Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Tesbih Çekmek Caiz mi? Neyle Çekilir?

Sia_ehli Çevrimdışı

Sia_ehli

Üyeliği İptal Edildi
Banned
selamun aleykum . tesbihi taş, hurma veya ip ile çekme ile ilgili imam suyutinin risalesi var tesbihi el ile çekebildiğimiz gibi taş, hurma çekirdeği, düğümlü ip v.s aletlerle
yapabilirmiyiz? Allah razı olsun.

imam suyuti:
Uzun zamandır ‘tesbîh(âletin)in ‘Sünnet’te bir aslı var mıdır?’ diye sorulmaktadır. O yüzden onun hakkında gelen hadîsleri ve eserleri (Sahâbe söz, iş ve takrîrlerini) araştırıp bularak bu cüz’ü topladım. Yardım istenen sadece Allah celle celâlühû’dur.

(Birinci Hadîs): İbnu Ebî Şeybe, Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî ve Hâkim,(Abdullah) İbnu Amr radıyallahu anhumâ’dan rivâyet etmiş ve Hâkim ‘sahîh’ olduğunu söylemiştir:
“Nebi sallahu aleyhi ve sellem’in tesbîhleri eliyle saydığını gördüm.”[8]

(İkinci Hadîs): -İbnu Ebî Şeybe, Ebû Dâvûd, Tirmizî ve Hâkim, Yüseyre radıyallahu anhâdan -ki hicret eden (Sahâbe) kadınlar(ın)dan idi- şöyle dediğini rivâyet etti:
“Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
(Ey kadınlar!..) Tesbîh’e (sübhânellâh demeye), tehlîl’e (lâ ilâhe illellâh demeye) ve takdîs’e (‘sübhâne’l-meliki’l-kuddûs’ veya ‘sübbûhun kuddûsün Rabbu’l-melâiketi ve’r-rûh’ demeye) sarılın, ğâfil olmayın, tevhîdi unutursunuz. (Onları) parmak uçlarınızla sayın. Çünkü onlar, (bedeninizden, kendileriyle ne yaptığınız) sorulacak ve konuşmaları istenecek olan(uzuv)lar-dır.”[9]

(Üçüncü Hadîs): Tirmizî, Hâkim ve Taberânî, Safiyye radıyallâhu anhâ'dan şöyle dediğini rivâyet ettiler:
“Resûlüllah sallellâhu aleyhi ve sellem yanıma girdi; önümde tesbîh etmekte olduğum dört bin hurma çekirdeği vardı. O, ‘nedir bunlar, ey Huyey'in kızı?’ dedi. Ben, ‘onlarla tesbîh ediyorum’ dedim. O, ‘senin başında dikildiğimden beri bunlardan daha çok tesbîh ettim’ buyurdu. Ben, ‘(onu) bana (da) öğret, ey Allah'ın Resûlü!..’ dedim. O, (سبحان الله عدد ما خلق من شئ)/‘Allah'ı, yarattığı şeyler adedince tesbîh ederim’, buyurdu.”[10]
Bu hadîs de sahîhdir.

(Dördüncü Hadîs): Ebû Dâvûd, Tirmizî, Nesâî, İbnu Mâce, İbnu Hibbân ve Hâkim Sa'd İbnu Ebî Vakkâs radıyallâhu anhu'dan rivâyet etmişler ve bu rivâyetin Tirmizî Hasen, Hâkim de sahîh olduğunu söylemişlerdir:
“Sa'd ve Nebî sallellâhu aleyhi ve sellem bir kadının yanına girmişler, kadının önünde de hurma çekirdekleri veya küçük taşlar vardı; tesbîh ediyordu. Bunun üzerine Resûlüllah sallellâhu aleyhi ve sellem, ‘bundan dahâ kolay’ veya (râvînin tereddüdü) ‘daha efdal olanı sana haber vereyim mi?’ buyurdu…”[11]

(Beşinci Hadîs): Hilâl el-Haffâr'ın Cüz'ünde, Beğavî'nin Mu'cemu's-Sahâbe'sinde ve İbnu Asâkir'in Târîh'inde, Mu’temir İbnu Süleymân yolundan Ubeyy İbnu Ka’b’dan, Onun, dedesi Bakıyye’den, Onun da Nebî sallellâhu aleyhi ve sellem’in azâdlı kölesi Ebû Safiyye’den yaptıkları şöyle bir rivâyet vardır:
“(Ebû Safiyye’nin) önüne bir deri yaygı konulur ve içinde taşlar bulunan bir sepet getirilir, onunla günün yarısına kadar tesbîh ederdi; sonra da kaldırılırdı. Birinciyi kılınca[12] (o sepet tekrâr) getirilir, onunla akşama kadar tesbîh ederdi.”[13]

(Altıncı Hadîs)Yine), Ahmed İbnu Hanbel deez-Zühd'de, Yûnus İbnu Ubeyd'den, anasının şöyle dediğini rivâyet etti:
“Ebû Safiyye'yi -ki O Resûlüllah sallellâhu aleyhi ve sellem'in Ashâbındandı ve komşumuz idi- küçük taşlarla tesbîh ederdi.”[14]

(Yedinci Hadîs): İbnu Sa'd,Sa’d’ın kölesi Hakîm İbnu’d-Deylemî’den, “Sa'd İbnü Ebî Vakkâs'ın, taşlarla tesbîh ettiği”ni rivayet etmiştir.[15]

(Sekizinci Hadîs): İbnu Ebî Şeybe el-Musannef'de, Sa’d’ın kölesinden, “Sa’d’ın taşlarla veya hurma çekirdekleriyle tesbîh ettiğini” rivâyet etti.[16]

(Dokuzuncu Hadîs): İbnu Sa’d et-Tabakat’da şöyle dedi:
Bize Ubeydullah İbnu Mûsâ haber verdi (dedi). (Ubeydullâh) bize İsrâîl haber verdi (dedi). (İsrâîl) Câbir’den (haber verdi): Bir kadın O’na (Câbir’e), Fâtıme binti Hüseyin İbni Alî İbni Ebî Tâlib’den rivâyet ederek şöyle dedi:
“O (Fâtıme), düğüm atılmış bir ip ile tesbîh ederdi.”[17]

(Onuncu Hadîs): Abdullâh İbnu Ahmed, ez-Zühd Zevâid’inde, Nuaym İbnu Muhriz[18] İbni Ebî Hureyre’den, O (Nuaym), dedesi Ebû Hureyre’den şöyle rivâyet etti:
“Ebû Hureyre’nin iki bin düğümlü bir ipi vardı; onunla tesbîh çekmedikçe uyumazdı.”[19]

(On Birinci Hadîs): Ahmed İbnu Hanbel de ez-Zühd’de (isnâdıyla) Kasim İbnu Abdirrah-mân’ın şöyle dediğini rivâyet etmiştir:
“Ebû'd-Derdâ’nın bir kese içinde Acve hurması çekirdeklerinden hurma çekirdekleri vardı; sabah namazını kılınca onları birer birer çıkarır, onlarla tesbîh ederdi.”[20]

(On İkinci Hadîs): İbnu Sa’d, Ebû Hureyre’den şöyle rivâyet etti:
“(Ebû Hureyre) yarısı beyaz yarısı kara (alaca) olan hurma çekirdeğiyle tesbîh ederdi.”[21]

(On Üçüncü Hadîs): Deylemî, Müsnedü’l-Firdevs’de (isnâdıyla)[22] merfû’ olarak şöyle rivâyet etti:
“Tesbîh âleti (Allah celle celâlühû’yu) ne güzel hatırlatıcıdır!...”[23]

(On Dördüncü Hadîs): İbnu Ebî Şeybe (el-Musannef’de) Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anhu’dan rivâyet etti:
“(Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anhu) taşlarla tesbîh ederdi.”[24]

(On Beşinci Hadîs)İbnu Ebî Şeybe yine) Ebû Nadra yoluyla, Tufâve(denilen bir yer)’den olan bir adamdan şöyle dediğini rivâyet etti:
“Ebû Hureyre radıyellâhu anhu’nun yanında konakladım; O’nunla beraber, içinde taşların -veya hurma çekirdeklerinin- bulunduğu bir kese vardı. Tükenene kadar onlarla sübhânellâh derdi...”[25]

(On Altıncı Hadîs)İbnu Ebî Şeybe yine) Zâzân’dan şöyle dediğini rivâyet etti:
“Ümmü Ya’fûr’dan tesbîhlerini aldım. Alî’ye vardığımda, ‘Ümmü Ya’fûr’a tesbîhlerini geri ver’ dedi.”[26]


[8] İbnu Ebî Şeybe (7745), Ebû Dâvûd (1502), Tirmizî (3495), Nesâî (1355) ve Hâkim (1/547), (Abdullah) İbnu Amrradıyallahu anhumâ’dan
[9] İbnu Ebî Şeybe (7738), Ebû Dâvûd (1501), Tirmizî (3595. hadîsden sonra ‘bu bâbda Yüseyre’den şu rivâyet de vardır’ deyip senedsiz olarak) ve Hâkim (1/547), Yüseyre radıyallahu anhâ’dan.
[10] Tirmizî (3563), Hâkim (1/547)ve Taberânî (…), Safiyye Mâce (…),radıyallâhu anhâ'dan.
[11] Ebû Dâvûd (1500), Tirmizî (3577 Dâru İbni Hazm, 3568 Çağrı), Nesâî (…), İbnu İbnu Hibbân (837) ve Hâkim (1/548) Sa'd İbnu Ebî Vakkâs radıyallâhu anhu'dan.
[12] Maksad anlaşılamamıştır.
[13] Buhârî, et-Târîhu’l-Kebîr, Muallâ İbnü Abdirrahmân, Yûnus İbnü Ubeyd’den, O; anasından, anası da Ebû Safiyye’den(8. cildin sonundaki Kitâbu’l-Künâ:44, Dâru’l-Fikr) İbnü Abdi’l-Berr, el-İsîtâb, Saîd İbnü Âmir, Yûnus İbnü Ubeyd yoluyla, “hurma çekirdekleriyle”, Abdü’l-Vâhid İbnü Ziyâd da yine Yûnus yoluyla “taşlarla” lafzıyla (el-Isâbe kenarı:4/108), Beğavî’nin bunu rivâyetinde, Abdü’l-Vâhid İbnü Zeyd, Yûnus İbnü Ubeyd’den rivâyette Muallâ’ya mütâbeet etti. (İbnü Hacer, el-Isâbe:4/109), İbnü’l-Esîr, Abdü’l-Vâhid, Yûnus yoluyla “taşlar” lafzıyla (Üsdü’l-Ğâbe: 6/175, mad:6016,eş-Şa’b), İbnu Asâkir, Târîhu Dımeşk (…)
[14] Ebû Nuaym, Mu’cemu’s-Sahâbe (5/2938, Dâru’l-Vatan-1419), Ebû Safiyye radıyallâhu anhâ'dan…
[15] İbnu Sa'd (3/76, Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî-1417) Hakîm İbnu’d-Deylemî’den.
[16] İbnu Ebî Şeybe (7741)
[17] İbnu Sa'd (8/468 Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî-1417) Fâtıma Binti Hüseyn radıyellâhu anhu’dan.
[18] Risâlenin aslında ‘Muhriz’ şeklinde geçen kelime, Hilye’nin elimizdeki baskısında ‘Muharrer’ olarak yazılmıştır. Aslına ulaşılamamıştır;
doğrusunu Allah celle celâlühû bilir.
[19] Ebû Nuaym Hilyetü’l-Evliyâ (1/468, mad:1329, İlmiyye-1418) Ebû Hureyre radıyallâhu anhu'dan.
[20] Ahmed İbnu Hanbel’de ez-Zühd (175, ilmiyye-1403), Ebu’d-Derdâ radıyellâhu anhu’dan.
[21] İbnu Sa’d (…), Ebû Hureyre radıyallâhu anhu'dan. Benzer rivayetin kaynağı Ebû Nuaym’dan geçti;18. dipnota bakınız.
[22] Uzatmamış olmak maksadıyla isnâdı hazfettik.
[23] Deylemî, Müsnedü’l-Firdevs (5/15, H:7029, Dâru’l-Kitâbi’l-Arabî-1407) [Ali radıyellâhu anhu’dan]
[24] İbnu Ebî Şeybe, el-Musannef (7742 ma'nâ olarak) Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anhu’dan.
[25] İbnu Ebî Şeybe, el-Musannef (7743), Ebû Hureyre
[25] İbnu Ebî Şeybe (7744), Zâzân’dan.
[25] Risâlenin basılı olan metninin burasında muhtemel radıyallahu anhu’dan. Asıl metinde “Ebû Hureyre” yerine “İbrâhîm” vardı. Düzeltme Musannef’den yapılmıştır.
[26] İbnu Ebî Şeybe (7744), Zâzân’dan.
 
Abu_ibrahim Çevrimdışı

Abu_ibrahim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
بسم الله الرحمن الرحيم

Ve Aleykum Selam Osman ahi

İlk iki hadiste taşlarla veya çekirdeklerle zikretmeye dair bir delil yoktur. Bilakis aksine delil vardır. Bu sebeple diğer rivayetleri inceleyelim:

1- üçüncü hadis olarak zikredilen Safiyye radıyallahu anha rivayeti: Tirmizi bu hadisin zayıflığına işaret ederek: “Bu hadis garibdir. Sadece Haşim b. Said el-Kufi yoluyla bilinmektedir. İsnadı bilinmemektedir. Bu babda ibn Abbas radıyallahu anhuma’dan rivayet vardır” der. Hakim: “İsnadı sahih” demiş, Zehebi de onaylamıştır. Halbuki bu şaşırtıcıdır, zira tek kalan ravisi Haşim b. Said’i Zehebi el-Mizan’da zikrederek: “İbn Main onun hakkında bişey değildir” dedi. İbn Adiy: Onun rivayetlerinden bir kısmına tabi olunamaz” dedi.” Diyerek nakletmektedir. Bu yüzden Takrib’de onun hakkında: “Zayıf” denilmiştir. Ebu Hatim er-Razi de Haşim’i zayıf saymıştır. Yine ravilerinden Kinane’nin durumu meçhuldür. Meçhul ravileri sika saymak adeti olan İbn Hibban’dan başkası onu sika görmemiştir. Ebul Feth el-Êzdî onu ed-Duafa’da zikretmiştir. Tirmizi’nin bahsettiği İbn Abbas radıyallahu anhuma rivayetinde ise taşlarla zikredildiğinden bahsedilmemektedir. Mahfuz olan budur ve Muslim rivayet etmiştir. Taşlarla zikredildiğine dair rivayet ise münkerdir. Çünkü zayıf isnadla gelen aykırı ziyadedir. Sahih hadislerde parmaklarla zikretmek teşvik edilmektedir. Abdullah b. Mesud radıyallahu anh’ın taşlarla zikredenlere şiddetle karşı çıkması da bu rivayetin münker oluşunun delilidir.

2- Dördüncü hadis olarak zikredilen Sad b. Ebi Vakkas radıyallahu anh rivayeti: Bunu Ebu Davud, Tirmizi, Musnedu Sad’da ed-Devraki, Fevaid’de el-Muhlis ve Hakim; Amr b. El-Haris – Said b. Ebi Hilal – Huzeyme – Aişe bt. Sad b. Ebi Vakkas – babası yoluyla rivayet etmişlerdir. Tirmizi: “Hasen” Hakim: “Sahih” demiş ve Zehebi onaylayarak hata etmiştir. Çünkü Huzeyme meçhuldür. Zehebi’nin kendisi el-Mizan’da: “Huzeyme bilinmeyen bir kimsedir, Said b. Hilal ondan rivayette tek kalmıştır” der. Yine Hafız İbn Hacer et-Takrib’de: “Şüphesiz o bilinmemektedir” der. Said b. Ebi Hilal ise es-Saci’nin nakline göre imam Ahmed tarafından güvenilir bulunmakla beraber hafıza karışıklığına uğramıştır. Hadisin sahih ya da hasen olmasına imkan yoktur.

3- Beşinci hadis olarak zikredilen Ebu Safiye rivayeti: İsnadındaki ravi Ubey b. Kab değil Ebu Ka’b’dır. İbn Asakir’in tarihinde Ebu Kab olarak geçer. İsmi Abdurabbihtir. Bakiyye’den rivayeti bilinmemektedir. El-İsabe’de yanlışlıkla “Ubey b. Kab” diye geçmiştir. Onun Ubey b. Kab olması mümkün değildir. dedesi Bakiyye diye zikredilmesi ve Mutemir b. Suleyman’In Ubey b. Kab’dan rivayetinin olmaması onun “Ubey b. Kab” olmadığının delilidir. Adı geçen Bakiyye, eğer Bakiyye b. Velid ise o müdellis bir ravi olup zayıf ravilerden tedlis yapardı. Burada an’ane yapmıştır. Sahabeden hiçkimseye yetişmediğinden buradaki isnad ayrıca kopuktur. Ebu Safiyye’nin sahabe olmasında şüphe vardır. Bir sonraki maddede açıklanacaktır.

4- Altıncı hadis: Yunus b. Ubeyd’in annesi meçhuldür. Dolayısıyla Ebu Safiyye’nin sahabe olarak tesbiti da sabit değildir.

5- Yedinci hadis: Hakim b. Ed-Deylem hakkında Ebu Hatim: “Hüccet değildir” demiştir. Hakim b. Ed-Deylem, Sad b. Ebi Vakkas’a yetişmemiştir. Sad’ın kölesi diye tercemesinde yanlışlık vardır. Suyuti adı geçen risalesinde öyle dememiştir. Nitekim İbn Ebi Şeybe’nin Musannef’teki rivayetinde Sad’ın kölelerinden birinden diyerek rivayet etmiş fakat ismini bildirmemiştir. Yani isnadı ayrıca kopuktur.

6- Sekizinci hadiste yine Hakim b. Ed-Deylem vardır ve Sad’dan rivayet eden kişi meçhuldür.

7- Dokuzuncu hadis: isnadında Cabir b. Yezid el-Cufi zayıf, rafızidir. İsmi belirtilmeyen meçhul bir kadından rivayet etmiştir.

8- Onuncu hadis: Nuaym b. Muhriz ile ondan rivayette bulunan abdulvahid b. Musa meçhuldürler.

9- Onbirinci hadis: Miskin b. Bukeyr, Sabit b. Aclan ve el-Kasım b. Abdirrahman eş-Şami’de zayıflık vardır. Ayrıca el-Kasım b. Abdirrahman’ın Ebu’d-Derda’ya yetiştiği bilinmemektedir.

10- Onikinci hadis: Ne İbn Sad’ın tabakatında ne de başka bir eserde bu şekilde bulamadım. Ancak Ebu Hureyre radıyallahu anhden bu konuda gelen bütün tarikler zayıftır.

11- Onüçüncü hadis: Uydurmadır. Bkz.: Elbani ed-Daife (no: 83)

12- Ondördüncü hadis: isnadında meçhul ravi vardır. Ayrıca ibn Ebi Şeybe’nin söz konusu rivayetinde Ebu Said radıyallahu anh’ın üç taşı alıp kucağına koyduğu, tesbih ettikten sonra bir taşı bırakır sonra yine tesbih çeker, bir taşı daha bırakır tesbih çeker, aynı şekilde tekrarlar olduğu geçmektedir. Ancak isnadı zayıftır.

13- Onbeşinci hadis: isnadında el-Ceriri hafıza karşıklığına uğramış birisidir. Ayrıca Ebu Nadra bunu ismini belirtmediği meçhul bir kimseden rivayet etmiştir.

14- Onaltıncı hadis: Zadan dışında ravileri meçhul kimselerdir. Zadan hakkında ise hafif eleştiriler vardır.

Netice: taş veya çekirdekle tesbih etmek hakkındaki rivayetler zayıftır. Sahih olan rivayetlerde ise Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem ve sahabelerinin parmaklarıyla tesbih ettikleri ve bunu teşvik ettikleri, taşlarla, ip düğümleri veya başka şeylerle tesbih ederek bidat çıkaranlara şiddetle karşı çıktıklarıdır. Bu konuda İbn Vaddah, el-Bid’a adlı risalesin bir çok tariklerden rivayetler serdetmiştir. Bugün ellerinde (99’luk, 33’lük ya da 11’lik) tesbihleri taşımaları bidat ehlinin bir alametidir. Yine bazı fasıklar da ellerinde bu türden tesbihler sallarlar. Allah ıslah etsin.

Parmakların sayıya yetmediği şeklinde getirilen şüphe ise bidatle amel etmekten kaynaklanmaktadır. Zira Allah’ı zikrederken sınırlı sayıda zikir yapmak ancak delil ile olur. Delil olmadan zikir sayısını sınırlamak bidattir. Bu yüzden İbn Mesud radıyallahu anh, taşlarla zikreden bidatçi topluluğa: “Korkmayın, Allah ecrinizi zayi etmez, sayacaksanız günahlarınızı sayın” demiştir (Darimi 210) sahih hadislerde gelen sınırlı zikir sayıları ise 100’ü geçmemektedir. Bunların parmakla yapılması ise zor değildir.

