Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Uluslararası Örğütlerin Gerçek Yüzü Bm – Nato – Unesco – Unicef – Who – Imf – Fao Vb.

MuhacirSelman Çevrimdışı

MuhacirSelman

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Uluslararası Örğütlerin Gerçek Yüzü BM – NATO – UNESCO – UNICEF – WHO – IMF – FAO vb.

Bu uluslararası kuruluşlar ne işe yararlar? Dünya halkları için ne yaparlar? Etiketleriyle, asıl işlevleri gerçekten birbirine uygun mudur?.. Bu sorulara bir cevap arayalım bakalım.

Öncelikle; bu kurumların hepsinin kurucuları, Kafir Yönetim ve destekçileri Tağuti Yönetimlerdir.

Sık sık sözünü ettiğimiz bu Kafir ve Tağuti Yönetimlerin sayısı gerçekte iki elin parmakları kadar yoktur. Saymaya başlasak, Amerika, İngiltere, Rusya, İsrail, Almanya, Japonya, Fransa, İtalya, ve çapı bunların oldukça altında olan Belçika, Hollanda, İsveç gibi diğer Kafir ve Tağuti Yönetimlerdir. Hepsi bu kadardır ama kurdukları mekanizmalarla dünyanın her yerine, her olaya el uzatırlar.

Kafir ve Tağuti Yönetimlerin egemenliğinin, etkinliğinin bir ayağı askeri örgütlenmesi ise, bir diğer yanını da ekonomik, kültürel çeşitli uluslararası kurumlar oluşturur. Kafir ve Tağuti Yönetimlerin bu kurumlar aracılığıyla sahip olduğu ekonomik siyasi gücün daha üstünde bir güç ve etkinlik kazanır. Onlar adeta ahtopotun kolları gibi iş görürler.

Bu kurumlar Kafir ve Tağuti Yönetimlerin kendilerine barışcı, eşitlikten yana, insan hakları savunucusu, çocukları düşünen, sakatları düşünen, çevreyi koruyan bir görünüm vermelerinin de aracıdır.

Kafir ve Tağuti Yönetimlerin saldırganlığın şemsiyesi BM; Dünya barışının hamisi olarak gösterilen Birleşmiş Milletler (BM), bir kısım Kafir ve Tağuti Yönetim ülkelerin kendi egemenliklerini pekiştirmek için kurulmuştu. Birinci paylaşım savaşının galipleri olan İngiltere, ABD, Fransa ve İtalya, Almanya’ya karşı sağladıkları üstünlüğü pekiştirmek için savaşın mağluplarına da kabul ettirerek 1919′da Milletler Cemiyeti’ni kurdular.

Bugün barışın, uluslararası hukukun, ulusların kendi kaderini tayin hakkının savunucusu kesilen BM’nin ilk biçimi olan Milletler Cemiyeti, 1940′lı yıllara kadar dünya çapında mandacılığı organize eden bir kurum durumundadır.

BM tarafından uygulanan Manda Yönetmeliği’ne göre; geri bıraktırılmış ülkeler toplumsal ve kültürel ilerleme(!) sağlayıncaya kadar Cemiyet’e üye bir ülkenin himayesine veriliyordu. Sömürgecilik, ülkelerin gelişimine yardımcı olmak bahanesiyle meşrulaştırılmıştı. O dönem Filistin, Suriye, Irak gibi Ortadoğu ülkeleriyle bazı Afrika ülkelerinde bu mandacı siyaset uygulandı.

2. Dünya savaşı yıllarında Milletler Cemiyeti yerine Birleşmiş Milletler kuruldu.

BM, II. Paylaşım Savaşı sonrası oluşan koşullarda dengeleri korumak aracıydı. Ancak BM’nin 53 yıllık geçmişine baktığımızda açıkça görürüz ki, BM’yi aktif olarak kullanan ve kendi çıkarlarını koruma aracı haline getiren Kafir ve Tağuti Yönetimler olmuştur.

BM’nin pek çok uzman kuruluşu vardır. Uzmanlık kuruluşları bizde MGK’nın hükümete tavsiye’lerde bulunması gibi sözde sömürge ülkelere tavsiye’lerde bulunur. Ekonomik ve siyasi olarak Kafir ve Tağuti Yönetimlere bağımlı bulunan yeni-sömürge ülkeler bu tavsiyelere uymak zorunda kalırlar.

