Çözüldü Suud Hanedanının Yıkılmasının Vacib Olduğuna Dair Fetva Veren Alim Var mı?

Horasan Fedaisi Çevrimdışı

Horasan Fedaisi

Hayye ale'l-cihad
İslam-TR Üyesi
Suud devleti hakkında her geçen zamanda türlü türlü rezil haberler almaya başlıyoruz. Ve bu haberler benim sinirime dokunuyor. Kabe benzeri kocaman altın bir küp inşa ettirmeleri mi dersiniz, modernistvari söylemlerde bulunmaları mı dersiniz, güzellik yarışması rezaleti mı yoksa Gazzede yaşanan vahşeti oturup iki seneye yakın izlemeleri mi?


Şimdi de Medine'de Ashabı Hicr bölgesinde erkek kız karışık dekolteli eğlence düzenlenmiş ve görüntüler korkunç. Medine'de bunu yapmışlar üstelik ! (Salih Aleyhisselamın da yaşamış olduğu semud diyarında yapmışlar, bulundukları yerden bile utanmaları yok)


Ülkesinde İslâmın izzetini yavaş yavaş yok etmeye çalışan bu aşağılık hanedanın hükmü nedir? Bunların yıkılmasının vacib olduğuna dair, alimlerin fetvaları var mıdır?


Şayet bu yönde bir fetva varsa bir an dahi geri durmadan bunların yıkılması için hem ülkelerinin içinden hem de dışından darbe indire indire gereken ne ise topluca yapmalıyız. Orası Allah Rasûlünün sallAllahu aleyhi vesellem diyarıdır. Ve zindanlardaki alimlerimizi de kurtarana kadar bu aşağılık hanedanı çölün kumlarında boğmalıyız.

Bunlar, Türkiye'de m. kemal zamanında bu halkın yaşadığı o korkunç asimilasyonu kendi ülkelerinde uygulayarak alimleri hapse atıp halkı dünyeviliğe yönlendirerek asimile etmeye çalışıyorlar. m. kemalin Müslümanlık numarasıyla bunu yaptığı gibi suud hanedanı da aynısını tatbik ediyor, biz tarihimizden ders çıkarmış durumdayız.

Arabistan ve yarımada, bu cahiliye adetlerinin yeniden gelmesinden sonra tekrardan fethe muhtaç değil midir
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Uluslar arasında Suudi Arabistan olarak bilinen fakat şuurlu muslumanlar nezdinde Suudi Amerika olarak tanınan kukla devlete yıkılmasının vâcibliği adı altında kıyam edilmesi, meselesi selefi âlimler arasında ihtilaf vardır. İhtilafın sebebi de Suudi Arabistanı ve dolayısıyla rezil kralını Halife - ulul'l emr kabul eden ve Türkiye'de kendilerini Selefi zanneden fakat muvahhid Selefilerce kendilerine Telefi oldukları bilinen bazı kuyruk uzantıları bulunmaktadır. Bunlara ve bunların etkisinde kalanlara göre ayet ve hadislerde halifeye, emire isyan etmek câiz değildir.

"Sizden olan yöneticiler size emir verdiklerinde, hoşunuza gitmese bile dinleyin ve itaat edin."
(Muslim, el-İmâre, 1839)
Ancak bu görüş, büyük günah işlese bile namaz kıldığı sürece yöneticiye karşı çıkılmamasını savunan bir çizgidir. Bu tavır İbn Bâz, el-Elbânî, İbn Useymîn gibi âlimlerde yaygındır.
Ehl-i sunnetten selef-i salihin itikadını benimseyen ve dininden taviz vermediği için Suud'da bugün yüzlerce âlim - şeyh zindanda tutulmaktadır. Bugün dinlerinden ödün vermeleri karşılığında zindandan çıkarılma ve çeşitli dünyalık mallar karşılığında teklifler edilmesine rağmen bu şeyhlere zindan madrese olmuş, fitneye kapılmamışlar, dünya için dinlerini satmamışlardır.


يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اَط۪يعُوا اللّٰهَ وَاَط۪يعُوا الرَّسُولَ وَاُو۬لِي الْاَمْرِ مِنْكُمْۚ
"Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygambere itaat edin ve Sizden olan emir sahiblerine de..." (Nisâ, 59)

İnsanlar başlarına Habeşli bir köle bile emir tayin edilse, başında Allah’ın Kitabı varsa Onu dinleyin ve itaat edin.(Muslim, el-İmâre, 1838)
Suûd hanedanı gibi bazı rejimlerin, şirkle hükmettiği, tağutî sistemler kurduğu ya da İslami hükümlere karşı savaş açtığı gerekçesiyle onlara karşı kıyam etmenin câiz hatta vâcib olduğunu savunmuşlardır.

