Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

ABD Suriyede Mücahidleri de mi vuracak?

ruveyda Çevrimdışı

ruveyda

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
ABD'nin saldırıda sadece Esed yönetimini değil muhalefet içinde yer alan El Kaide bağlantılı Nusra cephesini de hedef alacağı belirtiliyor. İddialara göre İsrail uyduları yakın takibe aldıkları bazı El Nusra üyelerinin yerlerini ve 7 hedefin koordinatlarını ABD ile paylaştı.
Suriye muhalefeti içinde yer alan El Nusra grubunun olası ABD müdahalesiyle birlikte hedef alınabileceği ileri sürülüyor. İsrail kaynakları, İsrail uydularının yakın takibe aldığı bazı El Nusra grubu üyelerinin yerlerinin tespit edildiği, 7 noktanın koordianatlarının ABD ile paylaşıldığı belirtiliyor. Öte yandan ABD'nin Şam yönetimine yönelik düzenleyeceği operasyonlar öncesinde Suriye'deki El Kaide bağlantılı grupların kendi aralarında mesajlaşmaya başladığı, mesajlaşmada operasyonlarda tek hedefin Şam yönetimi olmayacağı belirtiliyor.
yenişafak


 
A Çevrimdışı

Abdullah Yusuf

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Rabbimiz kardeşlerimize Yardım etsin ...

Kafirler saff zannedebilir kardeşlerimizi amma Allaha hamdolsun basiretleri açık onlar tevekkül edip uzun zamandır beklıyorlardı.

36568_275892999173762_343556387_n.jpg
 
farkındayız Çevrimdışı

farkındayız

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
31 Ağustos 2013 Cumartesi 10:34
Obama: Operasyon Sınırlı Olacak!
"Suriye'ye sınırlı ve kısıtlı bir eylem ihtimaline bakıyoruz" diyen Obama, kimyasal silahların "teröristlerin" eline geçmesinden kaygılı.



