Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Tekfir Etmek

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
T Çevrimdışı

tevhide

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
hayırlı akşamlar benim sizden bir ricam var bana tekfir ile ilgili bir açıklama yapar mısınız ayetlerle şimdiden sağolun cevaplarınızı bekliyorum ALLAH'A EMANET OLUN..
 
B Çevrimdışı

bulanık

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

“İbrahim ve beraberinde olanlarda sizler için güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine şöyle demişlerdi: Biz, sizden ve sizin ALLAH ’tan başka taptıklarınızdan uzağız. Sizi reddettik. Bizimle sizin aranızda, bir olan ALLAH ’a iman edinceye kadar ebedi bir düşmanlık ve kin başlamıştır.”
(Mumtahine: 4)

TAĞUTLAR VE ONA BAĞLI OLANLARI VE ONU TEKFİR ETMEYENLERİ İBRAHİM (A.S) VE BERABERİNDEKİ OLANLARIN TAKINDIĞI TAVIR
1-Delil:
ALLAH (c.c) şöyle buyuruyor:
قَدْ كَانَتْ لَكُمْ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ فِي إِبْرَاهِيمَ وَالَّذِينَ مَعَهُ إِذْ قَالُوا لِقَوْمِهِمْ إِنَّا بُرَاء مِنكُمْ وَمِمَّا تَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ كَفَرْنَا بِكُمْ وَبَدَا بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةُ وَالْبَغْضَاء أَبَداً حَتَّى تُؤْمِنُوا بِاللَّهِ وَحْدَهُ إِلَّا قَوْلَ إِبْرَاهِيمَ لِأَبِيهِ لَأَسْتَغْفِرَنَّ لَكَ وَمَا أَمْلِكُ لَكَ مِنَ اللَّهِ مِن شَيْءٍ رَّبَّنَا عَلَيْكَ تَوَكَّلْنَا وَإِلَيْكَ أَنَبْنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ


“İbrahim ve beraberinde olanlarda sizler için güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine şöyle demişlerdi: Biz, sizden ve sizin ALLAH ’tan başka taptıklarınızdan uzağız. Sizi reddettik. Bizimle sizin aranızda, bir olan ALLAH ’a iman edinceye kadar ebedi bir düşmanlık ve kin başlamıştır.”
(Mumtahine: 4)

Bu ayeten çıkan incelikler:
1-İbrahim (a.s)ın kıyamete kadar bu ümmete bir örnek ve bir numune olarak verilmesi demek;Bu ümmetin bağlılarının, muvahhitlerin önderi İbrahim (a.s)’ın yoluna uyarak ve onu akide konusunda, müşriklere takılan tavır konusunda takip etmesi, onun yaptığı gibi yaparak devrin tağutlarına ve müşriklerine karşı İbrahim(a.s)ın takındığı tavrı takınarak onu örnek alması demektir.
Ve yine İbrahim (a.s) ve beraberinde olanlar kendi kavimlerine yakın akrabalarına nasıl sert çıktı ise aynen günümüzdeki müslümanların da müşrik akrabalarına aynı sertlikte yanıt vermesi ve onlara ALLAH ve resullerinin hükmünü uygulaması demektir.

2-Ayette çoğul kullanılmıştır. Yani bir kavimle sınırlı değil tüm tevhide inanan, şirki küfrü bilip sınırlarını ayıranlara güzel, uyulması tabi olunması gereken yolun ve örneğin var olduğunun müjdelemesi. Çünkü İbrahim (a.s) takındığı tavır hem ALLAH ’tan olması hasebiyle güzeldir hem de muvahidlerin önderinin yolu ve sünnetidir.

3-Kavimlerine, yani en yakın akrabalarına olan hitapları, “Biz sizden uzağız” ve ALLAH ’tan başka taptık-larınızdan uzağız.
Dikkat edilirse İbrahim (a.s) ve beraberindekiler, kavimlerine hitap ederek; tağutu tekfir etmedikleri ve ona taptıklarından dolayı onlara ‘biz sizden uzağız yani sizden ilişkiyi bağı kesiyor, sizleri müslüman ,iman etmiş olarak görmüyoruz. Sizi, tağutu tekfir etmediğiniz için tekfir ediyoruz.’diyorlar
Bütün rasul ve nebiler tağutu tekfir ettikleri gibi ona tapanları ve onların peşine takılanları ve onları destekleyenleri de tekfir etmişlerdir. Resul ve nebiler tağutu tekfir ettiği halde ona tapanları onları destekleyenleri ya da onların peşinden gidenleri tekfir etmemiştir diyenler ya islamdan nasibi olmayan, ya cahil bir kafirdir. Ya da tağutlara ve şeytana hizmet eden büyük bir belamdır.
Ayette önce tağuta tapanlar tekfir edilmiştir

Çünkü nice kimseler ya da zamanımızın fitnesi tağu tu tekfir etmelerine rağmen tapanları yada tağutu destekleyenleri tekfir etmemeleridir. İşte asıl incelik burada. Tağuta tapanları tekfir etmek tağutunda reddini tekfirini gerektirir. Fakat sade tağutu tekfir etmek ona tapanların onu destekleyenlerin yada ona Müslüman hükmü verenlerin tekfirini gerektirmez. İşte ayette bu ayrıntı ve incelik bu noktayı ortaya koymakta. Tağutu tekfir edipte ona ibadet edenlere yada her ikisini tekfir etmeyenlere bir reddiyedir. Bunu ancak akıl sahipleri anlar. Yoksa tağutlara kul köle olmuş kimselerin anlayacağı ve kavrayacağı bir durum değildir.

