E
Çevrimdışı
Muhacir Mücahit Cehangir Özbeki ile Röportaj…
Geçen aylarda Avustralya’da yaşayan bir Müslüman aile haber merkezimize mail atmış ve Türkiye’de Adana F tipi Ceza evinde tutuklu olan Arab Arabi (Ebu Musab) isimli evlatlarına ulaşamadıklarını bildirmiş ve evlatlarının akıbeti hususunda bilgi edinebilmeleri için kendilerine yardımcı olmamızı talep etmişti. Bu durum üzerine ekibimiz F tipi Ceza evi yönetimi ile iletişime geçilmiş ve tutuklu Müslüman esirin durumu hakkında bilgi almaya çalışılmıştı.
Avustralya vatandaşı olan Arap asıllı Müslüman esir Arap Arabi’nin Suriye’de Esed Rejimi ile Cihad eden bir Muhacir olduğu ve alış veriş yapmak için Türkiye’ye geldiği esnada Türk Polisi tarafından tutuklandığı ve yaklaşık 6 ay Adana F tipi ceza evinde tutuklu kaldığı ardından ise Türk istihbaratı tarafından IŞİD’e teslim edildiği bilgisine ulaştık. IŞİD içerisinde bulunan Muhacirlerden, Arap Arabi’nin (Ebu Musab) kendilerine teslim edilmesinin ardından henüz iki gün geçmeden Amerikan bombardımanında Şehid edildiği bilgisini edindik. Ebu Musab’ın şaibeli şehadeti ve Türkiye tarafından IŞİD’e teslim edilen Muhacir Mücahitler ve Muhacir ailelere yönelik ihbarların artması üzerine Ümmet-i İslam sitesi olarak meseleyi aydınlatmak için olayın mağdurları ile görüştük.
Türkiye hükumeti tarafından mağdur edilen Cehangir el Özbeki ile sitemiz yazar ve editörlerinden Muhammed İSRA’nın yapmış olduğu röportajı kıymetli takipçilerimizin bilgisine sunarız.
Muhammed İSRA’nın haberi..
Yapılan röportajın ardından bir çok Muhacirin Türkiye hükümeti tarafından, kendilerine tercih hakkı bırakılmayarak zorla IŞİD’e teslim edildiği, IŞİD’in ise muhacir erkeklere köle , kadınlara ise cariye gibi davrandığı gerçeği ortaya çıktı. Sınırda Türk askeri tarafından yakalanarak Türk polisi tarafından IŞİD’e teslim edilen muhacirlerin sayısı oldukça fazla. Geçenlerde yabancı istihbarat birimlerinin IŞİD’e katılmak isteyen kişilere yardım ettiği gerçeğinin ortaya çıkmasının ardından Türk Polisinin de muhacirleri IŞİD’e katılmaya zorladığı gerçeği ortaya çıktı. (1) Bu Muhacir kardeşlerimiz Müslüman kardeşlerine yardım etmek üzere zalim Esed Rejimi ile savaşmak için İmarat Kavkaz’a veya Nusret Cephesine katılmak isterken yakalanıyor. Sonrasında Türk polisi tarafından bir tercih yapmaları isteniyor! Ya zalim mürtedlerin hüküm sürdüğü ülkelerine iade edilecekler yada IŞİD’e. Kısacası Türkiye onlara ”Kırt katır mı istersiniz yoksa kırt satır mı?” diye soruyor! Esasen bu durum beni hiç şaşırtmadı zira asrımızda zalimler ve kafirler için Müslüman ve kanından daha değersiz bir şey bulunmamakta. IŞİD’e teslim edilen bu muhacir Mücahitler Nusret Cephesi ve İslami Cemaatler ile savaşarak ellerini Müslüman kanına bulaştırmaya zorlanıyor veya kolayca şehit olabilecekleri kritik bölgelere yollanıyorlar.
Bu Röportaj bana Nusret Cephesi ve IŞİD arasında yaşanan olaylar ile ilgili şahitlik yapan Emir Ebu Hummam es Suri’nin bu konu hakkındaki sözlerini hatırlattı.
