Sen bana ister aşırı tekfirci de ister harici de ne dersen de Vallahi benim için bir önemi yok, olmadı da. Puta secde etmeye tevil getiren nasıl kafir olursa tağutlara ibadet etmeye tevil getirende ona uyanlarda öyle kafir olur. Bu nasıl bir din gökte ilah olarak Allah’ı kabul ettirip yerde ilah olarak tağutları kabul ettirene tevil yaptı diye ruhsat veriyor. Bu nasıl bir dindir ki şirke davet eden insanlara ruhsat çıkarmaya cevaz veriyor? Vallahi Allah'ın dininde böyle bir ruhsat yoktur. Özellikle son 50 60 yılda alim diye çıkan insanların ve bunların şakşakçılarının bu dini, Sabiri elbisesinden daha ince hale getirdiğini görmek istemeyenden başkası göremez. Hesap gününde kabirlerden kafir olarak kalkacak olan insanların vebali bu saptırıcıların ve onların destekçilerinin boynunadır. Selametle.
Siteye aşırıcılar uğramaya başlamış...Puta secde etmeyi tevil gibi trajikomik ve ajitasyonla kendini haklımı çıkarmayı düşünüyorsun ,söylermisin senin gibi düşünen bir tane alim var mı?(ilim talebesi ve yahutta ilim talebesi bile olamayacak cahilleri değil) subhanallah bu din şirke davet edenlere ruhsat vermiyor,bu din en büyük adalet tevhidi ikame edip en büyük zulum şirki yıkmak için gönderildi,Söylermisin seleften delil getirsem şirke davet edeneleri,küfre davet edenleri ayrım yapmadan tekfir etmediklerine dair sen bu aşırı fikirlerinden dönecek misin?Sana 50 60 yıldan değil bu dinin kaynağından içen seleften bir kaç delil getireyimde selefi de tekfir edekmisin merak ediyorum doğrusu ...Getireceğim nakiller hakkında tahrif diyeceksin bunuda çok iyi biliyorum çünkü ilmi bir temeli olmayan kelimelerle tahrif diyerek aşırılığını acizce savunmaya devam edeceksin...Sana tavsiyem eşref yılmaz adlı yazarın, küresel kitaptan çıkan Tekfir Meselesi Üzerine Mülahazalar adlı kitabı okuman...
Tevil
Tevil ; Bir insan kendisinin bir şeyi hatırladığında veya bildiği halde bir nassı bırakıyor başka bir nassı işletiyor, O nassda sahih nass. Direk nassı bırakıp en direkt yoldan kendisine fetva buluyor. Böyle bir insan günahtan kolay kurtulamaz, isyankardır, ahirette cezasını çekecektir. Ancak dinden çıkıp kafir olurmu olmaz mı; sahih olan görüşe göre tevil eden , bir nassı bırakıp diğerine geçen kafir olmaz.
1. olay:
Bu husuta Kudame bin Maz’un olayı var. Hz. Ömer döneminde Bahreyn valisidir.
Özetle : Bunun içki içtiğine dair Carut isminde oranın beylerinden bir zat hz. Ömer’e gelip şikayet ediyor. Hz. Ömer şikayetini aldığından Kudame b. Maz’un’u çağırıyor.
Tek şahid olduğundan buna ceza uygulanamıyor. Carut tekrar ısrar edip ebu Hureyre’ninde bu hususta şahid olduğunu ifade ediyor.
Ebu Hureyre’ye sorulduğunda “
ben içki içerken görmedim sarhoşken gördüm” deyince,
Hz. Ömer “
şahidliği tam ifa etmedin” deyip Kudame bin Maz’unu bırakıyor.
Carut tekrar ısrar edince, Kudame b. Maz’un’un hanımı Hint bintu Velid’e başvuruluyor.
Hanımı bunun içki içtiğine şahidlik edince bu defa
Kudame : “
farzet ki ben içki içmiştim. Ben şu ayete dayanarak içki içtim. Yüce Mevla buyurmuyor ki: “
İman edip Salih amel işleyenlere yemiş olduklarından dolayı herhangi bir günah yoktur.” (Maide 93)
Ben iman ettim , rasulullahla beraber savaşlara katıldım, Salih amel işledim.” deyince
hz. Ömer (r.a.): “
Sen tevilini yanlış yaptın, eğer Allah’tan korksaydın Allah’ın sana haram kıldığı şeylerden vazgeçerdin” dedi, insanlara yöneldi.
“
Ben buna sopa atacağım ne diyorsunuz” dedi.
Burada bulunanlar “
hastadır bırak ya emir el mu’minin” cevabını verdiler.
Hz. Ömer belli bir dönem bıraktıktan sonra kanaatini değiştirerek “
bunun kamçılar altında Allahın huzuruna çıkması, benim boynumda bir cezayı uygulamama sorumluluğuyla Allah’ın huzuruna çıkmamdan daha hayırlıdır” dedi ve kamçıyı çağıdı ve Kudame bin Maz’un’a 80 sopa attı.
Başka bir rivayette hz. Ali ile istişare ederek, hz. Ali buna gereğini yapılmasını söylemişti O’da yapmıştı.
Burada Kudame’nin Maide suresi 93. ayetine dayanarak içki içmenin serbest olduğu kanaatine varması, haramı helal görmesi, kendisini küfre götürür muamelesi yaptırmamış, “
gel iman et kafir oldun yoksa kelleni alırız” gibi değil buna sopa atılmış. Bunun tevilinin kendisini günahtan değil ama tekfirden kurtardığı kanaatine varılıyor.
2. olay:
Aynı olay, Şam’da Yezid velayeti zamanında valiyken
(Halife değil Vali olduğu zaman) tekrar etmiş. Bir takım sahebeler ve tabiinler içki içmişler. Tövbe ettirlimiş kendilerine sadece sopa atılmıştır.
3. olay:
Yine hz. Ömer, Hatib bin ebi Beltea müşriklere mektub yazınca: “
ey Allahın Rasulu bu munafığın tekidir bırak ta kafasını alayım” dediğinde Rasulullah s.a.v. Hatib’e sormuş. Hatib mazeretlerini belirttikten sonra Rasulullah s.a.v. “
doğru söyledi, bırak bunu” demiş hz. Ömer’e.
Rasulullah s.a.v. , Hz. Ömeri “
Bu münafıktır” sözünden dolayı hesaba çekmemiştir.
(Buhari, Muslim, Tirmizi , darimi, ebu davud, imam ahmed)
4. olay:
Muaz bin Cebel’in arkasında namaz kılan bir sahabi, Muaz’ın namazı çokça uzatmasından dolayı terk ediyor ayrıca namazı kılıp gidiyor.
Bundan sonra Muaz, “
bu giden adam munafıktır” diyor. Olay Rasulullah (s.a.v.) aktarılıyor.
Rasulullah (s.a.v.) Muaz’ı uyarıyor. “
Sen Bakara suresini sabah namazında zemmi sure okuyorsun. Ey Muaz insanları fitneye mi düşüreceksin” diye 3 kere söylüyor akabinde de “
veşşemsi vedduhahe, vessebbih ismi rabbikel ala sana yetmez miydi?” diyor.
Yani burada Muaz’ı “
sen buna munafık dediğin için dinden çıktın” demiyor, çünkü Muaz orada görülen adamın halinden bunu çıkarıyor, bu ithamı kendisine söylüyor.
5. olay:
Haricilerin hz. Ali r.a. dahil bir çok sahabeyi tekfir etmeleri, hatta hz. Ali’yi şehid etme cüretine varmalarına rağmen bunlar ayetlere dayanarak “
kısası uyguluyoruz” diyerek tevile gittiklerinden tekfir edilmemişlerdir.
Ali’yi şehid eden kişi Abdurrahman bin Mulcem adlı biridir. Kendisi kurra’lardan biri , fıkıh erbabı. Mısır’ın fethine katılmış, Amr ibni As ile birlikte fethetmiştir.
. Ali’yle birlikte Sıffin’de onun ön saflarında idi. Allah kimseyi şaşırtmasın.
Bermek, Amr bin Bekr adlı iki kişiyle ittifak ederek Ali’yi , Muaviye’yi , Amr ibni As’ı Ramazanın 17. gecesinde öldüreceklerine karar vermişler.
Muaviye namaza gelmemiş kurtulmuş , Amr ibni As’a isabet edememişler, Hz. Ali’ye Abdurrahman bin Mulcem şakağına indirdiği kılıçla şehid etmiş. Buna rağmen Abdurrahman bin Mulcem’in kısas olarak kellesi alınmış fakat hariciler kafirdir dememişlerdir.
Ayrıca günümüzdeki bazı bidat ehli, sahabelere dil uzatmakta yerine göre tekfir etmekteler. Buna rağmen biz onlara kafir değil bidat ehli diyoruz.