4-İbrahim(a.s)kendine iman etmiş kimselerle birlikte, yakın akrabalarını ve kavmini ve ALLAH tan başka taptıklarını tekfir ettiğini yüzüne haykırdıktan sonra. Şöyle diyor biz sizden uzağız ve sizi reddettik. Yani sizi iman etmiş gerçek birer Müslüman olarak görmüyoruz. Sizin dininizden ve sizden uzaklaşıyoruz. Uzak olmak imkan dâhilindedir. Müslümanlarla oturma imkanı varsa onlardan uzak olmak. Hicret imkanı varsa islamı yaşayacağı uygun bir yere hicret etmek. İş imkanı varsa onlardan uzak olmak. İlişkiyi bağı kesme imkanı varsa onlarla tüm sosyal ilişkileri kesmeyle uzak olmak demektir.
Onları reddetmek kalple, elle ,dille bedenle olur. Ve onları kalple reddetme. Onların Müslüman görmeme küfürde olmalarına inanma onların yaptığı ibadetlerin kendilerini kurtarmayacağına inanma. Hak yoldan saptıklarına ve batılda olduklarına inanmakla olur.

5-Tağut ve tağuta tapanlarla aramızda ki ilişki, tağuta tapanların onu tekfir etmeyenlerin, tabi oldukları ve reddetmedikleri tağutu taki reddedinceye kadar kıyamete kadar aramızdaki düşmanlık sürecektir. Çünkü bizim onları tekfir edişimiz tağutu reddetmemelerindendir. Bu düşmanlığın kıyamete kadar sürmesi ebedi oluşundandır.

6-Tağuta tapanları ve ona ibadet edenleri yada onları tekfir etmeyenleri tam teşekkülü reddetmek şöyle olur:

a-Önce tekfir etmeye tağuta tabi olanlardan başlamak.
b-Akabinde taptıkları tağutları tekfir etmek.
c-Ayette taptıkları çoğul kullanılmış tapılan tağutların çoğulluğuna vurgu yapılmıştır.
d-Tapanlardan ve tapılandan uzak olmak.
e-Tapanları ve tapılanı tekfir etmek.
f-Tapanlara tabi olanlara ve tapılana düşmanlık beslemek ve düşman olmak.
g-Tağuta tabi olan ve tapanlara ve tağutlara kalben kin beslemek.

İşte bunların hepsi bir arada olmazsa gerçekte kişi iman etmiş olmaz. Ne yazık ki günümüzde tevhidi anlamayıp kavramayanlar bu hakikatin farkında değil-lerdir. Kimileri tagutu reddettiklerini iddia ettikleri halde. Tağuta tabi olanlara yada ona destekleyenlere. Sevgi beslediklerini yada dost olduklarını yada onlarla sebepsiz haşır neşir olduklarını görürsün. İşte bunlar sözde tevhidi kabul etmiş fakat özde ona inanmamış tiplerdir. Bu gibi tipleri bilmeyen ya da tespit etmeyen kimseler bu gibi kimselerin tevhid söylemlerine kana bilirler. Fakat hakkı ve tevhidin özünü anlayan muvahhitler bu durumu ALLAH ın izniyle fark ederler. Ve onlara gereken İslami tavrı ve tutumu gösterirler.

7- İbrahim (a.s) ve beraberindekiler kendi en yakın kavimlerine biz sizi reddettik diyerek asırlara ışık tutacak ve müminlerin yolunu aydınlatacak bir örnek sergilemişlerdir. Çünkü günümüzün fitnesi ve hastalığı budur. Tevhide inandığını sözde iddia edenler uzaktaki kimseleri yada akrabalık bağı bulunmayanları kolaylıkla tekfir ve red ederken kendi yakınlarından. Müşrik olan anne baba yada kardeşlerini tekfir etmemektedirler. Yada aşırı arkadaşlık bağından dolayı veya işten dolayı küfelerini gördükleri halde, bile bile küfürlerine şeri bir mazeret bulmaya yada tevil etmeye kalkarlar. Yani bu kimseler İbrahim (a.s)ı bu konuda örnek almamaktadırlar. Oysa ALLAH (c.c) bizlerin yolunu aydınlatacak kıyamete kadar örnek ve numune alacağımız İbrahim (a.s)ın tutumunu ve kavmine gösterdiği tavrı örnek almamızı ve onun takındığı tavrı takınmamızı bize emretmiştir. Kimde İbrahim (a.s) ve beraberindekilerin tağutu reddetmeyen yakınlarına gösterdiği tavrı ve reddi ve düşmanlığı göster-mezse bu kimselerin ne imanından ne İslam-lığından nede Müslümanlığından bahsedilebilir. Bunlar islamı anlamamış kavramamış sadece tağutlara ve onun işbir-likçilerine tabi olan onların yolundan giden kimselerin gurubuna dahildirler. Velev ki tağutu red ettiklerini iddia etsinler bu işler iddiayla değil pratikte onlara gösterilen ibrahimi ve beraberindekilerin sergile-diği bir tavırla olur.


