Tağut Nedir Nihat Hatipoğlunun Cevabı

Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ يَزْعُمُونَ أَنَّهُمْ آمَنُواْ بِمَا أُنزِلَ إِلَيْكَ
وَمَا أُنزِلَ مِن قَبْلِكَ يُرِيدُونَ أَن يَتَحَاكَمُواْ إِلَى الطَّاغُوتِ
وَقَدْ أُمِرُواْ أَن يَكْفُرُواْ بِهِ وَيُرِيدُ الشَّيْطَانُ أَن يُضِلَّهُمْ
ضَلاَلاً بَعِيداً
"Şunları görmüyor musun? Kendilerinin sana indirilene ve senden önce indirilene inandıklarını ileri sürüyorlar da tağuta inanmamaları kendilerine emrolunduğu halde, tağut önünde muhakemeleşmek istiyorlar. Şeytan da onları bir daha dönemeyecekleri kadar iyice sapıklığa düşürmek istiyor." (Nisa 60)

Tağutu şeytan ile sınırlandırarak konuyu örtbas etmeye çalışırsan, Allah (c.c.) aynı ayetinde geçen tağut ve şeytan terimlerine ayrı ayrı kelimelerle zikretmesine cevab veremeyerek, tağutun gönüllü ve ücretli hizmetçiliğine soyunduğundan şeytanı sevindirirsin!


 
ebuDher Çevrimdışı

ebuDher

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Necati Putoglu da tagut seytandir demisti, bir tefsirde öyle yaziyormu$.

$eriata tağut un tanimlamasI: Ona ibadet yapIlan, ve insansa o tagut olan kisi bununla razI olmasI.

Misal bashar al assad, ona ibadet yapan alevi/nusayri ler var. Ve Bashar da bununla memlun. Onun icin o bir tagutdur! Delil:

Misal issa peygamberimiz tagut degil dir (euzubillah), ona ibadet yapan insanlar oldugu halde. Cünkü issa as bununla razI degil.

Barakallahufiek. Allah maa$ alan hocalardan kurtarsIn.
 
EBU NİDA Çevrimdışı

EBU NİDA

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
huzeyfe r.a
O şöyle diyor:
"İnsanlar Resûlullah'a hayrı sorarlardı. Ben ise, bana erişmesinden korktuğum şeyi sorar*dım. Bir gün Allah Resûlü'ne "Ya Resûlullah! Biz câhiliye ve şer içerisindeydik. Allah bize hay*rı ihsan etti. Bu hayırdan sonra şer var mı*dır?" diye sordum.
Allah Resûlü: "Evet." dedi.
Ben: "Bu şerden sonra tekrar hayır var mı*dır?" dedim.
Resûlullah: "Evet; ama içerisinde gizli fitne olan bir hayır." dedi.
Ben: "Bu fitne nedir?" diye sordum.
Allah Resûlü: "Bunlar, benim sünnetimi bı*rakıp, başka şeylere uyan ve hidâyeti benim dışımda arayan bir kavimdir... Sen onları tanır ve yadırgarsın (inkâr edersin)." buyurdu.
Ben tekrar: "Bu şerden sonra tekrar hayır var mıdır?" dedim.
Allah Resûlü: "Evet, cehennem kapılarında dikilip, insanları oraya çağıranlar vardır. Kim onların bu çağrısına icabet ederse, onu cehen*neme atarlar..." buyurdu.
Ben: "Ya Resûlullah o vakte erişirsem, bana ne yapmamı tavsiye edersin?" diye sordum.
Allah Resûlü: "Bütün o guruplardan uzak dur. Bir ağaç köküne tutunmuş olsan bile, ölene kadar bu hâlin üzere kal."buyurdu.

Bu ifadelerden sonra Huzeyfe'nin, "İnsanlar Allah Resûlü'ne hayır*dan soruyorlardı; ben ise şerden soruyordum." sözü daha iyi anlaşılmaktadır.
Huzeyfe b. Yemân, fitnelerden ve şerlerden korunmak ve insanları da bu tehlikelerden sa*kındırmak için bu konularda daima uyanık, ba
siretli ve ileri görüşlü bir kişi olarak yaşadı. Bu sayede dünyayı, insanları ve zamanı gerçek anlamıyla kavradı.
 
M Çevrimdışı

Muhaajir

Üyeliği İptal Edildi
Banned
huzeyfe r.a
O şöyle diyor:
"İnsanlar Resûlullah'a hayrı sorarlardı. Ben ise, bana erişmesinden korktuğum şeyi sorar*dım. Bir gün Allah Resûlü'ne "Ya Resûlullah! Biz câhiliye ve şer içerisindeydik. Allah bize hay*rı ihsan etti. Bu hayırdan sonra şer var mı*dır?" diye sordum.
Allah Resûlü: "Evet." dedi.
Ben: "Bu şerden sonra tekrar hayır var mı*dır?" dedim.
Resûlullah: "Evet; ama içerisinde gizli fitne olan bir hayır." dedi.
Ben: "Bu fitne nedir?" diye sordum.
Allah Resûlü: "Bunlar, benim sünnetimi bı*rakıp, başka şeylere uyan ve hidâyeti benim dışımda arayan bir kavimdir... Sen onları tanır ve yadırgarsın (inkâr edersin)." buyurdu.
Ben tekrar: "Bu şerden sonra tekrar hayır var mıdır?" dedim.
Allah Resûlü: "Evet, cehennem kapılarında dikilip, insanları oraya çağıranlar vardır. Kim onların bu çağrısına icabet ederse, onu cehen*neme atarlar..." buyurdu.
Ben: "Ya Resûlullah o vakte erişirsem, bana ne yapmamı tavsiye edersin?" diye sordum.
Allah Resûlü: "Bütün o guruplardan uzak dur. Bir ağaç köküne tutunmuş olsan bile, ölene kadar bu hâlin üzere kal."buyurdu.

Bu ifadelerden sonra Huzeyfe'nin, "İnsanlar Allah Resûlü'ne hayır*dan soruyorlardı; ben ise şerden soruyordum." sözü daha iyi anlaşılmaktadır.
Huzeyfe b. Yemân, fitnelerden ve şerlerden korunmak ve insanları da bu tehlikelerden sa*kındırmak için bu konularda daima uyanık, ba
siretli ve ileri görüşlü bir kişi olarak yaşadı. Bu sayede dünyayı, insanları ve zamanı gerçek anlamıyla kavradı.

Hadisin tam metni;

"Nâs, Resûlullah salla`llahu aleyhi ve sellem`e (geleceğe âit) hayır (lı işler) den sorarlardı. Ben de (tersine İslâm ümmetine gelecek) şerden -o şerrin bana erişmesinden korkarak- sorardım. Bu endîşe ile bir kere: - Yâ Resûla`llah! Biz vaktiyle câhiliyet devrinde şirk ve küfr içinde idik. Sonra Allah`ın Peygamber`i şu İslâm umdeleriyle bize geldi. Bu hayır ve saâdetten sonra, gelecek bir şer ve fitne var mıdır? diye sordum. Resûlullah: - Evet vardır, buyurdu. Ben: - O şerden ve fitneden sonra bir hayır ve salâh var mıdır? dedim. Resûlullah: - Evet, bir hayır ve salâh vardır. Fakat onun içinde bâzı şerr-ü fesâd bulunacak (hayırı bulandıracak, safvetini bozacak) buyurdu. Ben: - O hayrın (temizliğini bulandıran) kiri nedir? diye sordum. Resûlullah: - O devrin âmirlerinden bir zümre, ümmeti, benim sünnetim hilâfına idâre edecekler. Sen o devrin âmir ve vâlîlerinden bâzılarının hareketlerini (ma`rûf bulup) tasvîb, bâzılarının hareketlerini de (münker bulup) red edeceksin! buyurdu. Ben: - Yâ Resûla`llah! Bu karışık hayır devrinden sonra yine bir şerr-ü fesad devri hulûl edecek midir? dedim. Resûlullah: - Evet edecektir. O devirde bir takım dâîler (çığırtkanlar) halkı Cehennem kapılarına çağıracak. Her kim onların da`vetine icâbet ederse, onu Cehennem`e atacaklar, buyurdu. Ben: - Yâ Resûla`llah! Bu da`vetçileri bize vasfetseniz! dedim. Resûlullah: - Onlar bizim milletimizden insanlardır. Bizim dilimizle (bizim azîz duygularımıza seslenerek) konuşurlar. (Halbuki gönüllerinde hayırdan eser yoktur) buyurdu. Ben: - Yâ Resûla`llah! O (uğursuz) devir bana yetişirse (ben o devirde yaşarsam) nasıl hareket etmemi emredersiniz? dedim. Resûlullah: - İslâm cemâatine mütâbaat, ve onların devlet reîsine mutâvaat eyle! (Devlet reîsi zulmederse, seni divğr, malını alırsa bile sözünü dinle, itâat eyle!) buyurdu. Ben: - Yâ Resûla`llah! Onlar cemâat hâlinde değiller (de bozgunculukla parçlanmışlar) sa, başlarında devlet reîsi de yoksa, dedim. Resûlullah: - O fırkaların hepsinden ayrıl! (Evine çekil!). Velev ki bu i`tizâl, bir ağaç kökünü ısırman sûretiyle (meşakkatli) olsa bile. Artık ölüm erişinceye kadar bu i`tizâl üzere bulun! buyurdu."

[Bukhârî ve Müslim]

Not; Tercümeler hiç bir zaman metnin içerdiği tam mânâyı içermez.

En doğrusunu Allah SwT bilir.
 
Üst