”Onlar gençleri ve Mücahitleri savaşta diğer gruplara (İslami ve gayri İslami) karşı kullanıyorlar ve Mücahide değer vermiyorlar. Mücahidi ölmeye gelmiş birisi olarak görüyorlar ve gitsin ölsün diyorlar!” (2)
Geçenlerde kendisi ile konuştuğum Ensar bir kardeşim IŞİD’e karşı öfke doluydu ve onlara istişhad saldırısı düzenlemek istediğini anlattı. Nedenini sorduğumda ise ”Kız kardeşini kaçırdıklarını ve kendisine mesaj atarak kardeşini cariye olarak kullandıklarını, kardeşinin her gün bir IŞİD üyesine hizmet etmek zorunda olduğunu söylediklerini anlattı.” Bende bu olaya en az kendisi kadar öfkelendim ve olayın faillerine beddua ettim. Her ne kadar bu haberi Ümmet ile paylaşmaktan haya ettiysem de Ümmetin bu cemaatin Müslümanlara karşı işledikleri cürümlerden hakkı ile haberdar olması gerektiğine kanaat getirdim.
Cehangir el Özbeki ile röportaj…
Muhammed İSRA: Es Selamu Aleykum
Muhacir Cehangir: We Aleykum Selam we Rahmetullah
Muhammed İSRA : Kıymetli kardeşim sözlerime bu gün yapacağımız röportajın ve şahitlik ettiğin olayların din günü Allah subhanahu ve tealanın huzurunda sana hatırlatılacağı gerçeğinin altını çizerek başlamak istiyorum. Bize kendini tanıtabilir misiniz?
Muhacir Cehangir : İsmim Cehangir. Özbek asıllıyım. Cephetu’n Nusra Cemaatindenim. 9 yaşında bir çocuğum var. Yaklaşık bir aydır da Türkiye’deyim.
Muhammed İSRA: Kıymetli kardeşim geçmişe dönecek olursan başından geçen olayların nasıl başladığını anlatabilirmisin?
Muhacir Cehangir : Suriye’de Cephetu’n Nusra Cemaatinin hakim olduğu bölgede ribattaydım (nöbetteydim). Diğer kardeşlerle yer değiştirecektik. Bizi almaya geldiler. Motosiklet üzerinde giderken, rejimin keskin nişancısı tarafından kafamdan vuruldum. Elhamdulillah mermi sıyırdı fakat vücudumda kısmen kalıcı felç olmasına neden oldu. Daha sonra 3 ay kadar Suriye’de tedavi için kaldım. Ama tedavi istenilen sonucu vermedi. Bu yüzden Türkiye’ye tedavi olmak için geldim. Elhamdulillah tedavi Türkiye’de iyi sonuçlar verince tekrar Suriye’ye dönmeye karar verdim. Kaçakçılarla birlikte Hatay sınırından geçerken Türk askerleri tarafından durdurulduk. Toplam 8 kişiydik, hepimizi indirdiler.
Muhammed İSRA: Yakalanmanız ardından ilk olarak nereye götürüldünüz?
Muhacir Cehangir : Askerler bizi Jandarmaya teslim etti. Jandarma da bizi polis karakoluna götürdü. Karakolda takriben 10 gün kaldık. Ordan Gaziantep’te bir karakola götürdüler. Orada üst rütbeli olduğunu düşündüğüm sivil kıyafetli bir amir gelerek ”Bizi Devle’ye (IŞID’e) teslim edeceklerini, kabul etmememiz halinde ise kendi ülkelerimize göndereceklerini” söyledi. Ben de, paramın olduğunu Mısır’a gitmek istediğimi söyledim. Fakat bizi bu iki seçenekten birini seçmeye zorladılar ve tercih hakkımızın olmadığını belirttiler.