DELİL:2
ALLAH (c.c), yine dostu İbrahim'den (a.s.) den söz ederek, onun, babasına şöyle dediğini bildiriyor:
“(İbrahim dedi ki) Sizden ve ALLAH ’tan başka taptıklarınızdan uzaklaşıyorum...”

(Meryem: 48)

Eğer bir peygamber in müşrik olan tağuta tabi olup onu reddetmeyen babasına olan tavrı bu ise tevhide bağlı olduklarını iddia edenlerin tavrı da aynen kendi öz yakın akrabalarına böyle olmalıdır ki, bu kimselere tagutu reddetmiş ve ona tabi olanları reddetmiş ve Müslüman olmuş diyelim.
Tağuta tabi olan ve onun yolunda onun uğrunda gece gündüz çalışan çalışmayan kim olursa olsun Müslüman olmalarının tek şartı üzerinde bulundukları ve zamanın ve devrin fitnesi olan tağutu ve onu reddetmeyenleri reddetmesidir bu en yakınları da olsa dahi. Yoksa ayette geçtiği üzere sizden uzağız cümlesinin bir anlamı kalmazdı. ALLAH c.c kesin sınırları çizmiş Müslümanların müşriklere karşı olan duruşunu ve tutumunu ortaya koymuştur.

DELİL: 3
ALLAH (c.c) şöyle buyuruyor:
“(İbrahim) onlardan ve ALLAH ’tan başka taptıklarından uzaklaşınca ona İshak ve Yakub’u bağışladık ve hepsini de nebi yaptık.”
(Meryem: 49)


İbrahim (a.s) kavmini kendi şirk ve küfürleriyle yüz üstü bırakıp bulunduğu beldeyi ALLAH ın emriyle terk edip kavminin taptığı tağutları ve putları tekfir etmediklerin-den dolayı tekfir edince, ALLAH (c.c) ona kavminden en yakın akrabalarından hatta babasından da daha hayırlı İsmail ve ishak (a.s) verdi. ALLAH c.c Müslümanlar için mutlak bir kurtuluş yolu yaratmıştır. İşte Müslüman en yakınlarımı kaybettim yada çevremde kimse kalmayacak zihniyeti ve şeytanın ves vesesi ile müşrik kavmini tekfir etmeyip terk etmezse resullerin yoluna uymamış ve onları örnek almamış olur ve bu durum onu müşrik ve kafirlerle beraber kılar ve kalpleri bir birine benzer. Şayet bu kimseler Müslüman ise ondan islamdan bir eser kalmaz.
Ayetlerde genelde tağuttan değilde tağuta tapanlardan yada ona ibadet edenlerden başlanmıştır. Çünkü nice kimseler vardır ki tağutu reddettiklerini dilleriyle söylerler fakat amelleriyle tağuta tabi olurlar onu oylarıyla yada baş ka bir yolla desteklerler. İşte ayetlerde önce bu tağutlara tabi olan ikinci şahıslardan başlanmış ve onların mutlak tekfir edilmesini bildirmiştir. İşte bu ayrıntıyı kişilerin Müslüman olup olmamasında gözetmemiz gerekmektedir.

ALLAH (c.c) şöyle buyuruyor:
"Mademki siz, onlardan ve onların ALLAH 'ın dışında ibadet ettikleri varlıklardan uzaklaştınız, o halde mağaraya sığının..."
(Kehf: 18/16)

ALLAH (c.c) Ashabı kefin putlara tapan kavmine karşı takındığı tavrı bizlere örnek almamız onların bu konudaki yoluna uymamız ve ibretle onların izinden gitmemiz için Asabı kefin kıssasını onlar gibi tek olan ilaha iman edip ondan başka tapılanları reddeden her iman edene bildir-mektedir.
Her devirde ve her çağda tağuta tapanlardan ve onu red etmeyen kavmine karşı iman edenlerin duruşu ve onları reddi aynı olmuştur.

BU KONULARA BAZI ÖRNEKLER

1-Nuh(a.s)ın ALLAH ın emri ile kendisine tabi olan müminlerle birlikte Tağuta ve ALLAH tan başka heykellere tapan kavmini tekfir edip terk etmesi.