İmam Nevevî (rahimehullah) diyor ki:"Yöneticiler, açık bir küfür işlemedikçe Onlara karşı çıkılmaz. Eğer küfürleri sabitse, artık Müslümanlar Ona itaat etmek zorunda değildir." (Şerhu Sahîh-i Muslim, Nevevî, C. 12, Sf: 229)

İbn Teymiyye (rahimehullah) : “Yönetici İslâm üzere değilse, Müslümanların başında kâfir bir idareci varsa, Ona itaat gerekmez. Bilakis değiştirilmesi farz olur.” (İbn Teymiyye, es-Siyâsetu’ş-Şer’iyye)




Şeyh Mukbil bin Hâdî el-Vâdiî : Yemen'li Selefî âlimdir. Suud rejimine karşı net tavırlar almıştır. Ancak doğrudan “yıkılması vâcibdir” dediğine dair muhkem bir fetvasını bilemiyorum.

Şeyh Nasır bin Hâmid el-Fahd : Suudi Arabistan'da yaşamış ve sonrasında tutuklanmış bir Selefî âlimdir. Suûd rejimini açıkça tağut olarak nitelemiş, onlara karşı kıyamı vâcib görmüştür. Şeyh Nasır el-Fahd’ın 2003 yılında yayınladığı risalelerinde (özellikle “Hüküm veren Tağutlar” ve “Suud Hükümeti’nin Küfrü” adlı metinlerinde) şu ifadeler geçer:
“Bu devlet (Suudi Arabistan) tağutî bir devlettir. Kur’an’a göre küfür üzerinedir. Dolayısıyla Ona karşı kıyam etmek farzdır. Onlarla barış içinde yaşamak, Onlara meyletmek haramdır.” (Şeyh Nasır el-Fahd’ın çeşitli fetvaları)
Şeyh Nasır bin Hâmid el-Fahd (şu an Suud zindanında) Şöyle diyor: Suud rejimi, İslam'a savaş açmış, şeriatla değil şirk kanunlarıyla hükmeden bir tağuttur. Bunlar ümmetten değildir. Dolayısıyla onlara karşı kıyam etmek, farz olan bir cihaddır.("El-Hukmu bi Gayri Ma Enzelallah" risalesi)


"فمن رضي بحكم غير ما أنزل الله ورضي بالطاغوت وحكمه فهو كافر مثلهم، وحكومة آل سعود من هذا الباب، فلا تجوز طاعتهم، بل يجب الخروج عليهم"
"Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyen bir rejimi kabul eder ve Ona itaat ederse, O da onlar gibi kâfirdir. Suudi rejimi, Allah’ın hükmüyle değil beşerî kanunlarla hükmetmektedir. Bu, açık bir küfürdür. Dolayısıyla bu rejime karşı kıyam vâcibdir." (Şeyh Nasır el-Fahd, El-Hukmu bi Gayri Ma Enzelallah = Allah'ın indirmediğiyle hükmetmek risalesi)

إن حكومة آل سعود قد جمعت أنواع الكفر كلها، فهي لا تحكم بشريعة الله، بل بالقوانين الوضعية، وتحارب الشريعة، وتوالي الطواغيت، وتعادي أهل التوحيد، وتسجن الدعاة إلى الله، وترتكب جميع نواقض الإسلام. فسكوُت الناس عنهم إثم عظيم، والقيام عليهم وفضحهم ونقض شرعهم فرض على كل مسلم
"Suûd hükümeti küfrün tüm çeşitlerini toplamıştır. Allah’ın şeriatıyla hükmetmemekte, aksine beşerî kanunlarla hükmetmekte, şeriata savaş açmakta, tağutları dost edinmekte, tevhid ehlini düşman bilmekte, Allah’a davet edenleri hapse atmakta ve İslam’ı bozan tüm amelleri işlemektedir. İnsanların onlara karşı susması büyük bir günahtır. Onlara karşı çıkmak, ifşa etmek ve bâtıl sistemlerini reddetmek her Müslümana farzdır." (Şeyh Nasır el-Fahd, Fi Kufri’l-Hukûmeti’s-Suûdiyye = Suud Hükümetinin Küfrü risalesi)


