan gençliği arasında ikinci ölüm nedeni şiddet olarak gösterilmektedir( Rosenberg, Powell ve Hammond,1997).

Olweus (1993) okul zorbalığını bir çocuğa bir veya daha fazla öğrenci tarafından kasıtlı olarak sürekli saldırgan davranışların uygulanması ve çocuğun bunlara karşı sürekli olarak korumasız durumda olması şeklinde tanımlamıştır.

Bir başka tanıma göre: Zorbalık okullarda meydana gelen saldırganlık olaylarının bir türüdür. Yaşça daha büyük ya da fiziksel olarak daha güçsüz olan çocukları sürekli olarak hırpalamaları, eziyet etmeleri ve rahatsız etmeleridir. Zorbalık dövme, vurma, tekme atma, gibi fiziksel güç içerdiğinde aynı zamanda şiddettir. Ancak zorbalık alay etme, dalga geçme, kızdırma, isim takma, kötü söz söyleme, arkadaş grubuna almama, dışlama, yalnızlığa terk etme, iftira etme, söylenti çıkarıp yayma, gibi saldırganlık türlerini de içermektedir. Pişkin(2003) Türkiye’de yaptığı çalışmaya göre zorbalığa uğrayan çocukların oranının %35, hem zorbalığa uğrayan hem de zorbalık edenlerin oranının %30, sadece zorbalık edenlerin %6 oranında olduğunu belirtmektedir. Pişkin, erkeklerde bu duruma daha fazla rastlandığını belirterek zorbalığın %34 ile fiziksel, %29 sözel, %21 dolaylı(soyutlama), %11 eşyalara zarar verme biçiminde gerçekleştiğini eklemektedir.

Zorbalığa maruz kalan çocukların pek çok psikolojik değişken açısından risk grubunda oldukları kabul edilmektedir. Zorbalığın çocuklara hem stres, hem de zarar vermesinin yanı sıra, çocuklukta yaşanan zorbalığın olumsuz etkilerinin yetişkin yaşamında da devam edebildiği, zorbalıktan yalnızca kurbanların değil, zorbaların da olumsuz biçimde etkilendiği de belirtilmektedir (Farrington, 1993).

Zorbalık diyebilmek için;
Zorbalık birinin incitilmesine, ona zarar verilmesine neden olur. Ancak bu zarar, herhangi bir kışkırtma olmaksızın gerçekleşir.
Tekrarlanan bir davranıştır, sadece bir kez ya da iki kez gerçekleşen bir davranış zorbalık olarak değerlendirilmez.

Arada bir güç dengesizliğinin olması önemlidir. Zorbaca davranışı kullanan birey genellikle daha güçlü olarak düşünülür ya da algılanır, en azından, kurban kendini çok iyi savunabilecek durumda değildir.
KURBAN


Başka kişilerin davranışları nedeni ile acı çeken, zarar gören kişi olarak tanımlanabilir. Genel olarak, zorbaca davranışa maruz kalan kişidir. Araştırmalara göre; kurbanın davranış ve tutumları diğerlerine, herhangi bir saldırı ya da tacize maruz kaldıklarında kendilerini savunamayacak kadar güvensiz ve değersiz oldukları sinyalini verir.
    • Zayıf olmaya eğilimlidirler,
      [*]Düşük özgüvenli ve düşük popülariteye sahiptirler.
      [*]Kaygılıdırlar.
      [*]İçedönüktürler.
      [*]Sosyal becerileri yetersiz ve sosyal ortamlarda dışlanan kişilerdir.
      [*]Yeterince arkadaşı olmayan, anne babalarına bağımlı kişilerdir.
      [*]Az sevilen kişilerdir.


ZORBA-KURBAN


Bu bireyler hem zorbaca davranışı uygularlar, hem de bu davranışa maruz kalırlar. Bazı araştırmacılar tarafından “provokatif” ya da “saldırgan” kurban diye de tanımlanan bir gruptur. Bu gruptaki bireyler, aktif, güçlü, kolayca provoke olan ve sıklıkla başkaları tarafından rahatsız edildiğinden şikâyet eden kişilerdir. Bu grup, diğer gruplardan oldukça farklıdır; hem güçlü ve atılgandırlar, hem de akranları tarafından en az tercih edilen çocuklardır. Kaygı ve saldırgan tepki örüntülerinin birleşimini gösteren küçük bir gruptur. Çoğunlukla yoğunlaşma problemleri yaşarlar ve çevrelerinde bir rahatsızlık ya da gerilim yaratacak davranışlar sergilerler. Bu çocuklar uyumsuzluk, hiperaktivite, dikkat dağınıklığı, aşırı hassasiyet ya da çevrelerindeki insanları huzursuz edecek başka davranışlar gösterebilirler.

ZORBALIĞIN NEDENLERİ

  • Çocuğun mizacı.
    [*]Çocuğun anne ve babasının isteklerine saldırgan yoldan sahip olması .
    [*]Çocuğa isteklerinin gerçekleşmesi için saldırganlığın dışında da başka yolların olduğunun öğretilmemesi.
    [*]‘Zorbalık işe yarar’ mesajının verilmesi. Anne, baba, öğretmen ve akranlar, zorbalığa her boyun eğişlerinde örtülü veya açık olarak bu mesajı verirler.
    [*]Çocukların büyükler tarafından dövülmesi ve cezalandırılması, kendilerinden daha küçük çocuklara zorbaca davranışlar sergilemesine neden olur.
    [*]Sık sık olumsuz sözler duyan çocukların benlik algıları düşük olur, bunu telafi edip dikkat toplamak isteyen çocuklar da zorba davranışlar gösterir.
    [*]Çocuklar akran gruplarına girebilmek için zorbaca davranışlar gösterir.


  • ZORBALIK ÇEŞİTLERİ

Yapılan çalışmalar sonucunda araştırmacılar zorbalığı iki farklı şekilde sınıflandırmıştır.
1.Birinci gruplama:
1.1- Bedensel: İtme, tekme atma, yumruklama, saç kulak çekme, bıçakla saldırma, ya da korkutma amaçlı kullanılan her tür fiziksel şiddet.
1.2- Sözel: Ad takma, alay etme, söylenti, çirkin takılmalar, tehdit etme, sözel kaba şaka, hakkında kötü şeyler yazma.
1.3- Duygusal: Gruptan dışlanma, ayrımcılık, aşağılama eşyalarına zarar verme, parasını zorla alma.
1.4- Cinsel: Sarkıntılık, elle taciz, cinsellik içeren sözler söyleme.
2.İkinci gruplama
2.1- Sözlü: İsim takmak, alay etmek, onurunu zedelemek, küçük düşürmek, iğnelemek, hakaret etmek, tehdit etmek.
2.2-Fiziksel: Vurmak, yumruklamak, tekmelemek, tırmalamak, çelmelemek, tükürmek
2.3-Toplumsal: Görmezden gelmek, dışlamak, yok saymak, yabancılaştırmak, uygusuz hareketler yapmak.
2.4-Psikolojik: Söylentiler yaymak, düşmanca bakışlar, sahip olunan şeylerin saklanması veya bunlara hasar verilmesi, kötü niyetli elektronik posta veya sms mesajları, kameralı telefonların uygunsuz kullanımı.

ŞİDDETE MEYİLLİ VE ZORBA DAVRANIŞLAR GÖSTEREN ÇOCUKLARIN ÖZELLİKLERİ



    • Çevresine zorbaca davranışlar göstermeye aday bir çocuk:



    • Arkadaşları ve çevresi tarafından dışlanma.
      [*]Fiziksel, cinsel veya duygusal istismara uğramış olma.
      [*]Hayvanlara kötü davranma.
      [*]Kasten kendi kendini yaralama.
      [*]Çete üyesi olmak veya onlarla aynı mekanı paylaşmak.
      [*]Madde kullanımı.
      [*]Duygularını kontrol edememe.
      [*]Şiddet içerikli film, oyun … vb. şeylere ilgi duyma.
      [*]Resimlerinde sık sık sertlikle ilgili materyaller çizme.
      [*]Disiplin problemi yaşama.
      [*]Sosyal ilişki kurmada zorlanma. Kendini soyutlama.
      [*]Çok yakın arkadaşlarının olmaması.
      [*]Aile ile sorunlar yaşama.
      [*]Zarar verdikleri kişilerin acı çekmelerinden rahatsız olmama aksine farklı bir zevk alma.
      [*]Okul kurallarını ihlal etme.
      [*]Kendileriyle ilgili olumlu düşünce eksikliği, düşük özsaygı.
      [*]Kendilerini güçlü hissetme.
      [*]Yenilgiye tahammül edememe.
      [*]Etrafındakileri ve olayları kontrol etme ihtiyacı hissetme.
      [*]Yaptıkları davranışların nedenlerini başkalarına atfetme.
      [*]Kamu mallarına zarar verme.
      [*]Öfkesini kontrol edememe.
      [*]İntihar eğilimi.
      [*]Çevresindekileri tehdit etme. ( sözlü, fiziksel…)


ZORBA VE KURBANLARIN AİLE ÖZELLİKLERİ
Zorbaların ailelerinin çoğunlukla; katı, kurallar konusunda tutarsız ve sınırlarını koymak için güç kullanan aileler oldukları bulgulanmıştır. Diğer taraftan, kurbanların ailelerinin ise, aşırı korumacı bir tutum içinde oldukları belirlenmiştir.