ALLAH (c.c) şöyle buyuruyor:
"Ayrıca Nuh'a şöyle vahyettik: "Bil ki kavminden şimdiye kadar iman etmiş olanlardan başka artık kimse iman etmeyecektir. Onun için yaptıkları şeyler-den dolayı kederlenme."

(Hud:36)


ALLAH (c.c) şöyle buyuruyor:
"Gemi içindekilerle birlikte, dağlar gibi dalgalar arasında akıp gidiyordu. Nuh ayrı bir yere çekilmiş olan oğluna bağırdı: "Yavrucuğum, gel, bizimle beraber bin! Kâfirlerle beraber olma!"

(Hud:42)


ALLAH (c.c) şöyle buyuruyor:
"O, dedi ki; "Ben, beni sudan koruyacak bir dağa çıkacağım". Nuh da "Bu gün ALLAH 'ın merhamet ettiğinden başkasını, ALLAH 'ın bu emrinden koruyacak kimse yoktur." dedi. Derken dalga aralarına giriverdi. O da boğulanlardan oldu. "

(Hud:43)


İşte rasullerin yolu budur. Şirk içindeki kavmini ve onu destekleyenleri ve ona tabi olanları tekfir edip onlardan ayrılması ve Müslümanlarla birlikte hareket etmesidir. Ve yine Nuh (a.s) oğluna nasi hat vermiş zalimlerle hareket etmemesini söylemiş ALLAH (c.c) o senin ailenden değil diyerek resulünü uyarmıştır. Bir rasulün oğlu için durum bu olursa acba kendini Müslüman diye niteleyen ve aynı zamanda şirk içinde olanlan kimselerin durumu nasıl olur. Ancak akıl sahipleri bu durumdan ders alır ve hakka tabi olur. Fakat hakkı aramayan dert ve dava edinmeyenlere bu uyarılar fayda etmez.


2-İbrahim (a.s) Kavmini ve taptıklarını tekfir edip onlardan uzaklaşması.
ALLAH (c.c) şöyle buyuruyor:
“İbrahim ve beraberinde olanlarda sizler için güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine şöyle demişlerdi: Biz, sizden ve sizin ALLAH ’tan başka taptıklarınızdan uzağız. Sizi reddettik. Bizimle sizin aranızda, bir olan ALLAH ’a iman edinceye kadar ebedi bir düşmanlık ve kin başlamıştır.”

(Mumtahine: 4)


3-Lut (a.s)’a Meleklerin ALLAH ın emrini haber vermesi ile, Lut (a.s)’ın Hanımı hariç geri kalan Müslüman ailesiyle kavmini terk etmesi ve onlara gelen azaptan ALLAH ın iman eden ailesini koruması.

ALLAH (c.c) şöyle buyuruyor:
"Melekler dediler: "Ey Lut! Şundan emin ol ki, biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana asla zarar veremezler. Sen, gecenin bir kısmı olunca ailenle birlikte hemen buradan çık git. İçinizden hiç kimse geri kalmasın, eşin başka. Çünkü ona da onlara gelecek olan musibet gelecektir. Haberin olsun, helâk zamanları sabah vaktidir. Zaten sabah yakın değil mi?"

(Hud:81)


4- Musa (a.s) Firavunu hüküm ve teşri konusunda tağutlaştıran kavmini kendine inananlarla birlikte terk etmesi ve onlardan uzaklaşıp başka bir mevkiye hicret etmesi.
ALLAH (c.c) şöyle buyuruyor:
" Musa"Ey Rabbim! Ben, kendimle kardeşimden başkasına söz geçiremiyorum, artık bizimle bu fâsık kavmin arasını ayır" dedi.
(Maide: 25)


Firavun ve yandaşları azabı görünce
Musaya"İsrail oğullarını seninle birlikte göndereceğiz."(Araf: 134)dediler. "Ve İsrail oğulla-rının denizden geçmelerini sağladık"(Araf: 138) Buyurdu.

5-Ashabı kefin ALLAH tan başkasına tapan kavmini tekfir edip terk etmesi ve mağaraya sığınması.
ALLAH (c.c) şöyle buyuruyor:
"Mademki siz, onlardan ve onların ALLAH 'ın dışında ibadet ettikleri varlıklardan uzaklaştınız, o halde mağaraya sığının..."
(Kehf: 18/16)

6-Rasulullah(s.a.s)in ALLAH a inanmakla birlikte putlara tapan kavmini tekfir edip Mekke’den Medine’ye hicret etmesi.

ALLAH (c.c) şöyle buyuruyor:
"Her kim ALLAH yolunda hicret ederse, yeryüzünde gidecek çok yer de bulur, genişlik de bulur. Her kim ALLAH 'a ve Peygamberine hicret etmek maksadıyla evinden çıkar da sonra kendisine ölüm yetişirse, kuşkusuz onun mükâfatı ALLAH 'a düşer. ALLAH çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir."

