Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Makale Yapay Zeka ve İnsanların Gereksizleştirilmesi

LifeGoesOn Çevrimdışı

LifeGoesOn

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Diyanet TV’de canlı olarak yayınlanan Farklı Bakış programının 189. bölümünde ‘Yapay Zekâ ve Din’ konusu masaya yatırıldı.

Sami Bayrakcı’nın sunduğu programda, Prof. Dr. aslan gülcü ile Prof. Dr. adnan bülent baloğlu yer aldı.

Bir buçuk saat süren program boyunca, yapay zekâ ile din arasındaki ilişki ayrıntılı olarak ele alındı.

Gülcü: “İslam dünyasında ‘yapay zekâ’ çok erken dönemden itibaren ele alınmıştır”

Sami Bayrakcı: Yapay zekâ deyince ilk bakışta aklımıza robotlar geliyor. Bir bakıma robotlarla özdeşleşen bir kavram gibi karşımızda duruyor. Yapay zekâ sadece robotlarla ilgili bir kavram mıdır? Yapay zekânın boyutlarını ve sınırlarını bizim için tanımlar mısınız?

Aslan Gülcü: Yapay zekâ, günümüzün en popüler konularından bir tanesi. İslam dünyası olarak çok erken konuşmaya başladığımız bir konu ve bu anlamda takdire şayan bir durumla karşı karşıyayız. Yapay zekâ için efradını câmî ağyârını mânî bir tanım yapmak zor. Sizin sorunuzda ifade ettiğiniz gibi zaman zaman robotlardan ibaret bir konuymuş gibi algılanabiliyor. Peki, sadece robotlarla mı sınırlı? Bilgisayar işin neresinde? Programlama neresinde? Yazılım neresinde? Uzman sistemlerden bahsediliyor. Derin öğrenmeden bahsediliyor. Dolayısıyla bütün bu kavramları yerli yerine oturtarak yapay zekâyı ciddi bir şekilde etraflıca tanımlamamız gerekiyor.

Gülcü: “Yapay zekâyı tanımlamak ve kullanım alanlarını netleştirmek çok zor”

Yapay zekâ; bildiğimiz, şu ana kadar öğrendiğimiz, bilgisayarlarla ve teknolojilerle bire bir özdeşleşen, onlara benzeyen, onlar gibi bir şey değil. Yeni, farklı bir şeyden bahsediyoruz. O kadar farklı ki, anlaşılması da, kullanım alanlarının netleştirilmesi de çok zor. Belki bir benzetme ile anlatmak anlamayı biraz daha kolaylaştırabilir.

Az önce de vurguladığımız gibi öncelikle bir robot değil ama robot da olabilir. Tam olarak bir yazılım değil ama yazılım da olabilir. Bir site değil ama bir site olması da mümkün. Hem siber tarafı hem mekanik tarafı olan bir sibernetik aygıt mı? O da değil ve o da olabilir. Peki, hem o değil hem o olabilir dediğimiz şey; tüm bunları dikkate alınca, insan zekâsına benzetemez miyiz? Bence benzetebiliriz.

Bizim, insan zekâsına özgü algılama sistemimiz var. İnsan zekâsına özgü algılama sistemini öğrenmiş, öğrenmeyi bilen, çoğul kavramları bilen, onları birbirine bağlayıp oradan bir takım kavramlar üretebilen, düşünebilen, saatlerce düşünüp, yeni şeyler üretebilen, fikir yürüten, sorunları çözen, iletişim kuran, çıkarsama yapan bir şeyden bahsediyoruz. Ve her şeyden önemlisi karar veriyor. Bu saydıklarımız yüksek bilişsel fonksiyonlardır. Yapay zekâ; algılama, öğrenme, çoğul kavramları bağlama, düşünme, fikir yürütme, sorun çözme, iletişim kurma, çıkarsama yapma, karar verme ve otonom davranışlar sergilemesi beklenen bir işletim sistemidir. Böyle bir teknik tanım verebiliriz.

Baloğlu: "Yapay zekâ, kendi kararlarını alabilen otonom bir aygıt olacaksa, insanlık için ciddi tehdittir”

Sami Bayrakcı: Yapay zekâ gibi sınırları belli olmayan, kullanım alanlarının nerelere kadar uzanabileceğinden emin olmadığımız bir konuda sadece teknolojiyi kullanma ahlakını geliştirmek yeterli olmayacak. Dolayısıyla yeri geldiğinde kendi kendine yetebilen, kendisi karar verebilen böyle bir yapı insanlık için ne tür sonuçlar doğurabilir?

Adnan Bülent Baloğlu: Bizim şu anki mevcut verilerimizle tam anlamıyla tanımlayabileceğimiz bir aygıttan konuşmuyoruz. O zaman şunu söyleyebiliriz. Büyük bir resmi görmemiz gerekiyor. Büyük resim derken, daha ziyade görünen o resmin arkasını okumak gerekiyor. Elimizdeki resmin arkasını okuduğumuz zaman, yapay zekânın insanlığın geleceği ile ilgili ne tür bir senaryo kuracağını da tahmin edebiliriz diye düşünüyorum. Şöyle ki; acaba bu yapay zekâ kendi kararını kendi alabilen otonom bir aygıt olacaksa, nihai noktada bu insanlık için ciddi bir tehdittir. Bunun altını kalın bir çizgi ile çizmemiz gerekiyor.

İkinci husus biz bugün biliyoruz ki özellikle askeri alanda yapay zekâyı içeren robot teknolojisi ciddi manada kullanılıyor. Kendini görünmez kılarak uçabilen bir takım aygıtlar yapılabildiğini, radarların fark edemediği hava araçlarının yapıldığını ve kullanıldığını biliyoruz. Bunun, insanlık için nasıl bir faturayı, nasıl bir bedeli önümüze çıkaracağını iyi hesaplamamız gerekiyor. Acaba yapay zekâ full otonom konumuna kavuştuğu zaman veya kendi bağımsız konumunu elde ettiği zaman, insanın failliğini iptal eden, insanı devreden çıkaran bir aygıta mı dönüşecek sorusunu da zihnimizin bir kenarında tutmalıyız.

Elon Musk uyarıyor, Birleşmiş Milletler uyarıyor, hatta yapay zekâ araştırmaları yapan bir enstitü olan Deepmine uyarıyor: Yapay zekânın bir gün, kötülerin eline geçtiği zaman, insanlığın başına gelebilecek felaketlerin sorumlusu olabileceği noktasında uyarılar yapıyorlar. Ancak şunu da biliyoruz ki, bu uyarıyı yapanların belki yarısı da bu araştırmaları fonlayan grupları, kuruluşları temsil ediyorlar. Dolayısıyla bir taraftan tehlikeleri hakkında uyarıyorsunuz, bir taraftan da onları fonluyorsunuz. Bu senaryoyu, bu filmi iyi okumak gerekiyor. İnsanın yeryüzünün halifesi olduğu bizim İslami anlayışımızda, insanın devreden çıkarılması bütün yeryüzünün iptali anlamına da geliyor. Tabii bu kabul edilebilir şey değil. Dolayısıyla insanoğlu, acaba hangi kavşakta hangi yol ayrımında? Görünüşte iyi ve faydalı olan teknolojileri, akıl gücünü, kurumları; baskı ve sömürü amaçlı mı kullanacağını henüz bilemiyoruz ve kestiremiyoruz. İnsanlık için iyiye de kullanılabilecek, kötüye de kullanılabilecek bu araçların, bu teknolojinin nerede insanlığını aleyhine döndürülebileceğini henüz kestirebilmiş değiliz.

