Taliban'dan Arab Baharı Değerlendirmesi
Taliban tarafından yapılan açıklamada Arab Baharı isyanların yayılma süreci, devrilen ve işbaşına gelen yönetimler, sürecin Afganistan ve Dünya üzerindeki etkileri bağlamlarında yorumlandı.
Afganistan İslam Emirliği:
Arab Dünyası'ndaki Gelişmeler, Bu Gelişmelerin Dünya ve Afganistan Üzerindeki Etkileri
Bismillahirrahmanirrahim
Arab Dünyası 2010 yılı sonundan başlayarak 2011-2012 yılları döneminde halen sürmekte olan gösterilere, halkın kıyamına şahit olmaktadır. Bu hareketliliğin sonucu olarak yönetimler devrilmekte, yöneticiler kaçmakta, öldürülmekte ya da demir parmaklıklar arkasında haklarında verilecek hükümleri beklemektedirler. Bazıları ise halen idareyi elinde tutmak için savaş veriyorlar.
17 Aralık 2010 günü "Sede bo Zaid" şehrinde "Muhammed bo Azizi" ismindeki bir genç polisin zulmünü protesto için kendini ateşe verdi. Bu haber insanlar arasında dalga dalga yayıldı ve ertesi gün (18 Aralık 2010 Cuma) Tunus'un diktatörü Zeynelabidin ve onun baskıcı rejimine karşı gösteriler başladı. Kısa sürede isyan dalgası zirveye ulaştı.
28 gün içerisinde herşey değişti ve 14.1.2011'de Zeynelabidin rejimi yıkıldı. Allah Subhanehu Telala'nın lütfu ile dünün mazlumları kendi çabaları vesilesi ile bugünün hakimleri, idarecileri oldular. 23 Ekim 2011'de gerçekleşen hür seçimler ile Tunuslular "İslami Hareket Partisi"ni seçtiler ve Hamadi el-Cibali liderliğinde bir koalisyon kuruldu.
Tunus Devrimi ve başarısı diğer Arab ülkeleri ve hata diğer Dünya ülkeleri için ilham kaynağı oldu. Mısır'da 25 Ocak 2011'de başlayan gösteriler 18 gün gibi kısa bir süre içerisinde Hüsnü Mübarek'in devrilmesine neden oldu. Ardından başlayan süreçte hızlı değişimlere tanık olundu ve 24 Haziran 2012 Cumhurbaşkanlığı seçimi ile Mısırlılar Muhammed Mursi'yi seçerek İslami bir yönetimin temelini attılar.
Tunuslular ve Mısırlılar gibi Libya'nın Müslüman halkı da diktatörlerine karşı ayaklandılar. İsyan 17 Şubat 2011'de başladı. Fakat Libya'da devrim, rejim ordusunun pek çok katliama ve yıkıma neden olan müdaheleleri nedeniyle kısa zamanda silahlı direnişe dönüştü. 21 Ağustos 2011'de Libya'nın başkenti Trablus direniş güçlerinin eline geçti. Sonunda Kaddafi'nin son kalesi olan Sİrte 20 Ekim 2011'de Mücahidlerin eline geçti. Şu anda Mustafa Abdulcelil liderliğindeki "Ulusal Geçiş Konseyi" Müslüman Libya halkına hizmet veriyor.
Suriyeli Müslümanlar da diğerleri gibi gösterilere başladığında tarih 15 Mart 2011'di. Ne yazık ki zalim yönetim bu halk devrimini kaba kuvvetle, şiddetle, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu çok sayıda masum insanı şehid ederek bastırmaya çalışma yoluna gitti ve bu vahşet 16 aydır devam ediyor. Allah-u Teala'ya Suriye ve Afganistan halklarının çilelerinin sona ermesi için dua ediyoruz! Amin!