(Nisa:100)


7-Sahabelerin müşrik kavmini tekfir edip Habeş istana hicret etmeleri,
Müslümanlardan ilk Habeş istana hicret edenler arasında şu sahabeler vardı:

Osman b. Affan ve hanımı (Rasûlullah SallALLAH u Aleyhi ve Sellem'in kızı Rûkiyye),

Ebu Huzeyfe b. Utbe ve hanımı Sehle bint-i Süheyl,
Zübeyr b. el-Avvam,
Mus'ab b. Umeyr,
Abdurrahman b. Avf,
Ebu Seleme b. Abdulesed ve hanımı Ümmü Seleme bint-i Ebi Ümeyye,
Osman b. Maz'un,
Amir b. Rabia ve hanımı Leyla binti Ebi Hasme,
Ebu Sebre b. Ebi Ruhm,
Süheyl b. Beyda.
İşte bu on kişi Habeş topraklarına giden ilk Müslümanlardı. (RadıyALLAH u Anhum)
Başlarında ise Osman b. Maz'un bulunmaktaydı.

(Siyeri İbn-i Hişam)


8-Yine Rasulullah(s.a.s)in kavmini terk ederek taife gitmesi ve taifli müşriklerin eziyetlerine maruz kalarak geri Mekke’ye dönmesi,
Rasûlullah SallALLAH u Aleyhi ve Sellem Taif halkından ayrıldığı, kendisini tasdik edip yardım etmelerine dair çağrısına icabet etmedikleri zaman, Hira'ya gitti. Sonra Ahnes b. Şerik'e kendisini himayesine alması için haber gönderdi. O da şöyle dedi:
- "Ben halifim, halif ise himaye alamaz."
Bunun üzerine Süheyl b. Amr'a haber gönderdi. O da şöyle dedi:
- "Beni Amir, Beni K'ab'ı himayeye almıyor."
Bunun üzerine Mut'im b. Adiyy'e haber gönderdi. O da buna icabet etti, müsbet cevab verdi. Mut'im ve onun ev halkı silahlanıp mescide geldiler. Sonra Rasûlullah SallALLAH u Aleyhi ve Sellem'e gelsin girsin diye haber gönderdi. Bunun üzerine Rasûlullah SallALLAH u Aleyhi ve Sellem de gelip Ka'be'yi tavaf etti ve onun yanında namaz kıldı. (Rasûlullah SallALLAH u Aleyhi ve Sellem namaz kılıp da evine girinceye kadar Mu'tim ve oğulları O'nun çevresinde dolaşmaktan geri durmadılar.) Sonra da Rasûlullah SallALLAH u Aleyhi ve Sellem ayrılıp gitti.

(Siyeri İbn-i Hişam)


9- Sahabelerin annelerini babalarını ve kardeşlerini tekfir edip onlardan ilişki ve bağı kopararak Mekke’den Medine’ye hicret etmeleri.

ALLAH (c.c) şöyle buyuruyor:
"O kimseler ki, iman ettiler, hicret ettiler ve ALLAH yolunda cihada katıldılar, bir kısımları da onları barındırıp yer, yurt sahibi yaptılar ve yardıma koştular, işte bunlar hakkıyla mümin olanlardır. Bunlara bir mağfiret ve cömertçe bir rızık vardır. "

(Enfal: 74)
 
T Çevrimdışı

tevhide

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
çok teşekkür ederim tüm yönleri ile açıklamışsınız.herşey için çok teşekkür ederim ALLAH ECRİNİZİ VERSİN aeo
 
ikraislam Çevrimdışı

ikraislam

Aktif Üye
Site Emektarı
kardeş maşaallah tekfir alimi gibi saymışsında saymışsın herşey senin değin gibi olsaydı senden başka iman sahibi kalmazdı zaten genelde bu düşüncede olanlar sadece kendini müslüman görürler ama sadece gücünün yettiği gariban bir kaç kişi haricinde kimseyide tekfir edemezler bu cümlelerrimden benim bu ayetleri inkar ettğim manası çıkmasın ama Allaha hamd olsun bizlerde vele ve bera ilmini biliyoruz ama hernedense senin gibi bu şekilde bir hüküm çıkarmıyoruz. Rabbim basiret versin ne diyelim.
 
B Çevrimdışı

bulanık

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
kardeş maşaallah tekfir alimi gibi saymışsında saymışsın herşey senin değin gibi olsaydı senden başka iman sahibi kalmazdı zaten genelde bu düşüncede olanlar sadece kendini müslüman görürler ama sadece gücünün yettiği gariban bir kaç kişi haricinde kimseyide tekfir edemezler bu cümlelerrimden benim bu ayetleri inkar ettğim manası çıkmasın ama Allaha hamd olsun bizlerde vele ve bera ilmini biliyoruz ama hernedense senin gibi bu şekilde bir hüküm çıkarmıyoruz. Rabbim basiret versin ne diyelim.

selamun aleyküm
sana bir soru soracam CEHALET MAZERETMİDİR?

Bu tekfir konusuyla ilgil sende açıklama yaz bilmediğimiz nevar,bilelim, sende bildiklerini yaz bu arda ben alim değilim ,tanımadığın birini farklı konumlarda kendi düşüncen göre yorumlama aceleci olma .
 
