MÜSLÜMANLARIN AFRİKA ÜZERİNDEKİ CAHİLİYYE SAVAŞLARI (!)
...........................
Yıl sanırım 2015 Etiopya'ya gidiyorum. Yanıma merkezleri İstanbul'da meşhur bir tarikatın vakfının başkan yardımcısı oturdu. Neyse oradan buradan söze başladık ve tanıştık.
Anlaşılan beni tanımıyordu ya da tanımamazlıktan geldi.
Bana Etiopya'daki faaliyetlerinden ve açtıkları okullardan söz etti. Söz Araplara gelince;
"Vehhabiler bizden en az otuz kırk yıl önce buralara gelmişler. Çok çalışıyorlar. Bizim Afrika'ya gelmekteki asıl amacımız bu hareketi durdumaktır" deyince hayretler içinde kalmıştım. Ben de Müslümanların birbirlerinden istifade etmeleri gerektiğini, bu kıtada Müslümanların hiç bir tarikat ve meşrebe davet edilmeden önce saf ve temiz olan İslama davet edilmesi gerektiğini söyledim.
Arkadaşı hem incitmek istemiyordum, hem de Vehhabi ve Selefî dedikleri insanların da Müslümanlar olduklarını, Afrika'da Kadiyanilik, teşeyyu' gibi daha birçok fırkanın çalıştığını bunları da hesapta tutmak gerektiğini söylemeye çalıştım.
O gün kendi kendime şunu sordum:
ABD, İsrail ve İran -Arap ülkelerinin zalim yönetimleri de- aynı şeyi yaparken, bizim de Allah'ın Rasulü'nün (sallallahu aleyhi ve sellem) İslam'ını götürmemiz gerekirken bu ülkelerin siyasî amaçlarına hizmet edecek olan bir düşmanlığı neden Afrika'ya götürüyorduk?
Geri kalmışlığımız, taassubumuz, bidat ve hurafeleri ve hatta kimi şirk ve münkerleri Türk bayrağına ve Türklük taassubuna bürüyerek Afrika'da ne yapmak istiyorduk.
Afrikalı çocukların ellerine her giden Türk kendi ülkesinin bayrağını tutuşturarak propaganda yaparsa, yarın Afrika'dan tek işaretle çıkarılabiliriz diye düşündüm. Biz o ülkelere gittiğimizde hiç bir ülkede bize bayraklarını dayatmadılar size ne oluyor?
Biraz önce paylaştığım ifadeler de işte aynı kara zihniyetin ve düşmanlığın ürünü gibi duruyor.
Belki onlara sorsanız bizim kasdımızı yanlış anlıyorsunuz diyebilirler.
Afrika'da bizler de bazı mütevazı' basit çalışmalar yapıyoruz. Ama imkanlarımız bu ülkenin İslama bakışı ve ürettikleri Türkçü ve Irkçı Din anlayışına uygun düşmediği için, Tarikatlar resmî Türkçülük anlayışının gölgesine sığınarak Türkiye'de ve dünyada kendi kalıplarına girmeyen ve akıllarını ve hikmeti torbaya koymayan diğer bazı Müslümanları devletçilik siyasasının yanında yer alarak tasfiye etmek istediklerini söyleyerek rejimden ve kurumlarından icazet alarak ve onlara devletçi ve Türkçü olduklarını (dolayısıyla da imalı bir biçimde Arapların da düşmanı olduklarını ifade ederek) kendilerine Afrika'da zemin arıyorlar.
Türkçülük yaparak karşı oldukları akide mensuplarını da davet ve rejim nezdinde ihbarcılık ederek hedef göstermek.
Şimdi yurt dışına kaçan bir kabadayının da Suriye'de kurban kesimlerini tekellerine aldıklarını bu tekele çomak sokanları tasfiye etmek için onları tehdit ettiklerini de duymuştum, ama Afrika'da da aynı şeyin yapıldığını duyunca dehşete düştüm.
