bilmiyorum gerçekten ona mı ait yoksa sonradan mı hakkında iftiradır fakat hz.nuh'a hz. ibrahim'e Allah'a olmayacak sözler.
GAVS-I A'ZAM SEYYİD ABDÜLKADİR GEYLANİ (KS)
Arınıp kalbim durulaştığı ve sırrım olgunlaştığında,
Bana münademet (yönelme-çağrı) ettiğinde sahvım (uyanıklığım) basireti açmada,
Gördüm vilayetin sahibinin Allah olduğunu,
Her durumda tasrifi (tasarrufu) cömertçe ihsan etmiş olduğunu.
Şarabının kadehlerinden sundu bana ilahım,
Sarhoş etti beni, gerçekten sarhoş olduğumu anladım.
İçindekilerle birlikte şarap testilerini toplama yetkisi verdi bana,
Bütün alemlerin padişahları tebaadır (tabi olmuştur) bana.
Meyhanemize gir bizim, gör kadehin gezdirildiğini,
Aşıkların ancak benim içtiğimden artanı içtiğini!
Üstün kılındım Rasulullah’ı sevdiğini iddia edenlerden,
Yaklaştırdı beni Mevla, bir bakış elde ettim hemen.
Bütün topraklarda gezip dolaştı atlarım,
Hızla geldi bana kadehler her yönden!
Yerde ve gökte benim adıma dalgalandı sancaklar,
İyi bilirler kuvvetimi yerde ve gökte bulunanlar.
Göz ucuyla mülkümün doğusuna ve batısına baktım,
Zorda kalanlara yardımcı ve rahmet oldum.
Hakkınızda benim gibi dilediğini yapan kim?
Kuvvetime karşı koyup benimle yarışan kim?
Muhammed’in nuruyla çıktım ben en yücelere,
Sevenlerin birleşmesi olur “kabe kavseyn”de.
Aşk kadehlerinin en halisinden içtim,
Onlarla canlandı ruhum, canım ve cismim.
Ben oldum hazır olanların kadehini dolduran,
Boşaldıkça tekrar tekrar dönüp dolduran!
O’nu birleyerek Allah’ın kapısında durdum kaldım,
“Ey Geylani huzuruma gir!” diye çağrıldım.
“Ey Geylani gir, sakın korkma!” diye çağrıldım,
Hakikat ehlinden önce verildi benim sancağım!
Bütün göklerin üzerindedir kolum,
Balığın karnının altından uzattım avucum.
Bilirm yeryüzünde ne kadar bitki varsa,
Bilirim yerde tanesi sayısınca ne kadar kum varsa.
Bilirim harfleri sayısınca Allah’ın ilmini,
Bilirim dalgası sayısınca denizin dalgalarını!
Övünmek için söylemedim bu sözleri,
İzin geldi bana ancak ki anlayın hakikatimi!
“Söyle korkma!” denildi bana, ben de söyledim,
“Vilayet makamındaki velimsin sen benim!”
Nuh ile birlikte ben görüyordum yaratılmışlarda,
Denizleri ve tufanı kudretimin avucunda.
Ateşine atıldığında İbrahim beraberdim onunla,
(Allah) söndürdü ateşi ancak benim duamla!
Kurban edilirken şahit olrak birlikteydim İsmail’le,
(Allah) indirdi kurbanı ancak benim hükmümle!
Yakub ile birlikteydim indiğinde gözüne perde,
Gözleri iyileşti ancak benim tükürüğümle!
İdris ile birlikteydim en yüce yere yükseldiğinde
Ve yerleştirildiğinde en güzel cennet olan Firdevs’e!
Rabb’i ile konuşurken Musa onunla beraberdim,
Musa’nın asası yardım gördü asamdan benim!
Eyüb ile birlikteydim musibet zamanında,
İyileştiği hastalığı ancak benim duamla!
Konuşurken beşikte İsa ile birlikteydim,
Davud’a tatlı sesimden verdim!
Adem’den önceydi benim muhabbet neşetim,
Neşetimden(ortaya çıkmamdan) önce nüfuz etti kainata sırrım!
Bir zakirin dilinde zikreden, zikredilen ve zikir benim,
Nimetime karşılık şükreden, şükredilen ve şükür benim!