Bu nedenle gücün ve refahın “çaktırmadan”, küçük bir azınlığın elinde toplanması ve bunun adına yenidünya düzeni denmesi noktasında, yapay zekânın bu azınlığın elinde bütün insanlığı yeni baştan dönüştürmek veya yeni baştan kurgulamak için tehlikeli bir silaha dönüşebileceğini düşünüyorum.

Sami Bayrakcı: Yapay zekâ bir yönüyle insanlığın sonunu getirmek ve “Tanrıyı kıyamete zorlamak” isteyen bir grubun elinde varoluşsal anlamda büyük bir tehdit olabilecekken, aynı zamanda insanlığın işlerini kolaylaştıracak ve yeryüzünü “cennet”e dönüştürme potansiyelini de içinde barındıran bir imkân gibi duruyor. Fırsat ve imkân ekseninde baktığımızda yapay zekâ bize ne tür imkanlar sunar? İçinde ne tür tehditler barındırmaktadır?

Aslan Gülcü: Pozitif bilimler açısından baktığımız biz bilim insanlarının kehanet gösterme bir özelliğimiz yok. Dolayısıyla elimizdeki donelere bakarak bu konuda bir parça tahmin yürütebiliriz. Bu tahminlerimizin de yine deneylere ve gözlemlere dayalı olması gerekiyor. Burada “ilerde yapay zekâ şöyle bir canavara dönüşecek, Frankenstein’da tanımlanan bir canavara dönüşecek ya da siborglar ortalığı kasıp kavuracak” gibi şeyler söyleyip, insanların muhayyilesini meşgul etmek yormak ya da korkuya kapılmalarına neden olmak bizim işimiz değil. Dolayısıyla Müslüman sorumluluğuna sahip olarak, bilimsel gelişmelerin nereye doğru gidebileceğini verilerle ortaya koyarsak, üzerimize düşen tarihi sorumluluğu yerine getirmiş oluruz.

Tehdit mi yoksa imkân mı sorusunun cevabı, yapay zekâya kimin sahip olduğuyla alakalı. Yapay zekâ kimin? Hangi dünyanın elinde bu imkân? Eğer yapay zekâ şimdiye kadar diğer teknolojik ürünlerde olduğu gibi hem tavşana kaç hem tazıya tut diyen bir avuç azınlık tarafından piyasaya sürülürse sadece İslam dünyasını değil, bütün insanlığı tehdit eden bir duruma sebep olabilir.

Ve eğer yapay zekânın gerçekten ileride bütün insanlığı tehdit edecek bir şeye dönüşme ihtimali varsa, şimdiden buna karşı çalışmalar yapmak, bunu engellemek ve iyiye yönlendirmek bir görevimiz vardır. Biz o görevi yerine getirmeliyiz.

“Yapay zekânın, yeni bir yapay zekâ üretme kapasitesi var”

Sami Bayrakcı: Hocam şunu sorayım burada tam bugün yapay zekâ üretilmiş, tamamlanmış ve kullanmaya hazır bir yapıdan bahsetmiyoruz. Halen üretimi, deneyleri devam eden bir şeyden bahsediyoruz. Halen, her an müdahaleye açık bir süreçten bahsediyoruz. Doğru mu anlıyorum.

Aslan Gülcü: Çok doğru anlıyorsunuz. Hiç ummadığımız yerden ummadığımız şekilde ortaya çıkıp vazifesini icra etmeye çalışırken iyi ya da kötü yönlerini gösterecek bir yapıdan bahsediyorum. Yani şuana kadar alışık olmadığımız bir çıkış hareketi olacak yapay zekânın. Çünkü yapay zekâyı sadece yapay zekâyı geliştirenler oluşturmuyor. Yapay zekâ aynı zamanda kendi iş bağından da kendi kendisini de üretebiliyor. Yapay zekâ oturup kendi içinde başka yapay zekâlar üretebilecek. Dolayısıyla biz yapay zekâ nasıl bir yapay zekâ üretti onu da bilemeyeceğiz, öğrenemeyeceğiz. Yani bir ana makine düşünün o ana makine kendisi gibi ya da kendisinden daha üstün büyük makinalar fabrika yapan fabrikalar gibi yapay zekâ yapay, zekâ yapan yapay zekâları üretmiş olacak. O yapay zekâlar nereye yönlendirilecek nasıl çalışacak nerede işlem görecek iyi mi, kötü mü, zararlı mı, faydalı mı hangi sektörde ya da hangi alanda yaşamın hayatın hangi alanlarında yer bulup oralarda çalışacak. Onu da bilmiyoruz. Dolayısıyla işte bir reklamı da yok bunun mesela işte Elon Musktan bahsetti Adnan hocam Elon Musk diyor işte ben diyor bir firması var bunun o firmada yaptığı çalışmaları sıralamış ben şu çalışmaları yapıyorum diyor. Bugün şunu yapacağım bir sene sonra şunu yapacağım birkaç sene sonrada şunu yapacağım diyor. Ve yani sağlıkla ilgili genellikle şeyler bunlar reklamını da yapıyor şimdi. Yani bir tanesi mesela diyor ki “ben çip yapacağım, insanların beynine takacağım, ilerde benim ürettiğim arabayla o çip bütünleşik bir devre olacak, o çipi taktıran vatandaş arabasına yavaşla dediği zaman yavaşlayacak, şöyle hafif sağa gel dediği zaman sağa gelecek, silecekleri çalıştır dediğim zaman silecekleri çalıştıracak”. Dolayısıyla benim ürettiğim arabayı kullanabilir hale gelecek diye bir şeyler söylüyor. Dolayısıyla bu reklam yapılanın dışında yapay zekânın yapay zekâ üretme kabiliyeti var. O üretilen yapay zekâlar nerede, nasıl ortaya çıkacak dediğim gibi hangi alanlarda kullanacak onu da bilmiyoruz. Bu bakımdan da ciddi bir tehdit karşımızda duruyor.

Adnan Bülent Baloğlu: Aslında hocam da vurguladı. Müslüman ülkelerin İslam dünyasının da yapay zekâya bigane kalmaması lazım. Yani kulağımızın üstüne yatmamamız lazım. Ben mutlaka bizde de bu çalışmaların ciddi bir seviyede olduğunu tahmin ediyorum. En azından silikon vadilerinin önemli bir parçası bu sektör üzerine şuan yoğunlaşmış durumda. Dolayısıyla orada işte belki 2. Bölümde geleceğiz. Yani ahlak dediğimiz vicdan dediğimiz o Müslüman bilinci ve şuuru dediğimiz noktadan olaya baktığımız zaman bunu kendi lehimize de çevirebiliriz. (İslamvemedya'dan alıntıdır)

 
Yorgun Mucahid Çevrimiçi

Yorgun Mucahid

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Diyanet TV’de canlı olarak yayınlanan Farklı Bakış programının 189. bölümünde ‘Yapay Zekâ ve Din’ konusu masaya yatırıldı.

Sami Bayrakcı’nın sunduğu programda, Prof. Dr. aslan gülcü ile Prof. Dr. adnan bülent baloğlu yer aldı.

Bir buçuk saat süren program boyunca, yapay zekâ ile din arasındaki ilişki ayrıntılı olarak ele alındı.

