بسم الله الرحمن الرحيم
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
Allah SubHanehu ve Ta'ala Ahzab Suresinin 59. ayetinde söyle buyuruyor:
بسم الله الرحمن الرحيم
يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ قُلْ لِأَزْوَاجِكَ وَبَنَاتِكَ وَنِسَاءِ الْمُؤْمِنِينَ يُدْنِينَ عَلَيْهِنَّ مِنْ جَلَابِيبِهِنَّ ۚ ذَٰلِكَ أَدْنَىٰ أَنْ يُعْرَفْنَ فَلَا يُؤْذَيْنَ ۗ وَكَانَ اللَّهُ غَفُورًا رَحِيمًا
Ey Peygamber, eşlerine, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına dış elbiselerinden (cilbablarından) üstlerine giymelerini söyle; onların (özgür ve iffetli) tanınması ve eziyet görmemeleri için en uygun olan budur. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.
ELMALILI HAMDI YAZIRIN TEFSIRI:
Ahzab - 59. :
59- Ey Peygamber! Hanımlarına da, kızlarına da, bütün müminlerin kadınlarına da söyle. Görülüyor ki, burada yalnız Peygamberin hanımlarına ve kızlarına değil, Nur Sûresi'ndeki "Baş örtülerini yakalarının üstüne koysunlar, zinet yerlerini göstermesinler." (Nûr, 24/31) âyeti gibi müminlerin kadınları dahi bu hükmün kapsamına dahil edilmiştir. Bununla birlikte müminlerin kadınlarında aslolan hürriyet olduğu için, bundan kastolunanın hür kadınlar olduğu beyan edilmiştir. Araplarda tesettür adet değildi. Cahiliyet devrinde kadına hürmet yoktu. Eski cahiliye kadınlarında erkeklerin dikkatlerini çekecek şekilde göz alıcı biçimde açık saçık çıkan, açılıp saçılan orta malı olanlar bulunurdu. Bundan dolayı kız çocuklarını diri diri gömenler olmuştu. İslam ise kadının şanını iffet ve ısmetle, vakar ve haysiyetle yükseltiyordu.
Nur Sûresi âyetleri "Mümin erkeklere söyle, gözlerini sakınsınlar" (Nur, 24/30) ve "Mümin kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar." (Nur, 24/31), mümin erkeklerin ve mümin kadınların, yani bir cinsin karşı cinse göz dikmeyip, bakışlarını kısarak edeblerini ve iffetlerini korumayı öğreterek terbiyelerini yükseltmiş olduğu gibi, burada da imanlı hür kadınların hiçbir şekilde eziyete uğramamalarını pekiştirmek için buyuruluyor ki: Cilbablarından üzerlerini sıkı örtsünler.
CİLBAB: Baştan aşağı örten çarşaf, ferace, câr gibi dış elbisenin adıdır. "Kadınların elbiselerinin üstüne giydikleri her çeşit giysidir." " Tepeden tırnağa örten giysidir", "Kadınların tesettür ettikleri her türlü elbise ve başka şeylerdir." "Çarşaf ve peçedir".
İDNÂ: Yaklaştırmak demek ise de, âyette ile kullanılması, kapsamak suretiyle sarkıtmak mânâsını da ifade ettiğinden üzerinden sıkı örtmek demek olur. Cilbabdan örtmek tabirinde de iki şekil vardır. Birisi cilbablarından birisiyle bütün bedenini sıkıca örtmek, birisi de bir cilbabın bir tarafıyla başından yüzünü örtmek demek olur. Bu beyanda da iki suret vardır. Birisi kaşlarına kadar başını örttükten sonra büküp yüzünü de örtmek ve yalnız tek bir gözünü açık bırakmak. ikincisi de alnının üzerinden sıkıca sardıktan sonra, burnunun üzerinden dolayıp gözlerini ikisi de açık kalsa bile, yüzün büyük bir kısmını ve göğsü tamamen örtmüş bulunmaktır. Rivayet olunduğu üzere Ümmü Seleme (r.a.) demiştir ki: "Cilbablarından üzerlerini sıkı örtsünler' âyeti nazil olduğu zaman Ensar kadınları üzerlerine siyah elbiseler giyerek öyle bir ağırbaşlılık ile çıkmışlardı ki, başları üstünde kuşlar varmış gibi idi."
