Haber Şeyh Hani es-Sıbai: "Şara, ABD İstihbaratının Yetiştirdiği Hain Bir Ajandır!"

Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Verdiğim linkte şu ibare geçiyor:

"Yazıklar olsun! Ahmed Şara'nın işlediği okadar açık küfürden sonra "Nerede açık küfür" mü diyorsunuz hala?!!"

Ajan, kafir gibi kelimelerin geçtiği konuşma ise şurada geçiyor

Hani es Sibai'nin kendisinden başka saydığın isimlerin ajan kafir dedikleri linki ver demek istemiştim. Zira verdiğin linkin haber kanalının hangi zihniyetin ürünü olduğunu da biliyorum, Hani es Sibai'nin de kim olduğunu , açıklamasını da bırak haberimiz olsun

 
İslamciMuhammed Çevrimdışı

İslamciMuhammed

.
İslam-TR Üyesi

Hani es Sibai'nin kendisinden başka saydığın isimlerin ajan kafir dedikleri linki ver demek istemiştim. Zira verdiğin linkin haber kanalının hangi zihniyetin ürünü olduğunu da biliyorum, Hani es Sibai'nin de kim olduğunu , açıklamasını da bırak haberimiz olsun

Diğer isimlerin "Ajan, kafir" gibi sözlerde bulunduğunu değil, karşı çıktığını yazdım. Eğer mesajıma dikkatli bakarsanız görebilirsiniz hocam.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Diğer isimlerin "Ajan, kafir" gibi sözlerde bulunduğunu değil, karşı çıktığını yazdım. Eğer mesajıma dikkatli bakarsanız görebilirsiniz hocam.
Karşı çıkmayan mı var ki bunları yazıyorsun?

Bu esnada Hani es Sibai, yazısında (açıklama) Işid'i Harici olarak gördüğünü de açıklıyor.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Verdiğim linkte şu ibare geçiyor:

"Yazıklar olsun! Ahmed Şara'nın işlediği okadar açık küfürden sonra "Nerede açık küfür" mü diyorsunuz hala?!!"

Ajan, kafir gibi kelimelerin geçtiği konuşma ise şurada geçiyor
Ayrıca Hani es Sibai açıklamasında ""Yazıklar olsun! Ahmed Şara'nın işlediği okadar açık küfürden sonra "Nerede açık küfür" mü diyorsunuz hala?!!" diyor.
Açık Küfür ise İslam ummetinden 1 kişi ajan kâfir diyorsa; ismini saydığın alimler ve açıklamasına karşı çıkan alimler dahil ummetin itikadını bâtıl görmektir ki bu zulum anlayışıdır. Ummetten bir kişinin delilsizce ajanlık eğitimi aldığını ve dolayısıyla tekfir edecek ve burada usûlsuzce savunulacak? Bu akideyi nereden usul edindiniz? Mâlesef Sizin bu usûlsuzluğunuz , Ahmed Şara'yı eleştiren Ben'i bile kendisini savunma pozisyonuna getirdi.
 
Abdullah el Hanbeli Çevrimdışı

Abdullah el Hanbeli

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
Diğer isimlerin "Ajan, kafir" gibi sözlerde bulunduğunu değil, karşı çıktığını yazdım. Eğer mesajıma dikkatli bakarsanız görebilirsiniz hocam.

Kardeşim biz yaptığı her işi meşrulaştırmıyoruz, siz onu tekfir etmediğimiz için meşrulaştırıyoruz gibi bir anlam çıkarıyorsunuz, bu doğru değil. Tekfir etmek için yeterli delil yok elimizde, sırf “bak Amerika ile iyi ilişkiler istiyor, kafirleri yönetime getiriyor, mürtedleri orduya dahil ediyor, İsrail ve Dürzilere karşı savaşmaktan kaçıyor, kafirlerin kabrine çelenk bırakıyor, bir grup müslümanı hapsediyor ve zulmediyor vs.” demekle irtidad gerçekleşmez, apaçık küfür gerçekleşmesi gerekiyor. Bu olmadığı sürece bize düşen sabırlı davranmak ve ıslahları için dua etmek. Ahmed bin Hanbel yönetimden işkence görmesine rağmen kendi devrindeki Emiri tekfir etmemiştir hatta onlar için dua etmiş.