ABD Başkanı Barack Obama, Suriye rejiminin kimyasal silah kullanımına karşı, uygun yanıta yönelik kararını henüz vermediğini belirterek, şunları söyledi:
"Ordum ve ekibim ile geniş bir dizi seçeneklere bakıyoruz. Kadın, çocuk ve masum insanların korkunç çaptaki gazlarla zehirlendiği bir dünya kabul edemeyiz. Bu tür bir saldırı, kimyasal silah kullanımına karşı çok iyi oluşturulmuş bir uluslararası normu ihlal ederek ve Türkiye, İsrail ve Ürdün gibi bölgedeki dost ve müttefikleri tehdit ederek bizim ulusal güvenlik çıkarlarımıza da bir tehdittir ve gelecekte de kimyasal silah kullanılması ve bunların bize karşı kullanabilecek teröristlerin ellerine düşmesi riskini artırmaktadır. Dünyanın, kimyasal silah kullanımına karşı olan normların korunmasının sağlandığından emin olmaya dair yükümlülüğü var."
Obama, Beyaz Saray'da Estonya Cumhurbaşkanı Toomas Hendrik Ilves, Litvanya Cumhurbaşkanı Dalia Grybauskaite ve Letonya Cumhurbaşkanı Andris Berzins ile üçlü görüşme gerçekleştirdi.
ABD’de Kimyasal Silahlar “Teröristlerin Eline Geçebilir” Endişesi Var
Görüşme öncesinde basın mensuplarına Suriye konusunda açıklama yapan Obama, Suriye rejiminin kimyasal silah kullanımına yönelik ABD istihbarat örgütünün araştırmasının gizli olmayan bölümlerini açıkladıklarını belirterek, detaylı araştırmanın kimyasal silahların Suriye rejimi tarafından arasında yüzlerce çocuğun da olduğu binlerce masum halka yönelik kullanıldığına yönelik yüksek güven ortaya koyduğunu ifade etti.
Obama, bu tip saldırıların dünyaya bir meydan okuma olduğunu dile getirerek, şunları söyledi:
"Kadın, çocuk ve masum insanların korkunç çaptaki gazlarla zehirlendiği bir dünya kabul edemeyiz. Bu tür bir saldırı, kimyasal silah kullanımına karşı çok iyi oluşturulmuş bir uluslararası normu ihlal ederek ve Türkiye, İsrail ve Ürdün gibi bölgedeki dost ve müttefikleri tehdit ederek bizim ulusal güvenlik çıkarlarımıza da bir tehdittir ve gelecekte de kimyasal silah kullanılması ve bunların bize karşı kullanabilecek teröristlerin ellerine düşmesi riskini artırmaktadır. Daha önce de söyledim: dünyanın, kimyasal silah kullanımına karşı olan normların korunmasının sağlandığından emin olmaya dair yükümlülüğü var".
Obama, "Bu normun icra edilmesine yardım etmeye yönelik alınabilecek çeşitli eylemlere yönelik nihai kararını henüz vermediğini" belirterek, "Belirttiğim gibi, ordum ve ekibim ile geniş bir dizi seçeneklere bakıyoruz. Müttefiklerimizle istişare ediyoruz. Kongre ile istişare ediyoruz. Tüm ilgili taraflarla görüşüyoruz" diye konuştu.
Sınırlı ve Kısıtlı Operasyon
Obama, Suriye'ye olası uygun yanıtla ilgili "Hiçbir şekilde, uzun vadeli bir mücadeleye dahiliyet yaratacak ve ABD askerinin karaya ayak basmasını gerektirecek bir askeri eylemi değerlendirmiyoruz. Ancak, sadece Suriye değil, dünyadaki diğer ülkelerin, uluslararası toplumun kimyasal silah kullanımına yönelik yasak ve normları korumaya önem verdiğini anlamasından emin olmaya yardım etmeye dönük sınırlı ve kısıtlı bir eylem ihtimaline bakıyoruz" dedi.
Obama, “Tekrar etmek istiyorum, herhangi bir ucu açık taahhüdü düşünmüyoruz. Sahada hiçbir Amerikan askeri olmasını düşünmüyoruz. Yapacağımız ise Suriye'de yaşanan trajedi ve çatışmalara yalnızca askeri bir çözümün olmayacağı anlayışıyla, kimyasal silahlara yönelik daha kısıtlı kaygılarımızı karşılamaya yönelik seçenekleri değerlendirmek" dedi.
Obama, Kongre ile yakın istişareye devam edeceğini ve bunun yanında bugün Kongre'ye gizli brifing vereceklerini ve aynı gizli brifingi uluslararası ortaklarına da vereceklerini bildirdi. Obama, bunun yanında gelişmelerle ilgili Amerikan halkını da haberdar etmeye devam edeceğini kaydetti.
"Dünyanın Felce Uğramasını İstemiyoruz"
BM veya Kongre'nin resmi izni olmadan adım atmaya nasıl baktığı yönündeki soru üzerine Obama, Kongre ve uluslararası toplumla istişareleri önemli gördüklerini söyledi.
Gelişmelere bir karşılık verme kararı aldıkları takdirde, bunun etkinliğine yönelik düşünülmesi gereken birçok şey olduğunu belirten Obama, kendilerinin çok sınırlı, uzun vadeli taahhütlere girmeyen ve büyük bir operasyon şeklinde olmayan seçeneklere baktıklarını bildirdi.
Obama, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kongre'ye tüm bilgileri sağlayabileceğiz ve onların istediği tüm girdileri elde etme noktasında rahatız. Bu konuda çok dikkatliyiz. Bu konuda müttefik ve ortaklarımızla ciddi görüşmeler yapabiliriz. Ancak dünyanın felce uğramasını istemiyoruz. Burada geldiğimiz zorluklardan biri, birçok insanın bu konuda bir şeyler yapılması gerektiğini düşünmesi ama kimsenin bunu yapmak istememesi. Bu olağanüstü bir durum değil, kimse 'hayır' demediği takdirde, bu (tür saldırılar), uluslararası yasakların erozyonuna izin veriyor. Dünya 'kimyasal silah kullanmayacağız' dediği zaman bunu kasdederek söyledi ama bunun yerine getirilmesini diğerlerine bırakmak cazip geliyor."
"İhlali Görmezden Gelemeyiz" Mesajı
Obama, kendisinin her zaman çok taraflı eylemlerden yana olduğunu belirttiğini hatırlatarak, "Ancak bu tür uluslararası normların açık ihlalini görmezden gelmek ABD'nin ulusal güvenlik çıkarlarına uygun değil" dedi.
İran gibi ülkeleri ima ederek, kitle imha silahlarına yönelik normların da bazı ülkeler tarafından ihlal edildiğini anımsan Obama, "Eğer bu kuralların uygulanmasında kimsenin zorlamaya istekli olmadığına yönelik algı verilirse, kimse bu normları dikkate almaz" ifadesini kullandı.
ABD'nin 10 yılı aşkın süredir savaştan geçtiğini belirten Obama, Amerikan halkının ülkedeki ekonomiyi yeniden inşa etmeye odaklanmak istediğini ifade ederek, "Sizi temin edirim ki, kimse benden daha fazla savaş bıkkını değildir. Ama aynı zamanda, kendi halkına karşı uluslararası normlarca yasaklanan bir silahı kullanmaya istekli bir rejim olduğu zaman, bunlardan sorumlu tutulacağından emin olunmasının, dünyada lider olarak bizim yükümlülüklerimizin parçası olduğuna inanıyorum" dedi.