Hz. Aişe'den rivayet edilmiştir ki; "Ensar kadınlarına Allah rahmet etsin. Bu "Ey Peygamber, hanımlarına, kızlarına bütün müminlerin kadınlarına da söyle" âyeti indiği zaman mırtlarını yardılar, onunla başlarını sardılar da Resulullah'ın arkasında öyle namaz kıldılar ki, sanki başlarında kargalar varmış gibi..." demiştir. Bu tesettür onların tanınmalarına, dağınık cariyelerden, adi kadınlardan vakar ve heybetle seçilerek hürmet edilmelerine ve dolayısıyla incitilmemelerine elverişli olan biçimdir. Gerçi eziyeti kendilerine davet edecek olan içi bozukları örtü tutacak değildir. Fakat imanlı, temiz kadınların, kirli bakışlardan yuvalarında gizli inciler gibi korunmuş kalmalarına en uygun olan biçim de budur. Asıl o zamandır ki onlara eziyet edecek olanların açık bir vebal ve iftira yüklenmiş oldukları ortaya çıkar. Ve dolayısıyla bundan önceki ve sonraki âyetlerin hükümlerine dahil olacakları anlaşılır. Bununla birlikte Allah bağışlayıcı ve çok merhamet edici bulunuyor. Burada yukardaki âyetlerin eki gibi getirilen bu son cümle çok anlamlıdır. Bu bize şu mânâları ilham eder:
1- Allah'ın bağışlaması çoktur. Bugüne kadar geçmiş açıklıkları bağışlar. O kusurları örter. Rahmeti de çoktur; bundan böyle emrini tutanları rahmetiyle arzusuna çok ulaştırır.
2- Allah bağışlayıcı ve merhametli olduğu içindir ki, kadınlara eziyet edilmesine razı olmaz ve onun için örtülmelerini emreder.
3- Tesettür emrolunduğundan dolayı da kadınlar bir baskıya uğratılmasın, aşırıya gidilmesin; çünkü Allah bağışlayıcı ve çok merhametlidir. Bu emri onların aleyhine değil, lehine olarak vermiştir demek de olabilir.
_______________________________________
1- İbni Cevzi; Ahzab suresi 59. ayetinin tefsirinde İbnu Kuteybe'den naklen şöyle der;
"Başlarını ve yüzlerini örtmelerini söyle ki; onların hür oldukları bilinsin. Ayetteki "celabib" kelimesinden maksat, normal elbiselerin üzerini kapatacak ve vücut hatlarını göstermeyecek bir örtüdür" [İbni Cevzi, Zadül Mesir(6/422); Sabuni, Revai(2/328); Alusi, Ruhul Meani(12/88)]
2- Ebu's Suud Efendi; "Cilbabdan maksat, çok geniş ve uzun bir örtüdür. Kadın bununla başını örttüğü gibi yüzünü ve göğsünü de örterek ayaklarına kadar salar. Buna göre ayetin manası; "Kadınlar dışarıya veya yabancı erkek karşısına çıkacağı zaman bu örtüyle yüzlerini ve bütün vücutlarını örtsünler" olur.
Es Süddî de ayetin tefsirinde "Kadın alnını ve yüzünü yalnız bir gözü açık kalacak şekilde örter" demiştir." [Ebus Suud, İrşadu Aklı Selim(6/801); Sabuni, Revai(2/328); Mesaid Bin Kasım, Ahkamul Avret(48)]
3- Ebu Hayyan; "Endülüs’teki adet de Süddi'nin tarif ettiği gibiydi. Kadın bütün vücudunu örter, yalnız tek gözü açık kalırdı."