On dört kişiye bir ineğin kesildiğini de işte bu kargaşa arasında insan işitince, işin vehamet boyutu daha belirgin bir hal alıyor.
Yedi hisseli bir hayvanı on dört kişiye kesmek. Bilmem bunu kim yapabilir?
Tarikatlar, mutaassıp ve karanlık bir dünyada İngilizlere hizmet eden kimi Hindistanlı Müslümanların izlediği yanlış yolu mu izliyorlar diye içim ürperiyor.
Evet aşağıdaki ifadelerde dikkat ederseniz "Hocalar" ifadesi geçiyor. Bu kesim İHH olmadığına göre, bazı partilerin ve tarikatların mensupları olmadıklarına göre, geriye kala kala kim kalıyor.
19-20 yaşında bir delikanlının eline verin on binlerce doları gönderin Afrika'ya dil bilmiyor, ülke bilmiyor gitsin size kurban kessin.
Müslümanlarsa buradan biz kez daha sesleniyorum.
Afrika'da kurban kesme artık büyük oranda rekabet, taassup, gurur ve aldanış faaliyetlerine ve ticarete dönüşmüştür.
Afrikalıyı bir gün iki gün doyurup 360 gün açlığın ve misyonerlerin pençesine terk eden insanların yaptıklarını neyle tarif edebiliriz?
Akıl, hikmet, siyaset-i şeriyye, diplomasi, rüşd, ne acaba?
Afrika'yı ete alıştırın ki daha çok hastalansın Afrika'lıyı dilenmeye alıştırın ki, her sene Kurban Bayramında gözleri Afrika'nın serapları arasında bir lokma et almak için gözleri patlasın ama durmadan tarikat okulları ve dergahları açarak onları kendinize benzetin. Onları Allah'ın Rasulü'nün (sallallahu aleyhi ve sellem) ve ashabının üzere olduğu akideye davet edin ve onları tüm yıl boyu doyurun onlara iş öğretin kendi açlarını ve kurbanlarını bizim günahkâr faaliyetlerimize tenezzül etmeden ve dilenmeden kendileri sağlar.
Müslümanlar bu kurban organizasyonlarıyla ne yazık ki başka bir sömürgeciliği Afrika'ya taşıyorlar. Evet Hıristiyan değiliz ya öyleyse en doğru yol üzereyiz.
Bir aileyi 50 dolarla yıl boyu doyuracakken, onları iki üç kg et ile yıl boyu açlığa, akılsızlığa, dilenmeye ve yoksulluğa terk etmenin vicdanların sözlüklerinde bir tanımı var mıdır?
Afrika'ya "bozuk itikadların yayılmasına mani olmak için gittiklerini" söyleyenlere bir çift sözüm var:
Afrikalı Müslüman dediğiniz insanların kaçta kaçı namaz kılmaktadır? Afrika'da evliliklerin ve yetim çocukların gerçeğini acaba biliyor musunuz? Hayır.
Namaz kılmayan Afrika'lıya milyon liraları harcayın sonra da oraya akide tashihine gittiğinizi söyleyin.
Acaba bu Afrikalıların itikadları ne kadar düzgünmüş?
Namaz kılan Vehhabî ve Selefilerle kardeş olmaktansa, namaz kılmayan ve hatta kimisi kapkara bir dalalet ve cehalet içinde olan Afrikaya yardım ediyorlar.
Onlarca yıldır Afrika'da binlerce okul ve medrese açan ve milyonlarca insana yardım eden ve Afrikalının da hiç bir zaman itikadının teftişini yapmadan Allah için yardım eden bu Müslümanları adeta İslam düşmanı göstererek ve bunu da oradaki insanlara öğretmek için oraya çalışmaya gitmek ve akıllarında, hafızalarında ve havsalalarında asla bu tür meseleleri bulunmayan ve ilgisi bununla olmayan Müslümanları bu fırkacılığın ve kör taassubun içine çekmek acaba nasıl bir zihniyetin ve inadın eseridir?
Allahım sen aklımızı muhafaza buyur!
