Çevrimdışı
يَوْمَ لَا يَنفَعُ الظَّالِمِينَ مَعْذِرَتُهُمْ وَلَهُمُ اللَّعْنَةُ وَلَهُمْ سُوءُ الدَّارِ
‘O gün zalimlere, mazeretleri fayda vermeyecek. Artık lanet de onlarındır, kötü yurt da onlarındır! (Mümin/52)
Ey Müslümanlar! Bilinmesi gereken şu ki; hak yoldan sapan her uyuşuk tembel için kesinlikle bir çok bahane uydurulmuştur. Geçersiz bahaneler üretmek aziz İslam erlerinin özelliklerinden değildir. Gereksiz sorular sorarak ve sorunları dile getirerek bahaneler üretmek biz Müslümanlar açısından olacak şey değildir! Rabbimizin anlattığı şu kıssada bizler için gerçekten büyük bir ders vardır;
Musa a.s’ın kavminden biri öldürülünce, katilin kim olduğunu öğrenmek için kavmi Musa a.s başvuruyorlar…
وَإِذْ قَالَ مُوسَى لِقَوْمِهِ إِنَّ اللّهَ يَأْمُرُكُمْ أَنْ تَذْبَحُواْ بَقَرَةً قَالُواْ أَتَتَّخِذُنَا هُزُواً قَالَ أَعُوذُ بِاللّهِ أَنْ أَكُونَ مِنَ الْجَاهِلِينَ
‘Musa, kavmine: Allah bir sığır kesmenizi emrediyor, demişti de:
Bizimle alay mı ediyorsun? demişlerdi. O da: Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım, demişti.’ (Bakara/67)
Eğer mantık ile hareket edilecekse, Yahudiler ‘Bizimle alay mı ediyorsun?’ sözlerinde haklı olurlardı… Çünkü, akrabalarından biri öldürülmüş, taziye sahibi ve üzüntülü bir gün içerisinde olan bu kişiler, katilin kim olduğunu öğrenmek için soru sorduklarında, ‘Allah bir sığır kesmenizi emrediyor’ demişti. Onlarda ‘sorumuzla ne alaka’ düşüncesiyle Peygamberlerine o çirkef sözü ‘Bizimle alay mı ediyorsun’ demişlerdi. Ey kardeşlerim! Eğer mantık ile hareket edilip delillerin önüne geçirilerek bahaneler üretiliyorsa bilin ki bu Yahudilerin özelliklerinden bir özelliktir…
Peygamberleri onları ikna edince… Rabbimiz kıssalarını şöyle anlatıyor;
قَالُواْ ادْعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّن لّنَا مَا هِيَ قَالَ إِنَّهُ يَقُولُ إِنَّهَا بَقَرَةٌ لاَّ فَارِضٌ وَلاَ بِكْرٌ عَوَانٌ بَيْنَ ذَلِكَ فَافْعَلُواْ مَا تُؤْمَرونَ
‘Bizim adımıza Rabbine dua et, bize onun ne olduğunu (mahiyetini) açıklasın’ dediler. Musa: Allah diyor ki: ‘O, ne yaşlı ne de körpe; ikisi arasında bir inektir. Size emredileni hemen yapın’ dedi.’ (Bakara/68)
Peygamberleri onlara çok açık bir şekilde ‘Bir sığır kesin ve bunu hemen yapın’ demişti… Onlar, üşengeçlik yapıp ‘İnek nasıl bir şey olacak’ dediler. Peygamberleri onlara birkaç özelliğini açıklayınca…
قَالُواْ ادْعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّن لَّنَا مَا لَوْنُهَا قَالَ إِنَّهُ يَقُولُ إِنّهَا بَقَرَةٌ صَفْرَاء فَاقِـعٌ لَّوْنُهَا تَسُرُّ النَّاظِرِينَ
‘Bu defa: Bizim için Rabbine dua et, bize onun rengini açıklasın, dediler. (Musa); ‘O diyor ki: Sarı renkli, parlak tüylü, bakanların içini açan bir inektir’ dedi.’ (Bakara/69)
قَالُواْ ادْعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّن لَّنَا مَا هِيَ إِنَّ البَقَرَ تَشَابَهَ عَلَيْنَا وَإِنَّا إِن شَاء اللَّهُ لَمُهْتَدُونَ
‘(Ey Musa!) Bizim için, Rabbine dua et de onun nasıl bir sığır olduğunu bize açıklasın, nasıl bir inek keseceğimizi anlayamadık. Biz, inşaallah emredileni yapma yolunu buluruz’ dediler.’ (Bakara/70)
قَالَ إِنَّهُ يَقُولُ إِنَّهَا بَقَرَةٌ لاَّ ذَلُولٌ تُثِيرُ الأَرْضَ وَلاَ تَسْقِي الْحَرْثَ مُسَلَّمَةٌ لاَّ شِيَةَ فِيهَا قَالُواْ الآنَ جِئْتَ بِالْحَقِّ فَذَبَحُوهَا وَمَا كَادُواْ يَفْعَلُونَ
‘(Musa) dedi ki: Allah şöyle buyuruyor: O, henüz boyunduruk altına alınmayan, yer sürmeyen, ekin sulamayan, serbest dolaşan (salma), renginde hiç alacası bulunmayan bir inektir. ‘İşte şimdi gerçeği anlattın’ dediler ve bunun üzerine (onu bulup) kestiler, ama az kalsın kesmeyeceklerdi.’ (Bakara/71)
Görüleceği üzere bahaneler ve gereksiz sorular hükümlerin ağırlaşmasından başka bir işe yaramıyor… Hükümler ağırlaşınca zayıf olan insan için onu yapmak zorlaşacak ve belki o hükmü uygulamayacaktır. Ancak Yahudiler yine de o hükmü uyguladılar… Uygulamalarına rağmen, bahane ürettiklerinden dolayı kınandılar…
Ey Kardeşler! Bahane üretmekten kaçının… فَافْعَلُواْ مَا تُؤْمَرونَ ‘Size emredileni hemen yapın’ kaidesi şiarınız olsun.
الَّذِينَ يَسْتَمِعُونَ الْقَوْلَ فَيَتَّبِعُونَ أَحْسَنَهُ...
‘Onlara bir söz söylendi mi, en güzeline tabi olur (yapar)lar…’ (Zümer/18)
Allah namaz kılmayı mı emretmiş… ‘Size emredileni hemen yapın!’
Allah size oruç tutmayı mı emretmiş… ‘Size emredileni hemen yapın!’
Allah sizden mallarınızı infak etmenizi mi istemiş… ‘Size emredileni hemen yapın!’
Gerçek davetçi, kendisine çağırdığı güzelliği ve ameli benimseyen, arzulayan ve icra edendir. Allah-u Teala’nın dinine davet, emrettiğine inanıp kabul etme ve onu yaşamadır…
‘O gün zalimlere, mazeretleri fayda vermeyecek. Artık lanet de onlarındır, kötü yurt da onlarındır! (Mümin/52)
Ey Müslümanlar! Bilinmesi gereken şu ki; hak yoldan sapan her uyuşuk tembel için kesinlikle bir çok bahane uydurulmuştur. Geçersiz bahaneler üretmek aziz İslam erlerinin özelliklerinden değildir. Gereksiz sorular sorarak ve sorunları dile getirerek bahaneler üretmek biz Müslümanlar açısından olacak şey değildir! Rabbimizin anlattığı şu kıssada bizler için gerçekten büyük bir ders vardır;
Musa a.s’ın kavminden biri öldürülünce, katilin kim olduğunu öğrenmek için kavmi Musa a.s başvuruyorlar…
وَإِذْ قَالَ مُوسَى لِقَوْمِهِ إِنَّ اللّهَ يَأْمُرُكُمْ أَنْ تَذْبَحُواْ بَقَرَةً قَالُواْ أَتَتَّخِذُنَا هُزُواً قَالَ أَعُوذُ بِاللّهِ أَنْ أَكُونَ مِنَ الْجَاهِلِينَ
‘Musa, kavmine: Allah bir sığır kesmenizi emrediyor, demişti de:
Bizimle alay mı ediyorsun? demişlerdi. O da: Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım, demişti.’ (Bakara/67)
Eğer mantık ile hareket edilecekse, Yahudiler ‘Bizimle alay mı ediyorsun?’ sözlerinde haklı olurlardı… Çünkü, akrabalarından biri öldürülmüş, taziye sahibi ve üzüntülü bir gün içerisinde olan bu kişiler, katilin kim olduğunu öğrenmek için soru sorduklarında, ‘Allah bir sığır kesmenizi emrediyor’ demişti. Onlarda ‘sorumuzla ne alaka’ düşüncesiyle Peygamberlerine o çirkef sözü ‘Bizimle alay mı ediyorsun’ demişlerdi. Ey kardeşlerim! Eğer mantık ile hareket edilip delillerin önüne geçirilerek bahaneler üretiliyorsa bilin ki bu Yahudilerin özelliklerinden bir özelliktir…
Peygamberleri onları ikna edince… Rabbimiz kıssalarını şöyle anlatıyor;
قَالُواْ ادْعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّن لّنَا مَا هِيَ قَالَ إِنَّهُ يَقُولُ إِنَّهَا بَقَرَةٌ لاَّ فَارِضٌ وَلاَ بِكْرٌ عَوَانٌ بَيْنَ ذَلِكَ فَافْعَلُواْ مَا تُؤْمَرونَ
‘Bizim adımıza Rabbine dua et, bize onun ne olduğunu (mahiyetini) açıklasın’ dediler. Musa: Allah diyor ki: ‘O, ne yaşlı ne de körpe; ikisi arasında bir inektir. Size emredileni hemen yapın’ dedi.’ (Bakara/68)
Peygamberleri onlara çok açık bir şekilde ‘Bir sığır kesin ve bunu hemen yapın’ demişti… Onlar, üşengeçlik yapıp ‘İnek nasıl bir şey olacak’ dediler. Peygamberleri onlara birkaç özelliğini açıklayınca…
قَالُواْ ادْعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّن لَّنَا مَا لَوْنُهَا قَالَ إِنَّهُ يَقُولُ إِنّهَا بَقَرَةٌ صَفْرَاء فَاقِـعٌ لَّوْنُهَا تَسُرُّ النَّاظِرِينَ
‘Bu defa: Bizim için Rabbine dua et, bize onun rengini açıklasın, dediler. (Musa); ‘O diyor ki: Sarı renkli, parlak tüylü, bakanların içini açan bir inektir’ dedi.’ (Bakara/69)
قَالُواْ ادْعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّن لَّنَا مَا هِيَ إِنَّ البَقَرَ تَشَابَهَ عَلَيْنَا وَإِنَّا إِن شَاء اللَّهُ لَمُهْتَدُونَ
‘(Ey Musa!) Bizim için, Rabbine dua et de onun nasıl bir sığır olduğunu bize açıklasın, nasıl bir inek keseceğimizi anlayamadık. Biz, inşaallah emredileni yapma yolunu buluruz’ dediler.’ (Bakara/70)
قَالَ إِنَّهُ يَقُولُ إِنَّهَا بَقَرَةٌ لاَّ ذَلُولٌ تُثِيرُ الأَرْضَ وَلاَ تَسْقِي الْحَرْثَ مُسَلَّمَةٌ لاَّ شِيَةَ فِيهَا قَالُواْ الآنَ جِئْتَ بِالْحَقِّ فَذَبَحُوهَا وَمَا كَادُواْ يَفْعَلُونَ
‘(Musa) dedi ki: Allah şöyle buyuruyor: O, henüz boyunduruk altına alınmayan, yer sürmeyen, ekin sulamayan, serbest dolaşan (salma), renginde hiç alacası bulunmayan bir inektir. ‘İşte şimdi gerçeği anlattın’ dediler ve bunun üzerine (onu bulup) kestiler, ama az kalsın kesmeyeceklerdi.’ (Bakara/71)
Görüleceği üzere bahaneler ve gereksiz sorular hükümlerin ağırlaşmasından başka bir işe yaramıyor… Hükümler ağırlaşınca zayıf olan insan için onu yapmak zorlaşacak ve belki o hükmü uygulamayacaktır. Ancak Yahudiler yine de o hükmü uyguladılar… Uygulamalarına rağmen, bahane ürettiklerinden dolayı kınandılar…
Ey Kardeşler! Bahane üretmekten kaçının… فَافْعَلُواْ مَا تُؤْمَرونَ ‘Size emredileni hemen yapın’ kaidesi şiarınız olsun.
الَّذِينَ يَسْتَمِعُونَ الْقَوْلَ فَيَتَّبِعُونَ أَحْسَنَهُ...
‘Onlara bir söz söylendi mi, en güzeline tabi olur (yapar)lar…’ (Zümer/18)
Allah namaz kılmayı mı emretmiş… ‘Size emredileni hemen yapın!’
Allah size oruç tutmayı mı emretmiş… ‘Size emredileni hemen yapın!’
Allah sizden mallarınızı infak etmenizi mi istemiş… ‘Size emredileni hemen yapın!’
Gerçek davetçi, kendisine çağırdığı güzelliği ve ameli benimseyen, arzulayan ve icra edendir. Allah-u Teala’nın dinine davet, emrettiğine inanıp kabul etme ve onu yaşamadır…
