Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Haber Türkiye'de Yabancı Direnişçilere Yönelik Operasyon Mu Yapılacak?

F Çevrimdışı

furkan

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Türkiye ile ABD’nin henüz kamuoyuna açıklanmayan bir tarihte Suriye konusunda yabancı savaşçıları hedef alacak yeni bir ‘ulusal güvenlik işbirliği’ne başladığı ve Ankara’nın bir zamanlar yardım etmekle suçlandığı El Nusra’yı da bu nedenle terör listesine aldığı öne sürüldü.

Türkiye’nin El Nusra Cephesi’ni terör örgütü olarak tanımlaması Amerika ve diğer Batı ülkelerinin tavrıyla paralellik gösteriyor. Amerika, El Nusra’yı 2010 yılının Aralık ayında terör örgütü listesine almıştı.

Bundan sonra Suriye’deki muhalif gruplara yardım konusunda Batılı müttefiklerle politika belirlenmesinin daha kolay olacağını söyleyen uzmanlar, Ankara’nın artık Batılı ülkelerle benzer kaygılara sahip olduğunu belirtiyorlar.

Merkez üssü İstanbul mu?
İngiltere, Fransa, İspanya, Almanya, Hollanda ve hatta Norveç’in de katılacağı işbirliği, son zamanlarda dünyadaki en geniş kapsamlı güvenlik/istihbarat işbirliği operasyonlarından biri olacak; merkez üssü olarak da çok büyk ihtimalle İstanbul kullanılacak.

Radikal yazarı Murat Yetkin'in konuyla alakalı bugün yazdığı yazısından bazı bölümler:

Suriye’nin Dostları grubu ile istihbarat örgütleri güç birleştiriyor. Hedefte hem Esad hem El Kaideciler, özellikle yabancı savaşçılar var.

Bir güvenlik kaynağı “Alınlarında cihatçı yazmıyordu ki” dedi, “nereden bilecektik gelen turistin hangisinin Suriye’ye gidecek mücahit olduğunu. Şimdi bilgi geliyor, Türkiye de engelliyor.”

Kaynağın bahsettiği kişiler, size dün duyurduğumuz Türkiye ile ABD arasında olmakla kalmayıp daha geniş bir çerçevede kurulan istihbarat/güvenlik işbirliğinin hedefinde olan Suriye’deki ‘Yabancı Savaşçılar.’

Bunlara aslında Avrupalı cihatçılar demek de mümkün ama sadece Avrupa ülkelerinden gelmiyorlar. Mesela ABD’den, Rusya’dan gelen de var.

Amaçları üç yıldır devam eden Suriye iç savaşına katılıp, Beşar Esad’ın devrilmesi sonrasında Suriye’de El Kaide çizgisinde Sünni şeriata dayalı bir İslam devleti kurmak.

AB ya da ABD pasaportu taşıyan ve sayıları şimdiye dek 8 bin civarında tahmin edilen bu ‘Suriye dışından’ mücahitlerin bazı ortak özellikleri var. Bir kısmı Kuzey Afrika, Arap kökenli; bir kısmı Kuzey Kafkas ve Balkan kökenli radikal İslamcı, bir kısmı da o ülke vatandaşları arasından radikal İslamcı örgütlerle tanışıp Müslümanlığı benimsemiş olanlar.

‘Yabancı Savaşçıların’ az bir kısmı Ürdün, çoğunluğu da Türkiye üzerinden Suriye’ye geçip, aynı yoldan geri dönüyor hem de yasal pasaportlar ve vizeleriyle.

Yöntemleri şöyle: Türkiye, Amerikan ve Avrupalı ülkelere vize uygulamadığı için bu kişiler turist olarak rahatlıkla –çoğunlukla- İstanbul’a uçakla geliyor. Atatürk ya da Sabiha Gökçen Havaalanı’nda cüzi vize harcını ödeyip ülkeye girdikten sonra, izlerini kaybettirip 910 kilometre uzunluğundaki Türkiye-Suriye sınırında soluğu alıyor ve gizlice karşıya geçiyorlar.

Orada askeri eğitim alıyor, savaşıyorlar. Bir kısmı orada ölüyor, bir kısmı kalıyor, bir kısmı da dönüyor.

İşte özellikle Batı ülkelerini rahatsız edip Türkiye ve bölge ülkeleriyle işbirliğine zorlayanlar, bu dönen kısmı. Örgütsel bağı ve eğitimi olmayan iki cihat sempatizanı kardeşin, 2013’te Boston’daki terör eylemini hatırlayan istihbarat örgütlerinin, eğitimli mücahitlerin Suriye’den dönünce yapabileceklerini düşününce uykuları kaçıyor.

Şu ana dek İngiltere’ye bu şekilde 200, Fransa’ya 300 civarında mücahidin Suriye’den dönüş yaptığı tahminleri yapılıyor. Bu yolla Avrupa’ya dönen Kuzey Afrika kökenli bir Fransız vatandaşının 24 Mayıs’ta Belçika’daki Yahudi Müzesi’ni basmasıyla olaylar farklı seyretmeye başladı.

Aslında bu eylem, Suriye’de Esad’a karşı ‘Devrimci Misak’ adı altında yeni bir oluşum için 17 Mayıs’ta ortak bildiri yayımlayan 11 İslami Cephe üyesine karşı bir tepkiydi. Çünkü bu ‘Misak’ta yabancı savaçılara yer verilmeyeceği, El Nusra gibi örgütlere karşı da Esad’a karşı olduğu gibi savaşılacağı ve Batı’yla işbirliğine açık olunduğu maddeleri vardı.

Daha sonra biliyorsunuz, ABD Başkanı Barack Obama’nın 28 Mayıs’ta Suriye muhalefetine (asker gönderme dışında) yardımın arttırılacağı açıklaması, 3 Haziran’da da Türk hükümetinin El Nusra’yı terörist örgütler listesine alması izledi.

Güvenlik kaynağım, son birkaç haftadır, Batılı istihbarat örgütlerinden Türkiye’ye seyahat eden ve Suriye’ye geçme ihtimali olan kendi vatandaşlarına dair istihbarat gelmeye başladığını, MİT’in de bunları ‘emniyet’e bildirmek suretiyle sınır kapılarında engellemeye başladığını söylüyor. “Alınlarında yazmıyordu ki” siteminin tercümesi bu.

Ve bütün bu çalışmanın şubat ayında Washington’da (Türkiye adına MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın katılımıyla) yapılan bir istihbarat zirvesinde konuşulmaya başladığı anlaşılıyor. Bu zirve Suriye’nin Dostları Çekirdek Grubu ülkelerinin istihbarat yetkilileri arasında yapılmış; yani Türkiye, ABD, Ürdün, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Suudi Arabistan, Mısır, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri.

Bu hamlenin Suriye’deki Esad rejiminin yanında oluşan Rusya, İran, Çin eksenine karşın kapsamlı bir güvenlik/işbirliği operasyonu olduğu ve şu anda İslami Cephe içinde kimin ‘iyi çocuk’ olduğunu anlama aşamasında bulunulduğu, silah ve eğitim yardımının onu izleyeceği anlaşılıyor.
 
Üst Ana Sayfa Alt