Kafkasyalı Muhacirler iyi bilirler, Mürted Kafkas devletlerinin hapishanesine girmek, bir Müslüman için ölüm demektir (Orada yapılan işkenceleri kastediyor). Biz de mecburi olarak Devle’yi (IŞİD) tercih ettik. Zaten oradaki görevliler de sürekli olarak bize gelip ‘’Sizi IŞİD’e verelim, ne olacak’’ deyip, duruyor, kendi rızamızla IŞİD’e gitmemeye yönlendiriyorlardı.. Sonra da bizi onlara (IŞİD’e) teslim ettiler.
Muhammed İSRA: Peki, IŞİD’e teslim edilme süreciniz nasıl gerçekleşti? Gümrük kapısından mı teslim edildiniz?
Muhacir Cehangir : Bizi bir otobüse bindirdiler. Gazi Antep’ten yola çıktık. Türkiye sınırlarını geçip Tel Abyad denilen, IŞİD’in hakim olduğu bölgeye geldik.
Muhammed İSRA: Otobüste asker var mıydı?
Muhacir Cehangir : Evet. Ellerinde otomatik silahlar bulunan Türk askerleri vardı. Daha sonra otobüs durdu. Devle (IŞİD) militanları geldi fakat onlar silahsızlardı.
Muhammed İSRA : Bu süreç IŞİD’in hakim olduğu bölgede mi gerçekleşti?
Muhacir Cehangir: Evet…
Muhammed İSRA: Peki, IŞİD militanları size nasıl davrandı?
Muhacir Cehangir : Yaklaşık 20 kişiydik. Türk polisi hepimizin telefonlarına el koymuştu.Teslim edilme esnasında telefonlarımızın içinde olduğu bir torbayı Devle (IŞİD) militanlarına teslim etmişlerdi. Telefonlarımızı istediğimizde bunu reddettiler. Burada telefon kullanamayacağımızı söylediler. Yolculuk esnasında yanımızda bulunan kıyafet çantaları ve bazı özel eşyalara el koydular. Daha sonra bizi kamplarına götürdüler. Orada bizimle aynı durumu yaşayan elliden fazla Muhacir vardı.
Bizleri tek tek sorguya aldılar.. Nereden geldiğimiz,daha önce hangi cemaatte olduğumuz, akidemizin ne olduğu..vs. gibi sorular sordular. Ben de daha önce Cephetu’n Nusra’dan olduğumu fakat ayrıldığımı söyledim.
Muasker (askeri eğitim) almayanların isimlerini aldılar. Ben daha önce savaştığım için muasker aldığımı biliyorlardı. Muaskere gidecek olanlar için bir otobüs geldi. Benim ismim okunmadığı halde ben de bindim otobüse. Bizi Rakka’ya götürdüler ve muasker alacağımızı söylediler. Ben kafamdan mermi yediğimi ve kolumun hala felç durumda olduğunu söyledim. Ama beni dinlemeyip eğitim kampına gönderdiler.
Eğitim kampında sabah namazından sonra herkes çıkıyordu akşam dönüyorlardı. Ama ben rahatsızlığımdan dolayı sabah herkesten önce çıkıp, akşam dönüyordum. Birkaç gün bu şekilde sürdü. Sonra başımızdaki bir emire gidip, muasker yapamayacağımı söyledim. Emir ise bana, benim fitneci olduğumu ve önceden Cephetu’n Nusra Cemaatinden olduğumu bildiğini söyleyerek beni azarladı. Zaten ‘’tevbe’’ edip Dewle’ye katılan Cephetu’n Nusra savaşçıları hor görülüyordu ve küçümseniyordu.
Muhammed İSRA : Peki IŞİD’in elinden nasıl kurtuldunuz?
Muhacir Cehangir : Orada Vali’den izin alıp Türkiye’ye giden muhacirleri gördüm. Ben de izin almak için Vali’ye gittim ve Türkiye’ye gitmem gerektiğini söyledim. Bahane olarak da bir ayağı sakat olan eşimin Türkiye’de olduğunu, onu alıp buraya getireceğimi söyledim. Bana, ”Ancak emanet olarak 9 yaşındaki oğlumu bırakırsam izin alabileceğimi” söyledi. Ben de ”Onun hasta olduğunu ve ondan ayrılırsam daha kötü olacağını bunun yerine iPhone marka telefonumu bırakabileceğimi”söyledim. Elhamdulillah bunu kabul ettiler ve bu şekilde Türkiye’ye, ardından da Suriye’ye döndüm.
