İslâm Davasını Zafere Ulaştıran Yegâne Metod
Bilal Habeşi (ra)'e baktığımızda, kızdırılmış demir gibi olan sıcak çöl kumunun üzerine yatırılmış, göğsüne ise büyük bir kaya parçası konularak tevhidden yüz çevirmesi, Lat ve Uzza putlarına ibadete tekrar dönmesi isteniyordu. Bu ağır işkencenin altında Bilal Habeşi (ra)'ın zalim müşriklere cevabı: "Ahad! Ahad!; O tektir, tektir" oluyordu. Daha sonra bazı insanlar Bilal'e: "Neden o ağır işkencenin altında "Ahad, Ahad" diyordun?" diye sorduklarında Bilal (ra) şöyle cevap veriyordu: "Eğer müşrikleri daha fazla öfkelendirecek başka bir kelime bilseydim, gökyüzünü işaret eden bu parmağımla şahadet ederek onu derdim" Malik bin Nebi, Bilal Habeşi (ra)'ın bu seslenişi hakkında şöyle diyor: "Bu aklın seslenişi değildir. Bu ruhun seslenişidir. Çünkü akıl Hz. Bilal'e işkence eden Umeyye bin Halefe boyun bükmesini emreder. Ona, "bende seninle beraberim" de. Sonra Allah Rasulüne git ve onun huzurunda Kelime-i Tevhidi ilan et. "Ben o müşriklerle alay ettim, Umeyye bin Halefi aldattım. Takiyye yaptım de" diye emreder.
Fakat davetler; hakkı gizlemeyle, kıvırmalarla ve aldatmacalarla yücelmez. Davetler, ancak cahiliye karşısında yılmaksızın net ve açık tavırlarla yücelir. "Allah'a yemin ederim ki, sağ elime güneşi, sol elime de ay'ı koysanız dahi bu davadan vazgeçmem. Ta ki Allah bu dini açığa çıkarıncaya ya da dinini helak edinceye kadar..."
İşte Peygamberimiz (sav)'in cahiliye karşısındaki net ve açık tavrı...
İslâmî davetler ancak bu şekilde zafer bulur. Bir takım insanların yeraltına gizlenerek okudukları kitaplarla ya da yaptıkları derslerle veya konuşmalarla değil. Bunlar İslâm davasını muzaffer kılmaz. İslâm davasını muzaffer kılacak şey; Allah için akıtılan kanlar, kurban edilen canlar, bu uğurda verilen şehitler ve kalan sakatlar olacaktır. İslâm adına yapılan sinsice hileler, laf oyunları değil. Cahiliyenin aldatmacaları bu davaya yardım edemez.
İnsanlar, Allah için kurban edilen canlardan etkilenmektedir. İçerisinde laf oyunlarının ve hilelerin olduğu felsefelerden değil
Kaynak:Şeyh Abdullah Azzam r.a Tevbe süresininde gölgesinde cihad
Bilal Habeşi (ra)'e baktığımızda, kızdırılmış demir gibi olan sıcak çöl kumunun üzerine yatırılmış, göğsüne ise büyük bir kaya parçası konularak tevhidden yüz çevirmesi, Lat ve Uzza putlarına ibadete tekrar dönmesi isteniyordu. Bu ağır işkencenin altında Bilal Habeşi (ra)'ın zalim müşriklere cevabı: "Ahad! Ahad!; O tektir, tektir" oluyordu. Daha sonra bazı insanlar Bilal'e: "Neden o ağır işkencenin altında "Ahad, Ahad" diyordun?" diye sorduklarında Bilal (ra) şöyle cevap veriyordu: "Eğer müşrikleri daha fazla öfkelendirecek başka bir kelime bilseydim, gökyüzünü işaret eden bu parmağımla şahadet ederek onu derdim" Malik bin Nebi, Bilal Habeşi (ra)'ın bu seslenişi hakkında şöyle diyor: "Bu aklın seslenişi değildir. Bu ruhun seslenişidir. Çünkü akıl Hz. Bilal'e işkence eden Umeyye bin Halefe boyun bükmesini emreder. Ona, "bende seninle beraberim" de. Sonra Allah Rasulüne git ve onun huzurunda Kelime-i Tevhidi ilan et. "Ben o müşriklerle alay ettim, Umeyye bin Halefi aldattım. Takiyye yaptım de" diye emreder.
Fakat davetler; hakkı gizlemeyle, kıvırmalarla ve aldatmacalarla yücelmez. Davetler, ancak cahiliye karşısında yılmaksızın net ve açık tavırlarla yücelir. "Allah'a yemin ederim ki, sağ elime güneşi, sol elime de ay'ı koysanız dahi bu davadan vazgeçmem. Ta ki Allah bu dini açığa çıkarıncaya ya da dinini helak edinceye kadar..."
İşte Peygamberimiz (sav)'in cahiliye karşısındaki net ve açık tavrı...
İslâmî davetler ancak bu şekilde zafer bulur. Bir takım insanların yeraltına gizlenerek okudukları kitaplarla ya da yaptıkları derslerle veya konuşmalarla değil. Bunlar İslâm davasını muzaffer kılmaz. İslâm davasını muzaffer kılacak şey; Allah için akıtılan kanlar, kurban edilen canlar, bu uğurda verilen şehitler ve kalan sakatlar olacaktır. İslâm adına yapılan sinsice hileler, laf oyunları değil. Cahiliyenin aldatmacaları bu davaya yardım edemez.
İnsanlar, Allah için kurban edilen canlardan etkilenmektedir. İçerisinde laf oyunlarının ve hilelerin olduğu felsefelerden değil
Kaynak:Şeyh Abdullah Azzam r.a Tevbe süresininde gölgesinde cihad