Zorbanın Aile Özellikleri:
  • Çocuğun yaşamına katılımları noktasında iki uçta giderler, bazen aşırı ilgili, bazen tümüyle ilgisiz olmak gibi.
    [*]Aile içinde tutarsız sınırlar vardır. Çok az sayıda kural ve yapılandırma gibi özelliklerden dolayı saldırgan davranışa olanak tanırlar.
    [*]Ebeveynler arasında çatışma ya da uyuşmazlık hatta eşler arası şiddet görülebilir.
    [*]Etkin olmayan çocuk yetiştirme tekniklerinin kullanıldığı görülür; saldırganlığı ödüllendirmek ve saldırgan olmayan, olumlu sosyal davranışı pekiştirmemek hatta cezalandırmak gibi.
    [*]Evde, uzun süre yetişkinlerden uzak kalma görülür.
    [*]Çoğunlukla baskıcı ya da cezalandırıcı (fiziksel cezanın kullanımı ve ani öfke patlamaları ile karakterize edilebilecek) bir ebeveyn tutumu sergilerler.
    [*]Aile içinde, çocuğa karşı özellikle düşük sevgi ve duygusal destek olan bir ortam vardır.
    [*]Her şeye izin veren, sınır koymayan tutum sergilerler ve takipte yeterli değillerdir.
    [*]http://mail.google.com/mail/?name=cc...f1f21dd23f8099Özellikle erkek çocuklar için kavga etmenin ve şiddetin olumlu bir özellik gibi gösterildiği aile yapıları vardır.

Bu koşullarda yaşayan birey kendini evinde değersiz hissedeceğinden, ev dışı ortamlarda çevresindekilere gösterdiği zorbaca davranışlarla baskın olup, bu değer duygusunu kazanmaya çalışır.

Kurbanın Aile Özellikleri:
  • Sınırları belli olmayan, iç içe girmiş bir aile yapısı.
    [*]Aşırı bağlılık.
    [*]Aşırı duygusal yakınlık.
    [*]Özellikle anneden kaynaklanan aşırı korumacılık.

Bu çocuklar anne babalarının beklentilerini karşılayamayacaklarına inanırlar.

ZORBALIK VE ŞİDDETİN SONUÇLARI

  • Şiddete ve zorbaca davranışlara maruz kalmak öğrencilerde;


    • Benlik saygısının azalmasına,
      [*]Okuldan kaçma davranışına,
      [*]Bazı kronik hastalıkların oluşumuna
      [*]Okulu sevmemeye,
      [*]Korku ve endişeye,
      [*]Başarı düşüşüne,
      [*]Devamsızlık artışına,
      [*]Kaygı, kızgınlık ve çaresizlik duygularına,
      [*]İntihara kalkışmaya,
      [*]Okulda zorbalığın olduğu yerlerden kaçmaya,
      [*]Uyku problemlerine ve alt ıslatmaya neden olma,
      [*]Baş ve karın ağrılarına,
      [*]Madde kullanımına,
      [*]Eğitimle döneminde yaşanan problemler nedeniyle meslek seçeneğinin azalması ve gelecekteki işsizlik sorunu.


ŞİDDET VE ZORBALIKLA İLGİLİ ÖRNEK OLAYLAR
Aşağıda okullarda karşılaşılabilecek şiddet, zorbalık, öğretmenlerin veya yöneticilerin çocuklara yönelik şiddeti,öğrencinin öğrenciye şiddeti/zorbalığı gibi konularla ilgili olaylar verilmiştir. Buradaki örnek olayların çözümleri için ‘Şiddet Ve Zorbalığı Önleme/Neler yapabiliriz?’ bölümüne bakabilirsiniz.

- Bir grup çocuk, bir başka çocuğu okul bahçesinde dövüyor.sorduğunuzda ise o çocuğun bir zorba olduğunu, okul dışında onlara zarar verdiğini söylüyorlar. Ne yaparsınız?
- Okul müdürünüz her zaman öğrencilere iyi davranılmasını, şiddet uygulanmamasını söylüyor. Laboratuara gideceğiniz sırada müdürün bir öğrenciyi tekmelediğini gördünüz ve göz göze geldiniz. Ne yaparsınız?

- Yan sınıfın öğrencileri çok tedirgin ve davranışları her geçen gün daha da hırçınlaşıyor. Öğreniyorsunuz ki öğretmen, çocukları birbirine dövdürerek cezalandırıyormuş. Ne yaparsınız?

- Öğretmen arkadaşınız okuldaki tüm çocukların korkulu rüyası. onunla bu konuda konuşmaya gidiyorsunuz. Öğretmen pişkin pişkin onları böyle seviyorum diyor, hatta yanınızda da döver gibi seviyor. Ne yaparsınız?

- Bir öğrencinize istemeden vurdunuz (kulak da çekmiş olabilirsiniz). Ancak çok pişman oldunuz. Ne yaparsınız?

- Okul bahçesinde bir çocuk arkadaşını dövüyor. Uyardınız. Devam ediyor. Ne yaparsınız?

  • Müdür sizi öğretmen olmayan boş bir sınıfa gönderdi. Sınıfa girdiniz. Bir öğrenci dersin huzurunu bozmaya çalışıyor. Sözlü olarak uyardınız. Aynen karşılık verdi. Daha sert uyardınız. Daha sert cevap verdi. Ne yaparsınız?

Ayrıca aşağıda verilen olaylar 2005-2006 öğretim yılında okullarda silahların karıştığı, adliyeye ve medyaya yansıyan okul olaylarından bir kaçıdır. Bu olaylara yer verilmesinin nedeni okullarda yaşanan şiddetin boyutunu göstermektir.

  • Adana’da eski erkek arkadaşıyla birlikte olan A.Ç’ düelloya davet eden kız öğrenci Ç.E’ nin çantasında, kurusıkıdan bilye atar hale getirilmiş 9mm kalibrelik tabanca bulundu.
    [*]Samsun’da lise öğrencisi A.A ‘benim artığımla çıkıyor’ dediği gerekçesiyle C.S. ve araya girmek isteyen A.C. adlı öğrencileri öldürdü.
    [*]Adananın kozan ilçesinde lise öğrencisi 17 yaşındaki S.M kendisini terk ettiğini öne sürdüğü aynı okulun öğrencisi Tural Ülger’i sınıfı basarak tabancayla öldürdü.
    [*]Denizlinin Çameli ilçesinde liseli genç Resul Çabuk, sınıf arkadaşı Ö.F. tarafından bıçaklanarak öldürüldü.
    [*]Düzce’nin Kaynaşlı ilçesinde 14 yaşındaki ilköğretim öğrencisi babasına ait ruhsatsız tabancayla sınıf arkadaşını öldürdü.
    [*]Mersinde tiner bağımlısı olduğu öne sürülen 17 yaşındaki Ş.S tartıştığı ilköğretim okulu öğrencisi 15 yaşındaki S.V.B yi göğsünden bıçaklayarak ağır yaraladı.
    [*]Mersin’in Tarsus ilçesinde coğrafya öğretmeni 38 yaşındaki Yusuf Uluk, görev yaptığı dershane önünde beklerken, azarlayıp kovduğu 18 yaşındaki 18 yaşındaki Şener kaya tarafından bacaklarından kurşunlandı.
    [*]İstanbul’da internette ‘chat’te başlayan ve sonra yüz yüze devam eden tartışma sonunda T.K. adlı öğrenci, liseli Ahmet Akcan’ı öldürdü.
    [*]Elazığ’da H.K. adlı öğrenci, erkek arkadaşı S.E’ nin tabancasından çıkan kurşunla can verdi.
    [*]Diyarbakır’da 17 yaşındaki D.Y, lise 2. sınıf öğrencisi 16 yaşındaki M.A’ nın bıçaklı saldırısı sonucu hayatını kaybetti.
    [*]Kütahya’da 18 yaşındaki M.B. ’şakalaştığı’ okul arkadaşı Ömer Katılmış’ ı (19) atardamarından bıçaklayarak öldürdü.
    [*]İzmit’ te lise son sınıf öğrencisi İbrahim Biçer, bıçaklı saldırı sonucu yaşamını yitirdi.

OKULLARDA ŞİDDETİ ÖNLEMEYE YÖNELİK YAPILABİLECEK ÇALIŞMALAR
Dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de hızla artan şiddet olayları toplumsal bir sorun haline gelmiştir. Artan bu şiddet olayları ilköğretim çağındaki çocuk ve gençleri de içine almış ve gittikçe artan bir probleme dönüşmüştür.

