İmam Taberi ve İbn Kesir tefsirlerinde Nuh Suresinin 23. ve 24. ayetlerinde geçen; Suva, Yeğus, Yeuk ve Nesr gibi putlarla alakalı, tefsirinde, Muhammed bin Kays’ın şu sözünü senediyle nakleder;
‘’Bu put isimleri aslında salih kimselere ait isimlerdi. Bunların peşinden giden tabiileri bu salihlere iktida ediyorlardı.
Bu salihler ölünde bunları tabiileri olan arkadaşları, eğer bunları tasvir edersek bu tasvirleri hatırladığımızda bunlar bizi ibadete teşvik eder dediler.
Bunları düşünen nesil öldüğünde sırada gelen nesle iblis dedi ki; Atalarınız bunlara tapıyorlardı bunlar vesilesiyle yağmur yağdırılıyordu deyince bu nesil tapınmaya başladılar.’’
Şimdi bu anlatılanları günümüz tarikatçıları şekline uyarlayalım;
‘’Bu türbelerde yatan ölüler aslında halk arasında salih kimseler olarak bilinirdi ve bu salihleri rehber edinen gruplar vardı.
Bu salihler öldüğünde bu müridleri; bu salihleri zihnimizde tasvir edelim/tasavvur edelim(rabıtanın en masum tanımı) ki onları zihnimizde hatırlayıp bu şekilde onlara rabıta yapınca kendimizi ibadete teşvik etmiş oluruz.
Bir sonraki nesil türbelerde dikilen burada ölülere tazim ve tezellül eyleyenlere şeytan bunları aracı kılın veyahut medet umun atalarınız bunu yapıyordu diyince Allahtan ister gibi ölülerden istemeye başladılar.’’
Çok bir fark yok dimi? Hatta bu misali ileriki rivayetlerle de teyid eyleyeceğim ki daha da fazlasını göreceksiniz….
İbnü’l-Cevzi Telbisu İblis adlı eserinde iblisin insanları ilk kez nasıl putlara tapınmaya sürüklediğine dair açtığı konuda, İbn Abbas’tan şunu aktarır;
Kabil’in soyundan bir adam kendi kavmine; İşte Şit’in oğulları (Hazreti Ademin naaşı) etrafında dönüp onu tazim ediyorlar ve size de yapacak bir şey kalmıyor öyle mi? deyip, oraya bir put dikti bu işi ilk yapan da kendisiydi.’’
İlk iki nesilden sonra son nesilde;
''Bunların yaptığından daha fazlasını yapmalıyız, atalarımız Allah katından bunlarda şefaat taleb ediyorladı. deyip bunlara tapmaya başladılar ve küfürleri pek bi şedid olunca Allah azze ve celle bunlara Hazreti İdris Peygamberi gönderdi.’’
Görüleceği üzere şirk İbn Kesir’in dediği gibi kabirlere tazimle peyderpey teşekkür etmiş, evvela ölen salihlerin suretlerini zihinlerinde hemde fiziki alemde tasvir eyleyip tezekkür eyleyip tasavvurla kendilerini ibadete sevk etmeyi ummuşlar, sonra bu kabirlere gidip ölüleri tazim eyleyerek onlardan şefaat ummuşlar en sonunda iş ibadete, tapınmaya, onlara dua etmek suretiyle kulluk etmeye başlamışlar.
Bu anlattığım serencam sizce günümüz tarikat ehlinde yok mu? Eğer şüphe duyuyorsanız bir rivayet daha aktarmak istiyorum.
İbnü’Cevzi bi sonraki sayfalarda Arapların nasıl putlara tapmaya başladıklarına dair veciz bir kıssayı naklediyor;
‘’ Hazreti İsmailin dinini ilk bozan ve putları yayan kimse Amr bin Rebia/Lühey bin Harisedir. (Birtakım olaylardan sonra) şiddetli bir hastalıga maruz kalıyor ve kendisine Şam’da bir kaplıca var oraya git ve iyileş. O da gidip iyileşti sonra oranın halkını putlara taparken buldu ve bunların ne olduğunu sordu.