Haksözhaber
 
farkındayız Çevrimdışı

farkındayız

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Suriye Cihadçılarının Yeni Korkusu (analiz)

Eklenme Tarihi : 31 Ağustos 2013 Cumartesi 09:08
Suriye hakkında analizler yapan yazar Charles Lister’in Foreign Policy için yazdığı makaleyi Ekrem Yılmaz Küresel Haber için tercüme etti.


Suriye Cihadçılarının Yeni Korkusu

Charles ListerSuriye’de rejimin askeri hedeflerine yönelik cezalandırıcı Amerikan saldırılarının beklendiği şu günlerde medyadaki savaş çılgınlığının arasında çatışmanın ilginç taraflarından biri büyük oranda ihmal edildi: Cihadçılar. Son günlerde bazıları direk veya dolaylı olarak Suriye’deki savaşın içinde olan internetteki cihadçı kullanıcıların büyük bir kısmı kendi liderleri, üyeleri ve üslerinin de Tomahawk füzeleri ile vurulacağı korkusunu dile getiriyor.Batılı diplomatların böyle bir ihtimali düşündüklerine dair bir işaret yoksa da cihadçıların arasındaki konuşmaların boyutları çok şey anlatıyor. Bir buçuk yıldır cihadçılar Ortadoğu’nun kalbinde sağlam bir yer edindiler. Nusret Cephesi Suriye’nin 13 eyaletinden 11’inde operasyonel varlığa sahip durumdadır, 4 aylık Irak ve Şam İslam Devleti (ISIS) ise hızla ona yetişmektedir. Ki bunlar sayıları en az onu bulan daha bölgesel bir seviyede faaaliyet gösteren cihadçı gruplar hariç tutulduktan sonradır. Açıkcası cihadçıların nüfuzlarını ve toprak hakimiyetlerini kayda değer biçimde genişletmesi Batı için uzun vadede bir kaygı vesilesidir, cihadçıların bu kadar endişeli olması da bu yüzdendir.Fethu’l İslam üst düzey liderlerinden Abdullah Şakir (Ebu Bekr) 27 Ağustos’ta sosyal medyada yayılan “Amerika saldırılarına başlamadan önce… Önemli talimatlar” başlıklı yazısında: “Suriye rejim askeri sitelerini hedef alan her füze için başka bir füze de mücahidlerin pozisyonlarını hedef alacaktır” dedi ve saldırılarla mümkün olduğu kadar çok cihad liderinin öldürülmeye çalışılacağını söyledi. Şakir devam ederek mücahidleri “pozisyonlarını değiştirmeye, sığınaklara geçmeye ve açık alanlara çıkmamaya” çağırdı ve Mali, Irak ve Afganistan’da gerekli tedbirler alınmadığı için mücahidlerin kısa sürede dağıldığını söyledi. Şakir ayrıca muhtemel Amerikan hava baskınlarına karşı uçaksavarla karşılık verilmemesini ve bunun intiharla eşdeğer olacağını söyledi.Benzer uyarılar Nusret Cephesi/ISIS üyeleri ve sempatizanları tarafından da yapıldı. İsimsiz bir “Amerikan medyasını tanıyan bir kardeşiniz” 25 Ağustos’ta yaptığı uyarıda Amerikan saldırılarının Suriye radar sistemleri, hava savunma sistemleri, kimyasal silah depoları ve Scud füze depolarını hedef almanın yanısıra ikinci bir hava saldırısı dalgasının Nusret Cephesi ve ISIS’in lider kadrosunu, eğitim kamplarını ve Şeriat Mahkemelerini vuracağını söyledi. Sonuç olarak tüm liderlerin yer değiştirmelerini, toplantı yapmamalarını, bir yerde çok sayıda bulunmamalarını ve düşmanın kafasını karıştırmak için planları ve bulundukları mevki ile alakalı bir dezenformasyon kampanyası başlatmalarını tavsiye etti.Nusret Cephesi ve ISIS liderlerinin bulundukları yerler iyi saklanan birer sır olsa da –Nusret lideri Muhammed el Cevlani’nin kimliği halen bilinmiyor- tesislerinin yerleri biliniyor. Cihadi medya yeni bir karargah veya Şeriat mahkemesi açılınca medyada ilan ediyor ve kutluyor, videolar ve resimler heryerde.Ancak bunun sebebi cihadçıların sosyal dokuya kendilerini entegre etmesidir. Özellikle Halep eyaletinin kuzey