Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Şiiler Kâfir midir? RÂFIZİ Kimlerdir; İsmi Nereden Gelmektedir?

Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
şiiler ve aleviler müslümanmıdır

Aleviler kendilerini muslumanlığa nisbet etmemektedirler. İslamın şartlarını kabullenip yapmayanların muslumanlığı yoktur.

Şiiler konusunda Belli fırkaları Gulat Rafiziler kafirdir. Ehli sunnetin cumhur uleması (bazı selefi alimler kafir demesine rağmen) uç fırkaları haricindeki Şianın genelin sapık, bid'at fırkalardan olmakla birlikte toptan Kafir denmemektedir. Şia Ehli sunnet değillerdir.


Günümüzde gördüğümüz bazı şiilerin, ashaba sövmesi kendilerini kafir yapar. Ehl-i sunnet alimlerinin geneli , Şia itikadını araştırıp, Bid'atçı (sapık fırka) ismini vermişken; belli kişilerin açıkça işledikleri küfürleri görüp, ayırım yapmaksızın topyekün Şia'lar kafirdir demeyi isabetli görmüyoruz.
Âlimlerin geneli , Rafızı ve Cehmiyye fırkalarını tekfir etmişlerdir.
Bizim itikadımız da budur. Şia'nın bazı fırkaları (Ğurabiye, Sebeiye, Gulat-ı Şia vb) kâfirdir. Şia genel (Caferi, Zeydiyye, İmamiye) olarak da , Bid'at fırka, taifesidir!.

Şeyhu'l İslam İbn Teymiyye (rahimehullah), Şia'nın sapık kolu Rafızi'leri, Yahudi'lerden beter görmektedir.


Yahudilerle Râfızîler’in Benzer Yönleri Nelerdir?

Şeyhulislâm İbn Teymiyye rahimehullah dedi ki: “Bu Râfızîlerin fitnesi; Yahudilerin fitnesidir. Yahudiler: “Krallığa ancak Dâvûd’un soyu lâyıktır” derlerken, Râfızîler de: “İmamlık ancak Ali evladına lâyıktır” diyorlar.
Yahudiler: “Mesih Deccal ve kılıç inene kadar Allah yolunda cihâd yoktur” derken, Râfızîler: “Mehdî gelip bir munâdî semâdan sesleninceye kadar, Allah yolunda cihâd yoktur” diyorlar.

Yahudiler, namazı yıldızlar görününceye kadar erteliyor, Râfızîler de akşam namazını yıldızlar çıkıncaya kadar geciktiriyorlar. Hadis-i şerîf’te ise şöyle buyrulur:
Ummetim iftarda acele ettikleri ve akşam namazını yıldızlar görününceye kadar ertelemedikleri sürece, fıtrat üzere kalmaya devam edeceklerdir.”
(İmam Ahmed, 4/147, 5/417, 422; Ebû Dâvûd, 418; İbn Mâce, 689; Zevâid’de: İsnâdı hasendir, denildi.)

Yahudiler Tevrat’ı tahrif ettiler, Râfızîler de Kur’an’ı tahrif ettiler.

Yahudiler mestlere mesh etmezler, Râfızîler de mestlere mesh etmezler. Yahudiler “O bizim meleklerden düşmanımızdır” diyerek Cebrail aleyhisselam’a düşmanlık ederler, Râfızîler de Cebrail vahyi Muhammed’e getirmekle hata etti derler.
(Gurrabiye denilen şiî fırkası, Cibril aleyhisselam’ın vahyi Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e getirmekle hainlik ettiğini, bu risalete Ali radıyallahu anh’ın daha hak sahibi olduğunu iddia ederler. Bu yüzden: “el-Emîn Haydar'ın hakkını alıkoymakla hain oldu” derler.
Gördün mü ey Müslüman kardeşim! Cibril aleyhisselam’ı nasıl da ihânetle suçluyorlar! Halbuki Allah subhanehu ve teâlâ onu güvenilirlik ile vasıflandırmıştır:

“Onu Rûhu'l-Emîn (Cebrâil) indirdi.” (Şuara,193)
Ve “O orada sayılan, güvenilen (bir elçi) dir.” (Tekvir, 21) Bazı Râfızîlerin îmân ettiği bu inançlara sen ne dersin ey Müslüman kardeşim?!)


Râfızîler, aynı şekilde Hıristiyanların da bazı hasletlerine uyum göstermektedirler. Hıristiyanlar, kadınlarına Mehir ödemez, meta olarak faydalanırlar.
Râfızîler de aynı şekilde mut’a nikâhını helâl sayarak böyle evlenirler.

