Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Yakup Kose Tahsiyeciler Ve Islami Cizgiden Diger Tutuklular

Kozsoy Çevrimdışı

Kozsoy

İslam-tr Mudâvimi
İslam-TR Üyesi
Resulullah (sav) buyurdu ki: “Düşman elinde esir olan Müslümanı esirlikten kurtarınız.” (Buhari, 1271)

Türkiye’deki İslami camiada müşterek konularda ortak hareket edememe sorunu var. Oysaki bir konuda ortak bir mağduriyet ya da ortak bir hedef varsa, bırakın Müslümanlarla, Mekkeli müşriklerle bile ortak bir zeminde buluşabiliriz (Hılfu’l-Fudul örneği). “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” diyen atalarımızı değil de, “Birlikten kuvvet doğar” diyen atalarımızı dinlemediğimiz sürece tek tek “yem olmaya” devam edileceğiz.

Türkiye hapishaneleri İslami bir hayat yaşamak isteyen ve buna teşvik eden Müslümanlarla dolu. Allah’ı razı etmeye çalışmak “suçundan” dolayı tutuklanan bu Müslümanlara Devlet kimi zaman El Kaide, kimi zaman Hizbullah, kimi zaman da Hizbut Tahrir üyeliği suçlamasıyla hapse attı. Çoğunun alakası yoktu, alakası olanlar da sadece sempatizanlardı.

Gün geldi Nurcu Tahşiye’ciler bile “el Kaide” üyeliğinden hapse atıldı. Dikkat edin! Bu tutuklamaları Fethullahçılar yaptı diyerek sistem kendini aklamaya çalışıyor. Hükümet, Cemaat ile birbirine girmeseydi Tahşiyecilere bu haksızlık ortaya çıkacak mıydı sanıyorsunuz? O zamanın hükümeti de aynı hükümet, devleti de aynı devlet değil mi? Öküz öldü, ortaklık bozuldu, birbirlerinin açıklarını ortaya koymaya başladılar. Kiri suyla temizlersin. Peki ya su kirlenirse? Tahşiyeciler olayı bunun delilidir. Müslümanların evlerine 2010 yılında bile devletin polisi tarafından bomba konup haksız yere hapse atıldığı ortaya çıktı. Nurcu Tahşiyeciler grubundan 122 Müslüman evlerinde ailesinin önünde kelepçe takılarak hapse atıldı. Aylarca haksız yere hapis yattılar ve mahkemeleri hala devam ediyor!

Hem kendileri hem aileleri mağdur edilen, maddi kayba uğratılan bu insanlar bir anda masum oldu ya, peki el Kaide, Hizbut Tahrir, Hizbullah’tan hapse atılan masum diğer yüzlerce Müslümanın durumu ne olacak? Fethullah Gülen Cemaatinin dergisi olan Aksiyon’un 9-15 Mayıs 2011 sayılı nüshasında, emniyete dayandırılan bir haberde 2003 ile 2009 yılları arasında Türkiye’de 1000’in üzerinde kişi el Kaide iddiasıyla gözaltına alındığı, 250’sinin hüküm giydiği yazıyor (sayı 857, sayfa 34). 2011 yılında başlayan Suriye cihadını da eklersek günümüze kadar AKP döneminde 2 binin üzerinde Müslümanın el Kaide iddiasıyla tutuklandığını görürüz.

Tahşiyeci’lere mensup olan 122 kişinin dosyası incelendiğinden belki onlar beraat edecek, peki ya aynı düzmece senaryo ile hapse atılan hüküm yiyen ya da davası devam eden diğer Müslümanlar? Hükümetin derdi ne Tahşiyecileri beraat ettirmek, ne de mağduriyetleri gidermek. Öyle bir dertleri olsa nasıl Ergenekon ve Balyoz davaları bozulmuş ve yeniden yargılama altında müebbet yiyenler bile serbest bırakılmışsa, İslami davadan hüküm yiyenlerin de davaları bozulup yeniden yargılanma yapılması gerekirdi. Bırakın bunu yapmalarını, 2015 yılında PKK liderine ve üyelerine af getirip, zindan kapıları Müslümanların üzerine kapatılırsa hiç şaşırmayın!

Bizlerin de İslam Dünyası dergisini çıkarmaktan dolayı el Kaide üyeliği ve propagandası “suçlamasıyla” yargılanması devam ediyor. PKK’nın günlük iki gazete çıkardığı, Kandil kadrosunun köşe yazarlığı yaptığı bir ülkede, aylık yayınlanan bir dergide İslam dünyasından gelişmeleri aktardığımızdan dolayı 4 ay hapis yatıp, 25 yılla yargılanmaya devam ediyorsak, kimse bize hukuk devleti masalı anlatmasın! Bu ülkede haklı olan güçlü değildir, güçlü olan haklıdır!

Bu ülkede Hizbullah, Hizb-ut Tahrir, İBDA-C ve el Kaide’den yatan yüzlerce Müslümanlardan hangisi adil yargılandı? Sohbetler “örgütsel toplantı”, Kuran ve hadis kitapları “örgütsel materyal” ilan edilmedi mi? Yapılan kermeslere örgüte para kazandırma yaftası vurulmadı mı?

