Gaziantep'te bulunan Kervan FM'e konuk olan Doğruhaber Gazetesi yazarı Suat Yaşasın, zalim Esed rejimine karşı mücadele eden Suriye'li Müslümanların yanında olduklarını belirterek, Amerika'nın devrimi başka yerlere çekmeye çalıştığını söyledi.
Dünya Mustazaflar Haftası dolayısıyla bir hafta boyunca 8 ili kapsayan paneller yaptıklarını belirten Mehmet Yavuz, "insanlık tarihi mazlum ve zalimin tarihidir. Mustazaf insanın kıymetinin bilinmesi, müstekbirlerin olmasına bağlıdır. Mustazafların ve mazlumların cenneti kazanmaları için zalimlerle mücadele etmesi gerekiyor. Bu feryat tarihin bağrından kopup gelen feryattır. Bu feryat mazlum Habil`in feryadıdır, Ashabı Uhdud`un feryadıdır. Bu feryat Kerbela`nın feryadıdır, Zeynebi Kübra`nın feryadıdır, Başbağlar`ın feryadıdır, Susa`nın feryadıdır. Bizler mustazaflar olarak bu feryatların yabancısı değiliz" dedi.
19 yıl İsrail zindanlarında esaret altında kalan Filistinli Macit, Şeyh Ahmet Yasin`in serbest bırakılması için verdikleri mücadele sürecinin sonunda 3 defa müebbet ve 40 yıl ceza verildiğini söyleyerek, İsrailli asker Gilad Şalit karşılığında serbest bırakıldığını hatırlattı.
Filistinli Mahmut ise, 20 sene önce hiçbir zaman cezaevinden çıkarak Türkiye`ye geleceklerini hayal bile edemeyeceklerini belirterek, "Filistin`i terk edeceğimize esir kalmayı tercih ederdim. Bize Amerika`ya veya Kanada`ya gidin dediler. Bizde Türkiye`ye gelmek istedik. Türkiye`ye gidip Osmanlı`nın torunlarıyla Filistin`i tekrar fetih edeceğiz deyince, İsrail askerleri çok sinirlendi. Osmanlı`ya ait eserleri görmekle çocukluğumuz geçti. Osmanlı`nın eserlerini gördükçe hep hüzünlenirdik, bunlar Yahudi`ye geçti diye. Dünyada bizi ağırlayacak kimse yoktu. Bizler serbest bırakılınca otobüslerle Kahire`ye gönderildik. Hiçbir ülke bize sahip çıkmadı. Ama Türkiyeli kardeşler, bizi Kahire`den özel uçakla alarak Türkiye`ye getirdiler. Ankara`ya uçağımız inince Türkiye topraklarında secdeye gittik. Size ne verelim dediler, biz hiç bir şey istemedik. biz vermeye alışmışız, bizim her şeyimiz Filistin`de. İşte şimdi Gaziantep`teyiz, illeri dolaşıyoruz ve haklı davamızı herkese anlatıyoruz. Mavi Marmara şehitleriyle Filistinli kardeşlerin kanları bir birine kavuşmuştur" ifadelerini kullandı.
Son olarak Doğru Haber Gazetesi Yazarlarından Suat Yaşasın`da Ortadoğu`da yaşanan halk ayaklanmaları ile ilgili olarak, "Ortadoğu`daki kıyamları bizler Arap baharı değil de İslam baharı olarak görüyoruz. Suriye`deki kıyamı bundan farklı değerlendiremeyiz. Suriye kıyamı ile diğer İslam ülkelerindeki kıyamlar arasında hiçbir farkı yoktur. Geçmiş dönemde, yani 30 sene evvel Hama`da 20 bin insan katledildiğinde duruşumuz nasılsa şimdide aynıdır. Kimileri işi mezhep savaşına dönüştürmeye çalışıyorlar. Birileri devrimi başka yerlere çekmeye çalışıyorlar. Bunun başında da Amerika geliyor. Müslümanları birbirine düşürmeye çalışıyorlar. Bizler ne Esed`in yanındayız, nede Amerika`nın yanındayız. Biz oradaki mazlum Suriye halkı ve haklı direnişçi mücahit kardeşlerimizin yanındayız ve onlara elimizden gelen her türlü yardımı yapmamız gerekiyor. Amerika`nın ve diğer batılı güçlerinin Suriye`ye müdahale etmemelerinin sebebi radikal İslam`ın başa geçmesi korkusudur. Bizler mazlum ve mustazaf Suriye halkının yanındayız"şeklinde konuştu.
`İslam baharı şehitlerin kanlarının bereketidir`Mustazaflar Cemiyeti Gaziantep Şubesinin düzenlediği "Müslüman Ülkelerdeki İslam Baharı" programına katılan Doğruhaber Gazetesi Yazarlarından Suat Yaşasın, Müslüman halkların yaptıkları devrimlerin, daha önce zülüm yaşamış, eziyet görmüş ve nihayetinde Şehit olmuş Müslümanların kanlarının bereketi olduğunu belirtti.