DAVA Çevrimdışı

DAVA

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Sözü burda keselim ve Hak sahibine birakalim..

Bakalim Muhammed Nasıruddin el-Albani bu konuda neler söylemis !


Tekfir Fitnesi
Muhammed Nasıruddin el-Albani
Terceme: Ebu Muaz Seyfullah Erdoğmuş

dileyegen indirsin.. Wesselam


TIKLA PDF


Alimin Sözü oldugu yerde Talebelerin sözü gecersizdir :)

wesselam
 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
kardavi kardeş Allah sana merhamet etsin güzel hoş eklemissinde tekfir eden kişiler göndermiş olduğun reddiyeye kulak asmamaktadırlar;)
 
ikraislam Çevrimdışı

ikraislam

Aktif Üye
Site Emektarı
Sözü burda keselim ve Hak sahibine birakalim..

Bakalim Muhammed Nasıruddin el-Albani bu konuda neler söylemis !


Tekfir Fitnesi
Muhammed Nasıruddin el-Albani
Terceme: Ebu Muaz Seyfullah Erdoğmuş

dileyegen indirsin.. Wesselam


TIKLA PDF


Alimin Sözü oldugu yerde Talebelerin sözü gecersizdir :)

wesselam


Allah razı olsun ahi lafı fazla uzatmadan işi çözmüşsün
bulanık kardeş bu risaleyi okuman yeterlidir. fazla tartışmanın manası yok.
 
I Çevrimdışı

ibni_fevz

Üye
İslam-TR Üyesi
peki şeyh ebu muhammed el makdisinin izinde gidenler nasiruddin el bani yi tekfir ediyorlar buna ne cevap vereceksiniz kardeşler!!???
bana alıntı yapıyor diye kızmaya kalkmayın çünkü bir müslüman doğruyu bulmak için araştırmalıdır... yoksa said nursinin arkasından körükörüne gidenler gibi oluruz...

buyrun çözün bu olayı....



bu bölüm aşağıdaki yazıyı yazan hocaya el bani hakkında yanlış acıklamalar yaptıgını söyleyerek cevap yazan üyeye verilen cevaptır..

Selamun Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuh

Sevgili Arkadaşım! Öncelikle sorunuzu sorma şekliniz başından sonuna kadar yanlıştır ve 21 kelimeden oluşan cümlenizde her bir kelime tek tek yanlıştır. Şöyle ki;

1- Sorunuzda "hangi ehli sünnet alimi" diyorsunuz? Acaba bu sizin için çok mu önemli? Ehli sünnet alimlerinin menhecine tabi olmak gerçekten sizin için önemli olsa idi "hangi ehli sünnet alimi böyle diyor" şeklinde bir soru sormazdınız. Bilakis sorunuzu "Elbaniye cehmiye derken deliliniz nedir" diye sorardınız. Zira ehli sünnet kişilere değil delillere tabidir. Kişilerin söyledikleri ne kadar çok olursa olsun dinde hiçbir şekilde hüccet değildir. Bilakis dinde hüccet naslardır. O halde gerçekten ehli sünnet menheci üzere hareket etmeye çok hevesli iseniz öncelikle "kim ne dedi" demeyi bırakıp "bu görüşün delilleri nelerdir" demeye başlamalısınız.

2- Bildiğimiz üzere elbani muasırdır. Yani bu asırda yaşamıştır. Peki size göre bu asırda ehli sünnet alimleri kimlerdir? İsterseniz önce bunların bir listesini yapın. Biz ona göre size bir cevap yazalım. Ancak ehli sünnet alimleri diye kafir suud devletinin tahtı altında, her türlü zulmü meşru gören, haçlı kafirlerinin beytul harama girmesine cevaz veren, Krallarının kafir ABD'nin koynunda yatmalarına asla ses çıkarmayan ancak buna karşılık mücahidlere karşı bütün kin ve nefretlerini kusan muasır belamların listesini yaparsanız biz o listeyi sizin yüzünüze çarparız. İsterseniz sizin ehli sünnet dediğiniz kişilerin cürümlerine dair bir liste dahi yapabiliriz. Ve inanın bu liste sizin okuyamayacağınız kadar büyük olur. Ancak size kısa yoldan ben Şeyh ebu Muhammed el-Makdisi'nin yazmış olduğu "el Kevaşiful Celile fi Kufri Devletis Suudiyye" isimli hacimli eserini tavsiye ederim. Buyurun okuyun ve sizin ehli sünnet dediğiniz alimlerinizin cürümlerine şahit olun. Unutmadan şunu da söylemek isterim. Bu kitaptan vazgeçmesi adına Ürdün'e baskı yapan Suud Krallığı günlerce Şeyh'in işkenceye tabi tutulmasına vesile olmuştu.