Ebû Recâ'dan; O da İbn Abbâs (r.anhuma)'tan tahdîs etti ki,
Rasul-u Ekram (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Her kim emîrinden meydana gelen bir hareketi fena görürse, sabretsin (isyankâr vaziyet almasın). Çünkü her kim sultândan (yânî ona itaatten) bir karış dışarı çıkarsa, O, Câhiliyet ölümüyle ölür"
(Buhari, Fiten, bab 2, Hadis no : 5)

Cunâde ibnu Ebî Umeyye şöyle demiştir: Bizler, hasta hâlinde iken, Ubâde ibnu's-Sâmit (r.anh)'in yanına girdik ve ona:
Allah Seni iyileştirsin, sen bize Peygamber(s.a.v.)'den işittiğin ve Allah'ın onunla Seni faydalandıracağı bir hadîs tahdîs et, dedik.
O şöyle dedi: Peygamber (s.a.v.) bizi (Ensâr cemâatini Akabe gecesi bey'at için) çağırdı. Biz de kendisiyle bey'at ettik.
Ubâde dedi ki: Peygamber'e, Ensâr üzerine bir borç olarak bizden aldığı ahid ve mîsâkta şöyle söyleyip bey'at ettik: "Allah ve Rasûlu'nun emirlerini dinleyip Onlara hem neş'eli, hem kederli zamanımızda; hem zor, hem kolay hâlimizde itaat etmek ve âmirlerimiz kendi arzularını nefislerimiz üzerine tercîh etseler dahî onlara itaat etmek ve niza(ve kıtal) etmemek üzere bey'at ettik, ancak emîrin açık bir küfrünü görseniz, Onun küfrü hakkında yanınızda Allah'ın Kitâbı'ndan kuvvetli bir deliliniz olması hâli mustesnadır"
(Buhari, Fiten, bab 2, Hadis no : 7)

52- (...) Bana Muhammed b. Sehl b. Asker Et-Temimî de rivayet etti. (Dedi ki): Bize Yahya b. Hassan rivayet etti.
Bize Abdullah b. Abdirrahmân Ed-Dârimî dahi rivayet etti. (Dedi ki): Bize Yahya —ki İbni Hassân'dır— haber verdi. (Dedi ki): Bize Muâviye (yâni İbni Sellâm)rivayet etti. (Dedi ki): Bize Zeyd b. Sellâm, Ebû Sellâm'dan rivayet etti. (Demiş ki):
Huzeyfe b. Yemân şunları söyledi: — Yâ Rasûlallah! Biz fenalıkta idik. Allah hayır getirdi. Şimdi biz onun içindeyiz. Acaba bu hayrın ardında bir şerr var mıdır? Dedim.
«Evet!» cevâbını verdi.
Bu şerrin arkasında bir hayır var mıdır? Dedim.
«Evet!» buyurdular.
Yâ bu hayrın arkasında bir şerr var mıdır? Dedim.
«Evet!» cevâbını verdi.
Nasıl? dedim.
«Benden sonra benim doğru yolumdan gitmeyen ve benîm sünnetimle amel etmeyen hükümdarlar olacak. İçlerinde bîr takım adamlar türeyecek kî, kalbleri insan cisminde şeytan kalbi olacak!» buyurdu.
Ben buna yetişirsem ne yapayım yâ Rasûlallah!dedim.
«Dînler ve emîre itaat edersin. Sırtın dövülse ve malın alınsa bile yine dinle ve itaat eyle!» buyurdular.
(Bu hadîsi Buhari «Fiten» ve «Menâkıb» bahislerinde; ibni Mace «Fiten»'de muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir.)
(Muslim, Fiten bahsi, 13. bab, hadis no : 52 (1847)

 
İslamciMuhammed Çevrimdışı

İslamciMuhammed

.
İslam-TR Üyesi
Kardeşim biz yaptığı her işi meşrulaştırmıyoruz, siz onu tekfir etmediğimiz için meşrulaştırıyoruz gibi bir anlam çıkarıyorsunuz, bu doğru değil. Tekfir etmek için yeterli delil yok elimizde, sırf “bak Amerika ile iyi ilişkiler istiyor, kafirleri yönetime getiriyor, mürtedleri orduya dahil ediyor, İsrail ve Dürzilere karşı savaşmaktan kaçıyor, kafirlerin kabrine çelenk bırakıyor, bir grup müslümanı hapsediyor ve zulmediyor vs.” demekle irtidad gerçekleşmez, apaçık küfür gerçekleşmesi gerekiyor. Bu olmadığı sürece bize düşen sabırlı davranmak ve ıslahları için dua etmek. Ahmed bin Hanbel yönetimden işkence görmesine rağmen kendi devrindeki Emiri tekfir etmemiştir hatta onlar için dua etmiş.

