Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Yemin Kefareti Peşinen Tek Seferde Verilir mi ? - Gereksiz Soru Sormanın Sakıncaları?

Kara Kalpakli Çevrimdışı

Kara Kalpakli

Üye
İslam-TR Üyesi
Arkadaslar yemin bozdugum icin kefaret parası vermem gerekiyordu Netten arastırdım ve ( bu kefaret parasını 10 fakire sabah aksam yemek yada 1 fakire 10 gün sabah aksam yiyecek ) 1 fakire 1 seferde pesin olarak verdiM Netten arastırıyorum Bazı hocalar pesinen versende olur bazilari olmaz hergün ayrı ayrı vermen gerekir diyorlar iklimde kaldım Bu konuda ehil arkadasımız varsa cevaplarsa seviniriM
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
İbn Abbâs'tan rivayete göre (Osman ibn Maz'ûn ve arkadaşları, ya da Abdullah ibn Revâha)'nın "Ey Allah'ın elçisi, peki bu hususta ettiğimiz yeminler ne olacak?" diye sormaları üzerine aşağıdaki âyet-i kerime nazil olmuş ve yeminlerini keffâretlemekle emrolunmuşlardır. (Taberî, Taberî, Câmiu'i-Beyân, VII, 10)

"Allah sizi, kasıtsız olarak yaptığınız yeminlerinizden sorumlu tutmaz. Fakat kasıtlı yaptığınız yeminlerinizden sizi sorumlu tutar. Bozulan yeminin keffareti (cezası), ailenize yedirdiğinizin ortalamasından on yoksulu yedirmek veya giydirmek yahut da bir köle azad etmektir. Verecek bir şey bulamayan kimse için de üç gün oruç tutmaktır. İşte yemin ettiğiniz zaman yeminlerinizi bozmanın cezası budur. Yeminlerinizi koruyun. İşte Allah âyetlerini size böyle açıklar ki, şükredesiniz." (Maide 89)

Peygamber (a.s)'in şu buyruğudur "Bir yemin edip de başkasının ondan hayırlı olduğunu görürsen hayırlı olanı yap ve yemininin kefaretini öde."
(Ibni Mace dışında kalan Kutub-i Sitte sahibleri, Abdurrahman b. Semure'den rivayet etmiştir. Kutub-i Sitte sahiblerinden bazıları ve başkaları da farklı kimselerden rivayet etmişlerdir. Hadisin kaynakları daha önceden gösterilmiştir. Câmiu'l-Usûl, XII, 300.)
Yüce Allah adına yapılan yeminde keffaretin meşru kılındığı konusunda Müslümanlar icma etmişlerdir." (el-Muğnî, VIII, 733; Fethu'l-Kadîr, IV, 18; el-Mebsut, VIII, 147)

Kardeşim, evvela kat'i bir tevbe ile Allah (c.c.)den afv dileyip pişmanlığını samimiyetle bildirip, şeytan işi olan kumar pisliğinden kurtulmalısın.
Daha sonra bozduğun yeminin kefareti olarak ;

1- 10 fakiri giydirmelisin
2- 10 fakiri sabah akşam yedirmeli ya da 1 fakiri sabah akşam on gün boyunca yedirmelisin.
3- 1 Köle azad etmelisin
4- 3 gün oruç tutmalısın.


Birden Fazla Yeminin Kefârati

Mâlikî' Şâfiî'lere göre; Kefareti gerekli kılan davranışlar kaç gün işlenmiş ise o günler sayısınca kefaret vermek vâcib olur.

Hanefi'ler dediler ki: İster aynı günde, ister muhtelif günlerde olsun, ister bir Ramadanda, ister muhtelif senelerin Ramadanlarında olsun, kefareti gerekli kılan davranışların tekerrur etmesi nedeniyle kefaret tekerrur etmez. Ancak kefareti gerekli kılan davranışlardan birini işleyen kişi, bu davranışın kefaretini öder; sonra da kefareti gerekli kılan ikinci bir davranışı işlerse, bu tekrarı aynı günde ise önceki kefareti ikisi için de yeterli olur. Bu tekrarı ayrı günlerde olursa da birincinin kefaretini ödemişse ikincisi için de yeni bir kefaret ödemesi vâcib olur. Zahir rivâyetlere göre bu hususta da tafsîlât vardır. Şöyle ki: Kefaret, cinsel ilişki nedeniyle vâcib olmuşsa tekerrur eder. Aksi hâlde tekerrur etmez.

