Çevrimdışı
TÜRKİYE'DE KUR'AN'I OKUMAK DEĞİL ANLAMAK SUÇTUR
Türkiye'de kur'an okumak, hattâ kur'an okuma yarışmaları düzenlemek, yarışmada kazananlara ödüller vermek suç değildir. Hattâ teşvik edilir. Çünkü onların açıklanmayan, anlaşılmayan Kur'an ayetleri ile bir problemleri yoktur.
Türkiye'de suç olan, o okunan kur'an'ın âyetlerinin anlaşılması, demokrasiye, lâiklkiğe ve küfür sisteminin savunucusu olan yöneticilerin (bunlar müslüman isimli ve kılıklı da olsalar) icraatlarına aykırı âyetlerin okunup açıklanmasıdır.
Haa, diyeceksiniz ki, ee, bir sürü hoca, tefsir, hadis doktorları, doçentleri, profesörleri var, bunlar da mı kur'an'ı anlamıyorlar? Bunların bir çoğu kur'an'ı elbette anlıyorlar, hem de çok iyi anlıyorlar. Ama bunlar küfür sisteminin kurum ve kuruluşlarında görevli oldukları, onlardan maaş aldıkları için anladıkları hakkı söyleyemezler, söyletmezler. Onlara işte bunun için maaş veriyorlar. Onlara verdikleri mevkî ve makamlar, maaşlar onların üzerinde Demokles'in kılıcı gibi durmaktadır. Azıcık bir şey açıklamaya çalışsınlar da bir görün, hemen görevden almakla, sürmekle, maaşlarını kesmekle ve hapse atmakla tehdit ederler. Mevkî ve makamların, maaşların meftûnu olmuş, meselelere hep dünyalarını kurtarmak açısından bakan işte böyleleri birer Belam'dırlar. Bunlar vallâhi kâfirlerden daha tehlikelidirler. Çünkü böylelerinin islâma ve müslümanlara verdikleri zarar kâfirlerin verdikleri zarardan daha büyüktür.
İmamlar ve müezzinler mi? Vallâhi onlar bırakın okudukları kur'an'ı anlamayı, kıldırdıkları namaz ahkâmını bile doğru dürüst bilmemektedirler. Bunlar aslında imam ve müezzin de değildirler. Onların her biri namaz kıldırma memurlarıdırlar. Para aldıkları müddetçe namaz kıldırırlar. Paraları bir kesilsin de görün, câmiye bile gitmezler.
Tarîkatlar mı? Onların haftada bir iki defa bir yerde toplanıp Allah'ın esmâlarından bir ikisini (hem de bid'at bir şekilde) zikretmekten, sonra da oturup karınlarını tıka basa doldurmaktan başka bir işleri, kaygıları var mı ki? İslâmın hâkim olması diye bir düşünceleri, çabaları var mı ki? Eee, küfür sistemleri böyle tarîkatlardan neden rahatsız olsunlar? Tam tersine teşvik bile edilirler. Bazen açık bir şekilde bazen de el altından desteklenirler bile. Cumhûriyetin kuruluşundan beri bir sürü darbe ve ihtilaller oldu. Bunlar tarîkatlara hiç dokundulkar mı? Kendileri için tehlike olmayan, tam tersine müslümanları pısırıklaştıran, uyutan böyle tarîkatlara niye dokunsunlar ki? Onlar da Diyanet'in yaptığı gibi müslümanları uyutma fonksiyonunu yerine getiriyorlar.
Küfür sistemlerinin en korktuğu şey, kendileri ile irtibatlı olmayan müslümanların birer muvahhid olarak yetişmeleri, insanlara islamı doğru olarak anlatmaya gayret etmeleridir. İşte küfür sistemleri böyle müslümanların kur'an ve hadisleri anlamalarını hiç istemezler. Devletin televizyonlarından kur'an okuma yarışması düzenleyenler üç beş müslümanın bir evde toplanıp tefsir ve hadis dersleri yapmalarını tehlikeli görürler ve oralara baskınlar düzenlerler. Kimisine şucu, kimisine de bucu yaftaları yapıştırarak haklarında soruşturmalar açarlar, hapislere atarlar. Yâni onlar için üç beş tane müslüman bütün târikatlardan ve Diyânet'ten daha tehlikelidirler.
Fakat korkunun ecele faydası yoktur. Bir gün müslümanlar mutlaka uyanacaklar, inandıkları dîni hâkim kılmak için ayağa kalkacaklardır. İslamın ve müslümanların kaygısını kalblerinde diri tutan muvahhidlere selam olsun.