Ona dediler ki; (Bu putları) vesile kılarak Allah’tan su istiyor ve düşmanlarımıza karşı zafer için yine bu putları aracı kılıyoruz.
Bunun üzerine Lüheyy o putlardan bir tane vermesini istedi. Verdiler. Aldı putu getirdi Mekkeye ve orada Kabenin etrafına dikti. Böylelikle Araplar putperestliğe başladı.’’
Bu kıssada putlara ibadet ve aracılık arasındaki bağlantıyı açıklamak isterim.
Günümüzde selefi müslümanlar direk ölüye dua etmedikten sonra kabir yanı başında falancayla tevessül etmeyi küfür görmezler. Bununla birlikte bu rivayetlerde aracılık ile şirk arasında büyük oradan bir telazüm söz konusudur.
Hatta bu rivayette müşriklerin putlara olan ibadeti o putları şefaatçi edinip Allah’tan istemeleri de doğru bir tanımlama sayılabilir.
Fahreddin er-Razi Mefatihu’l-Gayb adlı eserinde, Yunus Suresi 18. ayette, fayda ve zarara malik olmayan putları müşriklerin şefaatçi olarak görmesi anlatılıyor. Razi de bu ayette şirkin çeşitlerinden dördüncüsünde şunu söylüyor;
‘’(Dördüncü Şirk Çeşidi) Müşrikler bu putları büyüklerinin ve peygamberlerinin suretinde tasvir ediyorlar ve; Biz bu timsallere tapmakla meşgul olmakla bu büyükler bize Allah katından şefaatçi olacak diyorlar. Bu iddianın muasır misali de;
Günümüzde bir kesimin büyüklerin kabirlerini tazim edip, eğer biz bunları tazim edersek onlar bize Allah katında şefaatçi olacaklar inancıyla böylesine işler yaparlar.’’
Kabirlere tazim demişken, tazim+ölüden talep+boyun eğip, büzüşmek gibi fiiller aynı anda bir ölüye tevcih edilirse bu rivayetlerden anlaşılacağı üzere şirk tezahür eder.
كانوا قومًا صالحين من بنى آدم، وكان لهم أتباع يقتدون بهم، فلما ماتوا قال أصحابهم الذين كانوا يقتدون بهم: لو صوّرناهم كان أشوق لنا إلى العبادة إذا ذكرناهم، فصوّروهم، فلما ماتوا، وجاء آخرون دبّ إليهم إبليس، فقال: إنما كانوا يعبدونهم، وبهم يُسقون المطر فعبدوهم
‘’Bu put isimleri aslında salih kimselere ait isimlerdi. Bunların peşinden giden tabiileri bu salihlere iktida ediyorlardı.
Bu salihler ölünde bunları tabiileri olan arkadaşları, eğer bunları tasvir edersek bu tasvirleri hatırladığımızda bunlar bizi ibadete teşvik eder dediler.
Bunları düşünen nesil öldüğünde sırada gelen nesle iblis dedi ki; Atalarınız bunlara tapıyorlardı bunlar vesilesiyle yağmur yağdırılıyordu deyince bu nesil tapınmaya başladılar.’’
Şimdi bu anlatılanları günümüz tarikatçıları şekline uyarlayalım;
‘’Bu türbelerde yatan ölüler aslında halk arasında salih kimseler olarak bilinirdi ve bu salihleri rehber edinen gruplar vardı.
Bu salihler öldüğünde bu müridleri; bu salihleri zihnimizde tasvir edelim/tasavvur edelim(rabıtanın en masum tanımı) ki onları zihnimizde hatırlayıp bu şekilde onlara rabıta yapınca kendimizi ibadete teşvik etmiş oluruz.
Bir sonraki nesil türbelerde dikilen burada ölülere tazim ve tezellül eyleyenlere şeytan bunları aracı kılın veyahut medet umun atalarınız bunu yapıyordu diyince Allahtan ister gibi ölülerden istemeye başladılar.’’
Çok bir fark yok dimi? Hatta bu misali ileriki rivayetlerle de teyid eyleyeceğim ki daha da fazlasını göreceksiniz….