3- Sorunuzda ehli sünnet alimlerinden kim elbaniye cehmiye demiş diyorsunuz ve "amma sen" diyerek beni hariç tutuyorsunuz. Aslında bu cümlenizden beni ehli sünnetin içinde tuttuğunuz anlaşılıyor. Eğer beni ehli sünnetten kabul ediyorsanız elbaninin cehmiye olduğunu ben söylüyorum. Bu size yetmiyor mu? Yok beni ehli sünnet dışı kabul ediyorsanız bu sefer ben size soruyorum. Benim ehli sünnete muhalif tek bir görüşümü gösterin. Buyurun delilinizi getirin eğer gerçekten sadıklardan iseniz. Dikkat edin ben sizden kim böyle diyor şeklinde bir soru yöneltmiyorum. Bilakis ehli sünnet menheci üzere delilinizi getirin diyorum ki böylece aramızdaki fark vuzuha kavuşsun.

4- Eğer ehli sünnet alimlerinden kastınız kafir tağutlara karşı kıyam eden mücahid alimlerse ben size kaç tane istiyorsanız o kadar nakil getireyim. Siz şimdi bana rakam belirtin. Ben sizden şu kadar nakil istiyorum deyin ben de size o kadar günümüz muasır alimlerinden elbaninin itikadına dair nakil getireyim. Buyurun size sadece birkaç tanesi:

الذي حمل الشيخ على هذا الفهم الخاطئ للحديث هي أصوله الفاسدة في مسائل الكفر والإيمان .. التي هي أقرب ما تكون إلى أصول جهم الضال في الإيمان

Yani diyor ki Şeyh Ebu Basir "Elbaninin hadisi bu şekilde yanlış anlamasının sebebi iman ve küfür meselelerine dair fasid usulündendir. O bu usulü ile iman konularında sapık cehmiyeye daha yakındır."

مما يؤكد فساد عقيدة الشيخ في الإيمان والكفر .. تقسيمه للكفر إلى قسمين: كفر يخرج صاحبه من الملة مقره القلب فقط، وكفر ـ مهما كان بواحاً ـ لا يخرج من الملة؛ ومقره الجوارح .. ما لم يأتِ دليل آخر يدل على تصديق القلب لهذا الكفر البواح الذي يمارس على الجوارح .. فمدار الكفر والإيمان ـ عند الشيخ ـ على ما ينعقد في القلب بغض النظر عما يجري على الجوارح من أعمال .. وهذا هو نفس تقسيم وقول جهم بن صفوان الضال

Yine diyor ki: "İşte bu sözleri şeyhin iman ve küfür meselelerinde akıdesinin fesadını tekid eder. O bu sözü ile Sapık cehm bin saffanın sözlerinin aynısını söylemiştir."

أما الألباني فلا يفرق بينهما بل عنده الذنب أي ذنب كان ــ كما قال ــ هو كفر عملي ولايكفر فاعله إلا أن يستحله استحلالا قلبيا، فلا هو ذكر مراد أهل السنة بهذه العبارة (لانكفر مسلما بذنب...) ولا هو نقل كلام ابن أبي العز فيها نقلا صحيحاً. وقد سبق في تعليقي على قول الطحاوي رحمه الله (ولايخرج أحد من الإيمان إلا بجحود ما أدخله فيه) بيان أن جَعْل الجحد ــ وفي معناه الاستحلال كما سبق بيانه ــ شرطا مستقلا للتكفير بالذنوب المكفرة هو قول غلاة المرجئة الذين أكفرهم السلف كما قال ابن تيمية (مجموع الفتاوى) وهذا القول أخبث من قول الجهمية الذين قالوا إن من نص الشارع على كفره فهو كافر في أحكام الدنيا ويجوز أن يكون مؤمنا في الباطن.

Şeyh Abdulkadir bin Abdulaziz ise özetle diyor ki: "elbani bütün günahlarda kişinin tekfiri için istihlal, inkar şartını getirmekle selefin tekfir ettiği gulatu mürcienin sözünü söylemiştir. Hatta bu söz Cehmiyenin "Nasla küfrü sabit olan kimse dünya hükümlerine göre kafirdir. Ancak bu kimse batınen Müslüman olabilir" sözünden daha çirkindir."

فحاصل قول الألباني هو قول غلاة المرجئة، إذ إنه يشترط الاستحلال الاعتقادي للتكفير بأي ذنب ٍ كان دون تفريق بين الذنوب المكفرة وغير المكفرة، وفي قولٍ آخر له حَصَر الكفر في الانكارو هو الجحد

Yine bir başka yerde "Sonuç olarak elbaninin sözü gulatı mürcienin sözüdür" diyor.