Uzmanlık kuruluşlarının en bilineni Uluslararası Para Fonu, IMF’dir. IMF’nin yeni-sömürgeleri mali olarak denetlediği, Kafir ve Tağuti Yönetimlerin istediği politikaları hayata geçirdiği göz önünde tutulursa uzmanlık kuruluşlarının niteliği daha kolay anlaşılacaktır. Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Dünya Bankası (IBRD), Uluslararası Kalkınma Örgütü (IDA), Uluslararası Finans Kurumu (IFC), Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), BM Eğitim Bilim Kültür Örgütü (UNESCO), Dünya Sağlık Örgütü (WHO) gibi kuruluşların rolü de aynıdır.

Eskiden tankıyla, topuyla sömürgelere giren Kafir ve Tağuti ülkeler, yeni dönemde bu örgütleri kullanmaya başladılar.

Yeni-sömürge ülkelerin bürokratları, subayları, yöneticileri bu örgütlerin davetlisi olarak Kafir ve Tağuti ülkelere çağrılıp eğitimden geçirilerek sadık işbirlikçiler olarak hazırlandılar.

BM’nin alt örgütleri kullanılarak geliştirilen yeni-sömürgecilik dünya çapında artarken Kafir ve Tağuti Yönetimlerin BM’ye biçtiği misyon da giderek daha fazla önem kazandı. Çeşitlendi. İhtiyaca göre yeni kurumlar oluşturuldu.

BM aynı zamanda Kafir ve Tağuti Yönetimlerin sömürgeciliğini, saldırganlığını, halklara düşmanlığını gizleme aracı da olmuştur. Mültecilere yardım, afetzedelere yardım, Barış Gücü gibi kurumlar Kafir ve Tağuti Yönetimlerin adeta maskesi olmuştur.

İsmine tam ters roller üstlenen BM Barış Gücü; BM Barış Gücü, BM’ye üye ülkelerin askerlerinden oluşan ve dünya barışını korumak amacında olduğu iddia edilen bir güçtür. Ancak o gittiği her yerde saldırgan bir rol üstlenmiştir.

*Barış Güc’nün İlk Kullanıldığı Yer Kore’dir

BM Barış Gücü Ortadoğu’da; İsrail’in Filistin topraklarını işgal etmesinden sonra BM bölgeye barış gücü göndermiştir. Ancak, İsrail BM askerlerine rağmen saldırılarını sürdürmüş, BM barış Gücü bu saldırıları önlemeye yönelik fiili bir müdahalede bulunmamış, geri çekilmiştir.

*Kongo’da

1964′te ise, BM Barış Gücü, Kafir ve Tağuti Yönetimlerin iki işbirlikçisi olan Yunanistan ve Türkiye arasındaki dengeyi korumak için Kıbrıs’taydı.

1967 ve 1974′te BM Barış Gücü İsrail’i korumak için Ortadoğu’dadır. Barış Gücü askerleri Mısır-İsrail ve Suriye-İsrail arasına yerleşerek sıcak çatışmaları engelleme adına Arap halkının mücadelesi önünde set oluşturur.

1990′lara kadar Barış Gücü’nün müdahale ettiği yer sayısı 20′nin üzerindedir.

Kafir ve Tağuti Yönetimlerin barışın taşeronu BM; Yeni dünya düzenine uygun olarak eski düşmanları barıştıracak, tasfiyeleri uygun kılıflarla gerçekleştirecek tarafsız birine ihtiyaç vardır. Tarafsız biri hemen bulunur: BM!

İlk prova Filistin’de yapılır. Zaten belli bir süredir diplomasi’yi esas alan Yaser Arafat, yeni koşullarda Kafir Yönetimlerin dümen suyuna girmeye hazırdır. BM devreye girer, görüşmeleri başlatır.

Sırada Nikaragua vardır.

Ardından sıra silahlı mücadelenin boyutlandığı bir ülke olan El Salvador’a gelir.

Filipinler, Güney Afrika, Angola… BM’nin adına fethettiği yerlerdir.

Yeni dünya düzeninin işgal ordusu BM Barış Gücü; Tek sorun kurtuluş hareketleri değildi. Kafir Yönetimlere teslim olmayan ülkeler de vardı. Irak’taki Saddam iktidarı bunlardan biriydi. Yeni dünya düzeninde bu kabul edilemezdi. Kafir Yönetimlerin dünya halklarına gözdağı için bu vesile’yi kullanmalıydı. Bu saldırıyı dünya kamuoyu önünde meşrulaştırmak için de başvurulacak araç belliydi!

Saldırı önce BM Genel Kurulun’da onaylandı. Ardından Kafir ülkeler birlik içinde Irak halkına saldırdılar.

1991′deki Kafir Yönetimlerin saldırının ardından geri adım atan Irak yönetimi ülke topraklarını BM denetimine açtı. Ancak Kafir Yönetimler için bu yeterli değildi. Tam teslim olmalı, yeni dünya düzenine uyum sağlamalıydı. Bunun için yine BM kararıyla Irak’a ambargo uygulanmaya başlandı.

SSCB’nin dağılması ile başlayan bölgesel çatışmalarda Kafir Yönetimlerin müdahale gücü yine BM ve onun Barış Gücü oldu.

Balkanlar da Kafir Yönetimler için ele geçirilmesi gereken yeni bir pazardı. Kafir Yönetimlerin kışkırtıcılığıyla eski Yugoslavya topraklarında ulusların birbirine kırdırıldığı savaşlar başladı. BM bu savaşlara karşı hiç bir şey yapmadı. BM, Sırplar’ın saldırılarını durdurmak için harekete geçtiğinde aslında savaş bir ölçüde sonuçlanmış, Yugoslavya, Kafir Yönetimlerin de işine gelecek şekilde paylaşılmıştı. Katliamlara seyirci kalan BM Barış Gücü, bu noktada devreye girip yeni oluşan statüyü korumaya aldı.

Kafir Yönetimlerin yeni işgal gücü BM Barış Gücü’nün, 1990′larda müdahale ettiği yerlerden biri de Somali’ydi. Ama Somali operasyonu diğerlerinden farklı sonuçlandı. Kafir Yönetimlerin açlık ve kıtlığın egemen olduğu, iç savaşların yaşandığı bu ülkeye yıllarca en ufak bir yardımda bulunmadılar. Ne zamanki Somali’deki güç dengeleri Kafir Yönetimlerin onaylamadığı bir yöne kaydı, işte o zaman Somali’de işlettikleri petrol ve maden yataklarının güvencede olması için müdahaleye karar verdiler. Bunu BM Barış Gücü’nü kullanarak kolaylıkla yapabileceklerini düşündüler. Somali işgali, ülkedeki kıtlık gerekçe gösterilerek umut operasyonu olarak adlandırıldı. Barış ve yardım getirecek iyilik melekleri olarak gösterilen BM askerleri, halkı katletmek ve işkence yapmaktan başka bir şey yapmadılar. Somali’de baskı ve katliamları uygulayan BM güçleri içinde Orgeneral Çevik Bir komutasındaki TSK birlikleri de vardı. Ama Somali halkı bu umut operasyonu lafını da, BM’nin barış manevrasına da kanmadı ve Kafir ve Tağuti Yönetimlerin işgalene karşı direnişe başladı. 25 bin askerle başlayan işgal BM’nin bine yakın kayıp vermesiyle sona erdi, BM güçleri ölülerini bile toplayamadan kaçarcasına ülkeyi terk ettiler. Bu yenilgi, kendini kadri mutlak bir güç gibi gösteren Kafir Yönetimlerin ve onun saldırgan gücü BM’nin hiç de göründüğü gibi güçlü olmadığını, halkların mücadelesi karşısında acizleştiklerini görmek için yeterlidir.

Savunma değil, saldırı örgütü NATO; Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü veya kısa adıyla NATO, Kafir ve Tağuti Yönetimlerin devletlerin 4 Nisan 1949′da kurdukları en üst düzeydeki uluslararası askeri kurumdur.

ABD, NATO’yla askeri gücünü çok ucuzu artırmış oldu. Örneğin, 40 binlik bir Amerikan ordusuna harcanacak para ile Türkiye’de bir milyonluk bir ordu kurulabilmektedir. Bu nedenle, ABD’nin bölgeye yönelik saldırıları için özel bir ordu kurmak yerine Türkiye ordusuna yardım ederek onu bölgedeki jandarması olarak kullanmak daha çok işine geldi.

NATO, kuruluşundan itibaren bir savunma örgütü olduğu propagandası yapılmıştır. Komünist saldırı ve işgallere karşı savunma amaçlı askeri bir örgütlenme’dir güya. Ama birincisi, sadece askeri bir örgütlenme değildir; Bu durum NATO Antlaşması’nda NATO’nun yalnızca askeri değil, ekonomik, siyasal ve sosyal işbirliğini de öngördüğü şeklinde belirtilmiştir. İkincisi, esas olarak saldırı, tehdit amaçlı bir örgütlenmedir.

NATO içerisinde ABD ve Avrupa Kafir Yönetimlerin arasında bir egemenlik savaşı hep olmuştur; Bu nedenle örneğin Fransa NATO’nun askeri kanadından çekilmiştir. Ancak bu çelişkiler hiçbir zaman NATO’yu dağılma noktasına getirmemiştir.

Kontrgerillanın örgütleyicisi NATO; Dünya üzerine yayılmış olan NATO üsleri, NATO’ya bağlı ordular, silahlar, füzeler, nükleer bombalar, askeri tatbikatlar, tehditler… bunlar NATO’nun görünen yüzüdür. NATO’nun onyıllarca dünya kamuoyu tarafından pek bilinmeyen, görülmeyen bir yüzü daha vardır; NATO, açık askeri örgütlenmesi dışında kontrgerillanın da dünya çapında örgütleyicisidir.

BAŞKA BİR KURULUŞ DİĞERLERİNİ SİZ DÜŞÜNÜN

Örneğin, BM Çocuklara Yardım Fonu: UNICEF; Kafir Yönetimlerin kurumlar içinde belki de en masum veya en yararlı gözükenidir. Ama o da Kafir Yönetimlerin maske olan kurumlardan biridir. Bu kurum yıllardır hazırladığı raporlarda dünyada yaşanan açlıkları, yoklukları, haksızlıkları konu eder.

Dünya çocuklarına yönelik istatistiksel çalışmalar yapar, çeşitli yardım faaliyetlerini organize eder. Ama, yaptığı yardımlar nerelere gidiyor, bunda belirleyici olan kim? Bu soruların cevabı UNİCEF’in asıl niteliğini de ortaya koyar.

Örneğin Irak’ta ambargodan dolayı binlerce çocuk hastalıklardan ölmekteyken, ilaca muhtaçken, UNICEF yoktur ortada. Çünkü bu ambargoyu uygulayan yine UNICEF’in bağlı olduğu Birleşmiş Milletler’in bizzat kendisidir. İşin içine Kafir Yönetimlerin çıkarları girdiğinde UNİCEF çocuk sağlığını, yardımseverliğini unutmaktadır. İşkence gören çocuklar da fazla ilgilendirmez UNİCEF’i.

UNICEF, çıkarları ve koşulları elverdiğinde, salgın hastalıklarda, felaketlerle mücadelede, çatışmalardan zarar gören halklara gıda yardımı yapılmasında hazır(!) olur. Zaten yaptıkları en küçük bir yardımı tüm dünyaya duyururlar. UNICEF şuraya gitti, şurada yardıma muhtaç çocuklara … dolarlık yardımda bulundu… diye bir çok haberi şatafatlı bir şekilde medya aracılığıyla dünyanın her tarafına ulaştırırlar. İşleri bu kadardır. Yardım götürdüğü yere kolay kolay bir daha dönüp bakmazlar. Gittiği yerlerdeki yardım bekleyen çocukların durumu ne olmuştur, ne yaparlar, ölen binlerce çocuğun sorumlusu kimdir?.. diye sormazlar.

Kafir Yönetimlerin Birleşmiş Milletler aracılığıyla bir yandan yakıp, yıkıp, katlederken diğer yandan da bu gibi kurumları aracılığıyla yardım, dayanışma, barış tohumları serpme oyununu sürdürmektedir.


---- ALINTI ----
 
S Çevrimdışı

seyfuAllah

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Allah tan ba$ka yardImcI yok bize. Turkiye dahil tum ulkeler kendi cIkarInI kollayan bencildirler.
 
mefhum Çevrimdışı

mefhum

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
UNESCO – UNICEF hakkında daha detaylı bilgi alabileceğimiz kaynaklar hakkında bilgisi olan var mıdır?
 
Üst Ana Sayfa Alt