Ayet tepeden tırnağa bütün vücudun örtülmesini emreder ve ayetteki "üstleri" kelimesinden maksat yalnız yüzleridir. Yani ayet yüzlerin örtülmesini emretmektedir. Çünkü Cahiliye devrinde hür kadınlar zaten saçları ve yüzleri hariç bütün vücutlarını örtmekteydiler." [Ebu Hayyan, Bahrı Muhit(7/250)]
İbni Abbas radıyu anh derki; "Kadın cilbabını alnının üzerine indirir ve oradan sıkar. Alttan da burnunun üzerine kadar kapatır. Yalnız gözleri açık kalmalıdır. Yüzünün kalan kısmı ile göğsünü tamamen kapatmalıdır" [İbni Kesir Muhtasarı(4/1998); Taberi(10/118 no:21861); Ebu Hayyan, Bahrı Muhit(7/250); Sabuni, Revai(2/327)]
4- Cessas; "Ayet genç kadınların yabancı erkeklere karşı yüzlerini örtmeleri gerektiğine delalet ediyor. Kadınlar dış örtülerine bürünmelidir ki, kötü niyetli kimseler onlardan bir şey umarak eziyet etmesinler. [Cessas, Ahkamul Kur'an(3/3729 )]
"Ümmü Seleme radıyu anha dedi ki; "Ahzab suresi 59. ayetinin nüzulünden sonra Ensar kadınları siyah çarşaflarına büründüler. Sanki hepsinin başlarında birer karga vardı." [Ebu Davud(4101-4); Beyhaki(2/234); Cessas(3/372); İbnu Katan, Kitabun Nazar(s175); Cemül Fevaid(5730); Mecmaut Tefasir(5/138); Tac(4/315); Hakim(2/397); Suyuti, Dürü Mensur(5/221); Ahkamul Avret(48); Razi, Tefsiri Kebir(17/48); Nihaye(3/352); Taberi(22/29); İbni Kesir(3/1610); Kayrevani, Cami(210); Beyhaki(7/88); Hamidullah, İslam Peygamberi(1857); Ahmed(6/30);Belazuri(1/574)]
Aişe radıyu anha’dan gelen rivayette; “ALLAH ilk muhacir hanımlara rahmet eylesin. Hicab emri gelince elbiselerinin bir parçası ile yüzlerini örttüler.” [İbnu Katan, Kitabun Nazar(s173); Buhari(6/13); Fethul Bari(8/489); Ebu Davud(4102); Taberi(18/94); İbni Habib, Gaye ve Nihaye(s213)]
5- Suyuti ve Taberi; "Cilbab; kadının bütün vücudunu örten örtüdür." [Celaleyn(s515); Taberi(22/29)]
İbni Sirin, cilbabın manasını sorunca Abide es Selmani, büyük bir çarşaf alarak onunla bütün vücudunu örttü. Başını da kaşlarına kadar kapattı, yüzünü de tamamen kapattı. Yalnız sol gözü açık kaldı. Böylece ayeti fiili olarak tefsir etti. [Taberi(no:21862); Cessas(3/458); Suyuti, Dürrü Mensur(5/221); Ahkamul Avret(48); Sabuni, Revai(2/327); İbni Kesir(4/1998) sahihtir]
6- Fahreddin Razi, Nisaburi, Nevevi ve Şerkavi; "Bu ayette kadınlara yüzlerini örtmeleri emrediliyor" derler. [Tefsiri Kebir(17/48); Nisaburi, Tefsiru Garibul Kur'an(22/32); Nevevi, Fetava(210); Şerkavi, Tahrir(1/37); Mesaid Bin Kasım, Ahkamul Avret(49)]
7- Beydavi; "Hür kadınlar ihtiyacları için dışarı çıktıkları vakit çarşaflarını giyer, başlarını, yüzlerini ve vücutlarını bununla örterler" [Beydavi(4/168)]
8- İbni Kesir; cilbabın elleri ve yüzü de örtecek mahiyette olması gerektiğini belirtir. [İbni Kesir(2/283)]
