Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Makale Türkiye İslami, İslam'ın Türkiye geleceği...

İmam Malik Çevrimdışı

İmam Malik

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.
Alemlerin rabbi olan Allah'a hamdolsun. Salat ve selam; Rahmet ve Savaş peygamberine, onun pak ailesine ve cesur ashabına olsun. Allah'ım sen bize hakkı hak olarak göster ve hakka uymayı bize nasib et, batılıda batıl olarak göster ve batıldan uzaklaşmayı bize nasib et.
Kardeşlerim, şu ahval içinde, bumca zillet ve perişanlığı tadarken, Allah'ın lutfu ile benim bir istisnası olduğum koskoca bir kuşağı(z kuşağı) solculara ve koministlere kaptırırken, İslamin şiarları TC polislerinin ayakları altında çiğnenirken, başta Molla Palevi olmak üzere rejim kaşısında hakkı söyleyen hemen her alim zındanda iken ve aynı dili konuştuğumuz insanlar dahi bizi yanlız bırakmışken hepimizin bir durup ne halde olduğumuza, halimizin sebeplerinin ne olduğuna ve buradan çıkış yoluna dair muhasebe yapmaya ihtiyaç durduğumuzu düşünüyorum.
Ben kendi fikirlerimi ve tavsiyelerimi böyle bir yazı ile bildirmek istedim, bu yazının hedef kitlesi yanlız Selefiler değil, kendine Müslüman diyen ve İslam için endişe duyan herkestir. Gayret bizden tevfik Allah'tandır(Subhanehu we Teala)

