Zafer coğrafyası ÇEÇENİSTAN' da Rus işgal teşebbüsünün on beşinci yılına giriliyor olmasına karşın değişen bir şey yok. ÇEÇEN HALKI özgürlüklerinden ve bağımsızlık kararlarından vazgeçmedi. Ve vazgeçmeyecek. Rusya devasa askeri gücüyle, her türlü donanıma sahip olmasıyla, uluslar arası konjonktür avantajıyla, dokunulmazlık zırhıyla, nükleer güç olduğu iddiasına dayanarak dünyaya korku salıyor olmasıyla vs. Her ne kadar imkanı varsa bütün hepsini Çeçen Halkı'nın üzerine mermi, top, bomba olarak kussa da ÇEÇENLER onurlu duruşlarından, destanlaşan direnişlerinden asla vazgeçmeyeceklerdir.
II. savaş ve direnişin sekizinci yılında ulaşılan nokta nedir?
- Milli mücadeleyi sürdüren Çeçen Askeri kuvvetleri dimdik ayaktadır.
- Çeçen Bağımsızlık Hareketinin Önderleri kadro olarak Şahadete erişmiş olmalarına karşın, yeni Liderlerini yetiştirerek, bir boşluk yaşamadan yeni nesil ‘‘Savaşın Çocukları'' eliyle mücadelelerini sürdürüyorlar.
- Çeçen Halkının, direnişi taşıyan çocuklarıyla kenetlenmesinde, her türlü karşı çalışmaya rağmen gurur duyulacak sahiplenme ve sabır en üst seviyede devam ediyor.
- Askerleri ve top yekün halkıyla Çeçenler geçen her günün ZAFER' e bir adım daha yaklaşıldığı inancını taşıyorlar. Onları bu inançlarından uzak tutacak hiçbir gerekçe tanımıyorlar.
- Bu mücadelenin anlamını çok iyi biliyor olduklarından ve ‘‘Bedeli ödenmeden nimete erişilmez'' ilkesini kesinlikle iyi okuyorlar. Ve gereğini de yapıyorlar.
- Halkına ihanet ederek Rus'un ve Rusizm' in emrine giren Rusçuları gördükçe onların, kudreti elinde tutan Allah'ı (c.c.) değil de, Putin' in egemenliğini tanıyan tutumlarını izledikçe, bu zorluğu daha bir anlıyorlar.
Güçler dengesizliği biliniyor. Şu an ki Rus Devlet gücü, askeri gücü, zulüm sınırsızlığı açısından bloke edilerek dünyaya kapatılan Çeçenistan'da, insanlarımızın bu şartlara meydan okuyan direnişi, Çeçen askeri kuvvetlerini daha bir güçlü kılıyor. Savaşı ahlaki olarak ve kendi normlarında yapılmaktan dahi aciz Rusların ‘‘Can taşıyan her şeyi yok etmek'' kuralını uyguladığı bir yerde; sivil, masum, üniformasız, yaşlı - kadın - çocuk ayrımı gözetmeden, O onurlu insanlara her tür hakaret ve zor kullanmalarına rağmen sekizinci yılına giren bir savaş! Düşünmek gerekiyor.
Bir an için Çeçen Halkından bir fert olun ve düşünün.
Üçüncü evladının da şahadet haberini alan bir ananın yerinde siz olun. Haber geldi, naaşını gördüm. ‘‘Oğlumun naaşını istedim vermediler'', para karşılığı alabileceğimi söyleyerek talebimi reddettiler. Hatta terörist yetiştiren Profesyonel addedilerek ayrıca takibat, kodes yada faili meçhul oldunuz. Kanunsuzluğun keyfiliğin silah gücünün hakim olduğu bir yerdesiniz. Evinizde, vatanınızda size ait olduğu tartışılmayan yerdesiniz ama davetsiz gelen Moskof'un ‘‘Efendiniz biziz!'' diyen salyalı ağzın, kin kusan bakışın necisliğinin muhatabısınız. Sonuna kadar haklı olduğunuzu biliyorsunuz ama eliniz kolunuz bağlı. Hak arama merciiniz yok. İnsan yerine konulmuyorsunuz. Dünya sizden habersiz. Ümmet sizden habersiz. Rus'un propagandası öyle etkili olmuş ki Müslüman kardeşleriniz, dualarında bile sizleri unutmuş. Gelinde böyle bir annenin yaşadıklarını siz yaşayın.
Ya da, kırk iki bin çocuğun şehit olduğu Çeçenistan'dasınız.
Bütün masumiyetine rağmen potansiyel terörist görülen ve şefkate, eğitime, büyümeye muhtaç ama bombaların altında bir çocuksunuz! Nereye düşse de fark etmez diye atılan ölüm araçlarının ne olduğunu sormak için babası - annesi olmayan, hatta ‘‘bir kolun niye yok?'' diye soran komşu çocuğa: ‘‘senin bacağın nerede?'' diye sorulan bir ortamda, olabiliyorsanız bir çocuk olun! Ya da iffeti, namusu korunsun diye uğruna savaş verilen bir genç kız olun! Veya gözleri buğulu bakışlarla, dalgın dalgın geçmişi unutmayan, 1944 sürgününde bir baba olarak yedi evladını uzaklarda toprağa veren, yıllar sonra çocuklarının kemiklerini vatanına taşıyan, hal - hatır sorulduğunda sürgün diyen, derken sürgünü yaşayan, saygı ve huzur beklerken, irtihale bir dakika, bir adım kala belki tekrar karşısında Moskof'u bulan, tacizine tanık olan, onu karşısında görünce; yine mi? diyen, tarihi, yaşananları, geleceği, nesilleri düşünürken, dili zikir, yüreği sabır taşı, kalpaklı yaşlı bir adam olun! Ya da....... Ne bileyim. Kelimelerin gücünün yetmediği, tasvir etmeye idrakın yetersiz kaldığı bu ortamların ne anlama geldiğini öğrenmek için illa da aynısını yaşamak gerekmiyor ki.
Lailaheillallah imanıyla yoğrulan, bugüne kadar başarıyla taşınan Çeçen Direnişinin aslında ruhunu fark edebilmek ihtiyacımızın olduğuna inanıyorum.
Yukarıda değindiğimiz sadece birkaç paragraf bile bu yaşanan olayları bir başka gözle izlemeye, anlamaya vesile olabilirse...
Evet ikinci savaşın sekizinci yılı. Savaş bütün acımasızlığıyla devam ediyor. İlgisiz olduğumuzu düşünsek dahi bu bir realite olarak sürüyor. Rusya Çeçenistan'ı dize getirmek adına hiçbir sınırlama içine girmeksizin bütün gücüyle egemenlik iddiasıyla, mütecaviz tutumuyla bu savaşı sürdürüyor. Mücahidlerimiz asla vazgeçmeden Vatan, Bayrak, Namus, Özgürlük ve Bağımsızlıklarında direniyorlar, savaşıyorlar. Ruslar Çeçenistan'da umduklarına asla erişemeyeceklerdir. ( İnşallah )
Bu savaşın galibi Çeçenlerdir.
Çeçenlerin özel himayeye ihtiyaçları yoktur. Çeçen Halkının toprakları ve devleti vardır. Yalnızca bu devletin mevcudiyeti engellenmemeli ve halkına barış içerisinde yaşama hakkı verilmelidir. Çeçenler tarihleri boyunca asla, ölümle özgürlük arasındaki bir uzlaşmayı kabullenmemişlerdir. Çeçenler evlerinden ve yurtlarından yoksun olabilirler ama dünyada hiç kimse onların onurlarını koruma hakkını tartışamaz.
Kaynak: Çeçen Online