Velhamdulillahi rabbil alemin
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Muslumana düşen ihtilaftan uzak durup tesbihi, boncuk ile çekmemektir. Fakat çekene de güzel bir uslubla bunu yapmamasını, İslama göre durumunu anlatmak, buna rağmen çekmekte ısrar ediyorsa bidat işliyorsun diyerek tekfire varan cidallerden uzak durmaktır. Asıl tehlike tesbih ile bidat duaları zikir etmeye çalışmasıdır.

------------------------------------------------

Bilindiği üzere bazı sahabeler zikirlerini taşlarla yapmışlardır. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ise sahabeleri bundan nehyetmemiştir. Hatta Sâ'd b. Ebu Vakkas şöyle demiştir:
“Rasulullah ile beraber bir kadının yanından geçiyorduk. Kadın küçük taşlarla zikir yapıyordu. Peygamber bunu görünce “Sana bundan daha iyisini haber vereyim mi?” dedi ve “Gökteki, yerdeki ve onların arasındaki yaratılmışların sayısınca Allah’ı tesbih ederim” de buyurdu.” (Ebu Davud, Tirmizi, Nesei)

Bu hadisten anlaşıldığı üzere bu şekilde tesbih kullanarak zikir yapmak caizdir. Şayet bu kötü olsa idi Rasulullah (s.a.v.) nehyederdi.
Bundan dolayı İbn-i Hacer el-Heytemi “Sahabeler ve onlardan sonra gelenler tesbih ile zikir yapmışlardır” demiştir.
Yine aynı şekilde Deylemi “Zikir aleti olarak tesbih ne güzel bir şeydir” demiştir.
İmam Suyuti tesbih aleti ile zikir yapmanın caiz olduğuna dair “el-Minhe fi Şubhe” isimli kitabını yazmıştır.
Aynı şekilde İbn-i Teymiye’de tesbihle zikir yapmanın caiz olduğunu söylemiştir.
Seyyid Sabık Fıkhu-s Sunne’sinde tesbih aletinin caiz olduğunu belirtir. Son dönemde selefilerin alimlerinden sayılan İbn-i Useymin’de bunun caiz olduğunu söylemiştir.
Son dönemde bazı ehli ilim ise İbn-i Mes’ud’un fetvasına dayanarak tesbihle zikir yapmanın caiz olmadığını söylemişlerdir.
Hal ne olursa olsun bu konuda bir ihtilafın olduğu malumdur. Bu yüzden ihtilaf adabına dikkat ederek birbirimizi bid’atcilik ile suçlamamamız ve bu konuyu Müslümanların arasında birlik ve beraberliği bozacak bir noktaya taşımamamız gerekmektedir.

(Alaeddin Palevi ; Mühim Soruların Cevabı, S :182)

İlgili hadis şöyledir :

Sâ'd b. Ebî Vakkas'tan rivayet edildiğine göre Sa'd (r.anh) :
Rasulullah (s.a.v.)'le birlikte bir kadının yanına girdi. Kadının önünde hurma çekirdekleri veya çakıl taşlan vardı. Onlarla teşbih çekiyordu. Bunu gören Rasulullah (s.a.v.): "Sana bundan daha kolayını -veya (Buradaki edatı, aslî manasında "veya" diye anlaşılabileceği gibi vemânalarına da gelebilir.mânâsına alınırsa, daha kolay, üstelik daha ustun" şeklinde terceme etmek gerekir.) daha üstününü- haber vereyim: "Allah'ın gökyüzündeki yaratıkları sayısınca "Subhanallah", yeryüzündeki yaratıkları adedince, bunlar arasındaki yaratıkları sayısınca, yine bunlar kadar bunlar kadar "el-hamdulillah" onlar miktarınca "la ilahe illallah" ve yine onlar kadar "la havle vela kuvvete illa billâh" buyurdu.

(Ebu Davud, Salat, Bab 24, Hadis no : 1500; Tirmizî, Deavât 113: Hâkim, el-Mustedrak, I, 548)
Teşbihin kullanılmasına cevaz verenler dâhi bunu riya ve gösterişe vesile olmamasını şart koşarlar. Böyle yapılırsa, veya boyuna takılırsa ya da elde oyuncak gibi çevrilirse, buna musaade edilmez.

