Bu örgütün olduğunu varsayarsak kâfirlerle daha çok ilgileniyorlar (düzenlerini yıkmak için). Bu yüzden; "belgeleri hazırlayanlar da kâfirler" anlamına gelen dediğiniz; "belgeleri veren kimler, bir de o var"a karşın belgeleri hazırlayan kişilerin de bu tür örgütlerden korktuğu bilinen bir gerçek. Onlar da kendi düzenleri yıkılmasın diye böyle örgütlerin varlığını araştırıyorlar. Zaten bu örgütten korkmak da bir nevi akidede leke gibi geliyor bana, "her şeyden haberdar, her şeyi değiştirecek, çok güçlü ve gizli" bir örgütün olması imkânsız zaten. Bunlar da insan sonuçta, ve eğer böyle bir örgüt mevcut olsaydı şu ana kadar bir şeyler yapmışlardı.
Seni anlıyorum da kardeşim, korktuğumuz bu veya benzer örgütler değil ki?
Yukarıda da aktardığım üzere: Allah izin vermeden Şeytan "hiçbir yapılanması ile" hiç bir şey yapamaz. Korktuğum: müslümanların (ve İslam'a girmesini umud ettiğimiz her bireyin) zarara uğraması. Yetişkinler "Ben Allah'ı biliyorum, bana birşey yapamaz elhamdülillah" der iken (ve inşaAllah haklı iken) müslümanların çocuklarının dünyaya geliyor olması. Şeytan istediği düzeni kurar ise, dünyaya getirdiğimiz çocukların yetiştirme hakkını ellerinden alır ise, kendi dünyaya getirdiğimiz ve müslüman nüfusuna katkı için umutlar beslediğimiz çocukları kafir olarak yetiştirirler ise: Bundan korkmaz mısınız?
Video tesettüre uygun değil diye Çinlilerin Uygur Türkülerine ve çocuklarına yaptıkları ile ilgili videoları aktaramıyorum, Youtube'dan izleyin BBC'nin kanalında vardı. Beyin Yıkama... Suç bile işlememiş yetişkin ve çocukların, sadece müslüman oldukları için çektiklerine bakın. Bunları biliyoruz, tüm dünya biliyor ve ancak tüm dünya değilse bile müslüman ülkeler birleşip de bu zalimlerin ülkesini bir başlarına yıkamadık. Bunun vebali var mıdır? Vardır. Kime? Kimin neye gücü yettiyse ve onu yapmadıysa tüm müslümanlara...
Benim korkum odur ki, ALLAH Celle Celaluhu, müslümanlara bu sessizlik ile hak ettiğini vermek üzere. Onlar ne yaşadı ise, aynı şeyi Küreselcilerin ellerinin uzandığı her ülke yaşamak üzere. Ha biz belki başardıklarını göremeyiz de, evlatlatımızın büyümesine başarırlar. Dersen ki başaramazlar, ben de derim ki neden başaramasınlar? Dersin ki Allah izin vermez, ben de derim ki neden izin vermesin? Gerek bu bahsettiğim zulüm, gerekse diğer zulüm gören müslümanlar için bir avuç müslüman dışında kim ne yaptı? Neden Allah tarafından aynı şeyin başlarına gelmesi ile cezalandırılmasınlar?
Bu olursa, ben sadece "İLAHİ ADALET YERİNİ BULDU" derim.
Yine de olmasın diye her koldan tehlikeleri anlatmaya çalışıyorum, bakın geliyor ve hatta göz göre göre geliyor hak ettimiz ceza diyorum. Tüm bunlara inanmamın sebebi işte budur, olması beklenen şeyler(görünen köy) : Çinde Zulüm gören o müslümanların başlarına gelenin aynısı...
Bununla birlikte, şu yukarıdaki ahtapot benzetmemin altını çizmek istiyorum:
İlluminati, Küreselciler, Feminizm, LGBT vs vs vs bunların komplesi ahtapotun kolları misali. Bunlardan birini yok etsek, ötekisi türer; diğerini yok etsek, bir başkası. Kafa: Şeytanın ta kendisi, Şeytanın ta kendisi...