Gülcü: “İslam dünyasında ‘yapay zekâ’ çok erken dönemden itibaren ele alınmıştır”

Sami Bayrakcı: Yapay zekâ deyince ilk bakışta aklımıza robotlar geliyor. Bir bakıma robotlarla özdeşleşen bir kavram gibi karşımızda duruyor. Yapay zekâ sadece robotlarla ilgili bir kavram mıdır? Yapay zekânın boyutlarını ve sınırlarını bizim için tanımlar mısınız?

Aslan Gülcü: Yapay zekâ, günümüzün en popüler konularından bir tanesi. İslam dünyası olarak çok erken konuşmaya başladığımız bir konu ve bu anlamda takdire şayan bir durumla karşı karşıyayız. Yapay zekâ için efradını câmî ağyârını mânî bir tanım yapmak zor. Sizin sorunuzda ifade ettiğiniz gibi zaman zaman robotlardan ibaret bir konuymuş gibi algılanabiliyor. Peki, sadece robotlarla mı sınırlı? Bilgisayar işin neresinde? Programlama neresinde? Yazılım neresinde? Uzman sistemlerden bahsediliyor. Derin öğrenmeden bahsediliyor. Dolayısıyla bütün bu kavramları yerli yerine oturtarak yapay zekâyı ciddi bir şekilde etraflıca tanımlamamız gerekiyor.

Gülcü: “Yapay zekâyı tanımlamak ve kullanım alanlarını netleştirmek çok zor”

Yapay zekâ; bildiğimiz, şu ana kadar öğrendiğimiz, bilgisayarlarla ve teknolojilerle bire bir özdeşleşen, onlara benzeyen, onlar gibi bir şey değil. Yeni, farklı bir şeyden bahsediyoruz. O kadar farklı ki, anlaşılması da, kullanım alanlarının netleştirilmesi de çok zor. Belki bir benzetme ile anlatmak anlamayı biraz daha kolaylaştırabilir.

Az önce de vurguladığımız gibi öncelikle bir robot değil ama robot da olabilir. Tam olarak bir yazılım değil ama yazılım da olabilir. Bir site değil ama bir site olması da mümkün. Hem siber tarafı hem mekanik tarafı olan bir sibernetik aygıt mı? O da değil ve o da olabilir. Peki, hem o değil hem o olabilir dediğimiz şey; tüm bunları dikkate alınca, insan zekâsına benzetemez miyiz? Bence benzetebiliriz.

Bizim, insan zekâsına özgü algılama sistemimiz var. İnsan zekâsına özgü algılama sistemini öğrenmiş, öğrenmeyi bilen, çoğul kavramları bilen, onları birbirine bağlayıp oradan bir takım kavramlar üretebilen, düşünebilen, saatlerce düşünüp, yeni şeyler üretebilen, fikir yürüten, sorunları çözen, iletişim kuran, çıkarsama yapan bir şeyden bahsediyoruz. Ve her şeyden önemlisi karar veriyor. Bu saydıklarımız yüksek bilişsel fonksiyonlardır. Yapay zekâ; algılama, öğrenme, çoğul kavramları bağlama, düşünme, fikir yürütme, sorun çözme, iletişim kurma, çıkarsama yapma, karar verme ve otonom davranışlar sergilemesi beklenen bir işletim sistemidir. Böyle bir teknik tanım verebiliriz.

Baloğlu: "Yapay zekâ, kendi kararlarını alabilen otonom bir aygıt olacaksa, insanlık için ciddi tehdittir”

Sami Bayrakcı: Yapay zekâ gibi sınırları belli olmayan, kullanım alanlarının nerelere kadar uzanabileceğinden emin olmadığımız bir konuda sadece teknolojiyi kullanma ahlakını geliştirmek yeterli olmayacak. Dolayısıyla yeri geldiğinde kendi kendine yetebilen, kendisi karar verebilen böyle bir yapı insanlık için ne tür sonuçlar doğurabilir?

Adnan Bülent Baloğlu: Bizim şu anki mevcut verilerimizle tam anlamıyla tanımlayabileceğimiz bir aygıttan konuşmuyoruz. O zaman şunu söyleyebiliriz. Büyük bir resmi görmemiz gerekiyor. Büyük resim derken, daha ziyade görünen o resmin arkasını okumak gerekiyor. Elimizdeki resmin arkasını okuduğumuz zaman, yapay zekânın insanlığın geleceği ile ilgili ne tür bir senaryo kuracağını da tahmin edebiliriz diye düşünüyorum. Şöyle ki; acaba bu yapay zekâ kendi kararını kendi alabilen otonom bir aygıt olacaksa, nihai noktada bu insanlık için ciddi bir tehdittir. Bunun altını kalın bir çizgi ile çizmemiz gerekiyor.

İkinci husus biz bugün biliyoruz ki özellikle askeri alanda yapay zekâyı içeren robot teknolojisi ciddi manada kullanılıyor. Kendini görünmez kılarak uçabilen bir takım aygıtlar yapılabildiğini, radarların fark edemediği hava araçlarının yapıldığını ve kullanıldığını biliyoruz. Bunun, insanlık için nasıl bir faturayı, nasıl bir bedeli önümüze çıkaracağını iyi hesaplamamız gerekiyor. Acaba yapay zekâ full otonom konumuna kavuştuğu zaman veya kendi bağımsız konumunu elde ettiği zaman, insanın failliğini iptal eden, insanı devreden çıkaran bir aygıta mı dönüşecek sorusunu da zihnimizin bir kenarında tutmalıyız.

Elon Musk uyarıyor, Birleşmiş Milletler uyarıyor, hatta yapay zekâ araştırmaları yapan bir enstitü olan Deepmine uyarıyor: Yapay zekânın bir gün, kötülerin eline geçtiği zaman, insanlığın başına gelebilecek felaketlerin sorumlusu olabileceği noktasında uyarılar yapıyorlar. Ancak şunu da biliyoruz ki, bu uyarıyı yapanların belki yarısı da bu araştırmaları fonlayan grupları, kuruluşları temsil ediyorlar. Dolayısıyla bir taraftan tehlikeleri hakkında uyarıyorsunuz, bir taraftan da onları fonluyorsunuz. Bu senaryoyu, bu filmi iyi okumak gerekiyor. İnsanın yeryüzünün halifesi olduğu bizim İslami anlayışımızda, insanın devreden çıkarılması bütün yeryüzünün iptali anlamına da geliyor. Tabii bu kabul edilebilir şey değil. Dolayısıyla insanoğlu, acaba hangi kavşakta hangi yol ayrımında? Görünüşte iyi ve faydalı olan teknolojileri, akıl gücünü, kurumları; baskı ve sömürü amaçlı mı kullanacağını henüz bilemiyoruz ve kestiremiyoruz. İnsanlık için iyiye de kullanılabilecek, kötüye de kullanılabilecek bu araçların, bu teknolojinin nerede insanlığını aleyhine döndürülebileceğini henüz kestirebilmiş değiliz.

Bu nedenle gücün ve refahın “çaktırmadan”, küçük bir azınlığın elinde toplanması ve bunun adına yenidünya düzeni denmesi noktasında, yapay zekânın bu azınlığın elinde bütün insanlığı yeni baştan dönüştürmek veya yeni baştan kurgulamak için tehlikeli bir silaha dönüşebileceğini düşünüyorum.