Hanbeli'ler dediler ki: Kefareti gerekli kılan davranış aynı günde tekerrur eder de birinci davranışın kefareti verilmiş olursa, muteakib davranışın kefaretini de vermek vâcib olur. Eğer birinci davranışın kefareti henüz verilmemiş ise muteakib davranış için de ayrıca bir kefaret gerekmez. Sadece bir kefaret vermek icâb eder.
(Abdurrahman el Cezîrî, el-Fıkh ale'l-Mezâhibi'l-Erba'a, 2/158)

Not : Hanefî ve Hanbelîler'e göre bu üç gün orucun arka arkaya tutulması şarttır.

Bunlardan hangisine musaitsen birini yapmalısın.

Gereksiz Soru Sormak :

Muhakkak ki, insanların ibâdeti için kurulan ilk mâbed, Mekke'deki o çok mubârak ve insanların kıblesi olup âlemlere doğru yol gösteren Kâbe'dir. Onda, Allah katındaki şeref ve hürmetini gösteren apaçık deliller ve İbrahim'in makamı vardır. Ona giren her türlü tecâvüzden emin olur. Ona varmaya gücü yeten kimsenin Kâbe'yi tavaf etmesi Allah'ın insanlar üzerindeki bir hakkıdır. Her kim bu hakkı tanımaz ve haccı inkâr ederse, doğrusu Allah bütün âlemlerden müstağnîdir, kimsenin ibâdetine ihtiyacı yoktur” (Al-i İmran 96 - 97)

Peygamberimiz (s.a.v.) ayet-i kerimenin nazil olmasından sonra Cuma Hutbesinde nazil olan ayetleri okudu, tebliğ etti ve şöyle buyurdu: “Ey İnsanlar! Hac üzerinize farz kılındı. O halde haccediniz!
(Musned, 1:255; Muslim, 2:975)

Sahabeler sordular “Her sene mi haccedeceğiz?” dediler.
Peygamberimiz (s.a.v.) cevab vermeyerek sustu.
Soru üç defa tekerrur edince “Şayet evet desem her yıl haccetmek üzerinize farz olurdu ve siz buna güç yetiremezdiniz.
(Musned, 2:113; Muslim, 2:975)

Ben sizlere bir şeyi teklif etmeyerek sizi kendi hâlinize bıraktıkça siz de beni kendi halime bırakınız. Çok sual sormayınız. Sizden önceki kavimler çok soru sormaları ve peygamberlerine muhalefet etmeleri sebebiyle helak olmuşlardır. Binaenaleyh ben size bir şey emrettiğim zaman siz bunu gücünüz nisbetinde yapınız. Bir şeyi yasakladığım zaman ise onu kesinlikle terk ediniz” buyurdular.
(Muslim, 4:102; Nesaî, İbnu Mâce)

Yine aynı konuda Yahudilerin inek kesmeleriyle emredildiklerinde istenmediği halde gerekmeyen sorular sorarak; durumlarını ağırlaştırmaktan (çifte koşulmayan, ekin sulamada çalıştırılmayan, salma, hiç alacası bulunmayan) başka bir işe yaramamıştı.

Bir vakit de Mûsâ kavmine: "Allah, bir sığır kesmenizi emrediyor" demiş, onlar da: "Ay! Sen bizimle alay mı ediyorsun" diye cevab vermişlerdi. Mûsâ da "Öyle cahillere katılmaktan Allah'a sığınırım" demişti.
Bunun üzerine Mûsâ'ya: "Peki öyleyse Rabb'ine yalvar da onun ne olduğunu bize açıklasın" dediler. Mûsâ: "Rabbim şöyle buyuruyor: O sığır ne pek geçkin, ne de körpe olmayıp orta yaşta dinç bir inek olacaktır. Haydi size emredilen işi yapın bakalım" dedi.
Bu sefer dediler ki: "Rabbine yalvar da onun rengini bize bildirsin" O da: Allah diyor ki: "O, bakanların içini açan parlak sarı bir inek olacaktır" dedi.
Onlar yine dediler ki: Bizim adımıza Rabbine yalvar da onun nasıl olacağını bize iyice bildirsin. Zira istenen sığır, bize diğerlerine benzer geldiğinden tereddütte kaldık. Ama inşaallah asıl istenen sığırı buluruz.
Mûsâ: "Rabbim şöyle diyor: O inek, ne toprağı sürmek için çifte koşulmuş, ne de ekin sulamada çalıştırılmış olmayan, salma ve her kusurdan uzak, hiç alacası bulunmayan bir inek olacaktır." Onlar: "İşte şimdi gerçeği tam anlayacağımız tarzda bildirdin" diyerek nihayet sığırı kestiler ki az kaldı yapmayacaklardı.
(Bakara 67 - 71)

Kardeşim bu senin kendi tercihine bağlıdır.
İstersen bir günde 10 kişiye sabah-akşam yemek ver doyur ; istrersen 1 kişiye 10 gün sabah akşam yemek ver doyur.


Bir tek fakiri on gün süre ile sabahlı, akşamlı yedirse yahut da bir tek fakire on gün süreyle her gün yarımşar sa' verecek olsa yine caizdir. Çünkü maksat on fakirin ihtiyacını karşılamaktır, bu yolla da bu gerçekleşmektedir.
Bir gün on fakire sabah yemeği yedirse ondan sonra da bunların her birisine bir mûd buğday verse bu da caizdir. Çünkü o hem temlik, hem de yemek yedirmeyi bir arada yapmıştır. Çünkü her bir öğün miktarı bir mûd olarak takdir edilmiştir.

Yine bir tek adama yirmi gün süreyle sabah yemeği verse yahut da Ramadan ayında yirmi gün süreyle birisine iftar ettirse caiz olur, çünkü maksat hasıl olmuştur.

Bir tek fakire on günlük yemeği bir defada vermek caiz değildir. Çünkü yüce Allah on fakirin açlığını ya bir defada yahut da günlere dağıtılmış olarak kapatmayı emretmiştir. Bu örnekte ise bu emir yerine gelmemektedir.

Yemin keffaretinde on fakiri doyurmak gerekir. On fakir bulmak zor ise bir fakiri on ayrı günde doyurmak şeklinde de olur. On günlük para veya yiyecek bir defa da bir fakire verilmez. (İbn Abidin, 3 / 725)

İlgili âyetlerin lafzını esas alan fakihlerin çoğunluğuna göre belli sayıdaki -meselâ zıhâr ve oruç kefâretinde altmış, yeminde on- fakiri ayrı ayrı sabahlı akşamlı doyurmak, hatta Şâfiî’ye göre zekâtta olduğu gibi fakire temlik gerekirken; Hanefîler’e göre bir fakiri belli gün sayısınca doyurmak veya fakire yemeğin bedelini vermek de câiz olur.



Ebu Hanife ve Muhammed zekât mustesna, keffaretlerden ve adaklardan zimmîlerin fakirlerine vermeyi caiz görmüşlerdir. Çünkü yüce Allah'ın: "Onun keffareti... on fakir doyurmaktır." âyeti, umumi bir ifadedir, mu'min ile kâfirin fakirleri arasında fark gözetmemektedir. Zekât ise Peygamber (a.s)'in Yemen'e gönderdiği zaman Muaz b. Cebel'e söylemiş olduğu şu sözde bundan istisna edilmiştir: "Sen o zekâtı Müslümanların zenginlerinden al ve fakirlerine havale et."
(Bu hadisi cemaat yani İmam Ahmed ve Kutub-i Sitte sahibleri Ibni Abbas'tan rivayet etmişlerdir . Rasulullah (a.s) Muaz b. Cebel'i Yemen'e gönderince bunları ona söylemiştir. Sözü geçen hadiste şöyle denilmektedir: "Zenginlerinden alınıp fakirlerine havale edilecek bir sadakayı (zekâtı) Allah'ın onlara farz kıldığını bildir." Şevkani, Neylu'l-Evtâr, IV, 114; Zeylai, Nasbu'r-Râye, II, 327)



İlgili Konu :

Yemin Kefareti Orucuna Cumua Günü Başlanabilir mi?

Çözüldü - Yemin Kefareti Orucuna Cuma Günü Başlanabilir mi?

Günahtan Tevbe Edince Afv olma Meselesi ve Şartları
Çözüldü - Günahtan Tevbe Edince Afv Olma Meselesi ve Şartları
 
Üst Ana Sayfa Alt