Bu sadece teşhis değil, aynı zamanda da çözümün yolu. Teşhis tedavinin yarısıdır. Kolları sürekli yenilenen bir yaratık ile kolları keserek savaşılmaz. Hedef kafa, hedef Şeytan. Ve şeytan ancak ilmi yaymakla yok edilir.
Peki ben burda ne yapıyorum belki 2 yıldır, zaten ilim sahibi olduğunu düşündüğüm kişilere tuzağı farkettirmeye çalışıyorum ki bir kendilerine gelsinler, bir tehlikeyi görsünler, bir silkelenip bu yolda daha sıkı çalışsınlar. Korktuğum şey Şeytan değil, Allah'ın şeytana izin vermesi. Yani bu belaları hak ediyor oluşumuz ve hala gevşek gevşek yaşıyor oluşumuz. Tekraren, belki bize olacaklar umurunuzda olmaz, en çok "şehid olurum" dersiniz. Ama ALLAH için, başarılı olursalar EVLATLARINIZIN ELİNİZDEN ALINIP, YÜZLERİNİ GÖREMEDEN, KAFİR OLARAK YETİŞTİRİLMELERİNE DAYANAMAZSINIZ. Hiç "cesurum" demeyin buna, bu kadar cesareti benim aklım almaz, inanmam.
Ve, yarın öbür gün, evlatlarınız bu zulmün ortasına doğarsa ve bugün "amaannn, korkmayın bir şey olmaz" diyerek hızlı hızlı gelişini izlediğiniz sistemin çarkları arasında ezilir ise, hesap soracakları gün için hiç değil ise: "yavrum gördük, çabaladık ama engelleyemedik" diyebilin.
Kısaca hem Allah'a, hem evlatlarınıza sunacağınız bir mazeretiniz olsun diye şu konuyu hafife almayı bırakmanızı, tehlikeyi artık görmenizi, korktuğumuzun Şeytan değil "Günahlarımız" dolayısı ile "hak ettiklerimiz" olduğunu ve çözüm yoluna bir an önce birlikte girebilmeyi Rabbimden niyaz ediyorum. O çözüm yolu da: "tehlike yok" demek değil. Çözüm "Tehlike var ve bunun için birşeyler yapmalıyız." Evvela tevbe ile bu günahlardan arınma yolu, ardından Tevhidi anlatmaya devam ve bu konuları da insanların uyanmalarına vesile olarak kullanmak. Yukarıda yahudiler, eskiden izlediğim videolarda hristiyanlar bile: olan biteni fark etti, "dinleri için" direniş yapıyorlar. Biz daha müslümanlara tehlikenin varlığını kabul ettiremedik. Belge istiyorsanız, yok o belge. Belgeyi veren kurumları şeytan satın almışken, kendini ifşa edecek belge mi bastırır? Hangi ilaç firması, ilacımız kanser yapıyor, içmeyin dedi. Hangi tuz firması, içine kolay aksın diye siyanür koyduk, kullanmayın dedi. Hangi Diyanet, biz ayetleri gizliyoruz, bize güvenmeyin dedi. Hangi MEB tarih kitabında Atatürkün dinsiz olduğunun belgesini gördünüz vb vb vb.
Yani bilmiyorum, olaya kalıpsal bakmıyorum ben, resmin geneline bakıyorum. Tarihi bilgileri de, belge dediklerinizi de asla hakiki gerçekmiş gibi kabul etmiyorum, ben uydurma hadis diye bir şey var diye bilen biriyim. Allah'ın Rasulünün sözlerinin (sav), müslümanların elindeki kitaplarda, nakilden nakile titizlikle korunmaya çalışırken bile Şeytanın araya girebildiğini biliyorum. Vikipedi mi korunmuş, Dünya Sağlık Örgütünün verileri mi korunmuş, MEB mi korunmuş Şeytandan?
Vs vs vs...