Muhammed İSRA: Bir Müslümanın sözünün bir iphone telefon kadar değeri yoktu yani?
Muhacir Cehangir: Demek ki.
Muhammed İSRA: IŞİD’in içinde kaldığınız süre zarfında zarfında ne gibi durumlar ile karşılaştınız?
Muhacir Cehangir : Oradaki militanların kendi aralarında konuştuklarına göre Cephetu’n Nusra savaşçıları tevbe için gelirse onları kabul ediyorlar. Ama emirler için nerede görülürse vurulsun emri verilmiş..
Bunun dışında benden hemen önce Cephetu’n Nusra savaşçılarının hanımları geçiş yapmak isterken yakalanmış. Bizim gibi Türkiye polisi tarafından Devle (IŞİD) cemaatine verilmiş. Devle militanları da ‘’Kocalarınız zaten kafir ve nikahınız batıl’’diyerek evli kadınlara nikah kıymışlar. Daha sonra kocası Devle saflarında iken ölmüş olan ve dışarıya çıkma izni olmadığı için, Devle’den kaçmaya çalışan bacılara da şahit oldum. Yani. Sadece 1 ay süre zarfında bu tür iğrenç olaylar ile karşılaştım. Söyleyeceklerim bu kadar Allah razı olsun..
Muhammed İSRA : Allahumme amin. Allah yaşadıklarını ve imtihanını günahlarına kefaret saysın kardeşim.
21.03.2015 / Suriye
Muhammed İSRA / Ümmet-i İslam
(1) http://www.haberturk.com/gundem/hab...uhammed-el-rasidin-bilgisayari-mercek-altinda
(2) http://www.ummetislam.net/sehadetle...r-zinciri-nusret-cephesinden-devleye-cevap-4/
Geçen aylarda Avustralya’da yaşayan bir Müslüman aile haber merkezimize mail atmış ve Türkiye’de Adana F tipi Ceza evinde tutuklu olan Arab Arabi (Ebu Musab) isimli evlatlarına ulaşamadıklarını bildirmiş ve evlatlarının akıbeti hususunda bilgi edinebilmeleri için kendilerine yardımcı olmamızı talep etmişti. Bu durum üzerine ekibimiz F tipi Ceza evi yönetimi ile iletişime geçilmiş ve tutuklu Müslüman esirin durumu hakkında bilgi almaya çalışılmıştı.
Avustralya vatandaşı olan Arap asıllı Müslüman esir Arap Arabi’nin Suriye’de Esed Rejimi ile Cihad eden bir Muhacir olduğu ve alış veriş yapmak için Türkiye’ye geldiği esnada Türk Polisi tarafından tutuklandığı ve yaklaşık 6 ay Adana F tipi ceza evinde tutuklu kaldığı ardından ise Türk istihbaratı tarafından IŞİD’e teslim edildiği bilgisine ulaştık. IŞİD içerisinde bulunan Muhacirlerden, Arap Arabi’nin (Ebu Musab) kendilerine teslim edilmesinin ardından henüz iki gün geçmeden Amerikan bombardımanında Şehid edildiği bilgisini edindik. Ebu Musab’ın şaibeli şehadeti ve Türkiye tarafından IŞİD’e teslim edilen Muhacir Mücahitler ve Muhacir ailelere yönelik ihbarların artması üzerine Ümmet-i İslam sitesi olarak meseleyi aydınlatmak için olayın mağdurları ile görüştük.
Türkiye hükumeti tarafından mağdur edilen Cehangir el Özbeki ile sitemiz yazar ve editörlerinden Muhammed İSRA’nın yapmış olduğu röportajı kıymetli takipçilerimizin bilgisine sunarız.
Muhammed İSRA’nın haberi..
