İbn Ömer (r.anhuma) şöyle der:
Peygamber (s.a.v.) altın bir yüzük edindi. Sonra onu bıraktı. Bilâhere gümüşten bir yüzük edindi ve onun üzerine "Muhammedû'r Rasulullah" nakşettirdi ve "Benim bu yüzüğümün nakşı üzerine kimse nakış yapmasın" buyurdular.
Onu taktığı vakit, taşını avucunun içine çevirirdi.
Muaykib (r.anh)'den rivayet edilen hadise göre Eris kuyusuna düşen yüzük odur.
(Muslim, Libâs, 55).
Peygamber efendimiz, gümüş yüzüğü aynı zamanda mühür olarak kullanmıştır.
Enes b. Mâlik şöyle der:
Peygamber (s.a.v.), Kisra (Fars İmparatoru), Kayser (Rum İmparatoru) ve Necâşî (Habeşistan Kralı)'na, onları imana davet için mektub yazmak istedi.
Kendisine, "Onlar mühürsüz mektub kabul etmezler" denilince gümüşten halka bir yüzük yaptırdı ve üzerine "Muhammedû'r Rasulullah" cümlesini nakşettirdi.
(Muslim, Libâs, 58)
"Hanefi fûkahası: "Mühür vurmaya ihtiyaçları olduğu için; Ulû'lemr ve kadı yüzük takınır. Başkası için efdal olan yüzük takınmayı (mühür bulundurmayı) terk etmektir. Çünkü ona (mühüre) ihtiyaç yoktur" (İbn-i Humam Kemâluddîn Muhammed b. Abdilvâhid b. Abdilhamîd es-Sivâsî el-İskenderî, Fetḥu’l Kâdîr li’l-ʿâcizi’l-faḳīr, Beyrut: 1317 C: 8, Sf: 96;
Musannıf İbrahim Halebi-İzahlı Multeka El Ebhur Tercemesi-İst: 1976 C: 4, Sf: 150,
Ebu’l-Hasen Burhânuddîn Alî b. Ebî Bekr b. Abdilcelîl el-Fergānî el-Mergīnânî, el-Hidâye, C:4, Sf: 82) hükmünde muttefiktir. Buradaki incelik; yüzüğün mühür olarak kullanılmasının, umerâya tahsis edilmesidir.
Demir, taş ve heykel yapımında kullanılan tunçtan imal edilmiş yüzüklerin takılması haramdır.
Hanefi mezhebine göre yüzük gümüş olursa erkek ve kadın için mubahtır. Tunç, demir gibi şeylerden olursa erkek için haramdır.
Şafi'i mezhebine göre ise gümüş yüzük takmak sünnettir. Çünkü Peygamber (s.a.v.) gümüş yüzük takardı.
Enes'den rivayet edilmiştir:
Peygamber (s.a.v.) Kisra, Kayser ve Necasi'ye birer mektub yazmak istedi. Peygamber'e (s.a.v.) "Bunlar mühürsüz mektub kabul etmezler” denildi.
Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.) gümüş bir yüzük yaptırdı. Ve üzerindeki nakış "Allah'ın Rasulu Muhammed” cümlesinden ibaretti.
Rasûl-u Ekram (s.a.v.) parmağında tunçtan imal edilmiş yüzük bulunan kimseye hitaben: "Bana ne oluyor! Sende putların kokusunu buluyorum" demiştir.
Burayde (radıyallahu anh) anlatıyor:
Rasulullah (aleyhissalatu vesselam)ın yanına, parmağında demir yüzük bulunan bir adam uğramıştı.
(Yüzüğü görünce): Niye bazılarınızın üzerinde ateş ehlinin süsünü görüyorum! buyurdu.
Adam derhal onu çıkarıp attı.
Sonra parmağında sarı renkli (pirinç) yüzük taşıyor olduğu halde geldi.
Bu sefer : Niye sende putların kokusunu hissediyorum? dedi.
Bilâhare adam Altın yüzük takmış olarak geldi`
Bu sefer de: Sende niye cennet ehlinin süsünü görüyorum? dedi.
Bunun üzerine adam: Öyleyse yüzüğüm neden olsun? diye sordu.
Gümüşten dedi, ancak ağırlığı bir miskale ulaşmasın.
(Tirmizi, Libas 43, (1786); Ebu Davud, Hatem 4, (4223); Nesai, Zinet 47, (8,172).
Ali (r.anh)'den rivayet edilen bir Hadis-i Şerif'te de:
"Rasûlullah (s.a.v.) erkeklere altın yüzük takmayı nehyetti" denilmiştir.
(Ebu’l-Hasen Burhânuddîn Alî b. Ebî Bekr b. Abdilcelîl el-Fergānî el-Mergīnânî, el-Hidâye, C: 4, Sf: 82, İbn-i Humam Kemâluddîn Muhammed b. Abdilvâhid b. Abdilhamîd es-Sivâsî el-İskenderî, Fetḥu’l Kâdîr li’l-ʿâcizi’l-faḳīr, C: 8, Sf: 95)
Erkeğe sadece gümüş yüzük takmak mubahtır.
Hanefî mezhebine göre, maddesi ne olursa olsun ihtiyaç duyulmaması halinde yüzük takılmaması daha iyidir.
Altından yapılan yüzükleri erkekler takamazlar. Takarlarsa haram işlemiş olurlar. Kadınlar ise takabilirler.
(el-Mevsılî, el-İhtiyar fi Ta'lili'l-Muhtar, Mısır IV, 224; Ebu’l-Hasen Burhânuddîn Alî b. Ebî Bekr b. Abdilcelîl el-Fergānî el-Mergīnânî, el-Hidâye, IV, 82; Ibn Abidîn, Reddu'l Muhtar, Ist. 1233, V, 216)
Peygamber bir hadisinde; "İpek ve altın ummetimin erkeklerine haram, kadınlarına helal edilmiştir" (Tirmizî, Libas, 1.) buyurmuştur.
Yüzüğün hangi parmağa takılması gerektiği hususunda ûlema farklı görüşler ortaya koymuştur. Genellikle; sol elin küçük parmağına takılmasının gerektiği zikredilmiştir. Fakat essas olan; her iki elin küçük parmaklarına da takılabileceğidir.
(Şeyh Muhammed b. Suleyman-Mecmuaû'l Enhûr -Şerhû Damad - C: 2, Sf: 536; Şeyh Nizamuddin Feteva-ı Hindiyye-Beyrut: 1400 C: 5, Sf: 335-336)
Gümüşten yapılan yüzüğü hem erkekler hem de kadınlar takabilirler. Ancak, erkeklerin takacakları yüzüğün, kadınların taktıklarına benzememesi ve ağırlığının üç gramdan daha az olması gerekir. (el-Cezîrî, Kitabu'l-Fıkh ale'l-Mezahilai'l-Erbaa, II, 16; Alâuddin Abidin, El-Hediyyetu'l-Alâiyye, 1978, 318)
Kârî'nin Cemiu'l-Vesâil'deki nakline göre konu Şafiîler arasında ihtilaflıdır. Yani bazılarına göre yüzüğün ağırlığı bir miskalden daha az olmalıdır, bazılarına göre ise böyle bir ayırım yoktur.
Neylu'l Meârib'de bir miskalden fazla bile olsa erkeklerin de kadınların da gümüş yüzük takabilecekleri zikredilmektedir. Kari bunu Tahâvî'nin şerhlerinden de nakletmiştir.
Malikîlere göre, iki dirhemden daha ağır olan yüzüğü takmak haramdır.
(Sunen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/310-312)
Demir, bakır, kurşun ve tunç gibi madenlerden yapılan yüzükler hem erkeklere hem de kadınlara mekruhtur.
(el-Mevsılî, el-Ihtiyar fi Tâlili'l-Muhtar, Mısır IV, 224)
Akîk ve yeşim gibi kıymetli taşlardan yapılanlar ise kadın erkek herkes için caizdir.
(İbn Abidîn, Reddu'l Muhtar, Ist. 1233, V, 315)
Huzeyfe (radıyallahu anh) anlatıyor:
Rasulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın şöyle dediğini işittim:
İpek ve İbrişim elbise giymeyin. Altın ve gümüş kaplardan su içmeyin, onlarda yemek yemeyin. Zira bu iki şey dünyada onlar (kafirler), ahiratte de sizin içindir.
(Buhari, Etime 28, Eşribe 28, Libas 25; Muslim, Libas 4, (2067); Tirmizi, Eşribe 10 (1879); Ebu Davud, Eşribe 17 (3723); Nesai, Zinet 87, (8, 198, 199); İbnu Mace, Eşribe 17, (3414)
Bir kadın Rasulullah'a (s.a.v.) gelerek:
"Ey Allah'ın Rasulu! Kendimi sana hibe etmeye geldim" dedi.
Peygamber (s.a.v.) kadına bakarak onu tepeden tırnağa süzdü. Sonra başını eğdi. Kadın Peygamber'in kendisi hakkında bir hüküm vermediğini görünce bir yere oturdu.
Bu arada ashabdan birisi ayağa kalkarak: "Ey Allah'ın Rasulu! Eğer senin bu kadına bir ihtiyacın yoksa onu benimle evlendir" dedi.
Rasulullah ona: "Yanında (mehir verecek) bir şey var mı?" diye sordu.
O zat: "Yemin olsun hayır! Ey Allah'ın Rasulu!" dedi.
Rasulullah (s.a.v.) : "Evine gidib de bak bir şey bulabilir misin?" buyurdu.
O zat gitti sonra dönüb geldi ve: "Hayır vallahi Ey Allah'ın Rasulu! Hiçbir şey bulamadım" dedi.
Rasulullah: "İyi bak, demirden bir yüzük de mi yok!'' buyurdu.
