Âleykum selam we rahmetullahi we berakatuh kardeşim;
Kâbe'yi ilk inşa edenin Adem (a.s.) olduğu esasen rivayet kaynaklıdır ve sahih hadislerle doğrudan desteklenmez. Ancak İslamî geleneğin bir parçası olarak birçok âlim tarafından aktarılmıştır. Konuyla ilgili güvenilir bir delil olmadığı için, bu tür rivayetlere temkinle yaklaşmak önemlidir. Oysa kesin bilgi Kur'an’da yer aldığı gibi, Kâbe’nin İbrahim (a.s.) ve İsmail (a.s.) tarafından yeniden inşa edildiğidir. Rivâyetlere göre, Allah, Âdem (a.s.)’e yeryüzünde bir ibadet yeri yapmasını emretmiş, Kâbe’nin ilk temelleri bu dönemde atılmıştır. "Şubhesiz, insanlar için yapılan ilk ev, Mekke’de olandır." (Âl-i İmrân, 96)
Âdem (a.s.)’in inşa ettiği yapının zamanla doğal afetler veya sel nedeniyle yıkıldığı, temellerinin korunmuş olduğu bildirilir.
İbrahim (a.s.) ve oğlu İsmail (a.s.), Allah’ın emriyle bu temelleri esas alarak Kâbe’yi yeniden inşa etmişlerdir.
"İbrahim ve İsmail, Beyt’in (Kâbe’nin) temellerini yükseltirken şöyle dua ettiler: ‘Ey Rabb'imiz! Bizden bunu kabul buyur. Şubhesiz Sen, hakkıyla işiten ve bilensin." (Bakara, 127)
Allah (c.c.), Yahudi ve Hristiyanların, İncil ve Tevrat'ı zaman içinde tahrif edildiğini ve Kur'an-ı Kerim nâzil olduğunda bu kitabların muharref olduğunu açıkça ifade etmektedir.
"Onlardan bir grup vardır ki, Kitab’ı dillerini eğip bükerek okurlar ki, O 'nu Kitab’dan sanasınız. Hâlbuki O, Kitab’dan değildir."
"Yazıklar olsun O kimselere ki, kitabı kendi elleriyle yazıp sonra biraz karşılık almak için, ‘Bu Allah katındandır.’ derler." (Bakara, 78 - 79)
Yahudilerin (Tevrat) veya Hristiyanların (İncil) Kâbe’den bahsetmemesi, Kâbe’nin İbrahim (a.s.) dönemindeki varlığını çürütmez. Zira Tevrat ve İncil, o dönemin tüm olaylarını içermeyen, seçici metinlerdir. Ayrıca Mekke, Yahudi ve Hristiyanların coğrafi ve siyasi etki alanlarının dışında kaldığı için, bu bölgede olan olaylara yer verilmemiş olabilir.
Yahudi ve Hristiyanların Kâbe ile ilgili itirazları, kendi kutsal metinlerinin iç çelişkilerini göz ardı eder. Örneğin, Tevrat’ta İbrahim (a.s.)’in oğulları İshak ve İsmail’in soyundan gelenlerin de kutsanmış olduğu belirtilir (Tekvin, 17:20). Ancak İsmail’in soyundan gelenlere dair bilgi, Yahudi metinlerinde ya çarpıtılmış ya da yok sayılmıştır.
Mekke ve Kâbe’nin öneminin dünya çapında bilinir hale gelmesi, İslam’ın yayılışıyla olmuştur. Yahudi ve Hristiyanlar, bu bölgeyle ilgili eksikliklerini kabul etmek istemeyebilirler; ancak tarihî gerçekler, Kâbe’nin İbrahimî dinlerin merkezi bir parçası olduğunu göstermektedir.
Kur'an; İbrahim (a.s.) ve Kâbe ile ilgili verdiği bilgilerin, tarihsel ve coğrafi bağlamda mantıklı olup, kendi kutsal kitablarının ise bu konuda eksiklik içerdiğini söyleyebilirsiniz.