Türkiye'de kur'an okumak, hattâ kur'an okuma yarışmaları düzenlemek, yarışmada kazananlara ödüller vermek suç değildir. Hattâ teşvik edilir. Çünkü onların açıklanmayan, anlaşılmayan Kur'an ayetleri ile bir problemleri yoktur.
Türkiye'de suç olan, o okunan kur'an'ın âyetlerinin anlaşılması, demokrasiye, lâiklkiğe ve küfür sisteminin savunucusu olan yöneticilerin (bunlar müslüman isimli ve kılıklı da olsalar) icraatlarına aykırı âyetlerin okunup açıklanmasıdır.
Haa, diyeceksiniz ki, ee, bir sürü hoca, tefsir, hadis doktorları, doçentleri, profesörleri var, bunlar da mı kur'an'ı anlamıyorlar? Bunların bir çoğu kur'an'ı elbette anlıyorlar, hem de çok iyi anlıyorlar. Ama bunlar küfür sisteminin kurum ve kuruluşlarında görevli oldukları, onlardan maaş aldıkları için anladıkları hakkı söyleyemezler, söyletmezler. Onlara işte bunun için maaş veriyorlar. Onlara verdikleri mevkî ve makamlar, maaşlar onların üzerinde Demokles'in kılıcı gibi durmaktadır. Azıcık bir şey açıklamaya çalışsınlar da bir görün, hemen görevden almakla, sürmekle, maaşlarını kesmekle ve hapse atmakla tehdit ederler. Mevkî ve makamların, maaşların meftûnu olmuş, meselelere hep dünyalarını kurtarmak açısından bakan işte böyleleri birer Belam'dırlar. Bunlar vallâhi kâfirlerden daha tehlikelidirler. Çünkü böylelerinin islâma ve müslümanlara verdikleri zarar kâfirlerin verdikleri zarardan daha büyüktür.
İmamlar ve müezzinler mi? Vallâhi onlar bırakın okudukları kur'an'ı anlamayı, kıldırdıkları namaz ahkâmını bile doğru dürüst bilmemektedirler. Bunlar aslında imam ve müezzin de değildirler. Onların her biri namaz kıldırma memurlarıdırlar. Para aldıkları müddetçe namaz kıldırırlar. Paraları bir kesilsin de görün, câmiye bile gitmezler.
Tarîkatlar mı? Onların haftada bir iki defa bir yerde toplanıp Allah'ın esmâlarından bir ikisini (hem de bid'at bir şekilde) zikretmekten, sonra da oturup karınlarını tıka basa doldurmaktan başka bir işleri, kaygıları var mı ki? İslâmın hâkim olması diye bir düşünceleri, çabaları var mı ki? Eee, küfür sistemleri böyle tarîkatlardan neden rahatsız olsunlar? Tam tersine teşvik bile edilirler. Bazen açık bir şekilde bazen de el altından desteklenirler bile. Cumhûriyetin kuruluşundan beri bir sürü darbe ve ihtilaller oldu. Bunlar tarîkatlara hiç dokundulkar mı? Kendileri için tehlike olmayan, tam tersine müslümanları pısırıklaştıran, uyutan böyle tarîkatlara niye dokunsunlar ki? Onlar da Diyanet'in yaptığı gibi müslümanları uyutma fonksiyonunu yerine getiriyorlar.
Küfür sistemlerinin en korktuğu şey, kendileri ile irtibatlı olmayan müslümanların birer muvahhid olarak yetişmeleri, insanlara islamı doğru olarak anlatmaya gayret etmeleridir. İşte küfür sistemleri böyle müslümanların kur'an ve hadisleri anlamalarını hiç istemezler. Devletin televizyonlarından kur'an okuma yarışması düzenleyenler üç beş müslümanın bir evde toplanıp tefsir ve hadis dersleri yapmalarını tehlikeli görürler ve oralara baskınlar düzenlerler. Kimisine şucu, kimisine de bucu yaftaları yapıştırarak haklarında soruşturmalar açarlar, hapislere atarlar. Yâni onlar için üç beş tane müslüman bütün târikatlardan ve Diyânet'ten daha tehlikelidirler.
Fakat korkunun ecele faydası yoktur. Bir gün müslümanlar mutlaka uyanacaklar, inandıkları dîni hâkim kılmak için ayağa kalkacaklardır. İslamın ve müslümanların kaygısını kalblerinde diri tutan muvahhidlere selam olsun.
