googlede hadis arastırırken sitenin birinde tevafuken gördüğüm bi (güya) dini hikayeyi sizinle paylaşmak istiyorum. İnsanlar nasıl da kötüler nasıl da körler nasıl da Allah swt karsı iftiracılar!
hikaye aynen şöyle...
_________________________
Ya Rabbi Ya Rabbi Şefaat Şems-i Tebrîzî hazretleri bir gün kalb gözüyle gayb âlemini seyrederken, kırk bin talebesi olan evliyânın büyüklerinden birini gördü. Ellerini açmış, büyük bir gönül kırıklığı içerisinde Cenâb-ı Hakk'a;
- Yâ Rabbî! Yâ Rabbî! diye duâ ediyordu.
Öyle bir yalvarışı vardı ki, bütün rûhlar, onunla birlik olmuşlar,
- Yâ Rabbî! Yâ Rabbî! diyorlardı.
Şems-i Tebrîzî de o anda Cenâb-ı Hakk'a münâcaat edip, yalvardı. Bu sırada yalvarışlarına cevap olarak;
-İste ey Şems! Bütün dileklerin yerine getirilecek, diyen bir ses işitti.
Bunun üzerine Şems-i Tebrîzî; "Yâ Rabbî! Sana bütün rûhlarla birlikte
- Yâ Rabbî! Yâ Rabbî! diye yalvaran bu velî kuluna ihsân eyle, dedi.
Şems-i Tebrîzî hazretlerinin bu şefâatiyle, o velî, derhal isteğine kavuştu.
Mevlânâ Celâleddîn ile Şems-i Tebrîzî hazretlerinin zâhiri ve bâtınî çalışmaları devam ederken, onların bu sohbetlerini hazmedemeyen ve Mevlânâ'nın kendi aralarına katılmamasına üzülen bâzı kimseler, Şems-i Tebrîzî hakkında uygun olmayan sözler söylemeye başladılar. Bu söylentiler, Mevlânâ'nın kulağına kadar geldi. Diyorlardı ki:
- Bu kimse Konya'ya geleli, Mevlânâ bizi terk etti. Gece gündüz hep birbirleriyle sohbet ediyorlar da, bizlere hiç iltifât göstermiyorlar. Yanlarına kimseyi de koymuyorlar. Mevlânâ, Sultân-ül-ulemâ'nın oğlu olsun da, Tebrîz'den gelen ve ne olduğu belli olmayan bu kimseye gönül bağlasın. Onun için bize sırt çevirsin. Hiç Horasan toprağı ile (Mevlânâ hazretlerinin memleketi) Tebrîz toprağı bir olur mu? Elbette Horasan toprağı daha kıymetlidir.
Bu söylentilere Mevlânâ;
- Hiç toprağa îtibâr olunur mu? Bir İstanbullu, bir Mekkeliye gâlip gelirse, Mekkelinin İstanbulluya tâbi olması hiç ayıp sayılır mı? diyerek cevap verdi.
Fakat söylentiler durmadı. Şems-i Tebrîzî hazretleri artık Konya'da kalamıyacağını anladı. O çok kıymetli dostunu, o mübârek ahbâbını bırakarak Şam'a gitti.
hikaye aynen şöyle...
_________________________
Ya Rabbi Ya Rabbi Şefaat Şems-i Tebrîzî hazretleri bir gün kalb gözüyle gayb âlemini seyrederken, kırk bin talebesi olan evliyânın büyüklerinden birini gördü. Ellerini açmış, büyük bir gönül kırıklığı içerisinde Cenâb-ı Hakk'a;
- Yâ Rabbî! Yâ Rabbî! diye duâ ediyordu.
Öyle bir yalvarışı vardı ki, bütün rûhlar, onunla birlik olmuşlar,
- Yâ Rabbî! Yâ Rabbî! diyorlardı.
Şems-i Tebrîzî de o anda Cenâb-ı Hakk'a münâcaat edip, yalvardı. Bu sırada yalvarışlarına cevap olarak;
-İste ey Şems! Bütün dileklerin yerine getirilecek, diyen bir ses işitti.
Bunun üzerine Şems-i Tebrîzî; "Yâ Rabbî! Sana bütün rûhlarla birlikte
- Yâ Rabbî! Yâ Rabbî! diye yalvaran bu velî kuluna ihsân eyle, dedi.
Şems-i Tebrîzî hazretlerinin bu şefâatiyle, o velî, derhal isteğine kavuştu.
Mevlânâ Celâleddîn ile Şems-i Tebrîzî hazretlerinin zâhiri ve bâtınî çalışmaları devam ederken, onların bu sohbetlerini hazmedemeyen ve Mevlânâ'nın kendi aralarına katılmamasına üzülen bâzı kimseler, Şems-i Tebrîzî hakkında uygun olmayan sözler söylemeye başladılar. Bu söylentiler, Mevlânâ'nın kulağına kadar geldi. Diyorlardı ki:
- Bu kimse Konya'ya geleli, Mevlânâ bizi terk etti. Gece gündüz hep birbirleriyle sohbet ediyorlar da, bizlere hiç iltifât göstermiyorlar. Yanlarına kimseyi de koymuyorlar. Mevlânâ, Sultân-ül-ulemâ'nın oğlu olsun da, Tebrîz'den gelen ve ne olduğu belli olmayan bu kimseye gönül bağlasın. Onun için bize sırt çevirsin. Hiç Horasan toprağı ile (Mevlânâ hazretlerinin memleketi) Tebrîz toprağı bir olur mu? Elbette Horasan toprağı daha kıymetlidir.
Bu söylentilere Mevlânâ;
- Hiç toprağa îtibâr olunur mu? Bir İstanbullu, bir Mekkeliye gâlip gelirse, Mekkelinin İstanbulluya tâbi olması hiç ayıp sayılır mı? diyerek cevap verdi.
Fakat söylentiler durmadı. Şems-i Tebrîzî hazretleri artık Konya'da kalamıyacağını anladı. O çok kıymetli dostunu, o mübârek ahbâbını bırakarak Şam'a gitti.