Tüm olumsuzluklara karşın dünyanın her tarafında İslam’ı öğrenmek, öğretmek ve yaşamak için her şeylerini ortaya koyan; dünya hayatına karşı ahiret hayatını satın alan, Allah’tan başka kimseden korkmayan fedakar insanlar kulluk görevini yerine getirmek için gayret sarf etmektedirler. İslam coğrafyasının büyük bir bölümünde yaşanan işgaller, tahakkümler, acılar, sıkıntılar şer güçlere sığınılarak yapılan ihanetler… Bizleri asla umutsuzluğa, yese sürüklememelidir. Mü’min bir insan Allah’tan ümidini kesmez. Biz müslümanız ve ümitvarız. Dolayısıyla geleceğe ümitle bakmalıyız. Bizler İslam’ı öğrenme, öğretme, yaşama ve yaşatma noktasında mükellefiyetlerimizi yerine getirirsek Cenab−ı Allah bize nice hayırlı kapılar açar. Buna binaen birbirimize karşı mükellefiyetlerimizi yerine getirmeli, ümmetin bu olumsuz girdaba düşmesinin sebeplerini ve bu halden kurtulmanın çarelerini öğrenmek ve tahlil etmek için sürekli olarak birbirimizle irtibat vesileleri aramalıyız. Birbirimizi aramalı, bulmalı, ortak dertlerimizi paylaşmalıyız. İrtibat kopukluğunun ve tefrikanın hem dünyamız hem de ahiretimiz için büyük bir hezimet olduğunu unutmamalıyız.