Çocukların hayatında şiddet sadece sağlıklarını değil, tüm gelişimlerini olumsuz etkilemektedir. Şiddete maruz kalan çocuklarda, uyum azlığı, antisosyal davranışlar, okul devamlılığında azalma, dikkat eksikliği, okul başarısında düşüklük, riskli davranışlar, eşyalara bilerek zarar verme, özgüven eksikliği, okul korkusu, alkol ve madde bağımlılığı, huzursuzluk, depresyon, hatalı cinsel seçimler ve kendine zarar verme gibi olumsuz eylemler gözlenmektedir.

Şiddet genellikle küçük yaşta ve aile içinde öğrenilmektedir. Çocukluğunda bir şekilde şiddete maruz kalan ya da şiddete tanık olan çocuklar, şiddeti model alarak şiddet uygulamaktadırlar. Bu nedenle şiddet yalnız bireysel değil, aynı zamanda toplumsal bir sorundur. İşte bu yüzden de; soruna çözüm ararken de uzun soluklu olması, geniş perspektiften bakılması, bilimsel ve insancıl yaklaşımlara dayanarak tüm bireylerin yetki ve sorumluluk aldığı uygulanabilir bir çalışma stratejisi belirlenmelidir.

Tersini savunan görüşlere rağmen yapılan araştırmalar, sosyal kontrol yolu ile insanlardaki şiddete başvurma sıklığının azaltılabileceğini göstermektedir. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın yayın organları aracılığıyla her gün onlarcasının haber programlarına konu olduğu şiddet içerikli davranışlar, toplumsal bir sorun haline gelmiştir. Şiddet içeren davranışlara çoğunlukla öfke duygusu eşlik etmektedir. Bu bakımdan öfke duygusunun ve bu duygunun bireylerde ortaya çıkmasına neden olan etmenlerin incelenmesi önem taşımaktadır.

Okullar, saldırganlığın görüldüğü yerler ve koruyucu etmenlerin öğretilebileceği kurumlar olmaları nedeniyle, önleme çalışmaları için en uygun konumdadırlar. Öte yandan okullar dışarıdaki etkilenmelerini de okula getirmeleri nedeniyle, gençlerin şiddetle ilgili sorunlarında okul, toplum, gençlik servisleri ve aileler işbirliği içinde çalışmak durumundadırlar(Riner ve Saywell, 2002).
Günümüz okullarında şiddetin artması, yarınımızın toplumu hakkında da işaretler vermektedir. Yarının şiddetten uzak bir toplum olması için, okulların farklı bireylerin bir arada barış içinde yaşamayı öğreten kurumlar olması gerekmektedir. Öğrenciler arasında çatışmaların uzlaşmaya dönüştürülebilmesi, bireyler arasındaki farklılıkların çatışma değil, toplumsal zenginlik kaynağı haline getirilmesi hedeflenmelidir.

Grossman, Neckerman, Koepsell ve arkadaşlarına göre(1997) bu sorun karşısında bizim tepkimiz, şiddeti önlemek için okullardaki programlarda ve toplum ortamlarında, bazı etkinlikleri yürütmektir. Yazarlar şiddetin bu bedelinin azaltılabileceğini gösteren araştırma sonuçlarından bahsetmektedirler. Suç ile ilgili olarak da, erken çocukluk dönemindeki önleme çalışmaları, ergenlikteki suç davranışlarını engellemede başarılı olmaktadır(Kağıtçıbaşı, 1995).

Okuldaki tüm öğrencilerin, okul içinde fiziki ve sosyal olarak ihtiyaçları karşılanıyorsa, o öğrenciler kendilerin okulda mutlu, güvenli ve huzurlu hissediyorsa, kurallar demokratik olarak işliyorsa o okulda şiddetin barınması mümkün olmayacaktır. Temelde insanlar hem şiddet kullanma mekanizmalarına, hem de istedikleri zaman şiddeti bastırabilecek mekanizmalara sahiptir. Gençleri şiddete yönelme açısından riskli bir dönemdedir ve etkili müdahale yöntemleri uygulanırsa hoşgörüye yönelme potansiyelleri güçlenecektir.

Aileler ve öğretmenlerle işbirliği yapılması gerektiği fikrinden hareketle, Eddy, Reid, ve Fetrow(2000), bu konuda çalışmalar gerçekleştirmişlerdir. Farrell ve Meyer(1997) da şiddetin ev, okul ve iş yerleri gibi farklı çoklu bağlamlarda gerçekleşmesi nedeni ile önleme çalışmalarında, anlamlı bağları dikkate alarak program hazırlamak gerektiği fikrine katılmaktadırlar.

Okullarda Şiddet Bağlamında Milli Eğitim Bakanlığının Çalışmaları

Okullarda şiddet, 2005-2006 eğitim-öğretim yılının gündemi en çok meşgul eden konusuydu. Sözü edilen eğitim-öğretim yılının özellikle ikinci yarısında, televizyonlar neredeyse her gün okullarda şiddetle açılıp şiddetle kapandı. Bu konuda yazılar yazıldı; televizyon programları yapıldı; ulusal ve uluslar arası düzeylerde toplantılar düzenlendi.

Okullarda şiddet konusunda medya adeta ‘günah keçisi’ ilan edildi. Bunun yanında, ailelerin ilgisizliğini; yanı başımızda yıllardır süregelen Ortadoğu’daki savaşı birer şiddet nedeni olarak gösterenler de oldu. Bu arada RTÜK tarafından “sembol sistemi” ile medya üzerinde bir düzenleme yapılmaya çalışıldı.

Milli Eğitim Bakanlığı ise, okulda şiddet, saldırganlık, zorbalık ve diğer risk faktörlerini önleme ve müdahele hizmetlerinin etkili bir şekilde yürütülebilmesi için, “okullarda şiddetin önlenmesi” konulu bir genelge(genelge no: 2006/26) yayınladı. Genelgede, sekreterya hizmetleri Özel Eğitim Rehberlik Ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmek üzere, bir üst kurul oluşturulması ve bu kurulun her yıl Temmuz ayında toplanarak Bakanlık merkez birimleri arasında eşgüdümü ve merkezi eylem planını hazırlaması öngörülürken; İl Milli Eğitim Müdürlerinin başkanlığında oluşturulması planlanan il yürütme kurulları, her yıl Şubat ve Haziran aylarında ve gerek duyduğunda toplanmak, çalışmaları izleyerek değerlendirmek ve devamındaki çalışmalar için gerekli tedbirleri karara bağlamakla görevlendirildi. Genelge ile ayrıca bu konuda Rehberlik Ve Araştırma Merkezi Müdürlüklerine, okul müdürlüklerine, rehber/danışman öğretmenlere ve öğretmenlere birtakım sorumluluklar yüklendi.

Milli Eğitim Müdürlüklerinin hazırlamış oldukları bu “Şiddeti Önleme Ve Azaltma Eylem Planı” içinde;
  • Öğrencilerin bedenen ve ruhen sağlıklı olabilmelerini sağlamak amacıyla spor etkinlikleri düzenlemek,
    [*]Karakterli, kurallara uyan, özveri sahibi, disiplinli ve paylaşımcı olabilmeleri için izcilik üniteleri oluşturmak,
    [*]Toplum içinde kendilerini doğru ve rahat ifade edebilmeleri, kendilerine olan güven duygusunu geliştirebilmek, fikir üretme, yorumlama ve değerlendirme yeteneklerinin gelişmesine katkı sağlamak amacıyla münazara yarışmaları düzenlemek,
    [*]Medya konusunda bilinçlenmelerini sağlamak için ‘Medya Okur-Yazarlığı’ dersleri koymak,
    [*]Öğrencilerin edebi-estetik yönlerine hitap edecek, geliştirecek çalışmalar yapmak,
    [*]Öğrencileri zararlı alışkanlıklar ve bağımlılık süreci konusunda bilgilendirmek maksadıyla seminerler düzenlemek,
    [*]Velileri; çocuğun gelişimsel dönemleri, disiplin ve ceza yöntemleri, ana-baba-çocuk iletişimi gibi konularda bilgilendirmek üzere seminer ve toplantılar düzenlemek ,
    [*]Öğrencilerin sosyalleşmesini sağlamak amacıyla, okul koroları, kulüpler oluşturmak, sosyal faaliyetler düzenlemek gibi çeşitli etkinlikler bulunmaktadır.

Yukarıda ana hatlarıyla bahsedilen şiddeti önlemek konusunda yapılabilecek çalışmalar, tüm sorumlu kişilere ayrı ayrı düşen görevler olarak şöyle belirtilebilir:

Okul Yönetimine Düşen Görevler:
  • İletişim kanallarını açık tutmalı,
    [*]Öğrencilerin duygularını paylaşması için uygun fırsatlar yaratmalı ve onları cesaretlendirmeli,
    [*]“Güvenli okul” anlayışını geliştirmeli,
    [*]Tehdit oluşturabilecek unsurları dikkatle takip etmeli,
    [*]Öğrencilerle görüşmeli,
    [*]Öğrencilerin velilerini bilgilendirmeli,
    [*]İlgili birimlere yönlendirmeli,
    [*]Temel önleme çalışmalarını uygulamalı,
    [*]Okul Kriz Ekipleri kurmalıdır.

