Bismillah, el-Hamdulillah.
İnternet ortamında sık sık şu ibarelerle karşılaşmış bulunduk;
- Büyük Günahlarda Israr Eden, Kafirdir...
Bu ibare normalde Sünnet Ehli'nin kullandığı bir ibare değildir. Yani hiçbir Sünnet İmam'ı, bir kişi günahında ısrar ederse kafir olur, dememiş, dedirtmemişlerdir...
Peki, Hak Yayınları denilen ama aslında Hak ile aralarında siyah ile beyazın evlenip kızıl çocuk dünyaya getirmesi kadar neredeyse imkansız bir fark olan bu cemaat, bu iddiayı neden ortaya atmıştır?
Yoksa kendi cemaatleri içerisindeki, birbirlerinin eşlerine göz dikme veya başka günahların artması sonucu bir önlem almak için mi, yoksa ilim ile uzaktan yakından alakası olmayan ve baş ucuna mermi yağarken diş muayenesinde kitaplar çalıp yayınlayan Hocaları istediği için mi gündem yapmışlardır?
Gaybı Allah bileceği için, en doğrusunu Allah bilir.
Bizler bu cahil güruhtaki elemanlarla konuştuğumuzda, hep Maliki İmam(Hanbeli diyen de var) Kadı Iyaz'ın şu delilini getiriyorlar;
- Her fiil ki, onun ancak bir kâfirden sadır olmasına icma-i ümmet vâki olmuştur.
Meselâ puta, güneşe, aya, haça, ateşe tapmak, onlara secde etmek, Yahudiler, Hıristiyanlar, BAŞLARINI AÇMAK, kuşak sarmak gibi onların kıyafetleriyle onlarla beraber kilise ve havralara gitmek, işlerini yapan kimse, bu işleri yaparken açık açığa Müslüman olduğunu ifade etse bile kendisini tekfir ederiz. Çünkü bu gibi hususların ancak kâfirlerde bulunacağına dair icma-ı ümmet vardır. (Şifa-i Şerif - s: 707, 708)
Bu alıntıda büyük bir hata var ancak bu hatayı açıklamadan önce, bu yazıyı delil alıp, BÜYÜK GÜNAHTA ISRAR EDEN KAFİRDİR, diyen Hak Yayınları yazarlarından bir örnek verelim;
- Bazı günahları devamlı işlemek, kişiyi kafir yapar. Mesela büluğ çağına gelmiş bir kızın başını devamlı açması gibi... Çünkü bu hareketi, bu işi meşrulaştırdığını göstermektedir. (Abdulhak el-Heytemi, Mü'minin Sıfatları)
Görüldüğü gibi, Kadı Iyaz'ın yazdıklarını alıp, başını sürekli açan kız tekfir ediliyor...
En dikkat çekici nokta ise, el-Heytemi künyesi, bu kişinin Mısırlı olmasını gerektirirken, yukarıdaki tercümeyle hareket edip, başı açık olanı tekfir etmesidir...
Yoksa bu Mısırlı da mı Arapça'yı bırakıp Türkçe tercümeden mi hükümler çıkarıyor ?!
Kadı Iyaz'dan yapılan TERCÜME ALINTI, aslında batıldır. Bu alıntıdaki tercüme bariz hatalıdır.
Zaten hiçbir Sünnet Ehli imam, HARAMI MEŞRULAŞTIRMA diye bir kavram da kullanmamıştır.
Bunu Hak Yayınları denilen BATIL cemaat uydurmuştur...
Alimler bu duruma 'İSTİHLAL' yani Haram'ı-Helal Sayma, olarak açıklamışlardır ki bu da 'DİLİYLE BİR HARAM'A HELAL, HELAL'E DE HARAM DERSE KAFİR OLUR' demektir. Ama anlaşılan Hak Yayınları cemaati, birilerini kafir yapmak için, baya emek sarf ediyorlar...
Gelelim Kadı Iyaz'ın alıntısına...
Yazının asli tercümesi şöyledir;
- Keza Müslümanların ancak bir kafirden sadır olur diye icma ettikleri her fiille kişiyi tekfir ederiz.
Velevki faili bu eğri fiiliyle beraber Müslümanlığını açıklasa da.
Mesela put, güneş, ay, haç ve ateşe secde etmesi ve kiliselere koşması, onun ehliyle alışveriş, zünnar bağlamak gibi onların kıyafetlerini giymesi ve BAŞINI ONLAR(HIRİSTİYANLAR) GİBİ EĞMESİ, şüphesiz Müslümanlar, bunların sadece kafirlerden sadır olabileceğinde söz birliği etmiş, bunları yapan kişi, Müslümanlığını ifade etse de, küfür alameti olduklarını belirtmişlerdir...
DİKKAT edildiyse, 2 tercüme çok farklıdır.
Hak Yayınlarının tercümesinde;
- BAŞLARINI AÇMAK, geçerken, asli tercümede;
- BAŞINI ONLAR(HIRİSTİYANLAR) GİBİ EĞMESİ, geçmektedir.
2. tercümeye göre, Hak Yayınlarının aslında batıl bir temele bina yapmaya çalıştıkları görülüyor.
Hıristiyanların dua ederken baş eğmesi ise, paylaşmış olduğum resimde de mevcuttur.
Yani resme bakarak Kadı Iyaz'ın cümlelerini anlayalım;
- Kim dua ederken BAŞINI ONLAR(HIRİSTİYANLAR) GİBİ EĞERSE, bu fiil yalnızca Kafirlerden sadır olacağı için, bu kişiyi tekfir ederiz...
Bu çok doğrudur, Allah İmam'a rahmet etsin, amiin.
Peki bu Batılcılar, neden tekfir gibi hayati meselelerde, bu kitapların orjinaline bakmazlar?
Aldıkları tercüme hem anlamsız hem de tahriflidir.
Bunu delil almadan önce ki bu delille büyük günahtakini tekfir ediyorlar, eserin Arapçasına veya Nureddin el-Kari'nin yaptığı şerhe ulaşamazlar mıydı?
Yoksa cemaatlerinde Arapça bilen yok mu?
Eğer varsa durum daha da vahim bir hal alır ki, bilinmesine rağmen, tercümeyle yetinilmiştir...
Bu yazıda sadece Kadı Iyaz'dan yapılan BATIL ALINTI VE BU BATIL ALINTI İLE KENDİLERİNE YENİ BİR DİN ÜRETMEYE çalışmalarına cevap vermeye çalıştık.
Şüphesiz kendilerince bir çok delil dedikleri batıl alıntıları vardır ancak bizler günahta ısrarın küfür olmadığını ikrar ve tasdik ederek Buhari'deki şu hadiseyi delil sunuyoruz.
Buhari, bu hadiseyi nakletmeden önce, bab başlığı olarak der ki;
- Şarap İçene Lanet Etmenin Mekruh Olması Babı
Bu başlığın altına da şunu açıklamıştır İmam;
- Çünkü o kimse içki içmekle İslam Dini'nden dışarı çıkıcı değildir...
Bu açıklamasından sonra da olayı açıklar. Olay şöyledir;
- Ömer bin Hattab'dan(r.a.) rivayetle;
Rasulullah s.a.v zamanında Abdullah isminde bir adam vardı. İnsanlar tarafından "Hımar(Eşek)" lakabı ile lakablandırıldı.
Bu zat Rasulullah'ı ara sıra güldürürdü.
Rasulullah bu adama, şarap içtiği için deynekleme cezası uygulamıştı.
Bir gün bu Abdullah YİNE huzura getirildi, Rasulullah deyneklenmesini emretti, o da deyneklendi. Topluluktan birisi:
- Ya Allah, şu adama lanet et, içki yüzünden ne kadar da ÇOK huzura getiriliyor! dedi.
Bunun üzerine Rasulullah s.a.v:
- Ona lanet etmeyiniz! Vallahi kesin olarak bilmişimdir ki bu zat muhakkak Allah'ı ve Rasulü'nü sevmektedir, buyurdu...
Şimdi hadistede görüldüğü üzere, birçok kez Şarap'tan had cezası yiyen kişiye LANET bile okunması yanlış görülmüşken, büyük günahta ısrar küfürdür, diyenler, HANGİ İSLAM'A İNANMAKTALAR?!
Evet, bu batılcıların daha önce de bir çok batılını ortaya çıkarmaya çalışmıştım, bunların devam gelecektir inşeAllah.
Sizlere düşen Sünnet Ehli imamların açıklamalarına bakmak ve büyük günahta ısrar eden kafirdir, diyen bir İmam'ın varlığını araştırmaktır...
Hak varken bu Batılcılar kendilerine HAK ismini de alsalar, isimler değişse de hakikat değişmeyeceği için, hep Batıllar, sürekli Batıllar...
Bir kardeş polise soruyor;
- Neden bizi alıyorsunuz da Hakçılara dokunmuyorsunuz?
Polisin cevabı;
- Nereden biliyorsun, belki onlar bizdendir?!...
Bunun doğruluğunu Allah bileceği gibi, Tağut'a KARAKOL yapıp, bunu sorduğumuzda da, YA BİZ BELEDİYE BİNASI YAPTIK, SONRA KARAKOL OLMUŞ, diyecek kadar cahil olduklarını da Allah'ın izni ile bizler fazlası ile biliriz...
Allah'ın dinini, bu dinsizlerden değil, İslam ile ünlenmiş imamlardan öğrenin...
Allah'ın Selamı Müslümanlar'adır...
Davamızın sonu;
- Alemlerin Efendisi Allah'a Hamd Olsun !
Yazan ; Tuğrul Çağrı Bin Öztürk [Allah kardeşimizden razı olsun ve rahmet etsin]
İnternet ortamında sık sık şu ibarelerle karşılaşmış bulunduk;
- Büyük Günahlarda Israr Eden, Kafirdir...
Bu ibare normalde Sünnet Ehli'nin kullandığı bir ibare değildir. Yani hiçbir Sünnet İmam'ı, bir kişi günahında ısrar ederse kafir olur, dememiş, dedirtmemişlerdir...
Peki, Hak Yayınları denilen ama aslında Hak ile aralarında siyah ile beyazın evlenip kızıl çocuk dünyaya getirmesi kadar neredeyse imkansız bir fark olan bu cemaat, bu iddiayı neden ortaya atmıştır?
Yoksa kendi cemaatleri içerisindeki, birbirlerinin eşlerine göz dikme veya başka günahların artması sonucu bir önlem almak için mi, yoksa ilim ile uzaktan yakından alakası olmayan ve baş ucuna mermi yağarken diş muayenesinde kitaplar çalıp yayınlayan Hocaları istediği için mi gündem yapmışlardır?
Gaybı Allah bileceği için, en doğrusunu Allah bilir.
Bizler bu cahil güruhtaki elemanlarla konuştuğumuzda, hep Maliki İmam(Hanbeli diyen de var) Kadı Iyaz'ın şu delilini getiriyorlar;
- Her fiil ki, onun ancak bir kâfirden sadır olmasına icma-i ümmet vâki olmuştur.
Meselâ puta, güneşe, aya, haça, ateşe tapmak, onlara secde etmek, Yahudiler, Hıristiyanlar, BAŞLARINI AÇMAK, kuşak sarmak gibi onların kıyafetleriyle onlarla beraber kilise ve havralara gitmek, işlerini yapan kimse, bu işleri yaparken açık açığa Müslüman olduğunu ifade etse bile kendisini tekfir ederiz. Çünkü bu gibi hususların ancak kâfirlerde bulunacağına dair icma-ı ümmet vardır. (Şifa-i Şerif - s: 707, 708)
Bu alıntıda büyük bir hata var ancak bu hatayı açıklamadan önce, bu yazıyı delil alıp, BÜYÜK GÜNAHTA ISRAR EDEN KAFİRDİR, diyen Hak Yayınları yazarlarından bir örnek verelim;
- Bazı günahları devamlı işlemek, kişiyi kafir yapar. Mesela büluğ çağına gelmiş bir kızın başını devamlı açması gibi... Çünkü bu hareketi, bu işi meşrulaştırdığını göstermektedir. (Abdulhak el-Heytemi, Mü'minin Sıfatları)
Görüldüğü gibi, Kadı Iyaz'ın yazdıklarını alıp, başını sürekli açan kız tekfir ediliyor...
En dikkat çekici nokta ise, el-Heytemi künyesi, bu kişinin Mısırlı olmasını gerektirirken, yukarıdaki tercümeyle hareket edip, başı açık olanı tekfir etmesidir...
Yoksa bu Mısırlı da mı Arapça'yı bırakıp Türkçe tercümeden mi hükümler çıkarıyor ?!
Kadı Iyaz'dan yapılan TERCÜME ALINTI, aslında batıldır. Bu alıntıdaki tercüme bariz hatalıdır.
Zaten hiçbir Sünnet Ehli imam, HARAMI MEŞRULAŞTIRMA diye bir kavram da kullanmamıştır.
Bunu Hak Yayınları denilen BATIL cemaat uydurmuştur...
Alimler bu duruma 'İSTİHLAL' yani Haram'ı-Helal Sayma, olarak açıklamışlardır ki bu da 'DİLİYLE BİR HARAM'A HELAL, HELAL'E DE HARAM DERSE KAFİR OLUR' demektir. Ama anlaşılan Hak Yayınları cemaati, birilerini kafir yapmak için, baya emek sarf ediyorlar...
Gelelim Kadı Iyaz'ın alıntısına...
Yazının asli tercümesi şöyledir;
- Keza Müslümanların ancak bir kafirden sadır olur diye icma ettikleri her fiille kişiyi tekfir ederiz.
Velevki faili bu eğri fiiliyle beraber Müslümanlığını açıklasa da.
Mesela put, güneş, ay, haç ve ateşe secde etmesi ve kiliselere koşması, onun ehliyle alışveriş, zünnar bağlamak gibi onların kıyafetlerini giymesi ve BAŞINI ONLAR(HIRİSTİYANLAR) GİBİ EĞMESİ, şüphesiz Müslümanlar, bunların sadece kafirlerden sadır olabileceğinde söz birliği etmiş, bunları yapan kişi, Müslümanlığını ifade etse de, küfür alameti olduklarını belirtmişlerdir...
DİKKAT edildiyse, 2 tercüme çok farklıdır.
Hak Yayınlarının tercümesinde;
- BAŞLARINI AÇMAK, geçerken, asli tercümede;
- BAŞINI ONLAR(HIRİSTİYANLAR) GİBİ EĞMESİ, geçmektedir.
2. tercümeye göre, Hak Yayınlarının aslında batıl bir temele bina yapmaya çalıştıkları görülüyor.
Hıristiyanların dua ederken baş eğmesi ise, paylaşmış olduğum resimde de mevcuttur.
Yani resme bakarak Kadı Iyaz'ın cümlelerini anlayalım;
- Kim dua ederken BAŞINI ONLAR(HIRİSTİYANLAR) GİBİ EĞERSE, bu fiil yalnızca Kafirlerden sadır olacağı için, bu kişiyi tekfir ederiz...
Bu çok doğrudur, Allah İmam'a rahmet etsin, amiin.
Peki bu Batılcılar, neden tekfir gibi hayati meselelerde, bu kitapların orjinaline bakmazlar?
Aldıkları tercüme hem anlamsız hem de tahriflidir.
Bunu delil almadan önce ki bu delille büyük günahtakini tekfir ediyorlar, eserin Arapçasına veya Nureddin el-Kari'nin yaptığı şerhe ulaşamazlar mıydı?
Yoksa cemaatlerinde Arapça bilen yok mu?
Eğer varsa durum daha da vahim bir hal alır ki, bilinmesine rağmen, tercümeyle yetinilmiştir...
Bu yazıda sadece Kadı Iyaz'dan yapılan BATIL ALINTI VE BU BATIL ALINTI İLE KENDİLERİNE YENİ BİR DİN ÜRETMEYE çalışmalarına cevap vermeye çalıştık.
Şüphesiz kendilerince bir çok delil dedikleri batıl alıntıları vardır ancak bizler günahta ısrarın küfür olmadığını ikrar ve tasdik ederek Buhari'deki şu hadiseyi delil sunuyoruz.
Buhari, bu hadiseyi nakletmeden önce, bab başlığı olarak der ki;
- Şarap İçene Lanet Etmenin Mekruh Olması Babı
Bu başlığın altına da şunu açıklamıştır İmam;
- Çünkü o kimse içki içmekle İslam Dini'nden dışarı çıkıcı değildir...
Bu açıklamasından sonra da olayı açıklar. Olay şöyledir;
- Ömer bin Hattab'dan(r.a.) rivayetle;
Rasulullah s.a.v zamanında Abdullah isminde bir adam vardı. İnsanlar tarafından "Hımar(Eşek)" lakabı ile lakablandırıldı.
Bu zat Rasulullah'ı ara sıra güldürürdü.
Rasulullah bu adama, şarap içtiği için deynekleme cezası uygulamıştı.
Bir gün bu Abdullah YİNE huzura getirildi, Rasulullah deyneklenmesini emretti, o da deyneklendi. Topluluktan birisi:
- Ya Allah, şu adama lanet et, içki yüzünden ne kadar da ÇOK huzura getiriliyor! dedi.
Bunun üzerine Rasulullah s.a.v:
- Ona lanet etmeyiniz! Vallahi kesin olarak bilmişimdir ki bu zat muhakkak Allah'ı ve Rasulü'nü sevmektedir, buyurdu...
Şimdi hadistede görüldüğü üzere, birçok kez Şarap'tan had cezası yiyen kişiye LANET bile okunması yanlış görülmüşken, büyük günahta ısrar küfürdür, diyenler, HANGİ İSLAM'A İNANMAKTALAR?!
Evet, bu batılcıların daha önce de bir çok batılını ortaya çıkarmaya çalışmıştım, bunların devam gelecektir inşeAllah.
Sizlere düşen Sünnet Ehli imamların açıklamalarına bakmak ve büyük günahta ısrar eden kafirdir, diyen bir İmam'ın varlığını araştırmaktır...
Hak varken bu Batılcılar kendilerine HAK ismini de alsalar, isimler değişse de hakikat değişmeyeceği için, hep Batıllar, sürekli Batıllar...
Bir kardeş polise soruyor;
- Neden bizi alıyorsunuz da Hakçılara dokunmuyorsunuz?
Polisin cevabı;
- Nereden biliyorsun, belki onlar bizdendir?!...
Bunun doğruluğunu Allah bileceği gibi, Tağut'a KARAKOL yapıp, bunu sorduğumuzda da, YA BİZ BELEDİYE BİNASI YAPTIK, SONRA KARAKOL OLMUŞ, diyecek kadar cahil olduklarını da Allah'ın izni ile bizler fazlası ile biliriz...
Allah'ın dinini, bu dinsizlerden değil, İslam ile ünlenmiş imamlardan öğrenin...
Allah'ın Selamı Müslümanlar'adır...
Davamızın sonu;
- Alemlerin Efendisi Allah'a Hamd Olsun !
Yazan ; Tuğrul Çağrı Bin Öztürk [Allah kardeşimizden razı olsun ve rahmet etsin]