Türkiye'ye İslâm Ülkesi Ve İslâm Toplumu Demek

Horasan Fedaisi Çevrimdışı

Horasan Fedaisi

Hayye ale'l-cihad
İslam-TR Üyesi
Son dönemlerde cumhurbaşkanının sürekli, biz İslâm ülkesiyiz vurgusu yaptığını ve ara sıra halife modu açtığını görüyorum, zannedersem İslâm ülkesi olmayı ve halifeliği ben Müslümanım deyip, kol kası gösterir gibi silah göstermekten "bakın ben güçlüyüm" demekten ibaret zannediyor. Biraz bu konuya değinmek istedim.

Türkiye'de yıllardır, Şeriat ve laiklik anketleri yapılıyor. Bu anketlerin güvenilirliği, yapıldığı bölgeleri ve isabet derecesini Allah bilir. Gidişat şu şekilde oranlanıyor



2016 da yapılan ankette laiklik oranı %75

2020 de yapılan ankette laiklik oranı %81 e yükseliyor.

2024 te yapılan ankette laiklik oranı %83 e çıkıyor.



8 senede %8 lik artış var. Bu durum, topluma laikliği tatlı gösteren mevcut hükümetin bir başarısı ve sinsi asimilasyonudur.


Eskiden laikliğin trde "gerçekten olduğu" dönemler, şimdi hatırlanmak bile istenmiyor. Zira o dönem bu sistemin aslında ne olduğunu gören insanlar Şeriatın değerini anlamıştı.


Peki sonra ne oldu, mevcut hükümet gelip "laiklik aslında çok güzel bir şey" diyerek, yeni bir düzen uydurdu, "İslâm-kemalizm" sentezi ortaya koyarak hak ile batılı karıştırmaya çalıştı ve insanlara bu şirk sistemini sevdirmeyi başardı.

Ben buna sasani mantığı diyorum. Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem zamanında, Sasani devleti vardı ve bu devlette Mazdek inanışı vardı, devletin sunduğu felsefe: her şey serbest ne istersen yapabilirsin, yeter ki yöneticine/kisraya tap kâfidir, mantığı üzerine kuruluydu. Bugün laik devletlerin de mantığı budur.

Okullarda bu sistemle çocuklar asimile edildiği halde, sistem değiştirilmeden çocuklar zorla okullara verildi, okula gitmemek yasak, uzaktan eğitim büyük ölçüde neredeyse tamamen kaldırıldı. Sonra da "nesillerimizin bu hale gelmesi bizi üzüyor bu durumu değiştirmeye çalışıyoruz" ayarında söylemlerle şeyhlerin ve demokrat süslümanların hükümet kuklası haline getirmeye çalıştığı Müslümanların ağzına bir kaşık bal sürüldü, bir yandan nesiller asimile edilmeye devam edildi.

Mevcut hükümetin yaptıkları meyvelerini veriyor ve toplum bozuluyor. Zira bunu laik Müslümanlık adı altında yaparak laikliği meşrulaştırdılar.

Düşünün bir yerde yaşıyorsunuz ve laiklik oranı %83. Peki bütün küfür bundan mı ibaret, tabi ki hayır.

Şeriat isteyen cenahın ciddi bir bölümü de tasavvufun peşine takılmış ve birçoğu şirke bulaşmış. Ölüden medet ummayı savunuyor. Bu cemaatlerden, yani tasavvufi cemaat anlayışından ırak olmak da yetmiyor.

Örneğin Türkiye'nin belki en büyük İslâmi sitesi olan Sorularla İslamiyetin, ölüden dua istemeyi savunduğunu öğrendim. Ve bu büyük şirktir.

Ve ülkede en tanınan hocalardan birisi Cubbelidir. Şu topraklarda şirkin ve bidatin en büyük savunucusu olabilir. Hükümetin Müslümanları etki altına alıp halk içinde güçlenmek için kullandığı bir adamdan ibaret.

En tanıdık simalardan birisi olan Altay Cem Meriç, modernistliğe meyyal konuşmalar yapıyor, insanların hoşlanmadığı nassları hadisleri tevil ediyor. Veya bu aslında merfu değildir vs diyerek geçiştiriyor. Erkek kız karışık okullara bile cevaz verdi ve hocalar fazla abartıyor bu konuları dedi. Bunu demek için Kur'an-ı Kerim'i tevil etmek ve hadisleri inkâr etmek gerekir. Zinaya yaklaşmak diye bir şeyi, seddi zeraiyi, namahrem kavramını İslâmın tesettur fıkhını bilmiyor mu bu adam?

Yorumlara dizilen müslüman kılıklılardan da bu konuda ciddi destek aldı.

Buna arz taleb meselesi diyoruz. Nefse göre fetva taleb edilirse, nefse göre fetva veren adamlar arzı endam eder ve toplumda ön planda kalırlar.

Veya ülkede özellikle kemalizme meyyal zihniyetin eliyle yayılmış olan hadis inkarcılığının aslında nasıl bir ezikliğin üstüne bina edildiğini, murtedlere ateistlere hıristiyanlara yahudilere şirin gözükmeye çalıştıklarını ve bunun için dinlerini ve hadisleri feda ettiklerini, lakin Kur'an-ı Kerimde de geçen tağut meselesine gelince nasıl sustuklarını görmüyor muyuz zannediyorlar?

Telegramda bir kanalda, Türkiye'nin bir Afrika ülkesine verdiği sihanın o ülke tarafından sürekli sivillerin öldürülmesi için kullanıldığına dair haber gördüm. İslâmi bir kanaldı. Yorumlarda birisi kanalın devleti hedef aldığını söyleyip devletimin yanındayım dedi ve çıktı. Ülkesinin bu hatasına razı geldi.


Her neyse tüm bu anlattıklarımdan sonra. Peki sizce böyle bir ortamda, laik türkiyeye darulİslâm denilebilir mi? Topluma İslâm toplumu denilebilir mi?

Bütün bunlar benim geçmişten beri hicreti arzu etmemin sebeplerini oluşturuyor.

Bu ülkenin Muminler için yaşanacak bir ülke olduğunu zannetmiyorum, burası belki ancak kendisine tebliğe gidilecek bir ülke olabilir.

Ülkede bu kadar fitnenin nasıl kolaylıkla yayılabildiğini anlamak istiyorsanız, bu toplumu İslâm toplumu zanneden bir kimse bunu muhtemelen hiçbir zaman anlamayacaktır.
 
Son düzenleme:
ع Çevrimdışı

علي حمزة

Üye
İslam-TR Üyesi
Son dönemlerde cumhurbaşkanının sürekli, biz İslâm ülkesiyiz vurgusu yaptığını ve ara sıra halife modu açtığını görüyorum, zannedersem İslâm ülkesi olmayı ve halifeliği ben Müslümanım deyip, kol kası gösterir gibi silah göstermekten "bakın ben güçlüyüm" demekten ibaret zannediyor. Biraz bu konuya değinmek istedim.

Türkiye'de yıllardır, Şeriat ve laiklik anketleri yapılıyor. Bu anketlerin güvenilirliği, yapıldığı bölgeleri ve isabet derecesini Allah bilir. Gidişat şu şekilde oranlanıyor



2016 da yapılan ankette laiklik oranı %75

2020 de yapılan ankette laiklik oranı %81 e yükseliyor.

2024 te yapılan ankette laiklik oranı %83 e çıkıyor.



8 senede %8 lik artış var. Bu durum, topluma laikliği tatlı gösteren mevcut hükümetin bir başarısı ve sinsi asimilasyonudur.


Eskiden laikliğin trde "gerçekten olduğu" dönemler, şimdi hatırlanmak bile istenmiyor. Zira o dönem gerçek laikliğin ne olduğunu gören insanlar Şeriatın değerini anlamıştı.


Peki sonra ne oldu, mevcut hükümet gelip "laiklik aslında çok güzel bir şey" diyerek, yeni bir laiklik uydurdu, "İslâm-kemalizm" sentezi ortaya koyarak hak ile batılı karıştırmaya çalıştı ve insanlara bu şirk sistemini sevdirmeyi başardı.

Ben buna sasani mantığı diyorum. Allah Rasulü SallAllahu Aleyhi ve Sellem zamanında, Sasani devleti vardı ve bu devlette Mazdek inanışı vardı, devletin sunduğu felsefe: her şey serbest ne istersen yapabilirsin, yeter ki yöneticine/kisraya tap kâfidir, mantığı üzerine kuruluydu. Bugün laik devletlerin de mantığı budur.

Okullarda bu sistemle çocuklar asimile edildiği halde, sistem değiştirilmeden çocuklar zorla okullara verildi, okula gitmemek yasak, uzaktan eğitim büyük ölçüde neredeyse tamamen kaldırıldı. Sonra da "nesillerimizin bu hale gelmesi bizi üzüyor bu durumu değiştirmeye çalışıyoruz" ayarında söylemlerle şeyhlerin ve demokrat süslümanların hükümet kuklası haline getirmeye çalıştığı Müslümanların ağzına bir kaşık bal sürüldü, bir yandan nesiller asimile edilmeye devam edildi.

Mevcut hükümetin yaptıkları meyvelerini veriyor ve toplum bozuluyor. Zira bunu laik Müslümanlık adı altında yaparak laikliği meşrulaştırdılar.

Düşünün bir yerde yaşıyorsunuz ve laiklik oranı %83. Peki bütün küfür bundan mı ibaret, tabi ki hayır.

Şeriat isteyen cenahın ciddi bir bölümü de tasavvufun peşine takılmış ve birçoğu şirke bulaşmış. Ölüden medet ummayı savunuyor. Bu cemaatlerden, yani tasavvufi cemaat anlayışından ırak olmak da yetmiyor.

Örneğin Türkiye'nin belki en büyük İslâmi sitesi olan Sorularla İslamiyetin, ölüden dua istemeyi savunduğunu öğrendim. Ve bu büyük şirktir.

Ve ülkede en tanınan hocalardan birisi Cubbelidir. Şu topraklarda şirkin ve bidatin en büyük savunucusu olabilir. Hükümetin Müslümanları etki altına alıp halk içinde güçlenmek için kullandığı bir adamdan ibaret.

En tanıdık simalardan birisi olan Altay Cem Meriç, modernistliğe meyyal konuşmalar yapıyor, insanların hoşlanmadığı nassları hadisleri tevil ediyor. Veya bu aslında merfu değildir vs diyerek geçiştiriyor. Erkek kız karışık okullara bile cevaz verdi ve hocalar fazla abartıyor bu konuları dedi. Bunu demek için Kur'an-ı Kerim'i tevil etmek ve hadisleri inkâr etmek gerekir. Zinaya yaklaşmak diye bir şeyi, seddi zeraiyi, namahrem kavramını İslâmın tesettur fıkhını bilmiyor mu bu adam?

Yorumlara dizilen müslüman kılıklılardan da bu konuda ciddi destek aldı.

Buna arz taleb meselesi diyoruz. Nefse göre fetva taleb edilirse, nefse göre fetva veren adamlar arzı endam eder ve toplumda ön planda kalırlar.

Veya ülkede özellikle kemalizme meyyal zihniyetin eliyle yayılmış olan hadis inkarcılığının aslında nasıl bir ezikliğin üstüne bina edildiğini, murtedlere ateistlere hıristiyanlara yahudilere şirin gözükmeye çalıştıklarını ve bunun için dinlerini ve hadisleri feda ettiklerini, lakin Kur'an-ı Kerimde de geçen tağut meselesine gelince nasıl sustuklarını görmüyor muyuz zannediyorlar?

Telegramda bir kanalda, Türkiye'nin bir Afrika ülkesine verdiği sihanın o ülke tarafından sürekli sivillerin öldürülmesi için kullanıldığına dair haber gördüm. İslâmi bir kanaldı. Yorumlarda birisi kanalın devleti hedef aldığını söyleyip devletimin yanındayım dedi ve çıktı. Ülkesinin bu hatasına razı geldi.


Her neyse tüm bu anlattıklarımdan sonra. Peki sizce böyle bir ortamda, laik türkiyeye darulİslâm denilebilir mi? Topluma İslâm toplumu denilebilir mi?

Bütün bunlar benim geçmişten beri hicreti arzu etmemin sebeplerini oluşturuyor.

Bu ülkenin Muminler için yaşanacak bir ülke olduğunu zannetmiyorum, burası belki ancak kendisine tebliğe gidilecek bir ülke olabilir.

Ülkede bu kadar fitnenin nasıl kolaylıkla yayılabildiğini anlamak istiyorsanız, bu toplumu İslâm toplumu zanneden bir kimse bunu muhtemelen hiçbir zaman anlamayacaktır.

Böyle denmesinin sebebi sanırım cidden Hilafet gibi bir plan olması ve halkı buna alıştırmak.

IMG_20250422_175154.jpg
 
Son düzenleme:
Horasan Fedaisi Çevrimdışı

Horasan Fedaisi

Hayye ale'l-cihad
İslam-TR Üyesi
Planı beni bağlamıyor, çünkü İslâm devlet başkanı olmadığı müddetçe hilafeti sahih olmaz. Kitabullah ile yönetmeyen lidere biat ve itaatten men edildi ümmet
 
Geri
Üst Ana Sayfa Alt