İbnü’l-Cevzi Telbisu İblis adlı eserinde iblisin insanları ilk kez nasıl putlara tapınmaya sürüklediğine dair açtığı konuda, İbn Abbas’tan şunu aktarır;
عن ابن عَبَّاسٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا قَالَ فَكَانَ بَنُو شَيْثَ بْنِ آدَمَ عَلَيْهِ الصَّلاةُ وَالسَّلامُ يَأْتُونَ جَسَدَ آدَمَ فِي الْمَغَارَةِ فَيُعَظِّمُونَهُ وَيَتَرَحَّمُونَ عَلَيْهِ فَقَالَ رَجُلٌ مِنْ بَنِي قَابِيلَ يَا بَنِي قَابِيلَ إِنَّ لِبَنِي شَيْثَ دُوَارًا يَدُورُونَ حَوْلَهُ وَيُعَظِّمُونَهُ وَلَيْسَ لَكُمْ شَيْءٌ فَنَحَتَ لَهُمْ صَنَمًا فَكَانَ أَوَّلُ مَنْ عَمِلَهَا
''Hazreti Şis’in oğulları mağarada ki Hazreti Adem’in naaşının yanına gelip (o bedeni) tazim ediyorlardı ve onun için Allah’tan rahmet diliyorlardı.Kabil’in soyundan bir adam kendi kavmine; İşte Şit’in oğulları (Hazreti Ademin naaşı) etrafında dönüp onu tazim ediyorlar ve size de yapacak bir şey kalmıyor öyle mi? deyip, oraya bir put dikti bu işi ilk yapan da kendisiydi.’’
İlk iki nesilden sonra son nesilde;
ثُمَّ جَاءَ مِنْ بَعْدِهِمُ الْقَرْنُ الثَّالِثُ فَقَالُوا مَا عُظْمُ الأَوَّلُونَ هَؤُلاءِ إِلا وَهُمَ يَرْجُونَ شَفَاعَتَهُمْ عِنْدَ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ فَعَبَدُوهُمْ وَعَظَّمُوا أَمْرَهُمْ وَاشْتَدَّ كُفْرُهُمْ فَبَعَثَ اللَّهُ سُبْحَانَهُ وَتَعَالَى إِلَيْهِمْ إِدْرِيسُ عَلَيْهِ الصَّلاةُ وَالسَّلامُ
''Bunların yaptığından daha fazlasını yapmalıyız, atalarımız Allah katından bunlarda şefaat taleb ediyorladı. deyip bunlara tapmaya başladılar ve küfürleri pek bi şedid olunca Allah azze ve celle bunlara Hazreti İdris Peygamberi gönderdi.’’
Görüleceği üzere şirk İbn Kesir’in dediği gibi kabirlere tazimle peyderpey teşekkür etmiş, evvela ölen salihlerin suretlerini zihinlerinde hemde fiziki alemde tasvir eyleyip tezekkür eyleyip tasavvurla kendilerini ibadete sevk etmeyi ummuşlar, sonra bu kabirlere gidip ölüleri tazim eyleyerek onlardan şefaat ummuşlar en sonunda iş ibadete, tapınmaya, onlara dua etmek suretiyle kulluk etmeye başlamışlar.
Bu anlattığım serencam sizce günümüz tarikat ehlinde yok mu? Eğer şüphe duyuyorsanız bir rivayet daha aktarmak istiyorum.