"Medhal" sahibi (Abdussettar Efendi) şöyle der: "Zamanımızdaki bazı mutasavvıfların teşbihi boyunlarına asmaları en çirkin bid'atlerdendir. Âlim zannedilen bazılarının, kadınların kollarındaki bilezikler gibi ellerine teşbih almaları, bu halde insanlarla bazı ilmî veya başka mes'eleleri konuşmaları, kollarım sağa sola sallamaları, boyunlarına teşbih asan mutasavvıfların hâline benzer. Bir kısım insanlar da teşbihi ellerine alıp sanki zikir yapıyormuşlar gibi tek tek çekerler. Buna rağmen onlar, insanlarla luzumsuz şeyler konuşurlar, gıybet ederler. Malûmdur ki, insanın bir tek dili vardır. Başkasıyla konuşurken zikir yapması düşünülemez. O halde bu durumda elde teşbih tutma riyadır, gösteriştir, bid'attir."

Görüldüğü gibi yukarıdaki ifâdeler, yapılan zikirleri saymak için teşbih çekmenin caiz, gösteriş veya oyuncak için elde tutmanın bid'at olduğunu gösterir. Zaten yolda sokakta elinde teşbihle gidenleri müslümanlar ya hafifliğe ya da gösterişe hamlederler. Bu tip davranışlardan hoşlanmazlar.


Konuyla ilgili diğer hadis-i şeriflerde ise ;

...Yuseyra (r.anha)'dan rivayet edildiğine göre; "Rasûlullah (s.a.v.) kendilerine (kadınlara) tekbir, takdis ve tehlili gözetip devam etmelerini ve parmaklarının uçlarıyla saymalarını emretmiştir. Çünkü bu azalardan (yaptıkları) sorulacak, konuşmaları istenecektir".

(Ebu Davud, Salat, Bab 24, Hadis no : 1501; Tirmizî, deavât 71, 120; Ahmed b. Hanbel, VI, 371)
(Yuseyra bint Vâsir.
Ensardan veya muhacirlerden olduğuna dair rivayetler vardır. Munzirî, ensardan; Ibn Hıbban ise, Muhacirlerden olduğunu söyler. Kunyesi Ummu Yâsir veya Ummu Humeyza'dir. Ebu Dâvûd ve Tirmizî kendisinden hadis rivayet etmişlerdir. İbnu'1-Esir, Usdu'l-ğâbe, VII, 296; İbn Hacer, el-İsâbe, IV, 429)


Hadisin Tirmizî'deki rivayeti "Ey kadınlar taifesi! parmak uçlanyla sayınız, çünkü onlara sorulacak, konuşmaları istenecektir" şeklindedir. Ahmed'in rivayeti ise, Peygamber'in "ey mu'min kadınlar..." şeklindeki hitabıyla başlamaktadır.
Hitabın kadınlara yönelik olmasına sebeb, sözün kadınlara karşı yapılan bir konuşma esnasında söylenmiş olmasıdır.
Hadis-i Şerifte tavsiye edilen ikinci konuda söylenen zikirlerin parmak uçlanyla sayılmasıdır. Bu ifâdeden, yapılan zikirlerin teşbihle değil, parmaklarla sayılmasının efdal olduğu anlaşılmaktadır. Bu üstünlüğe sebeb hadisin devamından anlaşıldığına göre, insan vücudundaki organların dünyada yaptıklarını hesab gününde haber verecekleri gerçeğidir. "O günde kendi dilleri elleri ve ayakları aleyhlerinde yapıyor içliklerine şahidlik edecektir" (Nur 24) mealindeki âyet bu hususa delâlet etmektedir.

"...Abdullah b. Amr (r.anhuma)'den; demiştir ki:
Rasûlullah (s.a.v.)(parmak uçlarıyla) sayarak teşbih çekerken gördüm."

(Ebu Davud, Salat, Bab 24, Hadis no : 1502; Nesaî, sehv 91, 98; Tirmizî, deavat, Bab 25, Hadis no: 3411; îbn Mâce, ikâmetu's Salat, (27) 32; Ahmed b. Hanbel, II, 161, 205)

İbn Kudâme: "sağ eliyle" dedi.
 
Üst Ana Sayfa Alt