Ebû Recâ'dan; O da İbn Abbâs (r.anhuma)'tan tahdîs etti ki,
Rasul-u Ekram (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Her kim emîrinden meydana gelen bir hareketi fena görürse, sabretsin (isyankâr vaziyet almasın). Çünkü her kim sultândan (yânî ona itaatten) bir karış dışarı çıkarsa, O, Câhiliyet ölümüyle ölür"
(Buhari, Fiten, bab 2, Hadis no : 5)

Cunâde ibnu Ebî Umeyye şöyle demiştir: Bizler, hasta hâlinde iken, Ubâde ibnu's-Sâmit (r.anh)'in yanına girdik ve ona:
Allah Seni iyileştirsin, sen bize Peygamber(s.a.v.)'den işittiğin ve Allah'ın onunla Seni faydalandıracağı bir hadîs tahdîs et, dedik.
O şöyle dedi: Peygamber (s.a.v.) bizi (Ensâr cemâatini Akabe gecesi bey'at için) çağırdı. Biz de kendisiyle bey'at ettik.
Ubâde dedi ki: Peygamber'e, Ensâr üzerine bir borç olarak bizden aldığı ahid ve mîsâkta şöyle söyleyip bey'at ettik: "Allah ve Rasûlu'nun emirlerini dinleyip Onlara hem neş'eli, hem kederli zamanımızda; hem zor, hem kolay hâlimizde itaat etmek ve âmirlerimiz kendi arzularını nefislerimiz üzerine tercîh etseler dahî onlara itaat etmek ve niza(ve kıtal) etmemek üzere bey'at ettik, ancak emîrin açık bir küfrünü görseniz, Onun küfrü hakkında yanınızda Allah'ın Kitâbı'ndan kuvvetli bir deliliniz olması hâli mustesnadır"
(Buhari, Fiten, bab 2, Hadis no : 7)

52- (...) Bana Muhammed b. Sehl b. Asker Et-Temimî de rivayet etti. (Dedi ki): Bize Yahya b. Hassan rivayet etti.
Bize Abdullah b. Abdirrahmân Ed-Dârimî dahi rivayet etti. (Dedi ki): Bize Yahya —ki İbni Hassân'dır— haber verdi. (Dedi ki): Bize Muâviye (yâni İbni Sellâm)rivayet etti. (Dedi ki): Bize Zeyd b. Sellâm, Ebû Sellâm'dan rivayet etti. (Demiş ki):
Huzeyfe b. Yemân şunları söyledi: — Yâ Rasûlallah! Biz fenalıkta idik. Allah hayır getirdi. Şimdi biz onun içindeyiz. Acaba bu hayrın ardında bir şerr var mıdır? Dedim.
«Evet!» cevâbını verdi.
Bu şerrin arkasında bir hayır var mıdır? Dedim.
«Evet!» buyurdular.
Yâ bu hayrın arkasında bir şerr var mıdır? Dedim.
«Evet!» cevâbını verdi.
Nasıl? dedim.
«Benden sonra benim doğru yolumdan gitmeyen ve benîm sünnetimle amel etmeyen hükümdarlar olacak. İçlerinde bîr takım adamlar türeyecek kî, kalbleri insan cisminde şeytan kalbi olacak!» buyurdu.
Ben buna yetişirsem ne yapayım yâ Rasûlallah!dedim.
«Dînler ve emîre itaat edersin. Sırtın dövülse ve malın alınsa bile yine dinle ve itaat eyle!» buyurdular.
(Bu hadîsi Buhari «Fiten» ve «Menâkıb» bahislerinde; ibni Mace «Fiten»'de muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir.)
(Muslim, Fiten bahsi, 13. bab, hadis no : 52 (1847)


Çözüldü - Canını Malını İsteyen Emire İtaat Edin Sözü Hadis midir?
Yani sen diyorsun ki kafir kimseyi devlet yöneticileri arasına atayıp laik bir anayasayı kabul etmek, savaş esnasında müşriklere karşı savaşan mücahidler hakkında kafirlere bilgi vermek apaçık küfür değildir? hakan fidan ile beraber iken yaptığı konuşmada açıkça suriyedeki kaide kolu hurras hakkında istihbarata bilgi verdiğini itiraf etti, daha ne olsun?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Yani sen diyorsun ki kafir kimseyi devlet yöneticileri arasına atayıp laik bir anayasayı kabul etmek, savaş esnasında müşriklere karşı savaşan mücahidler hakkında kafirlere bilgi vermek apaçık küfür değildir? hakan fidan ile beraber iken yaptığı konuşmada açıkça suriyedeki kaide kolu hurras hakkında istihbarata bilgi verdiğini itiraf etti, daha ne olsun?
Sen Hatib b. ebi Belteâ'yı (ranh) da tekfir ederdin !
1 ay fitneye yazamama yaptırımı .
 
Abdullah el Hanbeli Çevrimdışı

Abdullah el Hanbeli

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
Yani sen diyorsun ki kafir kimseyi devlet yöneticileri arasına atayıp laik bir anayasayı kabul etmek, savaş esnasında müşriklere karşı savaşan mücahidler hakkında kafirlere bilgi vermek apaçık küfür değildir? hakan fidan ile beraber iken yaptığı konuşmada açıkça suriyedeki kaide kolu hurras hakkında istihbarata bilgi verdiğini itiraf etti, daha ne olsun?

Hayır, öyle bir şey demedim. Anayasa İslam olduktan sonra yönetime kafirleri ataması açık bir küfür değildir, bu haram olan bir şeydir.

Şaraa: “İslam şeriatının, yasamanın temel kaynağı olacak”

yani çıkarılacak kanunların İslam’a uygun olacağını, istişare ile şeriata aykırı olmayan, onun izin verdiği alanlarda kanunlar yapılacağını, Allah’tan bağımsız hükümler belirlenmeyeceğini ilan etti. Bu ilkeyi bozduğu iddia edilen anayasal bildirideki birkaç madde ise ucu açık, tevile gayet müsait, batıl manaya da, sahih/caiz anlama da ihtimalli maddelerdir.


Yanlış hatırlamıyorsam Hakan Fidan işbirliği yaptıklarını söylemişti, Ahmed Şaraa itiraf etti mi bilmiyorum. Eğer işbirliği olmuşsa da nasıl bir işbirliği bu, müslümanları kafirlerin zulmüne maruz bırakacak kafirlere bir destek verme babından mı yoksa islam sancağı altında mücadele eden bir müslümanın kafirden haber alıp kafirden destek alması babından mı? Bir görüşe göre harbi kafirlerden mesela bağilere karşı silah almak caizdir, bu istihbari bilgiler için de geçerlidir.



Burada kafire destek verme yok, kafirden destek alma var. Bununla birlikte ibn Hazm müslümanlara karşı kafirlerle yardımlaşmanın üç şekli olduğunu anlatır, küfür dediği tek şekli küfrün sancağı altında gerçekleşirse bu küfürdür diyor, diğer iki şekle fısktır diyor. Ayrıca islam alimleri kafirler lehine casusluk yapan bir müslümanın haram işlediğini söylüyorlar, bu da ibn Hazm’ın görüşünü güçlendiriyor, yukarıda yolladığım Şeyh Ebu Mahmud el Filistini de aynısını söylüyor. Küfür olması için, o müslümanın ya küfrün sancağı altına girmesi lazım ya helal görmesi lazım ya da küfre rıza göstermesi lazım. Aksi halde selef alimlerinin casusun cezasında neden ihtilaf ettiğini açıklayamazsın.


İbn Hazm der ki: ”Cihad eden müslümanlardan birini hamiyet duygusu alır da, gider harbi müşriklerden yardım isteyerek müslümanların öldürülmesini yada mallarının alınmasını yada esir alınmalarını sağlarsa (üç hali vardır):

A- Eğer kendisi güçlü ve hakim durumda olurda kafirler bu konuda ona tabi iseler bu kimse fasıktır. Bununla kafir olmaz. Çünkü Kur’an veya icmaanın küfür dediği bir şeyi henüz yapmamıştır.

B- Eğer kafirler güçlü ve hakim konumunda olur da bu kişi onlara tabi ise işte o zaman bu kişi zikrettiğiz gibi kafir olur.

C- Yok eğer her ikisinin de konum ve güçleri eşit olur da birbirleri üzerinde sözleri geçmiyorsa bu durumda da onu kafir olarak göremeyiz.” (Muhalla/11/200-201)


Rebi bin Suleyman (رحمه الله) dedi ki:

‏"Şafii'ye 'Bir müslümanın harb ehlinden müşriklere 'Müslümanlar sizinle savaşacaklar' diye mektup yazmasından ya da onların mehremlerinden bir mehremi açık etmesinden, 'Bu kimsenin kanı helal midir (kafir midir) ? Bu yaptığı (müslümanlar aleyhinde) müşriklere yardım ettiğine (sarih) delalet eder mi?' denildi. Şafi'i -Allah ona merhamet etsin- dedi ki ; İslamın hürmeti (İslam'ı) sabit olan kimsenin kanı helal olmaz, (müslüman) öldürmesi, evliyken zina etmesi ya da imandan sonra açık bir küfürle kafir olup (irtidad edip), sonra da küfürde sebat etmesi (tevbe etmemesi) müstesna. Ne müslümanların mahremini açık etmesi ne kafirlere 'Müslümanlar sizinle savaşacak' diye uyararak yardım etmesi ne de müslümanların hezimete uğramasında bir rol oynaması, açık bir küfre delalet etmez"

