Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Yusuf 106 / Onlardan çoğu ancak ortak koşarak Allah’a iman ederler

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
E Çevrimdışı

Ehli_Hadis

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Onlardan çoğu ançak ortak koşarak Allah’a iman ederler (Yusuf/106)


Hanifiler’den Mahmud el-Alusi bu ayeti tefsir ederken şöyle demiştir: Allah Teala’yı ve O’nun yaratıcılığını ikrar edip de aynı zamanda herhangi bir şekilde şirk işleyen kimseler de ayette sözü edilen kimselere dahildir.Mesela kabirlere tapanlar onlara adakta bulunanlar ve kabirde olup da durumunu sadece Allah Teala’nın bildiği kimselerin fayda ve zarar vereceğine inananlar gibi ki böyleleri bügün pek çoktur.(Rühu’l-Meani/13/67)

Yine Alusi şöyle der: Pek çok insan gördüm ki bunlar ölmüş kimseler anılınca neşelenirler onlardan medet umarlar onlardan talepte bulunurlar onlar hakkında kendi arzularına ve inaçlarına uygun uydurma hikayeleri dinleyince çoşarlar bu hikayeleri anlatan kimselere saygı gösterirler Yalnızca Allah Teala anılınca ve tasarruf yetkisinin sadece O’na ait olduğu söylenince de neşeleri kaçar canları sıkılır.

Kendilerine bunu hatırlatan kimselerden de nefret ederler ve ona çirkin ithamlarda bulunurlar.Nitekim ben bir gün sıkıntılı bir haldeyken ölülerden yardım isteyerek :Ey filan bana yardım et diyen: birisine şöyle dedim :Ey Allah’ım bana yardım et: çünkü Allah’u Teala şöyle buyurmuştur.

Kullarım sana Beni sorduğunda Ben çok yakınım Bana dua ettiği vakit dua edenin dileğine karşılık veririm O halde (kullarım da) benim davetime uysunlar ve Bana inansınlar ki doğru yolu bulalar (Bakara/186)

Bunun üzerine adam kızdı Daha sonraları benim hakkımda Evliyayı inkar ediyor dediğini duydum Yine bazılarının da şöyle dediklerini işittim Veli duaya Allah Teala’dan daha çabuk karşılık verir Bu söz gerçekten küfürdür Yüce Allah’tan bizi hak yoldan sapmaktan ve azgınlıktan korumasını dileriz.( Rühu’l-Meani/11/24)

 
Es-Serahsi Çevrimdışı

Es-Serahsi

Üye
İslam-TR Üyesi
Bunun üzerine adam kızdı Daha sonraları benim hakkımda Evliyayı inkar ediyor dediğini duydum Yine bazılarının da şöyle dediklerini işittim Veli duaya Allah Teala’dan daha çabuk karşılık verir Bu söz gerçekten küfürdür Yüce Allah’tan bizi hak yoldan sapmaktan ve azgınlıktan korumasını dileriz.( Rühu’l-Meani/11/24)


Bugünde aynen böyle, bazı cahillere bu konudan bahsettiğimizde, hemen kızarak evliyayı inkarmı ediyorsun diyor.
 
E Çevrimdışı

Ehli_Hadis

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Allah ile birlikte başka bir ilah edinme! Sonra kınanmış ve terk edilmiş olarak oturup kalırsın.» (İsrâ, 22)


Hiçbir şeyi ortak tutmaksızın yalnız Allah’a ibadet edin!» (Nisâ, 36)


Bugün kabirperestler dilleri ile Lâ ilâhe illallah demektedirler, ancak onun muktezası gereğince amel etmiyorlar. Aksine kabirlere ve türbelere tapıyor, salih ve evliyalara dua ediyorlar. Onlar Lâ ilâhe illallah’ın lafzını ikrar eder, manasına muhalefet ederler. Müşrikler, hem lafız hem manasını reddediyorlardı, kabirperestler ise lafzını ikrar ediyor manasını reddediyorlar. Her iki toplulukta eşittir ve aralarında asla bir fark yoktur.Zamanımızın müşriklerinin şirki öncekilerinkinden daha ağırdır. Çünkü öncekiler rahatlıkta şirk koşar, şiddet halinde ihlaslı olurlardı. Zamanımız müşriklerinin şirki ise devamlıdır, hem rahatta hem de şiddette. Bunun delili Yüce Allah’ın şu buyruğudur: “Gemiye bindiklerinde dini Allah’a halis kılarak O’na muhlisane dua ederler de derken kendilerini karaya çıkardı mı derhal şirke koyulurlar…” (Ankebut: 65)

Hocamız Allâme Abdullah el-Cibrîn bana şunu anlatmıştı: Arafat Meydanı’nda idim. İnsanlar dua edip ağlıyorlardı. Bedenlerini ihramlarla sarmışlardı. Ellerini Meliki Allâh’a doğru kaldırmışlardı.