Yahudi ve Hıristiyanlar, iki haslet ile Râfızîlerden üstündürler: Yahudilere sizin dîninizin en hayırlısı kimdir? Diye sorulunca “Mûsâ’nın ashâbı” derler. Hıristiyanlar da dinlerinin en hayırlısı sorulduğu zaman “İsa’nın havârileridir” derler.
Râfızîlere: “Dîninizin en şerlileri kimdir?” diye sorsalar: “Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in ashâbıdır” derler.
(Şeyhu'l islâm İbn Teymiyye, Minhâcu’s-Sunne, c.1, sf: 24)

İbni Teymiyye (rahimehullah), Rafizilerin tekfiri konusunda umumi tekfire gitmemiştir. Küfür içeren itikatlarına davet eden âlimlerini tekfir etmiş ama avamına yani câhil halk tabakasına küfür hükmünü şartlar ve maniler gözetiminde indirmiştir. Rafızileri genel olarak tekfir ederken muayyeni ancak şartlar yerine geldikten ve maniler kalktıktan sonra tekfir etmiştir.
(Şeyhu'l islâm İbn Teymiyye, Mecmu’ul Fetava, 2/452, 13/ 96; Minhac Es-Sunneh 1/452 ve 5/ 87)



وأما تكفيرُهم وتخليدُهم : ففيه أيضا للعلماء قولانِ مشهورانِ : وهما روايتانِ عن أحمدَ . والقولانِ في الخوارج والمارِقين مِن الحرورية والرافضةِ ونحوِهم . والصحيح أن هذه الأقوالَ التي يقولونها التي يُعلَم أنها مخالِفةٌ لما جاءَ به الرسولُ كفرٌ وكذلك أفعالِهم التي هي مِن جنْس أفعالِ الكفار بالمسلمين هي كفرٌ أيضا . وقد ذكَرتُ دلائلَ ذلك في غير هذا الموضِعِ ؛ لكن تكفيرُ الواحد المعيَّن منهم والحكم بتخليدِه في النار موقوف على ثبوت شروط التكفير وانتفاءِ موانعِه
فإنَّا نُطلِق القولَ بنصوصِ الوعْد والوَعيدِ والتكفيرِ والتفسيقِ ولا نحكُم للمعيَّن بدخوله في ذلك العامِّ حتى يقومَ فيه المقتضى الذي لا معارض له
"Onların tekfirine ve Cehennemde ebedi kalması meselesine gelince bu konuda da alimlerin iki meşhur görüşü var. İmam Ahmed'den de iki rivayet gelmiştir.
Harurilerden olan sapık Havaricler, Rafiziler ve benzerleri hakkında iki görüş var.
Doğru olan budur ki, onların şeriata muhalif olduğu bilinen sözleri küfürdür. Elecede onların kafirlerin müslümanlara ettiği cinsden olan felleri.
Ben bunun delillerini başka yerde zikr ettim.
Lakin, bunlardan muayyen şahsın tekfirine ve Cehennemde ebedi kalacağı mevzusuna gelince, bu mesele tekfirin şartları ve manelerinin aradan kalkmasına bağlıdır."

(Şeyhu'l İslam Ahmed İbn Teymiyye, Mecmuatu'l Fetava, 28/273; Daru'l Vefa: 1426/2005)


Şeyh Abdullah el-Cumeylî, Bezlu’l-Mechûd Fî Muşâbeheti’r- Râfiza Li’l Yehûd adlı kitabında, Râfızîlerin kendilerinden başkalarını tekfir edib kanlarını ve mallarını mubah saymada Yahudilere benzediklerini zikretmiştir. Diyor ki:
Yahudiler insanları; “Yahudiler ve diğer milletler” olarak taksim ederler. Yahudiler yalnızca kendilerinin mumin olduğuna inanırlar. Diğer milletler ise onlara göre Allah’ı bilmeyen putperest kâfirlerdir. Talmud’da şöyle gelir; “Yahudiler dışında herkes putperesttir.” Hahamların öğrettikleri de buna mutabıktır. Hatta İsa aleyhisselam bile onların tekfirlerinden kurtulamamıştır. Nitekim Talmud’da Mesih aleyhisselam hakkında “Allah’ı tanımayan kâfirdir” şeklinde geçer.
Râfızîler de yalnızca kendilerinin mu’min olduklarına inanırlar. Kendileri dışındaki Müslümanları murted kâfirler olarak, İslam’dan nasîbi olmayan kimseler olarak görürler.
Râfızîlerin Müslümanları tekfir etmelerinin sebebi ise, kendilerinin i’tikâd ettiği “Velâyet”i kabul etmeyi İslam’ın bir ruknü olarak kabul etmeleridir. Velâyeti kabul etmeyen kimse, Râfızîlere göre; iki şehâdet kelimesini söylemeyen veya İslam’ın beş şartını inkâr eden kimse gibi kâfirdir. Hatta velâyet onlara göre İslam’ın diğer şartlarından da önceliklidir. Nitekim el-Burâkî, Ebû Abdillah aleyhisselam’dan şöyle dediğini nakleder:
“Bizim Şîamız dışında İbrahim’in dîninde olan hiç kimse yoktur. Diğer insanlar bundan uzaktır.”
Kummî’nin Tefsir’inde de Ebû Abdillah’tan naklen şöyle denilir: “Kıyâmet gününe kadar bizim dışımızda İslam milleti/dîni üzere olan yoktur.”
(Abdullah el-Cumeylî; Bezlu’l-Mechûd Fî Muşâbehe-ti’r-Râfiza Li’l-Yehûd, c.2, sf: 559, 568)