İbni Mes'ud radıyu anh; "Nur suresi 31. ayetinde geçen "kendiliğinden görünen kısım müstesna ziynetlerini açmasınlar" ibaresi hakkında der ki; “Ziynet iki türlüdür; görünen ziynet ve gizli ziynet. Görünen ziynet; Arap kadınlarının giymeyi adet edindikleri elbiseleri üzerine giydikleri örtüler ile elbiselerinin altlarından görünen kısmıdır. Gizli ziynet ise kocasından başkasına göstermesi caiz olmayan; sürme, yüzük, bilezik gibi şeylerdir." [İbni Ebi Şeybe(3/384); İbni Kesir(2/283); Beydavi(2/138); Taberi(18/92,119); Kurtubi(12/229); İbnül Arabi(3/1356); İbni Cevzi, Zadül Mesir(6/31); İbnu Katan, Kitabun Nazar(s136); Dürrü Mensur(5/41); İbni Habib, Gaye ve Nihaye(s215)]
İbni Mesud, Mahan, Ebul Ahvas, Ebu Salih, İkrime, Şa’bi ve İbrahim en Nehai(r.anhum) “görünen kısım; elbisedir” demişler, İbni Ömer, İbni Abbas, Said Bin Cübeyr, Abdulvaris ve Mekhul ra yüz ve ellerin örtülmesi emredilen ziynete dahil olduğunu söylemişlerdir. [İbni Ebi Şeybe(3/383-384)]
9- Elmalılı Hamdi Yazır; "Cilbab; baştan aşağı örten çarşaf, ferace, car gibi dış örtüsünün adıdır. Cilbabdan örtmek tabirinde iki durum vardır; birisi cilbablardan birisiyle, bütün bedenini sıkıca örtmek, diğeri de; bir cilbabın bir tarafıyla başından yüzünü örtmek demektir." [Hak Dini Kur'an Dili(6/338); Envarut Tenzil(2/252)]
10- Muhammed Mahmud Hicazi; Ahzab 59. ayetini şu şekilde manalandırmıştır; "Ey peygamber! Zevcelerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına deki; örtülerini üzerlerine salsınlar, bedenlerinin tümünü örtsünler, yolu görebilecekleri kadar müstesna olmak üzere yüzlerini de örtsünler" [Hicazi, Tefsirül Vadıh(5/112)]
11- Ömer Nasuhi Bilmen; "Cilbab, kadınların örtündükleri çarşaf, ferace, elbiselerinin üzerinden giydikleri elbiseler demektir." [Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri(6/2832)]
12- Savi ve Nesefi; "Cilbab çarşaftır" derler. [Nesefi, Medarik(3/455)]
13- Alusi; "Kadınlar cilbablarını bütün bedenlerini örtecek şekilde giyerler, bir parçasını da başörtüsü yapıp yüzlerini de örterler" [Alusi, Ruhul Maani(22/89)]
14- Zemahşeri, Mahalli, Kasani ve İbni Abidin; "Cilbab; bir parçası ile başın ve yüzün, diğer parçasıyla bedenin üzerine bırakılmak suretiyle bütün vücudun örtüldüğü örtüdür" [Zemahşeri, Keşşaf(1/221); Mahalli, Şerhu Minhac(3/206); Kasani, Bedayius Sanayi(5/118); İbni Abidin(5/320)]
15- İsmail Hakkı Bursevi; "Cilbab; dış örtünün bir göz müstesna yüzü bile kapatması demektir." [Ruhul Beyan(7/240); Tenvirül Ezhan(6/484)]
16- İbni Kudame; "Cilbab; giyilmeyerek, entari üzerine kuşanılır ve yüz örtülür" [İbni Kudame, El Muğni(1/602); Belazuri, Ensab(1/574)]
17- Ebu Şukka; Ahzab suresi 53. ayetini tefsir ederken; "Kadınlar ev içinde perde arkasından konuşmalı, ev dışında peçeli olmalıdır" der. [Ebu Şukka, Tahrirul Mer'e(3/67); Said Şimşek, GTefsir Problemleri(236)]
18- Kasani; "yabancı kadının yüzüne bakmak caiz değildir" derken, İbni Abidin, Haskefi, Mevkufati, Merginani, Halebi, İbni Nüceym, Iraki, Kevseri, Aliyyül Kari gibi Hanefi ulemasının kahir ekseriyeti; "genç kadın erkekler arasında yüzünü açmaktan men edilir" demişlerdir. [Bedayius Sanayi(5/123); Reddül Muhtar(3/261 Terc:2/113); Dürrül Münteka(2/542); Mülteka ve Mevkufat(4/88); Hidaye(4/139); Iraki, Tarhut Tesrib(5/46); İbn Nüceym, Bahrur Raik(1/284); Makalatı Kevseri(187-190); Mecmaul Enhur(2/541); Hediyyetül Alaiyye(310); El Muğni(1/601); İrşadus Sari(78)]
