E
Çevrimdışı
Ebu & Dücane
Misafir
Türkiyede Tc anayasısını bir hukukçular birde oy vermekten uzak duran müslümanlar okuyor...
Bakın oy verme suretiyle ayakta kalması sağlanan sistemin maddelerine ;
Anayasa Metni ( yalnızca 9 madde yayımlıyorum )
MADDE 1- Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
MADDE 2- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine ( Faşizm demek istiyor ) bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik ( insanların egemenliği ) , lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
MADDE 3- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı “İstiklal Marşı” ( Mehmet Akif'in laiklikten müberra olduğunu ilan ettiği , tevhid manifestosu ) dır. Başkenti Ankara’dır.
MADDE 4- Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
( bu madde , sistemin kendisini koruduğunu gösteriyor.. Yani ya onu bütünüyle red etmeli yahut bütünüyle kabul etmeli. Erdoğanın dediği gibi, '' hem laik hem müslüman olunmaz, ya laik olursun yada müslüman '' Erdoğan ise şimdilerde laik ve demokratik sistemin başında küresel kapitalizmin değerlerini yükseltiyor.. O kapitalizm ile , kapitalizmde onunla karanlıkarın egemenliğine birlikte yükseliyor )
MADDE 5- Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.
MADDE 6- Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.
( bu madde ap açık Kitaba ve sünnete meydan okumaktır. Müslümanlar şunda ittifak etmiştir, insanlar hakkında yasak ve serbesti bildirme ( kanun koyma ) yalnızca yüce Allah'a mahsustur. Ehli sünnet şunda ittifak etmiştir, '' Kanun kitab ve sünnettir, kim bu ikisi dışında başka bir sultaya bağlansa o Allah'ı inkar eden bir kafir gibi kafirdir '' )
MADDE 7- Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.
( Bu meclisin ayakta durması, seçimler ile mümkündür.. Dolayısıyla bir kimse boş oyda atsa demokrasi binasının bir tuğlası olacaktır )
MADDE 8- Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.
MADDE 9- Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır. ‘’
İşte oy verip seçmen olanların ayakta tuttuğu sistem budur..
Laik olmasada, şeriatı istediğini söylesede; oy veren bir kimse demokratik yapıya destek vermekten başka bir şey yapmış değildir.. Bu nedenle Allah'ın kanunlarını istediği ve buna davet ettiği halde , imanına bir zarar vermediğini düşünüp yalnızca sosyal yaşantısını güvence altına almak adına oy vermeye giden bir kimse; laik olan insanları nefretle Allah'ın dininden alıkoyan , Kitaba ve sünnete kin besleyen , içkinin , cinselliğin ve diğer arzularının varlığı idame etmek için her türlü çalışmayı utanmadan büyük bir azimle yerine getiren mülhidler ile aynı suçu işlemiştir..
'' Peki oy vermeyelimde ne yapalım'' diyenlere Rablerinin şu ayetini hatırlatıyoruz :
'' İbrahim’de ve onunla birlikte bulunanlarda sizin için güzel bir örnek vardır. Hani onlar milletlerine , “Biz sizden ve Allah’ı bırakıp ibadet ettiklerinizden uzağız. Sizi tekfir ( sizler kafirsiniz ) ediyoruz Siz bir tek Allah’a iman edinceye kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir” demişlerdi'' Mümtehine :4
Aramızdan bazı münafıklar kalkıpta derlerse ki, '' oy vermezsek ( destek olmazsak ) chp gibiler gelir ve bizlere zulmederler..
Onlara deriz ki :
''İnsanlardan öyleleri vardır ki, “Allah’a iman ettik” derler. Ama Allah uğrunda bir ezaya uğratılınca, insanlardan gördükleri baskı ve işkenceyi Allah’ın azabı gibi tutar. Andolsun, Rabbinden bir yardım gelecek olsa mutlaka, “Biz de sizinle beraberdik” derler. Allah, herkesin kalbinde olanı en iyi bilen değil midir?'' ankebut :10
Allahtan korkan ve chp'nin azabından çok Allah'ın azabından korkan müslümanlar derler ki :
''Onlar şöyle dediler: “Ey Rabbimiz! Ancak sana dayandık, içtenlikle yalnız sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır.'' Mümtehine :4
Bu gerçekleri bile bile sandığa giderek bu mulhidlere destek çıkanlara diyorum ki :
Rabbimin haklarında şu hükmü buyrudğu yahudiler gibisiniz ,
'' Eğer Allah’a, Peygamber’e ve ona indirilene (Kur’an’a) inanıyor olsalardı, onları (müşrikleri) dost edinmezlerdi. Fakat onlardan birçoğu fasık kimselerdir.'' Maide :81
Kitab ve sünnette hakkında küfür hükmü verilmiş bir iş ikrah olmadığı müddetçe iman eden bir kimse tarafından uygulanamaz.. Böyle olan bir kimsenin '' ben Allah'a inanıyorum '' sözü onu kurtarmaz.. İşte Rabbimin hükmü, eğer Allah'a hakkıyla inansaydı , ondan korkar, ona güvenir, ona sevgi besler ve ona düşmanlık edenlere destek vermek bir kenara dursun, amansız bir öfkeyle düşmanlık gösterirdi..
Biz inşallah türkiye'nin bu vahim durumu i çin alimlerin fetvalarını toplayacağız.. Cehaletleri ve tevilleriyle bunlara oy veren kardeşlerimize ehli sünnetin temiz davetini ulaştırmak için çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Not:
Osmanlının son Kadısı , Şeyhul İslam Mustafa Sabri efendi ( r.a. )
Bu sisteme katılan , bakan olan , oy veren , askerliğini yapan , memurluğunu yapan herkesin dinden döndüğünü ( mürted olduğunu ) söyledi.. Ve bununla ilgili bir risale yazdı ki o risalede zamanın alimlerinin fetvalarını topladı..
O risale elimizde , biz inşallah bu risaleyi anlaşılır bir şekilde yeniden yayımlayacağız..
( Not , tüm bunların küfür olması o dönemde bu küfür sisteminin kalkınması söz konusu olması hasebiyledir.. Günümüzde alimler bunların bir kısmı yine küfürdür ancak cahil bırakılmış bu topluluk için hüccet ikame etmeksizin haklarında kafir hükmü verilmeyeceğini bildirmiştir.. Ancak hükümet olan bakanlar kuruluna giren ve müslümanların aleyhine kurşun sıkan askerler bundan müstesnadır. Zira onlara hüccet ikame etme durumu yoktur. Bunlar mümteni ( tevbeye davet etme imkanı olmayan, erk sahibi ) kimselerdir.. )
Ehli sünnetin yanında mümteni kimseye hüccet ikame edilmeksizin kafir muamelesi yapılır.. Tıpkı Ebubekir sıddık döneminde dinden dönen arap yarımadası ordularına sahabenin icma ile sergiledikleri tutum gibi ..
Bakın oy verme suretiyle ayakta kalması sağlanan sistemin maddelerine ;
Anayasa Metni ( yalnızca 9 madde yayımlıyorum )
MADDE 1- Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
MADDE 2- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine ( Faşizm demek istiyor ) bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik ( insanların egemenliği ) , lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
MADDE 3- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı “İstiklal Marşı” ( Mehmet Akif'in laiklikten müberra olduğunu ilan ettiği , tevhid manifestosu ) dır. Başkenti Ankara’dır.
MADDE 4- Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
( bu madde , sistemin kendisini koruduğunu gösteriyor.. Yani ya onu bütünüyle red etmeli yahut bütünüyle kabul etmeli. Erdoğanın dediği gibi, '' hem laik hem müslüman olunmaz, ya laik olursun yada müslüman '' Erdoğan ise şimdilerde laik ve demokratik sistemin başında küresel kapitalizmin değerlerini yükseltiyor.. O kapitalizm ile , kapitalizmde onunla karanlıkarın egemenliğine birlikte yükseliyor )
MADDE 5- Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.
MADDE 6- Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.
( bu madde ap açık Kitaba ve sünnete meydan okumaktır. Müslümanlar şunda ittifak etmiştir, insanlar hakkında yasak ve serbesti bildirme ( kanun koyma ) yalnızca yüce Allah'a mahsustur. Ehli sünnet şunda ittifak etmiştir, '' Kanun kitab ve sünnettir, kim bu ikisi dışında başka bir sultaya bağlansa o Allah'ı inkar eden bir kafir gibi kafirdir '' )
MADDE 7- Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.
( Bu meclisin ayakta durması, seçimler ile mümkündür.. Dolayısıyla bir kimse boş oyda atsa demokrasi binasının bir tuğlası olacaktır )
MADDE 8- Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.
MADDE 9- Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır. ‘’
İşte oy verip seçmen olanların ayakta tuttuğu sistem budur..
Laik olmasada, şeriatı istediğini söylesede; oy veren bir kimse demokratik yapıya destek vermekten başka bir şey yapmış değildir.. Bu nedenle Allah'ın kanunlarını istediği ve buna davet ettiği halde , imanına bir zarar vermediğini düşünüp yalnızca sosyal yaşantısını güvence altına almak adına oy vermeye giden bir kimse; laik olan insanları nefretle Allah'ın dininden alıkoyan , Kitaba ve sünnete kin besleyen , içkinin , cinselliğin ve diğer arzularının varlığı idame etmek için her türlü çalışmayı utanmadan büyük bir azimle yerine getiren mülhidler ile aynı suçu işlemiştir..
'' Peki oy vermeyelimde ne yapalım'' diyenlere Rablerinin şu ayetini hatırlatıyoruz :
'' İbrahim’de ve onunla birlikte bulunanlarda sizin için güzel bir örnek vardır. Hani onlar milletlerine , “Biz sizden ve Allah’ı bırakıp ibadet ettiklerinizden uzağız. Sizi tekfir ( sizler kafirsiniz ) ediyoruz Siz bir tek Allah’a iman edinceye kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir” demişlerdi'' Mümtehine :4
Aramızdan bazı münafıklar kalkıpta derlerse ki, '' oy vermezsek ( destek olmazsak ) chp gibiler gelir ve bizlere zulmederler..
Onlara deriz ki :
''İnsanlardan öyleleri vardır ki, “Allah’a iman ettik” derler. Ama Allah uğrunda bir ezaya uğratılınca, insanlardan gördükleri baskı ve işkenceyi Allah’ın azabı gibi tutar. Andolsun, Rabbinden bir yardım gelecek olsa mutlaka, “Biz de sizinle beraberdik” derler. Allah, herkesin kalbinde olanı en iyi bilen değil midir?'' ankebut :10
Allahtan korkan ve chp'nin azabından çok Allah'ın azabından korkan müslümanlar derler ki :
''Onlar şöyle dediler: “Ey Rabbimiz! Ancak sana dayandık, içtenlikle yalnız sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır.'' Mümtehine :4
Bu gerçekleri bile bile sandığa giderek bu mulhidlere destek çıkanlara diyorum ki :
Rabbimin haklarında şu hükmü buyrudğu yahudiler gibisiniz ,
'' Eğer Allah’a, Peygamber’e ve ona indirilene (Kur’an’a) inanıyor olsalardı, onları (müşrikleri) dost edinmezlerdi. Fakat onlardan birçoğu fasık kimselerdir.'' Maide :81
Kitab ve sünnette hakkında küfür hükmü verilmiş bir iş ikrah olmadığı müddetçe iman eden bir kimse tarafından uygulanamaz.. Böyle olan bir kimsenin '' ben Allah'a inanıyorum '' sözü onu kurtarmaz.. İşte Rabbimin hükmü, eğer Allah'a hakkıyla inansaydı , ondan korkar, ona güvenir, ona sevgi besler ve ona düşmanlık edenlere destek vermek bir kenara dursun, amansız bir öfkeyle düşmanlık gösterirdi..
Biz inşallah türkiye'nin bu vahim durumu i çin alimlerin fetvalarını toplayacağız.. Cehaletleri ve tevilleriyle bunlara oy veren kardeşlerimize ehli sünnetin temiz davetini ulaştırmak için çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Not:
Osmanlının son Kadısı , Şeyhul İslam Mustafa Sabri efendi ( r.a. )
Bu sisteme katılan , bakan olan , oy veren , askerliğini yapan , memurluğunu yapan herkesin dinden döndüğünü ( mürted olduğunu ) söyledi.. Ve bununla ilgili bir risale yazdı ki o risalede zamanın alimlerinin fetvalarını topladı..
O risale elimizde , biz inşallah bu risaleyi anlaşılır bir şekilde yeniden yayımlayacağız..
( Not , tüm bunların küfür olması o dönemde bu küfür sisteminin kalkınması söz konusu olması hasebiyledir.. Günümüzde alimler bunların bir kısmı yine küfürdür ancak cahil bırakılmış bu topluluk için hüccet ikame etmeksizin haklarında kafir hükmü verilmeyeceğini bildirmiştir.. Ancak hükümet olan bakanlar kuruluna giren ve müslümanların aleyhine kurşun sıkan askerler bundan müstesnadır. Zira onlara hüccet ikame etme durumu yoktur. Bunlar mümteni ( tevbeye davet etme imkanı olmayan, erk sahibi ) kimselerdir.. )
Ehli sünnetin yanında mümteni kimseye hüccet ikame edilmeksizin kafir muamelesi yapılır.. Tıpkı Ebubekir sıddık döneminde dinden dönen arap yarımadası ordularına sahabenin icma ile sergiledikleri tutum gibi ..