RÂFIZİ Kimlerdir; İsmi Nereden Gelmektedir?

Rafizilik birden fazla isimle tanınmaktadır. Bunların başında da Şia ve kolları gelmektedir. Mesela, kendi anlayışlarına göre Şia'nın en yaygın kolu olan İmamiyye fırkası, inançlarının temeline "imam" anlayışını koymaları yönüyle İmamiyye adıyla tanınırken: 12 İmama inanmaları ve onları esas almaları yönüyle İsnâ Aşeriyye; 12 imamdan yedincisi olan Câfer-i Sadık'ı güya amelde ve itikatta esas almalarından dolayı da Câferiyye olarak bilinmektedirler. Rafizilik Fırkası da bunun örneklerinden birisidir. Bu fırkaya bu ismin verilmesi ve böyle bir fırkanın varlığı konusunda bazı farklı görüşlere rastlanmaktadır.

Rafizilik ismi, bazı müelliflere göre Şiiler için kullanılan isimlerden birisidir. Ebû Hasan el-Eşarî'ye göre, Rafizilik, İmamiyye'nin başka bir adıdır. Zira O, Rafiziliği Zeydiler ve Gulat fırkalarıyla birlikte Şia'nın üç fırkasından birisi olarak göstermektedir. el-Eşarî bu ismin verilmesine sebeb olarak da, Zeyd b. Ali'nin terk edilmesi olayını göstermektedir. (Eşari, Mukalatül-İslamiyyin, İstanbul 1928, sf: 10, 29)

Malati de, Rafıza kelimesinin İmâmiyye ile aynı fırkaya işaret ettiğini belirtmekle beraber, Rafizileri, Zeydiyye'nin onsekiz fırkasının sonuncusu olarak saymaktadır. (Malati, et-Tenbih ve'r-Redd, 1936, IX, 14)

Mezhebler tarihinde önemli bir kaynak olarak bilinen el-Fark Beynel-Fırak'ın Müellifi Abdulkahir Bağdadi ise, Zeydiyye, İmamiyye ve Keysaniyye fırkalarını ve kollarını "Ravafız" başlığında ele almakta, yani bu üç fırkayı Rafizilerden saymaktadır. Bu tasnife göre Rafizilik bir anlamda Şiilik ile aynı fırka olarak görülmektedir. Zira, Bağdadi, eserinin tasnifinde "Ravafız" başlığının dışında ayrıca Şiilik ayrımına gitmemekte ve diğer Şii fırkalarını bu başlık altında ele almaktadır. (Bağdadi, el-Fark Beynel-Fırak, Beyrut (t.y.), s. 29 vd.)

Bu fırkaya Rafizilik isminin verilmesi ile ilgili olarak gösterilen olay;

Bilindiği üzere, Emevilere karşı Ehli Beyt adına ilk ayaklanmayı yapan Huseyin (r.anh)'in torunu Zeyd b. Ali (80-122/699-740)'dir. Zeyd b. Ali, Ehl-i Beyt içinde gerçekten bilgili ve fakih bir zât idi. Devrin ileri gelen müslümanları gibi o da, Emeviler'in kötü idaresinden ve zulûmlerinden şikayetçi idi. Sadece şikayetçi olmaktan öte, aynı zamanda bu durumu devrin hükümdarı olan Hişam b. Abdilmelik'e açıkça söyleyen birisiydi. Fakat ne yazık ki bu ikazları fazla etkili olmuyordu. Bu pasif ikazlarının etkili olmaması üzerine Zeyd b. Ali, Kufe'ye geçer ve Emevî hükümdarına isyan için zemin hazırlamaya başlar. Halkın nabzını yoklar, kardeşi Ebû Câfer Muhammed el-Bakır ile istişare eder. O kendisine, Kufe'lilere güvenilemeyeceğini söylerse de, onu dinlemez. Kufe'de kendisine bey'at eden 15 bin kişi ile birlikte zamanın Kufe - Basra valisi Yusuf b. Ömer es-Sakafi (127/744) ye karşı H. 122/M. 740 yılında ayaklanır.