A) Mevcud vakıa:
Mevcud vakıda maaleseft, şuurlu Müslümanların dahi tamamını rejim aleyhinde yanımızda toplayabilmiş değiliz. Velakin halk yavaş yavaş rejimde soğumaktadır. Halkın muhatab olduğu Polisten gördüğü muamele, işsizlik ve ayyuka çıkan yolsuzluk, 19, 20, 21 tarihlerinde envantere katılacak oaln yerli tankı ve uçağın -elhamdulillah- esamesinin okunmaması vb sebepler bu halin temel sebepleri arasında sayılabilir.
Benimde onlardan olduğum Z kuşağı denilen kuşak sadece Rejime değil örf ve dine karşı soğumuş ve Solculara kaptırılmıştır. Bu halin sebebi onlar mevcud zulüm nizamnın farkındadır ancak İslamcı(!) kesimi bu zalimlerin yanında bulduklarından ister istemez Sol cenaha meyletmişlerdir. Eğer bu İslamcılar(!) hala Erdoğan'dan şeriat beklemeye devam eder ve bu kepazeliğe bir son vermez ise bu riddet ateşi daha büyüyecek ve sonraki kuşak olan alfa kuşağuda bundan nasibini alacaktır.
Türkiyede şayet alî Erdoğan'ın, imtiyazlı zümrenin ve 15 temmuzdan sonra kadrolara geri doldurulan Sol-Faşist-Kemalist'ler ile Siyasi ortak olan Sağ-Faşist-Kemalist'lerin gadabını üzerine çekmezsen her türlü İslami faaliyeti yapman resmi çerçevede mümkündür.
Velakin, bunların gadabını ne ile üstüne çekeceğin hiç belli olmaz. İllaki eleştirmene luzum yok, onların çıkarlarına uzaktan dahi olsa selam vermeyen bir açıklamada bulunman kafi. Bunun tek istisnası olan HÜDA-PAR camiası ise AKP'nin zaten iyice azalan oy oranlarına desteği, medya eli ile kolayca itibarsızlaştırılamamaları, ellerinde rejime karşı nisbetende olsa direnebilecek bir gücün bulunması ve çok sert açıklamalarının olmaması sebebi ile henüz bu akıbete uğramadı ama gerek onları gerek ÖZGÜR-DER vb grupları rejim zannımca kollamaktadır. Her hangi bir yanlış hamleleri durumunda sonlarının Kuytul yada Bayancuk'un cemaatleri gibi olacağından zerre şübhe etmesinler
Dış politikada ise hükümet, içeriyi tatmin etmek için bazı işler yapıyormuş gibi görünsede bunların çoğunu ABD'nin vurucu gücü olarak yapmaktadır. Hafter'i ve Esad'ı, Rusya desteklediği için Amerika bunların karşıtıdır. Türkiye eğer Mavi Marmara davasını satmasaydı, Somali, Afganistan ve Irak'ta; Müslümanlara karşı Amerika'yı tutma rezilliğini göstemeseydi şayet şu anki iddiası gerçekten doğru olabilirdi ama şu halde yanlızca içerdeki seçmenin cüzi bir kısmını kandırabiliyor. Suriye ve Libya'daki durum ise ne kadar kalıcı, onuda ancak Semanın sahibi(subhanehu we teala) bilebilir. Zira, Sosyalizmin fiili çöküşünden sonra dünya Kapitalist, Demokrasi'ye karşı ikinci bir nizam aramaktadır. Bunun için ise Rusya öncülüğünde bula bula Neo-Faşist bir "Ulusalcı" idea bulmuştır. Erdoğan'ın icraatleri ise Bu kesiminkilere cidden benzemektedir. Henüz, Putin gibi Risale-i Nur kitabını aşırılık gerekçesi ile yasaklat(a)masada işin sonu oraya doğru gitmektedir.
Şimdiden Esadın yaptığı gibi din adamı kılıklı şak şakçıları hazırdır. Bu seçimi normal yolla kazanmasının imkanı yoktur. Her ne kadar ben vermesemde, benim gibi AKP iktidarında doğmuş bir yığın bu seçimlerde ilk oyunu kullanacaktır. Reel hayatta ise insanlar perişan vaziyettedir hasılı AKP bu seçimden normal yolla ÇIKAMAZ. Neticede âli Erdoğan, Demokrasicilik oyununa son verecebilirmi? Orasını bekleyip göreceğiz.
B) Bu halin sebepleri:
Bu halin sebeplerinin en başında Muhafazakar ve hatta İslami cenahların, AKP'yi rab edinme ve her yaptığını, A Haber'den duyduğu her şeyi tasdik etmesi gelmektedir. Ölüm gösterilip sıtmaya razı edilen bu guruh sağlığı nedense hiç hayal etmemektedir ama kendi çocuklarını deizme sürüklemektedir o ayrı tabii.
Bir sebep ise Türklerdeki kutsal devlet anlayışı ile gerek 90'lı yıllar gerekse komşu ülkelerdeki ahvalin yarattığı korkunun birleşmesidir. AKP buna birde "Beka(!)" söylemini eklemektedir. Bütün bunlar halkı hem rejime hemde AKP'ye kul haline getirmeye getmekte hatta artmakadır.
Başka bir sebep olarak ise Medya'nın belki %90'ının AKP'ye beyatlı olması gelmektedir, zira Türkiye halkı medyada Avrupa ve hatta ABD tarafından korkulan ve kıskanılan bir Türkiye görmektedir, işin aslını ise sadece çoğunluğu genç olan ve Sosyal medyayı takip eden bir azınlık öğrenebilmektedir.
Pek çok sebep daha sayılabilir ama başlıca sayacağım son sebep ise batı veliyyu'l emr ve fitne anlayışıdır. AKP, kendini cahil ama İslami kesime Veliyyu'l Emr olarak kabul ettirmeyi başarmıştır, içini kendisinin ve Türk geleneğinin doldurduğu bu anlayışa göre ise halk, devletin yaşaması için gereken bir sürüden farksızdır. Dolayısı ile devlet kendi bekası için istediğini kurban edebilmelidir.
C) Bu halden çıkmanın yolu:
Bu halden çıkmanın tek yolu ise mevcud zulüm rejimine karşı dik durmaktır. Bunlardan şeriat beklerken koskoca bir kuşağı sofiler kaybetmiştir. Bu vesile ile Tasavvuf ehlinede bir Selefi olarak sesleniyorum, eğer Selefiliğin yayılmasından rahatsız iseniz bu kepazeliğe derhal bir son vermelisiniz. Aksi taktirde gelecek nesil ne size ne bize kalmayacak dolayısı ile ülkenin geleceğinde sizden ve bizden söz edilemeyecektir. Selefi olanların çoğu, gavura kızıp oruç yemeden önce işin aslını araştırırken davetçilere rast gelerek Selefi olmaktadır ama Şeytanın yönlendirmesi ile bunlar azınlıktır. Unutmayın, bir sofi olan Necip Fazıl en büyük bir rejim düşmanıydı! Yoksa odamı Vehhanbi oldu!?!
23 seçimleri her şeyi net kılacaktır, şayet bu tarihten itibaren bir âli Erdoğan rejimi görünürse fıkıh kitaplarında geçen "Huruc Ale's Sulta" babı cidden gözden geçirilmelidir. Bu gibi durumlarda meydan, işe öncü olanlara kalmaktadır. İran'da devrim olurken devrime Sosyalist cenahta katılmış velakin işin meyvesini bu sebepten Humeyni toplamıştır.11 Eylül olduğunda her ne kadar FETÖ, "İslam yanlış anlaışılıyor(!)" diye yasa boğulsada Güney Amerika ülkelerinde insanlar sokaklara dökülmüş, Şeyh Usame leyhine sloganlar atmış ve pek çokları bu vesile ile Müslüman olmuştur. Türkiye'de, Fırat'tan doğuda PKK, rejimin zulmüne karşı baş kaldırmış ve Türkiyenin en dindar halkından ciddi destek görmüş hatta İslami bir hareket olan Hizbullah hareketi dahi senelerce hala rejim ile bir ilişkileri olamadığını anlatmak zorunda kalmıştır. Bereket vesinki halka rejimden daha çok zulmedince halkın çoğu ondan gocumuştur velakin mevcud durum ve oy oranları dahi bir kıyamda başı çekmenin halk üzerindeki etkisini göstermektedir. Bu illaki silahlı olmak zorundada değildir en azında şimdilik, rejime karşı kim dik durursa halk onun etrafında toplanacaktır. Ve bu işi Müslümanlar yaparsa bi'iznillah "Bir devrim evela devrimi devirecektir".

Sonuç olarak:
Zor bir süreçten geçiyoruz, bu süreci hamasi davranarak yada gereksiz tavizlerde bulunarak aleyhimize çevirmemiz pek ala mümkündür. Şayet, halk bizi AKP'nin yanında görürse bizden soğuması kaçınılmaz olacaktır. İslami kesimin kanaat önderleri iyi bir durum değerlendirmesi yapmazsa şayet bu işin sonucu iyi görünmemektedir
Vesselam!
 
M Çevrimdışı

mübahis

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
All
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.
Alemlerin rabbi olan Allah'a hamdolsun. Salat ve selam; Rahmet ve Savaş peygamberine, onun pak ailesine ve cesur ashabına olsun. Allah'ım sen bize hakkı hak olarak göster ve hakka uymayı bize nasib et, batılıda batıl olarak göster ve batıldan uzaklaşmayı bize nasib et.
Kardeşlerim, şu ahval içinde, bumca zillet ve perişanlığı tadarken, Allah'ın lutfu ile benim bir istisnası olduğum koskoca bir kuşağı(z kuşağı) solculara ve koministlere kaptırırken, İslamin şiarları TC polislerinin ayakları altında çiğnenirken, başta Molla Palevi olmak üzere rejim kaşısında hakkı söyleyen hemen her alim zındanda iken ve aynı dili konuştuğumuz insanlar dahi bizi yanlız bırakmışken hepimizin bir durup ne halde olduğumuza, halimizin sebeplerinin ne olduğuna ve buradan çıkış yoluna dair muhasebe yapmaya ihtiyaç durduğumuzu düşünüyorum.
Ben kendi fikirlerimi ve tavsiyelerimi böyle bir yazı ile bildirmek istedim, bu yazının hedef kitlesi yanlız Selefiler değil, kendine Müslüman diyen ve İslam için endişe duyan herkestir. Gayret bizden tevfik Allah'tandır(Subhanehu we Teala)

A) Mevcud vakıa:
Mevcud vakıda maaleseft, şuurlu Müslümanların dahi tamamını rejim aleyhinde yanımızda toplayabilmiş değiliz. Velakin halk yavaş yavaş rejimde soğumaktadır. Halkın muhatab olduğu Polisten gördüğü muamele, işsizlik ve ayyuka çıkan yolsuzluk, 19, 20, 21 tarihlerinde envantere katılacak oaln yerli tankı ve uçağın -elhamdulillah- esamesinin okunmaması vb sebepler bu halin temel sebepleri arasında sayılabilir.
Benimde onlardan olduğum Z kuşağı denilen kuşak sadece Rejime değil örf ve dine karşı soğumuş ve Solculara kaptırılmıştır. Bu halin sebebi onlar mevcud zulüm nizamnın farkındadır ancak İslamcı(!) kesimi bu zalimlerin yanında bulduklarından ister istemez Sol cenaha meyletmişlerdir. Eğer bu İslamcılar(!) hala Erdoğan'dan şeriat beklemeye devam eder ve bu kepazeliğe bir son vermez ise bu riddet ateşi daha büyüyecek ve sonraki kuşak olan alfa kuşağuda bundan nasibini alacaktır.
Türkiyede şayet alî Erdoğan'ın, imtiyazlı zümrenin ve 15 temmuzdan sonra kadrolara geri doldurulan Sol-Faşist-Kemalist'ler ile Siyasi ortak olan Sağ-Faşist-Kemalist'lerin gadabını üzerine çekmezsen her türlü İslami faaliyeti yapman resmi çerçevede mümkündür.
Velakin, bunların gadabını ne ile üstüne çekeceğin hiç belli olmaz. İllaki eleştirmene luzum yok, onların çıkarlarına uzaktan dahi olsa selam vermeyen bir açıklamada bulunman kafi. Bunun tek istisnası olan HÜDA-PAR camiası ise AKP'nin zaten iyice azalan oy oranlarına desteği, medya eli ile kolayca itibarsızlaştırılamamaları, ellerinde rejime karşı nisbetende olsa direnebilecek bir gücün bulunması ve çok sert açıklamalarının olmaması sebebi ile henüz bu akıbete uğramadı ama gerek onları gerek ÖZGÜR-DER vb grupları rejim zannımca kollamaktadır. Her hangi bir yanlış hamleleri durumunda sonlarının Kuytul yada Bayancuk'un cemaatleri gibi olacağından zerre şübhe etmesinler
Dış politikada ise hükümet, içeriyi tatmin etmek için bazı işler yapıyormuş gibi görünsede bunların çoğunu ABD'nin vurucu gücü olarak yapmaktadır. Hafter'i ve Esad'ı, Rusya desteklediği için Amerika bunların karşıtıdır. Türkiye eğer Mavi Marmara davasını satmasaydı, Somali, Afganistan ve Irak'ta; Müslümanlara karşı Amerika'yı tutma rezilliğini göstemeseydi şayet şu anki iddiası gerçekten doğru olabilirdi ama şu halde yanlızca içerdeki seçmenin cüzi bir kısmını kandırabiliyor. Suriye ve Libya'daki durum ise ne kadar kalıcı, onuda ancak Semanın sahibi(subhanehu we teala) bilebilir. Zira, Sosyalizmin fiili çöküşünden sonra dünya Kapitalist, Demokrasi'ye karşı ikinci bir nizam aramaktadır. Bunun için ise Rusya öncülüğünde bula bula Neo-Faşist bir "Ulusalcı" idea bulmuştır. Erdoğan'ın icraatleri ise Bu kesiminkilere cidden benzemektedir. Henüz, Putin gibi Risale-i Nur kitabını aşırılık gerekçesi ile yasaklat(a)masada işin sonu oraya doğru gitmektedir.
Şimdiden Esadın yaptığı gibi din adamı kılıklı şak şakçıları hazırdır. Bu seçimi normal yolla kazanmasının imkanı yoktur. Her ne kadar ben vermesemde, benim gibi AKP iktidarında doğmuş bir yığın bu seçimlerde ilk oyunu kullanacaktır. Reel hayatta ise insanlar perişan vaziyettedir hasılı AKP bu seçimden normal yolla ÇIKAMAZ. Neticede âli Erdoğan, Demokrasicilik oyununa son verecebilirmi? Orasını bekleyip göreceğiz.
B) Bu halin sebepleri:
Bu halin sebeplerinin en başında Muhafazakar ve hatta İslami cenahların, AKP'yi rab edinme ve her yaptığını, A Haber'den duyduğu her şeyi tasdik etmesi gelmektedir. Ölüm gösterilip sıtmaya razı edilen bu guruh sağlığı nedense hiç hayal etmemektedir ama kendi çocuklarını deizme sürüklemektedir o ayrı tabii.
Bir sebep ise Türklerdeki kutsal devlet anlayışı ile gerek 90'lı yıllar gerekse komşu ülkelerdeki ahvalin yarattığı korkunun birleşmesidir. AKP buna birde "Beka(!)" söylemini eklemektedir. Bütün bunlar halkı hem rejime hemde AKP'ye kul haline getirmeye getmekte hatta artmakadır.
Başka bir sebep olarak ise Medya'nın belki %90'ının AKP'ye beyatlı olması gelmektedir, zira Türkiye halkı medyada Avrupa ve hatta ABD tarafından korkulan ve kıskanılan bir Türkiye görmektedir, işin aslını ise sadece çoğunluğu genç olan ve Sosyal medyayı takip eden bir azınlık öğrenebilmektedir.
Pek çok sebep daha sayılabilir ama başlıca sayacağım son sebep ise batı veliyyu'l emr ve fitne anlayışıdır. AKP, kendini cahil ama İslami kesime Veliyyu'l Emr olarak kabul ettirmeyi başarmıştır, içini kendisinin ve Türk geleneğinin doldurduğu bu anlayışa göre ise halk, devletin yaşaması için gereken bir sürüden farksızdır. Dolayısı ile devlet kendi bekası için istediğini kurban edebilmelidir.
C) Bu halden çıkmanın yolu:
Bu halden çıkmanın tek yolu ise mevcud zulüm rejimine karşı dik durmaktır. Bunlardan şeriat beklerken koskoca bir kuşağı sofiler kaybetmiştir. Bu vesile ile Tasavvuf ehlinede bir Selefi olarak sesleniyorum, eğer Selefiliğin yayılmasından rahatsız iseniz bu kepazeliğe derhal bir son vermelisiniz. Aksi taktirde gelecek nesil ne size ne bize kalmayacak dolayısı ile ülkenin geleceğinde sizden ve bizden söz edilemeyecektir. Selefi olanların çoğu, gavura kızıp oruç yemeden önce işin aslını araştırırken davetçilere rast gelerek Selefi olmaktadır ama Şeytanın yönlendirmesi ile bunlar azınlıktır. Unutmayın, bir sofi olan Necip Fazıl en büyük bir rejim düşmanıydı! Yoksa odamı Vehhanbi oldu!?!
23 seçimleri her şeyi net kılacaktır, şayet bu tarihten itibaren bir âli Erdoğan rejimi görünürse fıkıh kitaplarında geçen "Huruc Ale's Sulta" babı cidden gözden geçirilmelidir. Bu gibi durumlarda meydan, işe öncü olanlara kalmaktadır. İran'da devrim olurken devrime Sosyalist cenahta katılmış velakin işin meyvesini bu sebepten Humeyni toplamıştır.11 Eylül olduğunda her ne kadar FETÖ, "İslam yanlış anlaışılıyor(!)" diye yasa boğulsada Güney Amerika ülkelerinde insanlar sokaklara dökülmüş, Şeyh Usame leyhine sloganlar atmış ve pek çokları bu vesile ile Müslüman olmuştur. Türkiye'de, Fırat'tan doğuda PKK, rejimin zulmüne karşı baş kaldırmış ve Türkiyenin en dindar halkından ciddi destek görmüş hatta İslami bir hareket olan Hizbullah hareketi dahi senelerce hala rejim ile bir ilişkileri olamadığını anlatmak zorunda kalmıştır. Bereket vesinki halka rejimden daha çok zulmedince halkın çoğu ondan gocumuştur velakin mevcud durum ve oy oranları dahi bir kıyamda başı çekmenin halk üzerindeki etkisini göstermektedir. Bu illaki silahlı olmak zorundada değildir en azında şimdilik, rejime karşı kim dik durursa halk onun etrafında toplanacaktır. Ve bu işi Müslümanlar yaparsa bi'iznillah "Bir devrim evela devrimi devirecektir".

Sonuç olarak:
Zor bir süreçten geçiyoruz, bu süreci hamasi davranarak yada gereksiz tavizlerde bulunarak aleyhimize çevirmemiz pek ala mümkündür. Şayet, halk bizi AKP'nin yanında görürse bizden soğuması kaçınılmaz olacaktır. İslami kesimin kanaat önderleri iyi bir durum değerlendirmesi yapmazsa şayet bu işin sonucu iyi görünmemektedir
Vesselam!

Allah razı olsun abi, zor bir süreçten geçiyoruz gerçekten. İslami kesimin, "Kanaat önderi" diye etrafında toplandığı insanlar koskoca bir nesli kafirlere teslim etti. Bu ortamı en az zarar ile atlatıp önümüze bakmamız lazım. Zulme boyun eyilmeyeceğini bilakis el, dil olmadı kalp ile mücadele edileceğini solcular bile anladı artık
 
Üst Ana Sayfa Alt