Afrika'da efendiler, "ğavs"lar ve "kutub"ların savaşımı için giden bu Müslümanlar farklı bir emperyalist ve köleleştirici zihniyetle gitmekteler ve gerçekte Şia'nın en büyük destekçisi ve kalkanı olarak Afrika'da görev yapmaktadırlar.
Bunu bilerek yapmıyorlar belki ama adımları buna hizmet etmektedir.
Eğer bu insanlar tevhid ehliyseler şunu desinlerdi:
"Biz Afrika'ya Rasulullah'ın gittiği gibi, şirkin ve küfrün, ABD ve İsrail'in ve İran'ın (umumen Şia'nın) emperyalist girişimlerini durdurmak ve İslam düşmanı İsrail'in ve Amerika'nın ve İsa'yı ilah edinen şirk ve küfr dini Nasraniliğin önünü kesmek ve Müslümanları saf ve temiz İslam akidesine davet etmek için gidiyoruz ve Müslüman kardeşlerimizi Allah'a, kitabına ve Rasulü'nün Sünnetine iman eden ve ashabını sevenleri desteklemeye gidiyoruz deselerdi, Allah katında ecirleri daha sabit ve ebedi olurdu -inşaallah-!
Diyemezler.
Çünkü onlar onların istediklerini yapmaktalar.
Vehhabiliğe ve selefiliğe karşı olmak İsrail'den ve ABD'den icazet için yeterlidir.
Aklım şunu almıyor(aslında alıyor) neden Vehhabilik ve Selefilik İsrail'in ve batının hedefinde de Nakşilik ve Kadirîlik için böyle bir tehlike söz konusu değil.
Maturîdiciliği ve Eşarîciliği de buna ekleyebilirsiniz.
Bir el işaret etti ve birileri buyurdu tarikatlar da çekirge gibi Afrika'ya üşüştü.
İşin içinde İHH gibi büyük ve başarılı kurumları devre dışı bırakmak da bu planların içinde midir onu bilemiyorum!
Mehmet Emin Akın
19 Temmuz 2020
Pazar
Saat:12:53
...........................
Yıl sanırım 2015 Etiopya'ya gidiyorum. Yanıma merkezleri İstanbul'da meşhur bir tarikatın vakfının başkan yardımcısı oturdu. Neyse oradan buradan söze başladık ve tanıştık.
Anlaşılan beni tanımıyordu ya da tanımamazlıktan geldi.
Bana Etiopya'daki faaliyetlerinden ve açtıkları okullardan söz etti. Söz Araplara gelince;
"Vehhabiler bizden en az otuz kırk yıl önce buralara gelmişler. Çok çalışıyorlar. Bizim Afrika'ya gelmekteki asıl amacımız bu hareketi durdumaktır" deyince hayretler içinde kalmıştım. Ben de Müslümanların birbirlerinden istifade etmeleri gerektiğini, bu kıtada Müslümanların hiç bir tarikat ve meşrebe davet edilmeden önce saf ve temiz olan İslama davet edilmesi gerektiğini söyledim.
Arkadaşı hem incitmek istemiyordum, hem de Vehhabi ve Selefî dedikleri insanların da Müslümanlar olduklarını, Afrika'da Kadiyanilik, teşeyyu' gibi daha birçok fırkanın çalıştığını bunları da hesapta tutmak gerektiğini söylemeye çalıştım.
O gün kendi kendime şunu sordum:
ABD, İsrail ve İran -Arap ülkelerinin zalim yönetimleri de- aynı şeyi yaparken, bizim de Allah'ın Rasulü'nün (sallallahu aleyhi ve sellem) İslam'ını götürmemiz gerekirken bu ülkelerin siyasî amaçlarına hizmet edecek olan bir düşmanlığı neden Afrika'ya götürüyorduk?
Geri kalmışlığımız, taassubumuz, bidat ve hurafeleri ve hatta kimi şirk ve münkerleri Türk bayrağına ve Türklük taassubuna bürüyerek Afrika'da ne yapmak istiyorduk.
Afrikalı çocukların ellerine her giden Türk kendi ülkesinin bayrağını tutuşturarak propaganda yaparsa, yarın Afrika'dan tek işaretle çıkarılabiliriz diye düşündüm. Biz o ülkelere gittiğimizde hiç bir ülkede bize bayraklarını dayatmadılar size ne oluyor?
Biraz önce paylaştığım ifadeler de işte aynı kara zihniyetin ve düşmanlığın ürünü gibi duruyor.
Belki onlara sorsanız bizim kasdımızı yanlış anlıyorsunuz diyebilirler.
Afrika'da bizler de bazı mütevazı' basit çalışmalar yapıyoruz. Ama imkanlarımız bu ülkenin İslama bakışı ve ürettikleri Türkçü ve Irkçı Din anlayışına uygun düşmediği için, Tarikatlar resmî Türkçülük anlayışının gölgesine sığınarak Türkiye'de ve dünyada kendi kalıplarına girmeyen ve akıllarını ve hikmeti torbaya koymayan diğer bazı Müslümanları devletçilik siyasasının yanında yer alarak tasfiye etmek istediklerini söyleyerek rejimden ve kurumlarından icazet alarak ve onlara devletçi ve Türkçü olduklarını (dolayısıyla da imalı bir biçimde Arapların da düşmanı olduklarını ifade ederek) kendilerine Afrika'da zemin arıyorlar.
Türkçülük yaparak karşı oldukları akide mensuplarını da davet ve rejim nezdinde ihbarcılık ederek hedef göstermek.
Şimdi yurt dışına kaçan bir kabadayının da Suriye'de kurban kesimlerini tekellerine aldıklarını bu tekele çomak sokanları tasfiye etmek için onları tehdit ettiklerini de duymuştum, ama Afrika'da da aynı şeyin yapıldığını duyunca dehşete düştüm.
On dört kişiye bir ineğin kesildiğini de işte bu kargaşa arasında insan işitince, işin vehamet boyutu daha belirgin bir hal alıyor.
Yedi hisseli bir hayvanı on dört kişiye kesmek. Bilmem bunu kim yapabilir?
Tarikatlar, mutaassıp ve karanlık bir dünyada İngilizlere hizmet eden kimi Hindistanlı Müslümanların izlediği yanlış yolu mu izliyorlar diye içim ürperiyor.
Evet aşağıdaki ifadelerde dikkat ederseniz "Hocalar" ifadesi geçiyor. Bu kesim İHH olmadığına göre, bazı partilerin ve tarikatların mensupları olmadıklarına göre, geriye kala kala kim kalıyor.
19-20 yaşında bir delikanlının eline verin on binlerce doları gönderin Afrika'ya dil bilmiyor, ülke bilmiyor gitsin size kurban kessin.
Müslümanlarsa buradan biz kez daha sesleniyorum.
Afrika'da kurban kesme artık büyük oranda rekabet, taassup, gurur ve aldanış faaliyetlerine ve ticarete dönüşmüştür.
Afrikalıyı bir gün iki gün doyurup 360 gün açlığın ve misyonerlerin pençesine terk eden insanların yaptıklarını neyle tarif edebiliriz?
Akıl, hikmet, siyaset-i şeriyye, diplomasi, rüşd, ne acaba?
Afrika'yı ete alıştırın ki daha çok hastalansın Afrika'lıyı dilenmeye alıştırın ki, her sene Kurban Bayramında gözleri Afrika'nın serapları arasında bir lokma et almak için gözleri patlasın ama durmadan tarikat okulları ve dergahları açarak onları kendinize benzetin. Onları Allah'ın Rasulü'nün (sallallahu aleyhi ve sellem) ve ashabının üzere olduğu akideye davet edin ve onları tüm yıl boyu doyurun onlara iş öğretin kendi açlarını ve kurbanlarını bizim günahkâr faaliyetlerimize tenezzül etmeden ve dilenmeden kendileri sağlar.
Müslümanlar bu kurban organizasyonlarıyla ne yazık ki başka bir sömürgeciliği Afrika'ya taşıyorlar. Evet Hıristiyan değiliz ya öyleyse en doğru yol üzereyiz.
Bir aileyi 50 dolarla yıl boyu doyuracakken, onları iki üç kg et ile yıl boyu açlığa, akılsızlığa, dilenmeye ve yoksulluğa terk etmenin vicdanların sözlüklerinde bir tanımı var mıdır?
Afrika'ya "bozuk itikadların yayılmasına mani olmak için gittiklerini" söyleyenlere bir çift sözüm var:
Afrikalı Müslüman dediğiniz insanların kaçta kaçı namaz kılmaktadır? Afrika'da evliliklerin ve yetim çocukların gerçeğini acaba biliyor musunuz? Hayır.
Namaz kılmayan Afrika'lıya milyon liraları harcayın sonra da oraya akide tashihine gittiğinizi söyleyin.
Acaba bu Afrikalıların itikadları ne kadar düzgünmüş?
Namaz kılan Vehhabî ve Selefilerle kardeş olmaktansa, namaz kılmayan ve hatta kimisi kapkara bir dalalet ve cehalet içinde olan Afrikaya yardım ediyorlar.
Onlarca yıldır Afrika'da binlerce okul ve medrese açan ve milyonlarca insana yardım eden ve Afrikalının da hiç bir zaman itikadının teftişini yapmadan Allah için yardım eden bu Müslümanları adeta İslam düşmanı göstererek ve bunu da oradaki insanlara öğretmek için oraya çalışmaya gitmek ve akıllarında, hafızalarında ve havsalalarında asla bu tür meseleleri bulunmayan ve ilgisi bununla olmayan Müslümanları bu fırkacılığın ve kör taassubun içine çekmek acaba nasıl bir zihniyetin ve inadın eseridir?
Allahım sen aklımızı muhafaza buyur!
Afrika'da efendiler, "ğavs"lar ve "kutub"ların savaşımı için giden bu Müslümanlar farklı bir emperyalist ve köleleştirici zihniyetle gitmekteler ve gerçekte Şia'nın en büyük destekçisi ve kalkanı olarak Afrika'da görev yapmaktadırlar.
Bunu bilerek yapmıyorlar belki ama adımları buna hizmet etmektedir.
Eğer bu insanlar tevhid ehliyseler şunu desinlerdi:
"Biz Afrika'ya Rasulullah'ın gittiği gibi, şirkin ve küfrün, ABD ve İsrail'in ve İran'ın (umumen Şia'nın) emperyalist girişimlerini durdurmak ve İslam düşmanı İsrail'in ve Amerika'nın ve İsa'yı ilah edinen şirk ve küfr dini Nasraniliğin önünü kesmek ve Müslümanları saf ve temiz İslam akidesine davet etmek için gidiyoruz ve Müslüman kardeşlerimizi Allah'a, kitabına ve Rasulü'nün Sünnetine iman eden ve ashabını sevenleri desteklemeye gidiyoruz deselerdi, Allah katında ecirleri daha sabit ve ebedi olurdu -inşaallah-!
Diyemezler.
Çünkü onlar onların istediklerini yapmaktalar.
Vehhabiliğe ve selefiliğe karşı olmak İsrail'den ve ABD'den icazet için yeterlidir.
Aklım şunu almıyor(aslında alıyor) neden Vehhabilik ve Selefilik İsrail'in ve batının hedefinde de Nakşilik ve Kadirîlik için böyle bir tehlike söz konusu değil.
Maturîdiciliği ve Eşarîciliği de buna ekleyebilirsiniz.
Bir el işaret etti ve birileri buyurdu tarikatlar da çekirge gibi Afrika'ya üşüştü.
İşin içinde İHH gibi büyük ve başarılı kurumları devre dışı bırakmak da bu planların içinde midir onu bilemiyorum!
Mehmet Emin Akın
19 Temmuz 2020
Pazar
Saat:12:53
Son düzenleme: