Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Tövbenin Kabul Edilmeyeceğine Dair Gelen Hadis Nasıl Anlaşılmalıdır?

Abdullah el Hanbeli Çevrimdışı

Abdullah el Hanbeli

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Es selamu aleykum,

"Rumlar (Hristiyanlar) A'mak veya Dabık'a (Halep yakınlarında iki yer) gelene kadar, kıyamet kopmaz. Medine'nin en hayırlı insanlarından bir ordu, o gün Hristiyanlara karşı çıkacaktır. Müslüman ordusu, Hristiyanlara karşı harb nizamında saf saf olduğunda, Hristiyanlar Müslümanlara ‘Mallarımızı harab edenlerle savaşmak için bize yol açın.' diyecekler, ancak Müslümanlar izin vermeyeceğinden savaş olacaktır."

"Müslümanlar bu savaşta üç gruba ayrılır. Üçte biri, savaştan kaçar ve mürted olur ve Allah onların tövbelerini ebediyen kabul etmez. Üçte biri şehid olur, ki bunlar Allah katından şehidlerin en faziletlisidir. Diğer üçte biri de fethe devam ederler, netice de Konstantiniyye'yi alırlar."

"Fetihten sonra, kılıçlarını zeytin ağaçlarına asmış bir halde ganimeti aralarında taksim ederken şeytan aniden nara atarak ‘Deccal, ehlinizi elde etmiş ve sizin yerinize geçmiştir.' der. Şeytanın bu haberi yalan olduğu halde Müslüman askerler yola çıkarlar ve Şam'a gelirler."

"Bu sırada Deccal çıkar. Savaşmak üzere hazırlık yapıldığı bir sırada, Meryem oğlu İsa (a.s.), gökten nuzul eder. Allah'ın düşmanı olan Deccal, İsa’yı görünce, tuzun suda erimesi gibi erir. Şayet İsa (a.s.), onu bırakmış olsaydı, o zaten kendi kendine helak olacaktı. Ancak Allah onu, İsa (a.s.)'nın eliyle öldürtür ve İsa, süngüsündeki Deccal'ın kanını Müslümanlara gösterir." (bk. Müslim, Fiten, 9/h. no:34/2898)



Hocam sorum şunlar;

1.) Bazı tercümelerde mürted olurlar diye, bazılarında sırf tövbeleri kabul olmaz diye geçiyor, acaba tercümeye yorum mu katmışlar yoksa aynı konu hakkında farklı rivayetler mi var?

2.) Bu kişiler yazıda geçtiği gibi mürted oluyorsa, mürted olma sebepleri kaçtıklarından dolayı mı yoksa daha sonra farklı bir nedenden dolayı mı dinden çıkacaklar?

3.) Bu mürtedler veya mürted olmasa bile fasık olanlar samimi tövbe ederlerse tövbeleri kabul edilmez mi yoksa hadiste geçenlerin samimi tövbesi olmayacağı için mi tövbesi kabul edilmez?

4.) Samimi tövbesi dahi kabul edilmeyecekse, bu hüküm sadece hadiste geçen bu savaşa has bir durum mudur?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Es selamu aleykum,

"Rumlar (Hristiyanlar) A'mak veya Dabık'a (Halep yakınlarında iki yer) gelene kadar, kıyamet kopmaz. Medine'nin en hayırlı insanlarından bir ordu, o gün Hristiyanlara karşı çıkacaktır. Müslüman ordusu, Hristiyanlara karşı harb nizamında saf saf olduğunda, Hristiyanlar Müslümanlara ‘Mallarımızı harab edenlerle savaşmak için bize yol açın.' diyecekler, ancak Müslümanlar izin vermeyeceğinden savaş olacaktır."

"Müslümanlar bu savaşta üç gruba ayrılır. Üçte biri, savaştan kaçar ve mürted olur ve Allah onların tövbelerini ebediyen kabul etmez. Üçte biri şehid olur, ki bunlar Allah katından şehidlerin en faziletlisidir. Diğer üçte biri de fethe devam ederler, netice de Konstantiniyye'yi alırlar."