Arab Baharı'nın saçtığı kıvılcımlar Yemen'den, Suriye'den ve Arab Yarımadası'ndan Batı'ya, Amerika'ya kadar sıçradı. Pek çok hükümet halk ayaklanması korkusu ile reformlara başladı. Bugün artık halkların devrim yapma, yozlaşmış rejimleri alaşağı etme ve dürüst insanlara kendilerini yönetme şansını verme gücüne sahip olduğu ayan beyan ortaya çıkmıştır.
Arab ülkelerinde meydana gelen olumlu gelişmelerin yankıları tüm Dünya'da olduğu gibi Afganistan'da ve yakın coğrafyamızda da duyuldu. Diktatörleri tarafından şehid edilen, hapsedilen, ülkelerinden ayrılmaya mecbur bırakılan Arab halkları Dünya'nın dört bir tarafına göçe mecbur kalmıştır. Afganistan da, kendi ülkelerinde güvende olmadıkları için göçe mecbur kalmış pek çok Arab'a ev sahipliği yapmaktadır.
Şu anda ise şartlar değişmiş, ülkelerinden ayrılmış Arablar için güzel bir fırsat doğmuştur. Artık onlar kendi ülkelerine dönebileceklerdir. Ülkelerinde barış ve istikrarın yanı sıra uygun çalışma ve yaşam koşulları da mevcuttur.
Aralarında önde gelen isimlerin de bulunduğu binlerce siyasi mahkum Arab Baharı sürecinde serbest kalmıştır. Halen hapiste olanlar için ise çabalar sürmektedir. Yeni iş başına gelen Mısır cumhurbaşkanı, Şeyh Ömer Abdurrahman'ın serbest kalması için girişimlerde bulunmaktadır.
Artık düşmanın, Afganistan'da Arab Mücahidlerin savaştığına ve bu Mücahidlerin Afganistan'ı ve bölgeyi üs olarak kullanmaya devam edeceğine dair kindarca propogandasının gerçekle alakası olmadığı ortaya çıkmıştır. Çünkü bundan sonra Arabların Afganistan'a gelmeye ihtiyaçları yoktur.
pressmedya
Taliban tarafından yapılan açıklamada Arab Baharı isyanların yayılma süreci, devrilen ve işbaşına gelen yönetimler, sürecin Afganistan ve Dünya üzerindeki etkileri bağlamlarında yorumlandı.
Afganistan İslam Emirliği:
Arab Dünyası'ndaki Gelişmeler, Bu Gelişmelerin Dünya ve Afganistan Üzerindeki Etkileri
Bismillahirrahmanirrahim
Arab Dünyası 2010 yılı sonundan başlayarak 2011-2012 yılları döneminde halen sürmekte olan gösterilere, halkın kıyamına şahit olmaktadır. Bu hareketliliğin sonucu olarak yönetimler devrilmekte, yöneticiler kaçmakta, öldürülmekte ya da demir parmaklıklar arkasında haklarında verilecek hükümleri beklemektedirler. Bazıları ise halen idareyi elinde tutmak için savaş veriyorlar.
17 Aralık 2010 günü "Sede bo Zaid" şehrinde "Muhammed bo Azizi" ismindeki bir genç polisin zulmünü protesto için kendini ateşe verdi. Bu haber insanlar arasında dalga dalga yayıldı ve ertesi gün (18 Aralık 2010 Cuma) Tunus'un diktatörü Zeynelabidin ve onun baskıcı rejimine karşı gösteriler başladı. Kısa sürede isyan dalgası zirveye ulaştı.
28 gün içerisinde herşey değişti ve 14.1.2011'de Zeynelabidin rejimi yıkıldı. Allah Subhanehu Telala'nın lütfu ile dünün mazlumları kendi çabaları vesilesi ile bugünün hakimleri, idarecileri oldular. 23 Ekim 2011'de gerçekleşen hür seçimler ile Tunuslular "İslami Hareket Partisi"ni seçtiler ve Hamadi el-Cibali liderliğinde bir koalisyon kuruldu.