Bazı kişilerin “Ama bunlar Haremeyn’i yönetiyor” şeklindeki sözlerine cevaben şöyle der:

"ولاية الحرمين لا تشرعنهم، فإن أبا جهل كان في مكة، والحرم ليس ملكاً لآل سعود، بل هو ملك لله وحده، فلا يغترّ أحد بقولهم: نحن نُدير الحرمين!"
"Haremeyn’e sahib olmaları onları meşrulaştırmaz. Zira Ebu Cehil de Mekke’deydi. Haremeyn, Âl-i Suud’un değil, yalnızca Allah’ındır. Bu yüzden 'Biz Haremeyn’i idare ediyoruz' sözleriyle kimse aldanmasın!" (Şeyh Nasır el-Fahd, El-Reddu ‘alâ’l-Mefhûmi’l-Fâsid = Bozuk Anlayışlara Reddiye)

"الحكم بما أنزل الله أصل عظيم، ومن لم يحكم به فقد باء بالكفر، لا سيما من استبدل به قوانين الغرب، ورضي بها، وعادا لأهل التوحيد"
"Allah’ın indirdiğiyle hükmetmek büyük bir asıldır. Kim onunla hükmetmezse küfre girer. Hele ki onun yerine Batı'nın kanunlarını getirip onlara radı olan ve tevhid ehlini düşman edinense, Onun küfrü apaçıktır." (Şeyh Nasır el-Fahd, Cihad, Tağut ve Velâ Meselesi Üzerine Notlar)



Şeyh Abdullah er-Ruşeyd : Kuveyt'li Selefî âlimdir. Suudi rejimi hakkında ağır ifadeler kullanmıştır. Tağut olduklarını söylemiştir. Ancak doğrudan “vâcibdir” şeklinde bir fetvasını bilemiyorum.
***
Üstte zikrettiğimiz şeyhlerle aynı akidede olup, bu görüşleri paylaşan âlimlerden bazıları daha


Şeyh Ali el-Hudayr

Şu an zindanda olup Suûd rejimini açıkça tağut ilan etmiştir. “Onlara karşı kıyam farzdır” görüşündedir.
"الحاكم الذي لا يحكم بشرع الله ويستبدل دين الله، لا يكون ولي أمر، ولا تنطبق عليه أحاديث السمع والطاعة"
"Allah’ın şeriatıyla hükmetmeyen, Allah’ın dinini değiştiren bir yönetici velîyyu’l-emr olmaz. Hakkında ‘itaat edin’ hadisleri geçerli olmaz."

Şeyh Ahmed bin Halid el-Hazimi

Takfir-i keten (kufre rıda gösteren de kâfirdir) prensibini savunur. Suud rejimi hakkında sert ifadeleri vardır.
"الولاء لهؤلاء الطواغيت ناقض من نواقض الإسلام، وهم ليسوا من أئمة المسلمين بل هم أعداء الدين، فكيف يقال عنهم أولياء الأمور؟!"
Bu tağutlara velâyet, İslam’ı bozan bir husustur. Onlar Müslümanların imamları değil, dinin düşmanlarıdır. Onlar hakkında nasıl ‘velîyyu’l-emr’ denebilir ki?! (Şeyh Ahmed bin Halid el-Hazimi, Günümüz Gerçeğinde İslam’ı Bozan Şeyler Risalesi)


Şeyh Suleyman el Ulvân
"الحكام المرتدّون لا تُنزل عليهم أحاديث السمع والطاعة، لأنهم ليسوا منا، بل هم من أولياء الكفار، فمن أطاعهم فقد جعلهم أنداداً لله"
"Murted yöneticiler hakkında işitip itaat etme hadisleri geçerli değildir. Çünkü Onlar Bizden değildir. Bilakis kâfirlerin dostlarıdır. Kim Onlara itaat ederse, Onları Allah’a denk tutmuş olur." (Şeyh Suleyman el Ulvân, Küfürle hükmeden yöneticiye itaat caiz midir? sorusuna cevaben Ders notlarından)
الذي لا يحكم بشرع الله ولا يقيم الدين، ولا ينصر التوحيد، بل يظاهر الكفار على المسلمين، ويحب أهل الشرك، ويحارب أهل السنة، ليس بولي أمر، بل هو عدو لله ولرسوله
"Allah’ın şeriatıyla hükmetmeyen, dini ikame etmeyen, tevhidi savunmayan; bilakis kâfirlere yardım edip Müslümanlara karşı çıkan, muşrikleri seven ve Sünnet ehlini düşman edinen biri veliyyu’l-emr değildir. Bilakis O, Allah ve Rasulü’nün düşmanıdır." (Riyad’da bir dersinde “Veliyyu’l-Emr Kimdir?” Sorusuna Cevabı)

حكم آل سعود حكم طاغوتي جاهلي، يُبطل شرع الله، ويجعل الموالاة للكفار أصلاً، ويُسجن العلماء والدعاة، ويُحارب المجاهدون في سبيل الله، فكيف يكون هذا الحكم إسلامياً؟!
"Suûd hükümeti tağutî ve cahilî bir hükümdür. Allah’ın şeriatını geçersiz kılar, kâfirlere dostluğu esas alır, âlimleri ve davetçileri hapseder, Allah yolunda cihad edenlerle savaşır. Bu nasıl İslamî bir yönetim olabilir?!" (Suûd Hükümetinin Hükmü Hakkında Zindanda yazdığı mektubtan)

"السكوت عن الطغاة هو الفتنة بعينها، والذين يقولون أن الإنكار عليهم فتنة هم أتباع الباطل، بل الإنكار عليهم من أعظم الجهاد"
"Tağutlara karşı susmak, fitnenin ta kendisidir. Onlara karşı çıkmaya 'fitne' diyenler bâtılın takibçileridir. Bilakis Onlara karşı çıkmak en büyük cihadlardandır." (“Onlara karşı çıkmak fitnedir” diyenlere cevabı)
الذين يشاركون في الأنظمة الطاغوتية التي تشرع القوانين الوضعية وتحارب شريعة الله، هم شركاء في الكفر، ولا يجوز لهم العمل تحت تلك الأنظمة. فالمشاركة في هذه الأنظمة تعني الردة عن الإسلام
"Beşerî kanunları koyan ve Allah’ın şeriatına savaş açan tağutî sistemlerde görev alanlar, küfrün ortaklarıdır. Bu tür sistemlerde çalışmak, İslam'dan çıkmak anlamına gelir ve bu kimseler için caiz değildir." (Fî Hukmi’l-Muşteriki fî Sistemi’t-Tâğût = Tağutî Sisteme Katılan Kimselerin Hükmü)

من يحكم بغير ما أنزل الله، فهو طاغوت، وكل من شارك في نظام يطبق القوانين البشرية ويقلب شرع الله هو في حكم من أعان الطاغوت
"Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyen kişi tağuttur. Beşerî kanunları uygulayan bir sistemde görev almak, Allah’ın şeriatını reddetmek anlamına gelir ve bu, tağutu desteklemekle eşdeğerdir." (Fî Hukmi’l-Muşteriki fî Sistemi’t-Tâğût = Tağutî Sisteme Katılan Kimselerin Hükmü)


Şeyh Abdulaziz el-Tureyfî
Hapiste olması dolayısıyla net konuşamasa da öncesinde şeriat dışı sistemlerin küfür olduğunu beyan eden dersleri mevcuddur.


Şeyh Ebu Katâde el-Filistînî

Cihadî çizgiye yakın. Suûd rejiminin küfürle yönettiğini savunur. “Bu rejim İslam ummetinin düşmanıdır.” der.

Şeyh Ebu Basîr et-Tartûsî

Suûd rejimini tağut olarak görür. Cihad ve kıyamı vâcib gören çizgidedir.

Şeyh Halid er-Raşid
"أيها المسلم! من يحكم بغير شرع الله، ويحارب الدعوة، ويحب الكفار، ويحب من يستهزئ بالرسول، هذا ليس منك ولا هو ولي أمرك، ولو جلس على الكعبة!"
"Ey Müslüman! Allah’ın şeriatıyla hükmetmeyen, davetle savaşan, kâfirleri seven, Rasul’e hakaret edenleri seven bir adam Senin velin değildir, Senden de değildir. İsterse Kâbe’nin üstünde otursun!" (Şeyh Halid er-Raşid, Hakiki Velîyyu’l-emr Kimdir? Konuşmalarından)

Bu sözler, bu şeyhlerin Suûd rejimini ehli küfür ve tağut olarak gördüklerinin, bu nedenle hadislerdeki 'itaat' hükümlerini geçersiz saydıklarının net beyanıdır.

Âlimlerin Türleri

 
Geri
Üst Ana Sayfa Alt