"Fetihten sonra, kılıçlarını zeytin ağaçlarına asmış bir halde ganimeti aralarında taksim ederken şeytan aniden nara atarak ‘Deccal, ehlinizi elde etmiş ve sizin yerinize geçmiştir.' der. Şeytanın bu haberi yalan olduğu halde Müslüman askerler yola çıkarlar ve Şam'a gelirler."

"Bu sırada Deccal çıkar. Savaşmak üzere hazırlık yapıldığı bir sırada, Meryem oğlu İsa (a.s.), gökten nuzul eder. Allah'ın düşmanı olan Deccal, İsa’yı görünce, tuzun suda erimesi gibi erir. Şayet İsa (a.s.), onu bırakmış olsaydı, o zaten kendi kendine helak olacaktı. Ancak Allah onu, İsa (a.s.)'nın eliyle öldürtür ve İsa, süngüsündeki Deccal'ın kanını Müslümanlara gösterir." (bk. Müslim, Fiten, 9/h. no:34/2898)



Hocam sorum şunlar;

1.) Bazı tercümelerde mürted olurlar diye, bazılarında sırf tövbeleri kabul olmaz diye geçiyor, acaba tercümeye yorum mu katmışlar yoksa aynı konu hakkında farklı rivayetler mi var?

2.) Bu kişiler yazıda geçtiği gibi mürted oluyorsa, mürted olma sebepleri kaçtıklarından dolayı mı yoksa daha sonra farklı bir nedenden dolayı mı dinden çıkacaklar?

3.) Bu mürtedler veya mürted olmasa bile fasık olanlar samimi tövbe ederlerse tövbeleri kabul edilmez mi yoksa hadiste geçenlerin samimi tövbesi olmayacağı için mi tövbesi kabul edilmez?

4.) Samimi tövbesi dahi kabul edilmeyecekse, bu hüküm sadece hadiste geçen bu savaşa has bir durum mudur?
Âleykum selam we rahmetullahi we berakatuh kardeşim;