Tunus Devrimi ve başarısı diğer Arab ülkeleri ve hata diğer Dünya ülkeleri için ilham kaynağı oldu. Mısır'da 25 Ocak 2011'de başlayan gösteriler 18 gün gibi kısa bir süre içerisinde Hüsnü Mübarek'in devrilmesine neden oldu. Ardından başlayan süreçte hızlı değişimlere tanık olundu ve 24 Haziran 2012 Cumhurbaşkanlığı seçimi ile Mısırlılar Muhammed Mursi'yi seçerek İslami bir yönetimin temelini attılar.
Tunuslular ve Mısırlılar gibi Libya'nın Müslüman halkı da diktatörlerine karşı ayaklandılar. İsyan 17 Şubat 2011'de başladı. Fakat Libya'da devrim, rejim ordusunun pek çok katliama ve yıkıma neden olan müdaheleleri nedeniyle kısa zamanda silahlı direnişe dönüştü. 21 Ağustos 2011'de Libya'nın başkenti Trablus direniş güçlerinin eline geçti. Sonunda Kaddafi'nin son kalesi olan Sİrte 20 Ekim 2011'de Mücahidlerin eline geçti. Şu anda Mustafa Abdulcelil liderliğindeki "Ulusal Geçiş Konseyi" Müslüman Libya halkına hizmet veriyor.
Suriyeli Müslümanlar da diğerleri gibi gösterilere başladığında tarih 15 Mart 2011'di. Ne yazık ki zalim yönetim bu halk devrimini kaba kuvvetle, şiddetle, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu çok sayıda masum insanı şehid ederek bastırmaya çalışma yoluna gitti ve bu vahşet 16 aydır devam ediyor. Allah-u Teala'ya Suriye ve Afganistan halklarının çilelerinin sona ermesi için dua ediyoruz! Amin!
Arab Baharı'nın saçtığı kıvılcımlar Yemen'den, Suriye'den ve Arab Yarımadası'ndan Batı'ya, Amerika'ya kadar sıçradı. Pek çok hükümet halk ayaklanması korkusu ile reformlara başladı. Bugün artık halkların devrim yapma, yozlaşmış rejimleri alaşağı etme ve dürüst insanlara kendilerini yönetme şansını verme gücüne sahip olduğu ayan beyan ortaya çıkmıştır.
Arab ülkelerinde meydana gelen olumlu gelişmelerin yankıları tüm Dünya'da olduğu gibi Afganistan'da ve yakın coğrafyamızda da duyuldu. Diktatörleri tarafından şehid edilen, hapsedilen, ülkelerinden ayrılmaya mecbur bırakılan Arab halkları Dünya'nın dört bir tarafına göçe mecbur kalmıştır. Afganistan da, kendi ülkelerinde güvende olmadıkları için göçe mecbur kalmış pek çok Arab'a ev sahipliği yapmaktadır.
Şu anda ise şartlar değişmiş, ülkelerinden ayrılmış Arablar için güzel bir fırsat doğmuştur. Artık onlar kendi ülkelerine dönebileceklerdir. Ülkelerinde barış ve istikrarın yanı sıra uygun çalışma ve yaşam koşulları da mevcuttur.
Aralarında önde gelen isimlerin de bulunduğu binlerce siyasi mahkum Arab Baharı sürecinde serbest kalmıştır. Halen hapiste olanlar için ise çabalar sürmektedir. Yeni iş başına gelen Mısır cumhurbaşkanı, Şeyh Ömer Abdurrahman'ın serbest kalması için girişimlerde bulunmaktadır.
Artık düşmanın, Afganistan'da Arab Mücahidlerin savaştığına ve bu Mücahidlerin Afganistan'ı ve bölgeyi üs olarak kullanmaya devam edeceğine dair kindarca propogandasının gerçekle alakası olmadığı ortaya çıkmıştır. Çünkü bundan sonra Arabların Afganistan'a gelmeye ihtiyaçları yoktur.
pressmedya