Yani sen diyorsun ki kafir kimseyi devlet yöneticileri arasına atayıp laik bir anayasayı kabul etmek, savaş esnasında müşriklere karşı savaşan mücahidler hakkında kafirlere bilgi vermek apaçık küfür değildir? hakan fidan ile beraber iken yaptığı konuşmada açıkça suriyedeki kaide kolu hurras hakkında istihbarata bilgi verdiğini itiraf etti, daha ne olsun?
Hayır, öyle bir şey demedim. Anayasa İslam olduktan sonra yönetime kafirleri ataması açık bir küfür değildir, bu haram olan bir şeydir.
Şaraa: “İslam şeriatının, yasamanın temel kaynağı olacak”
yani çıkarılacak kanunların İslam’a uygun olacağını, istişare ile şeriata aykırı olmayan, onun izin verdiği alanlarda kanunlar yapılacağını, Allah’tan bağımsız hükümler belirlenmeyeceğini ilan etti. Bu ilkeyi bozduğu iddia edilen anayasal bildirideki birkaç madde ise ucu açık, tevile gayet müsait, batıl manaya da, sahih/caiz anlama da ihtimalli maddelerdir.
Yanlış hatırlamıyorsam Hakan Fidan işbirliği yaptıklarını söylemişti, Ahmed Şaraa itiraf etti mi bilmiyorum. Eğer işbirliği olmuşsa da nasıl bir işbirliği bu, müslümanları kafirlerin zulmüne maruz bırakacak kafirlere bir destek verme babından mı yoksa islam sancağı altında mücadele eden bir müslümanın kafirden haber alıp kafirden destek alması babından mı? Bir görüşe göre harbi kafirlerden mesela bağilere karşı silah almak caizdir, bu istihbari bilgiler için de geçerlidir.
İsyancılara (bağiler) karşı harbi kafirlerden yardım alına bilirmi? Bismillahir Rahmanir Rahim Selamun Aleykum İslam devletine baş kaldıran üsyançılara (bağiler) kaşrı harbi kafirlerden yardım alına bilirmi? Bu konuda dört mezhebe mensub olan fakihler ne söylemişler?
islam-tr.org
Es selamu aleykum hocam, Afganistan İslam Emirliği ile ABD arasında bir antlaşma var biliyorsunuz, hariciler müslümanları tekfir ettikleri için antlaşma, eman vs. dinlemiyorlar, böyle bir durumda AİE'nin ABD'nin bilgileri doğrultusunda hareket edip o kişilerin antlaşmanın şartlarını ihlal etmek...
islam-tr.org
Burada kafire destek verme yok, kafirden destek alma var. Bununla birlikte ibn Hazm müslümanlara karşı kafirlerle yardımlaşmanın üç şekli olduğunu anlatır, küfür dediği tek şekli küfrün sancağı altında gerçekleşirse bu küfürdür diyor, diğer iki şekle fısktır diyor. Ayrıca islam alimleri kafirler lehine casusluk yapan bir müslümanın haram işlediğini söylüyorlar, bu da ibn Hazm’ın görüşünü güçlendiriyor, yukarıda yolladığım Şeyh Ebu Mahmud el Filistini de aynısını söylüyor. Küfür olması için, o müslümanın ya küfrün sancağı altına girmesi lazım ya helal görmesi lazım ya da küfre rıza göstermesi lazım. Aksi halde selef alimlerinin casusun cezasında neden ihtilaf ettiğini açıklayamazsın.
İbn Hazm der ki: ”Cihad eden müslümanlardan birini hamiyet duygusu alır da, gider harbi müşriklerden yardım isteyerek müslümanların öldürülmesini yada mallarının alınmasını yada esir alınmalarını sağlarsa (üç hali vardır):
A- Eğer kendisi güçlü ve hakim durumda olurda kafirler bu konuda ona tabi iseler bu kimse fasıktır. Bununla kafir olmaz. Çünkü Kur’an veya icmaanın küfür dediği bir şeyi henüz yapmamıştır.
B- Eğer kafirler güçlü ve hakim konumunda olur da bu kişi onlara tabi ise işte o zaman bu kişi zikrettiğiz gibi kafir olur.
C- Yok eğer her ikisinin de konum ve güçleri eşit olur da birbirleri üzerinde sözleri geçmiyorsa bu durumda da onu kafir olarak göremeyiz.” (Muhalla/11/200-201)
Rebi bin Suleyman (رحمه الله) dedi ki:
"Şafii'ye 'Bir müslümanın harb ehlinden müşriklere 'Müslümanlar sizinle savaşacaklar' diye mektup yazmasından ya da onların mehremlerinden bir mehremi açık etmesinden, 'Bu kimsenin kanı helal midir (kafir midir) ? Bu yaptığı (müslümanlar aleyhinde) müşriklere yardım ettiğine (sarih) delalet eder mi?' denildi. Şafi'i -Allah ona merhamet etsin- dedi ki ; İslamın hürmeti (İslam'ı) sabit olan kimsenin kanı helal olmaz, (müslüman) öldürmesi, evliyken zina etmesi ya da imandan sonra açık bir küfürle kafir olup (irtidad edip), sonra da küfürde sebat etmesi (tevbe etmemesi) müstesna. Ne müslümanların mahremini açık etmesi ne kafirlere 'Müslümanlar sizinle savaşacak' diye uyararak yardım etmesi ne de müslümanların hezimete uğramasında bir rol oynaması, açık bir küfre delalet etmez"
el-Umm 4.cilt syf 264
Bunun küfür değerlendirilmemesinin sebebi olarak muasırlar genelde iki cevap verirler; ya derler ki, bu dolaylı veya kapalı yardım içeren casusluktur ve bunun için geçerlidir, mesela Hatib bin abi Balta’ah müşriklere meydan okuyarak müşriklerin müslümanlara nasıl olsa bir zararları olmayacak zannıyla gizli bir bilgi vermişti, işte böyle bir casusluk haramdır. Ya da derler ki, burada bunun küfür olmamasının sebebi yardımın dolaylı veya kapalı olmasından kaynaklanmıyor, bunu kafirlere tabi olmadan, küfrün sancağı altında olmadan yani kafirlerin görevli ajanı veya askeri olmadan veya küfür olan hedeflerine hizmet etmeden ve bağımsız hareket edip dünyevi çıkarlar için casusluk yaptığından dolayı küfür işlememiştir diyorlar.
Benim anlamadığım beklemek neden bu kadar zor? Yani cihad meydanlarında bulunan bu kadar alim ve mücahid onun küfrünü tespit edemiyor da biz evlerimizden okuduğumuz bir kaç haberden yarım ilmimizle mi onun küfrünü tespit edeceğiz?