Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Yalan Söylemek Nerelerde Caizdir ?

فرقان Çevrimdışı

فرقان

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Selamun aleykum ve rahmetullah.
misal polis seni sorguya cekti yalan söylemek caiz midir ?
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
âleykum selam we rahmetullahi we berâkatuh;

Şartlar ne olursa olsun, bir müslümanın ancak şu 3 konuda yalan söylemesine ruhsat vardır:

İnsanların arasını bulmada, karı-kocanın birbirleriyle sohbetlerinde ve savaş halinde.
1. İnsanların arasını bulma ve onları barıştırma hususunda Ummu Kulsum binti Ukbe, Rasulullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu işittiğini rivayet etmektedir:
"İnsanların arasını bulup hayrı artıran veya hayrı söyleyen yalancı değildir."
(
Buhûrî, Kit. Sulh, bab: 2, Hadis no: 3; Muslim, Kit. Birr, Bab 27, Hadis no: 101
/ 2605; Tirmizi, Kit. Birr, bab: 26, Hadis no: 1983; Ebû Dâvâd, Kit. Edeb, bab: 58, Hadis no: 4920; Musned, İmam Ahmed, c. VI, sf. 403)

2. Bir erkeğin hanımına sohbeti ve bir hanımın erkeğine sohbeti esnasında yalan söyleme hususunda da Ummu Kulsum binti Ukbe, Rasulullah'dan (s.a.v.) şunları duyduğunu rivayet ediyor:
Ummu Kulsum diyor ki: "Rasulullah'ın üç şey dışında insanların söyledikleri herhangi bir yalana ruhsat verdiğini duymadım. Bu üç şey; savaş hali, insanların arasını bulup onları barıştırma hali, erkeğin hanımına hanımın da erkeğine sohbet etme halleridir."
(Muslim, Kit. Birr, Bab 27, Hadis no: 101 / 2605; Musned, İmam Ahnıed, c. VI, sf. 403)

Ummu Kulsum'den nakledilen diğer bir rivayette ise hadis-i şerif şöyledir:
"Rasulullah'ın üç şey dışında herhangi bir husus hakkında yalan söylemeye ruhsat verdiğini duymadım. Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Ben insanların arasını bulan ve ancak insanları barıştırmak için söz söyleyen kişiyi, savaş hakkında konuşan kişiyi; hanımıyla sohbet eden erkeği ve kocasıyla sohbet eden hanımı yalancı saymam."
(Ebû Dâvûd, Kit. Edeb, bab: 58, Hadis no: 4921)


Esma binti Yezid de, Rasulullah'ın şöyle buyurduğunu söylüyor:
"Yalan söylemek helal değildir. Ancak şu üç şey hakkında helal olur: "Kişinin hanımını radı etmek için ona konuşurken söylediği yalan, harb hakkında söylediği yalan ve insanların arasını bulmak için söylediği yalan"
(Tirmizi, Kit. Birr, bab: 26, Hadis no: 1939; Musned, İmam Ahmed, c. VI, sf: 459)


3. Savaş hakkında yalan söylemek:
Yukarıda zikredilen hadis-i şeriflerinde beyan ettikleri gibi savaş hususunda da yalan söylemek caizdir. Ayrıca Peygamber efendimiz (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu da rivayet edilir:
"Harb hiledir."
(Buhari, Kit. Cihad, bab: 157, Kit. Menakıb, bab: 25, Kit. İstitabe, bab: 7; Muslim, Kit. Cihad, bab: 17, 18, lın. 1739, 1740; Ebû Dâvûd, Kit. Cihad, bab: 92, hn. 2636, 2637; Tirmizi, Kit. Cihad, bab: 5, hn. 1675; İbn Mâce, Kit, Cihad, bab: 28; Darimi, Kit, Siyer, bab: 13; Musned, İmam Ahmed, c. I, sh. 81, 90, 113, 126, 131, c. II, sh. 312. 314:
Tirmizi, bu hususta İbn Abbasdan Hz. Aliden, Zeyd bin Sabihen, Ebu Hurayra'dan. Esma binti Yezid'den Kab bin Malik'den ve Enes bin Malik'den hadisler rivayet edildiğini ve bu hadisin: "Hasen ve sahih" olduğunu söylemektedir." Tirmizi, Kit. Cihad, bab: 5, hn. 1675)


"Alimler, savaş esnasında kafirleri her şekilde aldatmanın câiz olduğunu ve sadece yapılan bir muahedeyi veya verilen bir emanı bozmaya yönelik olan bir aldatmanın helal olmayacağını söylemişlerdir."