19- Muhammed Said Bin Ramazan El Buti; "Bugünkü Müslümanların durumu fısk-u fücurun kötü ahlak ve terbiyenin yaygınlaştığı göz önünde bulundurulursa bu durumda kadının yüzünü açmasının caiz olduğunu söylemeye imkan bulunmadığı anlaşılmış olur" [Fıkhus Siyre(243); Bkz:Mevahibül Celil(1/499); El Muğni Ve Şerhul Kebir(1/637); Fetavayı Şeyhul İslam İbn Teymiyye(4/409); Zuhayli, Fıkhul İslami(1/459); Sabuni, Safvetut Tefasir(2/335); Mehmed Talu, İslama Göre Kadının Kıyafeti(350); Tecridi Sarih Şerhi(7/171)]
20- Şeyhul İslam İbni Teymiyye'ye göre eller ve yüz avrettir. [Fetava (4/409)]
21- Hanefi mezhebinin meşhur fıkıh kitabı Fetavayı Hindiyye'de; "Bir kadının facire bir kadın yanında dahi cilbabını ve başörtüsünü çıkarması caiz değildir" kaydı vardır. [Fetavayı Hindiyye(5/289)]
22- Muhammed Hamidullah “İslam Peygamberi” adlı eserinde, kadınların yüzünü örtmelerinin vacip oluşunu delilleri ile anlatmıştır. [İslam Peygamberi(1856-71)]
23- Mevdudi Nur suresi 31. ayetinin tefsirinde der ki; "Zinet; çekici elbiseler ve kadınların genellikle kullandığı diğer baş, yüz, el, ayak vs. süslerini içine alır ve modern manada makyaj kelimesi ile ifade edilir. Yani kadınlar bilerek ve kasten süslerini açığa vuramazlar" [Mevdudi, Tefhimul Kur'an(3/470)]
24- Kurtubi; "Gerçek şu ki; cilbab; bütün bedeni örten ve kabarık kısmını göstermeyen örtüdür" [Camiu Lil Ahkamil Kur'an(14/244); Kayravani, Cami(210)]
Nitekim bir kadın ; "Olur ki birimiz tüm bedenini örten örtüyü bulamaz, bu takdirde ne olur?" diye Rasulullah aleyhi ve sellem'e sordu bunun üzerine;
"Ona din kardeşi kendi cilbabından giydirsin" buyurmuştur.
[Buhari(hayz23); Müslim(İydeyn10); Ebu Davud(1136); Nesai(3/180); İbni Mace(1308); Humeydi(361); Elbani, Sahiha(2/152); Fethul Bari(1/459); Ahmed(4/84); Darimi(salat 223); Tirmizi(Cuma 36)]
Bu hadisin şerhinde birçok ulema dedi ki; "Zaruret icabı kadın dışarı çıkarsa din kardeşinin çarşafını ödünç alır ve onunla örtünür. İmkan bulduğu müddetçe evinde giymiş olduğu elbisesiyle dışarı çıkması caiz değildir."
Sahih bir rivayete göre Temim kabilesinden üzerlerinde ten gösteren ince elbise bulunan bir kadın cemaati Aişe radıyu anha’nın yanına gelmişler, Hazreti Aişe onlara demiş ki; "Eğer siz ALLAH'a iman edenlerden iseniz ince elbise mümin hanımlara asla yakışmaz" [Kurtubi(14/244)]
Başka bir haberde çok süslü ve renkli bir başörtüsü giyen kadına; "Herhalde sen hicab ayetlerine iman etmeyenlerdensin. Zira iman eden asla böyle giyinmez" buyurur. [Kurtubi(14/244)]
Görüldüğü gibi ulema tesettür ayetlerinden kadının dışarı çıkarken yüzünü ve ellerini çarşaf ile örtmesinin vacip olmasında ittifak etmişlerdir.