Böylesine bir huşu ve hudû içerisinde iken, gökten rahmet inmesini dilediğimiz sırada.

Kemikleri incelmiş, bedeni zayıflamış, beli bükülmüş, ihtiyar bir adam dikkatimi çekti. “Allah’ın veli kulu falan kimse! Sıkıntımı gidermeni diliyorum senden. Bana şefaat et. Bana merhamet et.” diyip duruyor ve hüngür hüngür ağlıyordu. Bedenimi bir titreme aldı. Tüylerim ürperdi. “Allah’tan kork!” diye seslendim, “Allah’tan başka bir varlığa nasıl dua edersin? İhtiyaçlarını Allah’tan başkasından nasıl dileyebilirsin? Bu veli de senin gibi yaratılmıştır, sahibi olan bir kuldur. Seni işitemez. Sana cevap veremez. Hiçbir ortağı olmayan, bir tek Allah’a dua et!”

Bana döndü ve “Karışma bana ihtiyar! Sen bu şeyhin Allah katındaki değerini bilmiyorsun. Ben, kesin olarak inanıyorum ki bu şeyhin izni olmadan gökten tek bir damla düşmez; yerden tek bir tohum bitmez.” dedi.

O bunları söyleyince “Allah yücedir. Allah’a ne bıraktın ki? Allah’tan kork! dedim. Benim bu söylediklerimi duyunca arkasını dönüp gitti. Prof. Dr. Muhammed el-Arîfî Tevhid Gemisi bin ve kurtul Mukaddime)

 
E Çevrimdışı

Ehli_Hadis

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Osman İbn-i Huneyf radııyellâhu anhu'nun hâcet düâsını (geçen şekliyle) Resûlüllah sallâhu aleyhi ve sellem’in yaşadığı zamana hâs görmemiş,ikinci olayda Peygamberimizin vefatından sonra uygulatmış aynı duayı ve şirk görmemiş.

Kaldıki hadisi Taberâni, el-Kebîr’de (9/30-31) ve es-Sağir’de (Er-Ravdu’d-Dânî:1/306-307) rivâyet edip (es- Sağîr’de) sahîh olduğunu söylemiştir. Yine Beyhekî, Delâilü'n-Nübüvve'sinde sahîh olan iki isnâd ile.(6/116-118) rivâyet etmişdir.El-Heysemi, (Mecmauz-Zevâid’de(2/279), Taberânî’den İsnâdının sahîh olduğunu nakletmiştir El-Münzirî de (et-Terğîb ve’t-Terhîb’de Sh:129 H:1008) Taberânî’den naklen ve susmakla ikrâr ederek Sahîh olduğu hükmüne iştirâk etmiştir:, (Dâru’l-Kitâbu’l-‘Arabî.) Kezâ el-Makdisî de bu haberin Sahîh olduğunu söyleyenlerdendir. (Kevserî, Makâlât: 391 Bazı tasarruflarla.) ]

------------------------------------------------------------------------------
أن رجلا كان يختلف إلى عثمان بن عفان رضي الله عنه في حاجة له فكان عثمان لا يلتفت إليه ولا ينظر في حاجته فلقي عثمان بن حنيف فشكا ذلك إليه فقال له عثمان بن حنيف
ائت الميضأة فتوضأ ثم ائت المسجد فصلي فيه ركعتين ثم قل اللهم إني أسألك وأتوجه إليك بنبينا محمد صلى الله عليه وسلم نبي الرحمة يا محمد إني أتوجه بك إلى ربك ربي جل وعز فيقضي لي حاجتي وتذكر حاجتك ورح إلي حتى أروح معك
فانطلق الرجل فصنع ما قال له عثمان ثم أتى باب عثمان فجاء البواب حتى أخذ بيده فأدخله عثمان بن عفان فأجلسه معه على الطنفسة وقال حاجتك فذكر حاجته فقضاها له ثم قال له ما ذكرت حاجتك حتى كانت هذه الساعة وقال
ما كانت لك من حاجة فأتنا ثم ان الرجل خرج من عنده فلقي عثمان بن حنيف فقال له جزاك الله خيرا ما كان ينظر في حاجتي ولا يلتفت إلي حتى كلمته في فقال عثمان بن حنيف والله ما كلمته ولكن شهدت رسول الله صلى الله عليه وسلم وأتاه ضرير فشكا عليه ذهاب بصره فقال له النبي صلى الله عيه وآله وسلم أفتصبر فقال يا رسول الله إنه ليس لي قائد وقد شق علي فقال له النبي صلى الله عليه وسلم
إيت الميضأة فتوضأ ثم صل ركعتين ثم ادع بهذه الدعوات قال عثمان فوالله ما تفرقنا وطال بنا الحديث حتى دخل علينا الرجل كأنه لم يكن به ضرر قط