10 yıl hapis yatıp beraat ettikten kısa bir süre sonra Şahmerdan Sarı Hoca’ya gene aynı örgütün liderliğinden 12,5 yıl ceza daha 2013’te verilmedi mi? Davanın savcısı bile beraatlarını istemişti! (1) Yetmedi, geçtiğimiz ay (24 Kasım 2014)’te Irak Erbil’de yeniden gözaltına alındı! Avrupa’daki PKK üyelerinden bir tanesini tutuklattırmayan devlet, büyük bir tefsir âlimini Erbil’de bile rahat bırakmadı!

Dağdan silahıyla inen PKK’lı bile “suça karışmışsa” 6 yıl hapis cezası yerken, 2013 yılında devletten resmi izinleri alınan hilafet konulu konferans düzenlemekten 19 Müslümana devletin bile “silahsız terör örgütü” kabul ettiği Hizbut Tahrir üyeliğinden 119 yıl hapis cezası verildi! (2) Neden Ergenekon ve Balyoz’un müebbet yemiş paşaları hapisten çıkarken konferans yapan Müslümanlar hala hapiste?

Medyada, yargıda ve sivil toplum olarak meydanlarda Müslümanlar İslami davadan hapse girenlere sahip çıkmalıdır. Aksi takdirde birer birer bir bahane ile yaftalanıp hapse girmeye devam edeceğiz. Bugün Kemalistler, Ergenekon ve Balyoz tutuklularını sahip çıkmışsa, bugün Fethullah Gülen cemaati suç işlediği ayan beyan ortada olan, masum insanların evlerine bomba koyan polislerine bile adliye önünde sahip çıkmışsa, bugün PKK’lılar suçu ne olursa olsun kendi adamına mahkemede ve hapiste her türlü desteği sağlıyorsa, soruyorum size biz İslami kesim bunlar kadar da mı olamıyoruz?!

Hapse atılan ister Hizbut Tahrir’den, ister Hizbullah’tan, ister Kaide’den, ister başka bir hareketten olsun. Sistem bu insanları “Rabbim Allah’tır ve yolum İslam’dır” dediğinden dolayı hapse atıyor. İslami kimliklerinden dolayı yargılıyor. Müslümanların arasındaki ihtilaflar iç sorunumuzdur, devletin Müslümanlara karşı bu zulmü ise dış sorundur. Ortak bir mücadele alanı, ortak konunun ön planda tutulmasıyla sağlanır. Bizleri sindirmeye ve zindanlarda çürütmeye çalışan laik devlete karşı ise hep beraber duruş sergilemediğimiz sürece, sırayla hapse girmeye devam edeceğiz.

* * *

Son olarak İBDA üyeliğinden dolayı yıllarca hapis yatan ve gene tutuklanan Yakup Köse’den bahsetmemiz gerek. 28 Şubat sürecinde hiçbir delil olmamasına rağmen henüz 14 yaşındayken tutuklanıp idamla yargılanan ve yaklaşık 10 yıl cezaevinde yattıktan sonra üç yıl önce özgürlüğüne kavuşan Yakup Köse bu hafta yeniden hapse atıldı!

Yakup Köse’nin tekrar hapse girmesinin sebebi, kendisi hapisteyken devletin hapishaneye müdahalesine karşı direnmek “suçundan” diğer arkadaşları ile 7 ila 10 yıl arası hapis cezası alması. Bir kere Yakup Köse ve diğer İBDA tutukluları, 28 Şubatta delilsiz tanıksız haksız yere hapis yattı. Eğer o zamanki mahkeme adaletli olsa, zaten hapse girmeyecek, bu ikinci hükmü de yemeyecekti.

Peki, yeni tutuklanmasının sebebi neydi?

28 Şubat sürecinde laiklerin tanrıları kurban istiyordu ve İBDA cemaati kurban olarak seçilmişti. Başta hareketin fikir babası Salih Mirzabeyoğlu olmak üzere birçok İBDA yanlısı Müslüman genç 28 Şubat sürecinde tutuklanarak zindanlara atıldı.

Hapishaneler, diktatörlükler için “ıslah evi”dir. Hedef; aslanları kedi, kurtları fino köpeğine çevirmektir. Bu şekilde İslami gençliği “uslandırma/sindirme” politikası izleyen sistemin aciz kaldığı yer de bu yerler oldu. Bitirilmek için zindana atılanlar, zindanı kendisine başlangıca çevirdi. O zamanların hapishaneleri hücre sistemi değil de koğuş sistemi olarak planlanmıştı. Kalabalık İBDA koğuşları da bir yandan ilmi medresesi halini alırken, bir yandan da kendisi de boksör olan Salih Mirzabeyoğlu’nun bizzat eğittiği askeri kampa dönüştü.