Sami Bayrakcı: Yapay zekâ bir yönüyle insanlığın sonunu getirmek ve “Tanrıyı kıyamete zorlamak” isteyen bir grubun elinde varoluşsal anlamda büyük bir tehdit olabilecekken, aynı zamanda insanlığın işlerini kolaylaştıracak ve yeryüzünü “cennet”e dönüştürme potansiyelini de içinde barındıran bir imkân gibi duruyor. Fırsat ve imkân ekseninde baktığımızda yapay zekâ bize ne tür imkanlar sunar? İçinde ne tür tehditler barındırmaktadır?

Aslan Gülcü: Pozitif bilimler açısından baktığımız biz bilim insanlarının kehanet gösterme bir özelliğimiz yok. Dolayısıyla elimizdeki donelere bakarak bu konuda bir parça tahmin yürütebiliriz. Bu tahminlerimizin de yine deneylere ve gözlemlere dayalı olması gerekiyor. Burada “ilerde yapay zekâ şöyle bir canavara dönüşecek, Frankenstein’da tanımlanan bir canavara dönüşecek ya da siborglar ortalığı kasıp kavuracak” gibi şeyler söyleyip, insanların muhayyilesini meşgul etmek yormak ya da korkuya kapılmalarına neden olmak bizim işimiz değil. Dolayısıyla Müslüman sorumluluğuna sahip olarak, bilimsel gelişmelerin nereye doğru gidebileceğini verilerle ortaya koyarsak, üzerimize düşen tarihi sorumluluğu yerine getirmiş oluruz.

Tehdit mi yoksa imkân mı sorusunun cevabı, yapay zekâya kimin sahip olduğuyla alakalı. Yapay zekâ kimin? Hangi dünyanın elinde bu imkân? Eğer yapay zekâ şimdiye kadar diğer teknolojik ürünlerde olduğu gibi hem tavşana kaç hem tazıya tut diyen bir avuç azınlık tarafından piyasaya sürülürse sadece İslam dünyasını değil, bütün insanlığı tehdit eden bir duruma sebep olabilir.

Ve eğer yapay zekânın gerçekten ileride bütün insanlığı tehdit edecek bir şeye dönüşme ihtimali varsa, şimdiden buna karşı çalışmalar yapmak, bunu engellemek ve iyiye yönlendirmek bir görevimiz vardır. Biz o görevi yerine getirmeliyiz.

“Yapay zekânın, yeni bir yapay zekâ üretme kapasitesi var”

Sami Bayrakcı: Hocam şunu sorayım burada tam bugün yapay zekâ üretilmiş, tamamlanmış ve kullanmaya hazır bir yapıdan bahsetmiyoruz. Halen üretimi, deneyleri devam eden bir şeyden bahsediyoruz. Halen, her an müdahaleye açık bir süreçten bahsediyoruz. Doğru mu anlıyorum.

Aslan Gülcü: Çok doğru anlıyorsunuz. Hiç ummadığımız yerden ummadığımız şekilde ortaya çıkıp vazifesini icra etmeye çalışırken iyi ya da kötü yönlerini gösterecek bir yapıdan bahsediyorum. Yani şuana kadar alışık olmadığımız bir çıkış hareketi olacak yapay zekânın. Çünkü yapay zekâyı sadece yapay zekâyı geliştirenler oluşturmuyor. Yapay zekâ aynı zamanda kendi iş bağından da kendi kendisini de üretebiliyor. Yapay zekâ oturup kendi içinde başka yapay zekâlar üretebilecek. Dolayısıyla biz yapay zekâ nasıl bir yapay zekâ üretti onu da bilemeyeceğiz, öğrenemeyeceğiz. Yani bir ana makine düşünün o ana makine kendisi gibi ya da kendisinden daha üstün büyük makinalar fabrika yapan fabrikalar gibi yapay zekâ yapay, zekâ yapan yapay zekâları üretmiş olacak. O yapay zekâlar nereye yönlendirilecek nasıl çalışacak nerede işlem görecek iyi mi, kötü mü, zararlı mı, faydalı mı hangi sektörde ya da hangi alanda yaşamın hayatın hangi alanlarında yer bulup oralarda çalışacak. Onu da bilmiyoruz. Dolayısıyla işte bir reklamı da yok bunun mesela işte Elon Musktan bahsetti Adnan hocam Elon Musk diyor işte ben diyor bir firması var bunun o firmada yaptığı çalışmaları sıralamış ben şu çalışmaları yapıyorum diyor. Bugün şunu yapacağım bir sene sonra şunu yapacağım birkaç sene sonrada şunu yapacağım diyor. Ve yani sağlıkla ilgili genellikle şeyler bunlar reklamını da yapıyor şimdi. Yani bir tanesi mesela diyor ki “ben çip yapacağım, insanların beynine takacağım, ilerde benim ürettiğim arabayla o çip bütünleşik bir devre olacak, o çipi taktıran vatandaş arabasına yavaşla dediği zaman yavaşlayacak, şöyle hafif sağa gel dediği zaman sağa gelecek, silecekleri çalıştır dediğim zaman silecekleri çalıştıracak”. Dolayısıyla benim ürettiğim arabayı kullanabilir hale gelecek diye bir şeyler söylüyor. Dolayısıyla bu reklam yapılanın dışında yapay zekânın yapay zekâ üretme kabiliyeti var. O üretilen yapay zekâlar nerede, nasıl ortaya çıkacak dediğim gibi hangi alanlarda kullanacak onu da bilmiyoruz. Bu bakımdan da ciddi bir tehdit karşımızda duruyor.

Adnan Bülent Baloğlu: Aslında hocam da vurguladı. Müslüman ülkelerin İslam dünyasının da yapay zekâya bigane kalmaması lazım. Yani kulağımızın üstüne yatmamamız lazım. Ben mutlaka bizde de bu çalışmaların ciddi bir seviyede olduğunu tahmin ediyorum. En azından silikon vadilerinin önemli bir parçası bu sektör üzerine şuan yoğunlaşmış durumda. Dolayısıyla orada işte belki 2. Bölümde geleceğiz. Yani ahlak dediğimiz vicdan dediğimiz o Müslüman bilinci ve şuuru dediğimiz noktadan olaya baktığımız zaman bunu kendi lehimize de çevirebiliriz. (İslamvemedya'dan alıntıdır)


EyvAllah

Ama burada bazı hususları konuşmak lazım. Birkaç ana başlık altında yazayım.

1- Yapay Zekanın iyilerin eline geçmesi bir çözüm müdür

Burada şu notu düşeyim. İslâm gelişmeyi destekler. Allah Rasulü sav iktisadi çözümler hususunda (bunları geçen gün tafsilatıyla yazmıştım) , mancınık üretme ve atıcılığı geliştirme konusunda (askeriye) , ilme teşvik konusunda, siyasette vs her konuda ciddi atılımlar yapıyor Medinede İslâm devletini kurduktan sonra.

İslâm gelişmeyi destekler bu doğrudur, ancak "her alan"da değil. Mesela Allah Rasulünün sav evi ve mescidi aşırı ilkeldi hurma dallarındandı. Sahabeler bu duruma üzülüyorlardı, hatta ara sıra gelip mescidi Rum binaları gibi yapmak istiyorlardı, para topladılar ellerindeki kamışla ölçüm bile yapmaya başladılar. Hatta bunu yapmayı deneyen birkaç kişi oldu
Ancak Rasûlullah sav hepsine sürekli engel oldu ve evi ile mescidinin ilkel kalmasını istedi. Rumların yaptığı ihtişamlı binalar gibi olmasını istemedi. Yağmur yağınca mescidin içi çamur oldu. Allah Rasulü sav gidip çamurun üzerinde namaz kıldı.