İsterseniz size 24 saat durmaksızın bu ve buna benzeri nakil getirebilirim. Ancak ne değişir ki… Size göre bu alimler ehli sünnet değildir. Sizin ehli sünnet tabirinden anladığınızı yukarıda kısaca izah etmiştim. Ancak kusura bakmayın biz o sözde ehli sünnetlerden beriyiz. Ancak isterseniz gelin ehli sünnet menheci üzere biz delillere bakalım. Ne diyor mezkur şeyh Elbani…

. فمن كان عمله كفراً لمخالفته للشرع، وكان مطابقاً لما وقر في قلبه من الكفر به، فهو الكفر الاعتقادي، وهو الكفر الذي لا يغفره الله .. وأما إذا كان مخالفاً لما وقر في قلبه، فهو مؤمن بحكم ربه، ولكنه يخالفه بعمله، فكفره كفر عملي فقط، وليس كفراً اعتقادياً، فهو تحت مشيئة الله تعالى إن شاء عذبه، وإن شاء غفر له ..

Yani diyor ki sizin ehli sünnet Şeyhiniz: "Kim küfür ameli işler ve kalbide bu küfre mutabakat sağlarsa bu kimse Allahın kendisini affetmeyeceği itikadi küfre girmiştir. Ancak işlediği küfre karşı kalbinde mutabakat yoksa bu rabbinin hükmüne iman etmiştir. Ancak ameliyle ona muhalefet etmiştir. Bu kimsenin küfrü sadece amelidir. İtikadi değildir. Bu kimsenin durumu Allah'ın dilemesine bağlıdır. Dilerse azap eder dilerse affeder."

Yani kişi küfür ameli işler ancak kalbinde bu küfre karşı iman yok ise o kimse Allah'ın dilemesi altındadır. Allah dilerse o kimseyi affedebilir.

Şimdi ben size iki soru sorayım:

1- Elbaninin bu sözünü Kuran ve sünnetten delillerini yazabilirmisiniz?
2- Elbaniden önce selef alimlerinden kim böyle bir söz söylemiştir?

Buyurun söz sizde….
« Son Düzenleme: 27 Eylül 2008, 14:42 Gönderen: м.уαѕỉя ѕєVỉм »
 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
Aleykum selam ibn teymiyye çok güzel yazmıssın Allah razı olsun..

Bazı kimseler cehalet alimlerin ittifakı ile mazeret değil diye ibare kullanıyorlar ancak alimlerin kendi kitaplarını açıp okuduğumuzda bizzat mazeret olduğunu delilleyerek söylemektedir. Bunların başında da tekfir konusunda en şedid olan şeyhulislam ibn teymiyye r.a ve şeyhulislam muhammed bin abdulvahap gelir.

Konu hakkında https://www.islam-tr.org/soru-cevap...eselelere-kuran-ve-sunnet-isiginda-cozum.html okursanız faydalı olacağına inanıyorum.
 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
ibn feyz ahi ayrıca sizin yazınızı hiç anlamadım soru sormussunuz ve yanıtlamıssınız. said nursiciler gibi birilerini motomot takip etmeyelim demissiniz ancak yazınızın alındığı sitedeki değiştirilmiş haline bile dikkat etmeden copy etmissiniz.

günümüz gençleri malesef hiç kitap okumuyorlar ordan burdan alıntı yazılar ordan burdan ehli sünnet alimi diye yeni dönem çıkmış ilim talabelerini kesinlikle HAKmış gibi getirir olmuşlar.


Ben yazınızı anlamadığım için susuyorum tekrardan ne demek istediğinizi daha açık yazarsanız tekrar yanıt vereceğim.
 
Ahmed- Çevrimdışı

Ahmed-

Üyeliği İptal Edildi
Banned
72579837.jpg

40246609.jpg
 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
Ahmed kardeş biraz yavaş ol. Kafire kafir demeyen kafirdir diye basmakalıp sözleri söylemek için biraz daha pişmen lazım daha dün siteye üye oldun.

Kardeşim durumu açık olan kafire kafir demeyen elbette kafirdir. Ancak üzerine islam fiiliyatları bulunan insanlara kafir demek aptallıkdır.

Durup durup Hz İbrahim as'dan örnek veriyorsunuz bende sizin gibilere sıkılmadan Hz İbrahimi müslümanlara örnek verirken neden kendiniz onu örnek almıyorsunuz. Tevhid, gariban insanlara dikte amaçlı sunulan bir söz değil aksine Hz İbrahim as gibi tağutun asıl kendilerinin yüzüne haykırılan Allah'ın en sevdiği fiilerdendir.
 
R Çevrimdışı

rambo

Üyeliği İptal Edildi
Banned
tevhide bacı neettin... ilmi munazaralrda teferruatlı olarak anlatılıyor oraya bi bakıver .
 
KavlulFasl Çevrimdışı

KavlulFasl

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Tekfir İslam'da Safların ayrılması için Bir Şarttır Müslümanlar Tekfir etmeyi Allah-Subhanhu we Teala-nın Kitabından ve Rasulullah-Sallahu aleyhi we Sellem'in Hadis ve Sünnetinden Öğrenirler Selef-i Salih'in Müşriklerin İşlediği Amelleri işleyen ve Sözleri Konuşan Bir çok İnsanı TEKFİR USULUNE Göre Tekfir ederiz...Bunu Kendi Heva ve Heveslerimizden Yapmayız...
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Ana Sayfa Alt