GAZİANTEP - Mustazaflar Cemiyeti Gaziantep Şubesi, Dünya Mustazaflar Haftası Dolayısıyla Şehitkamil Konferans Salonunda "Müslüman Ülkelerdeki İslam Baharı" adlı panel düzenledi. Programa katılan Doğruhaber Gazetesi yazarlarından Suat Yaşasın, şuan Müslüman halkların yaptıkları devrimlerin, daha önce zülüm yaşamış Müslümanların kanlarının bereketi olduğunu söyledi.
Saat 19.30`da Muhammet Ata Yeğin`in okuduğu Kur`an-ı Kerim`le başlayan programa Doğruhaber Gazetesi Yazarları Suat Yaşasın, Mehmet Yavuz, Said Şahin ve19 yıl İsrail zindanlarında esir kalmış Filistinli Mücahid Majed Abu Kutaish katıldı. Programın modenatörlüğünü Mustafa Karakurt yaptı.
Programa katılan Suat Yaşasın Arap toplumlarında yaşanan İslam Baharına değinerek, "Ben bir dönem Suriye ve Mısır`da bulundum. Suriye`de insanlar zalim Esed`in ismini dahi ağızlarına alamazlardı. Mısır`da Hüsnü Mübarek`i eleştiremezlerdi, Suriye yasalarına göre sadece İhvanı Müslimin üyesi olmakla suçlanmak dahi idamla yargılanmak demekti. Ama şimdi görüyorsunuz örgütlü bir şekilde nasıl hareket ediyorlar hep beraber ayağa kalktılar ve o zalimleri tek tek devirdiler. Haydi o zalimler kalksın bugün bizden men etsinler edebiliyorlarsa kim yapabilir ki, nerede bu adamlar nerede bunların ataları, şefleri nerede Kaddafi nerede Saddam`lar nerede Şeyh Ahmet Yasin`i Şehit eden Şaron`lar"dedi.
"Bizler tüm Mustazaf halkların yanındayız"
Suriye meselesinde birilerinin eleştirilerine maruz kaldıklarını ifade eden Yaşasın, "Bizler Hama şehrinde katliam olduğunda ne tavır takındıysak Halepçe`de ne tavır takındıysak şimdi de Suriye`de olup bitenler için aynı tavırdayız yani biz otuz yıl önceki durduğumuz yerde duruyoruz. Bizler her zaman Müslüman, Mustazaf halkların yanında durduk ve durmaya da devam edeceğiz" dedi.
Katılımcılardan Doğruhaber Gazetesi Yazarlarından Mehmet Yavuz ise Türkiye`de yaşanan katliamlara değinerek, Cumhuriyetten sonra Müslümanların hep işkence gördüğünü zülüm gördüğünü etnik katliamlara maruz kaldıklarını anlattı. "Zilan`da halkın üstüne bomba yağdırdılar. Türkçe konuşma dayatmasını reddettikleri için 5 bin insanı çoluk çocuk erkek hepsini bir birine bağladılar önce askerleri dizdiler etraflarına, 5 bin insanı Zilan deresinde katlettiler Zilan deresi günlerce kıpkırmızı kan aktı" şeklinde konuştu.
"12 Eylülde 650 bin insan gözaltına alınmıştır"
1980 sonrası yapılan katliamları anlatan Doğruhaber Gazetesi Yazarı Said Şahin, "Türkiye coğrafyasında ne zaman İslami hassasiyet artmışsa asker yönetime el koymuştur darbe yapmıştır. Darbeleri öyle basitinden geçiştirmemek lazım, darbe derken binlerce insanın cezaevine atılmasını anlamamız lazım, binlerce insanın işkencelere tabi tutulduğunu bilmek lazım. Darbe derken askeriyenin sıkıyönetim uygulayıp bir onbaşı eşliğinde üç beş askerle köylere gönderip köylülere istediği melaneti yaptırması ve yüzlerce insanın darağaçlarında sallandığını bilmemiz lazım.
12 Eylül`de 650 bin insan gözaltına alınmıştır. 10 bin dosyada 230 bin insan yargılandı ve bunlar gözaltına alındığı zaman çok şiddetli işkencelere maruz kaldı. Kadınların bir kısmına tecavüz edildi, insan dışkısı yedirildi, fare yedirildi, demirlerle dövüldü, zincirlerle bağlandı ve bu insanlara böyle zülüm yapıldı. Kimileri kan kustu kimileri işkenceye dayanamadığı için intihar etti" dedi
"Kudüs, ümmetin gücünü ortaya koyan bir simgedir"
Katılımcılardan 19 yıl İsrail zindanlarında kalan Filistinli Majed Abu Kutaish ise, Filistin`in İslam ümmeti için öneminden bahsederek ne zaman Kudüs Müslüman`ların elinde olduysa bu Müslümanların güçlü olduğunu, ne zaman da düşmanların elinde olduysa Müslümanların güçsüz olduğunu gördük. İşte bakın Hz. Ömer zamanına, işte bakın Salhaddin-i Eyyübi zamanına. Ben inanıyorum ki, Selhaddin`in torunlarından Allah`u Teala yeni komutanlar çıkaracak ve onlar Kudüs ü yeniden alacaklar inşaallah" ifadeleri kullandı.
Program İnzar İlahi Grubunun seslendirdiği ilahilerin ardından yapılan duayla sona erdi.
(Bekir Aslan - İLKHA)