حَدَّثَنِي زُهَيْرُ بْنُ حَرْبٍ ، حَدَّثَنَا مُعَلَّى بْنُ مَنْصُورٍ ، حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ بِلَالٍ ، حَدَّثَنَا سُهَيْلٌ ، عَنْ أَبِيهِ ، عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ ، أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ : " لَا تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى يَنْزِلَ الرُّومُ بِالْأَعْمَاقِ، أَوْ بِدَابِقٍ، فَيَخْرُجُ إِلَيْهِمْ جَيْشٌ مِنَ الْمَدِينَةِ، مِنْ خِيَارِ أَهْلِ الْأَرْضِ يَوْمَئِذٍ، فَإِذَا تَصَافُّوا قَالَتِ الرُّومُ : خَلُّوا بَيْنَنَا وَبَيْنَ الَّذِينَ سَبَوْا مِنَّا نُقَاتِلْهُمْ. فَيَقُولُ الْمُسْلِمُونَ : لَا وَاللَّهِ، لَا نُخَلِّي بَيْنَكُمْ وَبَيْنَ إِخْوَانِنَا. فَيُقَاتِلُونَهُمْ فَيَنْهَزِمُ ثُلُثٌ لَا يَتُوبُ اللَّهُ عَلَيْهِمْ أَبَدًا، وَيُقْتَلُ ثُلُثُهُمْ أَفْضَلُ الشُّهَدَاءِ عِنْدَ اللَّهِ، وَيَفْتَتِحُ الثُّلُثُ لَا يُفْتَنُونَ أَبَدًا، فَيَفْتَتِحُونَ قُسْطَنْطِينِيَّةَ، فَبَيْنَمَا هُمْ يَقْتَسِمُونَ الْغَنَائِمَ، قَدْ عَلَّقُوا سُيُوفَهُمْ بِالزَّيْتُونِ، إِذْ صَاحَ فِيهِمُ الشَّيْطَانُ : إِنَّ الْمَسِيحَ قَدْ خَلَفَكُمْ فِي أَهْلِيكُمْ. فَيَخْرُجُونَ، وَذَلِكَ بَاطِلٌ، فَإِذَا جَاءُوا الشَّأْمَ خَرَجَ، فَبَيْنَمَا هُمْ يُعِدُّونَ لِلْقِتَالِ، يُسَوُّونَ الصُّفُوفَ، إِذْ أُقِيمَتِ الصَّلَاةُ، فَيَنْزِلُ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، فَأَمَّهُمْ، فَإِذَا رَآهُ عَدُوُّ اللَّهِ ذَابَ كَمَا يَذُوبُ الْمِلْحُ فِي الْمَاءِ، فَلَوْ تَرَكَهُ لَانْذَابَ حَتَّى يَهْلِكَ، وَلَكِنْ يَقْتُلُهُ اللَّهُ بِيَدِهِ، فَيُرِيهِمْ دَمَهُ فِي حَرْبَتِهِ ".
Rumlar (Hristiyanlar) Âmak veya Dabık'a (Haleb yakınlarında iki yer) gelene kadar, kıyamet kopmaz. Medine'nin en hayırlı insanlarından bir ordu, o gün hristiyanlara karşı çıkacaktır. Müslüman ordusu, hristiyanlara karşı harb nizamında saf saf olduğunda, hristiyanlar Müslümanlara ‘Mallarımızı harab edenlerle savaşmak için bize yol açın' diyecekler, ancak müslümanlar izin vermeyeceğinden savaş olacaktır. Müslümanlar bu savaşta 3 gruba ayrılır. Üçte biri, savaştan kaçar ve murted olur, ve Allah onların tövbelerini ebediyen kabul etmez, üçte biri şehid olur, ki bunlar Allah katından şehidlerin en faziletlisidir. Diğer üçte biri de, fethe devam ederler, netice de Konstantiniyye'yi alırlar. Fetihten sonra, kılıçlarını zeytin ağaçlarına asmış bir halde ganimeti aralarında taksim ederken şeytan aniden nara atarak ‘Deccal, ehlinizi elde etmiş ve sizin yerinize geçmiştir' der. Şeytanın bu haberi yalan olduğu halde Müslüman askerler yola çıkarlar ve Şam'a gelirler. Bu sırada Deccal çıkar. Savaşmak üzere hazırlık yapıldığı bir sırada, Meryem oğlu İsa (a.s.), gökten nuzul eder. Allah'ın düşmanı olan Deccal, İsa’yı görünce, tuzun suda erimesi gibi erir. Şayet İsa (a.s.), onu bırakmış olsaydı, o zaten kendi kendine helak olacaktı. Ancak Allah onu, İsa (a.s.)'nın eliyle öldürtür ve İsa, süngüsündeki Deccal'ın kanını Müslümanlara gösterir.'
(Muslim, Fiten, Bab 9, Hadis no: 34 - 2897)

Mâlumunuz hadis âhir zamanda gerçekleşecek olan sahih bir rivâyettir.
Muslim'i Şerh eden İmam Nevevi, eseri Minhac'da ilgili konu (tevbelerin kabul edilmemesi) hakkında savaştan kaçanların Allah ebediyen tevbelerini kabul etmez diye naklettiği rivayeti "Yâni tevbe etmelerini onlara ilham etmez" akıllarına getirmez, kalblerine bu nedamet duyguyusunu doğurmayıp onların o hal üzere ölmelerini hükmeder.
(İmam Nevevî, el Minhac, C. 8, Sf: 462 - 463)

Yine Kâdı İyad (rahimeullah) da Muslim'de bu kısımı "Hadîsin siyakından da anlaşılacağı vecihle üçte biri munhezim olacak askerler müslümanlardır. Bunlar bozulup kaçtıkları için Allah kendilerine tevbe ilham etmeyecek, firarda ısrar edeceklerdir." diye şerh etmiştir.


Diğer sorularının cevabını aşağıdaki Enfal ayetlerinde bulacaksındır.


يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِذَا لَق۪يتُمُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا زَحْفاً فَلَا تُوَلُّوهُمُ الْاَدْبَارَۚ
وَمَنْ يُوَلِّهِمْ يَوْمَئِذٍ دُبُرَهُٓ اِلَّا مُتَحَرِّفاً لِقِتَالٍ اَوْ مُتَحَيِّزاً اِلٰى فِئَةٍ فَقَدْ بَٓاءَ بِغَضَبٍ مِنَ اللّٰهِ وَمَأْوٰيهُ جَهَنَّمُۜ وَبِئْسَ الْمَص۪يرُ
"Ey Mûminler! İnkâr edenlerle savaşta karşı karşıya gelince onlara arkanızı dönüp kaçmayın. - Kim savaş için yer değiştirmek veya başka bir birliğe katılmak amacıyla olmaksızın savaş sırasında düşmana arkasını dönüp kaçarsa Allah’ın öfkesine uğramış olur, onun varacağı yer cehennemdir, ne kötü bir son!" (Enfal 15 - 16)

Ayet iki maksadla kişinin, savaşta yerini terk edebileceğini ifade ediyor:
a) Tekrar savaşmak için bir tarafa çekilmek:
Bu, düşmanı, sağlamca veya tehlikeli şekilde yerleşmiş bulunduğu yerden çıkarıp, kendimiz için daha elverişli olacak bir mevziye çekmek için düşmana, kaçıyormuş intibaını vermek için bir tarafa çekilmek.

b) Bir başka topluluğa katılmak maksadıyla cebheyi terk:
Bu da güçlenmek veya güçlendirmek maksadına yöneliktir, harb hilesidir. Şu halde, bu iki maksad dışında savaştan firar kesinlikle haramdır. (Enfâl, 8/16; Ebû Dâvûd, Cihâd 106)

İbn Mes'ud (r.anh) anlatıyor: "Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: ‘Rabbimiz, Allah yolunda savaşan şu kimseye taaccub etmiştir: Arkadaşları hezimete uğra(yıp kaçmış)tır. Ancak O, (kaçmanın haram olduğunu düşünerek) kendisine düşen sorumluluğun idrakiyle geri dönerek, öldürülünceye kadar düşmanla çarpışmıştır.
Bunun üzerine aziz ve celil olan Allah, meleklere
(iftiharla) şöyle der:
Şu kuluma bakın, benim nezdimde
olan mukâfaatı düşünüp katımda olan (cezadan) korkarak geri döndü, öldürülünceye kadar savaştı." (Ebû Dâvûd, Cihâd 38)

Hadiste, savaş sırasında tek başına bile kalsa kaçmayıp sebat etmek taaccuble ifade edilmiştir. "Taaccub", sebebi bilinmeyen bir durum karşısında duyulan hayrete ve hayranlığa delalet eder. Allah her şeyi bildiğine göre bu bir mecazdır, hakikatı ise, Allah'ın radı ve memnun olmasıdır. (İbnu'l-Esir, el-Cezerî, Teysîru'l-Vusûl ilâ Câmi'i'l-Usûl, C. III, Sf: 525)


Abdullah b. Ömer (rahimehullah), Peygamber’in bulunmadığı bir çatışmada sıkışınca bazı arkadaşlarıyla birlikte geri çekilmişti. Sonradan kendi aralarında düşününce yaptıklarının, Allah’ın öfkesine uğratan bir firar olduğu kanaatine vararak Medine’ye gizlice girelim, Peygamber’i görelim. Eğer tövbemiz kabul edilirse orada kalalım, edilmezse başımızı alıp gidelim. dediler.
Sabah namazından önce Peygamberimizi görerek durumu arzettiler.
O şöyle buyurdu: Siz savaştan kaçanlar değil, tekrar savaşmak üzere geri çekilenlersiniz.”
Bunun üzerine İbn Ömer ve arkadaşları efendimizin elini öpmüşler, o da sözlerine şunu eklemiştir: Müslümanlar geri çekildiklerinde takviye için geldikleri birlik benim.”

(Ebu Davud, Cihad, 106)



Ez cumle, meşru bir sebeb olmadan savaştan kaçmanın hükmü, gunah-ı kebâir'dir!.

Minhac 1.jpg


Minhac 2.jpg



Muslim şerhi minhac.jpg

İlgili Konu :


 
Üst Ana Sayfa Alt