Sistem, sistemdışı olarak damgaladıklarını zindana çürüsün diye bırakıyor ama sonuç alamıyordu. Koğuşların dağıtılıp hapishanelerde hücre sistemine geçilmesine karar verildi ama bir sorun vardı: Devlet İBDA koğuşlarına giremiyordu! Müslümanlar ranzaların demirlerinden bıçak, borulardan mızrak yaparak koğuşa jandarmanın girmesine aylardır engel oluyorlardı. İBDA koğuşlarında devlet ne sayım yapabiliyordu, ne de denetim! Oralar “özgürleştirilmiş” topraklardı.

İlmi yönüyle medreseye, cihadî yönüyle harp okuluna dönen İBDA koğuşlarına sistem bedeli ne olursa olsun müdahale etme kararı aldı. Noel Baba Operasyonu adı ile İBDA erlerinin kaldığı Bandırma Özel Tip Cezaevine 5-7 Ocak 2000 tarihinde 28 Şubat döneminin Adalet Bakanı olan Hikmet Sami Türk’ün talimatıyla Jandarma tarafından baskın düzenlendi. Saatlerce süren operasyon neticesinde bir İBDA’lı mahkûm jandarma kurşunuyla şehid olurken onlarcası da yaralanmıştı. Yakup Köse de kolundan vurulmuştu. 28 Şubatçı zihniyet Müslümanlarla adeta alay edercesine kanlı cezaevi baskınlarının ismini “Noel Baba” koymuştu.

Yakup Köse Noel Baba Operasyonu ve yargılanmaları hakkında şunları yazdı:

“2 Ocak 2000 senesinde, devletin ‘Noel Baba’ adını verdiği operasyonda Bandırma Hapishane’sinde neler olduğunu biraz anlatayım: Gece ikide ilk mermi sıkıldı. Sabah altıdan sonra da koğuş taranmaya başladı. Üç gün boyunca koğuşlara gaz sıkıldı. Gaz bitince diğer illerden gaz takviyesi yapıldı. Kendi hazırladıkları molotofları, çeşitli yerlerinden vurulmuş mahkûmların üzerlerine attılar. İtfaiye araçlarıyla koğuşların içini suyla doldurdular. Operasyonun sonunda, tahliyesine üç ay kala Hasan Meriç öldürüldü! Ben dâhil dokuz mahkûm ağır yaralandı. Devletin güvencesinde olması gereken mahkûmlara yönelik yapılan bu Noel Baba Operasyonunun ceremesini bizler çektik. Devletin yakıp yıktığı yerleri sanki bizler yakıp yıkmışız gibi hakkımızda davalar açıldı. Bandırma 2. Asliye Ceza Mahkemesi bizlere on yıl ceza verdi. Peki, bu operasyonun emrini veren sivil ve askerî yetkililer, hapishaneyi yakıp yıkan, bir mahkûmu öldüren, dokuz mahkûmu ağır yaralayanlar hakkında dava açıldı mı? Ne münasebet efendim! Belki madalya bile almışlardır.” (3)

Şimdi de yıllarca hapis yatan Müslümanlara hapiste baskıya, aşağılanmaya, şahsiyetsizleştirmeye karşı direnmenin cezası olarak bir kez daha hapis cezası verildi.

Yakup Köse 16 Aralık 2014 günü emniyette gözaltındayken şu notu yazdı:

“Çocukluğumu çaldılar, şimdi de çocuklarımın çocukluğunu çalmaya çalışıyorlar, buna izin vermeyin!”

İki yönlü mücadele verilmeli. Birincisi haksız yere emniyetin düzmece senaryoları ile Müslümanların hapse atılmasına karşı mücadele, ikincisi de hapisteki yaşam standartlarının yükseltilmesi ile Müslümanlara sahip çıkma şeklinde bir mücadele. İnanın bir kitap ya da bir mektup bile gönderilmeyen nice muvahhid zindanlarda şafak sayıyor. Hapishanede F tipinde 3 kişilik hücrelerde Avrupa standardının çok altında bir yaşam mücadelesi var. Ayrıca AKP’nin yeni yargı paketi ile dergi göndermek gibi birçok hak da kısıtlandı. İçerdeki Müslümanlara ve onların dışarıdaki mazlum ailelerine sahip çıkmadığımız sürece, İslam kardeşliğinden bahsetmek slogandan öteye gitmeyecektir.

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:

“Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez ve onu zalime teslim etmez. Kim kardeşinin yardımında bulunursa Allah da ona yardım eder. Kim bir Müslümanın sıkıntısını giderirse Allah da onun kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir Müslümanın ayıbını örterse Allah da kıyamet gününde onun ayıplarını örter.”

[Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 59; Ebû Davud, Edeb, 38; Tirmizî, Hudûd/3]



Twitter: @MiracKaraaslan

-DİPNOTLAR-

1- http://www.islahhaber.net/beraatlarina-agir-cezalar.html

2- http://www.islahhaber.net/hizb-ut-tahrir-davasinda-119-yil-ceza-cikti.html

3- http://www.anadoluhaberim.com/haber_detay.asp?haberID=8959



Mirac Karaaslan / Ümmet-i İslam
https://www.islam-tr.org/yakup-kose...zgiden-diger-tutuklular/#sthash.DxM38nju.dpuf
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt