"Yerin bitirdiklerinden, insanların kendilerinden ve henüz mahiyetini bilmedikleri şeylerden bütün çiftleri yaratan Allah'ı tesbih ve takdis ederim." (Yasin, 36/36)
"Düşünüp ibret alırsınız diye her şeyden çiftler yarattık." (Zariyat, 51/49)
Bu ayetler farklı yorumlara neden olmuştur.
Zevc: Çift mânasına geldiği gibi çeşit ve kısım mânasına da gelir. Allah'ın bütün çeşit ve sınıflarıyla âlemi yarattığını ifade eder. Bu âyet, çift kavramının insanlar gibi bitkilerde de erkek ve dişi unsurlar ile câri olduğunu, hatta insanların çeşitli dönemlerde bilmedikleri birçok şeylerde de çift unsurun bulunduğunu ifade eder: elektrikte artı ve eksi yük, cisimler arasında itme ve çekme kuvveti, maddenin temeli olan atomlarda pozitif ve negatif elektronlar, bu âyetin mûcizevî olarak haber verdiği şeyler arasındadır. Bütün bunlardan maksat da, her şeyi çift yaratan, bunca çeşitliliği ile kâinatı yaratan Allah'ın tek olup eş ve ortaktan münezzeh olduğunu vurgulamaktır.
Gerçekten de, bugün, maddenin çiftler halinde yaratıldığı biliniyor. Bir toz zerresinden yıldızlara kadar bildiğimiz ne varsa, hepsinin yapı taşlarını teşkil eden atom parçacıkları ve onlardan daha aşağı seviyedeki parçacıklar, yaratılırken daima antimaddeleriyle birlikte çift olarak yaratılırlar.
Müfessirler “her şeyden çift çift yaratma”nın anlamını açıklarken daha çok “gece-gündüz, erkek-dişi, yer-gök, insan-cin, iman-küfür, ay-güneş” gibi karşıtlık örnekleri üzerinde durmuşlardır. Taberî bunu “Cenâb-ı Allah’ın her yarattığının yanı sıra amaç ve işlevi itibariyle ondan farklı bir ikincisini yaratması” şeklinde anlamanın uygun olacağı kanaatindedir. Yine Taberî’nin izahına göre burada esas amaç Yüce Allah’ın yaratma sıfatına dikkat çekmektir. O’nun yaratmasını -meselâ ateşin yakma özelliği gibi- tek sonuçlu olarak algılamamak gerekir, O dilediği her şeyi dilediği biçimde yaratma gücüne sahiptir (Taberi, XXVII/8-9).
Elmalılı, bu konudaki görüşleri özetledikten sonra, Beyzâvî’nin “her cinsten iki nevi bulunduğu” tarzındaki yorumunu öncekileri de içine alması itibariyle daha kapsamlı bulur. Bununla birlikte o, âyetteki “her şey” ifadesinin sadece cinsleri değil fertleri de kapsadığını dikkate alarak, burada dış âlemdekiler ile onların zihindeki formlarının uyumlu eşleşmesiyle tecelli eden idrak olayına da işaret bulunduğu yorumunu yapar; her hangi bir şey hakkında meydana gelen şuur hâdisesinde bu ikiliğin kaçınılmaz olduğunu, bu ikilik içinde birleştirilmeden hiçbir şeyin tasdik edilemeyeceğini, tefekkür ve tezekkürde bulunulamayacağını, âyetin sonunda yer alan “ki inceden inceye düşünesiniz” ifadesinin de bunu desteklediğini belirtir. (bk. Elmalılı Tefsiri, VI/4543-4544.)
Ayrıca Yâsîn 36/36. suresinde,
“Toprağın bitirdiklerinden, kendilerinden ve daha bilmedikleri nice şeylerden bütün çiftleri yaratan Allah her türlü eksiklikten uzaktır.”
buyurularak, kâinatta insanın bildiği ve bilmediği bütün çiftleri yüce Allah’ın yarattığı belirtilmekte ve her birinin paydaşı, eşi, benzeri, karşıtı olan bu çiftlerin hepsinin yaratılmışlık özelliğine, dolayısıyla bunları yaratanın tek olduğuna dikkat çekilmektedir. İnsanların Kur’an’ın indiği sırada bilmediği birçok şeyde de çift yaratılma özelliğinin bulunduğu modern araştırmalar tarafından ortaya çıkarılmış olup bu, ileride daha nice varlık, olay ve kavram çiftlerinin keşfedilebileceğinin işaretidir.
Paul Dirac adlı bilim adamının atom parçacıklarının da çift yaratıldığını, yani elektron karşısında pozitronun bulunduğunu tespit edip “parite kanunu”nu keşfetmesi ve bu sayede Nobel Ödülü kazanması, bu âyetteki anlam derinliğine ışık tutucu bir gelişme olarak değerlendirilebilir.
Soruda geçenlere gelince:
Daha önce de atom için aynı şey söyleniyordu, ama sonra elektronların "artı ve eksi" yüklü olduğu görüldü. Zaman geçtikçe Kur'an’ın harikalığı daha iyi anlaşılmaktadır. Kur'an’ın bildirdiği şeyler zamanla daha iyi anlaşılacaktır. Bu nedenle henüz bilimin ulaşamadığı gerçekleri hemen inkar etmek asla doğru değildir.
Eşeyli üremede ise, aynı türe ait iki bakteri yan yana gelerek aralarında geçici sitoplazmik köprü oluşturur. Bu köprü aracılığıyla DNA molekülü, tamamen veya kısmen bir bakteriden diğer bakteriye aktarılır. Bu gen aktarımı olayına "konjugasyon" denir. Konjugasyon olayı ile yeni özelliklere sahip ve ortam şartlarına uyum yapmış dayanıklı bakteriler oluşur. Eşeyli üremede gen aktarımında bulunan bakteri erkek, geni alan ise dişi olarak kabul edilir. Olay tamamlandığı zaman bakteriler arasında kurulmuş olan sitoplazmik köprü erir.
Virüsler bölünerek üremezler. Virüslerin kendisi canlı olup olmadığı tartışmalıdır. Canlı hücresini bulduğunda onun DNA'sını kullanarak kendisini kopyalar.
Salyangozun üremesi için de çift olması gerekir.
“Salyangozlar hermafrodit (Çift eşeyli) canlılardır. Yani hem dişi ve hemde erkeklik organı aynı hayvanda bulunur. Fakat yine de çiftleşmeleri gerekmektedir. Kıştan çıkan salyangozlar ilkbaharda gece gündüz sürekli körpe filizleri yerler. Çok çabuk gelişirler. İki salyangoz yüzyüze gelerek uzuvları sayesinde birbirlerini döller. Her yıl çiftleşmeyebilirler ve mayıs ayında çiftleşirler. Bir defa çiftleşme ile birkaç yıl yumurtlamaya devam ederler. Çiftleşme mayıs ve ağustos aylarında iki defadır. Yumurtlama ise bir defadır. Burgonya cinsi salyangoz çiftleşmeden 12-15 gün sonra, bir başka tür ise 5-8 gün sonra yumurtlar..”