bölgeleri, kuzey İdlib, doğu Deyr-i Zur ve Rakka’da. Nusret Cephesi ve ISIS köyleri, şehirleri hatta bir eyalet başkentini (Rakka) yönetiyor ve herşeyi açıkça yapıyorlar. Bu militan altyapıları teorik olarak hedef alınabilse de sivil kayıplar kaçınılmaz ve yüksek olacaktır. Ayrıca ülkeyi kaplayan savaşın inanılmaz biçimde değişken olması militanların kolaylıkla sıyrılıp uzaklaşabileceği anlamına geliyor.Endişelerinin büyüklüğüne rağmen Suriye’de cihadi operasyonlarda bir değişiklik olmamış gibi görünüyor. Eğer olan birşey varsa ISIS 21 Ağustos’ta Guta’da kimyasal silah kullanmasına karşılık olarak başlattığı “İntikam Volkanı” operasyonu ile son günlerde daha da faal hale geldi. Operasyonun ilk gününde (26 Ağustos) ISIS Şam merkezine Grad roketleri ve havan topları ile saldırdı, görünüşe göre bunların birkaçı da BM kimyasal teftiş heyetinin kaldığı Four Seasons otelini hedef almıştı. Aynı zamanda Nusret Cephesi İslam’ın kısas emrini uygulayarak kendi misilleme operasyonunu başlattı: Göze Göz. Nusret Cephesi ülke çapındaki operasyonlarda geniş şekilde yer almaya devam etmektedir, 25 Ağustos’da Hama valisine suikast düzenleyerek öldürmüş ve müteakip gün Halep’in Han Asel semtini ele geçirmiştir.Aynı şekilde, eğer tedbir amaçlı hareketler yapılıyorsa bunların sadece üst lider kadrosunu etkilediği söylenebilir. Ancak bu durum bazı cihadçıların aldıkları, liderlerin veya tesislerinin hedef alınması durumunda normal seviyede faaliyet ve operasyonların sürdürülmesinin önemini vurgulayan, aksinin yenilgi olarak görüleceğini söyleyen tavırla da örtüşmektedir.Mevcut durumu daha geniş bir çerçeveye oturtarak Jordan Times 27 Ağustos’ta Ürdünlü meşhur Selefi Muhammed Salebi (Ebu Seyyaf)’ın “Suriye’ye saldırı yapılmasının tek amacının Müslümanların bir İslam devleti kurmasını engellemek” olduğunu iddia ettiğini yazdı. Aynı yazıda isimsiz bir ISIS yetkilisinin ağzından Nusret Cephesi ve ISIS’in ‘savaşçılarının hedef alınması durumunda Suriye içinde ve dışında Batılı hedeflere saldırılar düzenleme kararına vardıkları’ tehdidi de yer aldı. Bu tehdit büyük ihtimalle blöfse de Suriye’deki cihadçıların dış hedeflere saldırmakla tehdit ettikleri nadir durumlardan biridir.İyi bilindiği gibi cihadçılar Batıya muazzam bir düşmanlık beslemekte, politik manevraları ve beyanatlarına tamamen şüpheyle yaklaşmaktadırlar. Suriye savaş boyunca cihadçılar Batı’nın silahlı muhalefete destek eksikliğine yaptıkları yorum, Batı’nın savaşı uzatarak muhalifleri sonunda Beşşar Esad’ın iktidarını koruduğu bir anlaşmaya zorlamak olduğu şeklindeydi. (Esasen Muhammed Salebi’nin iddiasının başka bir versiyonu).Bütün bu spekülatif öfkeye rağmen Amerika’nın başını çektiği, muhtemelen NATO emriyle Suriye askeri altyapısına saldırının gelmekte olduğu açıktır. Eğer bu saldırılar birçok Suriyelinin ümit ettiği gibi saldırılar hükümetin hava üstünlüğünü zayıflatmaya ve askeri ilerlemesini durdurmaya hizmet ederse güçlerini sağlamlaştıracak cihadçıların varlığının büyüklüğü Batı için uzun vadeli endişe vesilesi olacaktır.Şu an çoğu göz Suriye savaşına ve nasıl bitirileceğine odaklanmıssa da, eğer Esad nihai olarak düşerse kaçınılmaz olarak Suriye’de güç dizginlerini kimin alacağını belirlemek için ikinci bir savaş başlayacaktır. Böyle bir durumda ise cihadçılar önemli roller oynayacaklar.Suriye hakkında analizler yapan yazar Charles Lister’in Foreign Policy için yazdığı makaleyi Ekrem Yılmaz Küresel Haber için tercüme etti.