Öğretmenlere Düşen Görevler:
  1. Aşama: Sorunların Tespiti;


  • Sürekli şiddet, zorbalık ve kavga davranışı gösteren öğrenciler tespit edilerek, bu öğrencilerle bireysel olarak ilgilenilmeli,


  • Okul çevresinde bulunan, kavga ve şiddete eğilimli kişiler varsa çeteler tespit edilmeli,
    [*]Bu kişileri okulun çevresinde bulunduran sebepler tespit edilmelidir.

2. Aşama: Tespitlerden Yola Çıkarak Gerekli Çözümlerin Belirlenmesi;
  • Hedef olarak tespit edilen öğrenciler bireysel görüşmeler yapılmalı,
    [*]Yapılan görüşmelerde öğrenciyi bu tür davranışlara iten nedenler belirlenmelidir. Daha sonra nedenlerin ortadan kaldırılabilmesi için imkânlar ölçüsünde gerekli önlemler alınmalıdır.
    [*]Bireysel görüşmeler belli aralıklarla devam ederken, öğrencinin velisi ile en 2-3 kez görüşülmeli, gerekirse ev ziyaretleri yapılmalı, alınabilecek önlemler ve çocuğa yaklaşım tarzının nasıl olması gerektiği aile ile paylaşılmalı,
    [*]Öğrencinin yaptığı olumsuz davranışlar aileye sürekli şikâyet eder şekilde dile getirilmemelidir. Bu tarz bir yaklaşım aileyi ve öğrenciyi okuldan soğutacaktır.
    [*]Şiddet davranışları gösteren öğrenciye karşı sabırlı olunmalıdır, yaptığı davranışlara karşı ani ve sert bir üslup ile karşılık verilmesi onun bu olumsuz davranışını pekiştirir.
    [*]Eğer öğrenciye disiplin cezası verilecek adil olunmaya ve abartılı cezalar verilmemesine dikkat edilmeli,
    [*]Şiddet eğilimlerinde bulunan öğrencileri asla başka öğrencilerin yanında yargılamamalıdır.
    [*]Kendinizi öğrenciye sevdirmeden ve kabullendirmeden öğrenci üzerinde etkili olunamayacağı unutulmamalıdır.

Anne Babalara Düşen Görevler:
  • Çocuklar istediklerini saldırgan yollarla elde etmeyi model alarak öğrenirler. Ailede böyle bir durumun olup olmadığı ebeveynler tarafından denetlenmeli, söz konusu durum mevcut ise bu sorun öncelikle çözülmeye çalışılmalıdır.
    [*]Çocuk hakkında fiziksel saldırganlığı nedeniyle şikayetler çoğalmışsa uzmana başvurulmalıdır.
    [*]Çocuk okul hakkında konuşmaktan rahatsız oluyorsa ve konu açıldığında sinirleniyorsa bazı sorunlar olduğundan şüphelenilmeli, ısrarcı olmadan sorun tespit edilmeye çalışılmalı, okul yönetimi ve öğretmenleriyle iletişime geçilmelidir.
    [*]Aşırı koruyucu anne baba tutumu, çocuklarda zorbalarla başa çıkma için gerekli olan becerilerin gelişmesini engellemektedir. Bu yüzden bu tutumdan kaçınılmalıdır.
    [*]Çocuğunuza zorbalık yapan çocuğun problemi, ona zorbalık yaparak çözmeye çalışılmamalıdır, bu kendi çocuğunuzun uygun becerileri kazanmasını sağlamaz.
    [*]Bir kurbanın kızması ve öfkelenmesi zorbalar için çok eğlencelidir. Kurbanlara öfkelenmemeleri, sakin ve kararlı olmaları öğütlenmelidir.
    [*]Eğer çocuğunuz kurban ise, belirli bir süre taciz edildiği yerde bulunmanız zorba için caydırıcı olacaktır. Bu arada, çocuğunuz uygun davranışı öğrenmek ve gerçekleştirmek için fırsat bulacaktır.

Şüphesiz ki, bölgeden bölgeye, sosyoekonomik düzeylerden dolayı meydana gelen farklı durumlarda yapılabilecek çalışmalar değişiklik gösterecek, imkanların yetersiz kaldığı ya da elde olan imkanların işe yaramayacağı durumlar olacaktır. Değişmeyen tek gerçek şudur ki; velisini eğitemediğiniz çocuğu eğitemezsiniz. Okul-Öğrenci-Veli işbirliği sağlandığı, tutarlı, net, kararların alınıp uygulandığı tüm koşullarda bu problemin çözülmesi kaçınılmazdır.


Şiddet ve zorbalık
GİRİŞ

Nasıl oluyor da bir “işkenceci” sabahtan akşama insanlara korkunç acılar çektiriyor ve aynı zamanda iyi bir eş, sevecen bir baba, iyiliksever biri olabiliyor? Ya da nasıl oluyor da kişi yıllarca “normal bir vatandaş” gibi yaşayıp günü geldiğinde uçakla Dünya Ticaret Merkezi’ne dalıp kendi de dâhil binlerce kişinin ölümüne neden olabiliyor, bir satanist diğer satanistin intiharına yardımcı olabiliyor, bir tarikat lideri müritlerine ölme zamanı geldiğini söylüyor ve 2000 kişi topluca intihar edebiliyor? Belli koşullar bir araya gelirse hepimiz bu boyutlarda şiddet uygular mıyız?

Bu sorular önemliydi çünkü bunları yapanlar; profesyonel caniler ya da ağır kişilik patolojileri olan insanlar değil, doğal konumlarında birbirine acı vermekten kaçınan kendi hallerinde kişilerdir. Örneğin, Nürnberg’de yargılanan Nazi ileri gelenlerine uygulanan Rorschach kişilik testlerinde, bir kişi dışında tümünün sizin bizim gibi normal kişiliklere sahip oldukları görülmüştür. 1970’lerde Yale Üniversitesinde Stanley Milgram’ın yaptığı araştırmalar çarpıcı sonuçlar ortaya koymuştu. Sanki bir hafıza deneyiymiş gibi tasarlanan deneyde rol alan sıradan, iyi niyetli katılımcılardan, öğrenen kişi rolündeki insanlara artan elektrik şoku vermeleri istendi. Aslında, öğrenen rolündeki kişi, deneycilerle anlaşmalı idi ve elektrik şoku verilmiyordu. Şaşırtıcı biçimde, her “öğretmen” 300 voltluk, şiddetli şoku verdi. Üçte ikisi de araştırmacının tüm isteklerini yerine getirdi ve şoku 450 volt seviyesine kadar çıkardılar. Katılımcılar, öğrencilerin kalp ağrılarından yakındıklarını, hatta şok nedeni ile attıkları çığlıkları duymalarına ve bir kısmının artık hareket edemez hale geldiğini görmelerine rağmen, sadece araştırmacının “devam ediniz” demesiyle cezayı uygulamayı sürdürdüler. Bunları yapan insanlar “normal” insanlardı.

Türkiye doğumlu Amerikalı sosyal psikolog Muzaffer Şerif’in 1950’lerde yaptığı yaz kampı deneylerinde, normal okul çocuklarının, arkadaşlarından ayrılıp, birbiri ile rekabet içinde olan farklı gruplara koyulduktan sonra, kısa bir süre önce arkadaş oldukları diğer çocuklara, acımasız ve saldırgan davranabildiklerini ortaya koymuştu. Bu araştırmaların doruk noktası, 1971’de Stanford Üniversitesi psikologlarından Philip G. Zimbardo ve arkadaşlarının yaptıkları, Stanford hapishanesi araştırması oldu. Araştırmacılar üniversite öğrencilerinden rast gele seçtikleri bir grup genci mahkûm ya da gardiyan olarak ayırdılar ve psikoloji binasının bodrum katını hapishane haline getirdiler. Hedef, iki haftalık süreçte, grupların içinde ve iki grup arasında gelişecek dinamikleri ortaya çıkarmaktı. Gardiyanlar öylesine sert biçimde diğerleri üzerinde güç uyguladılar ki, araştırma 6. günün sonunda durduruldu.

Araştırmacılar, eğer gruplar eşit güce sahip olmazlarsa, rollerinin baskısına dayanamayacaklarını ve bunun “doğal” yansıması olarak şiddete ve zorbalığa başvuracakları sonucuna vardılar. Böylelikle Stanford araştırmasından iki önemli sonuç ortaya çıktı:

1. Bireyler bir gruba dâhil olduktan sonra, entelektüel ve ahlaki yargılama kapasitelerini yitirirler. Bu nedenle gruplar potansiyel olarak zararlıdır. 2. İnsanlar gruplara ayrıldığında ve ellerine güç verildiğinde, kaçınılmaz bir biçimde zorbalık yapmaya başlarlar.

OKULLARDA ŞİDDET VE ZORBALIK

“Öğretmenim bugün Ali bana vurdu!”, “Ayşe bana çelme taktı” veya “Arkadaşım beni teneffüste itti!”… Bunlar birçok öğretmenin ve ebeveynin duyduğu yakınmalardır. Bazen de anne babalar, okuldan eve geldiğinde yüzünde bir çizik, elinde bir morluk ya da dizinde bir yara gördüğü çocuklarına ne olduğunu sorduklarında itme, vurma, çekme gibi fiziksel şiddet hikâyeleri duyarlar.