Savaş devam ederken ve Zeyd b. Ali'nin üstünlüğü söz konusu iken, Hişam'ın casusları, Zeyd b. Ali'nin taraftarlarını o gün için güncel ve hassas olan bazı konularda tereddüde düşürürler. Bir taraftan eğer bu hareket devam ederse Hişam'ın Küfe halkının bütün mallarına el koyacağı sözünü yayarken, diğer taraftan da Zeyd b. Ali'den Ebû Bekir ile Ömer (r.anhum ecmâin) hakkında görüşünü sormasını isterler.
Bunun üzerine, onlardan bir grup, Zeyd'e gelerek, "Gerçek şu ki, biz düşmanlarına karşı, sana, atan Ali b. Ebî Talib'e haksızlık eden Ebû Bekir ve Ömer hakkında görüşünü söyledikten sonra yardım edeceğiz" derler. Bu soru karşısında Zeyd, "Bu ikisi hakkında iyilikten başka bir şey söyleyemem ve babamdan da onlar hakkında iyilikten başka bir şey söylediğini işitmedim. Ben, atam Huseyin'i öldüren ve el-Harra gününde Medine'ye saldıran, sonra da Allah'ın evini (Kâbe) mancınıkla taşa tutup ateşe veren Umeyye oğullarına karşı ayaklandım" der. Bu cevab üzerine onlar, Zeyd'i terk ederler. O da, onlara, "Beni bırakıp kaçtınız, terk ettiniz" der. Bunun Arabcasında "Râfaztumunî" ifadesi geçmektedir. İşte bundan dolayı bunlara o günden beri "Rafızî" denmiştir. Sonuç olarak Zeyd'in yanında çok az sayıda insan kalmıştır. Zeyd ve çok az sayıdaki arkadaşları son nefeslerine kadar çarpışırlar. Zeyd şehid edilir. Sonra cesedi kabrinden çıkarılarak asılır ve daha sonra da yakılır. (E. Ruhi Fığlalı, Çağımızda İtikadi İslam Mezhebleri, Ankara 1980, sf: 92; Bağdadi, el-Fark Beynel-Fırak, Çev. E.Ruhi Fığlalı, sf: 36-37)
İşte burada sözü edilen Rafizilik fırkasının ismi ve ortaya çıkışı bu olay ile başlamıştır. Bu olaydan sonra Kufe'liler vefasızlık ve cimrilikle vasıflandırılmıştır. O kadar ki, bu iki hususla ilgili olarak onlar hakkında "Kufe'liden daha cimri, Kufe'liden daha hain ve vefasız" deyimi söylenir olmuştur. (Bağdadi, el-Fark Beynel-Fırak, Çev. E. Ruhi Fığlalı, sf: 37)



Şia'nın Ehli Sunnet'e Olan Düşmanlığı ve Şirk Akidesi

Şeyh Suleyman el Ulvan : Rafıziler Müslüman mı?

Kerbela, Irak vb. Yerlerde, Aşure Kutlayan İnsanların Hükmü

İlgili Konular:

Sunni ile Şia Arasındaki Husumet Nedendir?
 
K Çevrimdışı

kübra23

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Kelime-i sehadet getiren herkes müslüman olur ama iman sahibi olamaz bu kuran da bildirilmistir....
Islamin tek bir sarti vardir, 5 degil... oda Kuran'i Kerimdir..... Onun hükmü gecerlidir, Kuranda hersey bildirilmistir..... Bu yüzden Allahin birligine,Hz. Muhammed efendimizin Peygamberligine inan, kurana uyan ve Müslümanim diyenler icin kafirdir demek bize düsmez....



 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Kelime-i sehadet getiren herkes müslüman olur ama iman sahibi olamaz bu kuran da bildirilmistir....
Islamin tek bir sarti vardir, 5 degil... oda Kuran'i Kerimdir..... Onun hükmü gecerlidir, Kuranda hersey bildirilmistir..... Bu yüzden Allahin birligine,Hz. Muhammed efendimizin Peygamberligine inan, kurana uyan ve Müslümanim diyenler icin kafirdir demek bize düsmez....


Müslümanım diyen kişi, küfür işleyip şirk koşuyorsa ?
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt