Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

UTANILMASI DEĞİL, KUŞANILMASI GEREKEN ÖĞRETİ CİHAT- ŞEHADET

Ö Çevrimdışı

özgürlüğe hasret

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Numan Yılmaz

Değişimin ve savrulmaların hız kazandığı günümüzde, olumlu yönde motive olacağımız en küçük fırsatları bile kaçırmamamız gerekmektedir. Bakış açımız; arınma, kalbi ve zihni onarım amacını güderse; yani nereden bakabileceğimizi bilirsek, motive olabilecek imkanların da farkında olabiliriz. Dergimizin, şubat sayısında gündeme taşıdığı Şehadet konusu da böyle bir imkanı değerlendirme çabasından başka bir şey değildir.

Kur’an ile sabit mukaddes günler dışında, örnek hareket adamlarının vesilesiyle önem kazanan aylardan birine girdik. İslam davasını kanı ile bereketlendirmiş, arkadan gelenlerin önünü açmış olan şehidlerin sayısının şubat ayında oldukça fazla olduğunu görmekteyiz.

Bu ay içerisinde ki direniş ve izzet havasını solumamız gerekmektedir. Çeşitli coğrafyalarda küfrün farklı memurlarıyla mücadele eden onurlu insanları tanımamız, sinmişlik, bezginlik halinde bulunduğumuz şu günlerde ayrı bir önem taşımaktadır. Okuduğumuz kitaplarda belki bulamadığımız, belki okuyup da ertelediğimiz imani sorumlulukların, hayatını okuduğumuz bir şehidin yaşantısından görülebileceği unutulmamalıdır.

Şehit; ALLAH(C.C.)’ya tam teslim olmuş, dünyanın ebedi hayata geçişte bir imtihan sahası olduğunu iyi idrak etmiştir. İslami değerlerin çiğnendiği topraklarda ALLAH’ın ipine sımsıkı sarılmış, tavizsiz bir hayattan örnekler sunmuştur geriden gelenlere... “Biz hakikati yaşayan kaç kişiyiz ki ?” sorusunu sormadan, sağına soluna bakmadan, dosdoğru yoldan sapmayan bir hayat sürmüştür. Zalim idarecilerin hakim olduğu beldelerde, onlara itaat etmemiş, saltanatlarını pekiştiren görevler almamış, önceden senaryosu belli bir oyunun figüranlığını reddederek ilahi senaryoyu alternatif olarak haykırmıştır. Mal, aile, imtihanından haberdar olarak onlara gönlünü kaptırmamış, tek sevgilisi, ALLAH(C.C.)’a bağlı kalarak, “kalpler ancak ALLAH(C.C.)’ı zikretmekle tatmin olur.” Ayetinin gereğini yerine getirmiştir.

Tarafsız, ortada, renk değiştiren bir siyasete bulaşmamış, tavizsiz, tek doğru olanı anlatmıştır. Zalim’e hakkı haykırmanın ne büyük bir ibadet olduğunu öğrenmiş, zulme boyun eğerek izzetsizce yaşamaktansa, şerefli bir ölümü, şehadeti seçmiştir. Yaratılış gayesini iyi kavramış; hayatının, ibadetlerinin ve ölümün sadece ALLAH(C.C.)’ın rızasını kazanmak için olduğunu bilerek bunu hayatında pratikleştirme başarısı göstermiş, ve geriden gelenlere fener olmuştur.

Umursamazlık ve küçümseme hastalığının Müslüman toplumlara sıçramasıyla artık, ALLAH yolunda yapılan fedakarlıklar alaycı gözler ile değerlendirilmekte, cihat, kanını dökme, can verebilme mesajları sanki geçmiş toplumlara has davranışlarmış gibi tarihsel bilgi olarak ele alınmaktadır. Kur’an’i bir nas olan cihat, bugün İslam alimlerinin ve Müslümanların dile getirmekten çekindikleri bir olay haline gelmiştir. Ancak eşkıyaların korkması gereken cihat, günümüzde Müslümanların itham edildiği, töhmet altında bırakıldığı bir suç gibi gösterilmektedir.

Öyle ki İslam toplumları, bu görevden uzaklaştırılarak zillete batırıldığı gibi, ALLAH yolunda: “Ey Rabbimiz! bizleri bu halkı zâlim olan memleketten çıkar, tarafından bizi iyi idare edecek bir sahip ve bize katından bir kurtarıcı gönder” diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların kurtarılması uğrunda mücadele eden bir avuç izzetli insan, Müslümanlar tarafından bile kınanacak bir hale getirilmiştir. Tabi ki Kur’ani kavramların neden bu noktaya getirildiği konusunda ki gerçek açıktır. Bu sinsi plan, amerikanın ifsad eden politikaları, israil’in mübarek toprakları işgal edebilmesi ve Mescid’i Aksa’yı yıkma çabaları ve genelde, dikta yönetimlerinin devamı için halklarına zulmeden tüm müstekbirlere karşı, toplumların hep beraber karşı koyabilme direncini kırmayı hedeflemektedir.

C ihat ve şehadet kavramları üzerinde oynanan bu oyun dışında, İslami toplumların kendi içerisinde ki çelişkilerine de bakmak gerekmektedir. Ayaklı bir Kur’an olan Hz. Muhammed(s.a.v.)’in hayatının özümsenememesi, O’nun dava dostlarının, Ashabın gerektiği gibi anlaşılamamasından dolayı şahit olmadan, şehit olabilmeyi bekleyenler görülmeye başlamıştır.

Ahlakı oturmamış, verdiği sözleri yerine getiremeyen, kardeşine bir tebessümü çok gören, kardeşinin dertleriyle dertlenemeyen, aldığı görevleri yerine getirebilme sorumluluğunu yitirmiş, en sevdiğini değil hiç giymediğini infak eden bir nesil, dinledikleri marşlar, okudukları hikayelerle bu büyük nimete talip olmuşlardır. :crycry

Hiçbir madalya kaybedene verilmediği gibi, cenabı ALLAH’ın bu ikramı da emeksiz, zahmetsiz verilmeyecektir. Hayatının her aşamasında ALLAH’ın emrettiği sınırları gözeterek yaşamayı başaranların, son nefesi de ALLAH(C.C.) için olabilir. “ De ki: Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm hep âlemlerin Rabbi ALLAH içindir.” (6/ En’am 162) Yeryüzünde hakkın şahitliğini üstlenmesi gereken Müslümanlar bulunduğu ortamın hakkını verebilmeli, hiçbir kulluk görevini ihmal etmemelidir.

Kur’an’ın her buyruğu gibi, Cihat ve şehadet kavramları da anlamakla ve yaşamakla mükellef olduğumuz kavramlarımızdandır. Ancak, anlamının araştırılacağı yer ana kaynağımız olan Kur’an, onun canlı pratiği olan Hz. Peygamberin sünneti ve muttaki önderlerimizin bize bıraktığı kültürel mirasımızdır. Konuşulması, tartışılması gereken platformlar da ancak iman edenlerin halis çabaları ile hazırlanmış ortamlar olmalıdır. Ayrıca, nasıl art niyetli olarak tahrif edilmesine karşı olmamız gerekiyorsa, Müslümanların kendi içlerinde ki çelişkili yaklaşımlarını da düzeltme yoluna gitmeliyiz.

Yaşanmayan bir yolda ölünemeyeceğinin idrakine sahip olmuş, ALLAH(C.C.)’a gerektiği gibi kulluk eden bir topluluk olmayı ümit ederken, bu yolun kutlu şehitlerini rahmetle anıyorum. Mahşerde kendilerine tanıklık yapacak kanlarının arkalarından gelen yığınlara yol gösterdiğinin müjdesini vermek istiyorum. Siz sözünüzde sadık kaldınız; biz ise sıramızı bekliyoruz.

“Müminlerden öyle erler var ki ALLAH'a verdikleri ahde sadakat gösterdiler. Kimi adağını ödedi (canını verdi), kimi de(sırasını) beklemektedir. Onlar, ahidlerini hiç değiştirmediler.
 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
Kardeş Allah cc razı olsun çok güzel yazılar ekliyorsun.
 
Üst Ana Sayfa Alt