Aşık olan, aşık olunan benim her gönülde,
Dinleyen, dinlenilen benim her seste!
Zati sebebiyle bir, tek ve ulu olan benim,
Vasfeden, vasfolunan benim, tarikat ilmi benim.
Sahip oldum Allah’ın beldelerine, doğusuna, batısına,
Dilersem yok ederim bütün canlıları bir bakışla!
Ve dediler ki “Kutub sensin!”
Dedim “Görürüm, okurum Allah’ın kitabını her dem!”
Bakarım Levh’te bulunan bütün ayetlere,
Bakarım gördüğüm bütün şühuda gözlerimle!
Bizi arzu eden mahallemize gelir,
Efendilerin korumasına girer, ganimeti bulur.
Her alim alimdir ancak benim ilmimle,
Her salik de benim farzım ve sünnetimle!
Benim için rüku edilir her camide,
Benim hutbem okunur her minberde!
Eğer almamış olsaydı benden önce Rasulullah söz,
Kemiğimle kapatırdım kapılarını cehennemin söz!
Ey müridim müjdeler olsun sana vefalı olursan,
Himmetimle yardım ederim sana eğer sıkıntıdaysan.
Ey müridim bana sımsıkı tutun, bana güven,
Dünyada ve kıyamet günü himaye ederim seni ben!
Ey müridim ahitlerimizi korumaya devam et ki,
Başında ben olayım mizanın kıyamet günündeki.
Eğer cimrilik ederse mizan ben yeterim sana,
İhtimam (özen) gözü ve hakikat şefkatiyle bakarım sana.
Karşılanacaktır ihtiyaçlarınız, yalnız ben
Övülmüş yollarda yürümenizi istiyorum sizden.
Nefisleri kırmanızı tavsiye ederim size, çünkü bu
İzzet mertebeleridir tarikat ehli katında.
Kimin nefsi tekebbürü (kibir) fısıldarsa kendisine,
Onun küçük olduğunu görürsün havassın gözünde.
Hallerinde Allah’a karşı mütevazi olan,
Yüceltilir bütün yaratılmışlar tarafından!
Vesile Kasidesi ( Gavs’ul Azam Seyyid Abdülkadir Geylani )
GAVS-I A'ZAM SEYYİD ABDÜLKADİR GEYLANİ (KS)
Arınıp kalbim durulaştığı ve sırrım olgunlaştığında,
Bana münademet (yönelme-çağrı) ettiğinde sahvım (uyanıklığım) basireti açmada,
Gördüm vilayetin sahibinin Allah olduğunu,
Her durumda tasrifi (tasarrufu) cömertçe ihsan etmiş olduğunu.
Şarabının kadehlerinden sundu bana ilahım,
Sarhoş etti beni, gerçekten sarhoş olduğumu anladım.
İçindekilerle birlikte şarap testilerini toplama yetkisi verdi bana,
Bütün alemlerin padişahları tebaadır (tabi olmuştur) bana.
Meyhanemize gir bizim, gör kadehin gezdirildiğini,
Aşıkların ancak benim içtiğimden artanı içtiğini!
Üstün kılındım Rasulullah’ı sevdiğini iddia edenlerden,
Yaklaştırdı beni Mevla, bir bakış elde ettim hemen.
Bütün topraklarda gezip dolaştı atlarım,
Hızla geldi bana kadehler her yönden!
Yerde ve gökte benim adıma dalgalandı sancaklar,
İyi bilirler kuvvetimi yerde ve gökte bulunanlar.
Göz ucuyla mülkümün doğusuna ve batısına baktım,
Zorda kalanlara yardımcı ve rahmet oldum.
Hakkınızda benim gibi dilediğini yapan kim?
Kuvvetime karşı koyup benimle yarışan kim?
Muhammed’in nuruyla çıktım ben en yücelere,
Sevenlerin birleşmesi olur “kabe kavseyn”de.
Aşk kadehlerinin en halisinden içtim,
Onlarla canlandı ruhum, canım ve cismim.
Ben oldum hazır olanların kadehini dolduran,
Boşaldıkça tekrar tekrar dönüp dolduran!
O’nu birleyerek Allah’ın kapısında durdum kaldım,
“Ey Geylani huzuruma gir!” diye çağrıldım.
“Ey Geylani gir, sakın korkma!” diye çağrıldım,
Hakikat ehlinden önce verildi benim sancağım!
Bütün göklerin üzerindedir kolum,
Balığın karnının altından uzattım avucum.
Bilirm yeryüzünde ne kadar bitki varsa,
Bilirim yerde tanesi sayısınca ne kadar kum varsa.
Bilirim harfleri sayısınca Allah’ın ilmini,
Bilirim dalgası sayısınca denizin dalgalarını!
Övünmek için söylemedim bu sözleri,
İzin geldi bana ancak ki anlayın hakikatimi!
“Söyle korkma!” denildi bana, ben de söyledim,
“Vilayet makamındaki velimsin sen benim!”
Nuh ile birlikte ben görüyordum yaratılmışlarda,
Denizleri ve tufanı kudretimin avucunda.
Ateşine atıldığında İbrahim beraberdim onunla,
(Allah) söndürdü ateşi ancak benim duamla!
Kurban edilirken şahit olrak birlikteydim İsmail’le,
(Allah) indirdi kurbanı ancak benim hükmümle!
Yakub ile birlikteydim indiğinde gözüne perde,
Gözleri iyileşti ancak benim tükürüğümle!
İdris ile birlikteydim en yüce yere yükseldiğinde
Ve yerleştirildiğinde en güzel cennet olan Firdevs’e!
Rabb’i ile konuşurken Musa onunla beraberdim,
Musa’nın asası yardım gördü asamdan benim!
Eyüb ile birlikteydim musibet zamanında,
İyileştiği hastalığı ancak benim duamla!
Konuşurken beşikte İsa ile birlikteydim,
Davud’a tatlı sesimden verdim!
Adem’den önceydi benim muhabbet neşetim,
Neşetimden(ortaya çıkmamdan) önce nüfuz etti kainata sırrım!
Bir zakirin dilinde zikreden, zikredilen ve zikir benim,
Nimetime karşılık şükreden, şükredilen ve şükür benim!
Aşık olan, aşık olunan benim her gönülde,
Dinleyen, dinlenilen benim her seste!
Zati sebebiyle bir, tek ve ulu olan benim,
Vasfeden, vasfolunan benim, tarikat ilmi benim.
Sahip oldum Allah’ın beldelerine, doğusuna, batısına,
Dilersem yok ederim bütün canlıları bir bakışla!
Ve dediler ki “Kutub sensin!”
Dedim “Görürüm, okurum Allah’ın kitabını her dem!”
Bakarım Levh’te bulunan bütün ayetlere,
Bakarım gördüğüm bütün şühuda gözlerimle!
Bizi arzu eden mahallemize gelir,
Efendilerin korumasına girer, ganimeti bulur.
Her alim alimdir ancak benim ilmimle,
Her salik de benim farzım ve sünnetimle!
Benim için rüku edilir her camide,
Benim hutbem okunur her minberde!
Eğer almamış olsaydı benden önce Rasulullah söz,
Kemiğimle kapatırdım kapılarını cehennemin söz!
Ey müridim müjdeler olsun sana vefalı olursan,
Himmetimle yardım ederim sana eğer sıkıntıdaysan.
Ey müridim bana sımsıkı tutun, bana güven,
Dünyada ve kıyamet günü himaye ederim seni ben!
Ey müridim ahitlerimizi korumaya devam et ki,
Başında ben olayım mizanın kıyamet günündeki.
Eğer cimrilik ederse mizan ben yeterim sana,
İhtimam (özen) gözü ve hakikat şefkatiyle bakarım sana.
Karşılanacaktır ihtiyaçlarınız, yalnız ben
Övülmüş yollarda yürümenizi istiyorum sizden.
Nefisleri kırmanızı tavsiye ederim size, çünkü bu
İzzet mertebeleridir tarikat ehli katında.
Kimin nefsi tekebbürü (kibir) fısıldarsa kendisine,
Onun küçük olduğunu görürsün havassın gözünde.
Hallerinde Allah’a karşı mütevazi olan,
Yüceltilir bütün yaratılmışlar tarafından!
Vesile Kasidesi ( Gavs’ul Azam Seyyid Abdülkadir Geylani )