"Rasulullah aleyhissalatu vesselam ihramlı iken şunları yasakladı; iki eldiven, peçe, vers yada zaferan ile boyanmış giysi" [Malik(730); Buhari(3/146); Ebu Davud(1827); Tirmizi(763); Müslim(2012); Nesai(2616); İbni Mace(2920); Ahmed(4252); Darimi(1730)]
Bu yasak hacca mahsus olup, sahabe hanımlarının hac dışında eldiven ve peçe kullandığına delalet eder. Günümüzde bazı cahiller "madem ki kadın ihramda yüzünü örtmüyor, öyleyse diğer zamanlarda da açabilir" diyorlar. Bu iddia İslam fıkhını bilmeyenlerin sözüdür. Selef-i Salihin’in, sahabenin ve tabiinin kadınlarının yaşayışını inceleyen, araştıran herkes yüzün açılmasının mubah olduğunu söyleyenlerin hata ettiğini kesin olarak anlar.
Nur suresi 31. ayetinde kadının ziynetini yabancılara göstermesinin haram olduğu belirtilmiştir. Zira yüz ziynetin ve güzelliğin aslı, fitnenin kaynağı olduğu için onun da yabancılara karşı örtülmesi zaruridir. Kaldı ki sahabe hanımları ihramlı iken de yüzlerini örterdi;
Aişe radıyu anha der ki; "Binekli hacılar biz Rasulullah aleyhi ve sellemin yanında ihramlı iken yanımızdan geçerlerken her birimiz başörtüsünü başından yüzüne indirirdi. Binekliler geçtiğinde yine açardık" [Ebu Davud(1833); İbni Rüşd, Bidaye(2/166); İbni Sa'd(8/71); İbni Mace(2935); İbnu Katan, Kitabun Nazar(s149); Ezraki(2/14)]
Fatıma Binti Münzir radıyu anha derki; "Esma ile birlikte ihramlı iken yüzümüzü de örtüyorduk. Rasulullah aleyhi ve sellem bizim bu halimizi yadırgamıyordu" [Malik(740); İbni Rüşd, Bidaye(2/166); Ahkamul Avret(60); Terhut Tesrib(5/46)]
Yüzün açılabileceğine dair hiçbir delil yoktur. Bazıları daha sonra kaydedeceğimiz Esma radıyu anha’ya Efendimiz aleyhisselam’ın el ve yüzü istisna eden haberini delil getirmeye çalışıyorlar. Ancak bu asla delil olamaz zira; bu haber hem çok zayıftır hem de hicab emrinden önce vuku bulmuş bir hadisedir. Sahih rivayette;
"Müslüman bir kadın Beni Kaynuka pazarında örtülü bir halde zaruri alışverişini yaparken Yahudilerden biri kadının örtüsü ile alay ederek yüzünü açmaya çalıştı. Kadın yüzünü açmayınca elbisesinin eteğini bir yere tutturdular ve avretini açtılar.
"yüzünü örtüyor, avretini açıyor" diye alay ettiler. Duruma şahit olan bir Müslüman o yahudiyi öldürdü. Yahudiler de toplanıp bu müslüman'ı öldürdüler. Bu olay üzerine Beni Kaynuka savaşı çıkmıştır"
[Belazuri, Ensab(309); Süheyli, Ravdul Ünf(5/392); El Buti, Fıkhus Siyra(240); İbni Hişam(2/47); Taberi Tarih(2/480); Mahmud Şakir, Siyer(264); Muinüddin Nedvi, Asrı Seadet(1/87); İbni İshak(295); Kastalani, Mevahibu Ledüniye(1/102); İbni Esir, Kamil(2/65); Cevad Ali, Tarihu Kablel İslam(6/144); İbni Kesir, Bidaye(4/11); İbni Sa'd(8/321); Kettani, Teratibul İdariyye(2/4); Üsdül Gabe(7/245); Vakıdi(3/67)]
Aişe radıyu anha der ki; "Peygamber aleyhis selam’ın hanımları sabah namazını mescidde kılarlar, sonra da karanlık sebebiyle tanınmadan önce çarşaflarına bürünmüş olarak evlerine dönerlerdi" [Buhari(6/13); Müslim(mesacid 230); Malik(1/5); Beyhaki(7/88); Şafii, El-Ümm(7/170); Humeydi(174); Nesei(1/271); İbni Huzeyme(350); Tahavi(1/176); İbni Hibban(1496); Ebu Davud(423); Tirmizi(153); İbni Mace(669); Darimi(1219); Ahmed(6/33); Cemül Fevaid(1014)]
İfk hadisesi de yüzü örtmenin vacip oluşuna delildir; "Aişe ra dedi ki; "Safvan'ın istirca'ı ile uyandım. Hemen çarşafım ile yüzümü örttüm. Safvan, hicab emredilmezden önce beni gördüğü için tanıdı…" [Buhari(megazi 34); Müslim(tevbe 58); Tirmizi(3180); İbni Kesir(3/1584); Cemül Fevaid(7104); Taberi(2/111); İbni Hişam(4/10); Vakıdi(2/426); Dürrü Mensur(190); İbni Seyyidin Nas, Uyunül Eser(2/128); Zadul Mead(3/1223); İbni Mace(1970); Beyhaki, Delail(4/64); İbni Sad(2/65)]
Bu rivayet, hicab emriyle kadınlara yüzlerini örtmelerinin vacip kılındığını açıkça göstermektedir.