Hadis alimleri, zikredilen bu hadis-i şerifin metnini değişik harekelerle okuyarak bundan farklı manalar çıkarmışlardır:

a. Bir kıraat şekline göre bu hadisin manası şöyledir:
"Harb tek bir defa aldanmaktan ibarettir."
Yani bir aldanmayla harbin işi biter. Savaşçının dikkatli olması gerekir. Bir kere dahi aldansa artık bu aldanmanın sonucunu telafi etmek mümkün değildir.
b. Diğer bir kıraat şekline göre manası şöyledir:
"Harb aldatıcıdır. Kişileri aldatır. Onları ümidlere salar. Sonra da onlara verdiği ümidleri yerine getirmez."
c. Başka bir kıraat şekline göre manası şöyledir:
"Harb aldatmadan ibarettir."
Hadis-i şerifin kıraat ve yorumu ne olursa olsun, her durumda savaşta yalan söylemek caizdir.
Rasulullah zamanında meydana gelen şu hadise de savaş halinde yalan söylemenin caiz olduğunu göstermektedir:

Cabir bin Abdullah diyor ki:
Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Kâb bin el-Eşref'i halletmek için kim var? Çünkü o Allah'a ve Rasûlune eziyet verdi."
Bunun üzerine Muhammed bin Mesleme ayağa kalktı : "Ey Allah'ın Rasulu! Onu öldürmemi ister misin?" dedi.
Rasulullah: "Evet, isterim" dedi.
Muhammed bin Mesleme: "O halde bana izin ver de ona bazı şeyler söyleyeyim" dedi.
Rasulullah: "söyle" dedi.
Muhammed bin Mesleme, Kâb'ın yanına vardı ve ona: "Bu adam (Rasulullah) bizden sadaka vermemizi istedi. Doğrusu bizi çok zor duruma düşürdü. Ben, sana geldim. Ödünç vermeni istiyorum" dedi.
Kâb bin el-Eşref: “Allah'a yemin olsun ki siz ondan bezib usanacaksınız" dedi.
Muhammed bin Mesleme: "Biz bir defa ona tabi olduk. Artık durumunun ne olacağını görmeden onu terk elmek istemiyoruz. Senin bize bir veya iki vesk (Bir vesk yaklaşık 122.160 kg.dır) yiyecek maddesi ödünç olarak vermeni taleb ediyoruz" dedi.
Kab bin el-Eşref: "Evet, vereyim. Fakat karşılığında bana rehin verin" dedi.
Muhammed bin Mesleme: "Ne istiyorsun?" dedi.
Kâb: "Rehin olarak kadınlarınızı bana verin" dedi.
Muhammed bin Mesleme: "Rehin olarak kadınlarımızı sana nasıl verelim? Sen Arabların en yakışıklı adamısın" dedi.
Kâb: "Rehin olarak oğullarınızı bana verin" dedi.
Muhammed bin Mesleme ve arkadaşları: "Rehin olarak oğullarımızı sana nasıl verelim? Daha sonra insanlar onları ayıblarlar. Ve; (sizler bir veya iki vesk yiyecek karşılığında rehin verilmişdiniz) derler. Bu bizim için bir utanç vesilesidir. Fakat biz sana silahlarımızı rehin verelim" dediler.
Kâb bin el-Eşref ile Muhammed bin Mesleme bu şekilde anlaştılar. İbn Mesieme tekrar Kâb'a gelecekti. Muhammed bin Mesleme süt kardeşi olan Ebu Naile ile birlikte Kâb'a geceleyin geldiler. Kâb onları kulenin içine davet etti ve onların yanına indi.
Kâb'ın karısı "Bu saatte nereye çıkıyorsun" diye cevab verdi.
Kâb: "Onlar Muhammed bin Mesleme ve kardeşim Ebu Naile" diye cevab verdi.
Diğer bir rivayette, Kab'ın hanımı ona: "Ben bazı sesler işitiyorum, o sesler sanki kan kokuyor" demiş.
Kâb da ona: "Onlar kardeşim Muhammed bin Mesleme ve süt kardeşim Ebu Naile'dir. Büyük insan geceleyin hançerlenmeye dahi davet edilse daveti kabul eder" cevabını vermiştir.
Muhammed bin Mesleme, beraberinde getirdiği iki adamı da içeriye soktu.
İbn Mesleme, arkadaşlarına şunları söylemişti: "Kâb gelince ben onun saçlarından tutup koklayacağım. Siz benim Kâb'ın başına tam hakim olduğumu görünce hemen boynunu vurun."
Kâb, kuşanmış bir şekilde bunların yanına indi. Süründüğü kokular çevreye yayılıyordu.
Muhammed bin Mesleme: "Bu koku gibi daha güzel bir koku görmedim" dedi.
Kâb: "Bende Arab kadınlarının en çok koku sürüneni ve en mükemmel olanı bulunuyor" dedi.
Muhammed bin Mesleme: "İzin verir misin başını koklayayım" dedi.
Kâb: "Evet, olur" dedi.
Muhammed bin Mesleme, Kâb'ın başını kokladı, arkadaşlarına da koklattı.
Sonra; "Kâb'a bir daha izin verir misin?" dedi.
Kab: "Evet, olur" dedi.
Muhammed bin Mesleme: "Kâb'ın kafasına tam hakim olunca arkadaşlarına: "Vurun" dedi.
Onlar da Kâb'ı öldürdüler. Sonra Rasulullah'a gelerek durumu bildirdiler."
(Buhârî, Kit. Megazi, bab: 15; -Metin Bubârî'ye aittir-; Muslim. Kit. Cihad, bab: 119, hn. 1081; Ebû Dâvâd, Kit. Cihad, bab; 157, hn. 2768)


Bu hadis-i şerifi yorumlayan Hattabi diyor ki:
"Bu hadis-i şerif, dini bir hususu ifa etmek veya kendisini yahud başka bir müslümam savunmak maksadıyla herhangi bir müslümanın sözü çevirerek olmadık şeylerin olmuş gibi söylemesinin bir mahzuru olmadığını göstermektedir. Kendisiyle sulh anlaşması yapılmış olmayan kafirleri gafil iken avlamak ve hücum esnasında bunlara karşı geceleyin harekete geçmek caiz olduğu gibi, bunları hadiste zikredilen şekilde öldürmek caizdir. Kâb, Rasulullah'a dil uzatıyor ve durmadan onu kötülüyordu. Kâfirliği ve Rasulullah'a sövmesi nedeniyle öldürülmeyi hak etmişti." (Hattabi Haşiyesi, Ebû Dâvud, c. III. sh. 211)

Görüldüğü gibi, Muhammed bin Mesleme, Kab'ı öldürmek için Rasulullah'tan gerçek olmayan bazı şeyleri söylemeye dair izin istemiş, Rasulullah da ona izin vermiştir. Zira ortada bir savaş durumu söz konusudur. Kâb'ın halledilmesi gerekiyordu.
Evet, savaş halinde yalan söylemek dahil, bütün hile yollarına ruhsat vardır. Hele hele savaş taktiği ile ilgili olan hususların düşmana sızmaması için her türlü tedbire başvurmak caizdir.
Peygamber efendimiz (s.a.v.) savaşacağı yerin nere olacağını müslümanlardan bile çok defa gizli tutmuş ve hedef şaşırtma taktiğini uygulamıştır.
Bu hususta Kâb bin Malik (r.anh) diyor ki: Rasulullah yaptığı gazvelerin pek azında hedef şaşırtmamış ve savaşı yapılması istenen yerin dışında yapılacakmış gibi göstermemiştir. Nihayet Tebuk savaşı yapılmak istenmiştir. Bu savaş, şiddetli sıcak günlerinde, çölleri aşıb uzun mesafeler aşıldıktan sonra büyük bir düşmana karşı yapılacaktı.
Bu nedenle Rasulullah (s.a.v.) bu savaşta müslümanlara durumu açıkladı ve onlara kimlerle savaşmak istediğini önceden haber vermişti. Tâ ki müslümanlar düşmanlarını göz önünde bulundurarak ona göre hazırlanmış olsunlar."
(Buhârî, Kit. Cihad, bab: 103. Kit. Megazi, bab: 79; Muslim, Kit. Tevbe, bab: 54, Hadis no: 2769; Ebu Dâvûd, Kit, Cihad. bab: 92, Hadis no: 2637; Darimi, Kit. Siyer, bab: 14; Musned, İmanı Ahmed, c. III, sf: 451, c. IV, sf: 387)

Günümüz müslümanlarının gerek düşmanlarına karşı kendilerini savunmada, gerek Allah düşmanlarına hamle yapmada tedbirli olmalarına, kuru lafları bırakıp fiili mucâdele vermelerine, boşboğazlığı terk edip ciddi olmalarına, kufri metodları aşıp , Peygamberi bir yol izlemelerine gaflet uykusundan uyanıp, gerçeklen İslâm'ın gözüyle görmelerine ve bu ilahi nizamı savunmak için canlarıyla mallarıyla cihad etmelerine ne kadar ihtiyaç vardır!
 
Üst Ana Sayfa Alt