Peki neden gelişmiş binalar yaptırmadı, belki de bunun dünya sevgisini ve gösteriş arzusunu tetikleme riski var diye.

Mesela şarkı alanında genel görüşe göre def gibi çalgılar istisna, İslâm dini bütün çalgıları yasakladı. (İslâmi neşid kültürünün ortaya çıkış sebebi)

Keza insan ve hayvan çizimi haram kılındı.

Belki denilir ki bunlar bir toplumu sanatta ve mimaride geri bırakabilir. Demek ki İslâm gelişmeyi desteklese de, bu gelişmede insanlığın ve dinin maslahatının gözetilmesini, eğer ters düşerse sabit durmayı istiyor.

Yüksek evler yapmanın sünnete aykırı oluşu gerekçesiyle, Halife Hz. Ömer r. a. döneminde yüksek evler yapılmasına engel olunması bunun bir misalidir.

Yine Allah Rasulü sav Müslümanların malları ile uğraşıp oyalanmalarını ve yerlerine çakılmalarını istememiş hatta bunun bela sebebi olduğunu söylemiş (bugün şehirlere çakılan ve malları ile ilgilenen bizlerin hali ne olacak bilmiyorum) ve onları sürekli Allah yolunda cihada yahut davet (tebliğ cihadı) yapmaya bunun için seyahatler etmeye teşvik etmiştir.

Keza 4 halife de ilkel yaşamaya devam ettiler.

Ancak bir yandan da mescidleri ilim yuvalarına çeviriyorlardı. Sahabelerin ilim öğrenmenin önemine dair sayısız sözü var. Açıkça gösteriyor ki İslâm bazı alanlarda gelişmeyi bazı alanlarda da durmayı ve temkinli gitmeyi esas alıyor.

En basitinden, biz gelişmek için yüksek binalar, ihtişamlı yapılar, humanoidler ve transhuman projeleri yaparsak, çeşitli çalgılarla şarkılar üretir ve kafirlerin yaptığı türden onlar gibi içerikler ve filmler yaparsak haram üstüne haram işlemiş olacağız.

Mesela her konuda sonuna kadar gelişmeyi esas alan ve dümdüz ilerleyen ülkelere bakın, içi fitne fesaddan fuhşiyattan geçilmiyor. Ahlaksızlık hakim oluyor.

Bu kısımda anladık ki, gelişmede dinin ve insanların maslahatı, faydası gözetilmeli. Benim bir şey geliştirmem bizimle savaşmayan insanlara ciddi zararlar verecekse geliştirmemeliyim, başkası yapmaya kalkarsa da ya mani olacağım ya da bunun yayılmasına karşı çıkacağım.

2-Peki modern teknoloji, yapay zeka ve sosyal medya gibi unsurların zararları var mı?

Bunların zararlarını şöyle listeleyebiliriz:

1- Ağzı olan konuştuğu eli olan yazdığı için dezenformasyonun hakim olması ve sahte bilgilerin keza batıl inançların yayılması

2- Hayatı aşırı kolaylaştırması sebebiyle insanların fazla yorulmaması ve bunun üzerine bir de cihaz bağımlılığı neticesi olarak uykusuzluk problemi

3- Teknolojik uyaranların her yerde yayılması ve hız çağının başlaması neticesinde ortaya çıkan dikkat dağınıklığı ve konsantrasyon problemleri

4- Bilgiye ulaşmanın internete ve yapay zekaya soru sorunca cevap almak kadar basitleşmesi sebebiyle beynin bilgi hususunda daha rahat davranması, neticesi: hafıza zayıflığı ve bilgiyi akılda tutamamak

5- Güç sürecini hayatın içinde tamamlayamamak ve netice itibariyle ekrandan bir şeyler yaparak mücadele vermeye yönelme, modern şehrin de katkıda bulunduğu bir afet olarak hayatı ekranın içinde yaşamaya başlama, neticesi hareketsizlik ve güçsüzlük

6- Modern şehrin ve üstüne bir de internet ortamının dünyayı küçültmesi ile beraber, bunun getirdiği ortamda yabancılık psikolojisinin sonucu olarak sapkınlıkları ve esasen bir yakınımız ile konuşamayacağımız utanç verici şeylerin söz olsun görüntü olsun her yerde paylaşılmaya başlanması

7- Ekranda kurulan arkadaşlıkların neticesi olarak hayat içi yakınlar ve aile ile yabancılaşma, ek olarak asosyalleşme

8- İnsana ihtiyaç kalmayacak ve insana hayatı amaçsızlaştıracak derecede yapay zekaların her mesleği yapabiliyor olması
Neticesi insanların işsizliği ya da en azından amaçsızlaşması


3- Ne yapmamız gerekiyor, çözüm nedir


Öncelikle dünyayı bu distopyadan kurtarmayı partilerden ve hükümetlerden bekleyemeyiz. Çünkü bir parti çıkıp interneti ve yapay zekayı yasaklamayı bırakın bir mecrayı kısa süre yasaklasa bile ciddi tepki alabiliyor. Kimi zaman da gösteri vs olabiliyor

Ancak bu bir "fikir" olarak ve insanlara "gerçekler" gösterilerek nasıl bir distopya ile derin bir savaşta olduğumuzu gösterirsek, insanlar modernist hayattan sıyrılma hususunda gönüllü bir mücadeleye girişirlerse bu distopyayı yıkabiliriz.

Ek olarak sadece iyilerin elinde olsa bile, bu sistemin öbür gün kötülerin eline geçmeyeceğinin bir garantisi yok, dünyanın parası kötülerin elinde. O yüzden bu sistemi yıkma ihtimalimiz bile belki, iyiler olarak elimizde tutma ihtimalimizden daha yüksek
 
Son düzenleme:
S Çevrimdışı

Sidretul Munteha

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Yapay Zekanın gelmesi ve insan gücünün azalması bence iyi.
Çünkü çalışma hayatının temposu insanı yaratılış gayesinden uzaklaştırabiliyor. İnsan -iş gücü anlamında- yapacak hiçbir şey kalmasa bile ilim öğrenme ve amel etmekle vakit geçirebilir.
Rızık konusunda bilmiyorum. Eğer ezelden takdir edilmişse, o zaman korkmaya yine gerek yok.

Asıl sorun Müslüman kardeşlerin bu teknolojiden uzak kalması olur. Yoksa bir çip vesilesi ile hafız olmanın zararını göremiyorum Allahualem. Umarım daha çok gelişir ve insanlar insana ihtiyaç kalmadan yapay zeka ile film oluşturabilir. Bu şekilde Peygamber Efendimiz (sav) döneminden itibaren tüm bozulmalar film şekline getirebilir. Tarikatların gerçek yüzü anlatılabilir. İnsanlar görsel yolla bunu çook daha iyi anlar.

Yeni yetişen çocukları bu alanlara yöneltmek mantıklı geliyor bana. Yapay Zeka ve film-iletişim sektörü vs. üzere.
 
Yorgun Mucahid Çevrimiçi

Yorgun Mucahid

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Yapay Zekanın gelmesi ve insan gücünün azalması bence iyi.
Çünkü çalışma hayatının temposu insanı yaratılış gayesinden uzaklaştırabiliyor. İnsan -iş gücü anlamında- yapacak hiçbir şey kalmasa bile ilim öğrenme ve amel etmekle vakit geçirebilir.
Rızık konusunda bilmiyorum. Eğer ezelden takdir edilmişse, o zaman korkmaya yine gerek yok.