Yüzü açmak sonradan çıkmış çirkin bir bid'attir ve haramdır. Selef döneminde yüzü açmak vuku bulmamış, Hüseyin radıyu anh'ın kızı Sükeyne dışarıda yüzü açık dolaştığı için o günün Müslümanları bu fiilini çirkin bulmuşlardır. [Hamidullah İslam Peygamberi(1860)]
"Memure ve öğrenci kadınlar peruk takabilirler" şeklinde bir fetva kulağımıza gelmektedir. Bu asla itibar edilecek birşey değildir. Zira peruk takanlara hadislerde lanet varid olduğu gibi, peruğun tesettürle de uzaktan yakından alakası yoktur. Bu Yahudi zihniyeti ile tesettüre bir darbedir. Peruk kadının güzelliğinden ve cazibesinden neyi gizleyecek? Sahte de olsa gerçek de olsa ortada bir saç görüntüsü yok mudur?
Kadının çalışması haram olmamakla beraber tesettüre riayet etmesi, yabancı erkeklerle nazik konuşmaması, süslenip kokulanmaması farzdır. Erkeklerle karışık çalışmasında bu şartları yerine getirmesi mümkün olmadığından çalışması sakıncalı görülmüştür. Ayrıca kadının çalışma sahası olarak ev tayin edilmiştir; Kur’an’da kadınlara hitaben; “Evlerinizde oturun”(Ahzab 33) buyrulmuştur.
Ashab kadınları siyah çarşaf giyerdi. Şiirlerde gecenin karanlığı cilbaba benzetilmiş, [lisanul Arab, Cilbab maddesi(1/273)], daha önce nakletmiş olduğumuz gibi Ümmü Seleme ve Aişe radıyu anhuma çarşafa bürünen ashab kadınlarını “başlarında karga varmış gibi” diye tavsif etmişler; ayrıca İbni Sa’d Habibe binti Abbad’dan şunu rivayet etmiştir;
“Aişe’nin üzerinde siyah bir başörtü gördüm” [İbni Sa’d(8/71,73); Sükeyne de aynısını söylemiştir Bkz: İbni Ebi Şeybe(6/18)]
İbni Hallikan’ın rivayetine göre; İsa Bin Ömer, Ebu Amr Bin A’la’ya; şöyle bir beyit okumuştur;
“O kadınlar tesettür için yüzlerini örtüp gizlerlerdi,
Bugün ise bakanlara kendi yüzlerini gösterip açığa vururlar”
[İbni Kesir, el Bidaye(10/179)]
İşte bu, Ahzab Suresi 59. ayetinde geçen “la yübdiyne” kelimesinin izahıdır. Yani ayette yüzü açmak yasaklanıyor. Bu beyit, sahabe hanımların yüzü örtmeyi tesettür emri dahilinde gördüklerinin de delilidir.
Ayrica, yüzü örtmenin hükmüne dair bilgileri burda bulabilirsiniz:
https://www.islam-tr.org/tesettur/22413-yuzu-ortmenin-hukmune-dair-detayli-deliller.html