Okullardaki eğitim; ailevi ve çevresel etmenlerle takviye edilmediği zaman insanın özünde var olan saldırganlık dürtüsü anormal boyutlarda kendini göstermekte ve gençler kendini ifade etme aracı olarak şiddete başvurmaktır.

Şiddet Nedir?
  • Şiddet kişinin başka insanlara ya da çevresine yönelik olarak gösterdiği zarar verme durumu olarak tanımlanabilir. Bu zarar verme davranışı vurma, kırma, dövme, kavga etme, itme, yaralama, eşyalara zarar verme şeklinde fiziksel boyutta olabileceği gibi; alay etme, aşağılama, tehdit etme, gözdağı verme, sataşma, kızdırma, hakaret etme, dışlama gibi sözel ve psikolojik boyutta da olabilir.
    [*]Şiddet; bir insanın başka birisine psikolojik ya da fiziksel güç kullanarak saldırması ve kurbana istemediği şeyleri yapması ve ya onu yapmaya zorlaması olarak tanımlanabilir(Çınar,1999).
    [*]Dünya Sağlık Örgütü’ne göre şiddet; bir bireyin yaralanma ve ölümüne neden olan ya da gelişmesini engelleyen fiziksel, psiko-sosyal ve cinsel olarak uygulanan kasıtlı davranışlardır. Fiziksel, psiko-sosyal ve cinsel şiddet uygulaması bir grup ya da topluma yönelik olabilmektedir
    [*]Şiddet güç ve baskı uygulayarak insanların bedensel ya da ruhsal açıdan zarar görmesine neden olan bireysel ya da toplu hareketlerin tümüdür.


Zorbalık Nedir?

Zorbalık, süreli veya sistematik olarak, olaylar sırasında kendini savunamayan bir kişiye karşı, bir başka kişi ya da kişilerce fiziksel ya da psikolojik şiddet uygulanmasıdır.
Zorbalık özellikle okullarda yaygın bir saldırganlık tipidir. Akran grubu içinde derin bir şekilde yerleşmiştir ve genellikle rapor edilmez.

Zorbalık tahrik edilmeden bir veya daha fazla öğrencinin düzenli olarak ve kasten bir öğrenciye yapmış oldukları olumsuz davranışlar olarak da tanımlanmaktadır.
Zorbalık, çatışma, şiddet veya münakaşadan farklıdır. Zorbalık kavramı, fiziksel veya psikolojik olarak aynı güçteki iki öğrencinin kavga etmeleri olarak görülmemelidir. Zorbalık kavramı içersinde “güç dengesizliğine” dikkat çekmek gerekir. “Güç dengesizliği”, akranlar arasında fiziksel, psikolojik ve sosyal olarak diğerinden daha güçlü olmayı ifade etmektedir. Aynı zamanda zorbalığın içersinde“süre ve tekrarlanabilir olma” özelliği vurgulanmaktadır.

Zorbalıkla ilgili genellikle aşağıdaki tanımlamalar kullanılır:
  • Saldırgan bir hareket
    [*]Kontrol edilemeyen bir güç
    [*]Bir kısım tekrarlama
    [*]Fiziksel, sözlü veya toplumdan uzak tutma gibi dolaylı olabilir.
    [*]Tekme ya da tokat atma, itme, çekme, dürtme,
    [*]Dövme tehdidinde bulunma,
    [*]Korkutma,
    [*]Sözle sataşma, alay etme, dalga geçme, kızdırma,
    [*]Tacizde bulunma,
    [*]Küçük düşürme,
    [*]Ailesine hakaret etme,
    [*]Kişi hakkında çeşitli yerlere çeşitli sözler yazma,
    [*]Hoşa gitmeyen isim takma,
    [*]Söylenti çıkarıp yayma,
    [*]Arkadaş grubundan dışlayarak yalnız bırakma,oyun ve etkinliklere almama,engel olma
    [*]Karşındakinin kendini kötü hissetmesine neden olacak sözler söyleme.

Zorbalık normal midir?
Çoğu çocuk, özellikle okul yıllarında, bir şekilde zorbalığa maruz kalmış veya başkalarına zorbalık edildiğine şahit olmuş ya da kendisi bu türde davranışlar sergilemiştir. Birçok çocuk, özellikle de erkek çocuklar başkalarıyla sürekli dövüşür ya da kavga ederler. Bir çocuk başkaları ya da dahil olmak istediği grup tarafından sürekli dışlanır ve onlar tarafından kabul görmezse daha sonrasında zorba-kabadayı olabilir. Zorbalık özellikle 7–11 yaş döneminde yoğundur. Gerçekte birçok çocuk bazen saldırgan davranışlar gösterir, fakat bunların sadece küçük bir azınlığının davranışları sonrasında zorbalığa dönüşür. Bütün çocuklar başkalarına karşı zorbalık yapmanın yanlış ve haksız bir davranış olduğunu öğrenmelidir.

Çocuklar neden zorbalık yapar?
Çocuklar birçok nedenden ötürü zorbalık yapar. Bazıları için zorbalık, bir şeylere karşı olan kaygı ve tedirginliklerini gösterme biçimi olabilir.
Belki de evlerinde mutsuzdurlar veya evdekilerin zorbalığına maruz kalmaktadırlar. Okul yaşamlarındaki baskıyla baş edemedikleri için bu yolu deniyor da olabilirler. Bazıları ise kendileri incinmemek için başkalarını incitirler.

Zorbalıkla ilgili yapılan araştırmalar sonucunda;
      • Zorbalıkla cinsiyet arasındaki ilişkiye bakıldığında genel eğilim erkeklerin kızlardan daha çok zorbaca davranışlara başvurduklarını ve kızların erkeklere göre daha fazla zorbalığa maruz kaldığı yönündedir.
        [*]Zorbalık biçimleri açısından cinsiyet farkları dikkate alındığında kızlar arasında sözel zorbalık daha çok kullanılırken erkekler arasında fiziksel zorbalık daha fazla tercih edilmektedir. Genelde erkekler fiziksel güçlerini kullanır, kızlar ise birisini gruptan dışlamak veya onunla ilgili incitici söylentiler yaymak şeklinde zorbalık yaparlar
        [*] Zorbalıkla sınıf seviyesini birlikte değerlendirdiğimizde sınıf seviyesi yükseldikçe zorbalık olaylarının azaldığı görülmektedir.
        [*]Zorba ve kurbanlar bir sınıftaki zorbalık problemlerinin şekillenmesinde anahtar bir rol oynarken, aynı zamanda diğer öğrencilerin zorbalık olayına karşı farklı tutum ve tepkileri de önemli rol oynamaktadır.
        [*] Okullarda yaşanan zorbalık olaylarının %85’in de akran öğrenciler seyirci durumundadır. Zorbalık olaylarının ancak %11’nde akran öğrencilerin müdahale ettikleri görülmektedir
        [*]Çocuk yetiştirme stillerinin de zorbalık davranışlarıyla ilişkili olduğu düşünülmektedir. Zorbaların ailelerinde çocuk yetiştirme tutumlarının otoriter bir doğası bulunduğu ve bu doğanın özelliklerinin ceza ve
        dayak.gif
        la şekillendiği yapılan araştırmalarda ortaya çıkmaktadır.
        [*]Okul büyüklüğü ile okulda şiddet arasında korelasyon vardır. Daha az mevcutlu okullarda şiddet ve zorbalık olayları daha az görülür(Meier 1996).
        [*] Okulların bulunduğu yerleşim biriminin büyüklüğü de şiddet ve zorbalık olaylarıyla doğru orantılıdır.




Şiddetin Nedenleri

Şiddetin nedenlerini tek başlık altına toplamak zordur. Bu konudaki genel yaklaşım pek çok değişik etmenin bir araya gelerek ergenin şiddet içeren davranışları ya da düşünceleri için risk faktörü oluşturduğu yönündedir. Risk faktörleri arttıkça gencin olumsuz davranış gösterme eğilimi de artmaktadır. Aşağıda şiddet içeren davranışlarla anlamlı bir ilişki gösteren bazı etmenler sıralanmıştır. Bu etmenler gençlerde şiddete başvurma eğilimini artırır.