O zat yine gitti. Sonra dönüp gelince: Hayır Ey Allah'ın Rasulu! Demirden bir yüzük dahi bulamadım. Ancak işte kaftanım (Ravi Sehl Bu şahsın bütün malı bundan ibaretti demiştir.) Bunun yarısı kadının olsun dedi.
Bunun üzerine Rasulullah: "Senin izarını ne yapsın? Onu sen giymiş olsan kadının üzerinde bir şey kalmayacak; kadın giyse senin üzerinde ondan bir şey kalmayacak!" buyurdu.
Adam bulunduğu yere oturdu. Bir hayli oturduktan sonra kalktı. Dönüp giderken Rasulullah onun çağrılmasını emir buyurdu.
Adamı çağırdılar gelince Peygamber ona hitaben: "Kur'an'dan ezberinde ne var?" diye sordu.
O sahabe: "Filan ve filan sureler ezberimde" diyerek bildiği sureleri saydı.
Rasulullah (s.a.v.): "Bu sureleri ezberinden okuyabilir misin?" diye sordu.
O zat: "Evet" cevabını verdi.
Rasulullah: "Haydi git! Ezbere bildiğin surelerle o kadına malik kılındın" buyurmuştur.
Sahih-i Muslim'deki hadis numarası: 2554
(Buhari, Nikâh 6, 32, 35, 37, 40, 44, 50, 51, Vekâle 9, Fedâilu'l-Kur 'ân 21, 22, Libas 49; Muslim, Nikâh 76, (1425); Muvatta, Nikâh 8, (2, 526); Ebu Dâvud, Nikâh 31, (2111); Tirmizi, Nikâh 22, (1114); Nesâi, Nikâh 62, (6, 113).
Yüzüğün kaşına Allah'ın, Peygamberin ya da kişinin kendi adını işletmesin de mahzur yoktur. Fakat insan ve hayvan gibi bir canlının resminin konulması günahtır. Kaşında Allah'ın ismi veya Peygamber'in adının yazılı olduğu bir yüzükle helâya giren kişi, yüzüğünü gizlemelidir. Eğer yüzük sol elinde ise taharâtleneceğinde parmağından çıkarmalıdır.
(İbn Abidîn, Reddu'lMuhtar, Ist. 1233, V, 317)
Yüzük, her iki elin her hangi bir parmağına takılabilir. Ancak, küçük parmağa takılması sünnettir.
(İbn Abidîn, Reddu'lMuhtar, Ist. 1233, V, 316 ; Kamil Miras, Tecrid Tercemesi, XII, 108.)
Ali (radıyallahu anh) anlatıyor:
Rasûlullah (s.a.v.) yüzüğümü şu parmağa koymamı yasakladı - ve eliyle orta ve ondan sonra gelen (şehadet) parmağına işaret etti- buyurdu"
(Muslim, Libas (2078); Tirmizi, Libas(1787)
Ali (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Rasûlullah (s.a.v.) yüzüğünü sağ eline takardı."
(Ebu Davud, Hatim 5, (4226); Nesai, Zinet 49, (8, 175).)
Peygamberimiz şahadet parmağı ile orta parmağa yüzük takılmasına musaade etmemiştir. Yüzük küçük parmakla onun yanındaki parmağa takılmalıdır."
(Günümüz Meselelerine açıklamalı Fetvalar, Mehmed Emre)
Kadın için; altın yüzük takmak zînettir.
(Ebu’l-Hasen Burhânuddîn Alî b. Ebî Bekr b. Abdilcelîl el-Fergānî el-Mergīnânî, el-Hidâye, C: 4, Sf: 82)
Esasen altın yüzüğün hükmü beyan edilirken, kadınlara helâl olduğu belirtilmiştir."
Söz, Nişan, Evlilik Yüzüğü
Bekarlıktan evliliğe geçilen süreçte ve evli olduğunun alâmetlerinden biri olan yüzük takmak dinden değil örfen bir adettir. Bu adet mûmin kâfir çeşitli toplumlarda da tatbik edilegeldiği gibi, bekarların da yüzük takması ne dinen ne örfen yasaktır. Aslında bu adet (evlilikle ilgili takılan yüzük) Asr-ı saadette mevcud olmayıb ne Rasulullah (s.a.v.) ne de ashab (r.anhum), evlenildi diye yüzük takmış veya takılması gerektiğini zikretmişlerdir. Fakat günümüzde bu durum sanki nikahın veya nikaha giden sürecin olmazsa olmaz adeti (anlayışı) olmuştur. (Yüzük takmazsa yahud yüzüğü çıkarınca, nikaha zarar geleceğine inanmak yahud bir uğursuzluk vb. gibi olumsuzluğa sebeb olacağı zannediliyor, düşünülüyorsa) Eğer yüzük takan kişi(ler)de bu anlayış yerleşmişse, o kişi için yüzük mekruh, hatta haram boyutunda bir hal almıştır. Bu bâtıl anlayışların hiç biri söz konusu olmadan bu tür yüzükleri kullanmanın bir zararı olmadığını düşünüyorum. Allahu âlem