6. olay:
Mutezile kulu hür iradesiyle yaptığı fiilleri yapan değil yaratan kabul etmişlerdir. Halbuki onların aleyhlerine şu kadar ayetler vardır.
وَاللَّهُ خَلَقَكُمْ وَمَا تَعْمَلُونَ {96
"
Halbuki sizi de yaptıklarınızı da Allah yaratmıştır." (Saffat 96)
54{وَالأَمْرُأَلاَ لَهُ الْخَلْقُ
Dikkat edin yaratma da Allaha aittir, emir de Allaha aittir. (A’raf 54)
102{فَاعْبُدُوهُذَلِكُمُ اللّهُ رَبُّكُمْ لا إِلَـهَ إِلاَّ هُوَ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ
İşte Rabbiniz Allah bu! O'ndan başka ilah yoktur; O, her şeyin yaratanıdır. O'na kulluk edin, (En’am 102)
İşte bu, Allah'ın yarattığıdır. Haydi gösterin bana O'ndan başkaları ne yaratmıştır? Fakat o zalimler, apaçık bir sapıklık içindedirler. (Lukman 11)
Allah'tan başka bir yaratıcı mı var? O size gökten ve yerden rızık verir. O'ndan başka ilah yoktur. O halde (haktan) nasıl çevrilirsiniz? (Fatır 3)
Allah, her şeyin yaratıcısıdır. Her şey üzerine vekil de O'dur. (Zumer 62)
Bütün bu ayetlere rağmen Mutezile direterek “
bu ayetler kulun refleks fiillerini ifade ediyor yani irade dışı fiillerini ifade ediyor, hür iradesiyle yaptığı fiiller buraya girmez” demişlerdir. Kuru kuruya lafta kalmış olsalardı yukarıdaki ayetlerden dolayı küfürlerine hükmedilirlerdi. Fakat başka nasslara dayandıklarından tevil ettiklerinden tekfirlerinde ihtiyatlı olunmuş tekfir edilmemişlerdir. Mesela dayandıkları ayetlerden biri Maide 110 :
110{ مِنَ الطِّينِ كَهَيْئَةِ الطَّيْرِ بِإِذْنِيتَخْلُقُ وَإِذْ
.. Hatırla o zamanı ki sen çamurdan kuşlar yaratıyordun, ona üflüyordun ve onlar benim iznimle kuş oluyorlardı ( Maide 110)
Mutezile : “
Bak burada Allahu teala Hz. İsa’ya (a.s.) yaratma işini isnat etmiş yapıyordun demiyor” demektedir. Ayrıca Mu’minun suresi
فَتَبَارَكَ اللَّهُ أَحْسَنُ الْخَالِقِينَ {14
Yaratanların en güzeli olan Allah yüceler yücesidir. (Mu’minun 14)
Mutezile : “
Yaratanlar çok ki yaratanların en güzeli demiş. Kulda işini yaratır”.
Yine Saffat suresi 125’de
أَتَدْعُونَ بَعْلًا وَتَذَرُونَ أَحْسَنَ الْخَالِقِينَ
Ey ahmaklar! Siz Ba’l putunu çağırıyor da yaratanların en güzeli Allah’ı bırakıyorsunuz he! (Saffat 125)
Burada “yaratanların en güzeli” ifadesi geçiyor.
Mutezile : “
Vel hasıl bu ve benzer ayetlere dayanarak kulun iradesiyle yapmış olduğu işlere “kendisi yaratmıyor” dersek “Allah yaratıyor birde hesaba çekiyor” durumuna varırırz ki Allah’a zulüm isnat etmiş oluruz. Allah da zulümden munezzehtir. Bunu kul yaratıyor ondan sorumluluğa da kendisi çekiyor “ demiş diretmişlerdir.
Halbuki yaratma ile yapmalar farklı şeylerdir.
Yaratma işin son kararını verme manasınadır. Yapma ise sebeblere başvurup işi meydana getirmedir.
Çiftçinin tohumunu yere saçarak gereken sulamayı yapıp her şeyi yapması yapmadır. Amma buğdayın bitip meydana gelmesi yaratmadır. Yaratıldıktan sonra başağı koparmamaya izin vermeme yine yaratmadır.
Mutezile yaratma ile yapma ne kadar izah edilse de bir türlü kabul etmemişler, inatlarından dönmemişlerdir. Yine de kendileri tekfir edilmemişlerdir. Çünkü bir nassa dayanarak diğer nassı yoruma
(tevil) kalktıkları için.