Ailevi Etmenler:
  • Aile içi iletişim ve etkileşim kopukluğu
    [*]Tutarsız disiplin yaklaşımı
    [*]Uygunsuz sınır koyma
    [*]Aşırı baskıcı ya da aşırı rahat aile tutumları
    [*]Sevgi, ilgi eksikliği, ihmal
    [*]Sıkılıkla engellenme ve cezalandırılma
    [*]Aile içi şiddete maruz kalma
    [*]Aile içi şiddete şahit olma
    [*]Fiziksel, duygusal ve cinsel açıdan istismar edilme
    [*]Yanlış ya da yetersiz gözetim ve yönlendirme
    [*]Olumsuz rol modelleri
    [*]Düzensiz ve tutarsız aile ortamları
    [*]Suç geçmişi olan aile üyeleri ve akrabalar
    [*]Sınırlandırıcı, baskılayıcı ve yargılayıcı aile ortamları


Bireysel Etmenler:
  • Akademik başarısızlık
    [*]Sosyal beceri eksikliği
    [*]Çatışma ve çözüm bulma becerilerinde eksiklik
    [*]Dışlanmışlık ve yalnızlık duyguları
    [*]Aşırı alınganlık
    [*]Öz güven eksikliği
    [*]Bireysel farklılıklara karşı toleranssızlık
    [*]Genetik yatkınlık
    [*]Psiko-patolojik sorunlar
    [*]Çabuk hayal kırıklığına uğramak
    [*]Öfke kontrolünde yetersiz kalmak, sık öfke patlamaları yaşamak
    [*]Madde ve alkol kullanımı
    [*]Dürtüsel hareket etmek
    [*]Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu
    [*]Sosyal uyumsuzluk
    [*]Engellenmişlik duygusu


Sosyal Etmenler:
  • Medyanın olumsuz etkisi
    [*]Şiddet içeren programlar, filmler, bilgisayar oyunları
    [*]Ekonomik sıkıntılar
    [*]Sosyal ve toplumsal düzensizlikler
    [*]Eğitim sisteminde yaşanan sıkıntılar
    [*]Olumsuz okul ortamı
    [*]Uyuşturuculara ve ateşli silahlara ulaşım kolaylığı
    [*]Şiddetin özellikle erkekler için normailze edilmesi
    [*]Akran baskısı
    [*]Olumsuz arkadaş grupları


Okulda Şiddet

Okuldaki şiddet; öğretmenden öğrenciye, öğrenciden öğretmene ve öğrenciden öğrenciye biçiminde yön bulmaktadır. Geleneksel eğitim geçmişimizde daha çok öğretmenden öğrenciye yönelik olan şiddet uygulaması, son zamanlarda daha çok öğrenciden öğrenciye ve öğrenciden öğretmene yönelik biçimiyle dikkat çekmektedir.
Okul şiddeti tehdit, hırsızlık, zorbalık cinsel saldırı, silah taşıma, kavga saldırı, silah kullanma, grup veya çete saldırıları, haraca kesme, para sızdırma amacıyla tehditler kullanma gibi eylemleri içersine alır.

Okul Zorbalığı
Bir ya da birden çok öğrencinin kendilerinden daha güçsüz öğrencileri kasıtlı olarak rahatsız etmesiyle sonuçlanan ve kurbanın kendisini koruyamayacak durumda olduğu bir saldırganlık türüdür. Okul zorbalığı; tekme ya da tokat atma, itme, çekme gibi fiziksel; tehditte bulunma, korkutma, sözle sataşma, alay etme, dalga geçme, kızdırma, tacizde bulunma, küçük düşürme, ailesine hakaret etme gibi sözel; dedikodu ve söylenti çıkarıp yayma, arkadaş grubundan dışlayarak yalnızlığa terk etme gibi dolaylı davranışlardır. Şiddet fizikseldir. Zorbalıksa fiziksel olabileceği gibi sözel de olabilir.

Şiddet ve Zorbalığın Erken Belirtileri
Yalnızlık, içe dönme, Sık sık disiplin problemi yaşama, Okula yaralayıcı, delici alet getirme, Küçük olaylara şiddetli tepkiler verme, Yangın çıkarma, okul araç gerecine zarar verme isteği Hayvanlara eziyet etme, Alkol ya da uyuşturucu kullanma, Bir çete üyesi olma ya da aynı mekânı paylaşma.

Şiddet ve Zorbalığı Tercih Eden Öğrencilerin Özellikleri
İhtiyaçları, kişilik özellikleri: Benlik saygıları düşüktür, Özgüvenleri eksiktir, Başkalarını, olayları kontrol etme isteği, Başkalarının başarılarını kıskanma, Yenilgiyi kabul edememe.

İlişki problemleri: Ebeveynleri tarafından fiziksel ve psikolojik şiddete uğrama, ihmal edilme, arkadaş edinememe, dışlanma, aile desteği yakınlığın olmaması, otoriteye karşı gelme( aile, okul vs.), akranlarıyla çatışma empati eksikliği, sorumluluk hissetmeme, karşı gelme, iletişim becerilerindeki eksiklik.

Hangi Öğrenciler Şiddete Maruz Kalır ?: İçe dönük, kaygılı, güvensiz, çekingen, benlik saygısı yetersiz, sosyal becerileri zayıf, yeterince arkadaşı olmayan, sosyal ortamlarda dışlanan, zorbaca davranışlara maruz kaldıklarında nadiren karşı koyabilen, anne-babalarına bağımlı, az sevilen…
Sonuçları: Korku endişe, okulu sevmemeye, zorbalığın olduğu yerden kaçınma, okuldan kaçma, kaygı, kızgınlık çaresizlik duygusu, bazı kronik hastalıkların oluşmasına, İntihara kalkışma, devamsızlıkta artış, başarı düzeyinde düşme, özgüvenin azalmasına sebep olur.

Okulda Şiddet ve Zorbalığın Sebepleri
    • Ailesel problemler
      [*]Sosyo-kültürel yoksunluk
      [*]Psikolojik sorunlar
      [*]Biyolojik problemler
      [*]Okul nüfusunun fazla olması
      [*]Okulun bulunduğu yerleşim biriminin büyük olması
      [*]Köyden kente göç etme



OKULDA ŞİDDETİ ÖNLEME

Okulda Şiddeti Önleme İletişimle Başlar:
    • Okul- aile iletişiminin geliştirilmesi ve sürdürülmesi,
      [*]Okulda ders dışı faaliyetlere yer verilmesi,
      [*]Öğrenci- öğretmen- okul idaresi iletişimi



Okulda Şiddeti Önlemede Herkes Sorumludur:
    • Öğretmenler ve diğer okul personeli
      [*]Öğrenciler, Aile


Okul Yönetimi Ne Yapabilir:
    • İletişim kanallarını açık tutun.
      [*]Öğrencilerin duygularını paylaşması için uygun fırsatlar yaratın ve cesaretlendirin.
      [*]“Güvenli okul” anlayışını geliştirin. “tehditleri ve uyarı işaretlerini” takip edin.
      [*]Öğrenciyle görüşün. Öğrencinin velisine haber edin. İlgili birimlere yönlendirin.
      [*]Temel önleme çalışmaları yapın. Okul Kriz Ekibi kurun.


Temel Önleme
Sosyal Beceri Programları: Problem çözme, karar verme, Arabuluculuk, Kendi kendini denetleme stratejiler, Çatışma çözme yöntemleri, Atılganlık eğitimi, Sosyal beceri eğitimi, Madde kullanımı, Cinsel Eğitim…
Bu inançların yanlış olduğunun altını çizin.
    • Kavga etmek ve saldırganca davranmak, büyüme gelişmenin doğal bir parçasıdır.
      [*]Zorbalığa uğrayanlar belki bir süre acı çekerler ama bunu daha sonra unutacaklardır.
      [*]Başkalarını kızdırmak bazen eğlencelidir.
      [*]Bazı öğrenciler zorbalığı hak ederler.
      [*]Zorbalıktan şikâyet eden öğrenciler “ana kuzusu”durlar.
      [*]Zorbalık yapanları görmezlikten gelirseniz sizi bırakırlar.
      [*]Zorbalık yapıldığında bunu yetişkinlere anlatmak ispiyonculuktur.



  • Bir zorbayla baş etmenin en iyi yolu onunla kavga etmek ve intikam almaktır.


  • ÖRNEK OLAY


  • Problem: Araştırma yapılan okulların bulunduğu bölgeler geniş endüstriyel ve üretim yapan şehir merkezi ve kırsal alanlardır ve çok hızlı bir büyüme gerçekleşmiştir; bölgedeki suç artmıştır ve nüfusun yüzde 62’si 39 yaşın altındadır. Risk altındaki okullarda önemli ölçüde istikrarsızlık problemi, davranışsal problemler ve aile zorlukları ile düşük eğitim başarısı mevcuttur.


  • Proje: 4–14 yaş arasındaki öğrenciler için risk altındaki dört okulu kapsamaktadır. Okulun ciddi oranda şiddet, kavga, okuldan uzaklaştırma, okuldan ayrılma ve düşük eğitim seviyesi ile ilgili sorunları vardı ve toplum içinde kötü bir üne sahipti. Beş yıl içerisinde bölge içinde eğitim seviyesi en üst düzeyde olan okullar arasına girdi. Okul müdürü okulu halka açtı ve “köy gibi” ifade edilen bir atmosfer oluşturdu. Aileler okulda buluşmaya davet edildi. Okul haftalık olarak ailelere geri bildirimde bulunarak, sistemi takipte ilerleme kaydetti; her sınıf yerel bir iş benimsedi. Akademik başarıdaki ilerlemeden başka zorbalık, kavga ve okuldan uzaklaşma olaylarının hepsi azaldı.


  • Sonuçlar: Pilot okulların erken yapılan değerlendirmesi, dört aylık periyot için kavga, zorbalık ve okuldan uzaklaştırma olaylarında azalma olduğunu açık olarak göstermektedir.
    [*]ÖĞRETMENLER TARAFINDAN ÖNLEME İÇİN YAPILABİLECEK ÇALIŞMALAR

1. AŞAMA SORUNLARIN TESPİT EDİLMESİ

a-Sürekli şiddet, zorbalık ve kavga davranışı gösteren öğrenciler tespit edilerek, bu öğrencilerle bireysel olarak ilgilenilmeli.
b-Okul çevresinde bulunan, kavga ve şiddete eğilimli kişilerin varsa çetelerin tespit edilmesi.
c-Bu kişileri okulun çevresinde bulunduran sebeplerin tespiti

2. AŞAMA TESPİTLERDEN YOLA ÇIKARAK GEREKLİ ÇALIŞMALARA BAŞLANMASI

Hedef olarak tespit edilen öğrencilerle bireysel görüşmeler yapılmalıdır. Yapılan görüşmelerde öğrenciyi bu tür davranışlara iten nedenler belirlenmelidir. Daha sonra nedenlerin ortadan kaldırılabilmesi için imkânlar ölçüsünde gerekli önlemler alınmalıdır. Bireysel görüşmeler belli aralıklarla devam ederken, öğrencinin velisi ile en 2–3 kez görüşülmeli. Gerekirse ev ziyaretleri yapılmalı. Alınabilecek önlemler ve çocuğa yaklaşım tarzının nasıl olması gerektiği aile ile paylaşılmalı. Öğrencinin yaptığı olumsuz davranışlar aileye sürekli şikâyet eder şekilde dile getirilmemeli. Bu tarz bir yaklaşım aileyi ve öğrenciyi okuldan soğutacaktır. Şiddet davranışları gösteren öğrenciye karşı sabırlı olunmalı. Yaptığı davranışlara karşı ani ve sert bir üslup ile karşılık verilmesi onun bu olumsuz davranışını pekiştirir. Gerektiğinde Orta öğretim düzeyinde bulunan disiplin kurulları, disiplin kurulunda ele alınması gereken davranışları görmezden gelmemeli. Eğer öğrenciye disiplin cezası verilecekse adil olunmaya ve abartılı cezalar verilmemesine dikkat edilmeli. Şiddet eğilimlerinde bulunan öğrencileri asla başka öğrencilerin yanında yargılamayın. Kendinizi öğrenciye sevdirmeden ve kabullendirmeden öğrenci üzerinde etkili olamayacağınızı unutmayın.

Okul çevresinde öğrencilere şiddet uygulayan veya da şiddet davranışına yönlendiren kişi ya da gruplar var ise; Okul personeli bu kişilere karşı aynı yaklaşım tarzı içinde olmalıdır. Gerekli durumlarda emniyet yetkilileri ile irtibata geçilmelidir. Okul öğrencilerimizden bu kişiler ile irtibatı ya da işbirliği olanlar tespit edilmeli ve gerekli önlemler alınmalıdır.(Bireysel görüşme, ikna etme, aile ile görüşme vb.)

Karşınızdakini ilgiyle ve ciddi bir şekilde dinleyin. Dikkatinizi karşınızdakinin söylediklerine verin. Araya girmeyin. Anlatacaklarını bitirmesine izin verin.
Duygularına saygı gösterin: Geçirdiği sıkıntılar dikkate alındığında yaşamakta olduğu öfkenin onun açısından “haklı’’ ve “geçerli” nedenleri olabilir. Bunu kendinize hatırlatın. Duygularını isimlendirmeye çalışın: “Sesiniz çok öfkeli geliyor” / “Sesiniz öfke dolu” “ Kendinizi çok engellenmiş hissediyor olmalısınız” “Sanki çok fazla hayal kırıklığına uğramış gibisiniz” v.b.


ÖZELLİKLE İLKÖĞRETİM DÜZEYİNDE YAPILABİLECEKÇALIŞMALAR

—Anne-baba ve öğretmen olarak, çocuklara sözel-eylemsel biçimde, saldırganlık örneği olmamaları gerekmektedir.
—Saldırgan davranışlar ceza ile ( bağırmak,
dayak.gif
vb.) sindirilme yoluna gidilmemelidir.
—Çocuklar öfkeli, gergin iken onlarla tartışılmamalıdır. Fırtınanın dinmesi, çocuğun sakinleşmesi beklenmelidir.
Her fırsat ve ortamda, saldırganca yapılan davranışların, olumsuzlukları - dezavantajları vurgulanmalıdır.
—Bu çocuklara; zihin olgunluğuyla uyuşan, çeşitli sorumluluklar mutlaka verilmelidir.
—Çocukların gerginliklerinin, boşalmasını sağlamak amacıyla, enerjilerini zararsız şekilde sarf etmelerini sağlayacak, etkinlikler yaptırılmalıdır.
Ev ortamları; insan ilişkileri fiziksel olarak incelenip, uygun hale getirilmesi için destek olunmalıdır.

—Saldırgan çocukları olabildiğince gurup etkinliklerine teşvik etmeli ve katılımları sağlanmalıdır.
—Çocukların temel ihtiyaçları ve makul istekleri, zamanında, yerinde yerine getirilmelidir. Gereksiz engeller konulmamalıdır. Bu durumlarda çocuğun, uygun istediğini yerine getirme yoluna gidilmelidir.
Çocuk çok yönlü tıbbi incelemeden geçirilmelidir. Sinir ve sindirim sistemi mutlaka özel olarak incelenmelidir.
—Psikolojik inceleme yapılmalıdır. Ruhsal tedavi gerektiriyorsa yönlendirme yapılmalıdır.
—Çocuğun ebeveynine, anne-baba eğitimi kazandırılmalıdır.


  • BİZ NELER YAPABİLİRİZ?


  • Milli eğitim bakanlığı’nın okullarda şiddetle ilgili olarak hazırladığı genelgede MEB, Özel eğitim rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nce yürütülmek üzere bir üst kurul oluşturulacak. Kurul, Bakanlık merkez birimleri arasında eşgüdümü ve merkezi eylem planını hazırlayacak, hizmet içi eğitimler düzenleyecek. Genelgede, okulda şiddet, saldırganlık, zorbalık ve diğer risk faktörlerini önleme ve müdahale hizmetleriyle ilgili bize düşen bazı sorumluluklar da şöyle sıralandı:
    [*]

Rehberlik merkezi ve birimi:
    • Şiddet olayları için bir çalışma ekibi oluşturulacak.
      [*]Eğitim kurumlarının eylem planını hazırlaması sağlanacak.
      [*]Okullardaki personelin görev ve sorumluluğunu tanımlayacak.
      [*]Okulda ve dışında gereken güvenlik tedbirleri alınacak.
      [*]Şiddet, saldırganlık, zorbalık oluşmasına neden olabilecek risk faktörlerini, okuldaki akran ilişkilerini ve çevre özelliklerini dikkate alarak belirleyecek, en aza indirecek tedbirleri alacak.
      [*]Şiddet, zorbalık ve saldırganlık ve diğer risklere karşı, öğrencilerin yaşam ve başa çıkma becerileri kazanmalarını sağlayacak program uygulayacak.
      [*]Yönetici, öğretmen ve diğer personelin şiddet, saldırganlık ve zorbalıkla ilgili bilgilendirilmesini ve temel önleme, zorlu yaşam şartlarına yaklaşım, stratejiler ve yönlendirme konularında görüş birliği oluşmasını sağlayacak.
      [*]Eğitim ekiplerinin desteği ile öğretmenlere, öğrencilere ve ailelere risk faktörleri, internet, medya, sosyal, kişisel kaynaklı şiddet eğilimleri, nedenleri ve baş etme konularında bilgilendirme toplantıları düzenleyecek.
      [*]Öğrencilerde uyumsuzluk sorunu fark ettiğinde, gecikmeden psikososyal ve eğitsel destek almalarını sağlayacak.
      [*]Şiddete maruz kalan ve şiddet uygulayan öğrenci, aile ve okul personelinin psikososyal koruma, önleme ve müdahale hizmetlerini almaları için en kısa sürede yönlendirilmeleri sağlanacak.


Rehber öğretmen:
      • Eylem planları çerçevesinde rehberlik ve temel önleme programlarını okulda uygulayacak veya uygulanmasında öğretmenlere destek verecek, yönetici, öğretmen ve ailelere yönelik olarak eğitim seminerleri düzenleyerek, bu kapsamda yapılan çalışmaların planlanmasına ve uygulanmasına katılacaktır.




    • Çalışmaların verimli bir şekilde yürütülmesinde okul/ kurum rehberlik ve psikolojik danışma servisleri ve rehberlik ve araştırma merkezleri ile koordineli olarak çalışacaktır.


