Ö
Çevrimdışı
Allah Teâlâ’ya kul olmaktan çekinenler ve buna yanaşmayanlar, mutlaka birilerinin kulu olmak durumundadırlar. Allah'a itaatten yüz çeviren fertler ve toplumlar mutlaka başka birilerinin emir ve komutasına girmişlerdir. Ya bir zalimin, ya bir diktatörün, ya bir efsanenin, ya bir ideolojinin veya nefsinin ve şehvetinin yahut toplumun ve çevrenin emrine girmişlerdir. Bunlardan hangisinin emrine girerlerse girsinler, netice itibariyle de iblis'in hâkimiyetine girmiş olurlar.
İblis, bugün yeryüzünün dört bir yanında hâkimiyetini kapitalizm yoluyla sürdürmektedir. Aslında materyalizm, kapitalizm gibi birtakım isimler bizim için her ne kadar yeni gibi görünse de, bunların işaret ettiği mefhumlar Âdem Aleyhisselam'dan beri vardır. Allah Azze ve Celle tâ ilk yaratılıştan itibaren kullarının bu hususta dikkatlerini çekmiş, "dünya hayatı sizi aldatmasın, dünya hayatı geçici bir meta'dır, bâki olan âhirettir..." ölçüleriyle insanları uyara gelmiştir. Yani bizden önceki bütün insanlar aynı şeylerle denenmişlerdir ve şimdi de biz deneniyoruz, bizden sonrakiler de denenecekler.
Kapitalizmi ayakta tutan en büyük dinamik, insanoğlunun zaafıdır, dünyaya olan muhabbetidir, bir gün Allah (c.c.) ile karşılaşacağını uzak görmesidir. İnsanoğlunun dünya karşısındaki zaafı esas alınarak kapitalizmin kurumları bu zaaflar üzerine oluşturulmuştur.
Reklamlar, Kapitalizm Dininin davetidir, cihadıdır.
İslam dini için cihad, emr-i bil ma'ruf, davet ve tebliğ gibi rükünler ne kadar hayati bir öneme sahipse, İblis'in hâkimiyetinin gerçekleşmesi ve sürmesi için de reklamlar öylesine bir öneme sahiptir. Eğer beşeriyetin alın terinin ne kadarının gerçek değerine, ne kadarının da reklama gittiği ortaya konulsa, tüyler ürpertici rakamlar ile karşılaşılır.
Müslümanlar!
Kapitalizmin en büyük endişesi ve gayreti, insanlara satabilmek, daha çok satabilmek, sürekli satabilmektir. Bunun için de ürettiği şeylerin tüketiminin "zaruri" olduğunu insanlara kabullendirmek kapitalizmin en büyük uğraşıdır. Bizlere bir şeyler pazarlayabilmek için üniversitelerde bunun bilimi yapılmaktadır ve Pazarlama Bölümleri oluşturulmuştur. Bir tek uğraşları vardır, bizlere bir şeyler pazarlayabilmek... Onlar için önemli olan, bizim durmadan bir şeyler satın almamızdır. Satın aldığımız şeyin bizim işimize yarayıp yaramaması onlar için önemli değildir, satın alırken borçlanmamız ve bu borç yüzünden birtakım sıkıntılara, hatta zillete düşmemiz onlar için hiç önemli değildir.
Bizim bu zaaflarımız, doyma bilmeyen gözümüz, dünyaya olan meylimiz ve iştahımız, üniversitelerde masalara yatırılarak didik didik edilmekte, bu işin profesörleri tarafından üzerinde mastırlar yapılmaktadır, doktoralar yapılmaktadır. Yine bizim bu bitmek tükenmek bilmeyen arzu ve isteklerimiz üzerine, topraktan başka bir şeyle dolmayacak aç gözlerimiz üzerine holdingler kurulmakta, tröstler oluşturulmakta.
İblis'in ta ezelde yemin ederek Allah Teâlâ’ya verdiği söze dikkat ederseniz, bugün insanları dünya ve dünya malına bağlama meselesinin gerçek yüzünü biraz daha net görebilirsiniz:
"Rabbim! Beni azdırmana karşılık, yemin ederim ki, muhakkak ben onlar için yeryüzünde tezyinat yapacağım (süsleyeceğim) ve hepsini azdıracağım..." (Hicr: 39)
Müslümanlar! Unutmayınız ki, kapitalizmin en büyük dayanağı doyma bilmeyen gözlerimizdir, bir türlü tatmine ulaşamayan nefislerimizdir, başkalarının kınamasına hiç tahammül edemeyen zayıf iradelerimizdir. Bunlar, iblis ve onun düzeniyle işbirliği içinde olan içimizdeki casuslardır, iç düşmanlarımızdır. Bizde bu doyma bilmeyen gözler bulunduğu müddetçe, tatmin olmayan nefisler bulunduğu müddetçe, bu irade zayıflığı bulunduğu müddetçe, iblis'in kapitalist hâkimiyeti sürüp gidecektir.
Müslümanlar!
Bizim için şu dünyada eşya adına neyin lazım olduğunu, neyin lazım olmadığını yeniden gözden geçirmeye çağırıyoruz. Kapitalizm dininin "zaruret", "ihtiyaç" "olmazsa olmaz" diye yutturduğu eşyaların gerçekten zaruret olup olmadığını irdelemeye çağırıyoruz. Evimizi doldurduğumuz eşyaları Allah (cc.) istediği için mi, yoksa toplumun ve çevrenin istediği için mi aldığımızı samimice sorgulamaya çağırıyoruz.
"Zaruretler"i, "ihtiyaç"ları ve "olmazsa olmaz"ları ancak vahiyden süzülen bir anlayışın, vahyin eğitimi neticesinde oluşmuş bir mantığın tespit edip karar vereceğini bilmenizi istiyoruz.
Müslümanlar!
Hayatınızı eşya ile doldurmayınız ki onların borçlarını ve taksitlerini ödemek için koşuşturmayasınız! Sizin gönlünüzü ve beyninizi ev eşyasının alımı, satımı, bakımı, borcu, tamiri, gösterişi, sevgisi ve üzüntüsü meşgul etmesin ki, beyniniz ve gönlünüz yüceler yücesi davamız için lazımdır.
Müslümanlar!
Yeryüzüne Allah'ın dinini hakim kılmayı düşünmek varken, dünyanın dört bir yanında bunun mücadelesini veren müminleri düşünmek varken, üzerimize çullanan küfür karanlıklarını yarmayı düşünmek varken, müminleri düşünmek varken, mümin olmayanlara İslam'ı iletmenin yollarını düşünmek varken... Siz niçin ev eşyasını düşüneceksiniz ki?
Müslümanlar!
Evinizi eşya ile doldurmayınız ki, hanımınızın ve kızlarınızın ömrü onların temizliğiyle, ütülenmesiyle, tamiriyle, tertibiyle, düzeniyle, silinmesiyle geçmesin. Sizin ev halkınızın da cihad için çokça vakti olsun, ilim için çokça vakti olsun, tebliğ için çokça vakti olsun. Unutmayınız ki her eşya yeni bir eşyayı çeker. Eve giren her eşya bakım ister, temizlik ister, temizlik maddesi ister, kısacası en kıymetli hazinemiz olan vaktimizi, yani ömrümüzü ister.
Müslümanlar!
Siz her gördüğünüzü satın almak zorunda değilsiniz ve siz hiç bir şeye mecbur değilsiniz. Bunu iyi anlayınız. Unutmayınız ki satın almadığınız müddetçe güç ve kuvvet sizin elinizdedir.
Müslümanlar!
Unutmayınız ki dünya malına önem verenlerden İslam’ın heybeti çekilip alınır. İnsanların en güçlüsü, dünyaya karşı zaafı en az olandır, dünyaya ve eşyaya satılmayan insandır.
Müslümanlar!
Sizin sabahtan akşama kadar gerek kendi işinizde, gerek başkalarının işinde çalışmanız, evinize doldurduğunuz eşyaların bedelini, taksitlerini ödemek için midir veya evinizi eşya ile doldurmak için midir?
Allah için sade bir hayat yaşama hususunda birbirimize yardımcı olalım, destek olalım. Unutmayalım ki, böyle bir zamanda ve böyle bir yerde müminler varlıklarının ve vakitlerinin en büyük bölümünü İslam'a ayırmak, Allah'ın işaret buyurduğu faaliyet alanlarına ayırmak zorundadırlar. Unutmayınız ki, İslam’ın hâkimiyeti için saat beşten sonralarının ve hafta sonlarının yetmediği artık görülmüştür.
Bacılara sesleniyoruz! Kocalarınızı eşya taksitleriyle dışarının kölesi yapmayın, kocalarınızı eşya alımına zorlayarak ömürlerini başkalarına ipotek ettirmeyin, kendi ellerinizle kocalarınıza zincir vurmayın. Kocalarınızı sadece eşya taksitlerini ödemeyi düşünen, onun kaygısını taşıyan kişiler olmaya zorlamayın! Hem kendinizi ve hem de kocalarınızı Allah yoluna seferber edin! Bunun yolu da, vakitlerimizin, malımızın ve düşüncemizin büyük kısmını başka yollardan alıkoyup Allah yoluna ayırmaktan geçer.
Mehmed Göktaş