Küreselhaber

 
farkındayız Çevrimdışı

farkındayız

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Suriye Cihadçılarının Yeni Korkusu (analiz)

Eklenme Tarihi : 31 Ağustos 2013 Cumartesi 09:08
Suriye hakkında analizler yapan yazar Charles Lister’in Foreign Policy için yazdığı makaleyi Ekrem Yılmaz Küresel Haber için tercüme etti.


Suriye Cihadçılarının Yeni Korkusu

Charles ListerSuriye’de rejimin askeri hedeflerine yönelik cezalandırıcı Amerikan saldırılarının beklendiği şu günlerde medyadaki savaş çılgınlığının arasında çatışmanın ilginç taraflarından biri büyük oranda ihmal edildi: Cihadçılar. Son günlerde bazıları direk veya dolaylı olarak Suriye’deki savaşın içinde olan internetteki cihadçı kullanıcıların büyük bir kısmı kendi liderleri, üyeleri ve üslerinin de Tomahawk füzeleri ile vurulacağı korkusunu dile getiriyor.

Batılı diplomatların böyle bir ihtimali düşündüklerine dair bir işaret yoksa da cihadçıların arasındaki konuşmaların boyutları çok şey anlatıyor. Bir buçuk yıldır cihadçılar Ortadoğu’nun kalbinde sağlam bir yer edindiler. Nusret Cephesi Suriye’nin 13 eyaletinden 11’inde operasyonel varlığa sahip durumdadır, 4 aylık Irak ve Şam İslam Devleti (ISIS) ise hızla ona yetişmektedir. Ki bunlar sayıları en az onu bulan daha bölgesel bir seviyede faaaliyet gösteren cihadçı gruplar hariç tutulduktan sonradır. Açıkcası cihadçıların nüfuzlarını ve toprak hakimiyetlerini kayda değer biçimde genişletmesi Batı için uzun vadede bir kaygı vesilesidir, cihadçıların bu kadar endişeli olması da bu yüzdendir.

Fethu’l İslam üst düzey liderlerinden Abdullah Şakir (Ebu Bekr) 27 Ağustos’ta sosyal medyada yayılan “Amerika saldırılarına başlamadan önce… Önemli talimatlar” başlıklı yazısında: “Suriye rejim askeri sitelerini hedef alan her füze için başka bir füze de mücahidlerin pozisyonlarını hedef alacaktır” dedi ve saldırılarla mümkün olduğu kadar çok cihad liderinin öldürülmeye çalışılacağını söyledi.

Şakir devam ederek mücahidleri “pozisyonlarını değiştirmeye, sığınaklara geçmeye ve açık alanlara çıkmamaya” çağırdı ve Mali, Irak ve Afganistan’da gerekli tedbirler alınmadığı için mücahidlerin kısa sürede dağıldığını söyledi. Şakir ayrıca muhtemel Amerikan hava baskınlarına karşı uçaksavarla karşılık verilmemesini ve bunun intiharla eşdeğer olacağını söyledi.Benzer uyarılar Nusret Cephesi/ISIS üyeleri ve sempatizanları tarafından da yapıldı. İsimsiz bir “Amerikan medyasını tanıyan bir kardeşiniz” 25 Ağustos’ta yaptığı uyarıda Amerikan saldırılarının Suriye radar sistemleri, hava savunma sistemleri, kimyasal silah depoları ve Scud füze depolarını hedef almanın yanısıra ikinci bir hava saldırısı dalgasının Nusret Cephesi ve ISIS’in lider kadrosunu, eğitim kamplarını ve Şeriat Mahkemelerini vuracağını söyledi. Sonuç olarak tüm liderlerin yer değiştirmelerini, toplantı yapmamalarını, bir yerde çok sayıda bulunmamalarını ve düşmanın kafasını karıştırmak için planları ve bulundukları mevki ile alakalı bir dezenformasyon kampanyası başlatmalarını tavsiye etti.

Nusret Cephesi ve ISIS liderlerinin bulundukları yerler iyi saklanan birer sır olsa da –Nusret lideri Muhammed el Cevlani’nin kimliği halen bilinmiyor- tesislerinin yerleri biliniyor. Cihadi medya yeni bir karargah veya Şeriat mahkemesi açılınca medyada ilan ediyor ve kutluyor, videolar ve resimler heryerde.

Ancak bunun sebebi cihadçıların sosyal dokuya kendilerini entegre etmesidir. Özellikle Halep eyaletinin kuzey bölgeleri, kuzey İdlib, doğu Deyr-i Zur ve Rakka’da. Nusret Cephesi ve ISIS köyleri, şehirleri hatta bir eyalet başkentini (Rakka) yönetiyor ve herşeyi açıkça yapıyorlar. Bu militan altyapıları teorik olarak hedef alınabilse de sivil kayıplar kaçınılmaz ve yüksek olacaktır. Ayrıca ülkeyi kaplayan savaşın inanılmaz biçimde değişken olması militanların kolaylıkla sıyrılıp uzaklaşabileceği anlamına geliyor.

Endişelerinin büyüklüğüne rağmen Suriye’de cihadi operasyonlarda bir değişiklik olmamış gibi görünüyor. Eğer olan birşey varsa ISIS 21 Ağustos’ta Guta’da kimyasal silah kullanmasına karşılık olarak başlattığı “İntikam Volkanı” operasyonu ile son günlerde daha da faal hale geldi. Operasyonun ilk gününde (26 Ağustos) ISIS Şam merkezine Grad roketleri ve havan topları ile saldırdı, görünüşe göre bunların birkaçı da BM kimyasal teftiş heyetinin kaldığı Four Seasons otelini hedef almıştı. Aynı zamanda Nusret Cephesi İslam’ın kısas emrini uygulayarak kendi misilleme operasyonunu başlattı: Göze Göz. Nusret Cephesi ülke çapındaki operasyonlarda geniş şekilde yer almaya devam etmektedir, 25 Ağustos’da Hama valisine suikast düzenleyerek öldürmüş ve müteakip gün Halep’in Han Asel semtini ele geçirmiştir.

Aynı şekilde, eğer tedbir amaçlı hareketler yapılıyorsa bunların sadece üst lider kadrosunu etkilediği söylenebilir. Ancak bu durum bazı cihadçıların aldıkları, liderlerin veya tesislerinin hedef alınması durumunda normal seviyede faaliyet ve operasyonların sürdürülmesinin önemini vurgulayan, aksinin yenilgi olarak görüleceğini söyleyen tavırla da örtüşmektedir.

Mevcut durumu daha geniş bir çerçeveye oturtarak Jordan Times 27 Ağustos’ta Ürdünlü meşhur Selefi Muhammed Salebi (Ebu Seyyaf)’ın “Suriye’ye saldırı yapılmasının tek amacının Müslümanların bir İslam devleti kurmasını engellemek” olduğunu iddia ettiğini yazdı. Aynı yazıda isimsiz bir ISIS yetkilisinin ağzından Nusret Cephesi ve ISIS’in ‘savaşçılarının hedef alınması durumunda Suriye içinde ve dışında Batılı hedeflere saldırılar düzenleme kararına vardıkları’ tehdidi de yer aldı. Bu tehdit büyük ihtimalle blöfse de Suriye’deki cihadçıların dış hedeflere saldırmakla tehdit ettikleri nadir durumlardan biridir.

İyi bilindiği gibi cihadçılar Batıya muazzam bir düşmanlık beslemekte, politik manevraları ve beyanatlarına tamamen şüpheyle yaklaşmaktadırlar. Suriye savaş boyunca cihadçılar Batı’nın silahlı muhalefete destek eksikliğine yaptıkları yorum, Batı’nın savaşı uzatarak muhalifleri sonunda Beşşar Esad’ın iktidarını koruduğu bir anlaşmaya zorlamak olduğu şeklindeydi. (Esasen Muhammed Salebi’nin iddiasının başka bir versiyonu).

Bütün bu spekülatif öfkeye rağmen Amerika’nın başını çektiği, muhtemelen NATO emriyle Suriye askeri altyapısına saldırının gelmekte olduğu açıktır. Eğer bu saldırılar birçok Suriyelinin ümit ettiği gibi saldırılar hükümetin hava üstünlüğünü zayıflatmaya ve askeri ilerlemesini durdurmaya hizmet ederse güçlerini sağlamlaştıracak cihadçıların varlığının büyüklüğü Batı için uzun vadeli endişe vesilesi olacaktır.

Şu an çoğu göz Suriye savaşına ve nasıl bitirileceğine odaklanmıssa da, eğer Esad nihai olarak düşerse kaçınılmaz olarak Suriye’de güç dizginlerini kimin alacağını belirlemek için ikinci bir savaş başlayacaktır. Böyle bir durumda ise cihadçılar önemli roller oynayacaklar.

Suriye hakkında analizler yapan yazar Charles Lister’in Foreign Policy için yazdığı makaleyi Ekrem Yılmaz Küresel Haber için tercüme etti.

Küreselhaber

 
E Çevrimdışı

ENSARİ

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Evet hedef Nusra cephesi ..zira dik duran bir mücahid grup idi ve asla ayrılmadılar ,kafirlerle paylaşmadılar. vazgeçmediler..bu duruşlarından..
 
farkındayız Çevrimdışı

farkındayız

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Batının Suriye’ye Müdahalesi Haçlı Saldırısıdır