Asıl sorun Müslüman kardeşlerin bu teknolojiden uzak kalması olur. Yoksa bir çip vesilesi ile hafız olmanın zararını göremiyorum Allahualem. Umarım daha çok gelişir ve insanlar insana ihtiyaç kalmadan yapay zeka ile film oluşturabilir. Bu şekilde Peygamber Efendimiz (sav) döneminden itibaren tüm bozulmalar film şekline getirebilir. Tarikatların gerçek yüzü anlatılabilir. İnsanlar görsel yolla bunu çook daha iyi anlar.

Yeni yetişen çocukları bu alanlara yöneltmek mantıklı geliyor bana. Yapay Zeka ve film-iletişim sektörü vs. üzere.

Kendime bir şeyler takmak kulağa hoş gelmiyor ama esas eleştirdiğim mesele o değil zaten. Hayatın insan için amaçsızlaşması. Ki muhtemelen birkaç sene sonra yapay zeka mühendisliği bile bitecek çünkü yapay zeka üreten yapay zekalar konuşuluyor

Şöyle örneklendirebilirim

Mesela ben neden bir alim olayım, bütün dini sorulara cevap veren İslâmi yapay zekalar var (dcde bile vardı)

Neden bir tarihçi yahut edebiyatçı olayım, istediğimde sorduğum olayı detaylarıyla anlatan ve istediğimde de söylediğim türden şiir oluşturan yapay zekalar var

Neden müzisyen olayım yapay zeka müzik üretiyor

Neden film sektöründe çalışayım senaristlik, yönetmenlik ya da oyunculuk vs yapayım robotlar zaten film üretip önüme koyuyor

Sanatçı olsam ne yapacağım resim bile çiziyorlar

Asker neden olayım, robotlar o görevi görüyor

Hatta günümüzde ev işlerini de robotlar yapıyor

İlim öğreneyim desem robota sorduğumda zaten cevaplıyor

Akla şu soru geliyor bu kez:
Bu yapay zeka ve robotlar, Allah'ın yeryüzündeki halifesi olan insanlara bir meydan okuma olarak mı çıkartıldı, tanrılaşmaya çalışan bilim ya da dünyayı yönetenler tarafından. Ki bu teknoloji esas olarak yahudilerin elinde zaten ama bunun yanı sıra başka bir risk, sistemin artık "insanları gerekli görmemesi" ve yok etmeye karar vermesi. Elinde de bu güç var. İlla virüs falan üretecek değil bir dünya savaşına karar verilebilir. Kitle imha silahları zevk olsun diye üretilmiyor, başka ülkeleri değil sivil halkları tehdit amaçlı bu unsurlar.

Kaç senedir cinsiyetsizleştirme projeleri ile insanlık nüfusu azaltılmaya ve aile düzeni hedef alınmaya çalışılıyor. Rahatlığı ile aldatıcı bir distopyanın içinde olduğumuzu varsayıyorum

Uçuk gelip gelmemesi mesele değil şuan vardığımız nokta insanlık için bir tür teknoloji nimetinden ziyade teknoloji tehdidine dönüştü
 
Son düzenleme:
H Çevrimiçi

hutbetussahra

Hayat, İman ve Cihad...
İslam-TR Üyesi
Kendime bir şeyler takmak kulağa hoş gelmiyor ama esas eleştirdiğim mesele o değil zaten. Hayatın insan için amaçsızlaşması. Şöyle örneklendirebilirim

Mesela ben neden bir alim olayım, bütün dini sorulara cevap veren İslâmi yapay zekalar var (dcde bile vardı)

Neden bir tarihçi yahut edebiyatçı olayım, istediğimde sorduğum olayı detaylarıyla anlatan ve istediğimde de söylediğim türden şiir oluşturan yapay zekalar var

Neden müzisyen olayım yapay zeka müzik üretiyor

Neden film sektöründe çalışayım senaristlik, yönetmenlik ya da oyunculuk vs yapayım robotlar zaten film üretip önüme koyuyor

Sanatçı olsam ne yapacağım resim bile çiziyorlar
Asker neden olayım, robotlar o görevi görüyor
Hatta günümüzde ev işlerini de robotlar yapıyor
İlim öğreneyim desem robota sorduğumda zaten cevaplıyor

Akla şu soru geliyor bu kez:
Bu yapay zeka ve robotlar, Allah'ın yeryüzündeki halifesi olan insanlara bir meydan okuma olarak mı çıkartıldı, tanrılaşmaya çalışan bilim ya da dünyayı yönetenler tarafından. Ki bu bu teknoloji esas olarak yahudilerin elinde zaten ama bunun yanı sıra başka bir risk, sistemin artık "insanları gerekli görmemesi" ve yok etmeye karar vermesi
Yalnız unutmamak gerekir ki yapay zeka çoğu şeyi yapamaz. Özellikle üretkenlik ya da el becerisi gerektirecek şeyleri yapması çok daha zor. Örneğin yapay zeka size masif ahşap bir masa yapamaz. Çünkü ağacı hissedemez desenine vs bakıp sanatını yansıtacağı en iyi ağacı bulup onu ona uygun elle işleyemez vs. Ama insanlar için hayatı bazı açılardan kolaylaştırırken bazı açılardan zorlaştıracağı aşikar. Ayrıca ben asla insan seviyesine ulaşamayacakları kanaatindeyim. Ayrıca bu konular sebebi ile umutsuzluğa kapılmamak gerek. Hile kuranların en hayırılısı ALLAH'u Teala'dır.
 
Yorgun Mucahid Çevrimiçi

Yorgun Mucahid

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Yalnız unutmamak gerekir ki yapay zeka çoğu şeyi yapamaz. Özellikle üretkenlik ya da el becerisi gerektirecek şeyleri yapması çok daha zor. Örneğin yapay zeka size masif ahşap bir masa yapamaz. Çünkü ağacı hissedemez desenine vs bakıp sanatını yansıtacağı en iyi ağacı bulup onu ona uygun elle işleyemez vs. Ama insanlar için hayatı bazı açılardan kolaylaştırırken bazı açılardan zorlaştıracağı aşikar. Ayrıca ben asla insan seviyesine ulaşamayacakları kanaatindeyim. Ayrıca bu konular sebebi ile umutsuzluğa kapılmamak gerek. Hile kuranların en hayırılısı ALLAH'u Teala'dır.

Allah'ın varlığı şuan tek teselli kaynağım. Elhamdulillah.

Şimdi her şey sanayileşti. Yapay zeka en son nereye varır bilmiyorum ama eskiden ilim öğrenme sürecinin bir zevki vardı. Şimdi yüzlerce mesleği icra eden sayısız insana "kalk git sana gerek kalmadı" denilmesi gibi bir olay yaşanıyor.

Osmanlı, zamanında bu konuda tıkanıp mesela matbaayı aşama aşama getirmek zorunda kalmış ve bu uzun sürmüştü.

Belki bunun neticesinde yine yazarlık, matbaacılık, kapak tasarımı, tercümanlık gibi mesleklerin ayakta kalması bir nimetti.

İngiltere'de makinelerin insan gücünü gereksiz kılması sebebiyle işsiz kalacağından korkan insanlar Ludizm hareketini başlatmış ve 1800 lerde insanlar makineleri kırmıştı. Ancak yine de tekstil insanlar için tamamen bitmemişti ve külli bir işsizlik ortaya çıkmadı.

Çin'de Konfüçyüsçülüğün etkisiyle tabiatın unsurlarını bir yapboz gibi gören ve hiçbir unsurun fazla zorlanmaması gerektiğine inanan insanlar, tren raylarının yapılıp tabiata zarar verilmesine ve yeryüzünün zorlanmasına karşılık direnmişlerdi.

Bunların hepsi belki bir nebze en azından modern şehirler ve yapay zeka yokken susturulabildi.

Ancak şimdi öyle bir şey ile karşı karşıyayız ki az evvel saydığım bütün meslekleri ve işleri yok etmeye geliyor. Yapay zeka günümüzde tercümanlık yapabilir, kitap kapağı tasarlayabilir, kitap bile yazabilir istenen konulara dair. Bizden de daha iyi yazabilir yani. Yine yalnızca otomatik çalışan makinelerle seri üretim yapılabilir ve insana ihtiyaç yok. Otomatik hareket eden sürücüsüz arabalar ve taksiler bile çıkıyor artık. Keza az evvelki mesajda saydığım sayısız mesleği yapabilmesi de cabası.

Diyelim bunu çözmek için yapay zeka mühendisi olmaya karar verdik. En azından buradan kendimize iş bulalım dedik.
Ancak yapay zeka üreten yapay zekalar muhtemelen bu işi de bizim elimizden alacak. Peki insanlara ne olacak? Onlar için de bir plan düşünüldü: Bütün insanları metaverse denen yere hapsetmek ve avatarları ile yaşamalarını sağlamak. Kısacası gerçek dünyadan komple koparıp hapsetmek.

Tahminen 10 sene sonra kurtuluş için geriye önümüzde muhtemel üç seçenek kalacak.

Ya sadece hobilerimizle uğraşıp kendimizi tatmin ederek boş bir ömür geçirmeye başlayacağız, lakin yapay zekanın bu hobileri bizden daha iyi yapabildiği gerçeğini görmezden geleceğiz

Ya yarı makinevi insanlar olacağız ve fıtratımız bozulacak

Ya da Ted gibi yapay zekaya sövüp elimize balta alıp ormana gideceğiz ve insanlık olarak her şeye en baştan başlayacağız.

Dördüncü ve alternatif seçenek: Apokaliptik dünyaya uyanmak
 
S Çevrimdışı

Sidretul Munteha

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Bana bu kadar kötü gözükmüyor. Meteverse de harika. Düşünün ilim ehli insanların sohbetlerine canlı katılıyoruz, avatarlarımız var. Gerçek görüntü ve isme de gerek yok.
Kötüler için kötülüklere zaten engel yok. Onlar şimdi de var.
Bu teknolojiler bizlere daha çok yarayabilir.

Ama bence zaten Rabbimin bir kesimi diğer kesim ile savmasından dolayı örneğin ulus devletler bu küreselcilere izin vermeyebilir. Bu bir vesile tabiki.
Benim tavsiyem yapay zeka üzere çalışabilirsin. Şimdi bu sektör yeni yeni genişliyor elden iş alması diye bir şey olacağını sanmıyorum. Alanında iyi emek sarf edersen iş olanağı olduğu gibi ayrıca teknolojiye ALLAH'ın izniyle yön de verebilirsin. Çünkü henüz ortaya çıkma aşamasında-emekliyor. 2 sene önceye kadar chatgbt bilmiyorduk. Şimdi de belki buz dağının ufak bir parçasını görüyoruz.

Sözün özü teknoloji eşya olarak kötü değil,
yine iyiler iyilikleri yaymak için kötüler kötülükleri yaymak için kullanacak.

Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın. Onlarla Allah’ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve bunlardan başka sizin bilmediğiniz fakat Allah’ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz. Allah yolunda her ne harcarsanız karşılığı size tam olarak ödenir. Size zulmedilmez. (Enfal:60)
 
Yorgun Mucahid Çevrimiçi

Yorgun Mucahid

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Bana bu kadar kötü gözükmüyor. Meteverse de harika. Düşünün ilim ehli insanların sohbetlerine canlı katılıyoruz, avatarlarımız var. Gerçek görüntü ve isme de gerek yok.
Kötüler için kötülüklere zaten engel yok. Onlar şimdi de var.
Bu teknolojiler bizlere daha çok yarayabilir.

Ama bence zaten Rabbimin bir kesimi diğer kesim ile savmasından dolayı örneğin ulus devletler bu küreselcilere izin vermeyebilir. Bu bir vesile tabiki.
Benim tavsiyem yapay zeka üzere çalışabilirsin. Şimdi bu sektör yeni yeni genişliyor elden iş alması diye bir şey olacağını sanmıyorum. Alanında iyi emek sarf edersen iş olanağı olduğu gibi ayrıca teknolojiye ALLAH'ın izniyle yön de verebilirsin. Çünkü henüz ortaya çıkma aşamasında-emekliyor. 2 sene önceye kadar chatgbt bilmiyorduk. Şimdi de belki buz dağının ufak bir parçasını görüyoruz.

Sözün özü teknoloji eşya olarak kötü değil,
yine iyiler iyilikleri yaymak için kötüler kötülükleri yaymak için kullanacak.

Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın. Onlarla Allah’ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve bunlardan başka sizin bilmediğiniz fakat Allah’ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz. Allah yolunda her ne harcarsanız karşılığı size tam olarak ödenir. Size zulmedilmez. (Enfal:60)


Evet silah üretme ve bilhassa savunma sistemi kurma konusunda burada insan canı esas olduğu için hemfikirim. Ancak nükleer savaş gibi bir ihtimalin önünde şuan hiçbir engel yok ve birkaç psikopat devletin insafına kalmış.

İslâm gelişmeyi destekler ancak belli bir ölçü vardır. Buna dair bir mesajımı aşağıya alıntı olarak atacağım. Ölçü başta dinin ve insanın maslahatıdır. Ölçüsüz ve her alanda dümdüz gelişme insanları helaka sürükler. Velev ki iyi niyetle yapılsa dahi.

Yani biz atıyorum büyücülerle savaşa girsek onları yenmek için büyü öğrenemeyiz çünkü zaten savaşmak zorunda olduğumuz düzen büyü düzenidir, insanın ve dinin maslahatına aykırıdır ve bu bir haramdır.

Bir kısımla başka bir kısmı savma Sünnetullahı dediğiniz gibi çok mühimdir. Dünya defaatle bu Sünnetullah ile kurtulmuştur.

Bu düzen muhtemelen yıkılacaktır ve imtina ahinin dediği gibi ben de yakında balona dönebileceğine ihtimal veriyorum. Çünkü ahir zaman ve Mehdi ile deccal dönemi hadislerine baktığımızda atlılardan, karşı karşıya gelen ordulardan ve kılıçların zeytin ağacına asılmasından vs bahsediliyor. Peki bu dünyaya ne olacak ki o duruma tekrardan döneceğiz

Antik Mısırlılara baktığımız zaman akıllara hayret veren Mısır piramitlerini, tıpta muazzam gelişmeleri ve astronomik alanda bazı ilmi çalışmaları gerçekleştiriyorlar. Hatta ışığın hızını bile biliyorlar, o dönemin teknolojisi ile bu imkansız. Demek ki en azından o zamanlar, bizim antikite dediğimiz kadar da ilkel bir çağ değil ve bir yok oluş, geriye dönüş gerçekleşmiş olduğu kesin.

Şu Âyette de muhtemelen buna işaret var:

"...Onlar sizden daha kuvvetli, malları ve evlatları da daha fazlaydı. Onlar nasiplerince zevküsefa sürdüler. Sizler de sizden öncekilerin nasiplerince zevküsefa sürdükleri gibi nasibinizce zevküsefa sürüyorsunuz. Ve onların dalıp gittikleri gibi (dünyanın oyun ve eğlencesine) daldınız.. "
(9/Tevbe, 69)


EyvAllah

Ama burada bazı hususları konuşmak lazım. Birkaç ana başlık altında yazayım.

1- Yapay Zekanın iyilerin eline geçmesi bir çözüm müdür

Burada şu notu düşeyim. İslâm gelişmeyi destekler. Allah Rasulü sav iktisadi çözümler hususunda (bunları geçen gün tafsilatıyla yazmıştım) , mancınık üretme ve atıcılığı geliştirme konusunda (askeriye) , ilme teşvik konusunda, siyasette vs her konuda ciddi atılımlar yapıyor Medinede İslâm devletini kurduktan sonra.

İslâm gelişmeyi destekler bu doğrudur, ancak "her alan"da değil. Mesela Allah Rasulünün sav evi ve mescidi aşırı ilkeldi hurma dallarındandı. Sahabeler bu duruma üzülüyorlardı, hatta ara sıra gelip mescidi Rum binaları gibi yapmak istiyorlardı, para topladılar ellerindeki kamışla ölçüm bile yapmaya başladılar. Hatta bunu yapmayı deneyen birkaç kişi oldu
Ancak Rasûlullah sav hepsine sürekli engel oldu ve evi ile mescidinin ilkel kalmasını istedi. Rumların yaptığı ihtişamlı binalar gibi olmasını istemedi. Yağmur yağınca mescidin içi çamur oldu. Allah Rasulü sav gidip çamurun üzerinde namaz kıldı.

Peki neden gelişmiş binalar yaptırmadı, belki de bunun dünya sevgisini ve gösteriş arzusunu tetikleme riski var diye.

Mesela şarkı alanında genel görüşe göre def gibi çalgılar istisna, İslâm dini bütün çalgıları yasakladı. (İslâmi neşid kültürünün ortaya çıkış sebebi)

Keza insan ve hayvan çizimi haram kılındı.

Belki denilir ki bunlar bir toplumu sanatta ve mimaride geri bırakabilir. Demek ki İslâm gelişmeyi desteklese de, bu gelişmede insanlığın ve dinin maslahatının gözetilmesini, eğer ters düşerse sabit durmayı istiyor.

Yüksek evler yapmanın sünnete aykırı oluşu gerekçesiyle, Halife Hz. Ömer r. a. döneminde yüksek evler yapılmasına engel olunması bunun bir misalidir.

Yine Allah Rasulü sav Müslümanların malları ile uğraşıp oyalanmalarını ve yerlerine çakılmalarını istememiş hatta bunun bela sebebi olduğunu söylemiş (bugün şehirlere çakılan ve malları ile ilgilenen bizlerin hali ne olacak bilmiyorum) ve onları sürekli Allah yolunda cihada yahut davet (tebliğ cihadı) yapmaya bunun için seyahatler etmeye teşvik etmiştir.

Keza 4 halife de ilkel yaşamaya devam ettiler.

Ancak bir yandan da mescidleri ilim yuvalarına çeviriyorlardı. Sahabelerin ilim öğrenmenin önemine dair sayısız sözü var. Açıkça gösteriyor ki İslâm bazı alanlarda gelişmeyi bazı alanlarda da durmayı ve temkinli gitmeyi esas alıyor.

En basitinden, biz gelişmek için yüksek binalar, ihtişamlı yapılar, humanoidler ve transhuman projeleri yaparsak, çeşitli çalgılarla şarkılar üretir ve kafirlerin yaptığı türden onlar gibi içerikler ve filmler yaparsak haram üstüne haram işlemiş olacağız.

Mesela her konuda sonuna kadar gelişmeyi esas alan ve dümdüz ilerleyen ülkelere bakın, içi fitne fesaddan fuhşiyattan geçilmiyor. Ahlaksızlık hakim oluyor.

Bu kısımda anladık ki, gelişmede dinin ve insanların maslahatı, faydası gözetilmeli. Benim bir şey geliştirmem bizimle savaşmayan insanlara ciddi zararlar verecekse geliştirmemeliyim, başkası yapmaya kalkarsa da ya mani olacağım ya da bunun yayılmasına karşı çıkacağım.

2-Peki modern teknoloji, yapay zeka ve sosyal medya gibi unsurların zararları var mı?

Bunların zararlarını şöyle listeleyebiliriz:

1- Ağzı olan konuştuğu eli olan yazdığı için dezenformasyonun hakim olması ve sahte bilgilerin keza batıl inançların yayılması

2- Hayatı aşırı kolaylaştırması sebebiyle insanların fazla yorulmaması ve bunun üzerine bir de cihaz bağımlılığı neticesi olarak uykusuzluk problemi

3- Teknolojik uyaranların her yerde yayılması ve hız çağının başlaması neticesinde ortaya çıkan dikkat dağınıklığı ve konsantrasyon problemleri

4- Bilgiye ulaşmanın internete ve yapay zekaya soru sorunca cevap almak kadar basitleşmesi sebebiyle beynin bilgi hususunda daha rahat davranması, neticesi: hafıza zayıflığı ve bilgiyi akılda tutamamak

5- Güç sürecini hayatın içinde tamamlayamamak ve netice itibariyle ekrandan bir şeyler yaparak mücadele vermeye yönelme, modern şehrin de katkıda bulunduğu bir afet olarak hayatı ekranın içinde yaşamaya başlama, neticesi hareketsizlik ve güçsüzlük

6- Modern şehrin ve üstüne bir de internet ortamının dünyayı küçültmesi ile beraber, bunun getirdiği ortamda yabancılık psikolojisinin sonucu olarak sapkınlıkları ve esasen bir yakınımız ile konuşamayacağımız utanç verici şeylerin söz olsun görüntü olsun her yerde paylaşılmaya başlanması

7- Ekranda kurulan arkadaşlıkların neticesi olarak hayat içi yakınlar ve aile ile yabancılaşma, ek olarak asosyalleşme

8- İnsana ihtiyaç kalmayacak ve insana hayatı amaçsızlaştıracak derecede yapay zekaların her mesleği yapabiliyor olması
Neticesi insanların işsizliği ya da en azından amaçsızlaşması


3- Ne yapmamız gerekiyor, çözüm nedir


Öncelikle dünyayı bu distopyadan kurtarmayı partilerden ve hükümetlerden bekleyemeyiz. Çünkü bir parti çıkıp interneti ve yapay zekayı yasaklamayı bırakın bir mecrayı kısa süre yasaklasa bile ciddi tepki alabiliyor. Kimi zaman da gösteri vs olabiliyor

Ancak bu bir "fikir" olarak ve insanlara "gerçekler" gösterilerek nasıl bir distopya ile derin bir savaşta olduğumuzu gösterirsek, insanlar modernist hayattan sıyrılma hususunda gönüllü bir mücadeleye girişirlerse bu distopyayı yıkabiliriz.

Ek olarak sadece iyilerin elinde olsa bile, bu sistemin öbür gün kötülerin eline geçmeyeceğinin bir garantisi yok, dünyanın parası kötülerin elinde. O yüzden bu sistemi yıkma ihtimalimiz bile belki, iyiler olarak elimizde tutma ihtimalimizden daha yüksek
 
Üst Ana Sayfa Alt