‏el-Umm 4.cilt syf 264


Bunun küfür değerlendirilmemesinin sebebi olarak muasırlar genelde iki cevap verirler; ya derler ki, bu dolaylı veya kapalı yardım içeren casusluktur ve bunun için geçerlidir, mesela Hatib bin abi Balta’ah müşriklere meydan okuyarak müşriklerin müslümanlara nasıl olsa bir zararları olmayacak zannıyla gizli bir bilgi vermişti, işte böyle bir casusluk haramdır. Ya da derler ki, burada bunun küfür olmamasının sebebi yardımın dolaylı veya kapalı olmasından kaynaklanmıyor, bunu kafirlere tabi olmadan, küfrün sancağı altında olmadan yani kafirlerin görevli ajanı veya askeri olmadan veya küfür olan hedeflerine hizmet etmeden ve bağımsız hareket edip dünyevi çıkarlar için casusluk yaptığından dolayı küfür işlememiştir diyorlar.

Benim anlamadığım beklemek neden bu kadar zor? Yani cihad meydanlarında bulunan bu kadar alim ve mücahid onun küfrünü tespit edemiyor da biz evlerimizden okuduğumuz bir kaç haberden yarım ilmimizle mi onun küfrünü tespit edeceğiz?
 
EBU HANİFE Çevrimdışı

EBU HANİFE

İslam-tr Mudâvimi
İslam-TR Üyesi
Bir mesele Ayan olmadan beyan gerektirmez.Zamanla her şey ortaya çıkar...
 
AbdulFettah Çevrimdışı

AbdulFettah

94.7 - Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul.
İslam-TR Üyesi
tekfirci zihniyetle degil devlet bi mahalle bile kuramazsın, ayan beyan olmayan şeylere bile acayip fitne çıkarırlar, zorlama yorum teville en aşırı görüşe sarılırlar, müslümanlar hakkında ufacık bi hüsnü zan bile yoktur, hele tekfir ettiği şahısla hiç görüşmezler maksadının ne olduğunu bile sormazlar.
dolamışlar dillerine anayasa laik şunuda mı okuyamıyorsunuz madde- 3 Devlet Başkanı'nın dini İslam'dır ve İslam hukuku yasamanın temel kaynağıdır.

Birisine alel acele kafir demek sizi daha takvalı yapmıyor takva olan itidalli olmaktır orta yoldur. Ağzınızdan çıkan her sözden hesaba çekileceginizi unutmayın.
 
Son düzenleme:
F Çevrimdışı

FursanıMuhammed

Üye
İslam-TR Üyesi
işin komık yanı bu aşırı tekfirci hızlı gençlik ve hocaları islam tarihi de bilmemekte. mesela
Muaviye r.anh hilafetinde hilafetinin ilk yılları itibariyle Mansur Bin SERCUN adlı bir Hristiyan hem halifenin danışmanı hem de divan katibi yapıldı. tüm hilafet boyunca iman etmedi ve danışman yanı bakan yanı vezir olarak kaldı. Bu adam sonra Yezid b. Muaviye döneminde de danışman yani vüzeradan ve divan katipliğinden ve devletin ekonomisinden sorumlu olarak kaldı. hatta öyle yükseldi ki Kufe valiliğine Ubeydullah B Ziyad ın atanmasına direk sebeb oldu ama sahabeden buyuklerden olan Abdullah b Mubarek , Abdullah b. Abbas ve Abdullah bin Ömer gibileri bu duruma küfürdür diyerek itiraz etmedi ! kaldı ki sonraki dönemde bircok bakanlığa yada devlette önemli yerlere birçok Hristiyan geldiği oldu ama hidayet imamları buna itiraz etmedi..

yetmedi bu hızlı ama cahıl olan arkadaslar orduda kafirlerin olmasını irtidat sebebi saydılar halbuki Hz Ömer döneminde Mısırın fethinde Amr b. As'ın kumandanlığında islam ordusunun tarassuttan sorumlu birliği yine Hristiyan Kıptılerden olusmakta idi. iyi bilinir ki tarassut bir orduda en önemli görevlerden biridir. ayrıca ordunun yemek işlerini de yine Kıptiler yapmıştır. ve bir cok islam devletinde gayrı muslimlerin görev aldıklarını biz biliyoruz ( istanbulun fethi-sırplar vs )
 
Üst