Musa Bayoğlu
31.08.2013




24.06.2013_yazar_1372079263.jpg
Kelimelerin duygularımızı ifade etmede kifayetsiz kaldığı bugünde, sömürgeci haçlı orduları tekrar bir beldemize saldırma planları yapıyorlar. Suriye zaliminin tükendiği, tahtının devrilmesinin yaklaştığı şu günlerde ABD, İngiltere, Fransa gibi devletler ile bölge devletleri Türkiye, Suudi Arabistan, körfez ülkeleri Suriye’ye askeri müdahale için yoğun bir çaba içine girdiler.
Gerekçe ise defalarca kullanılan kimyasal silahların bu kez katlettiği can sayısı 1500 kişiyi katletmesiydi. Suriyeli Müslümanların bombayla, tankla, topla, silahla öldürmesi ya da kimyasal silah ile 1000 kişinin altında katledilmesini sessizce seyreden, hatta destek olan dünya güçleri şimdi askeri müdahale telaşındalar.
Yine aynı senaryo, yine aynı kirli tezgah! Yine “sizi kurtaracağız” bahanesi “demokrasi ve özgürlük” yalanları ile hedeflenen kanlı bir operasyon! Yine bombalanmak istenen bir İslam beldesi ve yine katledilecek olanlar Müslümanlar! Müslümanlara kan kusturan ise, ABD liderliğindeki yine aynı sömürgeci güçler. Operasyon seçenekleri içinde BM ve NATO adı altında birleşen şer odakları ve onları destekleyen Batı ülkeleri, bölge ülkeleri ve aslında tüm dünya ülkeleri…
Tüm dünya bu askeri operasyonun Esad’ı devirmek için olmadığını biliyor. Washington Posta açıklama yapan ABD başkanı Obama“Suriye’ye karşı sınırlı boyutta ve sürede bir askeri darbe vurulmasını hesaplıyor. Bu darbe, hem Suriye’nin kimyasal silah kullanmasına bir ceza ve Suriye için bir caydırıcı olacak hem de ABD’yi ülkenin iç savaşına daha derin biçimde dahil olmaktan uzak tutacak... Böyle bir saldırı, muhtemelen iki günden daha uzun sürmeyecek ve denizden atılan cruise (seyir) füzeleri ile –büyük ihtimal- uzun menzilli bombardıman uçaklarıyla yapılacak…”
Saldırının sınırlı olacağı, kara harekâtı olmayacağı, savaşı bitirme hedefi taşımadığı ve ABD’nin Suriye’de müzakere edilmiş siyasi çözüm politikasında değişiklik yapmayacağı konusunda hemfikir olmakla birlikte, müdahale konusunda 4 seçenekten bahsediliyor.
1.- Kuveyt işgalinde olduğu gibi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin alacağı bir kararla müdahalenin gerçekleştirilmesi ki, bu Rusya ve Çin’in vetosu ile zor görünüyor.
2.- Türkiye, Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinin güçlerini birleştirerek müdahalesi. Bu seçenek te bu ülkelerin hava güçleri açısından düşünüldüğünde zayıf bir ihtimal.
3.- BM’den bir karar çıkmazsa, NATO üzerinden Suriye’ye karşı “İstekliler Koalisyonu” oluşturularak müdahale seçeneği.
4.- BM ve NATO kararı olmadan ABD’nin müttefikleriyle birlikte gerçekleştireceği sınırlı bir operasyon.
Bu şer güçler, ne zaman Esad rejimi zor durumda kalır, ne zaman Müslümanlar güçlenir, ne zaman Esad yerine yeni bir ajan hazırlanmadan dengeler değişirse müdahale için kimyasal silah kullanımını kırmızıçizgi olarak hep gündemde tuttular.
ABD’nin de onayı ile Esad rejimi katliam için, batı ise müdahale için düğmeye bastı.
Şimdi kırmızıçizgilerin aşılma zamanıydı. Çünkü son aylarda mücahitlerin kazandığı başarılar, Halep’teki Menneg havaalanını ele geçirilmesi, T-72 tankları, tanksavarlar, ağır makineli silahlar, 57 mm uçaksavar silahları, top ve el bombaları, tanksavar ATGM füzelerinin de içinde bulunduğu mühimmatların ele geçirilmesi ve Şam kırsalındaki zaferler rejimi köşeye sıkıştırmıştı. Hala ABD ve batı hiçbir gruba güvenmiyor. Bunun için Esad rejiminin devam etmesini istiyor. Bu yüzden müdahale Esad rejiminden ziyade Müslümanlara yapılacak. Kamuoyuna Esad vuruluyor gösterilirken, mücahit gruplar vurularak Esad rejimi korunacak. ABD Genel Kurmay Başkanı General Dempsey bunu şu şekilde açıklamıştı. “İnancım odur ki seçtiğimiz [direniş] tarafı, denge onlardan yana değiştiğinde bizim ve kendilerinin çıkarlarını desteklemelidir. Bugün bunu yapmıyorlar”.
Başta Amerika olmak üzere Batı, İslam'a ve Müslümanlara düşmanlıkta birbiri ile yarış içinde olduklarını birçok kez gördük, şahit olduk. En önemli hedefleri ise İslam Hilafet devletinin kurulmasını engellemek. ABD Dışişleri Bakanlığı Planlama Dairesi Başkanı ve Başkan Johnson’ın müsteşarı olan Yucin Rastov şöyle demişti: “Amerika’nın yeri ancak ve ancak İslam’a karşı Batı’nın ve Yahudi devletinin yanıdır. Aksi takdirde dilini, kültürünü ve temel esaslarını inkar etmiş olacaktır. Nitekim Batı aleminin Ortadoğu’ya yönelik hedefi İslam medeniyetini yıkıp yok etmektir. İsrail’in kurulması bu planın bir parçasıdır. Bu plan ancak Haçlı seferlerinin devam ettirilmesiyle gerçekleşebilir.”
Tüm dünya, bu operasyondan önce de, “zulüm gören insanlara insani yardım edeceğiz” bahanesiyle BM ve NATO adına gerçekleştirilen, ancak hiçbir zaman bölge halklarının kurtuluşuna, huzuruna ve refahına sebep olmayan, aksine daha da kötü esarete düşmesine sebep olan müdahalelere şahitlik etti. Daha dün Irak’ta yaşananlar halen hafızalarımızdaki yerini korurken, bu şer güçleri Afganistan’da şu anda bile aynı cinayetleri işlemektedir. O yüzden kimse bu operasyonun Suriye halkına huzur getireceğini söyleyemez. Afganistan’a ve Irak’a demokrasi getireceğiz diyerek, “kurtaracaklarını” iddia eden Amerika ve koalisyon güçleri, milyonlarca Müslüman kardeşimizi katlederek, kadınlarımızın ırzına el uzatarak, camileri ve mescitleri yıkarak, tüm kutsal değerlerimizi çiğnemişlerdi.
Bugün Suriye’ye müdahale için hazırlık yapanlar Halepçe’deki soykırıma karşı neden ses çıkarmamışlardı?
Bugün halen insansız uçaklarıyla Afganistan ve Pakistan’da yüzlerce Müslüman sivili katledenler, bu şer ittifakı değil midir?
1948 yılından beri Gasıp Yahudi varlığı Filistin’de çocukları katlederken, bu devletler Yahudi varlığının yanında yer almamışlar mıydı?
Avrupa’nın gözü önünde, Bosna’da Srebrenitsa’da BM güçleri neden Müslümanları zalim Sırplara teslim ederek katledilmelerini beklemişlerdi?
Bugün Arakan kan gölüne döndüğü halde, on binlerce insan katledilirken ve yüz binlerce Müslüman sürgün edilirken sömürgeci batı ne yapmıştır?
Mısır’da askeri darbe yapılırken, binlerce Müslüman katledilirken bu batı ne yapmıştır? Bu darbeye darbe dahi demekten aciz kalmamış mıydı?
Afrika kıtasında, Amerika kıtasında yüzbinler insanı katleden bu batı değil miydi? Zulmü dağları, denizleri, tüm canlıları kuşatan bu vahşi batı değil mi? Şu anda Haçlı zihniyetiyle sömürgeci kâfirler tarafından vurulması planlanan Suriye İslâm beldesidir. Bu nedenle İstanbul’dan, Diyarbakır’dan, Gazze’den, Keşmir’den, Medine’den ve diğer herhangi bir İslam beldesinden farklı değildir. Unutulmamalıdır ki, tüm İslâm topraklarında yaşanan her türlü mesele, bütün Müslümanların meselesidir ve özellikle sömürgeci kâfirlerin buralarda yaşanan olaylar hakkında söz söyleme ya da müdahale etme hakkı olamaz.
Bu zulümler sadece, zalimleri ve avenelerini sorumlu tutmaz. Bu zulümleri engellemek adına hareket etmeyen tüm Müslümanları da sorumlu kılar. Bakın Rabbimiz bu konu hakkında bizleri nasıl uyarıyor:
وَاتَّقُوا فِتْنَةً لا تُصِيبَنَّ الَّذِينَ ظَلَمُوا مِنْكُمْ خَاصَّةً وَاعْلَمُوا أَنَّ شَدِيدُ اللَّهَ الْعِقَابِ
“Sadece içinizden zulmedenlere erişmekle kalmayacak olan bir azaptan sakının ve bilin ki Allah, azabı çetin olandır.” (Enfal 25)
Ümmet olarak bugünlerde her zamankinden daha çok birliğe, dayanışmaya ve kardeş olduğunu hatırlamaya ihtiyacımız var. Bu ümmet izzetine mutlak sahiplenecek ve yeryüzündeki zalimlerin zulmünden kurtulacak ve iradesine vurulan prangaları Allah’ın izniyle yakın bir zamanda kıracaktır.
İslâm coğrafyasında Müslümanların yaşadığı sorunların kaynağı, Allah’ın indirdikleri ile hükmedecek olan bir otoritenin olmamasıdır. Tüm bu sorunların tek ve kesin çözümü ise, Hilafet devletinin ikame edilmesidir. Allah Resulü bir hadiste şöyle buyurmuştur;
إِنَّمَا الإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ
“İmam kalkandır, onun arkasında savaşır ve onunla korunursunuz.” (Müslim)
 
Üst Ana Sayfa Alt