Osman Bin Huneyf radıyallahu anh’den; Bir adam, bir haceti için Osman Bin Affan radıyallahu anh’a gelir, giderdi. Fakat Osman radıyallahu anh, ona aldırış etmezdi. Derken adam, Osman Bin Huneyf ile karşılaşır ve durumu ona arz eder. Bunun üzerine Osman Bin Huneyf, ona şunları söyler; “Su kabını getir ve abdest al. Sonra mescide git ve iki rekât namaz kıl. Sonra da; “Allah’ım! Peygamberimiz, rahmet Peygamberi Muhammed (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem) ile senden istiyor ve sana yöneliyorum. Ya Muhammed! Seninle hacetimin yerine getirilmesi için rabbime yöneliyorum” diye söyle ve ihtiyacını arz et. Sonra bana gel ve beraber Osman radıyallahu anh’ın yanına gidelim.” Nihayet adam gitti ve söylenileni yaptıktan sonra Osman Bin Affan radıyallahu anh’ın kapısına geldi. Kapıcı gelip adamın elinden tutarak, Osman R.a.’ın huzuruna götürdü ve onu sergi üzerine, Osman R.a.’ın yanına oturttu. Osman Radıyallahu anh; “Nedir hacetin?” diye sordu. Adam hacetini söyledi ve Osman Radıyallahu anh da onun işini gördü… Adam sonra Osman Bin Huneyf Radıyallahu anh ile karşılaştı ve ona; “Allah seni hayırla mükâfatlandırsın! Benim hakkımda sen Osman ile konuşana kadar işime bakmıyordu” dedi. Osman Bin Huneyf Radıyallahu anh de; “Vallahi senin hakkında Hz. Osman(Radıyallahu anh) ile görüşmedim. Ancak a’ma bir adamın Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’e gelerek duyduğu rahatsızlıktan şikayeti üzerine Rasulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem ona; “Sabreder misin?” dediğine şahit oldum. Adam; “Ya Rasulullah! Yanımda (elimden tutarak) beni götürecek kimse yok! Bu ise benim için zor oluyor.” Dedi. Bunun üzerine buyurdu ki; “Su kabını getir ve abdest al. Sonra iki rekât namaz kıl. Daha sonra da şu şekilde dua et;” Vallahi biz aramızdaki konuşmanın uzaması sebebiyle henüz ayrılmamıştık, o a’ma zat, sanki daha önce hiçbir rahatsızlığı yokmuş gibi, şifa bulmuş olarak geldi.” Taberani(9/30) Taberani Sağir(1/306 no;508) Tergib(1/273) Beyhaki Delail(6/168) Mecmauz Zevaid(2/279) Gımari Misbah(s.21) İbni Sünni Amelül Yevm(s.202) Muhammed Nasib er Rıfai Tevessül(s.237) Gımari İrgamul Mübtedi(s.11) Muhammed Bin Alevi el Maliki Fi Sebilil Hedyi Ver Reşad(s.135)
Taberani MucemüsSağir(1/306)

Taberani’nin bahsettiği diğer tarik, merfu olarak rivayet edildiği tariktir. Bu da, onun sadece merfu rivayete sahih dediğinin delilidir.(Sahih olan kıssa şudur)

عن عثمان بن حنيف أن رجلا ضرير البصر أتى النبي صلى الله عليه وسلم فقال ثم ادع الله أن يعافيني قال إن شئت دعوت وإن شئت صبرت فهو خير لك قال فادعه قال فأمره أن يتوضأ فيحسن الدفع ويدعو بهذا الدعاء اللهم إني أسألك وأتوجه إليك بنبيك محمد نبي الرحمة إني توجهت بك إلى ربي في حاجتي هذه لتقضى لي اللهم فشفعه في



Osman Bin Huneyf radıyallahu anh’den; “Gözleri görmeyen birisi Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’e gelerek; “Ya Rasulullah! Gözlerimi iyileştirmesi için Allah’a dua et” dedi. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem; “İstersen dua edeyim, istersen sabret, sabretmen senin için daha hayırlı olur” buyurdu. O kimse, “dua et” deyince, ona güzelce abdest alıp şöyle dua etmesini emretti;

“Allah’ım! Rahmet peygamberi olan peygamberin Muhammed (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem) ile senden istiyor ve sana yöneliyorum. Ey Allah’ın peygamberi! Ben seninle rabbime yöneldim. Allah’ım! O’nu hakkımda şefaatçi kıl!” O kişi böyle yapınca gözleri Allah’ın izni ile şifa buldu.

Tirmizi(3578) Buhari Tarihu Kebir(6/209) Sahihu İbni Huzeyme(2/225) İlelu İbni Ebi Hatem(2/190) Taberani(9/30) Taberani Sağir(1/306) Nesai Sünenül Kübra(6/168-169) Beyhaki Delail(6/166) Ahmed(4/138) Abd Bin Humeyd(1/147) Münziri Tergib(1/273) Hakim(1/700,707) Zehebi Telhis(1/313,519) İsmaili Mucemus Sahabe(2/258) Nevevi El Ezkar(s264) Fethur Rabbani(4/264, 303, 315, 7/253) Feyzul Kadir(2/134) Zürkani Şerhul Mevahib(8/162) Mübarekfuri Tuhfetul Ahvezi(4/182) Şevkani Neylul Evtar(4/8) Cem’ül Fevaid(9484) İbni Mace(1385) İbni Kesir Şemail(s597) Kadı Iyad Şifa(s321) Nesai Amelül Yevme vel Leyle(658-660) Reddu Muhkemil Metin(s148) Mişkatul Mesabih ve Mirkatul Mefatih(2495) ElKaşif An Hakaikus Sünen(5/209) Kenzul Ummal(16816, 3640) Nebhani Huccetullah(2/1098) Elbani Tevessül(s.100) İbni Sünni(s.202) Mecmauz Zevaid(2/279) Fethul Kebir(2476) İbni Teymiye Kaidetul Celile(s.334) Şevkani Tuhfetuz Zakirin(s.162) Şevahidul Hak(s135) Ebu Abdullah Mağribi Mevahibul Celil(3/265) Muhammed Bin Alevi elMaliki Fi Sebilil Hedyi ver Reşad(s.135) ElHuseyni elBeyan vetTa’rif(1/141) Mizzi Tehzibul Kemal(19/359)


Ancak hala bu sahih hükmünün, sadece hadisin merfu kısmına değil, Osman radıyallahu anh’ın hilafeti zamanında geçen hadiseyi de kapsadığını iddia edenler vardır.

Şimdi bunu inceleyelim; Taberani bunu; Abdullah Bin Vehb – Şebib Bin Said el Mekki – Ruh Bin el Kasım – Ebu Cafer el Hutami el Medeni – Ebu Umame Sehl Bin Huneyf – Amcası Osman Bin Huneyf Radıyallahu anh senedi ile rivayet etmiştir. Bu isnad, İbni Vehb’in Şebib bin Said’den rivayeti olması sebebiyle münkerdir. Benden öncekilerin değinmediği bir illet daha vardır ki, İbni Vehb’in güvenilir olmakla birlikte hadis ahzında gevşek oluşu ve müdellis oluşudur. İbni Hacer Tehzibut Tehzib(6/66) İbni Hacer Tabakatul Müdellisin(s.22) Nesai ve Sâcî onun hadis ahzında mutesahil olduğunu belirtmişlerdir. Bu rivayeti de tedlis sigası olan “an’ane” ile yapmıştır. Rivayet her bakımdan zayıf olup, delil olamaz. Şebib hakkında; Ebu Hatem ve Ebu Züra; “beis yok, salihul hadis” dediler( EbulVelid el Baci Tadil ve Tecrih(3/1159) İbni Ebi Hatem Cerh ve Tadil(4/359 no;1572) İbni Hibban, İbnul Medini, Mizzi; “güvenilir” dediler.( İbni Hibban Sükat(8/310 no;13614) Zehebi Mizanul İtidal(3/362 no;3663) Mizzi Tehzibul Kemal(12/360 no;2690), Hakim; “güvenilir, me’mun”,( Hakim Müstedrek(1/526) Zehebi; “saduk” dedi.(Zehebi Kaşif(1/479 no;2235) Zehebi Mizan(3/361) bkz. İbni Adiy(4/30 no;891) İbni Ebi Hatem, Şebib’in Ruh Bin el Kasım, Yunus Bin Yezid ve Muhammed Bin Amr’dan rivayette bulunduğunu zikreder.