Yapılan röportajın ardından bir çok Muhacirin Türkiye hükümeti tarafından, kendilerine tercih hakkı bırakılmayarak zorla IŞİD’e teslim edildiği, IŞİD’in ise muhacir erkeklere köle , kadınlara ise cariye gibi davrandığı gerçeği ortaya çıktı. Sınırda Türk askeri tarafından yakalanarak Türk polisi tarafından IŞİD’e teslim edilen muhacirlerin sayısı oldukça fazla. Geçenlerde yabancı istihbarat birimlerinin IŞİD’e katılmak isteyen kişilere yardım ettiği gerçeğinin ortaya çıkmasının ardından Türk Polisinin de muhacirleri IŞİD’e katılmaya zorladığı gerçeği ortaya çıktı. (1) Bu Muhacir kardeşlerimiz Müslüman kardeşlerine yardım etmek üzere zalim Esed Rejimi ile savaşmak için İmarat Kavkaz’a veya Nusret Cephesine katılmak isterken yakalanıyor. Sonrasında Türk polisi tarafından bir tercih yapmaları isteniyor! Ya zalim mürtedlerin hüküm sürdüğü ülkelerine iade edilecekler yada IŞİD’e. Kısacası Türkiye onlara ”Kırt katır mı istersiniz yoksa kırt satır mı?” diye soruyor! Esasen bu durum beni hiç şaşırtmadı zira asrımızda zalimler ve kafirler için Müslüman ve kanından daha değersiz bir şey bulunmamakta. IŞİD’e teslim edilen bu muhacir Mücahitler Nusret Cephesi ve İslami Cemaatler ile savaşarak ellerini Müslüman kanına bulaştırmaya zorlanıyor veya kolayca şehit olabilecekleri kritik bölgelere yollanıyorlar.
Bu Röportaj bana Nusret Cephesi ve IŞİD arasında yaşanan olaylar ile ilgili şahitlik yapan Emir Ebu Hummam es Suri’nin bu konu hakkındaki sözlerini hatırlattı.
”Onlar gençleri ve Mücahitleri savaşta diğer gruplara (İslami ve gayri İslami) karşı kullanıyorlar ve Mücahide değer vermiyorlar. Mücahidi ölmeye gelmiş birisi olarak görüyorlar ve gitsin ölsün diyorlar!” (2)
Geçenlerde kendisi ile konuştuğum Ensar bir kardeşim IŞİD’e karşı öfke doluydu ve onlara istişhad saldırısı düzenlemek istediğini anlattı. Nedenini sorduğumda ise ”Kız kardeşini kaçırdıklarını ve kendisine mesaj atarak kardeşini cariye olarak kullandıklarını, kardeşinin her gün bir IŞİD üyesine hizmet etmek zorunda olduğunu söylediklerini anlattı.” Bende bu olaya en az kendisi kadar öfkelendim ve olayın faillerine beddua ettim. Her ne kadar bu haberi Ümmet ile paylaşmaktan haya ettiysem de Ümmetin bu cemaatin Müslümanlara karşı işledikleri cürümlerden hakkı ile haberdar olması gerektiğine kanaat getirdim.
Cehangir el Özbeki ile röportaj…
Muhammed İSRA: Es Selamu Aleykum
Muhacir Cehangir: We Aleykum Selam we Rahmetullah
Muhammed İSRA : Kıymetli kardeşim sözlerime bu gün yapacağımız röportajın ve şahitlik ettiğin olayların din günü Allah subhanahu ve tealanın huzurunda sana hatırlatılacağı gerçeğinin altını çizerek başlamak istiyorum. Bize kendini tanıtabilir misiniz?
Muhacir Cehangir : İsmim Cehangir. Özbek asıllıyım. Cephetu’n Nusra Cemaatindenim. 9 yaşında bir çocuğum var. Yaklaşık bir aydır da Türkiye’deyim.
Muhammed İSRA: Kıymetli kardeşim geçmişe dönecek olursan başından geçen olayların nasıl başladığını anlatabilirmisin?
Muhacir Cehangir : Suriye’de Cephetu’n Nusra Cemaatinin hakim olduğu bölgede ribattaydım (nöbetteydim). Diğer kardeşlerle yer değiştirecektik. Bizi almaya geldiler. Motosiklet üzerinde giderken, rejimin keskin nişancısı tarafından kafamdan vuruldum. Elhamdulillah mermi sıyırdı fakat vücudumda kısmen kalıcı felç olmasına neden oldu. Daha sonra 3 ay kadar Suriye’de tedavi için kaldım. Ama tedavi istenilen sonucu vermedi. Bu yüzden Türkiye’ye tedavi olmak için geldim. Elhamdulillah tedavi Türkiye’de iyi sonuçlar verince tekrar Suriye’ye dönmeye karar verdim. Kaçakçılarla birlikte Hatay sınırından geçerken Türk askerleri tarafından durdurulduk. Toplam 8 kişiydik, hepimizi indirdiler.
Muhammed İSRA: Yakalanmanız ardından ilk olarak nereye götürüldünüz?
Muhacir Cehangir : Askerler bizi Jandarmaya teslim etti. Jandarma da bizi polis karakoluna götürdü. Karakolda takriben 10 gün kaldık. Ordan Gaziantep’te bir karakola götürdüler. Orada üst rütbeli olduğunu düşündüğüm sivil kıyafetli bir amir gelerek ”Bizi Devle’ye (IŞID’e) teslim edeceklerini, kabul etmememiz halinde ise kendi ülkelerimize göndereceklerini” söyledi. Ben de, paramın olduğunu Mısır’a gitmek istediğimi söyledim. Fakat bizi bu iki seçenekten birini seçmeye zorladılar ve tercih hakkımızın olmadığını belirttiler.
Kafkasyalı Muhacirler iyi bilirler, Mürted Kafkas devletlerinin hapishanesine girmek, bir Müslüman için ölüm demektir (Orada yapılan işkenceleri kastediyor). Biz de mecburi olarak Devle’yi (IŞİD) tercih ettik. Zaten oradaki görevliler de sürekli olarak bize gelip ‘’Sizi IŞİD’e verelim, ne olacak’’ deyip, duruyor, kendi rızamızla IŞİD’e gitmemeye yönlendiriyorlardı.. Sonra da bizi onlara (IŞİD’e) teslim ettiler.
Muhammed İSRA: Peki, IŞİD’e teslim edilme süreciniz nasıl gerçekleşti? Gümrük kapısından mı teslim edildiniz?
Muhacir Cehangir : Bizi bir otobüse bindirdiler. Gazi Antep’ten yola çıktık. Türkiye sınırlarını geçip Tel Abyad denilen, IŞİD’in hakim olduğu bölgeye geldik.
Muhammed İSRA: Otobüste asker var mıydı?
Muhacir Cehangir : Evet. Ellerinde otomatik silahlar bulunan Türk askerleri vardı. Daha sonra otobüs durdu. Devle (IŞİD) militanları geldi fakat onlar silahsızlardı.
Muhammed İSRA : Bu süreç IŞİD’in hakim olduğu bölgede mi gerçekleşti?
Muhacir Cehangir: Evet…
Muhammed İSRA: Peki, IŞİD militanları size nasıl davrandı?
Muhacir Cehangir : Yaklaşık 20 kişiydik. Türk polisi hepimizin telefonlarına el koymuştu.Teslim edilme esnasında telefonlarımızın içinde olduğu bir torbayı Devle (IŞİD) militanlarına teslim etmişlerdi. Telefonlarımızı istediğimizde bunu reddettiler. Burada telefon kullanamayacağımızı söylediler. Yolculuk esnasında yanımızda bulunan kıyafet çantaları ve bazı özel eşyalara el koydular. Daha sonra bizi kamplarına götürdüler. Orada bizimle aynı durumu yaşayan elliden fazla Muhacir vardı.
Bizleri tek tek sorguya aldılar.. Nereden geldiğimiz,daha önce hangi cemaatte olduğumuz, akidemizin ne olduğu..vs. gibi sorular sordular. Ben de daha önce Cephetu’n Nusra’dan olduğumu fakat ayrıldığımı söyledim.
Muasker (askeri eğitim) almayanların isimlerini aldılar. Ben daha önce savaştığım için muasker aldığımı biliyorlardı. Muaskere gidecek olanlar için bir otobüs geldi. Benim ismim okunmadığı halde ben de bindim otobüse. Bizi Rakka’ya götürdüler ve muasker alacağımızı söylediler. Ben kafamdan mermi yediğimi ve kolumun hala felç durumda olduğunu söyledim. Ama beni dinlemeyip eğitim kampına gönderdiler.
Eğitim kampında sabah namazından sonra herkes çıkıyordu akşam dönüyorlardı. Ama ben rahatsızlığımdan dolayı sabah herkesten önce çıkıp, akşam dönüyordum. Birkaç gün bu şekilde sürdü. Sonra başımızdaki bir emire gidip, muasker yapamayacağımı söyledim. Emir ise bana, benim fitneci olduğumu ve önceden Cephetu’n Nusra Cemaatinden olduğumu bildiğini söyleyerek beni azarladı. Zaten ‘’tevbe’’ edip Dewle’ye katılan Cephetu’n Nusra savaşçıları hor görülüyordu ve küçümseniyordu.
Muhammed İSRA : Peki IŞİD’in elinden nasıl kurtuldunuz?
Muhacir Cehangir : Orada Vali’den izin alıp Türkiye’ye giden muhacirleri gördüm. Ben de izin almak için Vali’ye gittim ve Türkiye’ye gitmem gerektiğini söyledim. Bahane olarak da bir ayağı sakat olan eşimin Türkiye’de olduğunu, onu alıp buraya getireceğimi söyledim. Bana, ”Ancak emanet olarak 9 yaşındaki oğlumu bırakırsam izin alabileceğimi” söyledi. Ben de ”Onun hasta olduğunu ve ondan ayrılırsam daha kötü olacağını bunun yerine iPhone marka telefonumu bırakabileceğimi”söyledim. Elhamdulillah bunu kabul ettiler ve bu şekilde Türkiye’ye, ardından da Suriye’ye döndüm.
Muhammed İSRA: Bir Müslümanın sözünün bir iphone telefon kadar değeri yoktu yani?
Muhacir Cehangir: Demek ki.
Muhammed İSRA: IŞİD’in içinde kaldığınız süre zarfında zarfında ne gibi durumlar ile karşılaştınız?
Muhacir Cehangir : Oradaki militanların kendi aralarında konuştuklarına göre Cephetu’n Nusra savaşçıları tevbe için gelirse onları kabul ediyorlar. Ama emirler için nerede görülürse vurulsun emri verilmiş..
Bunun dışında benden hemen önce Cephetu’n Nusra savaşçılarının hanımları geçiş yapmak isterken yakalanmış. Bizim gibi Türkiye polisi tarafından Devle (IŞİD) cemaatine verilmiş. Devle militanları da ‘’Kocalarınız zaten kafir ve nikahınız batıl’’diyerek evli kadınlara nikah kıymışlar. Daha sonra kocası Devle saflarında iken ölmüş olan ve dışarıya çıkma izni olmadığı için, Devle’den kaçmaya çalışan bacılara da şahit oldum. Yani. Sadece 1 ay süre zarfında bu tür iğrenç olaylar ile karşılaştım. Söyleyeceklerim bu kadar Allah razı olsun..
Muhammed İSRA : Allahumme amin. Allah yaşadıklarını ve imtihanını günahlarına kefaret saysın kardeşim.
21.03.2015 / Suriye
Muhammed İSRA / Ümmet-i İslam
(1) http://www.haberturk.com/gundem/hab...uhammed-el-rasidin-bilgisayari-mercek-altinda
(2) http://www.ummetislam.net/sehadetle...r-zinciri-nusret-cephesinden-devleye-cevap-4/
Moderatör tarafında düzenlendi: