akhi Allah razı olsun güzel şeyler yazmışsında bana ters gelen birşey var
saldırıyı kimin yaptığı bile belli değilken elbette islam adına kabullendiğimiz birşey yok.
fakat nasılki hergün yüzlerce müslüman öldüğü halde kafirler zan altında kalmakdan kormuyorsa bizdede böyle bir korku olmamalı.
müslümanlar zan altında kalmanın ötesinde kafirlerin kalbine korku salacak faaliyetleri olsada kafir devletler islama ve müslümanlara saldırdığında korkuya kapılan kendi vatandaşlarından tepki alsalar daha hayırlı olmazmı.
islam ve müslümanlar suruç olayından önce zan altında değildide biz ölmüyormuduk?
biz müslümanlar suruçdan öncede ölüyorduk. yine öleceğiz. yani bizim açımızdan korkmamızı gerektiren yeni bir durum yok.
Metin Öztürk kardeşim, kıymetli görüşlerini ve sorularını önemsiyorum. Bu yüzden ben bazı ifadelerini ele alıp belki biraz da uzun uzadıya kendi fikrimi belirteceğim. Bu sana karşı bir cevap değil, karşılıklı bir fikir alışverişidir. Katılmadığın hususlar elbette olabilir. Eksiklerim, yanlışlarım veya kastı aşan ifadelerim varsa mazur görülsün isterim.
Metin kardeşim elbette ölçümüz insanların zanlarına göre şekillenemez.
"kafirler zan altında kalmakdan kormuyorsa bizdede böyle bir korku olmamalı."
Mesele insanların lehimizde veya aleyhimizde oluşundan korkmak meselesi değildir. Hele hele Allah'tan korkmayan, Allah'a (s.w.t) kafa tutan insanlardan korkmak zaten caiz değildir. Fakat bizi ve kafirleri birbirimizden ayırt eden önemli hususiyetlerden birisi de biz her zamanda ve her mekanda yapıp ettiklerimizi bir sabit ölçüye, ahlaki sisteme, hukuki bir kaideye göre yaparız ve yaptığımız her işin sorumluluğunu da üstlenmek zorundayız. Bu yüzden bir işe veya söze başladığımızda evvela bu işten ve sözden Allah'ın (s.w.t) rızasına aykırı bir sonuç çıkar mı, İslam'a ve Müslümanlara bu iş yarar sağlar mı veya zararı mı ulaşır, ve en nihayetinde de kendi nefsimiz ve amel hanemiz için getirisi olup olmayacağını gözetmek zorundayız. Bunun adı korkmak değil ölçülü olmaktır. Oysa kafirlerin ölçüsü nefisleri ve anlık doğrularıdır. Onlar bazen davalarını bazen nefislerini tercih ederler ve bir dönem savundukları şeyleri bir başka dönem çiğnemekten de geri durmazlar.
Kafirler zan altında kalmaktan korkmuyorsa bu bizde de zan altında kalma endişesi duymadan hareket etme hakkı vermez. Biz insanların zannından değil; Allah'ın rızası ve İslam'ın maslahatı gereği ölçüyü gözetememekten korkarız.
Ayrıca bir önemli husus da şudur ki, biz de tıpkı peygamberler gibi halka talibiz. Halkınsa bize ihtiyacı yok. Şayet İslamı anlatmak, insanları kazanmak gibi bir derdimiz var ise bizimle insanlar arasında bize karşı haksız karalamalara sebebiyet verecek, bizden nefret ettirecek, düşmanlarımızın lehine tavır almalarına yol açacak ölçüsüz, hikmetsiz tavırlardan kaçınmalıyız. İnsanlar bizi emin bilmeli, bizi sevmeli, bize güvenmeli, bizden nefret edenler bile bizi haksızlıkla, ahlaksızlıkla, ölçüsüzlükle itham edebilecekleri fırsat bulamamalı. Oysa bu patlamada (her kim yaparsa yapsın önemli değil) hedefe koyulan şey İslamdır, tevhide davet eden müslümanlardır. Bizi özelde Türkiye toplumuna, genelde ise tüm dünyaya "çocuklara oyuncak götüren barışçı gönüllüleri bombalayan katiller" olarak tanıtmaları şahsen beni rahatsız ediyor. Elbette bunun bizimle alakası yok. Ama bu olay karşısında alayvari bir üslupla oh olsun demenin de bize bir getirisi yok. Ama bu hali gören insanların zihninde sivil ölümlere sevinen hissiyatsız, kaba bir profil çizmek bizim anlaşılmamızı güçleştiriyor.
müslümanlar zan altında kalmanın ötesinde kafirlerin kalbine korku salacak faaliyetleri olsada kafir devletler islama ve müslümanlara saldırdığında korkuya kapılan kendi vatandaşlarından tepki alsalar daha hayırlı olmazmı.
Değerli kardeşim, kafirlerin kalbine korku salmanın yolu cihad meydanlarında küfrün önderlerini, takipçilerini zelil etmekle olur. Bunu yapanlar zaten yapıyor (Allah (s.v.t) ecirlerini ve sayılarını arttırsın). Küfrün kalbine korku salmak zahiren sivil hüviyette olan bir topluluğu havaya uçurmakla olmadığı gibi bu ölen insanların ardından Müslüman adabına uymayan laçka dalga geçmelerle de olmaz. Bu tarz saldırılarla kafirlerin yüreğine korku salıp vatandaşların tepkisini arttırabileni daha görmedim ben. Ama İslama ve Müslümanlara duyduğu iyi niyeti kaybeden, Müslümanlara karşı öfkeyi tırmandıran, müslümanları toplumsal hayattan dışlayıp dar kalıplara mahkum eden bir vaka artık inkar edilemez haldedir. Düne kadar en basit bir insani yardım talebinde bile karşılık bulunurken bugün bu tarz hadiseleri kullanıp propaganda yapanlar yüzünden daha Suriye demeden lafımız ağzımıza tıkılıyorsa, dindar kisveli adamlar bile cihad, mücahid gibi kavramlardan tiksinir hale gelmişse bunun sebebi birilerinin tağutları korkutacam derken halkların nefretini uyandırıp müslümanı itibarsızlaştırmasıdır. Bu eylem şimdi kimin kalbine korku saldı merak ediyorum? PKK/PYD'nin mi? Sol-sosyalist örgütlü yapıların mı? Bence ogün o meydanda bulunan ve patlamaya tanık olan siviller dışında hiç kimsenin yüreğine öyle geri adım atacakları bir korku yerleşmedi. Ve bu patlamayı bahane edip daha çok propaganda yapacaklar, daha çok azacaklar var.
islam ve müslümanlar suruç olayından önce zan altında değildide biz ölmüyormuduk?
biz müslümanlar suruçdan öncede ölüyorduk. yine öleceğiz. yani bizim açımızdan korkmamızı gerektiren yeni bir durum yok.
Değerli kardeşim, İslam ve Müslümanlar birileri tarafından her zaman zann altına alınmak istenecek. Müslümanlara saldırılar da durmayacak Allahualem. Fakat tebliğ de bitmeyecek, mücadele de durmayacak Allahualem. Biz tebliğimizi de Cihadımızı da ölçülü, hikmetli yürütmekle mükellefiz. İlk mesajımda da belirtmek istediğim sadece buydu. Biz bize yakışanı yapalım. Suruçta esasen militan ruhlu bir grup sırf ajitatif bir senaryo için koyuldukları yolda öldürüldüler. Bu insanlar gerçekten barış ehli değiller bunu biliyoruz. Bu yüzden de ölümlerine içimizden üzülmek gelmiyor. Ama buna rağmen zahiren sivil oldukları için ve kamu vicdanında failleri mahkum etmekle kalmayıp İslama ve alakası olmayan müslümanlara da maleedileceği için endişeliyim. Hiç olmasa bize yararı olmyan ve hatta haksız yere karalanmamıza sebebiyet veren bu tarz eylemlerden sonra sanki failin taraftarıymışız gibi algılanmamızı sağlayacak dalgacı, neşeli yorumlar yapmayalım diyorum.
Tüm bunlarla beraber, elbette bu ifade ettiklerim benim şahsi kanaatlerimdir. Mutlak doğru böyledir demiyorum. Tek endişemiz zaten iliklerine kadar kuşatılmış olan ümmetin muvahhid evlatlarını daha fazla sıkboğaz edebilecek fiillere karşı sağlıklı tavır sergileyebilme endişesidir. Allah (s.v.t) bizlere en hayırlı iş ve akibetlerin vesilesi olacak ameller nasip etsin.