İbni Adiy Kamil’de şöyle der; “Onun yanında Yunus Bin Yezid’in Zühri’den rivayet ettiği düzgün bir nüsha vardı. İbni Vehb ondan münker rivayetler nakletmiştir. Sanki o, Mısır’a gelince ezberinden rivayet ederek hata ve vehmiştir. Umarımki kasten yalan söylememiştir. Oğlu Ahmed ondan rivayet ettiğinde sanki başka bir Şebib’den bahseder gibidir. Zira o, isnadı güzelleştirmeye çalışırdı.”( İbni Adiy Kamil(4/30) Mizanul İtidal(3/362)

Şebib Bin Said; Buhari Ricalindendir Ancak Buhari ondan rivayetini bahsi geçen düzgün nüshasından olmak üzere tek bir yerde mutabi olarak yapmıştır. Hakim Tesmiye(s.137) Tehzibul Kemal(12/360) Tadil ve Tecrih(371159)

İbni Hacer Takrib’de ve İbni Adiy Esamî’de derler ki; İbni Vehb’in Şebib’den rivayeti münkerdir. bkz.: Kitabu Esami Men Rava Anhum Buhari(s.77) Takrib(1/263)

İbni Hacer, Fethul Bari Mukaddime’sinde der ki; “Buhari, İbni Şebib’in Yunus’tan rivayetini, İbni Vehb dışındaki rivayet yoluyla tahric etmiştir. Hedyus Sari(Fethul Bari Mukaddimesi s.409)

Bu sözlerden anlaşıldığına göre, Şebib’in rivayeti iki şartla kabul edilir; birincisi; rivayetin, oğlu Ahmed’in ondan yaptığı rivayet olması, ikincisi; Şebib’in Yunus’tan yaptığı rivayet olmasıdır.

İbni Ebi Hatem, babasından naklen Şebib’in Ruh Bin Kasım’dan rivayetini, merfu olarak şahid göstermek için rivayet etmiştir ve onda kıssa zikredilmemiştir. İlelu İbni Ebi Hatem(2/190)

Osman Bin Huneyf radıyallahu anh’den; Bir adam, bir haceti için Osman Bin Affan radıyallahu anh’a gelir, giderdi. Bu Rivayet her bakımdan zayıf olup, delil olamaz.

وكم من إنسان هلك مع الهالكين .. واستحق اللعنة إلى يوم الدين .. بسبب أنه لم يحقق التوحيد ..



فالله هو الرب الواحد .. لا يتوكل العبد إلا عليه .. ولا يرغب إلا إليه ..



ولا يرهب إلا منه .. ولا يحلف إلا باسمه .. ولا ينذر إلا له .. ولا يتوب إلا إليه ..



فهذا هو تحقيق شهادة أن لا إله إلا الله .. ولهذا حرم الله على النار من شهد أن لا إله إلا الله حقيقة الشهادة



Nice insan tevhidi gerçekleştirmemesi sebebiyle diğer helak olanlarla birlikte helake yuvarlanmıştır. Din gününe değin lanet edilmeyi hak etmiştir.



Allah, tek rabdır. Kul O’ndan başkasına tevekkül edemez. O’ndan başkasına rağbet duyamaz.



O’ndan başkasından korkamaz. O’ndan başkası adına yemin edemez. O’ndan başkası için adakta bulunamaz. O’ndan başkasına tövbe edemez.



İşte “Lâ ilâhe illallâh” şehadetinin gerçekleştirilmesinin anlamı budur. Bu sebeple Allah Teâlâ, “Lâ ilâhe illallâh” tanıklığını hakkıyla yerine getirene cehennemi haram kılmıştır.





 
laylay Çevrimdışı

laylay

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
konu temizlendi..Ehli Hadis usta paylaşım İçin Allah Razı Olsun
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Ana Sayfa Alt