    • Çalışma programları dâhilinde ve gerektiğinde sınıf uygulamalarında öğretmenlerle iş birliği yaparak, gereken süper vizyon desteğini sağlayacaktır.
      [*]Şiddet, saldırganlık ve zorbalığa maruz kalan ve/veya şiddet uygulayan öğrencilere psikososyal müdahale hizmeti vererek, gerektiğinde ilgili kurum ve kuruluşlara yönlendirilmesini sağlayacaktır.
      [*]Meslektaş desteği sağlamak amacıyla düzenlenecek olan toplantılara katılacaktır.
      [*]Katıldığı çalışmaların raporlaştırılmasında etkin rol alarak, üyesi olduğa ekibe gerekli desteği sağlayacaktır.


ÖNERİLER

    • Model alma, şiddet içeren davranışların öğrenilmesinde oldukça etkilidir. İçinde bulunduğu ortamlarda sorunların
      dayak.gif
      ve şiddetle çözümlendiğine şahit olan ya da bu şiddete maruz kalan genç, kendi sıkıntılarını gidermek için de bu yola başvuracaktır. Sağlıklı çözüm becerilerinden yoksun olarak bildiği tek şekilde hareket edecek hem kendisine hem de çevresine zarar verecektir. Bu nedenle çocukları ve gençleri şiddetten uzak tutmanın en etkin yollarından biri onlara şiddet unsurları içermeyen, dayağın bir terbiye ve eğitim aracı olarak görülmediği güvenli ev ve okul ortamlarının sağlanmasıdır.
      [*]Çocuğunu döven anne-babanın, çocuğunun şiddet içeren davranışlarını eleştirmesi büyük bir ikilemdir. “Benim dediğimi yap, yaptığımı yapma!” sözünün hiçbir geçerliliği yoktur. Gerek ebeveyn gerekse öğretmen olarak kendi tavır ve davranışlarımızla onlara doğru örnek olma sorumluluğunu taşımaktayız.
      [*]Çatışma çözme, iletişim ve başa çıkma becerileri üzerinde durun. Gencin kızgınlığını, öfkesini, hayal kırıklıklarını, mutsuzluklarını dövüşmeden, kendini kaybetmeden ortaya koymasının yollarını konuşun, Sakinleşmesini ve kendini daha iyi hissetmesini sağlayan durumlar üzerinde durun.
      [*]Gencin hayatında, tek başına çözümleyemediği konularda kendisine destek olup rehberlik edebilecek bir yetişkinin olması önemlidir. Bu kişi aileden biri olabileceği gibi bir öğretmeni de olabilir. Kişi, gencin dürtüsel hareketlerini kontrol etmesinde, öfkesiyle başa çıkmasında yol gösterici olabilir. Ergenin hayatında bu rolü oynayabilecek bir sosyal destek kaynağını bulmaya çalışın.
      [*]Ergenin şiddete başvurduğu durumlar üzerine konuşun. Hayali örnek olaylar yaratarak alternatif çözüm yolları bulması konusunda onu teşvik edin.
      [*]Onaylamadığınız belirli bir davranış hakkında yaşadığınız hayal kırıklığını, çocuğunuzun kötü birisi olduğunu ima etmeden, ifade edin. Meydana gelen durumu, diğer olası davranışları da ortaya koyarak derinlemesine tartışın.
      [*]Çocuğunuzun başkaları tarafından kendine zorbalık edildiğinde ne hissedebileceğini görmesine yardım edin.
      [*]Bireysel farklılıklara tolerans kazandırmaya ve bunları kabul etmeyi öğretmeye çalışın.
      [*]Şiddet davranışları gösteren gencin okul ortamında etiketlenmesi, ergene “kötü, işe yaramaz adam olmaz biçiminde önyargıyla yaklaşılması son derece yanlıştır Bu durum sadece çevresinin değil gencin de kendisinden vazgeçmesine ve durumun gittikçe kötüleşmesine sebep olur. Ne kadar kızsanız da onu etiketlemekten özellikle kaçının.
      [*]Şiddet içeren davranışları normalleştirmeyin, çocuktur, gençtir olur demeyin. Kişi dayağın ve şiddetin kabul edilebilir bir davranış olduğunu düşünmemelidir.
      [*]Gencin olumsuz değil, olumlu özellikleri ve davranışları üzerinde durun. Bu gençler büyük olasılıkla kendileri ile ilgili güzel şeyler duymaya alışkın değillerdir. İyi yanlarının takdir görmesi onlar için alışılmadık ama güzel bir durum olacaktır. Olumlu özelliklerinin önemsenmesi gencin bu davranışları daha sık sergilemesini sağlar.
      [*]Olumlu davranışları “zaten olması gereken davranış tarzı” olarak düşünüp eş geçmeyin, mutlaka fark edin fark ettiğinizi ve önemsediğinizi gence belirtin.
      [*]Ergene karşı takınacağınız tutum ve koyacağınız kurallar açık, net ve tutarlı olmalıdır.Belirsizlikler ve karmaşık beklentiler güvensizliklerini daha da attırarak sorunları büyütebilir.
      [*]Ergene nasihat vermek işe yaramaz, önemli olan onunla iletişim kurabilmek ve onu anladığınızı hissettirebilmektir. Onu dinlemeye ve ona yardımcı olmaya hazır olduğunuzu belirtin. Sizinle konuşmak için geldiğinde o sırada müsait değilseniz mutlaka yeri ve saati belli bir randevu verin ki; sizin ona gerçekten zaman ayırmak istediğinizi bilsin. Onunla konuşurken sadece ona odaklanın ve göz kontağı kurmaya çalışın.
      [*]Ergenle kuracağınız güvene dayalı ilişki pek çok sorunun çözümü için size yardımcı olacaktır. Onunla ilgili bir durum söz konusu olduğunda olumsuz da olsa yapacaklarınız konusunda mutlaka onu bilgilendirin. Ne kadar iyi niyetli olursanız olun, kendi arkasından iş çevrildiğini düşünecek olursa aranızdaki ilişki kopabilir.
      [*]Ergenle tartışmaya girmek, onu eleştirmek, suçlamak, yargılamak sadece işlerin kötüleşmesine neden olur.
      [*]Açık uçlu sorular sorarak hikâyesini ve yaşadıklarını anlatmasına izin verin.
      [*]Gençle konuşmadan önce kendi kızgınlıklarınızın ve önyargılarınızın farkında olun. Onunla konuşmak için sakinleşmeyi ve sakinleşmesini bekleyin.
      [*]Genci anlamakla onun davranışlarını onaylamak aynı şey değildir. Onu anladığınızı ama davranışlarının kabul edilebilir olmadığını vurgulayın.
      [*]Aile ve okul ortamında sorumluluk almasına çalışın, yaşına ve becerilerine uygun görevler verin. Bunları başardığında onu oyun başarılarının altını çizin ve yeni girişimler için onu cesaretlendirin.
      [*]Okuldaki sosyal etkinliklere yönlendirin. Yaşıtlarıyla sosyalleşmesini teşvik edin. Okul ile bağın kopmasına engel olmaya çalışın.
      [*]Öfkesiyle başa çıkması konusunda yardımcı olun. İçindeki biriken enerjiyi olumlu bir şekilde dışa vurabileceği bir spor dalına ya da ilgili olduğu bir başka alana yönlendirmek faydalı olabilir.
      [*]Gencin kendisini değil davranışını eleştirin. ‘Sen işe yaramazsın sürekli kavga ediyorsun’ demek yerine yaptığın davranış yanlış demeye çalışın.
      [*]Aceleci davranmayın, ona yeni ve olumlu davranışları öğrenebilmesi için zaman tanıyın bu tip durumlar süreklilik ve sabır ister.
      [*]Çocukluktan başlayarak aile içi tutum ve davranışların, gencin şiddete yönelmesindeki rolü üzerinde durun. Doğru davranış biçimlerini öğrenebilmeleri için ailelere rehberlik edin.
      [*]Gencin psikolojik-psikiyatrik rahatsızlık yaşama olasılığını aklında bulundurun. Gerekli durumlarda bu konuda destek alması için öğrenciyi yönlendirin.


Sonsöz
Şiddet ve saldırganlık konusunda söylenmiş evrensel bir söz, belirlenmiş evrensel bir bilgi yoktur. Her toplumun kendine özgü şiddet sorunları vardır ve bu sorunlar, o toplumlara özgü normlar tarafından belirlenmektedir. Bu tanım belirsizliğinin yanı sıra dikkat edilmesi gereken bir nokta da, şiddetin nedenleri ve belirleyicilerinin çok sayıda olmasının yaratmış olduğunun sorunlardır. Şiddetin genel olarak birçok nedeni ve belirleyeni olduğu gibi, tek bir kişide, belirli bir zamanda görülen şiddetin bile birçok nedeni ve belirleyeni bulunabilmektedir. Bu durumda yapılması gereken, belli önyargılara saplanıp kalmak, belli çözüm yollarında körü körüne ısrar etmekten ziyade, bu konuda ileri sürülen birçok bilimsel görüşü ve farklı bakışı içerebilecek birçok yönlülük ile soruna değişik biçimlerde yaklaşabilme esnekliğini gösterebilmektir.

Unutmayalım ki şiddet öğrenilmiş bir davranıştır. Eğer olumsuz bir davranış öğretilmişse olumlu bir davranışı da öğretebiliriz.
 
Üst Ana Sayfa Alt