İbnü’Cevzi bi sonraki sayfalarda Arapların nasıl putlara tapmaya başladıklarına dair veciz bir kıssayı naklediyor;
وكان أول من غير دين إِسْمَاعِيل ونصب الأوثان وثيب السائبة ووصل الوصيلة عمرو بْن ربيعة وَهُوَ لحى بْن حارثة وَهُوَ أَبُو خزاعة وكانت أم عمرو بْن لحى فهيرة بنت عامر بْن الحارث وكان الحارث هو الذي يلي أمر الكعبة فلما بلغنا عمرو بْن لحى نازعه فِي الولاية وقاتل جرهم بْن إِسْمَاعِيلَ فظفر بهم وأجلاهم عَن الكعبة ونفاهم من بلاد مكة وتولى حجابة البيت من بعدهم ثم أنه مرض مرضا شديدا فَقِيلَ لَهُ أن بالبلقاء من أرض الشام حمة إن أتيتها برئت فأتاها فاستحم بِهَا فبرأ ووجد أهلها يعبدون الأصنام فَقَالَ مَا هذه فقالوا نستسقي بِهَا المطر ونستنصر بِهَا عَلَى العدو فسألهم أن يعطوه منها ففعلوا فقدم بِهَا مكة ونصبها حول الكعبة واتخذت العرب الأصنام.
‘’ Hazreti İsmailin dinini ilk bozan ve putları yayan kimse Amr bin Rebia/Lühey bin Harisedir. (Birtakım olaylardan sonra) şiddetli bir hastalıga maruz kalıyor ve kendisine Şam’da bir kaplıca var oraya git ve iyileş. O da gidip iyileşti sonra oranın halkını putlara taparken buldu ve bunların ne olduğunu sordu.
Ona dediler ki; (Bu putları) vesile kılarak Allah’tan su istiyor ve düşmanlarımıza karşı zafer için yine bu putları aracı kılıyoruz.
Bunun üzerine Lüheyy o putlardan bir tane vermesini istedi. Verdiler. Aldı putu getirdi Mekkeye ve orada Kabenin etrafına dikti. Böylelikle Araplar putperestliğe başladı.’’
Bu kıssada putlara ibadet ve aracılık arasındaki bağlantıyı açıklamak isterim.
Günümüzde selefi müslümanlar direk ölüye dua etmedikten sonra kabir yanı başında falancayla tevessül etmeyi küfür görmezler. Bununla birlikte bu rivayetlerde aracılık ile şirk arasında büyük oradan bir telazüm söz konusudur.
Hatta bu rivayette müşriklerin putlara olan ibadeti o putları şefaatçi edinip Allah’tan istemeleri de doğru bir tanımlama sayılabilir.
Fahreddin er-Razi Mefatihu’l-Gayb adlı eserinde, Yunus Suresi 18. ayette, fayda ve zarara malik olmayan putları müşriklerin şefaatçi olarak görmesi anlatılıyor. Razi de bu ayette şirkin çeşitlerinden dördüncüsünde şunu söylüyor;
ورابِعُها: أنَّهم وضَعُوا هَذِهِ الأصْنامَ والأوْثانَ عَلى صُوَرِ أنْبِيائِهِمْ وأكابِرِهِمْ، وزَعَمُوا أنَّهم مَتى اشْتَغَلُوا بِعِبادَةِ هَذِهِ التَّماثِيلِ، فَإنَّ أُولَئِكَ الأكابِرَ تَكُونُ شُفَعاءَ لَهم عِنْدَ اللَّهِ تَعالى، ونَظِيرُهُ في هَذا الزَّمانِ اشْتِغالُ كَثِيرٍ مِنَ الخَلْقِ بِتَعْظِيمِ قُبُورِ الأكابِرِ، عَلى اعْتِقادِ أنَّهم إذا عَظَّمُوا قُبُورَهم فَإنَّهم يَكُونُونَ شُفَعاءَ لَهم عِنْدَ اللَّهِ.
‘’(Dördüncü Şirk Çeşidi) Müşrikler bu putları büyüklerinin ve peygamberlerinin suretinde tasvir ediyorlar ve; Biz bu timsallere tapmakla meşgul olmakla bu büyükler bize Allah katından şefaatçi olacak diyorlar. Bu iddianın muasır misali de;
Günümüzde bir kesimin büyüklerin kabirlerini tazim edip, eğer biz bunları tazim edersek onlar bize Allah katında şefaatçi olacaklar inancıyla böylesine işler yaparlar.’’
Kabirlere tazim demişken, tazim+ölüden talep+boyun eğip, büzüşmek gibi fiiller aynı anda bir ölüye tevcih edilirse bu rivayetlerden anlaşılacağı üzere şirk tezahür eder.